Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/190 E. 2021/201 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/190
KARAR NO : 2021/201

DAVA : İtirazın İptali (Sigorta Sözleşmesine Dayalı)
DAVA TARİHİ : 11/03/2020
KARAR TARİHİ : 11/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … Sigorta A.Ş vekilinin 11.03.2020 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkili şirkete nakliyat abonman sigorta poliçesi ile sigortalı …. Metal San. Ve Tic. A.Ş.’ye ait olan 17 bobin galvanizli tel emtiasının … limanı’ndan …. limanına taşınmak üzere …. nolu konşimento ile … Gemisine yüklendiğini, emtianın … nolu konteynır içerisinde taşındığını, konteynırın tahliye aşamasında tabanında ıslanma olması sebebiyle 13.08.2019 tarihinde açılmasıyla tuzlu suya maruz kalması sebebiyle ıslandığını ve 17 Rulo (25,920.00 KG) yükün hasar gördüğünü, emtianın alıcı firma tarafından teslim alınmayarak …. de bulunan konteynır sahasına yeni gönderildiğini, bunun üzerine davalı …. SA ya izafeten … AŞ ye ihtarname gönderildiği, davalı tarafın hasarı karşılamadığını, hasarlı emtia bedelinin 9.111,33 STERLİN olarak tespit edildiğini, bu bedelin sigortalıya ödendiğini, davalının TTK m. 1178 e göre zarardan sorumlu olduğunu, TTK m. 1472 göre müvekkilinin sigortalının haklarına halef olduğunu, yapılan ödemenin davalı tarafça kabul edilmemesi üzerine İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas numarasıyla genel haciz yoluyla takibe geçildiğini, davalının takibe itirazıyla takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. SA’ya İzatefeten …. A.Ş vekilinin 29.06.2020 tarihli cevap dilekçesiyle; konşimentoda 10. maddede Londra Mahkemelerinin yetkili kılındığı, davanın yabancı mahkemede görülmesi gerektiğini, kırkambar taşıması olan konteynır taşımasında yapıldığını, navlun sözleşmesinin konşimentoda yer aldığını, konşimentonun arkasındaki şartların tarafları bağladığını, konşimentonun 10 maddesi ile uyuşmazlıklar hakkında Londra Mahkemelerinin ve yetkili olup uygulanacak hukukun İngiliz Hukuku olduğunu, MÖHUK m.47 ve HMK m.17’e göre Londra Mahkemelerinin yetkisinin kabul edildiğini, esas bakımından da müvekkiline atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını 6102 sayılı TKK m.1185’e göre süresinde ihbar yapılmadığını, her iki tarafın katıldığı bir tespit işleminin de yapılmadığını, hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin belli olmadığını, deniz taşıması sırasında hasarın meydana geldiğinin ispatlanamadığını davacının ispatlaması gerektiğini, konteynırların FCL kaydı ile yüklendiğini, konteynırı yükleten tarafından tamamen doldurulduktan sonra taşıyana mühürlü olarak teslim edildiğini, belirterek davanın yetkili mahkemede açılmamış olması nedeniyle yetkisizlik nedeniyle veya esastan davanın reddine ve % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiği belirlenmiştir.
Dava; sigorta sözleşmesine dayalı taşıma şirketine karşı sigorta konusu malın hasarına istinaden açılan rücuen takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
İzmir …. İcra Müdürlüğünün …. Esas numarasıyla, fotoğraf, gümrük beyannamesi, ihtarname, konşimento, sigorta sözleşmesi, poliçe, genel şartlar, ekspertiz raporu incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İzmir …. İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı … Sigorta AŞ’nin takip borçlusu …. SA ya izafeten … AŞ aleyhine açtığı 26.12.2019 tarihli ilamsız takip talebinde 65.352,84 TL asıl alacak ve işlemiş faizi ile birlikte 67.453,08 TL üzerinden reeskont faiz ile tahsili için takibe geçtiği, borçluya ödeme emrinin 02.01.2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 08.01.2020 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği ve 09.01.2020 tarihinde takibi durdurulmasına karar verildiği belirlenmiştir.
Dosyaya ibraz edilen konşimento da yer alan yetki ilk itirazı incelendiğinde; bu halde yetkili mahkemenin madde 10’a göre …. numaralı konşimentoda yer alan ve milletlerarası yetki kaydını içeren konşimento kuralının genel işlem şartı niteliğinde bulunduğu açıktır. Buradaki genel işlem şartı, ticari nitelikte olsa da, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu m. 20-25’te yer alan denetime tabidir. Söz konusu denetim gerek tüketici gerekse de ticari nitelikteki genel işlem şartlarına uygulanmaktadır. Ayrıca söz konusu hükümler, tarafların iradelerinden bağımsız olarak emredici nitelikte kurallar barındırması nedeniyle kamu düzenine ilişkindir. Dolayısıyla Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 2 uyarınca, hukuki işlemin tarihine bakılmadan, TBK m. 20-25’de yer alan kurallar geçmişe yönelik olarak da uygulanabilecektir. Öte yandan somut olayda yabancılık unsurunun bulunması da, kamu düzeni ile ilgili bulunan söz konusu hükümlerin uygulanmasını engellememektedir. Çünkü bu konuda “Türk hukukunu doğrudan uygulanan kuralları” başlıklı MÖHUK m. 6 uygulama alanı bulur: “Yetkili yabancı hukukun uygulandığı durumlarda, düzenleme amacı ve uygulama alanı bakımından Türk hukukunun doğrudan uygulanan kurallarının kapsamına giren hallerde o kural uygulanır.” Öğretiye göre, iç hukukta sözleşmeler için getirilmiş olan ve kamu yararı açısından önemli olan hükümler (örn. kira hukukuna ilişkin emredici hükümler, hâkimin fahiş cezai şartı indirmesi gibi), Türkiye’de yabancı bir hukuka tabi olan sözleşmelere de doğrudan uygulanır (Bkz. Aysel Çelikel / Bahadır Erdem: Milletlerarası Özel Hukuk, 11. Bası, 2012, s. 155). Genel işlem şartlarına ilişkin hükümlerin bu kapsamda değerlendirileceği açıktır. Dolayısıyla yabancılık unsurlu olaylarda dahi, mahkemenin TBK’ da yer alan genel işlem şartlarına ilişkin denetim kurallarını uygulaması gerekmektedir.
Olayda konşimentoda yer alan yetki kaydının müzakere edildiği kabul edilse dahi, TBK m. 25’e göre söz konusu genel işlem şartı içerik denetimine tabidir. Bu maddeye göre, “Genel işlem koşullarına, dürüstlük kuralına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştıracak nitelikte hükümler konulamaz.” Somut olaydaki yetki kaydının geçerli olduğu kabul edildiğinde, söz konusu konşimento tahtında ortaya çıkan her türlü uyuşmazlıkta davacının yükle ilgilinin Londra mahkemelerine başvurması gerekecektir. Bu halde TBK m. 25 çerçevesinde söz konusu yetki kaydının geçersiz sayılmasına sebep olmaktadır.
Ayrıca, Konişmentoda yer alan yetki kaydı incelendiğinde “Tüccarın açtığı herhangi bir davanın ve aşağıda belirtilen koşullar saklı kalmak kaydıyla taşıyıcının açtığı herhangi bir davanın Londra Yüksek Mahkemesi’nin inhisari yetkisinde olduğu ve ingiliz kanunlarına tabi olduğu kabul edilmiştir Amerika Birleşik Devletlerine veya Amerika Birleşik Devletlerinden yapılacak taşımalara ilişkin dava, münhasıran NewYork Güney Bölgesinden sorumlu Birleşik Devletler Bölge Mahkemesinde açılacak ve ABD kanunları münhasıran geçerli olacaktır. Tüccar herhangi bir diğer mahkemede dava açmamayı ve başka bir mahkemede açılan davanın sona erdirilmesinde oluşacak taşıyıcının makul yasal giderlerini ve masraflarını karşılamayı kabul eder. Tüccar yukarıda belirtilen esasa ilişkin tüccar aleyhine verilmiş herhangi bir karara itiraz hakkından feragat eder.
Navlun veya tüccarın taşıyıcıya ödemesi gereken herhangi bir diğer tutarla ilgili herhangi bir anlaşmazlık durumunda, taşıyıcı seçim hakkı kendisinde olmak üzere belirtilen ülkelerde ya da yükleme limanı, boşaltma limanı, teslim yerinin bulunduğu ülkede veya tüccarın ticari faaliyetinin bulunduğu herhangi bir yerde tüccar aleyhine dava açabilir.” bu kaydın her iki taraf için belirli bir mahkemeyi yetkili kılmadığı, taraflardan birinin menfaatlerinin üstün tutulduğu ve karşılıklı dengenin bulunmadığı bir mahkeme seçimi yapıldığı görülmektedir. Uluslararası Usul Hukuku açısından bu tür yetki kayıtları “Asimetrik Yetki Kaydı” olarak anılmaktadır. Bu tür kayıtların mahkemenin belirli olmaması sebebiyle geçerli olarak kabul edilmemektedir. Ayrıca bu durum, genel işlem şartı denetimi dışında ortaya çıkmaktadır. Mahkemeye sunulan asimetrik yetki kaydının geçersizliği için genel işlem şartı denetimine başvurmaya dahi gerek yoktur.
Sonuç olarak, MÖHUK m. 6 gereğince uygulama alanı bulan genel işlem koşullarına ait hükümler gereğince 6098 sayılı TBK m. 25 uyarınca başvurulacak içerik denetimde bu tür yetki kayıtlarının evleviyetle dürüstlük kuralına da aykırı olacağı açıktır. Dolayısıyla gerek genel usul hukuku ilkeleri gerekse de BK m. 25 özelinde söz konusu mahkeme kaydının geçerli bir uluslararası yetki sözleşmesi olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir. Yetki itirazına dayanak yapılan konşimento kaydının geçerli olmadığından bu yöndeki yetki ilk itirazının reddine karar verilmiştir.
Dosya üzerinde yapılan Bilirkişi Kaptan …, Bilirkişi Makina Mühendisi …, Teknik Bilirkişi ….’den vasıtasıyla yapılan inceleme ile alınan 03.02.2021 tarihli raporda; davaya konu yükte meydana gelen hasara ilişkin olarak dosya üzerinde yapılan incelemede davacı sigorta şirketinin sigortalısı …. A.Ş. tarafından üretilen ve rulo halinde paketlenerek 17 bağ / 25.920 kg olarak satılan galvanizli çelik telin davalı taşıyan firmanın acentesi tarafından 20’lik …. numaralı konteynere yüklenerek …. Limanından ….’nin … Limanına … Gemisiyle taşındığı, tahliye işlemlerinin tamamlanmasıyla …’deki tesisine sevk edildiğini, tırın tahliyesi sırasında konteyner tavanında ıslaklık bulunduğunun belirlendiğini ve konteyner sahasına yükün geri gönderildiğini, hasardan haberdar edilen … A.Ş. tarafından hasarın … Hizmetlerine başvurularak ekspertiz incelemesi yaptırıldığı, bu incelemede konteynerin duvar panellerinde ezilme, deformansyon bulunduğu, sağ kapu panelenini alt kısmında jontanın yırtılma, yırtığı yapıştırılmak suretiyle tamir edilmeye çalışıldığını, ahşap desteklerle tabanın güçlendirilmesi işleminin yapıldığı ve konteyner içerisinde tuz izlerinin bulunduğu, emtiadaki hasara ilişkin olarak yapılan incelemede hasar bedelinin 14.852,16 GBP olarak belirlendiği, diğer masraflarla birlikte toplam zararın 16.701,82 GBP olduğu, yine sovtaj bedelinin de 51.321,60 TL olarak belirlendiği, bu miktarın mashup edilmesiyle kalan miktarın 9.338,19 GBP olarak belirlendiği, bu hesaplamanın yerinde olmakla birlikte sovtaj bedelinin 7.639 GBP olduğu tespit edilmekle yine ardiye, navlun, sigorta vd giderlerinin eklenmesiyle gerçek zararın 9.488,66 GBP olarak tespit edildiği, TTK m. 1239’a göre konşimentonun …. ibaresi nedeniyle kirli konşimento olmadığını, taşıyanın hakimiyet alanine girmeden önce konteynerde bir hasar bulunduğunun konşimentoya kayıt olarak düşülmediğini, bu halde konteynerin haricen iyi olduğunun tespit edildiği, TTK m. 1178/2 gereğince sorumluluğunun bulunduğunu, hasara uğrayan eşyanın TTK m. 1186’a göre gayri safi ağırlığının her kg için 2 ÖÇH, koli ve ünite başına 666,67 ÖÇH’den yüksek olanının sorumluluğunu doğuracağını, buna göre 25.920 kg x 2 ÖÇH = 51.840 ÖÇH veya 666,67 ÖÇH x 1 konteyner = 666,67 ÖÇH sınırlarından kg başına olan 51.840 ÖÇH’nin daha yüksek olduğundan bu sınırın dikkate alınması gerektiği, bu sınırından 9.488,66 GBP’den yüksek olduğu, zarardan TTK m. 1178 gereğince davalı taşıyanın sorumluluğunu bulunduğu belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davalı …. A.Ş. vekili 01.03.2021 tarihli beyan dilekçesiyle; yetki konusunda bilirkişi görüşünü kabul etmediklerini, TTK m. 1185 gereğince hasarla ilgili olarak taşıyana bir ihbar yapılmadığını, 11.08.2019 tarihinde geminin varma limanına yanaştığı 21.08.2019 tarihinde alıcının deposunda hasar tespiti yapıldığı, bu süre içerisinde bildirim yapılmadığını, malların ne şekilde ve neden hasarlandığının net olarak anlaşılamadığını, konşimento incelendiğinde taşımanın FCL / FCL (full container load) olarak yüklendiğini, mühürlü olarak teslim alındığını, yine konşimentoda “shipper’s load, stow, count” (yükleyici yükledi, istifledi, saydi) klozunun yer aldığı, yükleme öncesinde ve sonrasında ve teslim alınma sırasında konteynerin alıcının adresinde kaldığını, konteynerda hasar olsa bile sigortalının yanlış yüklemesinden kaynaklanabileceğini, müvekkilinin sorumluluğu olmadığından yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, %10 oranında fark hasar tutarına dahil olmadığını, bu durumda %10’luk farkın mahsup edilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Toplanan tüm delillerler ve yapılan incelemelere göre; taşımaya konu olan konteynerda hasar olması nedeniyle davacının sigortalısının malının zarar gördüğü, olaydaki somut tespittir. Zira gerek ekspertiz incelemesi ve gerekse mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesinde bu durum belirlenmiştir. Davalı taraf kendilerine ihbar yapılmadan inceleme yapıldığını belirtmiş ise de, TTK m. 1184 gereğince gönderilenin yetkili uzmanlara malın hasara uğradığını tespit ettirme imkanı bulunmaktadır. Bu durumda mümkün olduğunca karşı tarafın hazır bulundurulması kabul edilmekle birlikte TTK m. 1185/2 gereğince resmi atanmış uzmanlar tarafından yapılan incelemelerde bildirime gerek bulunmamaktadır.
Taşımaya konu olan … nolu konteynır içerisinde bulunan galivalizli çelik tel emtiasının ıslanması nedeniyle korozyona uğradığı ve hasarlandığı, ekspertiz raporlarında belirlendiği üzere; konteynır üzerinde bulunan delik nedeniyle içeriye giren yağmur sularının emtiayı hasara uğrattığı, konteynerin tavan iç duvar kısımlarında da paslanma bulunduğu, aynı zamanda konteynerin daha önceden yapıştırılmış ve yırtıklarının onarılmış ve tamir edilmeye çalışılmış olduğu, ancak mevcut koşullarda çok iyi durumda bulunmadığı, sızmanın bulunduğu yerlerde galvanizli tel bobinlerinde temas noktalarında paslanma oluştuğu ve emtiada meydana gelen hasarın değerinin 14.852,16 GBP olarak tespit edildiği, davalının itiraz dilekçesinde belirtmiş olduğu %10 sigorta ilave bedelinin ise bilirkişi raporunda dikkate alınmadığı ve bu bedelin zararın hesabında alacağa eklenmediği, hasarlı emtia bedeli olan 14.852,16 GBP’ye ardiye, navlun, ürünün geri geliş sigorta bedeli, liman masrafları gibi harcamaların eklendiği ve sovtaj bedeli olan 51.321,60 TL’nin bilirkişiler tarafından belirlenen karşılığı 7.639 GBP olarak tespit edilmekle bu miktar mal tutarından mahsup edilmekle kalan zararının / gerçek zararının 9.488,66 GBP bulunduğu belirlenmiştir.
Taşımayı FCL kaydıyla yapmakla konteynerin su geçirmezliği için gerekli denetimlerin taşıyan tarafından zorunlu denetim yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi bundan kurtuluş için gerekli ispat vasıtalarını da ortaya koymamıştır. Konteynerdeki delik derhal anlaşılabilecek ve gözle görülebilecek nitelikte olmadığı da belirlenmiştir. 6102 sayılı TTK m.1141’e göre taşıyan sorumludur. TTK m. 1186 ya göre bilirkişi raporunda da taşıyanın sorumluluk miktarı dava tarihi itibari ile kg başına 2 ÖÇH’den olmak üzere davalının sorumluluğunun 25.920 kg x 2 ÖÇH = 51.840,00 ÖÇH karşılığı 561.992,26 TL’nin altında kaldığında oluşan zarar miktarı 9.488,66 GBP’nin ödeme (10.10.2019) tarihi itibariyle karşılığı 68.413,24 TL (14.10.2019 tarihi itibariyle ise – makbuz tarihi – 70.700,96 TL) olduğu, ancak davacının sigortalıya 9.111,33 GBP ödemesi nedeniyle bu miktarla bağlı kalındığında yapılan ödemenin karşılığının 65.692,69 TL olduğu, fakat davacı tarafından 65.352,84 TL talep edildiği, yine ibraname tarihi olan 10.10.2019’dan takip tarihi olan 26.12.2019 tarihine kadar işlemiş olan faiz miktarının da 10.10.2019 tarihinden 26.12.2019 tarihine kadar 2.510,18 TL olduğu tespit edilmekle taleple bağlı kalınarak 2.100,24 TL bu miktar üzerinden takibin devamına karar vermek gerekmiştir. Fazlaya ilişkin talepler reddedilmiştir.
Buna göre davalının sigortalının doğan zararının, karşılamakla yükümlü olduğu, sigortacı davacı dava dışı sigortalının yerine halef olduğu, ve alacağı ibraname ile temlik aldığından, taşıyanı sorumluluktan kurtulacak herhangi bir kurtuluş beyyinesi getirilmediğinden zarardan sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Olaya konu olan yük zararı taşımada kullanılan konteynerin denize elverişsizliğinden kaynaklanmaktadır. Şayet konteyner taşıyan tarafından tedarik edilmiş ise bu taşıma kabı aynı zamanda geminin alonju sayılır. Konteynerdeki elverişsizlik bu halde geminin denize elverişsiz olmasına neden olacaktır. Dolayısıyla taşıyan ortaya çıkan zarardan TTK m. 1141 (taşıyanın geminin elverişsizliğinden doğan sorumluluğu) uyarınca sorumlu olacaktır. Buna göre taşımaya konu , … nolu konteyner taşıyıcı …. nın temin ettiği ve gemiye yüklenen konteynerdeki delikten su girmesi sonucu yükteki hasarın oluştuğu belirlenmiş olduğundan konteynerdeki bu delik nedeniyle zararın doğduğu belirlenmiştir.
Olaya konu olan yük zararının taşıyan açısından sorumluluğunun belirlenmesinde bugüne kadar uygulanan sorumluluk kuralları dikkate alındığında gerek eski Alman Hukukunda ve mahkememiz uygulamasında; taşımada kullanılan konteynerin denize elverişsizliğinden kaynaklandığı kabul edilerek şayet konteyner taşıyan tarafından tedarik edilmiş ise bu taşıma kabı aynı zamanda geminin alonju sayılmıştır. Konteynerdeki elverişsizlik bu halde geminin denize elverişsiz olmasına neden olduğu kabul edilerek taşıyanın ortaya çıkan zarardan TTK m. 1141 (taşıyanın geminin elverişsizliğinden doğan sorumluluğu) uyarınca sorumlu olduğu ve sorumluluğunun sınırsız olduğu kabul edilmiştir. Ancak bu sorumluluğunun değişen doktrin ve Uluslararası sözleşmede ki sorumluluk sınırlamaları ve uygulaması (Rotterdam Kuralları m. 14’e göre bu davranışlar artık konteynerin yüke elverişli hâle getirilmesi borcu kapsamında değerlendirilmektedir) göz önüne alındığında konteynırın taşıyan tarafından tedarik edilmesi halinde (ki somut olayda ki taşıma bu şekilde gerçekleşmiş olup, davalı vekilinin ön inceleme duruşmasında ki beyanında yer aldığı üzere) taşıyanın sorumluluğu taşıyanın navlun sözleşmesinin ifasına yardımcı olmak amacıyla konteyner tedarik etmeyi taahhüt etmesi navlun sözleşmesinden doğan yan edim yükümlülüğü kabul edilmektedir. Bu halde taşıyan konteynır tedarik ederek tek bir sözleşme niteliği taşıyan ve karma sözleşme olmayan navlun sözleşmesinde taşıma ediminin yanında yan edim olarak sağlam, taşımaya ve yüke elverişli bir konteynır tedarik etmeyi yükümlenmektedir. Bu edim yan edim yükümlülüğü olmakla edimin yerine getirilmemesi halinde sorumluluğu doğmakta olup bu sorumluluk navlun sözleşmesinden ortaya çıkmakta ve sözleşmenin ihlalinden doğan (taşıyan yüke elverişli konteyner tedarik etme borcunun ihlâlinden (kötü ifa) ötürü yükle ilgililere karşı sorumlu olacaktır). TBK m. 112 ve devamına göre borcun ifa edilmemesinden dolayı sorumluluğu bulunacaktır. Taşıyanın hâkimiyet alanında bulunduğu dönemde konteynerin elverişsizliği sebebiyle ortaya çıkan eşya zararları (zıya ve hasar) için ise yüke özen borcunun ihlâlinden doğan sorumluluk kuralları (TTK m. 1178 vd.) uygulanacaktır. Yükümlülüğün ihlâl edilmesi halinde taşıyanın hâkimiyet alanı içerisinde eşya zıya veya hasara uğrarsa, yüke özen borcunun ihlâlinden doğan sorumluluk hükümleri uygulanmalıdır ([e]TTK m. 1061 vd., TTK m. 1178 vd). Konteynırda ki zıya veya hasarın taşıyanın hâkimiyet alanı dışında gerçekleşmesi hâlinde ise, navlun sözleşmesinin ihlâlinden ötürü taşıyan sorumluluk sınırlamasına tâbi olmadan ortaya çıkan bütün zararlardan sorumlu olması söz konusu olacaktır (BK m. 112 vd.)
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasının KABULÜ ile;
Davacı … Anonim Şirketinin, Davalı …. S.A Firmasına İzafeten …. A.Ş. aleyhine İzmir …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yaptığı takibe itirazın kısmen iptali ile taleple bağlı kalınarak takibin 65.352,84 TL asıl alacak ve taleple bağlı kalınarak 2.100,24 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 67.453,08 TL üzerinden devamına,
Asıl alacak miktarı olan 65.352,84 TL’ye takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 4.607,72 TL harçtan dava açılışında alınan 778,80 TL peşin harç ve 35,87 TL tamamlama harcı ile icra dosyasına yatan 337,27 TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 3.455,78 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yargılama gideri olarak yapılan başvuru harcı 54,40 TL, peşin harç 778,80 TL ve tamamlama harcı 35,87 TL ile yazışma ve tebligat gideri 88,00 TL ve bilirkişi ücreti 1.800,00 TL olmak üzere toplam 2.757,07 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 9.568,90 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekili yararına davacıya verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/03/2021

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır