Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/292 E. 2021/226 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/292
KARAR NO : 2021/226

DAVA : Taşıma sözleşmesinden kaynaklan hasar nedeniyle rücuen tazminat
DAVA TARİHİ : 12/07/2016
KARAR TARİHİ : 17/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … Sigorta A.Ş vekilinin 12.07.2016 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkili şirkete … nolu nakliyat abonman sigorta poliçesi ve … blok sigorta poliçesi ile sigortalı olan … ’nin 31.12.2015 tarihli ve … nolu fatura ile Norfolk/ABD ‘den Kocaeli ‘ye sevk edilmek üzere … nolu konşimento tahtında … isimli gemiye 30.12.20155 tarihinde tam ve eksiksiz olarak yüklendiğini, tahliye sırasında bu emtiaların bir kısmının hasarlandığını tespit ettiklerini, meydana gelen zararın 419.378,49 TL olduğunun tespit edildiğini, tespit olunan hasar tutarının 29.04.2016 tarihinde sigortalıya ödendiğini, TTK m.1301 (yTTK m.1472), BK m.162 (TBK m.183) ve devamına göre sigortalının haklarına halef olduğunu, taşıyıcının elinde bulunduğu sırada ve taşıma esnasında hasara uğrayan emtia nedeni ile davalıların sorumlu olduğunu belirterek davalılardan …. ‘nin acentesi olduğu … ‘nin TTK m. 875 ‘e göre taşıyıcı ve davalı … ‘nin de TTK. m. 888 ‘e göre fiili taşıyıcı olarak müteselsilen sorumlu olduğunu, 419.378,49 TL ‘nin ödeme tarihi olan 29.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek TCMB ‘nin kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı ile davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … ‘ye izafeten … vekilinin 18.08.2016 tarihli süresinde vermiş olduğu cevap Davalı … ‘ye izafeten … vekilinin 18.08.2016 tarihli süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; Sigortalılara ait rulo saç emtiasının 30.12.2015 tarihli … numaralı konşimento ile müvekkili şirketin acentesi olduğu şirket tarafından taşındığını, 20.01.2016 tarihinde emtianın hasar gördüğünü belirttiklerini, müvekkilinin bu taşımada Amerika ‘da faaliyet gösteren … firmasına acentelik faaliyeti yaptığını, bu firmanın Türkiye ‘de temsilcisinin bulunmadığını, taşımaya ilişkin olarak şirketin tek ilişkisinin konşimentoda alıcı olarak görünmesinden kaynaklandığını, müvekkilinin taşıyan olmadığını, düzenlenen konşimentonun … firmasına ait olduğunu, davacının sigorta kapsamında dava açabilmesi için rizikonun teminat altına alınması gerektiğini, bu konuda dosyaya sunulan poliçenin somut olayla ilgili poliçe olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davacının rücu hakkını bulunduğunu ispatlamadığını, eTTK. m. 1361 hükmüne göre rizikonun sigorta poliçesinin geçerli olduğu süre içerisinde gerçekleşmesi gerektiği, müvekkili acentenin taşıyanı . …’ün taşıma işini diğer davalı … ‘ye yaptırttığını, … ‘nin TTK. m. 1061 hükmüne göre özel yükümlülüğüne uygun davrandığını, … ‘nin gereken tedbirleri de aldığını, geminin 04.01.2016 tarihinde saat 19:00 ‘dan 07.01.2016 tarihine kadar ağır hava ve deniz şartlarına maruz kaldığını, yoğun bir şekilde yalpa yapan gemideki konteynır içi sabitlemesi yapılmayan ruloların bir birine çarparak zarara sebebiyet verdiğini, bu aşamada yüklemenin iyi yapılamadığının tespit edildiğini, yüklemenin müvekkilleri dışında satıcı firma tarafından yaptırıldığını, geminin maruz kaldığı kuvvetli fırtınanın mücbir sebep teşkil ettiğini, ayrıca TTK. m. 1066 ‘ya göre hasarın 3 gün içinde ihbar edilmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 06.09.2016 tarihli cevap dilekçesiyle; müvekkilinin İstanbul ‘da ikameti bulunan firma olduğunu, diğer davalı … ‘nin de acenteliğini yaptığı … ‘nin de yabancı bir firma olması nedeniyle taşımanın Norfolk / Amerika ‘dan Kocaeli ‘ye yapıldığı belirtildiğinden davanın Deniz Ticaretine bakmakla görevli İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, yine … isimli geminin sicil kaydında müvekkilinin bu geminin donatanı, taşıyanı / fiili taşıyanı ve herhangi bir ilgilisi olmadığını, müvekkilinin sadece konteynır tedarik ettiğinin, taşımayı üzerine almadığını, husumet itirazının kabul edilmesi gerektiğini, pasif taraf sıfatının bulunmadığını, esas yönünden de davacının dava dilekçesinde ekli olarak HMK m. 121 ‘e göre tüm belgeleri göndermesi gerektiği halde göndermediğini, ayrıca davacının aktif husumet bakımından da sigortalısına halef olduğunu gösterir sigorta kapsamı içerisinde kalan zararı ödediğini ispatlayacak delilleri ibraz etmediğini, taşımaya konu küvertür kapsamında olan geçerli bir sigorta poliçesi ile meydana gelen rizikonun küvertür kapsamında kalıp kalmadığı, davacının sigortalısına ödeme yapıp yapmadığı ve bir temlikname olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, davacı tarafça bu konuda bir belge sunulmadığını, olayda CFR satışın bulunduğunu, satım sözleşmesinin ve taşıma ilişkisinin mutabakat uyarınca yüklenmesi, istifi ve sayılması işleminin satıcı tarafın yükümlülüğünde olduğunu, yükleme, istif ve sayma işlemlerinin satıcı ihracatçı tarafından gerçekleştirildiğini, taşımaya ilişkin konşimentolarda “shippers load stow and count” (yükleme, istif ve sayım işlemleri yükletene aittir) ibaresinin bulunduğunu, taşımaya konu emtiadaki hasar yükleme ve istif işlemlerinin satıcı firma tarafından gerektiği gibi yapılmadığını, yetersiz yükleme ve istiften doğan zararın sorumlusunun konteynıra yükleme yapan tarafta olduğunu, konteynırın FCL/FCL kaydı ile yüklendiğini, davacı … Sigorta A.Ş ‘nin talebi üzerine … şirketinin hazırladığı ekspertiz hizmetinde hasarın hatalı istiften kaynaklandığının belirtildiği, ruloların gergi kayışları ve ahşaplarla sabitlenmiş olduğu, ancak değişik bir gergi işleminin yapılarak test edildiği, ruloların yerinden kaydığı, gergi kayışlarının bir kısmının koptuğu, sabitleme ahşaplarının kırıldığı, rulonun dış ambalajının yırtıldığı, açıldığının belirlendiği, hasarın da bu sebepten kaynaklandığı, yine hasar tutarının da uygun şekilde tespit edilmediğini, geminin boşaltma limanı … limanına yanaştıktan çok sonra malın … ‘ın … / Kocaeli ‘deki tesislerine taşındıktan sonra hasarın tespit edildiğini, derhal yapılmış bir hasar ihbarının bulunmadığını, hasarın kara nakliyesi sırasında da meydana gelebileceğini, müvekkilinin fiili taşıyan olmadığını, taşımayı gerçekleştiren geminin son derece ağır hava koşullarına maruz kaldığını, 7-8 bofor şiddetindeki rüzgarlar nedeniyle geminin sallandığını, müvekkiline yüklenebilecek herhangi bir hasarın sorumluluğunun bulunmadığını, ayrıca TTK m. 1386 ve 1320 ‘ye göre taşıyanın sorumluluğunu sınırlandırma hakkının bulunduğunu belirterek dosyanın öncelikle yetkisizlik nedeniyle İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, olmadığı taktirde pasif husumet eksikliği ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı … Sigorta A.Ş ‘nin 08.09.2016 tarihli davalı … vekilinin verdiği cevap dilekçesine karşı verdiği replik dilekçesiyle; Davanın … firmasının acentesi olması nedeniyle izafeten … firmasına açıldığını, doğrudan … firmasına karşı açılmış bir dava olmadığını, TTK m. 1361 uyarınca halefiyetin gerçekleşmediği iddialarının yerinde olmadığını, müvekkilinin halefiyetinin TTK m. 1472 ‘ye dayandığını, sigortalıya hasar bedelinin ödendiğini ve dava hakkının intikal ettiğini, TTK m. 1179 ve 1182 uyarınca mücbir sebep teşkil edecek hava ve deniz şartının bulunmadığını, belirtilen tarihlerde Atlantik Okyanusunda fırtına olmadığını, geminin mücbir sebep sayılacak bir fırtınaya yakalanmadığını, ayrıca konteynır içi istiflemenin hatalı olmadığını, gergi kayışları için üretilen yeni sistemin testine davalılardan … firmasının onay verdiğini, TTK m. 1185 uyarınca ihbarın 3 gün içinde davalı … firmasına yapıldığını belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
Davacı … Sigorta A.Ş ‘nin 19.10.2016 tarihli davalı …. vekilinin verdiği cevap dilekçesine karşı verdiği replik dilekçesiyle; Davalının halefiyetin ispat edilemediği iddiasının yerinde olmadığını, davalılardan birinin ikametgâhının İzmir olduğu için yetki itirazının yerinde olmadığını, TTK m. 1361’e göre halefiyetin gerçekleştiğini, müvekkilinin zarar bedelini 29.04.2016 tarihinde ödediğini ve sigortalının yerine geçtiğini, davalının donatan / gemi maliki gibi sair bir ilgileri olmadığını, konteynırın kendine ait olduğunu iddialarının yerinde olmayıp … isimli taşımayı yapan firmanın taşıma işini üstlendiğini, davalı şirketin fiili taşıyan olduğunu, mücbir sebep iddiasının yerinde olmadığını belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı ….’ye İzafeten …. vekilinin 17.10.2016 tarihli düplik dilekçesiyle; müvekkilinin Amerika ‘da faaliyet gösteren … ‘nin Türkiye ‘deki acentesi olduğunu, tensip zaptında husumetin doğrudan kendilerine yöneltildiğinin görüldüğünü, tensip zaptında hata bulunduğunu, 6762 sayılı TTK m. 1361’e göre sigorta şirketi tarafından dava konusu taşımanın sigorta küvertürü altında yapıldığını belgeleyen poliçenin dosyaya sunulmadığını, davacı tarafın dilekçesi eklerinin taraflara bildirilmesini istediklerini, müvekkilinin acentesi olduğu … ‘ün taşımayı diğer davalı şirket ile yaptırdığını, davacının davasını ispat ile mükellef olduğunu, gemi içi istiflemenin hasara sebebiyet vermediğini, konteynır içi istiflemenin hasara sebebiyet verdiğini, dava konusu taşımada ana taşıyan … ‘nin geminin seferi sırasında Atlantik Okyanusunda iken şiddetli fırtına sonucu oluşan ağır ve olumsuz deniz koşullarına maruz kaldığı iddiasına göre TTK m. 1063/1 ‘e göre denizin veya geminin işletilmesine elverişli diğer sorun, tehlike ve kazaların sonucu yükte hasar meydana geldiğinde taşıyanın bundan sorumlu olmayacağını, müvekkilinin asıl fiili taşıyanın taşımasındaki hatalardan dolayı sorumlu olamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 16.03.2017 tarihli düplik dilekçesiyle; Husumet itirazını tekrar ettiklerini, müvekkilinin geminin donatanı / fiili taşıyanı olmadığını, pasif taraf sıfatına haiz olmadığını, davacının rücu hakkının varlığını ispat edemediğini, CFL ‘ye göre satış yapıldığından yükleme, istif sorumluluğunun satıcıda olduğunu, konteynır içi sabitlemenin satıcının sorumluluğunda olduğunu, sabitlemenin usulüne uygun yapılmadığını, hasar tutarının fazla olarak belirlendiğini, hasar ihbarının TTK m. 1185 ‘e göre süresinde yapılmadığını, taşıyanın sorumluluk sınırlarının TTK m. 1186 ‘ya göre sınırlı olduğunu belirterek yetki, pasif husumet ve esas yönünden davanın reddini talep etmiştir.
Dava; davacı … şirketinin sigortalısının yapmış olduğu taşıma sözleşmesinden kaynaklan hasar nedeniyle doğan rücuen alacak davasıdır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Poliçe, ihtarname, faturalar, konşimento, ekspertiz raporları, fotoğraflar incelenmiştir.
Davalılardan … ‘nin süresi içerisinde vermiş olduğu cevap dilekçesiyle, müvekkilinin İstanbul ‘da mukim bir firma olduğu, diğer davalı … ‘nin de acenteliğini yaptığını kabul ettiği … ‘nin Türkiye ‘de işlem merkezi bulunmayan yabancı bir firma olduğu belirtilmektedir. Dava konusu taşımanın da hem asıl taşıyanın düzenlemiş olduğu, …’ye … numaralı konşimentoda yer aldığı üzere Norfolk Port / USA ‘dan … (Kocaeli), hem de … ‘ın düzenlediği konşimentoda da aynı limanların bulunduğu, dolayısıyla taşımanın Norfolk ‘tan Kocaeli ‘ye yapıldığı, taşımanın başladığı ya da sona erdiği yerlerden yani sözleşmenin ifa yerlerinden birisinin HMK m. 10 ‘a göre İzmir olmadığı, bu nedenle yetkili mahkemenin davalı müvekkilinin bulunduğu İstanbul Mahkemeleri olduğunu belirtmiştir.
Mahkememizce de, HMK m. 116/1 ve 117/1 gereğince süresinde ileri sürülen yetki ilk itirazının değerlendirilmesi gerekli olmaktadır.
Davalılardan …. cevap dilekçesinde yer aldığı üzere, asıl taşıyan … ‘nin acentesi sıfatı olup, birinci konşimentoda alıcının / gönderilenin ihbar adresi, malın teslimini sağlayan, ikinci yani … ‘ın düzenlediği konşimentoda da alıcı / gönderilen sıfatıyla konşimentoda yer alan şirkettir. HMK m. 5’e göre genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Ancak, burada taşıma fiilini gerçekleştiren … merkezi Türkiye’de bulunmayan bir şirket olmakla, TTK m. 105 hükmüne göre taşıma sözleşmesinde aracılıkta bulunulan hallerde acentenin ikametgahı mahkemesi de davada yetkili olabilmektedir. (TTK. m. 105/2 fıkra gerekçesi) Bu halde, davalılardan Türkiye dışında ikametgahı bulunan … ‘nin Türkiye ‘deki acentesi …. ‘nin İzmir ‘de ikamet ettiği belirlendiğinden, HMK m. 7 gereğince ortak yetkili mahkeme İzmir mahkemelerinin yetkili kabul edilmesi gerekmiş, bu nedenle yetki ilk itirazı reddedilmiştir.
Davacı tarafın husumet itirazı değerlendirildiğinde; dava dışı sigortalıya 419.378,49 TL ödediği, nakliyat şartları sigortası kapsamında taşınan malın hasar alması halinde nakliyat abonman blok poliçesi ve nakliyat abonman sigorta poliçesine göre taşımanın sigorta kapsamında kalıp kalmadığı, meydana gelen hasar nedeniyle sigortacının sigortalıya poliçe kapsamında ödeme yaptığı, sigorta ettirenin … olup, sigortalının da aynı şirket olduğu, eksperin belirlemiş olduğu zararın sigortalıya ödendiği tespit edilmekle birlikte, TTK m. 1472 kapsamında sigortacının rücu hakkına yani halefiyet ilkesine göre hak sahibi olup olmadığı, davalıların bunun dışında sigorta poliçesinin geçerli olmadığı, rizikonun gerçekleşmediği, ödeme yapılıp yapılmadığı ve bir temlikname alınmadığı iddiasında bulunduğu iddialarının bu kapsamda bilirkişi incelemesi yapılarak aktif husumet ehliyeti incelenmiştir.
Davalılardan … ‘nin hem cevap hem de düplik dilekçesinde, kendisinin gerçek taşıyan olmadığını belirtmiş olmakla birlikte, düzenlenen konşimentoda taşıyanın … olduğunu, taşıyan şirketin adresinin davalı şirket olan … ile aynı adresi kullandığı (…) belirlenmiş olmakla, davalının taşıyan olmadığı iddiası yerinde görülmediğinden reddedilmiştir.
Dosya üzerinde bilirkişiler …, …, … ve bu bilirkişilere yardımcı olacak teknik bilirkişi … seçilerek, sigorta kapsamında rücu şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, aynı zamanda aktif husumetin bu kapsamda oluşup oluşmadığı, ayrıca taşınmaya konu emtiada meydana gelen hasarın kapsamı, sebebi ile asıl ve fiili taşıyana rücu etmeye imkânının bulunup bulunmadığı konularında taşıma konusu emtiaya ait bay plan (istif planı) talep edilerek, bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişilerden alınan 08.09.2017 tarihli asıl ve 26.02.2018 tarihli ek bilirkişi raporlarında; 19.11.2016 tarihinde … isimli geminin … / Kocaeli limanına varış sonrası tahliye işlemleri sırasında dava konusu emtialarında bulunduğu 5 adet konteynırdan 3 adedinin ağır şekilde hasarlandığının tespit edildiği, … tarafından rapor tanzim edildiği, Ekspertiz şirketinin 26.01.2016 tarihli forwarder … (Türkiye acentesi …) adına surveye katılan …’in ve … adına surveye katılan … ile birlikte 3 adet konteynırları inceledikleri, ancak sigorta ve emtiaları inceleyemedikleri, 27.01.2016 tarihinde 5 adet konteynırın durumunun tespit edildiği, konteynır muhteviyatında toplam 37 rulo olmak üzere net 99975 kg, brüt 103260 kg yükün (silisli sac emtiasını) bulunduğu, … unvanlı firma tarafından konteynır işine istiflendiği, ve forwarder … sorumluluğunda Norfolk limanından … limanına taşınması sırasında 04.01.2016 – 07.01.2016 tarihleri arasında ağır hava ve deniz şartlarına maruz kaldığı ve konteynır içi istiflemesinin iyi yapılmaması nedeniyle sac ruloların birbirlerine ve konteynırlara çarparak hasara uğradığı, yolculuk sırasındaki hava şartlarının da bu durumun meydana gelmesine sebebiyet verdiği, 21 rulonun ciddi bir şekilde ezildiği ve pert olduğu, 6 rulo da deformasyon meydana geldiği, 10 ruloda ise hafif bir ovalleşme olduğu, toplam 16 rulonun ciddi hasarı bulunmadığını, böylece tam hasarlı rulo kg’nin 57391 kg (net) ve 21 adet rulo olduğu, kısmen değerlendirilebilir ruloların 15923 kg (net) ve 6 rulo olduğu, hiç hasarsız ruloların ise 26661 kg (net) ve 10 adet olduğu, 31.12.2015 tarihli fatura ile emtia değerinin birim fiyatının 2,66 USD/kg olduğu, böylece sovtaj birim fiyatına göre de emtiadaki hasar bedelinin toplam 412.851,50 TL olarak tespit edildiği, konteynır içi istifin değerlendirilmesi ile de yapılan istiflemenin düzgün yapılmadığı, konteynır içi sabitlemenin bulunmadığı ve bu nedenle hasarın meydana geldiği, davaya konu uyuşmazlıkta davacının aktif husumeti değerlendirildiğinde nakliyat abonman blok poliçe sertifikasından sigorta ettirenin/sigortalının emtianın alıcısı/gönderilen … şirketi olduğu, … Bankası lehine dain i mürtehin hakkının bulunduğu, sigortanın başlangıç ve bitiş tarihlerinin 01.12.2015 – 01.12.2016 olduğu … şirketine davacı şirket tarafından 419.378,49 TL ödeme yapıldığı, taşıma işinin Amerika Türkiye arasında deniz taşımacılığı olduğu, … firmasının … numaralı konşimentoda taşıyan yükletenin …, lehtarının … Bankası olduğu, davalı … tarafından tanzim edilmiş deniz yük senedinde ise, taşıyanın …, yükletenin …, lehtarının … olduğunun belirlendiği, buna göre satıcı … firmasının satım sözleşmesi gereği ürünlerini Türkiye’deki alıcı/gönderilen … firmasına gönderilmesi için … şirketine bıraktığı, … şirketinin de taşımayı fiilen … şirketine yaptırdığı, böylece satıcı … yönünden … taşıyan (TTK m.1178) … ise fiili taşıyan (TTK m.1191) sıfatına sahip olduğu, satıcı … firmasının … karşısında aynı zamanda taşıtan olduğu, satım sözleşmesi CFR teslim şeklinde yapıldığından taşıma sözleşmesi yapma borcunun satıcının üzerinde olduğunu, CFR teslim şeklinin kararlaştırıldığı satışlarda geminin seferi esnasında taşımaya konu emtiada meydana gelen hasar veya ziyandan alıcının sorumlu olacağını, alıcı gemideki emtianın hasara uğramış olsa dahi semenini ödemekle yükümlü olduğu, taşıyana kural olarak alıcının başvurabileceğini, sigortalı … firmasının tazminat hakkına sahip olduğunun kabul edilebileceği, konşimentoda konteynır içi yükleme ve sabitlemenin satıcı / taşıtan / yükletene bırakıldığının belirtildiği, böylece taşıyana veya fiili taşıyana herhangi bir isnatta bulunulmasının mümkün olmadığını (TTK m.1179/1 ve m.1182/e ‘ye göre), hava durumunun da kötü olmasının taşıyana yüklenebilecek bir kusur olmadığını, taşıyandan tazminat talep edilebilmesi için taşıyanın ve adamlarının kusurunun bulunması gerektiği, deniz tehlike ve kazalarında TTK m.1182 ‘ye göre kusursuzluk halinin bulunduğunu, buna göre talep davacı … şirketinin muhatabının aslında yükleme / sabitleme yapan satıcı ve / veya varsa 3. kişi yükleten olması gerektiği, … firmasına izafeten … firmasının da taraf olması için davacı tarafın aynı zamanda … firmasının taşıma akdine aracılık ettiğini ispatlaması gerektiğini, konşimentoda ve deniz yük senedinde bu durumun yer almadığını, taşıma sözleşmesinin taşıtanının … olduğunu belirterek davacı tarafın 2 numaralı davalı olan … ‘ne karşı TTK m.105 anlamında acentelik sıfatını ortaya koyamadığı, gönderilen / alıcı konumundaki sigortalının halefi davacının davaya konu taşıma işinde taşıyan ve fiili taşıyandan tazminat talep edemeyeceği, konteynır içi istif ve sabitlemede taşıtan / yükletenin kusuru bulunduğundan taşıyanın kusursuzluk halinin mevcut olduğunu, hatalı sabitleme yapan satıcı veya yükletene yönelebileceği belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı … Sigorta AŞ vekilinin bilirkişi raporuna itirazları ile alınan ek raporda; Geminin içindeki Bay plan / istif planının da incelenmesiyle konteynırların yüklendiği yer niteliği itibariyle diğer konteynırlara çarparak hasar görmesinin mümkün olmadığını, istif planının doğru şekilde yapıldığını, dış etkilerden uzak bir şekilde yüklenmiş olduğunu, sigortalı alıcının taşıma belgelerinden gönderilen olduğunun tam olarak anlaşılamadığının, davanın hangi gerekçe ile … şirketine yöneltildiğinin belirlenemediğini, … şirketinin fiili taşıyan olduğunu ispatlayamadığını, gönderilen açısından davacının davalıların taşıyan ve / veya fiili taşıyan olduklarını, acentelik ilişkisini ispatlaması gerektiğini belirterek eski raporlarını tekrar etmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve yapılan incelemelerle; davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda yapılan inceleme ile davacının sigortalı olan … AŞ’ye sigorta ilişkisi (nakliyat abonman ve blok sigorta poliçesi) kapsamında 419.378,49 TL bedeli 29.04.2016 tarihinde ödediği, taşıma işinin 2 ayrı konşimento ile yapıldığı, bunlardan 1.’sinden … firmasının düzenlediği … numaralı Emre yazılı konşimentoda taşıyanın … yükletenin … BV, gönderilenin … Bankası AŞ, ihbar edilecek adresin … AŞ ve acentenin … olarak gösterildiği, 30.12.2015 tarihli konşimento ile …’nin düzenlediği … numaralı deniz yük senedi de yükletenin …, gönderilenin … olduğu, … firmasının fiili taşıyan … firmasına taşıma işini yaptırdığı, CFR teslim şekline göre yapılan satışta taşımada meydana gelen hasar ve zarara gönderilenin / alıcının katlanacağı, … Bankasının cirosu ile gönderilen / alıcının … firmasının bu zarara katlanması gerektiği, taşıyanın ve fiili taşıyanın (TTK m.1178 ve 1191 gereği) sorumluluğunun olabilmesi için taşıyanın kendisinin veya gemi adamlarının kusurlarının ispat edilmesi gerektiği, oysa somut olayda olduğu üzere konteynır içindeki istiflemedeki hata ve sabitlemenin yapılmamış olmasından doğan ambalaj hatalarından taşıyan / fiili taşıyan sorumlu olamayacaktır. Kaldı ki davacı vekilinin itirazı üzerine konteynırın gemi üzerinde bulunduğu yer Bay plan getirtilerek incelenmekle konteynırların bulunduğu yerlerin çevresel etkenlerden uzak sarsıntıya tabi olmayan sıralara yüklendiği, böylece konteynır içinde emtiada meydana gelen hasarın TTK m.1182 de yer aldığı üzere denizin tehlikesinden yani denizin taşıma sırasında 04.01.2016 – 07.01.2016 tarihleri arasındaki sarsıntısında ağır hava ve deniz şartlarına maruz kalması sebebiyle, geminin yalpalanmasına bağlı olarak zarar görme ihtimalinin bulunduğunu belirtmişlerdir. Bu itibarla somut olayda TTK m. 1182/1-b.a uyarınca deniz tehlikesi sebebiyle eşya zararının meydana geldiğinin ve taşıyanın sorumsuzluğunun karine olarak da kabul edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla gerek hatalı istiflemenin yükle ilgililerin faaliyet alanına girmesi gerekse de TTK m. 1182/1-b.a’da yer alan sorumsuzluk sebebi uyarınca taşıyanın ortaya çıkan zarardan sorumlu olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce 29.03.2017 tarihli celsede davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi raporu alındıktan sonra karar verileceği belirtilmiş ve bu konuda bilirkişi raporu alınmış olmakla davacının sigortalı adına ödeme yapmış olduğu ve meydana gelen zararda … firmasının … Bankasından ciro yolu ile konşimentoyu aldığı tespit edilmekle aktif husumetin bulunduğu belirlenmiştir.
Bu nedenle … E. … K. Sayılı 21.03.2018 tarihli kararla davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Bu kararın davacı tarafından 08.05.2018 tarihli dilekçesiyle istinaf edilmesiyle, İzmir BAM … HD nin … E. … K. Sayılı kararla mahkememiz kararı “…Dosya kapsamı ve konişmentolara göre, dava dışı …. ait yükün taşınmasında, davalılardan … taşıyan ve … alt taşıyandır. Taşınan 5 konteynırda bulunan silisli sac emtiası yükünün hasar gördüğü, sovtaj birim fiyatına göre emtiadaki hasar bedelinin toplam 412.851,50 TL olarak tespit edildiği, hasar bedelinin dava dışı alıcıya davacı tarafça ödendiği ve davanın süresinde açıldığı görülmüştür.
Yargılama sırasında konişmento kapsamı ve alınan bilirkişi heyet raporlarından, hasarlı emtianın konteynır içi istiflemenin düzgün yapılmadığı, konteynır içi sabitlemenin bulunmadığı ve bu nedenle hasarın meydana geldiği, satıcı … firmasının … karşısında taşıtan olduğu, satım sözleşmesi CFR teslim şeklinde yapıldığı, CFR teslim ve satışlarda geminin seferi esnasında taşımaya konu emtiada meydana gelen hasar veya ziyandan alıcının sorumlu olacağını, sigortalı … firmasının tazminat hakkı bulunduğu, konşimentoda konteynır içi yükleme ve sabitlemenin satıcı / taşıtan / yükletene bırakıldığının sabit olduğundan, hatalı yükleme veya istif hatasından davalıların sorumlu olmayacağı anlaşılmıştır.
Davacı istinaf nedeni olarak, geminin rotasında sapma olup olmadığını ve geme jurnali bulunmadığından hava ve deniz şartlarına ilişkin iddialarının ispatlanamadığına dayanmıştır.
Dosya içerisinde gemi jurnal ve rotasını gösterir belgeler bulunmamaktadır. Fırtına olduğu, hava ve deniz şartları nedeniyle TTK.1179/1 ve1182/e maddelerinde düzenlenen kusursuzluk hali gemi kaptanı beyanından ibaret olduğundan, sübuta ermemiştir.
Sonuç olarak, gemi jurnalinin celbi ile rotası itibariyle deniz ve hava şartlarının tespiti ile yükleme hatasından sorumluluğu bulunmamakta ise de, geminin kaç bofor şiddetinde havaya maruz kaldığı yolunda delillerin toplanması ve gemi kaptanının gerekli tedbir ve özeni gösterip göstermediğinin araştırılarak sonuca gidilmesi gerektiği kanaatine varılarak, sair istinaf sebepleri incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerçeksiyle mahkememize dosya gönderilmiştir.
Deniz yolu taşımacılığında iki türlü taşıma sistemi bulunmakta olup bunlar Tramp taşımacılık ve liner taşımacılıktır.
Tramp Taşımacılıkta yük olan iki liman arasında yapılan ve belirli bir tarih ya da zamanı olmayan bu taşımacılık da charter party yoluyla yapılan tek seferlik veya belli seferleri kapsayan anlaşmayla gerçekleştirilen taşıma türüdür. Bu taşımada daha çok yer altı madenleri, ham petrol, kereste, kömür gibi taşınırken geminin tamamını ya da büyük bir kısmını dolduran maddelerin tek seferde taşınması için kullanılan bir taşıma şeklidir. Taşımanın gerçekleşmesi yükün varlığına bağlı olduğu için Tramp Taşımacılık da belirli bir navlundan bahsetmek kolay değildir.
Diğer taşıma türü ise Liner (Düzenli Hat Taşımacılığı) Taşımacılık olup, tramp taşımacılığın aksine yükün değil hizmetin esas olduğu bu türde gemilerin kalkış varış ve aktarma limanları önceden belirlenmiştir. Gemiler bu limanlara önceden belirlenen tarihlerde uğrar ve yükleme boşaltma işlemlerini gerçekleştirir. Bu taşımacılık tarife esaslı olduğundan malını taşıtacaklar planlamalarını bu duruma göre önceden yapar ve geminin limana geldiği tarihte yüklerini taşıyıcı firmaya vererek gideceği yere malının ulaşmasını sağlarlar. Liner taşımacılığa konteyner ve Ro-Ro taşımacılığı örnek gösterilebilir. Bilindiği üzere bu tip taşımalarda taşınacak yükün zamanı, güzergâhı, hangi limanda hareket edeceği belirlidir. Bunun değiştirilmesi mümkün değildir. Ancak geminin kullandığı rotanın gerekli şartlar bulunursa değiştirilebileceğine ilişkin konşimentolarda şartlar bulunmaktadır. Bu hallerde haklı sapma durumu söz konusu olabilecektir. Özellikle fırtına, savaş gibi hallerde (TTK m. 1113) ve (TTK m. 1220) de yer aldığı üzere denizde can ve mal kurtarmak veya haklı bir sebeple rotadan sapılmış olması halinde tarafların hak ve yükümlülüklerinin etkilenmeyeceği ve taşıyanın doğacak zararlardan sorumlu olmadığı, TMK m. 2 hükmünün saklı olduğu belirtilmiştir. Bu haklı sebebin varlığı halinde rotadan sapmak mümkün olabilecektir. Örneğin; Ağır bir şekilde hastalanan gemi adamı veya yolcunun hastaneye yatırılması amacıyla bir limana gidilmesi, gemi adamlarında (mesela hastalık gibi) beklenmeyen bir sebep yüzünden meydana gelen eksilmenin tamamlanması için sapma, yükün korunması (mesela fırtınada kayan yüklerin yeniden istifi) amacıyla sapma gibi hallerde mümkündür. Ancak somut olayda zararın sebebi geminin güzergâhından sapması değil geminin taşıdığı yük olan ve davacı tarafından yüklenen konteynırın iç istifinin yapılmamış olması ve usulüne uygun konteynırın iç istifinin gerçekleştirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu halde davacının konteynırda ki meydana gelen hasardan taşıyanın sorumlu tutulması mümkün değildir. Zira Genel Denizcilik Uygulamasında bilindiği üzere geminin okyanusta hareket etmesi halinde ortak bir maceraya açılan taşıtan ve taşıyan aynı riske katlanmaktadır. Yani geminin güzergâhında/rotasında ister planlı isterse plansız olarak bir fırtına içerisinde geçmesi gerekiyorsa taşıyanın bu risk kapsamında gemiyi sağ salim limana ulaştırması asıl olandır. Bu halde gemi içerisinde ki yükün (bir ambalaj niteliği taşıyan konteynırın) bay plan ile gemi içerisinde denize veya ambara düşmeyecek ve zarar görmeyecek şekilde istif edilmesi gerek kaptanın gerekse donatanın sorumluluğundadır ( TTK m. 1091/1). Ancak meydana gelen zarar yükün ambara düşmesi veya denize düşmesi veya rota değiştirmesi nedeniyle gecikmeden kaynaklı bir zarar olmayıp tüm taşımalarda FCL kaydıyla yapılan yüklemelere göre taşıtanın/yükletenin sorumluluğunda bulunan konteynır içi istifinin doğru yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Yükleten/taşıtan eğer konteynır içi istifi kendisi yapmış ise bu konteynırın denizde 8 yönde hareket eden gemi içerisinde yükün sallanmayacak, devrilmeyecek, kırılmayacak şekilde yüklemesi ve istif işlemlerini bilimsel şekilde usulüne uygun yerine getirmesi gereklidir. Bunları yapmadığı takdirde istif hatasından kaynaklanan zararlardan dolayı taşıyan sorumlu olmayacaktır. Somut olayda geminin rotasının değişmiş olması veya olmaması durumu etkilemeyecektir. Zira hasar geminin rotasında gidip gitmemesinden değil konteynır içerisinde ki istifteki hatadan kaynaklanmaktadır. Kaldı ki bu durum bilirkişi raporlarıyla, ekspertiz raporlarıyla ve gözlem belgeleriyle sabittir. Bu nedenle mahkememizce verilen kararda da bu konuya ayrıca bir açıklama yapılması gerekmediği için bir açıklamada bulunulmamıştır. Konteynırların istif planları bilirkişiler tarafından incelenmiştir. Geminin belirli tarihler arasında ağır deniz şartlarına maruz kalarak yalpalaması ve sallanması yükün hasar görmesi ve taşıyanın sorumlu tutulması için yeterli bir sebep değildir. Zira zararın sebebi taşıyandan kaynaklanmayıp, konteynır istifinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle davacının istinaf dilekçesinde yer alan taleplerin haklı bir sebebe dayanmadığı, gemi jurnalarının incelenmesinin durumu değiştirmeyeceği tespit edildiğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasının REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan dava açılışında alınan 7.161,94 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 7.102,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yargılama gideri olarak yapılan yazışma ve tebligat gideri 27,23TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 37.806,49 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalıya verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı ve davalı …. vekillerinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/03/2021

Başkan …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Katip …
E-İmzalıdır