Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/691 E. 2022/311 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/691
KARAR NO : 2022/311

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 25/11/2020
KARAR TARİHİ : 23/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekili 25/11/2020 harç tarihli ve tedbir talepli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı … Kuyumculuk A.Ş. nin 800/4000 pay sahibi olduğunu, diğer paydaşların ise … 1600/4000 ve … 1600/4000 pay sahibi olduğunu, şirketin 25.08.2015 den itibaren … tarafından yönetildiğini, şirket ortaklarından … tarafından …Hediyelik Eşya Ltd. Şti. isimli başka bir şirket kurulduğunu, bu şirket müdürünün ise … olduğunu, şirketin yönetim kurulu faaliyet raporu incelendiğinde 2017 yılında 20.350,82 TL kar elde ettiğini, 28.08.2020 tarihli genel kurul toplantısına … ile …’a vekâleten … ve …’in katıldığını, şirketin merkezi kapalı olduğundan müvekkilinin Bornova … Noterliğinden 16.02.2020 tarihli tespit tutanağı düzenlettiğini, davetiye gelmemesine karşılık 22.07.2020 tarihinde yapılan 2017-2018-2019 yıllarına ait genel kurul toplantısına … Mahallesi … Sokak No:… D: … Konak İzmir adresinde toplantının yapıldığını ve toplantının 1 ay süreyle ertelenmesine karar verildiğini, azlık pay sahibi müvekkilinin toplantı için bakanlık temsilcisi görevlendirilmesini talep ettiği, bir sonraki toplantı tarihi olan İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden başvuru yapılmayarak şirketin bir sonra ki toplantıyı 28.08.2020 tarihinde yaptığını, toplantı da alınan kararlarda müvekkilinin 2 numaralı gündem maddesine istinaden muhalefet şerhi koyup olumsuz oy kullandığını, yine 3 numaralı gündem maddesinin de kabul edilmediğini ve muhalefet şerhi konulduğunu, 4 numaralı gündem maddesinde de muhalefet şerhini koyarak olumsuz oy kullandığını, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 5 numaralı gündem maddesinin muhalefet şerhi koyularak oylandığını ve oy çokluğuyla ibra edildiğini, yine 6 ve 7 numaralı gündem maddelerinin de kabul edilmediğini, şirket ana sözleşmesine (m.16) göre bakanlık temsilcisinin toplantıda bulunması gerekirken bulunmadığını, genel kurulun 3, 4, 5 ve 6 numaralı gündem maddelerine ilişkin değerlendirmeler ve taleplerin incelenmesinde de …’ün yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle TTK m. 436/2’ye göre ibra oylamasında karara katılmaması gerektiğini, ancak oy kullandığını, yine genel kurulun 6 ve 7. maddelerinde …’ün yönetim kuruluna seçildiğini ve 7. maddeye göre rekabet izni verildiğini, …’ün şirketi zarara uğrattığını, bu kararın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek TTK m. 449 uyarınca 28.08.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 5, 6 ve 7 nolu kararların yönetim kurulu üyesi …’ın görüşü alındıktan sonra yürütmesinin geri bırakılmasına, şirkete yönetici kayyum atanmasına, bu kararların hükümsüzlüğüne veya iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Takı Mücevherat A.Ş. vekili 27.01.2021 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin adresinin … Mahallesi … Caddesi … Apartmanı No: … … … İzmir olduğunu, tebligatın yanlış adrese çıkarıldığını, doğru adrese tebliğ yapılmadığından cevap dilekçesini şimdi sunduklarını, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, TTK m. 446/1 hükmüne göre çağrının usulüne uygun yapılmadığını ileri süren pay sahiplerinin iptal davası açabileceğini, genel kurul toplantısının yapılması için usulü işlemlerinin tamamen gerçekleştirildiğini ve gündemin ilan edilerek tebligatların yapıldığını, toplantıdaki oyların usulüne uygun kullanıldığını ve yetkili kişilerin toplantıya katıldığını, TMK m. 2 gereğince herkesin haklarını dürüstlük kuralına uygun kullanmakla mükellef olduğunu, davacının şirket merkezine gidip Noter vasıtasıyla kapalı olduğuna dair tutanak tutturmasının iyi niyetli bir davranış olmadığını, şirketin 01.04.2020 tarihinde mücbir (pandemi) sebep nedeniyle kapalı olduğunu, dava dilekçesinde yer alan …’ın kurduğu ve işlettiği … Hediyelik Eşya Ltd. Şti.’nin bu şirket ile bağlantının bulunmadığını, ayrıca faaliyet raporlarının bulunmadığını ve gerçeği yansıtmadığı iddiasının da doğru olmadığını, şirketin 01.04.2020 tarihinden itibaren işçilerin kısa çalışma ödeneğinden yararlandığını, şirket merkezi kapalı olduğu için mali müşavirin adresinde toplantı yapılacağının ilan edildiği, davacıya kayıtlar hazır olduğu bildirilmesine rağmen inceleme yaptırmadığı, toplantı sürecine ilişkin olarak Özkan Dalda ve Semra Akireze’nin dinlenebileceğini, davacının dilekçesinde yer alan şirket merkezinin taşınması işleminin henüz gerçekleşmediğini, bakanlık temsilcisi bulunması zorunluluğuna ilişkin talebinin de doğru olmadığını, TTK m. 407/3 hükmüne göre TTK m. 333 gereğince toplantıda bulunması zorunluluğunun Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelik ile belirlenebileceği ve bunun bir zorunluluk olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili 27.01.2021 tarihli beyan dilekçesinde; …Hediyelik Eşya Ltd. Şti.’ne ait kayıtların bulunduğu yeri ve yönetim kurulu üyelerinin isimlerini bildirdiği görüldü.
Dava; 28.08.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 5, 6 ve 7 nolu kararların iptali ile yürütmesinin geri bırakılması ve kayyım tayin edilmesine ilişkin davadır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi ve raporları incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı …’nün davalı … Kuyumculuk A.Ş., …, …, … aleyhine açtığı 11.09.2017 tarihli davada davacının kurucu ortak olarak bulunduğu davalı şirkette müvekkilinin haberi olmaksızın … Hediyelik Eşya A.Ş. olan unvanının … Hediyelik Eşya A.Ş. olarak 15.04.2010 tarihinde isim değişikliğine gittiğini ve müvekkilinin bunu 19.12.2012 tarihinde öğrendiğini, müvekkilinin 06.12.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında şirket unvanının … Kuyumculuk A.Ş. olarak değiştirildiğini, müvekkilinin şirket hissedarlarının değişmesinden haberinin olmadığını, ayrıca müvekkilinin hisselerini devretmediğini, buna rağmen müvekkil hisselerinin yazı ve imza ile değiştirilerek hisselerinin devir yapılmış gibi gösterildiğini, şirkete kayyım atanmasını talep ettiğini belirttiği; davalı şirket ve yönetici …’ın cevap dilekçesinde; davacıya usulüne uygun ilan ve tebligat yapıldığını, davacıyla … arasında husumet bulunduğunu, aralarında davaların bulunduğunu, davacının hisse devrinin iptalini isterken delil bildirmediğini belirterek davanın reddini talep ettiğini; yapılan bilirkişi incelemesinde, bilirkişi …’ün 13.10.2019 tarihli raporunda; davacıya 30.11.2012 tarihinde hisse devri karşılığı 5.000-TL ödeme yapıldığını, 2012 yılı ve öncesine ait defter bulunmadığından incelenemediği, davacının halen davalı şirket defterinde kayıtlı olup olmadığının belirlenemediğinin bildirildiği; bu rapor üzerine yapılan yargılamada davacının hissesinin 14.11.2012, 05.12.2012 tarihleri arasında devredildiğinden bu tarihlere ilişkin defter ve kayıtların istendiği ve tanıkların dinlendiği, yargılamasının 18.12.2020 tarihine bırakıldığı belirlendi.
TTK m. 449 kapsamında dinlenen şirket yöneticisi …, … 24.03.2021 tarihli duruşmada 28.08.2020 tarihli genel kurulda yönetim kurulu secimi ve ibrasına ilişkin kararlar alındığını, ibra yönünde oy kullandıklarını, davacının mernis adresine tebligat yapıldığını, adres değişikliğini şirkete bildirmediğini, önemli konularda karar alınmadığı için hükümet komiseri çağrılmadığını, şirketin 01.04.2020 tarihinden itibaren faaliyetlerinin durduğunu, pandemi nedeniyle kapalı olduğunu, şirketin tahliye edilince ürünleri ve demirbaşları alamadıklarını, genel kurulda davacının avukatının da toplantıya katıldığını belirtmişlerdir.
Mahkememizce davacının tedbire ilişkin talepleri değerlendirildiğinde; davacının, yaklaşık ispat kurallarına göre iddialarının ispatlanamadığı, yapılacak yargılamada genel kurul kararının iptalinin talep edildiği, şirket yöneticilerinin sorumluluğunun değerlendirilmediği belirlendiğinden kayyım atanmasına ilişkin talebinin reddedilmiştir.
Mahkememizce dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde; bilirkişiler … ile SMMM …’ten alınan 10.11.2021 tarihli raporda; davalı … Kuyumculuk Hed. Eşya İth. İhr. Tic. A.Ş’nin 2017, 2018, 2019, 2020 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, şirketin toplam sermayesinin 600.000 TL olup, bu sermayenin 209.554,71 TL’nın ödendiği, 390.445,29 TL’nın ise ödenmemiş sermaye olduğu, şirketin 2017 yılı toplam net gelirinin 1.862.919,96 TL ve net karının 20.350,82 TL, 2018 yılı toplam net geliri 2.862.072,36 TL ve net karının 28.241,96 TL, 2019 yılı toplam net gelirinin 811.395,58 TL ve net karının 67.055,21 TL olduğu, 2020 yılı toplam net gelirinin 297.921,14 TL, 2020 yılı net karının 2.733,43 TL olduğu, şirketin mali tablolarına göre davalı … Kuyumculuk Hed. Eşya İth. İhr. Tic. A.Ş’nin 31.12.2017 tarihi itibariyle kaydi özvarlığının 423.346,88 TL, 31.12.2018 tarihi itibariyle kaydi özvarlığının 762.281,34 TL, 31.12.2019 tarihi itibariyle de kaydi özvarlığının 829.336,58 TL ve 3.12.2020 tarihi itibariyle de kaydi özvarlığının 371.377,51 TL olarak tespit edildiği, davalı … Hediyelik Eşya İth. İhr. Tic. A.Ş’nin defterlerinde … Hed. Eşya Ltd. Şti’ye ait 119.180,00 TL tutarında faturanın borç olarak kaydedildiği, 03.02.2020 tarihinde 15.000,00 TL, 17.02.2020 Tarihinde 10.000,00 tl, 02.03.2020 tarihinde 30.000,00 TL ve 12.05.2020 tarihinde 64.180,00 TL olmak üzere toplam 119.180,00 TL … Hed. Eşya Ltd. Şti’nin ödemelerinin alacak olarak kaydedildiği, davalı şirketin ticari defterlerindeki kayıtlara göre dava tarihi itibariyle … Hed. Eşya Ltd. Şti ile ilgili her hangi bir borç/alacak bakiyesinin olmadığının tespit edildiği, Bakanlık temsilcisi bulunmadan davalı şirket GK’nun karar almasının olanağı bulunup bulunmadığı incelendiğinde; TTK m. 407/3 te kurulması bakanlık iznine tabi olan şirketlerin GK’da Bakanlık temsilcisinin bulunacağı, diğer şirketlerde ise belli şartlarla bulunmasının yönetmelikle düzenleneceğinin belirtildiği, buna ilişkin çıkarılan yönetmeliğin 32. Maddesinde hangi toplantılarda bakanlık temsilcisinin bulunacağının belirtildiği, bakanlık temsilcisinin toplantıya çağrıya yetkili olanların görevlendirme talebinde bulunmaları durumunda bulunması zorunlu olduğu, çağrılmasının insiyatife bağlı olduğu, azınlık pay sahiplerinin GK toplantısında bakanlık temsilcisini talep etmeleri halinde yönetmeliğin 32/3. Maddesine göre bu durumda temsilcinin katılmasının zorunlu olacağı, GK toplantısına katılanların yönetim kuruluna bu durumu bildirmeleri gerektiği, yönetim kurulunun bu durumda takdir hakkının bulunmadığı, bunlara göre bakanlık temsilcisinin görevlendirildiği toplantılarda temsilci bulunmadığı hallerde yönetmeliğin 32/4. Maddesine göre alınan kararların geçersizlik yaptırımına tabi olacağı, somut olayda …’in temsilci görevlendirmesini istediği, bakanlık temsilcisinin hazır bulunmasının ihtiyari olduğu gerekçesiyle YK’nun temsilci çağırmadığı, oysaki YK’nun bu halde insiyatifinin bulunmadığı, komiseri çağırmak zorunda olduğu, temsilcinin yokluğunda alınan kararların geçerli olmadığı, bu halde çağrıyı yapan makamın / yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu düşünülse dahi zararın bulunmadığından sorumlulukları yoluna gidilemeyeceğini, diğer iptali istenen 3,4,5,6,7. Gündem maddeleri ise; 3. Maddede 2017,2018,2019 bilanço kar ve zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin oylamanın oy çokluğuyla kabul edildiği ve yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiği, TTK m. 424 e göre GK’da aksine açıklık bulunmadığı takdirde bilanço kar ve zararın ibrasının YK üyeleri, yöneticiler ve deneticilerin ibrası sonucunu doğuracağı, söz konusu olayda da 28.08.2020 tarihli GK un 5. Gündem maddesinde yöneticilerin ayrıca ibrasına ilişkin bir hüküm bulunduğu, bilançonun onaylanması YK üyelerinin ibrası sonucunu doğurmayacağı, böyle durumda YK üyelerinin oy yasağından söz edilmesinin mümkün olmadığı, aksinin kabulü halinde dahi toplam 4000 payın GK a katıldığı, 3200 olumlu 800 olumsuz oy verildiği, 1600 payın YK üyesi …’e ait olduğu, bunun oyunun düşülmesi halinde dahi kalan 1600 oyun olumsuz 800 oydan fazla olduğu, böylece bilançonun onaylandığı, gündemin 4. Maddesi YK faaliyet raporunun okunması, bu halde oy yasağından söz edilemeyeceği, gündemin 5. Maddesi olan 2017,2018,2019 faaliyet dönemine ilişkin YK üyelerinin ibrasında da TTK m. 436/2 uyarınca yönetimde görevli imza yetkisine sahip YK üyelerinin ibralarında oy kullanamayacakları belirtilmiş olup, somut olayda da YK üyeleri ibrada oy kullanmamışlardır, YK üyesi olan … dışında … 1600, … 800 oy sahibi olup, geçerli bir ibranın alınması için oy nispetleri dikkate alındığında …’ın 1600 oyunun 800 paya sahip … vekillerinin oylarından fazla olduğundan ibranın yeterli sayı ile alındığı, gündemin 6. Maddesi olan YK üyeliğine …’ün seçilmesine dair kararın incelenmesinde … vekillerinin olumsuz oy kullandığı belirlenmiş olup,… …’ün şirkete zarar verici işlemlerde bulunduğu belirtilerek iptali istenmiş ise de; YK üyelerinin belirleme yetkisinin TTK m. 408 e göre GK a ait olduğundan çoğunluğa sahip pay sahiplerinin iradesinin bu yönde olduğu, YK üyelerinin belirlenmesine ilişkin bu kararın kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olmadığı, zira dosyada veriler çerçevesinde buna ilişkin bir delil bulunmadığı, TTK m. 445 de yer alan dürüstlük kuralı çoğunluğun azınlığı ezmesini engellemek amacıyla düzenlendiği, ancak somut olayda bu iddianın ispatlanamadığı, zira pandemi nedeniyle şirketin kapandığı, ancak şirketin zarar etmediğinin belirlendiği, gündemin 7. Maddesi olan YK üyelerinin TTK 395 ve 396 da ki izinlerin verilmesi kararı incelendiğinde TTK m. 395 şirketle işlem yapma yasağına ilişkin olup, YK üyelerinin şirketle kendisi veya başkası adına işlem yapması GK onayına tabi olduğu ve TTK m. 396 da ise; YK üyelerinin şirketle rekabet etme yasağına ilişkin olup, GK’un onayına ihtiyaç olduğunu, …’ün YK üyesi olarak oy kullandığı, TTK m. 436/1 de pay sahibinin kendisi ve şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme yargı kurumu ya da hakemde ki davaya ilişkin müzakerelerde oy kullanamayacağı hükmüne ilişkin olup, Yargıtay tarafından da bu yasağın kaldırılması için YK üyelerinin oydan yasaklılık kapsamında oy kullanmaması gerektiği belirtildiğinden … ve …’in oyları dikkate alınarak yapılan hesaplamada 1600 paya sahip …’ın olumlu oyunun fazla olması nedeniyle kararların yeter sayılarının geçerli olduğu, buna göre sadece bakanlık temsilcisi yönünden usulüne uygun olarak yapılması gerekli bir görevlendirme yapılmadığından GK’da alınan kararların geçersiz olduğu, diğer taleplerin ise iptali istenen GK kararları yönünden geçersizliklerinden söz edilemeyeceği belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili 29.11.2021 tarihli beyan ve itiraz dilekçesinde; davalının gelirlerinin 2020 yılında % 80 oranında azaldığı, gelirdeki azalışın sebebinin … ve …’ın şirketin malvarlığını başka şirkete aktarmaları olduğunu, davalının gelirindeki azalışın sebebinin pandemi koşulları değil, davalı şirket yöneticilerinin eylemlerinin olduğunu, davalı şirketin faal bir şirket değil tabela şirketi haline geldiğini, bakanlık temsilcisinin müvekkili tarafından ihtar keşide edilmesine karşın toplantıya çağrılmamasının alınan tüm kararların geçersiz olacağı sonucunu oluşturduğunu, davalı şirket yöneticilerinin şirket malvarlığını başka bir şirkete aktardığı yönündeki iddiaların araştırılmaksızın çoğunluk hesabı ile bir neticeye varılmasının hatalı olduğunu, TTK m. 445 e göre kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılabileceğinin düzenlendiğini belirterek bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bu rapora karşı davalı vekili 30.11.2021 tarihli beyan dilekçesinde; TTK m. 446/1-b bendi gereğince yeterli gerekçe bulunması halinde genel kurul kararlarının iptali davası açılabileceğini, davacı iddialarının hiçbirisinin iptal gerekçesi teşkil etmediğini, davacının usule uygun çağrı yapılmadığı iddiasının doğru olmadığını, şirketin büyüklüğüne, çalışanlarına ilişkin gerçek dışı iddiaların dikkate alınmaması gerektiğini, bakanlık temsilcisinin bulundurulması zorunluluğuna ilişkin TTK m. 407/3 hükmüne göre komiserin atandığını, bakanlık temsilcisinin zorunlu olmadığı durumlarda kamu yararı görülmediğinde yönetim kurulunu bakanlık temsilcisini çağırmayacağını, Bakanlık Temsilcisi Yönetmeliği m. 32/4’ün hatalı yorumlandığı, yasal düzenleme dikkate alındığında bakanlığın temsilcisinin görevlendirilmesi gerekmediğini belirtmiştir.
Tarafları itirazı gereğince bilirkişilerden Bakanlık Temsilcisinin Atanmasına İlişkin Yönetmelik değişiklik tarihi ve genel kurul tarihi, dikkate alınarak ek rapor alınması karar verilmiş ve bilirkişilerden alınan 10.02.2022 tarihli ek raporda Bakanlık Temsilcileri Yönetmeliğinin m. 32/2 f 09.10.2020 tarihinde değişiklik yapıldı söz konusu değişiklikte tek pay ortağın sahibi bulunduğu, AŞ Genel Kurulunda değişiklikten önce bakanlık temsilcisinin bulunması ile ilgili söz konusu şirketlerle birden fazla ortağın bulunduğu şirketlerde Bakanlık Temsilcisinin bulunma zorunluluğu bakımından fark bulunmadığı, yönetmelikte yapılan değişikle kuruluş ve esas sözleşmeye değişiklikleri bakanlık iznine tabi olmayan şirketlerde bakanlık temsilcisinin bulunma zorunluluğunu ortadan kalktığını, bakanlık iznine tabi olmayan tek pay sahipli AŞ ‘te sermaye arttırımı ve azaltımı yapılsa dahi genel kurulda bakanlık temsilcisinin bulunmasının zorunlu olmadığı, ancak somut olaydaki şirkette birden çok pay sahibi bulunduğundan bu hükmün uygulanamayacağı, davacı tarafın bilirkişi raporuna karşı itirazda şirketin mal varlığındaki azalış ile … ve … mal varlığında artış meydana geldiği, şirketin tabela şirketi haline geldiği dönüştüğü iddiasına bulunduğu, ancak bu iddiaların genel kurul iddiasına ilişkin olmayıp, sorumluluk davasına konu teşkil edeceği, yönetim kurulu üyelerini seçimine ilişkin kararını iptalini sonucunu doğurmayacağı Bakanlık Temsilcisinin atanmasını talep etme yönünde Kanun koyucunun azınlığa hak tanıdığını, azınlık pay sahiplerini Yönetim kurulunda bakanlık temsilcisinin bulundurma istediği şartlarda genel kurulda bakanlık temsilcisinin bulunması gerektiği, aksinin yani Yönetim kurulunun bu talebi yerine getirmemesi halinde ise yönetmeliğinin m. 32/4 gereğince alınan kararın geçersiz olacağının kabulü gerekeceği belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili 23.02.2022 tarihli beyan dilekçesinde; bilirkişi raporunda SMMM’nin gerekli incelemeleri yapmadığı belirtilmiştir.
Bu rapora karşı Davalı vekilinin 28.02.2022 tarihli beyan dilekçesinde; yönetmenin m. 32/4 gereğince 1. f belirtilen toplantılar ile 2. Ve 3. fıkralar uyarınca Bakanlık Temsilcilerinin görevlendirilen toplantılar da Bakanlık Temsilcilerinin yokluğunda alınan kararlar geçerli olmadığı, Bakanlık Temsilcilisinin görevlendirilmesi halinde bu temsilcilinin yokluğunda alınan kararların geçersiz olacağı ancak yönetmelik talebin görevlendirme makamına iletilmemesine geçersizlik yaptığını öngörmediğini, yaptırımın kıyasla uygulanmasının mümkün olmadığını, hatta başvuru yapılsa dahi görevlendirilme yapılmasının zorunlu olmadığını, zira m. 32/2f’da taleplerin görevlendirilme makamının uygun görülmesi halinde Bakanlık Temsilcisi görevlendirilmesi hükmü bulunduğu, TTK m. 407 gereğince AŞ’LERDE Bakanlık Temsilcisinin zorunlu olarak görevlendirilmesinde kamu yararı görülmediği hususunun belirtildiği, yasal düzenlemenin bu yöndeyken şekli olarak yönetmelik hükümlerinden kıyasla iptal gerekçesi olarak kabul edilmesinin mümkün olmamasının gerektiğini, Genel kurul toplantısında alınan kararların geçersiz hale gelmesi görevlendirilen temsilcinin katılmadığı toplantıda alınan kararların kararlara ilişkin olduğu, yönetmeliğin m.32/2 fıkrasında bakanlık temsilcisi görevlendirilmesine dair talebin gerekçeli olması hususunun yer aldığı, davacının ihtarnamesinde ise talebin emredici kanun hükmüne aykırının önlenmesi amacıyla yapıldığını bildirdiği, ancak bunun bir gerekçe teşkil etmediği, temsilcinin bulunmamasının davacının herhangi bir hakkının kullanması engel olmadığı, davacının toplantıya katılmış oy kullanmış ve gerekli işlemleri yapmış olduğu, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Toplanan tüm deliller ve yapılan incelemelere göre;
Davacının davalı şirketin 28.08.2022 tarihinde yaptığı 2017-2018-2019 yıllarına ait olağan genel kurul toplantılarında alınan 3-4-5-6 ve 7 numaralı kararların hükümsüzlüğüne ve iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkememizce toplanan tüm deliller ve yapılan incelemelere göre iptali istenen kararlarda 3 nolu gündem maddesinin Bilanço kar ve zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin olduğunu, bilirkişi incelemesinde genel kurulda alınan kararlarda yönetim kurulu üyelerini ibraya katılmasını mümkün olmadığını, bu toplantının 5. Gündem maddesinde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin düzenleme bulunduğu, bilançonun onaylanmasını yönetim kurulu üyelerinin ibrasını sonucunu doğurmayacağını, genel kurulda 4.000 pay sahibi toplantıya katılıp, 3.200 pay sahibinin olumlu ve 800 pay sahibinin olumsuz oy verdiğini, olumlu oy veren …’ün oy kullanma imkânına sahip olmadığı kabul edilse dahi 800 olumsuz oya karşılık 1600 olumlu oy ile bilançonun onaylandığı, yine iptali istenen 4. Maddede yıllık faaliyet raporu okunması ve müzakeresinde yönetim kurulu üyesi sıfatına sahip olsun veya olmasın bütün pay sahiplerinin oy kullanabileceği, yine 5. Maddede yer alan 2017-2018-2019 faaliyet raporuna ilişkin yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olarak da TTK m. 436/2 uyarınca yönetim kurulu üyelerinin ibralarında oy kullanamayacakları belirtilmiş olup yönetim kurulu üyesi olup … dışında …’ın 1.600 … 800 oyu olduğundan …’ün oy kullanmaması halinde hali … ibra oyu nedeniyle yeter sayının oluştuğu, yine gündemin 6. Maddesinde yer alan yönetim kurulu üyelerine … ü seçilmesine dürüstlük kurallarına ve eser sözleşmesine aykırı olmadığı, gündemin 7. Maddesinde yer alan yönetim kurulu üyelerine TTK m. 395 ve 396 ‘da ki izinlerin verilmesine ilişkin, TTK m. 395 şirketle işlem yapma yasağına ilişkin olup, YK üyelerinin şirketle kendisi veya başkası adına işlem yapması GK onayına tabi olduğu ve TTK m. 396 da ise; YK üyelerinin şirketle rekabet etme yasağına ilişkin olup, GK’un onayına ihtiyaç olduğu, …’ün YK üyesi olarak oy kullandığı, TTK m. 436/1 de pay sahibinin kendisi ve şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme yargı kurumu ya da hakemde ki davaya ilişkin müzakerelerde oy kullanamayacağından, Yargıtay tarafından da bu yasağın kaldırılması için YK üyelerinin oydan yasaklılık kapsamında oy kullanmaması gerektiği belirtildiğinden … ve …’in oyları dikkate alınarak yapılan hesaplamada 1600 paya sahip …’ın olumlu oyunun fazla olması nedeniyle kararların yeter sayılarının geçerli olduğu belirlenmiştir.
Ancak bilirkişi raporunda da yer aldığı üzere azınlık pay sahiplerinin talebine rağmen yönetim kurulunun bakanlık temsilcisi atanması yönünde görevlendirme makamına talepte bulunulmamasının 28.11.2012 tarihli Resmi Gazetenin 28481 sayısında yayınlanan “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik”in 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetenin 31269 sayısında yayınlanan “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik” olarak değiştirilmesi ile birlikte yönetmeliğin 32. maddesinde yer alan “Bakanlık temsilcisi bulundurma zorunluluğu MADDE 32 – (1) Aşağıda sayılan genel kurul toplantılarında ve bunların ertelenmesi halinde yapılacak ikinci toplantılarda Bakanlık temsilcisinin bulunması zorunludur: a) Kuruluş ve esas sözleşme değişikliği işlemleri Bakanlık iznine tabi olan şirketlerin bütün genel kurul toplantılarında, diğer şirketlerde ise gündeminde sermayenin arttırılması veya azaltılması, kayıtlı sermaye sistemine geçilmesi ve kayıtlı sermaye sisteminden çıkılması, kayıtlı sermaye tavanının arttırılması veya faaliyet konusunun değiştirilmesine ilişkin esas sözleşme değişikliği ile birleşme, bölünme veya tür değişikliği konuları bulunan genel kurul toplantılarında. b) Genel kurula elektronik ortamda katılım sistemini uygulayan şirketlerin genel kurul toplantılarında. c) Yurt dışında yapılacak bütün genel kurul toplantılarında. ç) Yurt dışında yapılacak imtiyazlı pay sahipleri özel kurul toplantılarında. (2) Birinci fıkrada sayılanların dışındaki genel kurul toplantılarında ve imtiyazlı pay sahipleri özel kurullarında Bakanlık temsilcisinin bulunması zorunlu değildir. Ancak genel kurulu toplantıya çağıranların talep etmeleri ve bu taleplerin görevlendirme makamınca uygun görülmesi halinde Bakanlık temsilcisi görevlendirilir.” hükmü değişikliğin 10. maddesiyle “Aynı Yönetmeliğin 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “genel kurul toplantılarında” ibaresinden sonra gelmek üzere “, kuruluş ve esas sözleşme değişikliği işlemleri Bakanlık iznine tabi olan şirketler hariç olmak üzere tek pay sahipli şirketlerin genel kurul toplantılarında” ibaresi eklenmiştir. Tek pay sahipliği genel kurul toplantılarında zorunlu hale getirilmiş olup, buna göre m. 32’de yer aldığı üzere kuruluş ve esas sözleşme değişikliği, sermayenin arttırılması / azaltılması, kayıtlı sermaye sistemine geçilmesi / çıkılması, kayıtlı sermaye tabanın arttırılması veya faaliyet konusunun değiştirilmesine ilişkin sözleşme değişikliği ile birleşme / bölünme / tür değişikliği hallerinde zorunlu olup, bunun dışında genel kurul toplantılarında bakanlık temsilcisinin bulunması zorunlu olmamaktadır, Bu nedenle gerek eski gerekse 09.10.2020 tarihi itibariyle değiştirilen Yönetmelik hükümlerine göre dava konusu olan somut olayda bakanlık temsilcisinin bulunması (iptali istenen maddelerin şirket yönetim kurulu üyelerinin seçimi, bilanço gelir / gider hesaplarının onaylanması, ihya, yönetim kurulu faaliyet raporlarının tartışılması, yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve yetki süreleri ile TTK m. 395 ve 396’a göre yönetim kurulu üyelerine izin verilmesi) halleri ile sınırlı olduğundan gerekli değildir. Bu nedenle gerek eski gerekse 09.10.2020 tarihi itibariyle değiştirilen yönetmelik hükümlerine göre dava konusu olan somut olayda bakanlık temsilcisinin bulunması (iptali istenen maddelerin şirket yönetim kurulu üyelerinin seçimi, bilanço gelir / gider hesaplarının onaylanması, ihya, yönetim kurulu faaliyet raporlarının tartışılması, yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve yetki süreleri ile TTK m. 395 ve 396’a göre yönetim kurulu üyelerine izin verilmesi) halleri ile sınırlı olduğundan ve eski yönetmelik zamanında yapılmış olduğundan gerekli değildir.
Yine “Toplantı Tutanağının Düzenlenmesi” başlıklı “Madde 26 – (1) Genel kurul toplantısında yapılan görüşmeler ve alınan kararlar, toplantı başkanlığı tarafından tutanağa yazılır. Genel kurul tutanağı, toplantı mahallinde ve toplantı sırasında en az iki nüsha olarak düzenlenir. Tutanak, toplantı başkanlığı ile Bakanlık temsilcisi bulunması zorunlu olan veya 32’nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca talep üzerine Bakanlık temsilcisi görevlendirilen toplantılarda Bakanlık temsilcisi tarafından imzalanır. Tek pay sahipli şirketlerde toplantıda hazır bulunan pay sahibinin veya temsilcisinin de toplantı tutanağını imzalaması zorunludur. …(5) Toplantı başkanının, Bakanlık temsilcisi bulunması zorunlu olan veya talep üzerine Bakanlık temsilcisi görevlendirilen toplantılarda Bakanlık temsilcisinin veya tek pay sahipli şirkette hazır bulunan pay sahibinin veya temsilcisinin imzalamadığı toplantı tutanakları geçersizdir.” Madde hükmünün değişiklikten önceki halinde “(1) Genel kurul toplantısında yapılan görüşmeler ve alınan kararlar, toplantı başkanlığı tarafından tutanağa yazılır. Genel kurul tutanağı, toplantı mahallinde ve toplantı sırasında en az iki nüsha olarak düzenlenir. Tutanak, toplantı başkanlığı ve Bakanlık temsilcisinin katılması gereken toplantılarda Bakanlık temsilcisi tarafından imzalanır. Tek pay sahipli şirketlerde toplantıda hazır bulunan pay sahibinin veya temsilcisinin de toplantı tutanağını imzalaması zorunludur. …(5) Toplantı başkanının, Bakanlık temsilcisinin bulunması zorunlu olan toplantılarda Bakanlık temsilcisinin veya tek pay sahipli şirkette hazır bulunan pay sahibinin veya temsilcisinin imzalamadığı toplantı tutanakları geçersizdir.” Hükmüne değişiklikle eklenen “Bakanlık temsilcisi bulunması zorunlu olan veya 32’nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca talep üzerine Bakanlık temsilcisi görevlendirilen” ibaresi gereğince 09.10.2020 tarihinden itibaren yapılacak toplantılarda Bakanlık temsilcisinin talep edilerek görevlendirilmiş olması halinde bu komiserin toplantıda bulunması gerektiğinden Bakanlık temsilcisi toplantıda bulunmazsa bu toplantının geçersiz olması söz konusudur. Bununla birlikte toplantının yapıldığı 28.08.2020 tarihi itibariyle eski yönetmelik geçerli olduğundan bu toplantı tarihi itibariyle m. 32/2 uyarınca talep halinde görevlendirilen Bakanlık temsilcisinin katılmasının zorunlu olduğu toplantılara katılması dışında isteğe bağlı olarak yapılan çağrılara istinaden katılmaması halinde bu toplantının geçersiz olacağı ileri sürülemeyecektir. Zira yönetmeliğin bu hükmünde örtülü boşluk bulunmakta olup, yönetmeliğin m.32/4fıkrasına göre Bakanlık Temsilcisi görevlendirilen toplantıda Bakanlık Temsilcisi yokluğunda alınan kararların geçersiz olduğu, belirtilmekle olup, somut olayda da olduğu üzere görevlendirilme yapılmadığı hallerde bununla ilgili bir yaptırım söz konusu değildir. Kaldı ki davacının iptalini istediği genel kurulda alınan kararların iptali için yeterli sebeplerin bulunmadığı, alınan kararların yasaya ana sözleşmeye, hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olduğu tespit edildiğinden her ne kadar bilirkişiler tarafından toplantının iptal edilebileceği belirtilmiş ise de bu sebebin gerçekleşmediği, tespit edilmiştir. Zira toplantıda alınan kararlarda davacının hakkını ihlal edici nitelikte herhangi bir Eylem/Fiil yapılmadığı gibi oy kullanmasına bir engel bulunmamıştır. Sadece bu sebebe dayanarak kararın iptal edilmiş olması hukuka uygun olmamaktadır. Yönetmelik hükmüne göre bakanlık tarafından görevlendirilen Bakanlık Temsilcisinin toplantıya katılmaması veya toplantı tutanağında imzasının bulunmaması halinde alınan kararların iptali söz konusu olabilecektir. Somut olayda da böyle bir durum söz konusu değildir. Ayrıca davacının belirttiği iptal sebepleri de gerçekleşmemiştir.
Ayrıca bilirkişi incelemesi ve alınan raporda da belirtildiği üzere 28.08.2020 tarihli genel kurulda alınan kararların davacının iddia ettiği üzere kanuna hukuka ana sözleşmeye aykırı olmadığı, belirlenmiş olduğundan geçersizliklerinden söz edilemeyeceği tespit edilmiş olmakla davanın reddi gerektiği belirlenmiştir.
HÜKÜM: Yukarda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının, davasının iptal şartları gerçekleşmediğinden REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın dava açılışında alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Yargılama giderlerinin davacının üzerine bırakılmasına,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalıya verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2022

Başkan …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Katip …
E-İmzalıdır