Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/746 E. 2021/558 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/746
KARAR NO : 2021/558

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/12/2020
KARAR TARİHİ : 06/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında “Tek Satıcılık Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmeyle davalı şirket tarafından üretilen “…” ürünlerinin yurtiçi ve yurtdışında 10 yıl süreyle tek satıcı, yani müvekkili tarafından satış ve dağıtım yetkisinin üstlenildiğini, bu sözleşmenin 13/10/2020 tarihinde sona erdiğini, davaya konu sözleşmede cezai şart miktarı her ne kadar belli ise de müvekkilinin hali hazırdaki ekonomik sebepleri nedeniyle davanın ileride ıslah ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kısmi dava açtıklarını, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu, ancak müspet bir sonuç alınamadığını, sözleşme gereği tüm alıcıların listesini müvekkiline vererek müşterilerle irtibat kurmasına yardımcı olacağını taahhüt ettiğini, yine davalı şirketin … ürünlerinin farklı bir marka adı altında veya ad altın aynısını /benzerini doğrudan veya dolaylı yollarla üretmeyeceğini, bu malzemeleri üretecek olan şirket ve kişilerle fiili veya resmi ilişki ve bağlantı içinde bulunmayacağını, yardımcı olmayacağını kabul beyan ve taahhüt ettiğini, fakat davalının sözleşmeye konu ve tek satıcılık yetkisi verilen ürünleri gerek kendisine ait olan … isimli şirketten, gerekse kardeşinin kurmuş olduğu “… San. Ve Tic. Ltd. Şti.” ünvanlı şirketler üzerinden satışını yapmaya ve yaptırmaya devam ettiğini, müvekkili tarafından şifahen elde edilen bilgilere göre davalı şirketin … markalı ürünleri … San.Tic. Ltd Şti. İsimli firmaya sattığı ve 07/07/2015 tarihli fatura kestiğini, hal böyle olunca müvekkili şirketin müşteri ve iş kaybı yaşadığını, müvekkili tarafından elde edilen bilgiye göre davalı şirketin sözleşmeye konu ürünleri … Fabrikaları San ve Tic.AŞ ‘ye sattığını, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek döviz mevduat faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, davalı şirketin sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle 1.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, TBK 76.maddesi kapsamında geçici ödeme talebinin kabulü ile şimdilik 20.000,00 TL geçici ödeme yapılması, geçici ödeme talebinin kabul edilmemesi durumunda müvekkilinin alacağını karşılayacak miktarda davalı şirket üzerine kayıtlı her türlü menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davacı tarafça sözleşmenin 4.maddesinin 7.bendinden tek satıcının sözleşmeyi ihlal etmesi durumunda, herhangi bir şarta bağlanmadan 500.000 USD cezai şart ödeneceği kesin hükme bağlandığından, bölünemeyen cezai şartın kısmi dava şeklinde ileri sürülmesi dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, kesin bir rakamdan ibaret olan cezai şart için bilirkişi incelemesi yapılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle, açılan davanın kısmi değil HMK madde 107 anlamında belirsiz alacak davası olduğundan, HMK madde 120 gereğince davacı tarafa eksik harcı tamamlaması hususunda kesin süre verilmesini aksi halde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın dayanağını müvekkili adına tescilli olan … markasının kullanımından doğan uyuşmazlığın oluşturduğunu, dayanak olarak sunulan tek satıcılık sözleşmesinin, markaya alt lisans hakkı verecek hükümler de içerdiğinden, görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, sözleşmenin 13.10.2020 tarihinde sona erdiği, sona ereceği tarihin davadan önce düzenlenen ek sözleşme ile kararlaştırıldığını, davacı tarafın, ihlalin gerçekleştiğini iddia ettiği 2015 ya da 2018 yıllarında herhangi bir ihlal ya da fesih bildiriminde bulunmadığını, sözleşmenin vade tarihinde kendiliğinden sona erdiğini, davacı tarafın 2015 ve 2018 yıllarına ait olduğunu iddia ettiği bazı belgelere dayanarak sözleşmenin ihlal edildiğini iddia ettiğini, söz konusu davanın, ihlalin öğrenilmesinden itibaren 1 yıl içinde açılması gerektiğinden ve dayanak belgelere göre zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın, sözleşmeden kaynaklanan asgari alım şartları başta olmak üzere birçok şartı yerine getirmediğinden , müvekkil şirketten herhangi bir talepte bulunma hakkına sahip olmadığını, ihlale dayanak gösterilen belgeler de süre ve şekil yönünden geçerliliğini yitirdiğini, mahkemece mevcut ve toplanacak delillerle davanın reddine karar verilmemesi durumunda, müvekkili şirketin davacı şirketten alacaklarının olası tazminata takas-mahsup edilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirket ile davacı arasında 13.10.2010 tarihli imzalanan tek satıcılık sözleşme gereğince, müvekkili şirket tarafından üretilen ve marka hakkı müvekkil şirkete ait olan … markalı ürünler davacı tarafça satın alınacağı,müvekkil tek satıcıdan başka hiç bir alıcıya … markalı ürün satmayacağı, davalı da müvekkilinden başka hiç bir satıcıdan ürün almayacağı, sözleşmede, tek satıcı için değişen oranlarda asgari alım tutarı belirlendiğini, davacının, asgari alım şartlarını yerine getirmediğini, bu husus, davacı tarafın ticari kayıtlarıyla sabit olduğunu, davacı tarafın, 2015 yılına ait bir adet fatura ile dava dışı … şirketinin özel gizlilik derecesini haiz bazı teklif ve sözleşmelerini kullanarak sözleşmenin ihlal edildiğini iddia ettiğini, … ile ilgili belgelerde … markalı ürünün mevcut olmadığını, bu belgelerin elde edilmesinin hırsızlık suçunu oluşturduğunu, bu hususta, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … srş .sayılı dosyası ile davacı hakkında soruşturma başlatıldığını, yine davacı tarafça, müvekkili şirket adına tescilli olan … Markasını , izinsiz ve yetkisiz bir şekilde sahiplenip kullanması neticesi oluşan haksız rekabetten dolayı da İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. srş .sayılı dosyası ile davacı hakkında soruşturma başlatıldığını, davacının, bayilik sözleşmesinin tanzimiyle … markasını satın almak şeklinde hatalı bir düşünce içinde olduğunu, müvekkil şirket yetkilisi olan … ile … şirketinin yetkilisi olan kardeşi … hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … srş sayılı dosyası ile davacı tarafça şikayetçi olunduğunu, soruşturma neticesi her iki şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davacı tarafın, asgari alım şartını yerine getirmediği gibi satın aldığı ürünlerin bedelini de müvekkil şirkete ödemediğinden bu hususta İzmir … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosya ile başlatılan icra takibine de itiraz ettiğini, itirazın iptali için İzmir ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, açıklanan nedenlerle öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, zamanaşımı süresinden sonra açılan davanın reddine, sözleşmenin devamı sırasında ileri sürülmeyen ve sözleşmenin kesin vadesine yakın bir tarihte ileri sürülen ihlal iddiası dürüstlük kuralına ve neticede MK madde 2 ‘ye açıkça aykırı olduğundan davanın reddine, esasa girilmesi halinde haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davanın kabulü yönünde kanaat oluşması halinde davacı şirketin müvekkil şirkete olan borçlarının(İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu) takas-mahsup edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; 13/10/2020 tarihli tek satıcılık sözleşmesi, arabuluculuk son tutanağı, 07/07/2015 tarihli davalı şirket tarafından kesilen fatura, mersis kayıtları,… Ltd Şti tarafından … Fabrikası’na gönderilen teklif mektubu, .. Misyon ve Vizyonumuz başlıklı yazı, …, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, davalı şirket ile ticar faaliyette bulunan 3.kişilerdeki bilgi, fatura, belge ve dava konusunu iştigal eden her türlü evrak, banka dekontları, tanık, keşif, İzmir CBS … Sor sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi, yemin, Yargıtay Kararları, vesair her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
Davalı vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde;İzmir …İcra Müdürlüğünün … e sayılı dosyası, İzmir …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası,İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … srş. sayılı dosyası, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … srş. sayılı dosyası,İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …srş. sayılı dosyası, marka tescil kayıtları, ticari defter ve belgeler,bilirkişi incelemesi, tanık beyanları,sair her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; cezai şart ve sözleşmeye aykırı hareket edilmesi nedeniyle açılan tazminat davasıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
Dosya kapsamında, gerçek kişi olan davacının İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen yazı cevabına göre tacir kaydının olmadığı, Karşıyaka Vergi Dairesi Müdürlüğünün 31/05/2021 tarihli yazısına göre davacının 10/11/2020 tarihinde bakkal ve marketlerde yapılan perakende ticareti faaliyetine başladığı, gerçek usulde vergilendirmeye tabi olduğu, ikinci sınıf işletme hesabı esasına tabi tüccar olduğu, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, 2020 yılı gayri safi hasılatının 10.362,91TL olduğunun bildirildiği , buna göre davacının tacir sıfatının bulunmadığından uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, bu haliyle davanın nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine,görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-HMK.nun 20.maddesi uyarınca kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.nun 331/2.maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıld 06/07/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır