Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/576 E. 2022/1133 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/576
KARAR NO : 2022/1133

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 09/10/2020
KARAR TARİHİ : 30/11/2022
KARAR YAZILIŞ TARİHİ : 08/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar … Holding A.Ş., … Holding A.Ş. ve … Elektrik Üretim A.Ş. vekili 09.10.2020 harç tarihli dilekçesiyle; müvekkili şirketlerin sırasıyla, … Holding A.Ş. 12.022.395 adet; … Holding A.Ş. 21.973.240 adet; … Elektrik Üretim A.Ş. 58.500.000 adet olmak üzere muhatap şirket … Enerji Holding A.Ş. Sermayesinde toplam 92.495.635 adet paya (%30,83) sahip olduklarını, 26.06.2018 tarihinde davalı şirketin 2017 yılı olağan genel kurul toplantısı yapıldığını ve yapılan toplantıda, şirketin hâlihazırdaki hamiline yazılı paylarının nama yazılı hale getirilmesi ve nama yazılı payların devrinin yönetim kurulunun kararına tabi kılınması şeklinde -yok hükmünde- karar alındığını, maddelerin şu şekilde değiştirildiğini;
7.1. Şirket’in (A) grubu payları nama ve (B) grubu payları hamiline yazılıdır. (Eski Hüküm)
7.1. Şirketin (A) ve (B) grubu payları nama yazılıdır. (Yeni Hüküm)
7.2. (A) grubu paylar yönünden şirkete karşı pay defterinde kayıtlı kişi ortak sıfatına haizdir. (A) grubu payların devri yönetim kurulunun söz konusu pay devir işlemine izin vermesi ve bunun şirketin pay defterine kaydı halinde mümkündür. (Eski Hüküm)
7.2. (A) ve (B) grubu paylar yönünden şirkete karşı pay defterinde kayıtlı kişi ortak sıfatına haizdir. (Yeni Hüküm)
7.3. (A) grubu payların devri halinde devralan, payları kendi adına ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse veya devralanın ödeme yeterliliği şüpheli ise ve şirketçe istenen teminat verilmemişse veya devralanın amacı şirket yönetiminin kontrolünü elde etmek ise yönetim kurulu devre onay vermeyi, pay defterine kaydı engelleyebilir. (Eski Hüküm)
7.3. (A) grubu payların devri yönetim kurulunun söz konusu pay devir işlemine izin vermesi ve bunun şirket pay defterine kaydı halinde mümkündür. (Yeni Hüküm)
7.4. (A) grubu payların üçüncü kişilere ya da Şirkette pay sahibi olan gerçek veya tüzel kişilere devri halinde yönetim kurulu, devreden pay sahibine veya devralana devre konu payları, başvurma anındaki gerçek değeriyle, şirketin devreden dışındaki pay sahipleri veya Şirket hesabına veya üçüncü kişiler hesabına almayı önererek TTK m.493 hükmüne uygun olarak onay istemini reddedebilir (Eski Hüküm)
7.4. (A) grubu payların devri halinde devralan, payları kendi adına ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse veya devralanı ödeme yeterliliği şüpheli ise ve şirketçe istenen teminat verilmemişse veya devralanın amacı şirket yönetiminin kontrolünü elde etmek ise, yönetim kurulu devre onay vermeyi ve pay defterine kaydını reddedebilir. (Yeni Hüküm)
7.5. Devralan, payların gerçek değerinin belirlenmesini isterse, Şirketin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Bu halde mahkeme, Şirketin karar tarihine en yakın tarihteki değerini esas alır. Değerleme giderlerini Şirket karşılar. (Eski Hüküm)
7.5. (A) ve (B) grubu paylar ile bu devirlerden şirketin Enerji Ve Piyasa Düzenleme Kurumu (EPDK) mevzuatına tabi olan işlemlerden veya bağlı ortaklıklarında, EPDK mevzuatına göre izne tabi işlem niteliğinde olanlar, EPDK tarafından izin verilmedikçe yönetim kurulu tarafından onaylanmaz ve pay defterine işlenmez. EPDK tarafından pay devrine izin verilmemesi halinde bu durum TTK m.493/1 gereğince önemli sebep kabul edilerek pay devrinin onayı işlemi reddedilecektir. Söz konusu izin için müracaat ilgili lisans sahibi şirket tarafından yapılacaktır. EPDK iznine tabi olmadığı anlaşılan veya EPDK iznine tabi olduğu halde EPDK tarafından izin verilen (B) grubu pay devirleri pay defterine kaydedilecektir. (Yeni Hüküm)
7.6. Devralan gerçek değeri öğrendiği tarihten itibaren 1 ay içinde bu fiyatı reddetmezse devralma önerisini kabul etmiş sayılır (Eski Hüküm)
7.6. (A) grubu payların üçüncü kişilere ya da şirkette pay sahibi olan gerçek veya tüzel kişilere devri halinde yönetim kurulu, devreden pay sahibine veya devralana, devre konu payları, başvurma anındaki gerçek değeri ile şirketin devreden dışındaki pay sahipleri veya şirket hesabına veya üçüncü kişiler hesabına almayı önererek TTK m.493 hükmüne uygun olarak onay istemini reddedebilir (Yeni Hüküm)
7.7. Paylar, miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmişlerse Şirket payları edinen kişiye, sadece paylarını gerçek değeri üzerinden devralmayı önerdiği taktirde onay vermeyi reddedebilir. (Eski Hüküm)
7.7. Devralan, payların gerçek değerinin belirlenmesini isterse, Şirketin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Bu halde mahkeme, Şirketin karar tarihine en yakın tarihteki değerini esas alır. Değerleme giderlerini Şirket karşılar. Devralan gerçek değeri öğrendiği tarihten itibaren 1 ay içinde bu fiyatı reddetmezse devralma önerisini kabul etmiş sayılır. (Yeni Hüküm)
7.8. Sermayenin tamamı ödenmedikçe hamiline yazılı pay senedi ihraç olunamaz. (Eski Hüküm)
7.8. Paylar, miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmişlerse Şirket payları edinen kişiye, sadece paylarını gerçek değeri üzerinden devralmayı önerdiği taktirde onay vermeyi reddedebilir. (Yeni Hüküm)
7.9. Sermayenin tamamı ödenmedikçe hamiline yazılı pay senedi ihraç olunamaz. (Yeni Hüküm)
Hamiline yazılı payların nama yazılı hale çevrildiğini ve aynı anda nama yazılı payların devrinin yönetim kurulu onayı, EPDK izni gibi sınırlamalara tabi tutulduğunun görüldüğünü, bu değişikle sadece hamile yazılı payların nama yazılı hale getirilmesiyle sınırlı olmadığını, ayrıca payların devrine de kısıtlama getirildiğini, şirketin bu kısıtlamayı fiili olarak uygulamaya başladığını, bu durum pay sahiplerinin mülkiyet hakkını kullanmalarını engellediğini, alınan karara müvekkil şirketleri temsilen yetkili …’ın muhalefet ederek muhalefet şerhini beyan ederek toplantı tutanağına geçirdiğini, karara karşı oy kullandığını, toplantıda 275.967.759-TL sermayesine karşılık toplam 275.967.759 adet pay temsil edildiğini, yapılan oylama sonucunda söz konusu tadil tasarısına 80.473.240 ret oyu (%29), 197.510.365 kabul oyu (%71) kullanıldığını, TTK m.421/3-c fıkrası uyarınca nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına ilişkin karar nisabı %75 olarak belirlendiğini, dolaysıyla 26.06.2018 tarihli genel kurulun 7. nolu gündem maddesi uyarınca, hamile yazılı payların nama yazılı hale getirilmesi ve devrinin kısıtlanmasına yönelik tadil tasarısına ilişkin değişiklik için gerekli %75 kabul oyuna ulaşılamadığını, kanunen söz konusu tadil tasarısının reddedildiğini, toplantı tutanağına bu şekilde yazılması üzere, müvekkil şirketleri temsilen yetkili … muhalefetini toplantı tutanağına yazdırdığını, genel kurul kararlarının hukuka uygun, mevcut ve geçerli olması gerektiğini, bu durum olmadığı takdirde genel kurul kararlarının yokluğu veya butlanı söz konusu olacağını, dava konusu kararda kurucu unsur olan gerekli oy nisabı (%75) bulunmadığını, bu nedenle alınan kararın yok hükmünde olduğunu, yokluğun mahkemece resen gözetilmesi gerektiğini, davalı şirketin 26.06.2018 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan Şirket esas sözleşmesinin 6 ve 7. maddelerinin tadiline ilişkin 8 numaralı kararının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Enerji Holding A.Ş. vekili 01.12.2020 tarihli cevap dilekçesinde; davacıların genel kurulda alınan kararın yoklukla malul olduğunun tespiti davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacıların genel kurul kararına karşı açtığı butlan talepli davanın gerek pay sahiplerine, gerek alacaklılara ve gerekse yönetimin işlem güvenliğini zedelediğini, davacının butlan iddiası bulunması halinde talebin ilk önce iptal müessesine başvurulması gerektiğini, davacının açtığı genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespit talebinin kabulü için öncelikle hukuki yararının bulunması gerektiğini, bu kapsamda bu zarar ve tehditlerin davacıların üzerinde mevcut olmadığını, davacıların hamiline yazılıdan nama yazılı paya dönüştürülen (B) grubu payları devralmayı ve devretmeyi isteyip de müvekkil şirketi tarafından devrin engellenmesine yönelik bir durumun söz konusu olmadığını, pay dönüştürme işleminden bir zararlarının olmadığını, davacıların yokluğunu iddia ettikleri tadil metnini ve alınan kararları toplantı esnasında öğrendiklerini, 2 yıl dava açmayan davacıların Esas Sözleşme değişikliğine ilişkin kararın Türkiye Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edilmesinden bir süre sonra dürüstlük kuralına aykırı olarak açtıkları davada kötü niyetli olduklarını, davacıların somut olayı saptırarak payların dönüştürülmesine ilişkin yapılan esas sözleşme tadili pay devri kısıtlaması olarak gösterilmek istendiğini, davacıların bu yönü itibariyle de kötü niyetli olduklarını, davacıların iddialarının aksine Esas Sözleşme’nin 6. ve 7. Maddelerinde yapılan değişikliklerin nama yazılı payların devrinin kısıtlanmasına yönelik olmadığını, davacıların müvekkili şirkette % 30,83 pay oranına sahip olduklarını, dava konusu edilen kararın şirketin ve dolayısı ile ortakların üstün menfaatine yönelik olduğundan davacılar dışında toplantıya katılan tüm pay sahiplerinin oybirliği ile kabul edildiğini, Esas sözleşme tadilinde, hamiline yazılı paydan nama yazılı paya dönüştürülen (B) grubu payların devrinin müvekkil şirket onayına ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığını, hamiline yazılı payların nama yazılı hale dönüştürülmesinin, müvekkili şirket iştiraklerinin ana iştigal konusuna ilişkin mevzuatta oluşan değişiklikler kapsamında doğan ihtiyacın sonucu olduğunu, müvekkili şirketin holding yapısına haiz bir tüzel kişilik olduğunu, bünyesinde birçok şirket barındırdığını, bunların Elektrik Piyasası Mevzuatına tabi üretim şirketleri olduğunu, davaya konu pay dönüştürme işleminin hamiline yazılı payların devri durumunda, pay devir işlemlerinin takibinin güç olması ve müvekkil şirketin grup şirketlerinin Elektrik Piyasası Mevzuatına tabi olması nedeniyle bu devir işlemlerinin ilgili düzenleyici kuruma bildirilmesi gerektiğinden kaynaklanmakta olduğunu, müvekkili şirketin Esas Sözleşme 7. madde hükmü devir kısıtlamasına yönelik olmadığını, değişikliğin müvekkili şirket iştiraklerinin dolaylı pay değişiklikleri kapsamında Elektrik Piyasası mevzuatına uygun bir işlem tesisine ilişkin olduğunu, 2017 yılında müvekkili şirketin iştirakleri, şirketin ortaklık yapısında gerçekleşen dolaylı pay devirlerinin EPDK onayı olmaksızın devredilmesi sebebiyle EPDK tarafından denetime tabi tutulduğunu, bu kararların alınmaması durumunda müvekkili şirketin mevzuata uygun onay ve bildirim yükümlülüğünü gerçekleştiremeyeceğini ve yüksek miktarda idari para cezasına çarptırılabileceğini, pay dönüştürme işleminden sonra pay devir işlemlerinde herhangi bir kısıtlamanın uygulanmadığını, halka arz sürecinin Yönetim Kurulunun 24.12.2019 tarihli ve 2019/37 sayılı kararı ile yani yaklaşık 18 ay sonra başlatıldığını, şirketin tüm pay sahiplerinin menfaatine hareket etmekle yükümlü olduğunu, butlan yaptırımına tabi olan kararların istisnai durumlarda söz konusu olduğu kabul edildiğini, davacının TTK m. 445 gereğince karar tarihinden itibaren 3 ay içinde iptal davası açması gerektiğini, bu sürenin geçirildiğini belirterek davanın öncelikle hukuki yarar, olmadı esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davalı şirkete ait 26.06.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 8 nolu kararın (Esas Sözleşmenin 6 ve 7. Maddelerinin değiştirilmesine ilişkin) yoklukla malul olduğu/iptali ilişkin davadır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Ana sözleşme, 26.06.2018 tarihli genel kurul toplantı tutanakları, değiştirilen maddeler, sicil kayıtları ve bilimsel görüşler değerlendirilmiştir.
Dosyada bilirkişi incelemesine yapılmasına karar verilmiş ve Bilirkişiler … ve …’dan 06.08.2021 tarihli rapor alınmıştır. Bu raporda; yokluk yaptırımının kanunda düzenlenmeyip Yargıtay kararlarında yer aldığını, örneğin toplantı yapılmadan toplantı tutanağının düzenlenmesi, karar nishabı almadan karar alma, toplantı tarihinden sonra tutanağın düzenlenmesi yeter sayı oluşmadan genel kurul toplantısı yapılması gibi unsurların bunu oluşturduğunu, yokluk durumunda davacının tespit davası açma hakkının bulunduğunu, bu halde zamanaşımı iddiasının ileri sürülemeyeceğini, yokluğu tespiti istenen 26.06.2018 tarihli genel kurul tutanağında m. 8’e göre ana sözleşmenin 6. ve 7. maddelerinde değişiklik yapılmasına karar verildiği, nama yazılı payların devrinin sınırlandırıldığından bu değişikliğin yapılması için gerekli yeter sayının sağlanmadığının ileri sürüldüğü, sermayenin %75’ni oluşturan paylarının TTK m. 421’e göre toplantıda hazır bulunması gerektiği, toplantı yeter sayısının var olduğu, bu maddeye göre aynı oranın karar yeter sayısında da arandığı, genel kurulda ana sözleşmenin 7. maddesinde yapılan değişiklik ile m. 7.1’deki şirketin A grubu namı ve B grubu hamiline yazılı hisselerinin tümünün nama yazılı hale getirildiği ve yeni konulan m. 7.5’e göre “A ve B grubu devirlerden şirketin EPDK mevzuata tabii olan iştiraklerinde veya bağlı olan ortaklıklarında EPDK mevzuatına göre izne tabi işlemler, EPDK tarafından izin verilmedikçe yönetim kurulu tarafından onaylanamaz ve pay defterine işlenemez. EPDK tarafından pay defterine izin verilmemesi halinde bu durum TTK m. 493/1 gereğince, önemli sebep kabul edilerek pay defterinin onayı istemi reddedilecektir.” hükmünün kararlaştırıldığı, EPDK kuralları belirtilerek hisse devrinin kısıtlandığı, bu değişikliğin nama yazılı hisse senetlerinin devrini onaya bağladığından kısıtlama niteliği taşıdığı ve TTK m. 421’deki karar yeter sayısının bulunmadığı belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davalı vekilinin 08.09.2021 tarihli beyan dilekçesinde; bilirkişi raporunun dayanaksız olduğunu, şirketin nama yazılı hale dönüştürülen paylarının devrine yönelik özel bir kısıtlama getirmediği, nama yazılı payların devrine ilişkin düzenlemeyi değerlendirmediğini, Enerji Piyasası Kanu’nun m. 5/3f ile tüzel kişilerin yapılarında herhangi bir değişiklik gerçekleşmesi halinde EPDK’nın iznine bağlı kılındığını, Enerji Piyasası Lisans Yönetmeliği, m. 57/2f ile lisans sahibi bir tüzel kişiliğin sermayesinin %10’nu veya daha fazlasını temsil eden payların halka açık şirketlerde ise %5 ve daha fazlasını temsil eden payların doğrudan veya dolaylı olarak gerçek veya tüzel kişilerin elde edilmesi halinde onaya tabi olduğunun bildirildiği, payların dönüştürülmesine yönelik Esas sözleşmesinde değişiklikleri için özel bir nishap öngörülmediğini belirterek, yeni bir heyetten yeni bir rapor alınmasını talep etmiştir.
Yine davacı tarafın talebi gereğince, EPDK’ya yazılan müzekkere ile davalı şirketlerin enerji üretim ve dağıtım lisansının olup olmadığı, … Enerji Holding A.Ş.’nin EPDK’ya bağlı bir şirket olup olmadığı ve pay devirlerinin EPDK izne bağlı olup olmadığı sorulmuş, EPDK’nın 02.12.2021 tarihli yazısında .. Enerji Üretim A.Ş.’nin doğrudan ortak olarak lisanslarda yer aldığı, belirtilmiştir.
Mahkememizce davalı tarafında itirazları doğrultusunda yeni bir bilirkişi heyeti olan bilirkişi Prof. … ve bilirkişi …’dan 20.07.2022 tarihli rapor alınmıştır. Bu raporda; davanın konusunun 26.06.2018 tarihli 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 8 numaralı kararın yokluğunun tespitine ilişkin olduğu, bu kararda davalı şirket esas sözleşmesinin sermaye başlıklı 6. maddesi ile pay sahiplerinin nevii ve devri başlıklı 7. maddesinin değiştirilmesi hakkında olduğu, davalı şirket esas sözleşmesinin m.7’deki değişikliğin amirine yazılı payların nama yazılı hale getirilmesi ve devrinin kısıtlanmasına yönelik olduğu, ancak TTK m. 421/3-c için öngörülmüş oran (Eser sermaye en az %75’nin temsil eden payların olumlu oyu) uyarınca alınması gereken sözleşme değişikliğine ilişkin genel kurul kararının bu orana uyulmaksızın alındığını ileri sürüldüğünü, davalı şirket ise Holding yapısında şirket olarak iştiraklerinin bir çoğunun elektrik piyasası mevzuatına tabii üretim şirketi olduğunu, uyuşmazlık konusu esas sözleşmesi değişikliğinin hamiline yazılı paylarının devri durumunda pay devir işlemleriin takibinin güç olması ve davalı şirketin iştiraklerinin elektrik piyasası mevzuatına tabi olması durumunda bu devir işleminin ilgili düzenleyici kuruma bildirilmesi gerektiğinden kaynaklandığını ileri sürdüğünü, esas sözleşmesinin m.7’de 7.1 ve 7.2 maddelerinin değiştirildiği ve 7.5 fıkrasının eklendiği, buna göre 7.1’de A ve B grubu payların nama yazılı olduğu ve A ve B grubu paylar yönünden şirkete karşı pay defterinde kayıtlı kişinin ortak sıfatına haiz olup, A grubun payların devrinin yönetim kurulunun pay devir işlerine izin vermesi ve bunun şirketin pay defterine kaydı halinde mümkün olduğu, m. 7.5’te ise A ve B grubu payların EPDK izne tabi olmasına ilişkin düzenleme yapıldığı, m. 7.1 ile B grubu payların da hamiline nama yazılı hale dönüştürüldüğü, TTK m. 421/2’deki hükümlerde yer alan nitelikli karar nisaplardan olmadığı için bu değişikliğe ilişkin kararın TTK m. 421’deki toplantı ve karar nisapların alınmasına yeterli olduğu, bu durumda B grubu payların hamiline yazılıdan nama dönüştürülmesinden usulü bir eksiklik bulunmadığından m. 7.1 değişikliğinin geçerli olduğu, esas sözleşmenin m. 6 ile m. 7.2 – 7.3 – 7.4 – 7.6 – 7.7 – 7.8 – 7.9 fıkralarındaki değişikliklerin TTK m. 421/2 nitelikli nisap çoğunluğun aranmadığının geçerli olduğu, m. 7.5’e eklenen yeni fıkranın ise TTK m. 421/3f kapsamında kalıp kalmadığının incelenmesinde ise; TTK m. 490 ve devamında nama yazılı payların devri ve sınırlandırılmasının hükümde yer aldığı, kanun ya da esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe nama yazılı payların herhangi bir sınırlamaya bağlı olmaksızın devredilebileceği, yani nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasının ancak kanun ya da esas sözleşme ile olabileceği, özel kanunlarda nama yazılı payların devrinin bir kamu otoritesinin iznine bağlandığı, örneğin 4628 sayılı EPDK m. 8/1-b ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu m. 5/3-a kapsamına giren pay devirlerinin EPDK’nın iznine tabi kılındığı, bu kanun düzenlemelerinde TTK m. 490’da yer alan kanun ifadesinin kapsamında yer aldığı, pay devirlerinin her iki kanun maddesinde (4628 sayılı Kanun EPDK m. 8/1-b ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu m. 5/3-a) yönetmelik hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinin Pay Devirleri başlıklı m. 57/2 fıkrasının uyuşmazlık konusu olan davalı şirket genel kurul toplantısının yapıldığı tarihteki halinin “(Değişik: RG-15S/12/2017-30271) Lisans sahibi bir tüzel kişinin sermayesinin yüzde on veya daha fazlasını temsil eden payların, halka açık şirketlerde ise yüzde beş veya daha fazlasını temsil eden payların, doğrudan veya dolaylı olarak bir gerçek veya tüzel kişi tarafından edinilmesi ile yukarıda belirtilen sermaye payı değişikliklerinden bağımsız olarak tüzel kişinin ortaklık yapısında kontrolün değişmesi sonucunu veren pay devirleri veya bu sonucu doğuran diğer işlemler (…) her defasında onaya tabidir. (…)” hükmü bulunduğunu, dava dışı EPDK tarafından davalı şirketin EPDK’ya bağlı bir şirket olmadığı, ancak bu şirketin doğrudan ortak veya dolaylı ortak olduğu, dava dışı 2 farklı şirketin lisanslarında yer aldığı, buna göre davalı şirketin pay devirlerinin kurulun iznine tabii olmadığı, kanunda yer almayan bir hususun yönetmelik ile değiştirilmesi mümkün olmayan Enerji Piyasası Lisans Yönetmeliği m. 57/2’de öngörülen payların dolaylı olarak edinilmesi halinin de kurulun onayına tabii tutulması mümkün olmadığı, ayrıca 6446 sayılı Kanun m. 4/3’te piyasada faaliyet gösterecek özel hukuk hükümlerine tabii tüzel kişilerin esas sözleşmelerinde bulunması gereken hususların yönetmelikte düzenleneceğinin belirtildiği, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği, m. 20/4’te bu hususların neler olduğu belirtildiği, başvuru sahibi tüzel kişinin pay devirleri açısından yönetmelikte öngörülen hükümlere esas sözleşmesinde yer verme yükümlülüğünün bulunduğu, davalı şirket bu şirketlerden olmadığında pay devirleri açısından yönetmelikte öngörülen hükümlere şirket esas sözleşmesinde yer vermesi gerektiği yönünde bir yükümlülüğü tabii olmadığı, davalı şirket esas sözleşmesinin m. 7/5 f’da nama yazılı payların devrinin açıkça TTK m. 493/3f gereğince, yönetim kurulunun onayına tabii kılındığı, oysa TTK m. 493 düzenlemesinin nama yazılı payların devrinin esas sözleşme ile sınırlandırılması haline ilişkin olup, esas sözleşmenin 7.5 f’nın yeni haliyle davalı şirketteki nama yazılı payların devrinin esas sözleşme hükmü ile sınırlandırıldığını, TTK m. 421/3 uyarınca nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına ilişkin esas sözleşme değişikliği kararının sermayenin en az %75’ini oluşturan pay sahiplerinin olumlu oyuyla alınabileceğini, ancak yapılan oylamada bu nisabın oluşmadığını ve bu nedenle bu kararın yok hükmünde olduğu belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacılar vekili 06.09.2022 tarihli beyan dilekçesinde; EPDK’ya yazılan yazılar ve bilirkişi raporlarında EPDK lisansı veya ön lisansı bulunmadığını, EPDK uyumuyla bu değişikliğin gerekli olmadığı, esas sözleşme pay devri kısıtlamasının / bağlam getirmesinin TTK m. 421/3 uyarınca yok hükmünde olduğunun belirtildiğini, davalı şirketin EPDK’ya bağlı bir şirket olmadığını tespit edildiğini, EPDK’dan gelen cevaplarda da bu durumun belirlendiğini, yine gerekli karar nisabının sağlanmadığını, bilirkişi raporunda da belirlendiği, payların türünün değiştirilmesine ilişkin kararın pay sahipleri açısından müktesep hak oluşturması bakımından incelenmediğini, belirterek ek rapor alınması aksi halde davanın kabulüne karar verilmesini ve 8 numaralı kararın yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Bu rapora karşı davalı vekili 06.09.2022 tarihli beyan dilekçesinde; bilirkişi raporunda esas sözleşmenin m. 6 ile m. 7.2 – 7.3 – 7.4 – 7.6 – 7.7 – 7.8 – 7.9 fıkralarındaki değişikliklerin TTK m. 421/2 nitelikli nisap çoğunluğun aranmadığının tespit edilerek geçerli olduğunun belirlendiği, m. 7.5 ise kısmen yokluk ve malul olduğunun tespit edildiğini, bilirkişi heyetini Elektrik Piyasası Mevzuatı ile getirilen nama yazılı payların devrine ilişkin düzenlemeyi hatalı olarak değerlendirdiği, Elektrik Piyasası Kanunu m. 5/3 ve Yönetmelik m. 57/2 ile Lisans sahibi bir tüzel kişinin doğrudan veya dolaylı olarak pay devrinde onaya tabii olduğunu, zorunlu olduğunun belirtildiği, müvekkil şirketin nama yazılı hale dönüştüren payların devrine ilişkin özel bir kısıtlama getirmediğini, belirterek ek rapor alınmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Enerji şirketlerine EPDK mevzuatıyla getirilen pay devri kısıtlaması, TTK’da öngörülen bağlam sisteminden farklıdır.
TTK m. 492 vd. hükümleri uyarınca esas sözleşmede nama yazılı payların şirket onayı ile devredilebileceğinin öngörülmesi durumunda, önce pay devrine yönelik tasarruf işlemi (ciro + zilyetliğin devri) yapılır, ardından yönetim kurulunun bu devre onay vermesi gerekir.
EPDK onayına tabi pay devirlerinde ise pay devrine yönelik tasarruf işlemi yapılmadan önce EPDK’dan izin alınması ardından pay devri işleminin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. EPDK’dan izin alınmadan yapılan pay devirleri de hukuken geçerli olmakla birlikte, bu durumda pay devri EPDK onayına tabi olan enerji şirketi EPDK’nın idari yaptırımlarına maruz kalmaktadır.
Bu durum karşısında, EPDK yaptırımlarına maruz kalmak istemeyen EPDK mevzuatına tabi bir anonim şirketin, EPDK onayı alınmadan yapılan pay devirlerinin pay defterine kaydını engellemesi gerekmektedir. Bu ise ancak söz konusu anonim şirketin paylarının nama yazılı olması ve ana sözleşmeye konulan kısıtlamalar / bağlamlar ile pay devrinin sınırlanması mümkündür.
Davalı … Enerji Holding A.Ş.’nin belli orandaki pay devirleri, … Holding’in bağlı şirketleri bakımından EPDK iznine tabi işlemdir. EPDK izninin alınmaması, bu pay devirlerini TTK uyarınca geçersiz kılmamakta ancak bağlı şirketlerin idari yaptırımlara maruz kalmasına sebep olmaktadır.
Bu nedenle davalı Şirket Genel Kurulu, bağlı şirketlerinin EPDK yaptırımına maruz kalmasını engellemek amacıyla esas sözleşme değişikliğine giderek hamiline yazılı B grubu hisselerini nama yazılı pay senetlerine dönüştürülmesine (Esas Sözleşme Madde 7.1) karar vermiştir. Ayrıca bu paylar ile ilgili devirlerden bağlı şirketler bakımından EPDK iznine tabi olanların, EPDK onayı alınmadıkça pay defterine kayıtlarının yapılmayacağı ve EPDK izninin alınmamış olmasının TTK m. 493/1 anlamında pay devrine onay isteminin reddi için önemli sebep sayılacağı hükmü getirilmiştir (Esas Sözleşme Madde 7.5).
“7.5. (A) ve (B) grubu paylar ile ilgili devirlerden, Şirket’in Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (“EPDK”) mevzuatına tabi olan iştiraklerinde veya bağlı ortaklıklarında, EPDK mevzuatına göre izne tabi işlem niteliğinde olanlar, EPDK tarafından izin verilmedikçe, Yönetim Kurulu tarafından onaylanmaz ve pay defterine işlenmez. EPDK tarafından pay devrine izin verilmemesi halinde, bu durum TTK madde 493/1 gereğince önemli sebep kabul edilerek pay devrinin onayı istemi reddedilecektir. Söz konusu izin için müracaat ilgili lisans sahibi şirket tarafından yapılacaktır. EPDK iznine tabi olmadığı anlaşılan veya EPDK iznine tabi olduğu halde EPDK tarafından izin verilen (B) grubu pay devirleri pay defterine kaydedilecektir.”
Davalı Şirket’in iddiasının aksine, Şirket’in B grubu hamiline yazılı pay senetleri yalnızca nama yazılı pay senetlerine dönüştürülmemiş, ayrıca nama yazılı pay senetlerine dönüştürülen payların devrini de güçleştirmiştir. Şirket’in yalnızca B grubu hisselerinin türünün değiştirildiği, söz konusu paylara devir sınırlaması getirilmediği yönündeki iddiası yerinde değildir.
Kural olarak esas sözleşme değişiklikleri, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır (TTK m. 421/1). Kanun’da aksine düzenleme bulunmadığından, esas sözleşmede aksi düzenlenmediği sürece, hamiline yazılı pay senetlerinin bağlamsız nama yazılı paylara dönüştürülmesinde de bu toplantı ve karar yeter sayıları aranacaktır. Ancak nama yazılı payların devrinin sınırlanmasına ilişkin esas sözleşme değişikliklerinin sermayenin en az %75’ini oluşturan payların sahiplerinin olumlu oylarıyla alınması gerektiğinden (TTK m. 421/3-c), somut olayda olduğu gibi hamiline yazılı pay senetlerinin bağlı nama yazılı paylara dönüştürülmesine ilişkin bir genel kurul kararının sermayenin en az %75’ini oluşturan payların sahiplerinin olumlu oylarıyla alınması zorunludur. Dava konusu Genel Kurul Kararında bu karar yeter sayısına uyulmadığından, Karar yokluk yaptırımına tabidir. Kaldı ki hamile yazılı hisse senetlerinin nitelik değiştirilmesi için pay sahibinin de rızasının olması aranmaktadır. Bu hissenin nama yazılı olarak değiştirilebilmesi, pay sahibinin kazanılmış hakkını da etkileyecektir. Hamilinin rızası olmaksızın pay niteliğinin değiştirilmesi mümkün olamayacaktır. Somut olayda da, nisap sağlanamadığından bu hakkın ihlal edildiği tespit edilmektedir. Bu kararın yokluk yaptırımına tabi olması sonucunu da doğurmaktadır. (Toplantı ve karar yeter sayılarına uyulmaması durumunda genel kurul kararının yokluk yaptırımına tabi olacağı yönünde bkz. İsmail Kırca (Feyzan Hayal Şehirali Çelik / Çağlar Manavgat), Anonim Şirketler Hukuku, Cilt 2/2, Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İkinci Bası, Ankara 2017, s. 10; Ersin Çamoğlu (Reha Poroy / Ünal Tekinalp), Ortaklıklar Hukuku I, 13. Bası, İstanbul 2014, N. 722a. Aksi görüşteki Moroğlu’na göre, toplantı ve karar yeter sayılarına uyulmadan alınan genel kurul kararları yok hükmünde değildir, yalnızca iptal edilebilir kararlardır (Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, Sekizinci Baskı, İstanbul 2017, s. 145.). Yargıtay uygulaması da bu yöndedir: “Bir genel kurul kararından söz edilebilmesi için öncelikle pay sahiplerinin ana sözleşmenin veya yasaların öngördüğü biçimde toplanmış ve karar almış olmaları gerekir. Eğer ana sözleşmede öngörülen sayıda toplanılmamış ve karar alınmamışsa alınan karar hukuken geçerli bir karar olarak kabul edilemez. Diğer bir anlatımla; böyle bir karar yoklukla maluldür. “Yokluk”la (batıl) sakatlanmış bir kararın iptali veya yokluğunun tespiti davası TTK. nun 299 ve 381. maddelerindeki sürelere tabi olmadığı gibi, hâkimin bu hususu nazara alması tarafların ileri sürmüş olma ve davaya dayanak yapılması koşuluna da bağlı değildir.” (Yargıtay 11. HD., 24.09.1993, E. 1992/5419, K. 1993/5826 (Legalbank)).
Genel kurul kararının yokluğunun tespiti, TTK m. 445 hükmünde belirtilen süreye bağlı olmaksızın her zaman ilgililer tarafından talep edilebilir.
Sonuç olarak, Esas Sözleşme’nin madde 7.5 hükmünde yapılan ve nama yazılı payların devrini sınırlayan değişikliğe yönelik Genel Kurul Kararının yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekmektedir. Her ne kadar dava konusu Genel Kurul Kararının yalnızca bu kısmı geçersiz olsa da (kısmi geçersizlik) TBK m. 27/2 hükmüne kıyasen, hamiline yazılı pay senetlerinin nama yazılı pay senetlerine dönüştürülmesine yönelik Esas Sözleşme’nin madde 7.1 hükmünde yapılan değişikliğin de geçersiz sayılması gerekmektedir. Zira dosyadan, B grubu hamiline yazılı pay senetlerinin nama yazılı paylara dönüştürülmesinin amacının bu paylara devir sınırlaması getirmek olduğu ve devir sınırlaması getirilemediği sürece bu dönüştürmenin yapılmayacağı anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, davanın kabulüne ve … Enerji Holding A.Ş.’ye ait B grubu hamiline yazılı payların nama yazılı paylara dönüştürülerek devrinin sınırlanmasına yönelik Esas Sözleşme değişikliği getiren Genel Kurul Kararının yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekmektedir.
HÜKÜM: Yukarda Açıklanan Sebeplerle;
Davacıların davasının KABULÜ ile,
Davalı … Enerji Holding AŞ’nin 26.06.2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan esas sözleşmenin m. 6 ve m. 7’lerinin tadiline ilişkin 8 nolu kararın yok hükmünde olduğunun tespitine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan dava açılışında alınan 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 26,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacılar tarafından yargılama gideri olarak yapılan başvuru harcı 54,40 TL ve peşin harç 54,40 TL ile yazışma ve tebligat gideri 161,70, talimat bilirkişi ücreti 6.000,00 TL olmak üzere toplam 6.270,5‬0 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekili yararına davacılara verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/11/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır