Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/63 E. 2021/190 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/63
KARAR NO : 2021/190

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/02/2015
KARAR TARİHİ : 09/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, mahkememize verdiği 18/02/2015 tevzi tarihli dava dilekçesi ile ve özetle: davacı şirketin, davalı şirketin …. nolu elektrik abonesi olduğu, aboneliği sebebiyle dava dilekçesinde belirtmiş olduğu faturalar kapsamında kendisinden tahsil edilen kayıp kaçak bedeli olan 32.240,48-TL’nin davalı şirketten tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 22/04/2015 havale tarihli replik dilekçesinde özetle; davalının husumet itirazlarının yerinde olmadığını, dava konusunun davalı tarafından müvekkili adına düzenlenen 2011 yılı Ekim, Kasım, Aralık ve 2012 yılı Ocak, Şubat aylarına ilişkin faturalarla müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen toplam 32.240,48-TL tutarındaki kayıp kaçak elektrik bedellerinin müvekkiline iadesi talebi olduğunu, söz konusu faturaların tamamının davalı tarafından müvekkili adına düzenlendiğini bu nedenle davanın davalı ….. A.Ş aleyhine açıldığını, dava konusu sözleşmeden doğan borç ilişkisine dayalı olduğu için zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, davanın 18 Şubat 2015 tarihinde açıldığını, davada hak düşürücü sürenin de söz konusu olmadığını beyanla savunmaların reddini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı ….. A.Ş. vekili, mahkememize verdiği 18/02/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde; husumet bakımından davanın …. ile ….. Müdürlüğüne, ….. Satış A.Ş’ne yöneltilmesi gerektiğini, kendilerinin husumetinin bulunmadığını, yargı yolu bakımından kayıp kaçak bedelinin tahsiline, ….’nın düzenleyici işlemi sebep verdiğinden …. aleyhine Danıştay a dava açılması gerektiğini, zaman aşımı yönünden davanın reddinin gerektiğini, esas yönünden müvekkili şirketin tarifeleri uygulayıcısı olduğunu, tarifelere uyma yükümlülüğü bulunduğundan faturalarda kayıp kaçak bedelinin gösterildiğini, tarifelerin kendilerini bağladığını, yapılan kesintilerin şirket bünyesinde kalmadığını, geriye dönük ödemenin söz konusu olmayacağını, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ödemenin itirazi kayıt olmadan yapıldığını, alacağın ticari alacak vasfında olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunan ….. Satış A.Ş. Vekili 22/04/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde sonuç olarak davalı yanın faturaların muhatabı ve tarafının müvekkili şirket olduğu yönündeki iddiaları ile ihbarı kabul etmediklerini bildirmiştir.
İhbar olunan ….. A.Ş. vekili 28/04/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının talep ettiği bütün faturalara ait ödeme belgelerini ibraz etmesi gerektiği, bütün faturaları ödediğini ispatlaması gerektiğini, tüm fatura kalemlerinin gerek adını, gerekse tüketicilere hangi oranda yansıtılacağı hususunu belirleme ve karar verme yetkisinin tamamen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna ait olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:
Davacı vekili dava dilekçesinde; faturalar, ödeme dekontları, Yargıtay içtihatları, ticari defter ve kayıtlar, keşif ve bilirkişi incelemesi ve sair hususları delil olarak bildirmiştir.
Davalı …. A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde; EPDK Kurul kararı, Yargıtay kararları, abone sözleşmesi ve kayıtları, bilirkişi incelemesi ve sair hususları delil olarak bildirmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Delillerin toplanmasından sonra mahkememizin 13/10/2015 tarihli oturumunda bilirkişi incelemesine karar verilmiş, Elektrik Mühendisi bilirkişi ibraz ettiği 02/11/2015 tarihli raporunda dosya kapsamı hakkında beyanda bulunduktan sonra sonuç olarak davacı şirketin …. nolu aboneliğine ait elektrik faturalarından davalı ….. A.Ş tarafından 2011/10 dönemi ile 2012/02 dönemi arasında kayıp-kaçak bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin toplam tutarının KDV hariç 32.240,48-TL olduğu, davacı şirketten tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin iadesinin gerektiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ….-…. E ve 21/05/2014 tarih ve …. sayılı kararının da bu yönde olduğu,
Kayıp-kaçak bedelinin iadesi için daha önce davacı tarafından davalı şirkete ihtar çekilerek temerrüde düşürülmediği için, davacının dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceği, ancak mahkememizce faturaların son ödeme tarihinden dava tarihine kadar davacının faiz talep edebileceği uygun görüldüğü taktirde davacının talep edebileceği işlemiş faiz tutarının 13.431,77-TL olduğu ve bu durumda davacıya dava tarihi itibariyle iadesi gereken miktarın asıl alacak (kayıp-kaçak bedeli) olarak; 32.240,48-TL, işlemiş faiz olarak 13.431,77-TL olduğu toplam 45.672,25-TL olduğunu bildirmiştir.
Davalı …. A.Ş. Vekili 24/11/2015 havale tarihli rapora beyan dilekçesinde itirazlarını belirterek sonuç olarak itirazları doğrultusunda yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir.
Dava, elektrik aboneliği sebebi ile davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedelinin tahsiline ilişkin davadır.
Mahkememizin 24/12/2015 tarihli …. E-… K sayılı gerekçeli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davalı tarafından temyiz edilmekle Yargıtay …. Hukuk Dairesinin ….-…. E-K sayılı ilamında “6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan …. kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. ” gerekçesi ile bozularak dosya yeniden mahkememize gönderilmiş, mahkememizin 2020/63 esasını almış, mahkememizin 17/09/2020 tarihli oturumunda bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin 17/09/2020 tarihli oturumunda dosyamızdaki 02/11/2015 tarihli rapor, Yargıtay bozma kararı kapsamı dikkate alınarak elektrik mühendisi bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi ibraz ettiği 29/09/2020 havale tarihli ek raporunda sonuç olarak; dava konusu edilen dönemde ….. A.Ş tarafından davacı şirketin faturalarına yansıtılan kayıp-kaçak bedeli birim fiyatları ve tutarları, EPDK tarafından düzenlenerek onaylanan elektrik tarifelerine ve EPDK’nun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, davacıdan Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından belirlenen ve onaylanan tarifelerin dışında tahsil edilen bir bedelin bulunmadığı, EPDK tarifelerine göre yapılması gereken tahsilat miktarı ile fiili tahsilat miktarı arasındaki farkın EPDK tarifelerinin her üç ayda bir değişmesi, kamuoyuna ilan edilen tarifelerin tüm küsuratlarının tarifede gösterilmemesinden (bir miktar yuvarlatılmış olması) kaynaklanmakta olduğu bildirilmiştir.
Davalı vekili 23/11/2020 tarihli dilekçesi ile ek rapora beyanlarını bildirmiş olup sonuç olarak; 6719 sayılı yasa hükümleri ve ilgili AYM kararı göz önüne alınarak davanın reddine, masraf ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 20/11/2020 tarihli dilekçesi ile ek rapora beyan ve itirazlarını bildirmiş olup sonuç olarak; ek bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin dava açıldığı tarihte yürürlükte olan düzenlemelere göre değerlendirilerek yapılmasını talep etmiştir.
Davanın esası incelendiğinde; davanın açıldığı tarih itibari ile bilirkişi raporlarına göre davacının dava ettiği bedellerin tahsil edildiği anlaşılmaktadır.
Toplanan deliller, bütün dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporuna göre; davacının davalı … A.Ş’nin abonesi olduğu, abonelik kapsamında elektrik enerjisi kullandığını, kullanılan elektrik enerjisi kapsamında davalı şirket tarafından faturaların düzenlendiği, fatura kapsamında EPDK tarifesinde belirtilen fatura bileşenlerinin yer aldığı, rapor kapsamına göre ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih 2013/7-2454 E 2014/679 sayılı kararı kapsamına göre davacının KDV hariç 32.240,28-TL alacağının olduğu ancak yargılama aşamasında 6446 sayılı yasada yapılan değişiklik ile ilgili yasanın 17. maddesinin değiştirildiği ve geçici 20. maddesinin eklenmiş olduğu, 17. maddesinin Enerji şirketlerinin fatura düzenlemede EPDK tarifesine uymaları gerektiği ve mahkemelerce yapılacak yargılamada da fatura kapsamının EPDK tarifesine uygunluğunun esas alınması gerektiği yerindelik denetiminin yapılmasının söz konusu olmayacağının belirtilmiş olduğu, geçici 20. maddede değişik 17. maddenin açılmış ve açılacak davalarda uygulanmasının öngörüldüğü, bu sebeple yargılama aşamasında yapılan değişiklik sebebiyle değişikliğin açılan bu davada da uygunması gerektiği, alınan ek raporda davalı şirketin düzenlemiş olduğu faturalar ve bu kapsamda yapmış olduğu tahsilatın EPDK tarifesine aykırılığının bulunmadığını ve bu sebeple davacının davalı şirketten alacağının oluşmadığı, davanın açılması aşamasında davacı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve bu kararı destekleyen diğer hukuk dairelerinin ilgili kararlarını benimseyerek davanın açıldığı, alınan esas raporla davacının alacaklı olduğunun belirlendiği ancak yasa değişikliği sebebiyle davacının alacaklılık durumu sona ermiş olup alacağı talep etmesi mümkün olmadığı, davacı vekili 6446 sayılı yasanın geçici 20. Maddesinin iptali için Anayasa mahkemesine başvurulduğunu ve ayrıca 6446 sayılı yasada değişiklik yapan 6719 sayılı yasanın 21. Maddesinin ve 26. Madde ile düzenlenen geçici 20. Maddenin Anayasaya aykırı olduğunu belirtmiş ise de bu hususta Anayasa mahkemesine yapılan başvuru, Anayasa mahkemesinin 15/02/2018 tarih 30333 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 18/12/2017 tarih 2016/150 E-2017/179 sayılı kararı ile red edilmiştir, davacının elinde olmayan sebeple davanın reddi söz konusu olduğundan davacı aleyhine vekalet ücreti taktir edilmemesi kanaatine varılarak davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçeye göre;
1-DAVANIN KONUSUZ KALMASI NEDENİYLE ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harçtan, peşin ve ilk karar ile alınan 2.202,34-TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 2.143,04-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde 491,29-TL’sinin davacıya iadesine, 1.651,75-TL’sinin davalı … A.Ş’ne iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu bozmadan önce 1.239,39-TL, bozmadan sonra 16 davetiye gideri 128,50-TL, bilirkişi ücreti 300-TL toplamı 1.667,89‬-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca 4.080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK 333 maddesi gereğince kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2021

Katip 99630
e -imzalıdır

Hakim 33769
e -imzalıdır