Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/27 E. 2021/282 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/27
KARAR NO : 2021/282

DAVA : İtirazın İptali (Sözleşmenin Feshine Dayalı)
DAVA TARİHİ : 25/07/2016
KARAR TARİHİ : 31/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekilinin 15.07.2016 harç tarihli Diyarbakır … Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı davada dava dilekçesiyle; müvekkili …’in davalı … ve … ile 25.04.2014 tarihli hisse devir sözleşmesi yaptığı , bu sözleşme ile müvekkilinin hissedarı ve yetkilisi olduğu …’nin %60 hissesinin davalı alıcılara devrettiğini, … adına kayıtlı 3 adet maden sahası ile, müvekkili adına kayıtlı bir adet metal cevherlerinin üretimi için her yıl bir maden sahasını ele almak şartı ile tüm ekipman, tesis, alt yapı çalışmalarının ypaılması, üretime geçilmesi, işletme sermayesinin karşılanmasının davalılar tarafından taahhüt edildiğini ve 2.500.000,00 USD’nin müvekkiline ödenmesi karşılığında hisse devrinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin şirket hissesinin %60’ını davalılara devrettiğini, sözleşmenin 7.3 maddesindeki davalıların hisse devrine karşılık ödemesi gerektiği 2.500.000,00 USD’nin ödeme planına göre ilk 250.000,00 USD’nin hisse devri ile aynı anda, sonraki taksitlerinin ise [(30-31).(08-09-10-11 -12-01-02-03-04-05-06-07-08).(2014-2015)] aylarında 150.000,00- 200.000,00 ve en son 100.000,00 USD olmak üzere ödenmesinin kararlaştırıldığının, davalıların ilk taksit tutarı 250.000,00 USD’yi ödemelerine rağmen geri kalan taksitleri ödemediğini ve bahane ürettiklerini, maden sahasında 1 yıl içerisinde çalışmaya başlanması gerektiğini, ancak 1 yıllık sürede çalışmaya başlamadığını TMK m.2’ye aykırı olarak hakkı kötüye kullanarak davalılara 10.09.2014 tarihinde ihtarname gönderdiğini ancak halen ödeme yapmadıklarını, 25.12.2014 tarihinde ihtarname ile o tarihe kadar biriken 600.000,00 USD’nin ödenmesini istediklerini ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, sözleşmenin feshini hisse devrinin iptalini talep etmiştir.
Davacı … yargılama sırasında 08.11.2019 tarihinde vefat etmiş olup, mirasçıları olarak …, …, …, …, …, …, …, … ve … kalmış olup, mirasçılardan …’in de babasından önce 06.06.2006 tarihinde vefat etmesi nedeniyle geriye kalan mirasçıları olan …, … ve …’in dededen kalan (…’den) mirası ret ettikleri, …SHM’nin … E – … K sayılı 05.03.2021 tarihli kararla belirlenmiş olmakla bu mirasçılar dışında kalan diğer mirasçıların vekaletnameleri de davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilmiş olmakla davaya davacı … Mirasçıları olan …, …, …, …, …, …, …, … ve … yönünden devam edilmiştir.
Davalı … ve … vekilinin 31.08.2016 tarihli cevap dilekçesinde; Davanın yetkili mahkemesinin şirket merkezinin olduğu İzmir mahkemelerinin olması gerektiği, HMK m.14/2 gereğince yetkili mahkemenin İzmir Mahkemesi olduğunu Davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, müvekkillerinin …’nin öncelikle ön sözleşme akabinde resmi devir sözleşmesi yapılarak %60 hisseyi devraldığını , sözleşmede herhangi bir hukuki eksikliğin bulunmadığı, şirket devir protokolünün davacı tarafından tam olarak yerine getirilemediği, devir sözleşmesinin iptali ve sözleşmenin feshinin mümkün olmadığı, şirket tüzel kişiliğinin bilgi, belge ve dokümanlarının müvekkiline teslim edilmediği, davacı tarafın müvekkilini organsız ve yöneticisiz bıraktığını, şirketin faaliyete başlaması için şirket devir protokolünü tamamlamadığı, bu nedenle yönetimsiz ve organsız kaldığını, sözleşme gereği geçmiş borçların davacı tarafça ödenmesi gerektiği, sözleşmenin 9. maddesinde şirketin geçmiş borçlarının davacı tarafça ödenmesi gerektiği ,bu borçlar ödenmeden faaliyete başlanamadığı, bu nedenle müvekkillerinin taksitleri ödeyemediği, sözleşmenin 11.2 maddesi gereğince işletmenin bölgede bulunan asayiş sorunları nedeniyle faaliyete geçilmediği, sözleşmede 11.2. maddesinde mücbir sebep halinde faaliyetin ertelenebileceğinin belirtildiği, sözleşmenin 6. maddesine göre geçmiş dönemde verilen sözlü veya yazılı yetki ve vekaletnamelerin iptal edilmesi gerektiği, ancak davacının kardeşi …’e verdiği vekaletnameyi iptal etmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 05.10.2016 tarihli replik dilekçesi ile; Davalıların cevap dilekçesindeki yetki itirazının yerinde olmadığını, müvekkilinin şirketin ortağı olmadığını, bu nedenle ortakların birbirine karşı açtığı davanın bulunmadığı, bedel karşılığı hissesini devreden ve resmi hisse devri ile şirket ortağı olmayan davacının parasını alamadığı için sözleşmenin feshine dayalı bir dava olduğunu, yetki sözleşmesinin bulunduğunu, bu sözleşmenin 14. maddesinde Diyarbakır Mahkemelerinin yetkili kılındığını, ayrı bir ticaret mahkemesinin bulunmadığı hallerde davaya Asliye hukuk mahkemesinin bakacağına, Diyarbakır da Asliye Ticaret Mahkemesinin olmadığına, davalıların şirket tüzel kişiliğinin davaya dahil edilmesi yönündeki husumet itirazının yerinde olmadığını, hisse devrinden sonra ortakların davalılar ile dava dışı … olduğunu, müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak hisse devrini yaptığını 10.09.2014 tarihinde ihtarname ile bu hususun anlatıldığı, davalıların sözleşme gereği 150.000,00 USD’yi ödenmesi için ihtarname gönderdiğini, ancak ödeme yapılmadığı, davalıların şirketi organsız bırakıldığı iddiasının da müvekkilinden kaynaklanmadığı, 2.5 yıldır hiçbir işlem yapılmadığını, şirkete ait 3 adet maden sahasının 2 adedi işletme ruhsatı olduğunu, 1 adedinin ise arama ruhsatının bulunduğu, arama ruhsatlı maden sahasının izin ve işletme için müracaatlarının müvekkili tarafından yapıldığını, işletme ruhsatlarını geçmiş dönem borçlarından alınamadığına ilişkin iddianın doğru olmadığını, söz konusu vekaletnamenin geçersiz bir vekalet olduğunu, müvekkilinin tek sorumluluğunu yerine getirdiğini belirterek talebini tekrar etmiştir.
Dava; taraflar arasındaki ihtilaf 25.04.2014 tarihli hisse devri ön sözleşmesinin 7.3. maddesinin ihlal edilmesi nedeniyle sözleşmenin feshine dayalı olarak açılan davadır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Hisse devir ön sözleşmesi, ihtarnameler ve diğer kayıtlar incelenmiştir.
Davacı taraf davasını hisse devir sözleşmesinde gerekli olan bedelin ödenmemesine dayalı olarak açmış olup, davalı taraf her ne kadar davanın HMK m.14’e göre tarafların ortak olduklarına dayanarak yetkili İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirtmiş ve Diyarbakır Asliye Hukuk Mahkemesi de bu yönde karar vermiş ise de aslında taraflardan davacının hisse devri sözleşmesi ile ortaklıktan ayrıldığı ve ortak olmadığı sabittir. Zaten davanın konusu da hisse devrinin iptaline ilişkindir. Bu nedenle HMK m.14’ün uygulanması söz konusu değildir. Davacının talebi ödenemeyen hisse devir bedelinin ödenmemesi nedeniyle sözleşmeden dönmeye ilişkindir. Sözleşmenin şartları ve arama ruhsatı/işletme ruhsatlarının değerlendirilmesi hususu davacı tarafın seçimlik yetki hakkına dayalı olarak, Diyarbakır Mahkeme olarak belirlenmiştir. Dava konusu madenin bulunduğu yer Diyarbakır olup, akdin ifa yeri Diyarbakır …ilçesidir. (HMK m.10) Davacılar seçimlik hakkını Diyarbakır Mahkemeleri olarak kullanmıştır. Sözleşmeden dönmeye ilişkin talebin bu nedenle yetkili olan Diyarbakır Mahkemelerinde görülmesi gereklidir. Mahkemenin davacının seçimlik hakkını engelleyecek şekilde yetkisizlik kararı vermesi nedeniyle dosyanın, yetkili ve görevli Diyarbakır … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu karar davalılar tarafından istinaf edilmekle, İzmir BAM …. HD nin … E. … K: 05.11.2018 tarihli kararla kaldırılmıştır. Kaldırma gerekçesinde; “…Dava, taraflar arasındaki 25.04.2014 tarihli anonim şirket hisse devir ön sözleşmesinin iptali istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereği istinaf incelemesi istinafa başvuran davalılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
HMK nın 14/2. maddesi “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmü gereğince, davacı şahıs dava dışı anonim şirketteki hissesini diğer davalı şahıslara devretmesi nedeniyle dava dışı şirkette ortak olmasa da, uyuşmazlık şirket ortakları arasında düzenlenen Hisse Devir Ön Sözleşmesinden kaynaklandığı gibi davacı dava dışı anonim şirketteki hissesini devreden eski ortak sıfatıyla hisseleri devralan yeni ortaklara karşı iş bu davayı açmış bulunduklarından HMK.14/2 maddesi uyarınca dava dışı şirket merkezinin bulunduğu adres İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi sınırları içerisinde kalmakta olup İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi kesin yetkilidir. Tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğuna dair yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin ve kesin olduğu için, bu konuda yetki sözleşmesi yapılamaz ve yetki sözleşmesi ile başka yetkili mahkeme kararlaştırılamaz. Bu durumda uyuşmazlığın şirket merkezinin bağlı bulunduğu yer mahkemesi olan İzmir Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp, sonuçlandırılması gerektiği halde yetki yönünden davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmakla, davalılar vekilinin istinaf sebepleri yerindedir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, mahkemece yetkili olduğu halde yetki yönünden davanın usulde reddine karar verildiğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir…” mahkememiz kararı kaldırılmıştır. Kaldırma kararına istinaden dosya 2019/27 Esas sırasına kaydedilmiş ve yargılamaya devam edilerek bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Taraf vekillerinden sözleşmenin m.7 nin son fıkrasına göre ruhsat/ruhsatların sözleşme yapılırken yürürlülükte olup olmadığı konusunda beyanda bulunması için 08.05.2019 tarihli celsenin 1 nolu ara kararında karar verilerek tarafların beyanları alınmıştır. Daha sonra mahkememiz seçilen bilirkişi SMMM …den 11.10.2019 tarihli rapor alınmıştır. Bu raporda; taraflar arasında 25.04.2014 tarihli hisse devir ön sözleşmesi yapıldığı, davacı …’in hisse oranını %60 ını davalılara devredeceğinin kararlaştırıldığı, şirketin 2016 -2017 yılına ait ticari defter kayıtlarının onaylandığı, 31.05.2015 – 20.12.2016 dönemleri arasında ise resen terk statüsünde bulunduğu, 25.04.2014 tarihli hisse devir ön sözleşmesiyle davalıların ruhsatla ilgili kayıtları öğrenebileceği, davacı tarafın üzerine düşen iş ve işlemleri yaptığı, davalıların sözleşmenin m. 11.2 ye göre üç aylık ek süre verilmek suretiyle dava tarihinden önce temerrüde düşürülmedikleri belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davalılar vekilinin 24.10.2019 tarihli beyan dilekçesinde; davacı tarafın müvekkiline 3 aylık süre vermeden dava açtığını, sözleşmenin m.11.2 gereğince sokağa çıkma yasağı nedeniyle işlem yapamadıklarını, maden sahasının işletilemeyeceğini, davacıya ödeme yapılamayacağını, bilirkişinin uzmanlık alanı dışında görüş beyan ettiğini belirterek rapora itiraz etmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili 23.12.2019 tarihli beyan dilekçesinde; sözleşmede hisse devir bedelinin açıkça yer aldığını, davalının kötü niyetli olarak ödeme yapmadığını belirterek dosyada rapor alınmasını için dosyanın İstanbul Nöbetçi ATM ye gönderilerek rapor alınmasını talep etmiştir.
Mahkememizce İstanbul Nöbetçi ATM vasıtasıyla maden mühendisi bilirkişi … ve …’dan alınan 14.10.2020 tarihli raporda; tarafların itirazları, sözleşme, önceki bilirkişi raporu ve sözleşmenin şartları incelenerek dava konusu olan madenle ilgili alınan sicil kayıtları ve ruhsatlarda değerlendirildiğinde … nin davacı tarafından uhdesinde olan ruhsatların %60 hissesinin 24.04.2014 tarihinde … ve …a devredildiği, ilk taksit ödenmesinden sonra diğer taksitlerin ödenmediği, davalıların ödemenin yapılmayacağını bildirdiği, işletme ruhsatlarının (4 adet ruhsatın) 24.04.2014 tarihine kadar yürürlükte olduğu, bu tarih öncesinde ruhsatlarının borcunun olmadığı, tüm ödemelerin ruhsat sahibi olan davacı tarafından yapıldığı, ruhsatlara üretim yapılmamasını gerektirecek mücbir sebep olmadığı ve Maden İşleri Genel Müdürlüğünden onay beklediği, sözleşmenin m. 11.2 gereğince her ne kadar davalılara üç ay ek süre verilmesi belirtilmiş ise de davalıların ödeme yapmayacaklarını ihtarname ile bildirmeleri nedeniyle bu sürenin verilmesinin sözleşmenin devamı için bir anlamı olmayacağı, davalıların 25.04.2014 tarihli hisse devir ön sözleşmesi kapsamında Maden Sahalarının izin ve ruhsatlarına ilişkin izin ve durumu ETBK’den öğrenebilecekleri, davacı tarafın buna ilişkin izin ve ruhsatlanmaları yaparak yükümlülüğü yerine getirdiği belirterek davalının şartlarının gerçekleştiğini tespit etmişlerdir.
Bu rapora karşı davalılar vekilinin 02.12.2020 tarihli beyan dilekçesinde; hisse iadesi için zorunlu sürenin her iki raporda çeliştiğini, müvekkillerinin temerrüde düşürülemediğini, ruhsat sahası konusunda müvekkillerinin tetkik yapamadığını, sokağa çıkma yasağı bulunduğunu, raporun baştan sona hatalı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan inceleme ve toplanın delillere göre;
25.04.2014 tarihli hisse devir ön sözleşmesi ile davacının … de bulunan %60 hissesinin davalılara devretmeyi taahhüt ettiği, ancak davalıların bu sözleşme gereğince ödemesi gerekli hisse devir bedelini ödemedikleri, gerek 11.10.2019 tarihli ilk bilirkişi raporu ve gerekse talimat yoluyla alınan 14.10.2020 tarihli raporlarda belirlenmiş olup, bu raporlara göre davacının 25.04.2014 tarihli hisse devir sözleşmesi kapsamında 4 adet maden ruhsatının devredildiği tarihe kadar gerekli izin ve ruhsatları aldığı ve bu tarihe kadar ruhsatların herhangi bir borcunun bulunmadığı, ruhsatların halen sorunsuzca devam ettiği, davacının bu ruhsatlarla ilgili herhangi bir eksik beyanı veya davalıları yanıltacak bir davranışının bulunmadığı, 11.10.2019 tarihli rapor kapsamında hisse devir sözleşmesinin yapıldığı, geçici ilmühaberlerin tanzim edildiği, davalıların iddia ettiği üzere resmi kurum ve kuruluşlardan belge ve bilgilerin sunulmadığı iddiasının yerinde olmadığı ve ETKB’den bu belge ve kayıtların davalılar tarafından istenebileceği, ruhsatların devir tarihde de halen yürürlükte olduğu, davalıların sözleşmenin m. 11.2’ne göre kendilerine yapılan ihtara rağmen (10.10.2014 – 25.12.2014 tarihli ihtarnameler) ödemeyi yapmadığı ve bu ihtarnamelere rağmen ödeme yapmayacaklarını kabul ve beyan ettikleri tespit edildiğinden davacının davasının kabulüyle 25.04.2014 tarihli hisse devir ön sözleşmesinin iptaline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasının kabulüne,
25.04.2014 tarihli hisse devir ön sözleşmesinin iptaline,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan dava açılışında alınan 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 30,10 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yargılama gideri olarak yapılan başvuru harcı 29,20 TL ve peşin harç 29,20 TL ile yazışma ve tebligat gideri 211,50 TL, talimat gideri 1.400,00 TL ve bilirkişi ücreti 500,00 TL olmak üzere toplam 2.169,90 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekili yararına davacılara verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31.03.2021

Başkan …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Katip …
E-İmzalıdır