Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/249 E. 2021/613 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/249 Esas
KARAR NO : 2021/613

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 20/06/2019
KARAR TARİHİ : 14/09/2021

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize verilen 20/06/2019 tarihli dava dilekçesi ile, davacı ve davalı arasında yürüyen merdiven bakımına ilişkin sözleşme olduğunu, davacı şirketin, davalıya ait 2 adet yürüyen merdivenin fenni mesuliyet ve arıza hizmetlerine ilişkin bakımını üstlendiğini, davacının bakım sözleşmesinin sona erdiği 06/03/2019 tarihine kadar tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak ifa ettiğini, davacı şirketin, davalının bakım sözleşmesi nedeni ile keşide edilen faturaların bir kısmını ödememesi ve sözleşme süresinin sona ermesi nedeni ile 12/04/2019 tarihinde cari hesabın kapatılması amacı ile iadeli taahhütlü mektup gönderdiğini, borçlu tarafından ödemenin gerçekleştirilmediğini, bu nedenle borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı neticesinde takibin durdurulduğunu, icra dosyasına gerçekleştirilen itirazın iptali neticesinde yasal zorunluluk olarak arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak taraflar arasında uzlaşmanın sağlanamadığını, davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedilen bakıma ilişkin sözleşmenin sona erme tarihinin 06/03/2019 a kadar taraflarca riayet edildiğini ve davalının yükümlülüğünde olan ödemelerin de bir kısmını gerçekleştirdiğini, davalının uhdesine düşen bakım sözleşmesi ve sözleşme uyarınca keşide edilen faturalara itiraz etmediği gibi ödemekten de imtina ettiğini ve temerrüde düştüğünü, davalıya, keşide edilen fatura alacaklarına ilişkin cari hesap dökümünün de gönderilmiş olduğunu, yürüyen merdiven bakımına ve parça değişimine ilişkin formların düzenlendiğini ve davalı yetkilisine bildirildiğini ve yetkili tarafından imzalandığını, İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, davalının yetki itirazının haksız olduğunu ve süresinde olmadığını, ayrıca yetki itirazının usulüne uygun olmadığını, bu nedenlerle yapılan itirazın iptalini ve takibin devamını, haksız ve hukuka aykırı olarak likit bir alacağa itiraz eden borçlu yönünden %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, ayrıca ihtiyati haciz kararı verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı yana tahmilini ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi ile ayrıca ihtiyati haciz isteminde bulunulmuştur.
Dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafça yanıt verilmediği ancak yargılamanın ilerleyen aşamasında vekille temsil edildiği anlaşılmıştır.
Dava, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itiraz üzerine itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında Asansör bakımı ve servis işine ilişkin hizmet sözleşmesinin olduğu, davacı tarafından davalıya ait olup sözleşmede gösterilen asansörlerin bakım ve servis hizmetinin üstlenildiği, verilen hizmete rağmen davalı tarafından hizmet bedelinin ödenmediği beyan edilmiştir.
Dava konusu İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası celp edilerek dosyamız içine alınmış yapılan incelemesinde: alacaklının dosyamız davacısı şirket olduğu, borçlunun dosyamız davalısı şirket olduğu, cari hesap alacağından kaynaklı 10.653,82 TL asıl alacak üzerinden takibin başlatıldığı, davalı şirket vekili tarafından 13/05/2021 tarihli itiraz dilekçesi ile yetki itirazında bulunulduğu, ayrıca borca ve ferilerine itiraz edildiği, 14/05/2019 tarihli karar ile takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı tarafa tebliğ edilmediği, karar tarihi ile dava tarihi birlikte değerlendirildiğinde davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafından icra takip dosyasında yetki itirazında bulunulmuş ise de taraflar arasında para alacağına ilişkin uyuşmazlık olduğu , uyuşmazlığın niteliği gereği sözleşmeden kaynaklı para borcundan kaynaklandığı ve sözleşmede aksine hüküm yok ise alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri İcra Dairesinin yetkili olduğu bu hali ile yetki itirazının reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf ile davacı taraf arasında imzalandığı beyan edilen ve dava dilekçesine eklenen 06/03/2017 başlangıç tarihli yürüyen merdiven yıllık genel bakım sözleşmesi altındaki davalı şirkete ait kaşe üzerindeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı konusunda davalı şirket adına meşruhatlı davetiye çıkarılması ve imza konusunda beyanda bulunulmadığı takdirde imzanın davalı şirket yetkilisine ait olduğunun kabul edileceği ihtarını içerir davetiye çıkarılması ve davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması ve uyuşmazlık konusu olarak tespit edilen hususlarda rapor düzenlenmesi amacıyla yönerge yolu ile Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine dosyanın gönderildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirket adına çıkarılan meşruhatlı davetiyeye rağmen duruşmaya katılan olmadığı bu durumda sözleşme altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olduğunun kabulü gerektiği görülmüştür.
Davalı defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere dosyanın Yönerge Mahkemesi tarafından bilirkişiye tevdii edildiği ve bilirkişi tarafından 15/05/2020 tarihli raporun düzenlendiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde, davalı şirket defterlerinin incelenmesi için … nolu telefondan … ile irtibata geçildiği, kendisine konu hakkında bilgi verildiğini, hangi evrakların gerekli olduğunun ise … yolu ile kendisine bildirildiğini, …’ün dönüş yapacağını beyan etmesine rağmen dönüş yapmadığını, kendisini bir kez daha aradığında ise telefona cevap vermediğini, bunun üzerine mesaj çektiğini ayrıca Av. …’e bilgi verdiğini, defterlerin incelenebilmesi için dönüş olmadığından davalı şirketin defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığını, davalı şirket defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığından davacının takibine dayanak tuttuğu cari hesap ekstresi içeriğinin davalı defterleri ile uyumlu olup olmadığının, faturaların davalı defterlerinde kayıt altına alınıp alınmadığı hususlarının tespit edilemediğini bildirdiği görülmüştür.
Dosyanın davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapılması ve dosyada mevcut önceki bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirme yapılmak suretiyle uyuşmazlık konusu olarak tespit edilen hususlarda rapor düzenlenmesi amacıyla bilirkişiye tevdii edildiği, bilirkişi tarafından raporun dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde, davacı tarafın 2018-2019 yılı hesap döneminde e-defter mükellefi olduğunu, sunulu ticari e-defterlerin defter berat kayıtlarının V.U.K ya uygun olarak zamanında yapıldığının tespit edildiğini, defter kayıtları, muhasebe fişileri ve ekli müsbit evrakın, fatura ve irsaliyelerin V.U.K hükümlerine uygun şekilde tanzim edildiğini, Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi marifetiyle yapılan bilirkişi raporuna göre davalı tarafın defter ve belgelerini sunmadığını, raporun davacı taraf ticari defterleri ile dosya içeriği incelenerek hazırlandığını, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 10.635,82 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatini bildirdiği görülmüştür.
Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, taraf vekilleri tarafından beyan dilekçelerinin dosyaya sunulduğu görülmüştür. Davalı vekili tarafından davalı defterlerinin pandemi nedeniyle bilirkişiye ulaştırılamadığı beyan edilmiş ise de Yönerge Mahkemesi tarafından davalı şirkete meşruhatlı davetiyenin tebliğ tarihinden sonra davalı vekili tarafından 21/01/2020 tarihinde defterlerin olduğu adresin bildirildiği, dosyanın bilirkişiye 31/01/2020 tarihinde tevdi edildiği bu tarihler dikkate alındığında bilirkişinin defterlere ulaşması ve davalıdan defterleri temin etmesi için yeterli zamanın bulunduğu, davalı tarafın defterlerin incelenmesi için gerekli özen ve yükümlülüğü yerine getirdiğini gösterir bir bilginin dosyada olmadığı, ülke çapında salgın hastalık nedeniyle tedbirlerin 15/03/2020 itibariyle başlatıldığı, bu hali ile Mahkeme ve bilirkişi tarafından defterlere ilişkin işlemlerde bir usulsüzlük olmadığı anlaşılmıştır.
Dosyanın yapılan incelemesinde, taraflar arasında 06/03/2017 tarihli yürüyen merdiven yıllık genel bakım sözleşmesinin mevcut olduğu, sözleşmeye konu merdivenlerin bakım ve onarımına ilişkin yürüyen merdiven bakım formların düzenlendiği ve formların davalı şirket çalışanı veya yetkilisi tarafından imzalandığı, aynı zamanda şirket kaşelerinin bulunduğu, düzenlenen formlar ile faturalar arasında uyumluluk olduğu, aynı zamanda faturaların sözleşmeye uygun şekilde düzenlendiği, davacının üstlendiği bakım ve onarım hizmetinin davacıya sunulduğu, cari hesapta gösterilen ve bilirkişi tarafından tespit edilen fatura bedellerinin davalı tarafından ödendiğini gösterir kaydın dosyada mevcut olmadığı, davacı ile davalı arasında süregelen sözleşme konusu işlere ilişkin yapılan uygulamanın takibe konu edilen faturalara konu dönem ile takibe konu olmayan döneme ilişkin faturalara ilişkin işlemlerin aynı olduğu ancak dava konusu takibe dayanak cari hesapta gösterilen faturalara ilişkin ödeme yapılmaması üzerine takibin başlatıldığı, davalı tarafından verilen dilekçede davacının takibe konu edilen cari hesapta gösterilen faturalara ilişkin hizmetin verilmediğine ilişkin bir hususa değinilmediği, aksine verilen hizmetin ayıplı ve gereği gibi olmadığı hususunun beyan edildiği, davacının yükümlülüklerini tam ve gereği gibi yerine getirilmediğinin beyan edildiği, ancak buna ilişkin herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı, tarafların tacir olduğu, bu nedenle TTK hükümlerine göre ayıplı ifa halinde sözleşmenin tarafının karşı tarafa ileri sürebileceği çekincelerin mal ve hizmetin kontrol edilerek bildirilmesi gerektiği, ancak davalı tarafından ileri sürülen şekilde ayıplı ifaya ilişkin bir bildirim olduğuna dair bir delilin dosyada tespit edilemediği, bilirkişi tarafından davacı defterleri üzerinde yapılan incelemeye göre tespit edilen alacağın takip tarihi itibariyle 10.653,82 TL olduğu, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda her ne kadar 10.635,82 TL olarak yazılmış ise de maddi hata sonucu bu şekilde bedelin yazıldığının kabulü gerektiği, bu hali ile hesaplamada hükme esas alınabileceği, davalının belirlenen bedel yönünden itirazında haksız olduğu, ayrıca alacağın likit ve hesaplanabilir olduğu dikkate alınarak icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE
İzmir … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptaline,
Takibin 10.653,82 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
İcra İnkar tazminatı isteminin kabulüne,
Hüküm olunan alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
Kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 727,76 TL harçtan, peşin alınan 181,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 556,67 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 304,99 TL başvuru harcı, 1.050,00 TL Bilirkişi ücreti, 269,50 TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 1.624,49 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun mad.18/A-13 hükmü uyarınca dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve tarafların anlaşamamaları nedeni ile Adalet Bakanlığı Bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı Arabuluculuk faaliyeti sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık A.A.Ü.T mad. 16/2-c hükmü uyarınca 750,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
Karar kesinleştiğinde artan gider avansının taraflara ödenmesine,
Dair karar, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvuru yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/09/2021

Yazman …
e-imzalıdır

Yargıç …
e-imzalıdır