Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/114 E. 2021/417 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/114
KARAR NO : 2021/417

DAVA : Tazminat (Sigorta Sözleşmesine Dayalı)
DAVA TARİHİ : 14/07/2020
KARAR TARİHİ : 27/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … Sigorta A.Ş. vekili İstanbul … ATM’ne açtığı 14.07.2020 harç tarihli davada dava dilekçesiyle; müvekkilinin sigortalısı … A.Ş.’ye ait cam emtiasının taşınması sırasında oluşacak risklere karşı … numaralı Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığını, ekspertiz raporunda emtiada 1.195 Euro hasar tespit edildiğini, hasar bedelinin sigortalıya 18.11.2019 tarihinde ödendiğini, bu nedenle davacının kanuni halef sıfatına sahip olduğunu, rücu taleplerinin neticesiz kaldığını, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, anlaşamama tutanağının imzalandığını belirterek 1.195 Euro tazminatın ödeme tarihi olan 18.11.2019’dan itibaren işleyecek devlet bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faiz oranıyla davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 06.08.2020 tarihli cevap dilekçesiyle; 29.11.2018 tarihinde varma limanına ulaşan dava konusu emtianın bir yıllık zamanaşımı süresinin 29.11.2019 tarihinde dolduğu, davanın 14.07.2020 tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını, TTK m. 1246 gereğince davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, dava konusu taşımanın, müvekkili davalı şirketin acenteliğini yaptığı … tarafından tanzim edilen 12.06.2019 tarihli … nolu konşimento kapsamında yapıldığını, Müvekkil şirket …’nin ise …’ın acentesi olduğunu, müvekkili şirketin acente sıfatıyla hareket ettiğini, TTK m. 105 gereğince acenteye karşı doğrudan doğruya dava açılamayacağını, ancak taşıyana izafeten dava açılabileceği (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1984/11-582 E. ve 1986/135 K. sayılı kararı), doğrudan doğruya acente olan müvekkil şirkete karşı açılan işbu davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddini, dava konusu taşımanın 12.06.2019 tarihinde gerçekleştirildiği, davanın TTK m. 1188/1 hükmü uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığı, davacının sigortalısına yapmış olduğu ödeme tarihi de dikkate alındığında davanın TTK m. 1188/3 hükmü uyarınca davacının sigortalısına ödeme tarihinden itibaren 90 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, davanın hak düşürücü süre geçmiş olması nedeniyle reddini, dava konusu deniz taşımasının … isimli gemi tarafından … no’lu konşimento kapsamında yapıldığı, konşimentonun “Jurisdiction” başlıklı 5. maddesi uyarınca tarafların işbu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlıklarda İzmir Mahkemelerinin yetkili olacağının düzenlendiğini, TTK m.1237 gereğince; taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkilerde konşimento esas alınacağını, ayrıca müvekkili şirket adresinin “… Mah. … Cad. No: … …. …, … İzmir.” olduğu, davanın İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davanın yetki yönünden reddini (Yargıtay 11. HD’nin 2012/11553 E – 2013/10636 K sayılı kararı), müvekkili şirketin … nolu konteyner muhteviyatı emtianın, deniz yolu ile … Limanından, İspanya’nın …. Limanına taşınması işinde sadece deniz taşıma işini üstlendiğini, kara yolu taşıma işi ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiğine dair herhangi bir hasar tutanağı bulunmadığını, hasarın taşımadan önce mi yoksa sonra mı meydana geldiği veya hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiği veya hasarın nasıl ve ne şekilde meydana geldiğinin belirsiz olduğunu, davacı tarafından emtianın deniz taşıması sırasında hasarlandığı ispat edilemediğinden TTK m. 1185 gereğince taşıyan lehine sorumsuzluk karinesinin gerçekleştiğini, davada taşıyana veya taşıyanın acentesi konumundaki müvekkili şirkete sorumluluk yüklenemeyeceğini, dava konusu emtianın, yükleyici tarafından konteynere yüklendiği, istiflendiği ve konteynerin mühürlenerek gemiye teslim edildiğini, taşıyanın tek sorumluluğunun yola ve yüke elverişli konteyner tahsis etmek olduğunu, konteynerlerin hasarlı olduğuna dair alıcı tarafından süresi içerisinde yapılan bir bildirim olmadığı gibi, yükleme veya tahliye limanlarında tutulmuş hasara ilişkin bir tutanak da bulunmadığını, taşıyanın taşımadan kaynaklanan hiçbir kusur ve eksikliğinin bulunmadığını, usule uygun bir survey veya hasar ihbarı yapılmadığını, ekspertiz raporunun davacının tek taraflı beyan ve iddialarına göre ve talep ettiği tutarlar aynen alınarak hazırlandığını, somut verilere dayanmadığını, usule ve yasaya aykırı ekspertiz raporuna dayalı açılan davanın reddini, TTK m. 1185’e göre usulüne uygun bir ihbar yapılmadığından taşıyan lehine sorumsuzluk karinesi gerçekleştiğini, malların kapalı ve mühürlü olarak FCL / FCL kaydıyla taşındığını, ayrıca yine konşimento üzerinde “Shippers Load, Stow, Eight, And Count” yani yükleyici yükledi istifledi saydı ve mühürledi klozunun yer aldığını, buna göre hasarın taşıma sırasında meydana geldiğinin kanıtlanabilmesi için davacının hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiğini ispatlaması gerektiğini, konteynerlerin kapalı ve mühürlü bir şekilde taşıyana teslim edildiğini, konteynerin içerisindeki yükün yüklenmesi, istiflenmesi veya ambalajlanmasından herhangi bir sorumluluğu olmadığı gibi, konteynerin içini ve malların nasıl istiflendiğini kontrol etmesi de mümkün olmadığını, FCL / FCL kaydıyla malların taşındığını, konşimento üzerinde “Shippers Load, Stow, Eight, And Count” yani yükleyici yükledi istifledi saydı ve mühürledi klosunun yer aldığını, buna göre hasarın taşıma sırasında meydana geldiğinin kanıtlanabilmesi için davacının hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiğini ispatlaması gerektiğini, tahliye edilen konteynerin gemiden tahliyesi veya limanda kaldığı süre içerisinde konteyner veya muhteviyatı yük ile ilgili olarak, usule uygun herhangi bir hasar ihbarı, yükleme, tahliye limanlarında tutulmuş hasara ilişkin bir tutanak/hasar raporu, gemi kaptanı tarafından imzalanmış interchange raporunun da bulunmadığı, müvekkili şirkete izafe edilebilecek bir kusur ve sorumluluğun bulunmadığını, ispat edilemeyen davanın reddini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın talep ettiği tazminat miktarının fahiş olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince; sigortanın ödediği miktarın değil gerçek zararın belirlenmesi gerektiğini, sovtaj yapıldı ise bedelinin ne olduğuna dair bir beyan ve delil sunulmadığını, sovtaj bedelinin de davacının talep ettiği bedelden mahsup gerektiğini belirterek davanın öncelikle yetki, husumet, hak düşürücü süre ve zamanaşımı ve esastan reddini talep etmiştir.
Davacı vekili 14.08.2020 tarihli beyan dilekçesiyle; davacı tarafın zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazının yerinde olmadığını, dava konusu taşımanın 12.06.2019 tarihinde başladığı, 28.06.2019’da hasar talebinde bulunulduğu, 10.06.2020 tarihinde arabuluculuğa başvurarak zamanaşımı süresinin kesildiğini, husumet itirazının yerinde olmadığını, davalı şirketin dava konusu taşımada acente sıfatıyla değil kendi nam ve hesabına hareket ederek navlun faturasını düzenlendiği ve navlun ücretini aldığını, söz konusu taşımada bu nedenle taşıyıcı olduğunu, konşimentoda yetki-tahkim anlaşmasında müvekkili şirketin taraf olmadığını, davanın davalı şirketin şube adresinde açıldığını, bu nedenle yetki itirazının da reddi gerektiğini, CMR m. 9’a göre davalı taşıma şirketinin sevk mektubu ile yüklerin kabul edildiği ve yine davalı taşımacı tarafından bir çekince beyan edilmemiş olması sebebiyle yükün ve ambalajların iyi durumda olduğunun kabul edildiğini, CMR m. 17/1’e göre hasarın davalının emtiayı teslim alıp teslim etme zaman aralığında meydana geldiğinden sorumlu olduğunu, CMR m. 17/3’e göre taşıyanın hata ve ihmallerden sorumlu olduğunu belirterek davalı itirazlarının reddi ile tazminat miktarı yönünden de bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir.
İstanbul … ATM’Nin … E – … K sayılı 24.11.2020 tarihli kararla yetkili mahkemenin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle gönderme kararı verdiği ve bu kararın 26.01.2021 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafın 25.12.2020 tarihli tahrik dilekçesiyle mahkememize gönderildiği ve 2021/114 Esas numarasına kayıtlandığını ve yargılamasının bu numara üzerinden devam ettiği belirlenmiştir.
Dava; sigorta sözleşmesine dayalı taşıma şirketine karşı sigorta konusu malın hasarlanmasına istinaden açılan rücuen tazminat davasıdır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi, Konşimento, Gümrük Beyannamesi, Claim Application, Mal Faturası, Navlun Faturası, Ödeme Belgesi – Banka Dekontu, Hasar Fotoğrafları, Arabuluculuk Tutanağı incelenmiş ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davacı taraf davadan önce davalıyla arabuluculuk görüşmesine 10.06.2020 tarihinde başladığı ve 23.06.2020 tarihinde arabuluculuk görüşmesinin anlaşamama şeklinde tamamlandığı belirlenmiştir.
Davalının yetki itirazı üzerine İstanbul … ATM’ce verilen yetkisizlik kararıyla dosya mahkememize gönderilmekle yetki itirazının incelenmesine gerek olmadığı tespit edilmiştir.
Davalı tarafın pasif husumet itirazı incelendiğinde; konişmento üzerinde yapılan incelemede taşıyanın … olduğu bu konişmento da yükleme acentesinin … (… A.Ş) yer aldığı, aynı zamanda davalı tarafın cevap dilekçesinde de bu durumun belirtildiği, bu halde davacının davalı olarak asıl taşıyan …’yi göstermesi ve ona izafeten TTK m.105/2’ye göre … ye karşı dava açması gerektiği gibi aynı zamanda 12.06.2019 tarihli … numaralı faturada da navlun bedelinin … A.Ş tarafından … A.Ş adına acentesi sıfatıyla … A.Ş. adına düzenlendiği ve davacıya teslim edilen konşimentoda da taşıyanın … olarak yer aldığı, yükleme acentesi olarak ….’nin konşimento da bulunduğu anlaşılmakla davacının doğrudan acenteye karşı dava açmasının usul hükümlerine aykırı olduğu tespit edildiğinden, davacının davasının pasif husumet/sıfat yokluğu nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
… tarafından düzenlenen bu fatura da … nin adına acente sıfatıyla bu faturanın düzenlendiğinin belirtildiği, böylece … nin gerek konşimento ve gerekse bu faturalar üzerinden taşıyan olmadığı, taşıyan adına fatura düzenlediği, böylece taşıyan sıfatının kazanmasının mümkün olmadığı belirlenmiştir.
Yine 12.06.2019 tarihli … numaralı faturada … adına …. tarafından acente sıfatıyla tanzim edildiği belirtilmiştir.
Davalının diğer itirazı olan hak düşürücü süre yönünden yapılan incelemede ise; TTK m. 1188 hükmü gereğince zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren yani malların tesliminden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açılması veya takibin yapılması gerekir. Somut olayda söz konusu mallardaki hasarın gönderilen malların 28.06.2019 tarihinde teslim edildiği, yani gemiden tahliye edildiği, bu tarihten önce ise yükte meydana gelen hasarın bu tarih itibariyle tespit edilmesi gerektiği, ekspertiz incelemesinin yapılmadığı, dava dilekçesine ekli olarak sunulmadığı, davacının 18.11.2019 tarihinde sigortalı olarak yer alan … A.Ş.’ne 1.095,80 Euro ödeme yaptığı, daha sonra arabuluculuk için 10.06.2020 tarihinde başvuru yapıp, 23.06.2020 tarihinde ise arabuluculuk görüşmesinin sona erdiği, bu sürenin 14 gün olarak hak düşürücü süreden mahsup edilmesi gerektiği, 6325 sayılı Kanun m.18/A-15 gereğince “(15) Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez” (Hukuk Uyuşmazliklarinda Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m.19/2 ) gereğince yükün teslim tarihi olan 28.06.2019 tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre olan 28.06.2020 tarihine kadar geçen süre içerisindeki 14 günlük sürenin mahsup edilmesiyle hak düşürücü sürenin 13.07.2020 tarihinde sona erdiği, ancak bazı konunlarda değişiklik yapılmasına dair 7226 sayılı Kanun Geçici Madde-1 gereğince Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle hak kayıplarının önlenmesi nedeniyle yargıda bulunan (hak düşürücü dahil) sürelerin 13.03.2020’den önce 30.04.2020 tarihine ve daha sonra Cumhurbaşkanlığının sürelerin uzatılmasına ilişkin 30.04.2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan kararıyla bu sürelerin 15.06.2020 tarihine kadar durdurulması nedeniyle hak düşürücü sürenin geçmediği, dava açma süresinin bu sürelerde dikkate alınarak (uzatma süreleri) 94 gün uzadığı ve böylece davanın açıldığı tarih olan 14.07.2020 tarihinde hak düşürücü sürenin geçmediği belirlenmiştir.
Böylece dava pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekmiştir.
Bu nedenle davanın diğer unsurlarının incelenmesine gerek olmaksızın davanın reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacı davasını asıl taşıyan …’ya karşı izafeten ….’yi göstererek dava açması gerekirken TTK m. 105/2’ye aykırı olarak doğrudan acenteye karşı ve onu hasım göstererek doğrudan dava açmış olması nedeniyle; davacının davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan dava açılışında alınan 159,18 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 99,88 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 7/2. maddesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalıya verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/05/2021

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır