Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/49 E. 2021/506 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/49 Esas
KARAR NO : 2021/506

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 21/01/2020
KARAR TARİHİ : 25/06/2021

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize verilen 21/01/2021 tarihli dava dilekçesi ile, davacı banka …-İzmir Şubesi ile dava dışı borçlu şirket … arasında genel nakdi, gayrinakdi kredi sözleşmesinin imzalandığını ve firmaya taksitli ticari krediler kullandırıldığını, davalılar da anılan sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, borçlu firma ile imzalanan sözleşmeler uyarınca borçlu şirkete verilen krediye ilişkin taksitlerin borçlu şirketçe ödenmemesi üzerine İzmir … Noterliğinin …-… yevmiyeli ihtarnamesinin keşide edildiğini, keşide edilen bu ihtarnameye rağmen de borcun ödenmemesi üzerine kefiller hakkında İzmir … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından yasal takip işlemlerine geçildiğini, davalı borçlular, hakkında yapılan icra takibinde borca, faiz oranına ve diğer feri’lerine itiraz edildiğini, itiraz üzerine dava şartı olan arabuluculuk başvurusunun yapıldığını, sonuç alınamadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 13 ve devamı maddelerinde ihtilaf halinde bankanın defter ve kayıtlarının delil olacağı hususunda anlaşmaya varıldığını, yapılan anlaşma HMUK anlamında bir delil sözleşmesi olduğunu, fazlaya ilişkin her türlü hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından başlatılan yasal takibe borçlular tarafından yapılan itirazların fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile 222.308,45 TL üzerinden iptalini ve takibin devamını hakkında yapılan yasal takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz eden davalı hakkında %20 den aşağı olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmiş, davalılar vekili tarafından verilen 28/01/2020 tarihli yanıt dilekçesi ile, davacı tarafça iddia edildiği şekilde davalı şirketin muaccel hale gelmiş borcunun bulunmadığını, herhangi bir temerrüt oluşturacak haklı ve geçerli bir işlem yapılmadan temerrüt var gibi faiz talebi ve faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalıların kendilerine yollanan ihtarnameden sonra cevabi ihtarname yollayarak yollanan ihtar içeriğine itiraz ettiklerini, davaya konu kredi sözleşmesinde davalıların talep olunan miktar kadar bir bedel için kefalet imzası atmadıklarını, kredi sözleşmesi ibraz edildiğinde kefilleri kefil oldukları kredi limitinin olmadığının da açıkça ortaya çıkacağını dolayısıyla kefil olarak adlandırılan davalılar açısından geçerli ve sonuç doğurabilecek bir sözleşmenin de mevcut olmadığını, davalı şirketin ve diğer davalıların davacıya borcu bulunmadığı gibi temerrüdünde oluşmadığını, davanın reddini, dava değerinin %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, dava gideri ve avukatlı ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Dava konusu İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası celp edilerek dosyamız içerisine alınmış yapılan incelemesinde alacaklının dosyamız davacısı şirket olduğu borçluların dosyamız davalıları gerçek kişiler ile dava dışı … olduğu, 222.308,45 TL asıl alacak ile 13.838,92 TL işlemiş temerrüt faizi, 691,95 TL BSMV, 813,69 TL masraf olmak üzere toplam 237.653,01 TL alacağın davacı banka ile imzalanan sözleşmeler, ihtarnameler ve hesap özetlerine dayalı olarak genel haciz yolu ile takip başlatıldığı, davalılar gerçek kişiler vekilinin 27/11/2019 tarihinde asıl alacak işlemiş faiz ve faiz oranına itiraz edildiği, icra müdürlüğü tarafından 28/11/2019 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, durdurma kararının davacı tarafa tebliğ edilmediği görülmüştür.
Dava tarihi dikkate alındığında davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava, davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan 13/05/2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak dava dışı şirkete kullandırılan kredi borcunun süresinde ödenmemesi üzerine, ödenmeyen kredi borçlarının tahsili amacıyla dayanılan sözleşmede müşterek borçlu, müteselsil kefil olarak imzaları bulunduğu iddia edilen davalıların doğan borçtan sorumlu oldukları iddiasıyla, dava dışı şirket ile birlikte davalılar aleyhine başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin dava dilekçesine ekli olarak dosyaya sunulduğu ayrıca banka kayıtlarının kullandırılan kredilere ilişkin belgelerin dava dosyamıza sunulduğu görülmüş, davacı tarafça iddia edilen şekilde icra takibine konu alacağın doğup doğmadığı, doğmuş ise miktarının tespiti için rapor düzenlenmek üzere dosyanın bankacı bilirkişiye tevdi edildiği görülmüştür.
Davacı tarafça her ne kadar icra takibinde asıl alacak ile birlikte işlemiş faiz ve ferilerin tahisili de talep edilmiş ise de, dava dilekçesinde sadece asıl alacağa ilişkin istemde bulunulduğu anlaşılmıştır. Ayrıca imzalanan sözleşmenin 13. Maddesinde banka kayıtlarının taraflar arasında delil olarak kabul edildiği ve bu hususun delil sözleşmesi olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 02/04/2021 tarihli raporun dosyaya sunulduğu görülmüş, raporun yapılan incelemesinde, davacı banka ile dava dışı şirket arasında 13/05/2015 tarihli 800.000,00 TL kredi limitli Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, davalılar … ve …’ın müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladıkları, TBK md 583 de gösterilen şekil şartlarını taşıdığı, yine TBK md 589 da gösterilen 10 yıllık sürenin takip tarihi itibariyle sona ermediği, davacı banka tarafından dava dışı şirkete 04/04/2019 tarihinde … nolu, 04/04/2019 tarihinde … nolu ve 29/05/2019 tarihinde … nolu taksitli ticari kredilerin kullandırıldığı, dava ve takibin bu kredilerden kaynaklandığı, 29/05/2019 tarihinde kullandırılan … nolu ve 195.000,00 TL tutarlı, taksitli ticari kredinin 01/07/2019 tarihli birinci taksidinin 30/05/2019 tarihinde ödendiği, sonraki taksitler olan 01/08/2019 ve 01/09/2019 tarihli taksitlerin vadesinde ödenmediği, 3 adet kredi hesabının kat edilerek kredilerin kalan ana para borcu tutarının 29/09/2019 tarihinde bankanın takip hesaplarına aktarıldığı, bu şekilde alacağın tamamının sözleşme hükümlerine göre, muaccel hale getirildiğini, 29/09/2019 tarihinde dava dışı şirket yönünden muaceliyet ve temerrüdün oluştuğu, dava dışı şirkete İzmir … Noterliğinin 30/09/2019 tarihli … nolu ihtarnamesinin keşide edildiği, sözleşmede bildirilen adrese ihtarnamenin tebliğ edilemediği verilen 7 günlük süre içerisinde herhangi bir ödemenin olmadığı ve bu sürenin sonu olan 11.10.2019 tarihinde davacının müteselsil kefillere başvuru hakkının elde edildiğini sonrasında davacı bankanın 25/11/2019 tarihinde icra takibini başlattığı, davacı tarafça dava dışı şirkete kullandırılan kredilerden kaynaklı olarak takip tarihi itibariyle toplam 214.837,34 TL alacağın muaccel hale geldiğini, takip tarihi itibariyle 224.872,82 TL asıl alacağın doğduğunu, davacı tarafça 222.308,45 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptalinin istendiğini, bu alacağa takip tarihinden tahsile kadar %48 temmerüd faizi ve faizin %5 gider vergisinin uygulanabileceği, dava konusu kredilerden 29/05/2019 tarihli … nolu kredinin ana borcuna mahsuben icra takip tarihi olan 25/11/2019 tarihinden sonra 27/08/2020 tarihinde 156.515,44 TL lik tahsilat yapıldığı, bu tahsilatın icra müdürlüğünce yapılacak hesaplamada dikkate alınması yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür.
Raporun taraflara tebliğ edildiği, davalılar vekiline HMK 281/1 uyarınca, davetiye tebliğine rağmen rapora karşı herhangi bir itirazda bulunulmadığı anlaşılmıştır
Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı banka ile dava dışı … arasında 13/05/2015 tarihli 800.000,00 TL kredi limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış davalılar tarafından bu sözleşmenin müşterek borçlu mütesesil kefil sıfatı ile imzalandığı, ve kefalet limitlerinin 800.000,00 TL olarak sözleşme tarihi itibariyle gösterildiği anlaşılmıştır. Davalıların TBK md 583 hükmüne göre geçerli kefaletlerinin olduğu tespit edilmiştir. Dava dışı şirkete davacı banka tarafından kullandırılan 3 adet kredi olduğu anlaşılmış dava dışı şirket tarafından süresinde ödeme yapılmaması üzerine davacı bankanın sözleşme hükümlerine uygun olarak hesap kat işlemini yaptığı ve dava dışı şirkete noter yolu ile ihtarnamenin tebliğ için işlem yaptığı ve verilen süreye rağmen ödeme yapılmadığı, sonuç itibariyle davalılar yönünden dava dışı şirket borcunun muaccel hale geldiği, davacı şirket tarafından davalılar aleyhine başlatılan icra takibinde 222.308,45 TL asıl alacak ile birlikte faiz ve ferileri de talep edilmiş olmasına rağmen davacı tarafından dava konusu edilen bedelin sadece iş bu asıl alacak olduğu görülmüştür. Bu nedenle asıl alacak miktarının doğup doğmadığının ve hesabının gerektiği anlaşılmıştır. Davacı banka kayıtlarının davalılar yönünden delil olarak kabul edilmesi gerektiği sözleşme kapsamına göre anlaşılmış, banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre davacı şirketinin 224.872,83TL asıl alacak tutarının takip tarihi itibariyle doğduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi raporuna itiraz edilmemiş olduğu dikkate alındığında raporda hesaplanan asıl alacak, faiz ve ferilerin mahkememizce de hükme esas alınabileceği görülmüştür. Ancak davacı tarafça sadece asıl alacak talep edildiği görülmekle davalının bu bedel kadar itirazında haksız olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar dava konusu icra takip dosyasında tahsilat yapıldığı tespit edilmiş ise de, yapılan tahsilatın icra müdürlüğü tarafından hesaplama sırasında dikkate alınması gerektiği anlaşılmış mahkememizce takip tarihi itibariyle alacağa hükmedilmesi gerektiği görülmüştür.
Alacağın niteliği itibariyle sözleşme ile kararlaştırılan ve likit nitelikte olması nedeniyle icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmış davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
DAVANIN KABULÜNE
İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptaline,
Takibin 222.308,45 TL asıl alacak yüzünden devamına,
Hüküm olunan asıl alacağın takip tarihi olan 25/11/2019 tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar yıllık %48 temerrüd faizi ve faizin %5 gider vergisinin alacaklı tarafından istenebileceğine,
Takipten sonra icra takip dosyasında yapılan tahsilatın icra müdürlüğü tarafından yapılacak hesaplamada dikkate alınmasına,
İcra İnkar tazminatı isteminin kabulüne,
Hüküm olunan alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
Kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 15.185,89 TL harçtan, peşin alınan 2.608,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.577,68 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya Hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 24.011,59 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 2.670,41 TL başvuru harcı, 550,00 TL Bilirkişi ücreti, 116,00 TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 3.336,41 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
Davacı kendisini zorunlu Arabuluculuk sürecinde vekil ile temsil ettirdiğinde vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık son tutanağın düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT md 16/c hükmüne göre 900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde artan gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvuru yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/06/2021

Yazman …
e-imzalıdır

Yargıç …
e-imzalıdır