Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/270 E. 2023/25 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/270 Esas
KARAR NO 2023/25

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/05/2016
KARAR TARİHİ : 12/01/2023

Mahkememizde görülen … Esas … Karar sayılı kararının İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 08/04/2020 tarihli … Esas … Karar sayılı bozma kararı ile Mahkememize gönderilen dosyada açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememiz … Esas … Karar sayılı dosyasına gönderilen 04/05/2016 tarihli dava dilekçesi ile; Davalılardan … sevk ve idaresindeki mülkiyeti davalı … Teknik Hırdavat Civata Mak. Ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti’ye ait olan ve davalı … Sigorta A.Ş tarafından sigortalı bulunan, … plakalı aracı, davalı sürücünün park ettiği sırada yaya kaldırımı ile banket kısmında geri manevra yaparken yaya olan davacıya aracın arka kısmı ile çarptığını ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, davalının ağır şekilde yaralanmasına neden olduğunu, Torbalı 3. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası ile görülen davada adli tıp raporunda, davalı …’nın tam kusurlu olduğunun tespit edildiği ve cezalandırılmasına karar verildiğini, davacının kaza nedeniyle halen yatağa bağlı olarak yaşamını sürdürmekte olduğunu, bakımını annesinin yaptığını, kazadan önce seyyar olarak simit, poğaça satarak günlük 100,00-TL yevmiye almakta iken, hiçbir işte çalışamadığını, ayakta durmakta zorlandığını, kaza nedeniyle halen yatalak durumda olması ihtiyaçlarını annesinin yardımı ile yürütmek zorunda kalması nedeniyle ayrıca psikolojik travma geçirmesine yol açan kaza nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 40.000,00-TL manevi 10.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Dava dilekçesinin Mahkememizin … Esas numarasını aldığı ve Mahkememizce yargılamaya bu numara üzerinden devam edildiği anlaşılmıştır.
Yargılama devam ederken davacı vekili tarafından 29/11/2016 tarihli duruşmada, maddi tazminat konusunda davadan feragat beyanında bulunulduğu, manevi tazminata ilişkin davaya devam ettikleri görülmüştür.

Mahkememiz … Esas … Karar sayılı dosyası ile; 25/09/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaya olan davacının yaralandığı ve maluliyetinin oluştuğu gerekçesi ile davalılardan maddi ve manevi tazminat istemi ile iş bu davanın açıldığı, davalı …’nın sürücü olması, yine davalı … Teknik Hırdavat Civata Mak. Ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti’nin aracın maliki sıfatı olması nedeniyle, davalı sigorta şirketinin kazaya karışan ve davalı …’in kullandığı … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalayan şirket olduğu ve poliçe hükümlerine göre zarardan sorumlu olduğu iddiasında bulunulduğu, yargılama devam ederken davacı tarafça maddi tazminat isteminden feragat edildiği, manevi tazminat istemi yönünden davaya devam edildiği yönünde beyanda bulunulduğu, davacının geçirdiği kaza nedeniyle yardıma ihtiyaç duyacak şekilde yaşamaya devam ettiği, geçimini kendisinin sağlayabileceği bedensel gücünün azaldığı, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesine asli kusurlu olduğu, davacının bundan sonra ki hayatında bu kaza nedeniyle yaşabileyeceği zorluklar nedeniyle dava tarihi itibariyle manevi yönden zarara uğradığı, takdir edilecek manevi tazminatın bir tarafın fakirleşme sebebi olmayacağı gibi bir tarafın zenginleşme aracı olmamasının gerektiği, hakkaniyete uygun şekilde bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, davacı tarafça her ne kadar dava dilekçesinde manevi tazminat istemi yönünden de davalı sigorta şirketinden istemde bulunmuş şekilde beyanının olduğu görülmüş ise de, davalı sigorta şirketinin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi kapsamında manevi zarar yönünden teminat kapsamında olmaması nedeniyle sorumlu olmadığı, bu nedenle manevi tazminatın davalı … ve davalı yine davalı … Teknik Hırdavat Civata Mak. Ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti’nden tahsili yönünde hüküm kurulması gerektiği, faize ise kazanın olduğu tarihten itibaren hükmedilmesi gerektiği anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne” dair hüküm kurulduğu görülmüştür.
Davacı vekili 05/09/2017 tarihli istinaf istemli dilekçesini, davalı … Teknik Hırdavat Civata Mak. Ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti. Vekilinin 28/08/2017 istinaf istemli dilekçesini dosyaya sundukları, Mahkememiz dosyasının istinaf incelemesi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesine gönderildiği görülmüştür.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 08/04/2020 tarihli … Esas … Karar sayılı bozma kararı ile; ” Dava, trafik kazası nedeniyle yaralanan yayanın kazaya sebebiyet veren aracın sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle maddi tazminat isteminin feragat nedeniyle, manevi tazminat isteminin de kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Manevi tazminat; ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve moral yapısı, somut olayın koşulları, tarafların kusur durumları, yaralanma varsa yaralanmanın derecesini gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır.Ceza hukuku ve Medeni Hukuk arasındaki ilişki Borçlar Kanununun 53. maddesinde; “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyla de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” şeklinde düzenlenmiş ve kural olarak bağımsızlık ilkesi benimsenmiştir. Madde bu yönüyle irdelendiğinde; hukuk hakimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değildir. Ancak; aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak yapılan maddi olgular ile bağlıdır. Burada hemen vurgulamakta yarar vardır ki; hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak delilleriyle tespit edilip edilmediği olmalıdır. Yasadaki açık düzenleme, yerleşen yargısal uygulama ve bilimsel görüşler karşısında; kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararın, diğer söyleyişle fiilin işlendiği … olduğu halde kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptamanın tek başına hukuk hakimini bağlayacağını kabule olanak bulunmamaktadır. Nitekim aynı ilkeler kararlı biçimde Hukuk Genel Kurulunun 10.12.1975 gün ve 11 E., 406 K. ; 25.11.1983 gün ve 4-261E,1220 K.; 17.06.1998 gün ve 1998/19-523 E.-508 K.; 28.11.2001 gün ve 2001/11-1103 E.,1084 K.; 21.11.2001 gün ve 2001/4-955 E., 1073 K sayılı ilamların da açıklıkla kabul edilip, vurgulanmıştır. (Yargıtay 17. HD’nin 20.09.2018 tarih 2015/14184 E, 2018/7989 K sayılı kararı). Somut olayda davacı vekili, park eden davalı sürücünün geri manevra yaptığı sırada müvekkiline çarparak sol femur boyunda kırık oluşacak ve bakıma ihtiyaç duyacak şekilde yaralandığını ileri sürerek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Manevi tazminata hükmedilmesi için davalı sürücünün kusurlu olması yeterli ise de manevi tazminat miktarının belirlenmesinde kusur oranı önemli bir veridir. Mahkemece, davalı işleten vekilince kusura ilişkin itirazda bulunulmasına rağmen kusur raporu alınmaksızın ceza mahkemesince Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden alınan davalı sürücünün asli kusurlu, davacının kusursuz olduğuna dair rapora göre hüküm kurulmuştur. Ceza mahkemesi de bu rapora itibar ederek mahkumiyet hükmü kurmuş ve karar miktar itibariyle kesin ise de ceza mahkemesince belirlenen maddi vakıalarla bağlı olan hukuk hakimi kusur oranıyla bağlı olmadığı için davalı işleten tarafından kusura itiraz edildiği de gözetilerek ceza mahkemesince belirlenen maddi vakıaları dikkate alır şekilde kusur raporu alınması gerekirken davanın esasına etkili olan bu delil toplanıp değerlendirilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. Yine davacı vekili, müvekkilinde sol femur boyun kırığı bulunduğunu belirterek ceza dosyasında alınan adli raporlara ve 19.10.2015 tarihli İzmir … Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen “Özürlü Sağlık Kurulu” raporuna dayanmış ise de 19.10.2015 tarihli raporda toplam %35 özürlülük oranı belirtilirken bir yandan da % 20 özür oranının düşme sonucu oluşan opere sol femur kırığına bağlı olmadığı belirtilmiş olup anılan rapor yeterli açıklığa sahip değildir. Mahkemece aynı yerden alınan 24.04.2017 tarihli raporda ise bu sefer “sol hemiparazi+ sol kalça kırık sekeli sol alt ekstremite özür oranı %12, aynı ekstremitede daha önceden paralizi olduğundan kırığa ait özür oranının ayırt edilemez” ibarelerine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi raporların hangi tarihte yürürlükte olan yönetmelik veya tüzük hükümlerine göre hazırlandığı da belirtilmemiş, böylelikle kesinleşen ceza mahkemesi kararına göre davacının femur kırığı oluşacak şekilde yaralandığı anlaşılmakla birlikte yaralanmanın boyutu, davacının maluliyete uğrayıp uğramadığı kesin bir sonuca ulaştırılmamıştır. Her ne kadar davacının yaralanmış olması manevi tazminat için yeterli ise de yaralanmanın boyutları manevi tazminat miktarının belirlenmesinde önemli bir kriter olduğundan davalı işleten tarafından da baştan itibaren raporlara itiraz edildiği de gözetilerek mahkemece bir başka üniversite hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümünden veya Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden, davacının maluliyet durumuna ilişkin kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine uygun, raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek rapor aldırılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Dosyada tarafların ekonomik sosyal durumlarına ilişkin araştırma yazı cevaplarına da rastlanmamıştır. Kabule göre de, maddi tazminat talebi davalı sigorta tarafından yapılan ödeme üzerine feragatle sonuçlanmış olup Yargıtay 17 HD’nin yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere ortada hakkın özünü ortadan kaldıran bir feragat söz konusu olmayıp davacı dava açmakta haklı olduğundan aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. (Yargıtay 17. HD’nin 2016/19806E, 2019/9172 K sayılı kararı). Bu durumda, ilk derece mahkemesince tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri esaslı deliller toplanmadan karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin davacı vekili ve davalı … Teknik Hırdavat…Ltd. Şti vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuranlar vekillerinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.” Şeklinde karar verilerek dosyamızın Mahkememize iade edildiği, iş bu esas numarasını aldığı görülmüştür.
BAM kararı uyarınca SED araştırmasına ilişkin müzekkerelerin yazıldığı, fakat ilgili evrakın dosyamız içine alınmadığı anlaşılmış. Bu kez karar uyarınca yazışmaların yeniden yapıldığı ve taraflara ilişkin inceleme yanıtlarının dosya içine konduğu görülmüştür.
Ayrıca dosyanın meydana gelen kazada kazaya karışan tarafların kusur oranlarının yüzde olarak tespitinin ve gerekse 3. İhtisas Dairesinden davacının bedensel açıdan iş göremezlik oranının yine yüzde olarak belirlenmesi ile iyileşme süresinin belirlenmesinin, bu konuda dosya içerisinde bulunan raporların değerlendirilmek sureti ile nihai rapor düzenlemek üzere dosyanın İstanbul ATK Trafik İhtisas Kuruluna gönderildiği, İstanbul ATK 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 25/11/2020 tarihli ön raporu uyarınca davacının trafik kazası yaralanmasına bağlı sol femur boyun kırığına yönelik yeni yaptırılacak eklem açıklıklarını dereceleri ile belirtir, nötral sıfır metoduna göre, sağ ve sol taraf mukayeseli (sağlam tarafla karşılaştırmalı) ortopedik muayenesi (kısalık-atrofi-pseudoartroz belirtir) ile yeni çekilecek kırık alanını içine alan iki yönlü direk grafılerin dijital ortamda (DİCOM) CD kopyasının ve bu incelemeler sonucu düzenlenecek raporlarının teminen gönderilmesi talep edilmiştir.
İstanbul ATK ön raporu uyarınca İzmir … Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi nezdinde dava konusu kaza nedeni ile davacı için düzenlenen teşhis ve tedavi evraklarının celp edilerek dosyamız içine alınmıştır.
İstanbul ATK ön raporu uyarınca dosyanın … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ortopedi Kliniğine gönderildiği, davacı için düzenlenen 22/05/2021 tarihli raporun Mahkememize sunulduğu görülmüştür.
Celp edilen kayıtlar ve İstanbul ATK ön raporu uyarınca … Üniversitesi Tıp Fakültesi nezdinde düzenlenen rapor ile birlikte Mahkememiz dosyasının yeniden İstanbul ATK 2. Adli Tıp İhtisas Kuruluna gönderildiği, 16/07/2021 tarihli raporun dosyaya sunulduğu görülmüştür.
Raporun yapılan incelemesinde; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümleri E Cetveline göre davacıda %3,1 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağını, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Yapılan incelemede İstanbul ATK tarafından düzenlenen 16/07/2021 tarihli raporun davacının iş göremezlik oranının çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği hükümlerine düzenlendiği, gerek dava dosyamızda mevcut İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararı, gerekse kaza tarihi itibari ile uygulanması gerekli mevzuat hükümlerinin belirlenmesi konusunda yerleşik yüksek yargı kararları dikkate alındığında davacının iş göremezlik oranının Maluliyet tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Bu kez davacının Maluliyet tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre yeniden inceleme yapılarak davacının iş göremezlik oranının belirlenmesi dosyanın yeniden İstanbul ATK’na gönderildiği, 23/03/2022 tarihli raporun dosyaya sunulduğu görlümüştür.
Raporun yapılan incelemesinde; E cetveline göre %3.1 (yüzdeüçnoktabir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, İyileşme (iş göremezlik) süresi içerisinde 3 (üç) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği, İleride yapılması muhtemel operasyon olup olmadığının bilinemeyeceği, Kaza nedeniyle SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin ne kadar olduğu ve/veya olacağı hususu Kurulumuzun ve Kurumumuzun görev tanımına girmediğinden bu hususta görüş bildirilemediği kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Karayolları Fen Heyetinden belirlenecek bilirkişilerden oluşacak 3 kişilik heyete tevdi edilmek üzere dosyanın Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine yönerge yolu ile gönderildiği, 22/11/2022 tarihli heyet raporunun dosyaya sunulduğu görülmüştür.
Raporun yapılan incelemesinde; Meydana gelen kazada … plakalı Kamyonet sürücüsü davalı …’nın %100 oranında kusurlu olduğunu, dava dışı … …’nın meydana gelen olayda kusurunun olmadığı görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Raporun taraflara tebliğ edildiği görülmüştür. Taraf vekillerinin rapora karşı itiraz dilekçelerini dosyaya sundukları görülmüştür.
Dava, 25/09/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, bu nedenle bedensel ve manevi zarara uğradığı iddiası ile kazaya karışan karşı taraf araç ZMS Sigorta Poliçesini düzenleyen sigorta şirketi, karşı taraf araç sürücüsü ve maliki aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacı tarafça 29/11/2016 tarihli duruşmada maddi tazminat istemi yönünden davadan feragat edildiği beyan edilmiş, maddi tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Manevi tazminat istemi yönünden ise davalı gerçek kişi … ile davacının Sosyal Ekonomik Durum Araştırmalarının yapıldığı ve düzenlenen tutanakların dosyaya alındığı görülmüştür.
Meydana gelen kaza nedeni ile davacının kaza tarihi itibari ile uygulanması gereken yönetmeliğin maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği olduğu tespit edilerek bu yönetmeliğe göre davacının kalıcı iş göremezlik oranının çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği de değerlendirilmek sureti ile %3.1 oranında olduğu tespit edilmiş, ayrıca davacının 9 aylık sürede iyileşebileceği belirlenmiş, bu sürenin 3 ayı boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyacağı anlaşılmıştır.
Tespit edilen bu iş göremezlik durumu, tedavi süresi ve yardıma ihtiyaç olduğu süreç dikkate alındığında davacının manevi yönden bu kaza nedeni ile zarar gördüğü, bu durumun günlük hayatını oldukça etkilediğinin kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Meydana gelen kazada davalı sürücü …nın tam ve asli kusurlu olduğu, davacı yaya …’nın ise bankette beklediği sırada kazanın meydana gelmesi nedeni ile yaralandığı ve herhangi bir kusurunun bulunmadığı dosyadaki verilere uygun ve hükme esas alınabilir nitelikte düzenlenen raporlar ile tespit edilmiştir.
Sebebiyet vermediği bir kazadan dolayı davacının belli bir oranda iş göremez hale geldiği, uzun süre bir kişinin bakımına ihtiyaç duymak zorunda kaldığı dikkate alındığında davacının manevi zarara uğradığının kabulü gerektiği, tespit edilecek manevi tazminatın bir tarafın zenginleşme aracı olmaması gerektiği gibi bir tarafın da mahvına sebep olmaması gerektiği hakimin hakkaniyet koşulları içinde uygun bir manevi tazminata hükmetmesi gerektiği genel hukuk uygulamasının kabulündedir.
Davalı sürücünün haksız fiili gerçekleştiren kişi olması, davalı karşı taraf araç maliki olan şirketin kazaya sebebiyet veren araç maliki olması nedeni ile meydana gelen zararlardan TBK hükümlerine göre manevi zarara ilişkin hükmolunacak tazminattan her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumluluk ilkeleri uyarınca sorumlu olacakları anlaşılmış, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği görülmüş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın maddi tazminat istemi yönünden feragat nedeni ile REDDİNE
Davanın manevi tazminat istemi yönünden KISMEN KABULÜNE,
15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 25/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı … Tetnik Hırdavat Civata Makine ve Gıda Sanayi Tic. Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,

Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Maddi tazminat istemi yönünden;
179,90 TL red harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Maddi tazminat isteminin davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme üzerine davacı tarafından feragat beyanında bulunulması nedeni ile davalı sigorta şirketi lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Maddi tazminat istemi yönünden yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Manevi tazminat istemi yönünden;
Kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 1.024,65 TL harçtan, peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 853,87 TL karar ve ilam harcının davalı … ve davalı … Tetnik Hırdavat Civata Makine ve Gıda Sanayi Tic. Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı … ve davalı … Tetnik Hırdavat Civata Makine ve Gıda Sanayi Tic. Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı … ve davalı … Tetnik Hırdavat Civata Makine ve Gıda Sanayi Tic. Ltd. kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ve davalı … Tetnik Hırdavat Civata Makine ve Gıda Sanayi Tic. Ltd. Şti.’ne müştereken ve müteselsilen örehlebihe
Davacı tarafından manevi tazminat istemi için yapılan 204,28 TL başvuru harcı, 1.800,00 TL Bilirkişi ücreti, 1.640,00 TL ATK Fatura bedeli, 675,25 TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 4.319,53 TL yargılama giderinden kabul red oranı dikkate alınarak 1.295,85 TL’nin davalı … ve davalı … Tetnik Hırdavat Civata Makine ve Gıda Sanayi Tic. Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Karar kesinleştiğinde artan gider avansının taraflara ödenmesine,
Dair karar, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvuru yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/01/2023

Yazman …
e-imza

Yargıç …
e-imza