Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/764 E. 2021/355 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/764
KARAR NO : 2021/355

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 23/12/2020
KARAR TARİHİ : 21/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekili 23.12.2020 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkilinin İzmir …. İş Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı dosyasıyla 01.03.2013-22.09.2013 tarihleri arasında yaptığı çalışmalarının tespiti için hizmet tespiti davasını açtığını, İzmir BAM … HD’nin Mahkemenin kararını kaldırarak … Tarım Ltd. Şti.’ne husumet yöneltilmesi gerektiğini belirttiğini, Mahkemenin …. Esas sayılı dosyada …Tarım Ltd. Şti.’ni davaya dâhil ettiğini, ancak sicilden silinmesi üzerine müvekkiline ihya davası açması için kendilerine süre verildiğini, … Müdürlüğüne hasım göstererek dava açtıklarını belirterek ihya davasının kabulünü talep etmiştir.
Davalı … 25.01.2021 tarihli cevap dilekçesiyle; dava konusu olan …Tarım Ltd. Şti.’nin 06.01.1994 tarihinde …. sicile kaydedildiğini, sermayesinin 5000-TL olduğunu, 6103 sayılı Kanun m. 20/1 gereğince sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı TTK geçici 7. maddesi uyarınca “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin” m. 5/1-a fıkrası uyarınca sermayelerini yasal sınıra çıkarmadığından resen silinme şartları gerçekleştiğinden 04.04.2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresinde ihtarda bulunulduğunu, 15.04.2014 tarih ve 8550 sayılı Türkiye … Gazetesinde durumun yayınlandığı, yasal süresi içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 12.08.2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiği, bu hususun 18.08.2014 tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, … Müdürlüğü aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesini istediklerini belirtmiştir.
Dava; şirketin ihyasına ilişkindir.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Sicil kayıtları incelenmiştir.
İhyası istenen … sicil numarasına kayıtlı …Tarım Ltd. Şti.’nin sicil kayıtları ile davacının dilekçesinde ekli belgeler ve diğer kayıtlar incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İzmir … İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı …, davalılar SGK Başkanlığı ve … Dış Tic. A.Ş. aleyhine 02.12.1996-03.01.1997 tarihleri arasında davalı şirketin ihracat bölümünde çalıştığını, sigorta primlerinin yatırılmadığını öğrendiğini, 02.12.1996 tarihli sigorta başlangıç tarihinin tespitini talep ettiği, yapılan yargılamada davalı şirketin münfesih olup olmadığının tespiti yönünde ara karar verildiği ve 10.07.2020 tarihli celsede davacıya ihya davası açması için süre verildiği belirlenmiştir.
Davacının ihyasını istediği … Tarım Ltd. Şti.’nin 06.01.1994 tarihinde … sicil numarası ile kurulduğu, sermayesinin 5000-TL olduğunu, 6103 sayılı Kanun m. 20/1 gereğince sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı TTK geçici 7. maddesi uyarınca “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin” m. 5/1-a fıkrası uyarınca sermayelerini yasal sınıra çıkarmadığından resen silinme şartları gerçekleştiğinden 04.04.2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresinde ihtarda bulunulduğu, 15.04.2014 tarih ve 8550 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde durumun yayınlandığı, yasal süresi içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 12.08.2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiği, bu hususun 18.08.2014 tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı belirlenmiştir.
6102 sayılı TTK geçici m.7/15 son cümlesine göre ticaret sicilden kaydı silinen şirket ve kooperatif alacaklılarının silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye müracaat ederek şirketin ihyasını isteyebileceği, davacının, şirketin ihyasının istediği, ancak davacının talebinin 6102 sayılı Kanun geçici m. 7/16. fıkra gereğince ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin davacının hukuki menfaat sahibi olarak şirketin ihyasının istemesi için silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya şirketin ihyasını istemesi mümkündür. TTK m. geçici m. 7/1 hükmü gereğince 01.07.2015 tarihine kadar en geç bu tarihe kadar silinme koşulları gerçekleşen şirketleri sicilden silmesi gerektiği belirtilmiştir. Yasada yapılan 26.06.2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun m. 38 ile yapılan değişiklikle Yasanın yürürlük tarihinden itibaren geçerli olan sürenin 01.07.2015 tarihine kadar uzatılması ile bu tarihten itibaren dahi davacının dava açma süresini yani hak düşürücü süreyi geçirdiği ve davanın 23.12.2020 tarihinde açıldığı, böylece hak düşürücü sürenin geçtiği belirlenmiştir.
Somut olarak dava konusu şirket sicil kaydı 12.08.2014 tarihinde ticaret sicilden silinmiş olup bu karar …nden gelen cevabı yazı ile belirlendiği üzere 18.08.2014 tarihinde … numaralı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir. Bu tescilin 3. kişilere etkisi Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği tarihin (ilan tamamı aynı nüshada yayınlanmamış ise son kısmın yayınlandığı günü) izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracaktır.
Bu nedenle mahkememizce TTK m. 36 ya göre yapılan ilanın davacı için sonuç doğurabilmesi için ilanın tamamının yayınlandığı ticaret sicil gazetesinden itibaren hak düşürücü süre başlayacaktır. İlanın tamamı 18.08.2014 tarihinde … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı belirtilmiştir. Buna göre davacının hak sahibi olarak 6102 sayılı TTK geçici m. 7/15’e göre dava açabilmesi için hak düşürücü süre olan 5 yıllık süre 18.08.2019 tarihinde dolmuştur. Davacı ise 23.12.2020 tarihinde dava açmıştır.
Sicilden silinme koşullarında usulsüzlük bulunması halinde dahi bu usulsüzlüğün tespiti için yasada yer alan süre hak düşürücü süre olmakla hak düşürücü sürelerin genel niteliği olarak talep ve dava hakkını da ortadan kaldırdığından (1) artık bu süre geçtikten sonra dava açılması mümkün değildir. Hak düşürücü süre talep hakkını ortadan kaldırıp dava açmaya engel olduğundan yasada yer alan koşulların oluşup oluşmadığı yani 6102 sayılı TTK geçici m.7 ye istinaden çıkarılan … Müdürlüğünün İhyası istenen şirketin Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının d bendine uygun olarak tebligat yapılıp yapılmadığı incelenmesinde mümkün olmamaktadır.
Bu nedenle davacının davasının hak düşürücü süre geçmiş olması gözetilerek davacının davasının (Yargıtay 11 HD nin 2020/288 Esas 2020/1181 Karar sayılı 11.02.2020 tarihli kararında da yer aldığı üzere) reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı belirlenmiş olmakla davanın reddine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın dava açılışında alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Yargılama giderlerinin davacının üzerine bırakılmasına,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21.04.2021

Başkan …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Katip …
E-İmzalıdır
___________________________________________________________________________

(1) Yargıtay HGK 2017/19-1651 E- 2019/707 K “… İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında bu sürenin hak düşürücü süre olup olmadığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.
Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.
Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur (Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd , Reisoğlu, S.: Genel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 348).
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (Feyzioğlu, N. Feyzi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521)…”