Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/624 E. 2021/639 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/624
KARAR NO : 2021/639

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 30/12/2019
KARAR TARİHİ : 24/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … ve … (… adına kayyumu … ) vekilinin 30.12.2019 harç tarihli ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesiyle; müvekkilinin davalı … Ltd. Şti. nin ortağı olduğunu, davalı şirkette ilk 15 yıl için … ve …’in şirket müdürü olarak münferiden temsile yetkili olarak atandığını, …’in 13.01.2019 tarihinde vefatı ile birlikte müdürlük görevinin sona erdiğini, … tarafından işlerin yürütüldüğünü, … in …’in eşi, …’in de kızı olduğunu, …’in ölümü ile müvekkillerinin şirkette pay sahibi olduğunu, 240 adet paydan 60 adedinin …’e 180 adedin ise …’e intikal ettiğini, şirket müdürü …’in ve …’e kayyım olarak atanan …’ın tüm talep ve ısrarlarına rağmen şirket defterlerini ve kayıtlarının incelenmesine izin vermediğini, şirkete kayıtlı taşınır / taşınmaz malların, demirbaşların, bildirilmediğini ve şirkete girişe dahi izin verilmediğini, müvekkillerine hiç bir şekilde kar payı verilmediği gibi, açıklama yapılmadığından şirket müdürüne 05.12.2019 tarihinde ihtarname gönderildiğini, davalı şirket vekilinin müvekkillerine şirket kayıtlarım inceleyebileceği konusunda beyanda bulunduğunu, ancak izin verilmediğini, …’in şirket kayıtlarında usulsüzlük yaparak şirketten alacaklı göründüğünü, şirketin mallarının azalması ve mal kaçırma tehlikesi nedeniyle şirket üzerine kayıtlı araçlar ve taşınmaz mallar üzerine teminatsız ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini, davalı şirket kayıtlan üzerinde yapılan iş ile gerçek bedeller arasında çok büyük farklar olduğunu, usulsüzlükler bulunduğunu, kamu borçlarının mevcut olabileceğini belirterek öncelikle şirketin dava tarihindeki halinin tespitini, taşınır ve taşmmaz mallar ile banka hesaplan üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, şirketin feshini ve bunun mümkün olmaması halinde, müvekkillerinin şirket ortaklıklarından çıkarılmasına, şirket gerçek değerlerinin tespit edilerek faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti vekilinin 10.03.2020 tarihli cevap dilekçesi ile; davacı tarafın ileri sürdüğü şirket yönetiminin Muris …i geçmişe dönük borçlandırılması iddiasının doğru olmadığını, şirketin haklı nedenle feshine sebep olacak eylem yapılmadığını, şirket yönetimi ve ortağının kendisine düşen asli görevleri özenle yerine getirdiğini, davacı tarafın iddia ettiği gibi şirket müdürü …in kişisel menfaatleri uğruna şirket ticaret unvanı ve mallarım kötüye kullanmadığını, davalı tarafından herhangi bir bedel ödenmediği iddia edilmiş ise de … ölümüyle davacılara maddi yardım yapıldığını, davacmm şirket ortaklığından ayrılmasını gerektirecek bir durumun bulunmadığım belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 22.06.2020 tarihli replik dilekçesiyle; davalı tarafın 02.01.2020 tarihli tensip zaptının 11. nolu ara karan gereğince arabuluculuk tutanağının sunulmadığım, zira haklı sebebe dayalı fesih talepli dava açıldığından bu davanın arabuluculuk şartım gerektirmediğini, Yargıtay …. HD nin … Esas … Karar sayılı 17.02.2020 tarihli kararında arabuluculuğa tabi olmayan bir dava ile birlikte açılan arabuluculuğa tabi davaların arabuluculuk dava şartına tabi olmadığını belirtir karar verdiğini, esas yönünden de … ve şirkette çalışan sorumluların müvekkiller ile müvekkil …e kayyum olarak atanan …ın resmi kayıtların ve belgelerin incelenmesine izin vermediğini, aynca şirket müdürü … Oğlu …in müvekkili kayyumu …a küfür ve tehditlerde bulunduğunu, şirketin birlikte yürütülmesinin imkânsız olduğunu, Yargıtayın yerleşmiş kararlarının bu yönde olduğunu, güven ilişkisinin zedelendiğini, bu nedenle ihtarname gönderildiğini, ancak davalı şirketin böyle bir izin vermediğini, bilirkişi incelemesiyle bu usulsüzlüklerin ortaya çıkacağını, haklı sebep kavramına ilişkin kanunda bir açıklık olmamakla birlikte dürüstlük kuralına aykırılığın haklı sebep teşkil ettiğini belirterek şirkete ait dava tarihinde ki taşınır taşınmaz malların tespitini ve davalı şirkete ait …, …, …, … plakalı araçlar üzerine ve taşınmaz mallar üzerine ayrıca şirkete ait banka hesaplarına teminatsız olarak tedbir konulmasına, şirketin haklı olarak feshinin olmadığı takdirde müvekkillerinin ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 09.07.2020 tarihli düplik dilekçesinde; davanın zorunlu arabuluculuğa başvurulmadan açıldığım, esas yönünden de davacı ortakların şirketten uzaklaştırılmasının ve şirket defterlerinin incelenmeme sinin söz konusu olmadığını, davacının gönderdiği ihtarnameyi İzmir … Noterliğinden (13.12.2019 tarihinde) cevap verildiğini ve davacmm iddialarının temelsiz olduğunu, şirketin varlığım devam ettirmekte olduğunu, haklı sebep ile fesih gerektirecek bir durumun bulunmadığım belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava; davalı şirketin feshi, olmadığı takdirde davacıların şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkindir.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Şirkete ait defter ve kayıtlar, şirketin ticaret sicil kayıtları incelenmiş, tanık beyanları alınmış ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davacı tarafın keşif ve tespit talebi şirketin mevcut mal varlığının defter ve kayıtlarla tespit edilebileceğinden ve davacının iddialarım, şirket ortağının mal kaçırmaya ilişkin herhangi bir faaliyetine dair olmayıp, demirbaş, menkul ve gayrimenkullerin şirket defter ve kayıtlarından tespit edilebileceğinden keşif ve tespit talebinin ve şirket mal varlığına tedbir konulması talebinin, dava dilekçesine ekli delil bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
Yargılamanın devamı aşamasında mahkememizce alınan bilirkişi raporu değerlendirilerek davacı tarafın ihtiyati tedbir talebi tekrar değerlendirilmiş ve 29.04.2021 tarihli kararla davalı şirketin dava süresince mal varlığını azaltıcı faaliyette bulunmasma engel olunması yönünde tedbiren ara karar kurulmuştur.
Davanın terditli olarak açıldığı, şirketin feshi ile birlikte çıkma talep edildiği belirlenmekle; Şirketin feshi davalarında anonim şirketlerde TTK m. 531, limited şirketlerY bakımından TTK m. 636(3) hükümlerine göre mahkeme fesih yerine uygun çözüm olarak ortağın şirketten çıkarılmasına ve payının gerçek değerinin ödenmesine karar verebilmektedirler. Söz konusu fesih davaları, davacı tarafından ikincil talep olarak çıkarılma ve pay bedelinin ödenmesi istenilse dahi Yargıtay … HD’nin kararma istinaden bu tip davalarda şirket feshi arabuluculuğa tabi olmadığından diğer talepleri arabuluculuğa tabi olsa bile davacının dava açarken arabuluculuğa başvurma şartı bulunmamaktadır.
Talimat yoluyla dinlenen tanık …’ın 13.01.2021 tarihli beyanında; şirkette 3 aracın olduğunu, 7-8 adet forkliftin bulunduğunu, …’in atölyede tamirat işine baktığını belirtmiştir.
Mahkememizce 01.10.2020 tarihinde davalı şirkete ait işyerinde bilirkişiler vasıtasıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmış ve bilirkişilerden 08.03.2021 tarihli asıl ve itirazlar üzerine 27.05.2021 tarihli ek rapor alınmıştır. İlk asıl raporda; dinlenen davacı tanık beyanları da değerlendirilerek şirketin demirbaş ve makine malvarlığı incelenmiş, tüm malvarlığının ikinci el piyasa değerinin 538.665,00 TL, makinalar ve teçhizatların 335.000,00 TL, stokların 3.115,00 TL, demirbaşların 10.550,00 TL, taşıtların 190.000,00 TL olmak üzere toplam 538.665,00 TL malvarlığı bulunduğu, defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede sahibi lehine delil vasfı taşıdığı, şirketin ödenmiş sermayesinin 20.000,00 TL olup, … %70, … %22,5 ve … %7,5 pay sahibi olduğunu, şirketin defter ve kayıtlarında kaydı öz varlığının müspet 22.076,84 TL iken 30.09.2020 tarihi itibariyle -38.057,49 TL olduğu ve dolayısıyla borca batık durumda bulunduğu, bilançodaki borçlarının 28.307,10 TL, ödenecek vergi ve diğer yükümlülüklerin 2.077,94 TL, uzun vadeli borçların 221.105,07 TL olduğu, rayiç bilançonun aktif toplamının 632.611,56 TL, borçlarının 288.740,11 TL olup, reel öz varlığın 343.871,45 TL olarak belirlendiği, sermaye yapışma göre …’in bu öz varlıkta 240.710,01 TL, …’in 77.371,08 TL ve …’in de 25.790,36 TL Tik payının olduğunu, davacmm şirketin fesih sebebi olarak gösterdiği bilgi alma ve inceleme haklanın kullandınlmadığmı, kar payı ödenmediğini, …’in şirket araçlarını kişisel araçlarda kullandığını, şirketin içini boşalttığı ve zarara uğratıldığı iddialarının haklı sebep olarak ileri sürüldüğü, yapılan incelemede TTK m. 614’e göre davacının bilgi alma ve inceleme hakkına ilişkin herhangi bir talebinin dosyada bulunmadığını, TTK m. 636’ya göre haklı sebebin takdiri için bu sebebin bulunmadığını, davalı şirketin kötü yönetildiği ve sürekli olarak borçlandırıldığı iddiası değerlendirildiğinde şirketin devamlı olarak kar getirmemesi, ekonomik ve hukuki imkânsızlık, şirket ortaklan arasındaki anlaşmazlık, icra takiplerinin şirketi çalışamaz duruma sokması, sermaye borcunun yerine getirilmemesi, zimmete para geçirilmesi gibi hususların haklı sebep teşkil ettiği, şirketin …’in vefatından sonra borca batık duruma gelmesine ilişkin tespitlerin ise şirket mal varlıklarından bir kısmının satıldığı, ortaklar arasında kişisel ve grupsal çıkarlann ön plana çıkması nedeniyle limited şirket feshinin şartlarının oluşup oluşmadığının mahkemece değerlendirilmesi gerektiğini, haklı sebeplerin varlığı durumda davacı ortağın gerçek pay değerinin hesaplanarak ortaklıktan çıkarılmasına karar verilebileceği, mevcut durumda davacının gerçek pay değerinin 77.371,08 TL ve 25.790,36 TL olduğu belirtilmiştir.
Davacılar vekili 26.03.2021 tarihli tedbir talepli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde; şirket araçlan forkliftler üzerine teminatsız olarak tedbir konulmasına, yine bilirkişi raporunda belirlenen payın gerçek değer olmadığını, Yargıtay kararlarına göre yaşayan şirketin işleyen teşebbüs değerinin yani maddi varlıklar yanında şerefiye değeri ve müşteri listesi, müşteri portföyü gibi unsurlarında hesaplanması gerektiğini, belirlenen forkliftlerin değerlerinin rayiçlerden uzak olup, değerlerinin daha yüksek olduğunu, satışa konu olan … plakalı aracın da çıkma payının hesaplanması gerektiğini, bu yüzden bilirkişilerden ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Bu rapora karşı davalı vekili 29.03.2021 tarihli beyan dilekçesiyle; tanıkların taraf olduğunu, beyanlarının dikkate alınmaması gerektiğini, bilirkişi raporundaki tespitlerin hatalı olduğunu, piyasa şartlarının bozulması nedeniyle şirketin küçüldüğünü, … aracı sattıklarını, haklı sebebin bulunmadığım, buna rağmen şirketin devamına imkân olmaması halinde fesih karan verilmemesini talep etmiştir.
Bilirkişi raporuna itiraz nedeniyle alman 27.05.2021 tarihli ek raporda; davacı tarafın asıl rapora itirazlan değerlendirildiğinde şirket değeri ve ortaklık payı hesabına ilişkin olarak indirgenmiş nakit akım yöntemine göre şirketin değerinin müşteri portföyü, pazar payı, büyüme potansiyeli, yönetim kadrosu ile şirketin gelecekte ortaya çıkarması beklenen nakit akımların analiz sonucu elde edildiği, pozitif nakit akımlan yaratabilen her türlü değerlemede de kullanılan bir yöntem olduğunu, diğer yaklaşımlar olan pazar bazlı yaklaşım ve aktif bazlı yaklaşımların da değerlendirildiğinde kök raporda aktif bazlı yaklaşımın kullanıldığı, davacının gelecekte elde edilecek potansiyel kazanların da yani gelir yaklaşımının da kullanılması gerektiği itirazında bulunduğu, bu halde indirgenmiş nakit akım yönetimi değerlendirilmesiyle şirketin mal varlığında bir artış olmadığı, eksilme olduğu, şirket yönetiminin geleceği yönelik büyüme planının bulunmadığını, ileriye dönük bir tahmin yapılamayacağından net bugünkü değere göre kök raporda şirket değeriyle ilgili tespitlerin değişmediği belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili 07.06.2021 tarihli beyan dilekçesinde; belirlenen araç bedellerinin bilirkişi raporundaki tespitlerden farklı olduğunu, araç başma 30.000,00 – 50.000,00 TL gibi farkların bulunduğunu, piyasanın çok altında bir piyasa hesaplaması yapıldığım, … plakalı aracın satış tarihi itibariyle 147.000 kilometrede de olduğunu, değerinin 76.000,00 – 80.000,00 TL arasında değiştiğini belirterek bilirkişi heyetinin değiştirilerek yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını talep etmiştir.
Bilindiği üzere limited şirketlerde davacı ortağın şirketin feshi ya da şirket ortağının çıkmasını isteme hakkı vardır. Şirketin ise genel kurul kararıyla davalı ortağın çıkarılmasını isteme hakkı bulunmaktadır. (TTK m. 638 ve 640) TTK m. 638’de yer aldığı üzere her ortağın şirketten çıkmak için dava açma hakkı bulunmaktadır. TTK m. 640/3’e göre şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla şirketten çıkarılması mümkündür.
Limited şirketlerde ise haklı sebeplerin varlığı halinde şirket hakkında mahkemenin fesih yerine payların karar tarihine en yakın tarihte ki gerçek değerinin ödenip DAVACI pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir çözüme karar vermesi mümkündür.
Davacının talebinin değerlendirilmesinde davalı şirketin TTK m. 636 ve devamına göre haklı sebeple feshi, olmadığı takdirde davacıların şirket ortaklığından çıkarılması şartları incelendiğinde; şirketin 05.07.2013 tarihli ana sözleşme ile … ve … tarafından kurulduğu ve ticaret siciline 12.07.2013 tarihinde tescil edildiği, şirket temsilcilerinin 15 er yıl süreyle … ve … olarak kararlaştırıldığı, her iki yöneticilerin şirketi münferiden temsile yetkili kılındığı, ancak ortaklardan …’in 13.01.2019 tarihinde ölümüyle mirasçıların … yerine TTK m. 596 gereğince mirasçı sıfatıyla ortak olduklarım, ancak şirket ortaklan olan … yerine geçen mirasçılar davacılar … ve …’in diğer ortak … ile şirketi birlikte yönetme iradesinin bulunmadığı, davalı tarafın da (diğer şirket ortağı olan …’in) davacıyla aralarındaki ilişkinin bozulduğu ve mevcut durumda güven ilişkisinin ortadan kalktığı, şirkette murisin ölümünden sonra zararın artığı, mal varlığının azaldığı, 31.12.2019 tarihi itibariyle öz kaynaklarının 22.076,84 TL iken 30.09.2020 tarihi itibariyle -38.057,49 TL’ne düştüğü, şirketin yönetilemez durumda bulunduğunu, mevcut durumda her ne kadar davacıların şirketin feshini istemiş olmalarına rağmen ekonomik bir değer olan ve faaliyetini devam ettiren şirketin feshinin şartlarının bulunmadığı, ancak davacılar ile şirketin diğer ortağı davalı … arasındaki güven ilişkisinin ortadan kalkması nedeniyle el ve gönül birliği gerektiren şirket akdinin devam etmesinin de mümkün olmadığı, mevcut durumda davacıların şirketin işleyişine katkıları olmadığı gibi aradaki güven ilişkisi zedelenmiş olması nedeniyle ileride şirketin yönetilemez hale geleceği tespit edilmiştir.
Buna göre; şirketin ortaklarından davacıların murisinin ölümüyle diğer ortak … ile aralarında anlaşmazlığın doğması şirketin faaliyetlerinde her an şüphenin davacılar arasında bulunması ve diğer sebeplerde dikkate alınarak şirketin feshi yerine 6102 sayılı TTK’da yer alan m. 636/3f’deki diğer kanuni yolların uygulanması gerektiği belirlenmiştir. Bu halde davacı ortaklara şirketten çıkmasıyla birlikte gerçek pay değeri ödenmesine karar vermek gerektiği de tespit edilmiştir.
Her ne kadar bilirkişi raporunda belirlenen menkullerin rayiç değerlerinin yeterli olmadığını ileri sürerek çıkma pay hesabma itiraz etmiş ise de alınan bilirkişi raporlarında itirazların değerlendirildiği ve çıkma payının karar tarihine en yakın tarih olarak tespit edildiği, şirketin davacıların paylarının rayiç değerinin TTK m. 641 hükmüne uygun olarak çıkma payının … için 77,371,08 TL … için 25.790,36 TL olduğu belirlenmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
6102 sayılı TTK m. 636/3f. Gereğince şirketin davacılar ile şirketin diğer ortağı … arasında güven ilişkisi sarsılmış olup, birlikte ortalığın yürütülmesinin ve kar elde etme amacının mevcut durum itibariyle gerçekleşmeyeceği, şirketin devamında tarafların iradesinin bulunmadığı, aralarında ihtilaflar bulunduğu, ortaklık iradesinin el ve gönül birliğinin yitirildiği tespit edilmekle; mevcut duruma göre en uygun çözümün davacıların şirket ortaklığından çıkarılması olarak kabul edilmekle;
Davacılar … ve …’in (… adına kayyumu …), Davalı … Ltd. Şti. ortaklığından çıkarılmasına,
Şirket ortaklığındaki bilirkişilerce hesaplanan davacı … payı olan 77.371,08 TL ve … 25.790,36 TL gerçek payının Davalı … Ltd. Şti.’nden KARARIN KESİNLEŞME TARİHİNDEN itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsili ile davacılara ödenmesine,
Davacıların diğer taleplerinin reddine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan dava açılışında alınan 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 14,90 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacılar tarafından yargılama gideri olarak yapılan başvuru harcı 44,40 TL ve peşin harç 44,40 TL ile yazışma ve tebligat gideri 108,00 TL, keşif harç gideri 384,90 TL, talimat gideri 111,00 TL ve bilirkişi ücreti 1.800,00 TL olmak üzere toplam 2.742,7‬0 TL’nin davanın kabul-red oranına göre 1.371,35‬ TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekili yararına davacılara verilmesine,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile vekili yararına davalıya verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2021

Başkan …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Katip …
E-İmzalıdır