Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/612 E. 2021/398 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/612
KARAR NO : 2021/398

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2016
KARAR TARİHİ : 21/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin 15/11/2016 harç tarihli ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesiyle; davacılar ve davalıların … ‘nin ortakları olduğu, müvekkilleri ile davalının SPK ve BBDK onaylı … ‘yi 02.10.2012 tarihinde kurduklarını, yönetim kurulu üyeliğine üç yıl süreyle tüm ortakların seçildiğini, SPK’nın ilgili Tebliği uyarınca sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde değerleme hizmeti verebilmesi için en az iki sorumlu değerleme uzmanı olmak üzere en az beş adet değerleme uzmanının tam zamanlı istihdam edilmesi gerektiğini, Bankalara Değerleme Hizmeti Verecek Kuruluşların yetkilendirilmesi ve Faaliyetleri Hakındaki Yönetmelik hükümlerinin de bu şarta yer verildiğini, davalının hem şirket yükümlülüklerine hem de SPK’ya verilen taahütlere aykırı hareket ederek, şirket çalışanlarından değerleme uzmanı olan … ile birlikte gizlice … ‘ni kurduklarını, 01.04.2015 tarihli ticaret sicil gazetesinden görüleceği üzere beraberce müdürlük görevine başladıklarını, böylelikle diğer şirketteki müdürlük görevleri dikkate alındığında SPK Tebliğleri doğrultusunda tam zamanlı istihdam edilen SPK lisanslı değerleme uzmanı niteliğini sağlamalarının olanaksız hale geldiğini, davalının kurduğu diğer şirketin üçüncü ortağının da yine müvekkillerinin ortağı olduğu şirketin rakibi olan bir başka şirkette tam zamanlı olarak çalışan sorumlu değerleme uzmanı olduğunu, davalının şirket yönetiminden habersizce bir başka göreve daha başlamış olmasıyla davalı … ve şirket çalışanı …’nın tam zamanlı uzman olma özelliğini yitirdiğini, böylelikle şirketteki uzman sayısının dörde düşerek şirketin SPK tebliğindeki kuruluştaki başvuru koşullarını yitirmesine neden olunduğunu, müvekkillerin davalının eylemlerini sonradan öğrendiğini, oysa ki … şirketinin 12.10.2015 tarih … sayılı yönetim kurulu kararıyla şirket ortakları ve yönetim kurulu üyelerinin başka bir alanda ticari faaliyette bulunmaları ya da rekabet yasağına aykırı davranmaları durumunda diğer ortaklara cezai şart kapsamında 600.000,00 TL ödemeyi kabul ve taahhüt edeceğine, cezai şartla birlikte diğer ortaklar payları oranında, başka bir alanda ticari faaliyette bulunan ya da rekabet yasağına aykırı davranan ortağın payını, şirketin kuruluşu esnasındaki hisse değeri üzerinden satın alma hakkına sahip olduğuna oybirliğiyle karar verildiğini, davalının da kararı imzaladığını, şirketin haksız rekabet eylemini öğrenmesi üzerine 21.10.2015 tarihinde davalıya ihtarname gönderilerek yasal yollara başvurulacağının bildirildiğini, 19.10.2015 tarihli ihtarnameyle de şirket çalışanının iş aktine son verildiğini, şirket yönetim kurulunun aldığı kararın TTK’nın 396. maddesindeki yöneticinin rekabet yasağına ilişkin hükümlerle bağdaştığını, davalının SPK tebliğinin 7, 10/3 ve 15. maddeleri uyarınca emlak komisyonculuğu alanında faaliyet gösteren herhangi bir şirkete ortak olmadığını veya görev almadığını beyan ve taahhüt etmiş olmasına rağmen kurduğu … LTD ŞTİ nin bu alanında faaliyet gösterdiğini, bu nedenle şirketin ve ortakların menfaatini ihlal ettiğini, bunların yanı sıra … LTD ŞTİ nin ana sözleşmesinde … şirketinin ana sözleşmesinde olduğu gibi işletme konuları arasında şehircilik ve kentsel dönüşüm bulunduğunu, böylelikle davalının eylemlerini haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, HMK’nın 109. maddesi kapsamında dava konusu etmekte olduğu kısım şimdilik 50.000,00 TL olmak üzere, taraflarca kararlaştırılan cezai şart bedelinin tamamının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müvekkillerine şirketteki mevcut hisseleri oranında ödenmesine, davalı ….’de mevcut 525 adet ortaklık payının, şirketin kuruluşu esnasındaki hisse değeri olan 52.500,00 TL karşılığında ve şirkete mevcut hisseleri oranında müvekkillere devrine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 03/01/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde; usule ilişkin yetki itirazında bulunduğu, esasa ilişkin olarak da cezai şartın geçersiz olduğunu, alınan kararın usulüne uygun olmadığını, yönetim kuruluna davet yazısında cezai şart gündem maddesinin olmadığını, davalının rekabet yasağına aykırı davranmadığını, davalıya ait pay değerinin harca esas olduğunu, şirketin 07.05.2015 fatura tarihli değerleme dikkate alındığında davalıya ait ortaklık paylarının bugünkü gerçek değeri 750.000,00 TL’den fazla olduğunu, bu nedenle pay değeri saptanarak harcın tamamlanması gerektiğini, rekabet yasağına ilişkin dava açma yetkisinin şirkete ait olduğunu, bu nedenle husumet itirazında bulunduğunu, ayrıca alacağın zamanaşımına uğradığını, pay devir talebinin anayasaya uygun olmadığını, yönetim kurulu kararının dava konusu edilen kısmının sonradan ilave edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davacı vekilinin 31.01.2017 tarihli beyan dilekçesiyle; davalının gizlice kurduğu şirketle gayrimenkul değerleme mevzuatına aykırı davrandığını ve … A.Ş: nin SPK ve BDTK nezninde sorumluluğunun oluşmasına sebebiyet verdiğini, yine yetki itirazının yerine olmadığını, yetkili mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, harca esas değerin 750.000,00 TL olduğu iddiasını kabul etmediklerini, davanın kısmi dava olduğunu, taraf ehliyetine ilişkin olarak ise … A.Ş. nin … sayılı ve 12.10.2015 tarihli kararında cezai şartın ortaklara ödenmesinin kararlaştırıldığını, TTK m. 396/3 gereğince zamanaşımı definin ileri sürülemeyeceğini, 10 yıllık zamanaşımı uygulanması gerektiğini, cezai şarta ilişkin hükmün geçerli olduğunu, hissedarlar arasında ki sözleşmelerin herhangi bir şekil şartına tabi olmadığını, cezai şartın geçerli olduğunu belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
Dava; rekabet yasağı ihlali sebebiyle cezai şart alacağın ve hisse devrine ilişkin açılan davadır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
İzmir … ATM nin … E. sayılı dosyası, İzmir … ATM nin … E. sayılı dosyası, İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyaları, ihtarnameler ve diğer kayıtlar incelenmiştir.
Mahkemece yapılan incelemeyle şirket ana sözleşmesinin 14. maddesinde ön görülen yönetim kurulunun kararının yönetim kurulu görev ve yetki alanına girmediği, pay devrinin ana sözleşmenin m. 9 da yer aldığı, bu sebeple cezai şart alacağı yönünden şirketin husumet / sıfatının bulunduğu gerekçesiyle davanın … E. … K. 20.06.2017 tarihli kararla reddine karar verilmiş ve bu kararın davacı tarafından İstinaf edilmesiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. HD nin … E. … Karar sayılı 02.10.2020 tarihli kararıyla kaldırılmıştır. Kaldırma gerekçesinde; “…Dava, cezai şart ve hisse devri istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5. maddesinde 18.06.2014 tarihinde 6545 sayılı Yasa’nın 45 maddesi ile değişiklik yapılmıştır. Buna göre, asliye ticaret mahkemeleri kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunacağı ve konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değerinin üç yüz bin Türk lirasının üzerinde olduğu dava işlere ilişkin tüm yargılama safhalarının, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütüleceği ve sonuçlandırılacağı düzenlenmiştir. 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 54 üncü maddesiyle, bu fıkrada yer alan “üç yüz bin” ibaresi “beş yüz bin” şeklinde değiştirilmiştir
Somut olayda davacılar vekili, tarafların ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin 12.10.2015 tarih … sayılı yönetim kurulu kararına istinaden davalıdan cezai şart ve şirketin kuruluş esnasındaki hisse değeri üzerinden hissesinin devri talebinde bulunmuştur. Davacılar vekili cezai şart istemiyle ilgili olarak şimdilik 50.000,00 TL talep etmiş ise de dava konusu edilen cezai şart 600.000,00 TL’dir. Dava kısmi dava olarak açılmış olsa da mahkemenin görevi alacağın tamamına göre belirlenmesi gerekmektedir. Aksinin kabulü halinde kısmi dava yoluyla görevli mahkemenin değiştirilmesi mümkün hale gelecek ve kamu düzenine ilişkin olan görev hususu davacıların insiyatifine bırakılacaktır. HMK’da kısmi davada görevli mahkemenin nasıl belirleneceğine dair bir hüküm bulunmamakta ise de aynı yasanın istinaf yoluna ilişkin 341/3. maddesinde yine temyiz yoluna ilişkin 362/2. maddesinde alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde istinaf ve temyiz kesinlik sınırının alacağın tamamına göre belirleneceğine dair düzenlemelerden yola çıkıldığında kanun koyucunun resen gözetilmesi gereken mahkemenin görevini kısmi dava şeklinde açılsa bile alacağın tamamına göre belirlenmesi iradesinde olduğu kanaatine varılmıştır. Nitekim Yargıtay …. H.D’nin 31.05.2018 tarih …E, …K sayılı kararında kısmi dava şeklinde 50.000,00 TL’nin tahsili istemiyle açılan davada alacağın tamamının 550.000,00 TL olması nedeniyle alacağın tamamı gözetilerek davanın heyet halinde görülmesi gerektiği belirtmiştir. Böylelikle eldeki davada cezai şart alacağının tamamı 600.000,00 TL olduğundan 5235 sayılı Kanunun 5/2. maddesi uyarınca davanın heyet halinde görülmesi gerekirken tek hâkimle yapılan yargılama neticesinde davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dava dilekçesindeki davalının şirket hisselerinin davacılara devredilmesine dair ikinci talep de nispi harca tabi olmasına rağmen mahkemece bu talep yönünden hiç harç alınmamış olması doğru değil ise de bu husus görevli mahkemece gözetilmesi gerektiği için ayrı bir kaldırma nedeni olarak belirtilmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince heyet halinde bakılması gereken davaya tek hâkimle bakılmış olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir…” hükmü verilmiştir. Mahkememizin … nolu kalemi İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. HD nin … Esas … Karar sayılı 02.10.2020 tarihli kararı gereğince dosyayı heyete tevdi etmiştir.
Duruşma gününün taraflara tebliğ edildiği, tarafların duruşma gün ve saatini bildiği halde iştirak etmediği, mazeret dilekçesi de göndermedikleri görülmekle Mahkememiz dosyası 30.12.2020 tarihinde işlemden kaldırılmış, taraflarca yenilenmemiştir.
HMK 150/1. maddesi gereğince taraflarınca yasal süre içinde yenileninceye kadar taraflarca takip edilmeyen dosyanın 30.12.2020 tarihinde işlemden kaldırılmasına, dosyanın müracaata kaldığı tarihten itibaren üç ay içinde taraflarca yenilenmediğinden HMK 150/5. maddesi gereği açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Mahkememize ait iş bu dava dosyası müracaata kaldığı tarihten itibaren üç ay içinde taraflarca yenilenmediğinden ve herhangi bir başvuru yapılmadığından; HMK 150/5. maddesi uyarınca DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
Mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına ,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan dava açılışında alınan 853,88 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 794,58 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yargılama gideri olarak yapılan yazışma ve tebligat gideri 58,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı kendilerini vekili için AÜTT 7/1. maddesi gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK 333. maddesi gereğince gider avansından artanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/05/2021

Başkan …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Katip …
E-İmzalıdır