Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/437 E. 2021/409 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/437 Esas
KARAR NO : 2021/409

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/08/2019
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize verilen 28/08/2019 tarihli dava dilekçesi ile; Davacının davalı şirketin müteahitliğini yaptığı … İlçesi … İnşaatının her ebattaki tuğla, duvar örme işini ve her türlü Bims Blok duvar işini taşeron olarak yaptığını, bu konuda taraflar arasında 19/09/2015 tarihli 18 maddelik taşeron sözleşmesi yapıldığını, resmi işler dışında davacı tarafından ilave işler de yapıldığını, … Bakanlığı tarafından talep edilen ek işlerin de aynı şekilde davacı tarafından yapıldığını, iş yerinde alacaklıların olay çıkarması nedeni ile davacı tarafından ödenen 3.550,00 TL ve kazan dairesi vento betonları için davacı tarafından 550,00 TL gibi bazı ödemelerin de yapıldığını, tüm bu işler için davacının 199.029,45 TL almaya hak kazandığını, davacının anlaşma gereği yaptığı işlerin ayrıntılarının dava dilekçesine ekli kayıtlarda görüldüğünü ve bu belgelerde şantiye şefi …’ın imza ve onayının olduğunu, fakat davalı tarafın bu bedeli davacıya ödemediğini, davacının yaptığı ek işlerin ve ekstra ödemelerin dikkate alınmadığını, davacıya şirket yöneticilerinden … bey tarafından bir miktar paranın ödendiğini, ancak başkaca ödeme yapılmadığını, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL alacağın hakediş tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı firmadan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Dava dilekçesinin davalı şirkete tebliğ edildiği görülmüş, davalı vekili tarafından dosyaya sunulan 24/09/2019 tarihli dilekçenin yapılan incelemesinde yetki itirazında bulunulduğu, yetkili Mahkemenin Aydın Mahkemeleri olduğu, ayrıca görevli Mahkemenin İş Mahkemeleri olduğu, davacının davalı şirket bünyesinde … inşaatında İş Kanunun Hükümlerine göre 29/09/2015 tarihinde iş akdine dayalı olarak çalışmaya başladığını ve 22/04/2016 tarihinde iş akdinin sonlandığını, bu nedenle görevli Mahkemenin iş Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafından talep edilen alacağın neden kaynaklandığı hususunda açıklık bulunmadığı, talep edilen alacağın tamamının zamanaşamına uğradığı, davanın eda davası olması nedeni ile alacağın somutlaştırılması ve harcın tamamlanması gerektiği, davalı şirket tarafından … inşaatının bir kısım yapım işlerine ilişkin ihalenin alındığını ve tüm imalatların kontrollü olarak ihale şartnamesine uygun olarak yapılıp teslim edildiğini, davacının iddiasının aksine taraflar arasında iş akdinin olduğu, davacı tarafından bahsedilen şekilde davalı şirket ile davacı arasında yapılmış bir sözleşmenin olmadığını beyan ettiği, sonuç itibari ile davanın reddine karar verilmesi talebinde bulundukları görülmüştür.
Davacı tarafça taraflar arasında taşeron sözleşmesi olduğu iddiasında bulunulmuş ve buna ilişkin tarafların imzası olmayan 19/09/2015 tarihli belgenin dava dilekçesine ekli olarak dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır. Davacının davalı şirket nezdinde hizmet sözleşmesi ile çalışan kişi olduğunu gösterir SGK Kayıtlarının ve hizmet sözleşmesinin yanıt dilekçesine ekli olarak dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça taraflar arasındaki hukuki ilişkinin taşeron sözleşmesinden kaynaklandığı ve davacı ile davalı arasında eser sözleşmesinin var olduğu iddiasında bulunulduğu görülmekle öncelikle bu iddianın incelenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında var olduğu iddia edilen eser sözleşmesi TBK mad. 470 ve devamı maddelerde hüküm altına alınmış olup değerlendirmenin bu hükümler çerçevesinde yapılması gerektiği Mahkememizce tespit edilmiştir.
TTK mad. 4 ile ticari davaların tanımı yapılmış her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davalarında görevli Mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğu, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın hangi uyuşmazlıkların ticari dava olduğu hususu ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Bu açıklamaya göre TBK mad. 470 ve devamında belirtilen eser sözleşmesine ilişkin uyuşmazlıkların doğrudan doğruya ticari dava niteliğinde kabul edilmediği madde metninden açıkça anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacının tacir olup olmadığının tespiti yönünden Mahkememizce araştırma yapılmış gerek davacının ikametkağı yer nezdinde Ticaret ve Sanayi Odası, gerek Esnaf Odası ve Vergi Dairesi nezdinde yapılan yazışmalarda davacının Ticaret Odasına kayıtlı olmadığı, Esnaf Odasına kayıtlı olmadığı, Vergi Dairesi kayıtlarına göre ise davacının işletme hesabı defteri tuttuğu ve Vergi Dairesi nezdinde 01/07/2011 tarihi itibari ile kaydının silindiği, sonrasında düzenlenen beyannamelerde de uyuşmazlık dönemi itibari ile beyan ettiği Gayri Safi Hasılasının tacir olarak kabul edilmesi gereken sınırların altında olduğu tespit edilmiştir.
Davacının yapılan yazışmalar sonucunda tacir olmadığı belirlenmiş, taraflar arasında ki hukuki ilişkinin eser sözleşmesi niteliğinde olup olmadığının öncelikli olarak belirlenmesi gerektiği görüldüğünden uyuşmazlığın buna göre ele alınması gerektiği tespit edilmiştir.
6102 Sayılı TTK md 4 hükmünde bir davanın ticari dava olması koşullarının açıklandığı, buna göre uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğması veya TTK’nın ilgili maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerektiği belirlenmiştir.
TTK md 12 hükmüne göre, tacirin tanımlandığı ve bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işletenin tacir olarak kabul edildiği belirlenmiştir.
TTK md 5 uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu hususların açıklandığı ve buna göre Asliye Ticaret Mahkemesi ve Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK md 2 de Asliye Hukuk Mahkemelerinin genel görevli mahkeme olduğu hüküm altına alınmıştır.
Somut olayımızda ise, davacı …’nin tacir olmadığı ve ticari herhangi bir faaliyette bulunmadığı, taraflar arasında varlığı kabul edilen uyuşmazlığa konu iş içeriğine göre TBK hükümlerine tabi olduğu, yapılan yazışmalar ve dosyada yapılan inceleme ile tespit edilmiştir.
Buna göre, taraflar arasında eser sözleşmesine dayalı ilişkinin olduğu, uyuşmazlığın genel hükümler uygulanmak suretiyle çözümü gerektiği zira davacının tacir olmadığı, bu haliyle genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin söz konusu uyuşmazlıkta görevli olduğu, HMK md 114/1-c hükmüne göre, görev hususunun dava şartları içinde sayıldığı, görevin, yargılamanın her aşamasında gerek taraflarca ileri sürülebileceği gibi gerekse mahkemece resen dikkate alınması gerektiği, bu haliyle mahkememizin görevli olmadığı, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın mahkememizin görevsizliği nedeni ile usulden REDDİNE, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içinde başvuru olduğu taktirde, dosyanın görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine Gönderilmesine,
Harç ve yargılama giderlerinin HMK md.331 uyarınca görevli/yetkili mahkeme tarafından ele alınmasına,
HMK 20. Md. Uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra başvuru olmadığı takdirde dosyanın mahkememizce ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun dikkate alınmasına,
Dair karar, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvuru yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/05/2021

Yazman …
e-imza

Yargıç …
e-imza