Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/157 E. 2022/68 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/157
KARAR NO : 2022/68

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 05/03/2021
KARAR TARİHİ : 26/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … 05.03.2021 harç tarihli dava dilekçesiyle; … Merkez-… sicil numarasına kayıtlı … Taş. Tur. Ve Gıda Mad. San. Tic. Ltd. Şti.’nin, Gaziemir Vergi Dairesinin … vergi numarası ile kurumlar vergisi mükellefi iken 31.12.2013 tarihinde idarece mükellefiyetinin durdurulduğunu, 25.03.2015 tarihinde de ticaret odası tarafından kaydının 31.03.2015 tarih ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan ilan ile silindiğini, imza sirkülerinin 10 yıllık süresinin 25.12.2018 tarihinde dolduğunu, şirket adına kayıtlı … plaka numaralı binek otomobilin satış ve devir işlemlerinin yapılabilmesi için yeni imza sirküsünün olması gerektiğini, şirketin tüm vergi borçlarının ödendiğini belirterek … Taş. Tur. Ve Gıda Mad. San. Tic. Ltd. Şti.’nin TTK m. 224 ve 445 gereğince ihyasını talep etmiştir.
Davalı … 16.11.2021 tarihli cevap dilekçesiyle; Şirketin 24.03.2005 tarihinde kurulduğunu, şirketin sicil numarasının Merkez … olduğunu, şirketin sicilde en son genel kurulunun 13.12.2007 tarihinde yapıldığını, bu tarihten sonra genel kurul yapılmadığını, 6102 sayılı TTK geçici 7. Maddesi uyarınca “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliği” uyarınca m. 7/4 gereğince şirketin kayıtlı en son adresine ve yetkili kişilere ihtarat gönderildiğini, ihtaratlardan sonra ilanen de Ticaret Sicil Gazetesinde ilanın yapıldığını, bu ilanın 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ yerine geçtiğini, 6102 sayılı TTK m. 31 gereğince sicilde meydana gelen her türlü değişikliğin tescil ettirilmesinin yasal zorunluluk olduğunu, bu zorunluluğun yerine getirilmediğini, şirketin bu şartlarda münfesih sayılarak 08.12.2014 tarihinde tescilli adresinde ihtarda bulunulduğu, 11.12.2014 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde … sayısında durumun yayımlandığı, yasal süresi içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 25.03.2015 tarihinde sicil kaydının resen silindiği, bu hususun 31.03.2015 tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığı, … aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesini istediklerini belirtmiştir.
Dava; şirketin ihyasına ilişkindir.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Sicil kayıtları incelenmiştir.
İhyası istenen … Merkez-… sicil numarasına kayıtlı … Taş. Tur. Ve Gıda Mad. San. Tic. Ltd. Şti.’nin sicil kayıtları, araç kaydı ile davacının dilekçesinde ekli belgeler ve diğer kayıtlar incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
Davacının ihyasını istediği Merkez-… sicil numarasına kayıtlı … Taş. Tur. Ve Gıda Mad. San. Tic. Ltd. Şti.’nin 6102 sayılı Kanun geçici m. 7 uyarınca sicil kaydının resen silindiği belirlenmiştir.
Davacının ihyasını istediği … Taş. Tur. Ve Gıda Mad. San. Tic. Ltd. Şti.’nin 24.03.2005 tarihinde sicile kayıtlandığı, …nün İhyası istenen şirketin “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin” m. 5/1-d fıkrası uyarınca 08.12.2014 tarihinde tescilli adresine ihtarda bulunularak münfesih olma sebebini ortadan kaldıracak ispatlayıcı belgelerle … başvurulması istendiği halde başvurmadığı ve şirketin 25.03.2015 tarihinde sicilden TTK geçici m.7 gereğince resen silindiği belirlenmiştir.
Şirketin ihya sebebi olarak gösterilen araca ait ruhsat kaydının istenmesiyle, … plakalı aracın kaydının … olup, … adına kayıtlı iken 22.08.2005 tarihli satışla dava konusu … Ltd. Şti. adına tescil edildiği İzmir Trafik Tescil Müdürlüğünden gelen 26.03.2021 tarihli cevaba göre belirlenmiştir.
Dava konusu şirketin 23.03.2005 tarihli ana sözleşme ile 24.03.2005 sicile tescil edildiğini, davacı …’in kurucu ortak …’ten, …’tan ve …’dan 13.12.2007 tarihinde hisse devri yoluyla ortak olduğu, davacının 2004 ve 2014 tarihinde TTK geçici m. 7 kapsamında şirketin kapatılmasına ilişkin dilekçe verdiği ve şirketin resen 6102 sayılı Kanun geçici 7. madde kapsamında 25.03.2015 tarihinde sicilden silinmesine karar verildiği ve bu kararın Ticaret Sicil Gazetesinde 31.03.2015 tarihinde ilan edildiği, davacının 6102 Sayılı kanun geçici 7. madde 15 fıkra kapsamında mahkememize başvurarak şirketin ihyasını istediği belirlenmiştir.
Ancak davacının talebinin 6102 sayılı Kanun geçici m.7 /16. fıkra gereğince ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin ortağın hukuki menfaat sahibi olarak şirketin ihyasının istemesi için silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya şirketin ihyasını istemesi mümkündür. Somut olarak dava konusu şirket sicil kaydı 31.03.2015 tarihinde ticaret sicilden silinmiş olup bu karar … gelen cevabı yazı ile belirlendiği üzere 31.03.2015 tarihinde … numaralı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir. Bu tescilin 3. kişilere etkisi Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği tarihin (ilan tamamı aynı nüshada yayınlanmamış ise son kısmın yayınlandığı günü) izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracaktır.
Bu nedenle mahkememizce TTK m. 36 ya göre yapılan ilanın davacı için sonuç doğurabilmesi için ilanın tamamının yayınlandığı Ticaret Sicil Gazetesinden itibaren hak düşürücü süre başlayacaktır. İlanın tamamı 31.03.2015 tarihli … sayılı sicil gazetesinde yayınlandığı belirtilmiştir. Buna göre davacının hak sahibi olarak 6102 sayılı TTK geçici m. 7/15’e göre dava açabilmesi için hak düşürücü süre olan 5 yıllık süre 31.03.2020 tarihinde dolmuştur. Davacı ise 05.03.2021 tarihinde dava açmıştır. Bu tip sicilden kaydı silinen şirketlere ait mal varlıklarının (menkul/gayrimenkul) madde hükmüne göre 10 yıl sonra hazineye intikali söz konusudur. Dolayısıyla dava konusu olan … plakalı aracın sicilden silinme tarihinden itibaren 10 yıl sonra hazineye intikal edecektir.
Bu nedenle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Açılan davanın niteliği gereği yasal hasım olan İzmir Ticaret sicilinin harç ve yargılama giderinden sorumlu olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı belirlenmiş olmakla davanın REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan dava açılışında alınan 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacının yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2022

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)

__________________________________________________________________________________
(1) YARGITAY HGK ESAS NO 2017/19-1651 KARAR NO: 2019/707 “… İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında bu sürenin hak düşürücü süre olup olmadığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.
Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.
Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur (Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd , Reisoğlu, S.: Genel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 348).
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (Feyzioğlu, N. Feyzi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521)…”