Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/175 E. 2022/188 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/175
KARAR NO : 2022/188

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/05/2019
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; müteveffa … ‘ın müvekkilleri davacılar … ve …’ın babası olduğunu, müteveffanın 18.11.2017 tarihi saat 17.45 sularında davalı …’ün kullanmakta olduğu … plakalı Işıkkent-Uzundere dolmuşuna ilk duraktan bindiğini, davalıya 50,00-TL verip arka tarafta bulunan boş koltuğa oturduğunu, para üstünü almak için oturduğu koltuktan kalkmak üzereyken davalının ani bir fren yaparak başka yolcu almak istediğini, ancak müteveffanın dolmuş içinde yüz üstü düştüğünü, davalı şoför, ambulans çağırmayarak müteveffayı o anki durumuna dikkat etmeden Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürdüğünü, müteveffanın ilk muayenesinde boyun omurunda kırık tespit edildiğini ve tedavi görmeye başladığını, ancak tedavi gördüğü Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi yoğum bakımında vefat ettiğini, müteveffanın hastaneye getirildiği ve kazanın gerçekleştiği 18.11.2017 tarihli 23.45 saatli ifade tutanağında konuşabildiği ancak kollarını ve ellerini kıpırdatamadığı, davalıdan da şikayetçi olduğunun tutanağa geçtiğini, İzmir CBS tarafından yürütülen soruşturma neticesinde düzenlenen iddianame ile müteveffanın hastanede alınan beyanı, şüpheli savunması, tanık beyanı, otopsi raporu, trafik bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde şüphelinin taksirle ölüme neden olma suçundan hakkında İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesinde …/… E. Sayılı ceza davası açıldığını, davanın henüz derdest olduğunu, davalı sürücünün, aracına aldığı yolcuların trafik kazaları yönünden can güvenliklerinden sorumlu olduğunu, toplu taşıma görevini ifa ederken almış olduğu yolcuları sağlıklı bir şekilde gitmek istedikleri yere ulaştırmakla yükümlü olduğunu, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunda, davalının yol üzerinde herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadığı, yolda yolcu almak için gerekli özen ve dikkatten yoksun bir biçimde ani fren yaparak müteveffanın ölümüne sebebiyet verildiğinin tespit edildiğini, davalının alınan beyanında yolcunun alkollü olduğunu, arka koltuğun orta kısmında uyukladığını gördüğünü belirttiğini, böyle bir durum söz konusu olsa bile davalı sürücünün sorumluluğunun devam ettiğini, ancak müteveffanın otopsi raporunda alkol vb. uyarıcı maddeye rastlanılmadığının tespit edildiğini ve ölüm nedeninin boyun travmasına bağlı 3. servikal vertebra kırığı ile birlikte medulla spinalis hasarı ve hastanede yattığı sürede gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğini ve müvekkilin olay anında vücudunda oluşan kırığın ölüme sebebiyet verdiğini, kaza sonrası ambulans çağrılmadan davalı tarafından vücudundaki kırıklara dikkat edilmeden hastaneye götürüldüğünü, davalı sürücünün kazaya ve sonraki sürece, tedbirsiz ve dikkatsiz davranışlarının sebep olduğunu, bu nedenle davalı araç sürücüsün maddi ve manevi zararlarla ilgili olarak sorumluluğu bulunduğunu, davalı …’ın ise kazaya karışan … plakalı dolmuşun sahibi olduğunu, bu sebeple davalı …’ın aracı kendi adına, hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği sabit olduğundan işleten sıfatı ile sorumluluğu bulunduğunu, davacı müvekkillerine maddi ve manevi tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, hatta davalı … Sigorta A.Ş. ‘nin de maddi ve manevi tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, kazaya karışan … plakalı dolmuşun kasko sigortasının davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapıldığını, davalı … Sigorta A.Ş.’nin kasko sigortası kapsamında maddi ve manevi zararları tazmin yükümlülüğü bulunduğunu, müvekkilinin doğum gününde kaza olayının olduğunu, kazayı öğrenen kızı ve oğlunun hastaneye koştuğunu ve on gün boyunca babalarının başında beklediklerini, ancak babalarının ani ölümü karşısında yıkıldıklarını, bekar olan müvekkili …’in, bir aile kurma aşamasında babasının desteğinden mahrum kaldığını, müvekkili …’nin ise yeni doğan bebeği ile babası arasında dede torun ilişkisinin hiç kurulamayacak olmasının üzüntüsünü içerdiğini, müvekkillerin acısını bir nebze de olsa hafifletmek adına müvekkili … için 20.000,00-TL ve müvekkil … için 20.000,00-TL olmak üzere toplamda 40.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalılar araç sürücüsü, araç işleteni ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiklerini, müteveffa …’in 18.11.2017 tarihinde Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldığını 27.11.2017 tarihinde aynı hastanede vefat ettiğini, bu nedenle hastanede görmüş olduğu tedavi masraflarının tüm davalılar tarafından karşılanması gerektiğini, yine yapılan cenaze masraflarının da tüm davalılar tarafından karşılanması gerektiğini, 13.02.2018 tarihli dilekçe ile davalı … A.Ş.’ye 28.02.2019 tarihli dilekçe ile de … A.Ş.’ye yazılı başvuruda bulunduklarını ancak taleplerine menfi cevap verildiğini, arabuluculuğa başvuru yapıldığını ancak arabuluculuk görüşmeleri neticesinde tarafların anlaşmaya varamadıklarını, açıklanan nedenlerle maddi tazminat yönünden; 1000,00-TL tedavi ve cenaze giderlerinin müştereken ve müteselsilen tüm davalılardan müteveffanın ölüm tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, manevi tazminat yönünden; müvekkillerinden her biri için ayrı ayrı 20.000 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen sorumlu olan tüm davalılardan kaza tarihi olan 18/11/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
Davacı vekili 28.09.2019 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde talep ettikleri 1.000,00 TL’nin 10,00 TL’nin tedavi gideri 990,00TL’sinin ise cenaze gideri istemine ilişkin olduunu belirtmiştir.
CEVAP : Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil sigorta şirketinin, … plakalı aracı, 12/12/2016-12/12/2017 tarihleri arasında … numaralı …kasko-genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortaladığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; müteveffa açısından destekten yoksun kalma tazminatı talep eden davacıların müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, yine aktüerya hesaplamasında ölüm tarihi itibariyle müteveffanın yaşı olduğu ve gelir durumunun ispatının ise ise davacı tarafa düştüğünü, poliçede belirtilen limitin ölüm halinde mutlak ve likit ödenecek meblağ olmayıp, vefat edenin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yoksun kaldıkları zararın hesaplanması sonucunda belirlendiğini, ferdi kaza poliçesinin yalnızca sigortalının ölümü ya da sürekli sakatlık hali teminat altına alındığını 3. şahısların taleplerinin teminat harici olduğunu, Ferdi Kaza teminatından doğan tazminat talep hakkı yalnızca sigortalıya veya vefat durumunda onun hak sahiplerine ait olduğundan bu davada davacının aktif husumet ehliyet bulunmadığını, bu nedenle önce aktif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacıların talep ettiği tedavi giderinden müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, zira bu hususta sorumluluğun sosyal güvenlik kurumuna ait olacağını,
davacının maddi tazminat talebi açısından müvekkili şirket tarafından düzenlenen poliçede yer alan İhtiyari Mali Mesuliyet teminatı kapsamında bir sorumluluğunun doğması için trafik poliçesinde teminat olarak verilen limitten daha yüksek bir zararın meydana gelmesi gerektiğini, bu kapsamdaki ispat yükünün ise davacıya ait olduğunu, manevi tazminat miktarının da fahiş olduğunu, zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle esasa ilişkin itirazları kapsamında davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; Müvekkiline ait … Plaka sayılı minibüsün … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS ile sigortalı olduğunu öncelikle bu sigorta şirketine davanın ihbarını talep ettiklerini, müteveffa …’ın kaza sırasında yolcuların uyması gereken kurallara uymadığı için kazaya sebep olduğunu, araç şoförünün ani fren yaptığı iddiasının tamamen hayal ürünü olduğunu, müteveffanın, kendi kusurlu hareketi ile dolmuş şoförüne ve müvekkiline yükletilemeyecek bir kusurla hareket ettiğini, diğer yolcuların aynı seyir halinde hiçbir reaksiyon göstermemiş iken sadece müteveffanın yere düştüğünü, müvekkilinin dikkat yükümlülüklerine uyduğunu, müteveffanın bilinci açık bir şekilde kaldırıldığı hastanede tedavi gördüğünü ve kaza sonrası müteveffanın ilk muayenesinde boyun omurunda kırık tespit edildiğini, kazadan 9 gün sonra vefat ettiğini, müteveffanın kazanın meydana geldiği tarihte 57 yaşında olduğunu, mağdurun yaşı dikkate alındığında birçok rahatsızlığının olması ve bu rahatsızlıklardan kaynaklı olarak tedavi gördüğü hastanede yeni bir atak geçirmesi yüksek ihtimal dâhilinde olduğunu, ölümünün kaza ile direk ilintili olduğunun adli tıp incelemesi ile tespit edilmesi gerektiğini, zira müteveffanın kazadan 9 gün sonra vefat etmiş olması nedeniyle illiyet bağının kesilmesi için oldukça uzun bir süre olduğunu, davacı taraf her ne kadar 13. Asliye Ceza Mahkemesinin …/… E. Sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna dayansa da alınan bilirkişi raporunun kabulünün mümkün olmadığını, araç sahibi olan müvekkilinin ceza dosyasının tarafı olmayıp kendisine savunma imkanı verilmediğini, bu nedenle eksik inceleme soruşturma aşamasında alınan raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, kaza tarihinde alkol veya uyuşturucu madde etkisinde bulunan müteveffanın ağır kusuru ile yere düştüğünü, davacı vekilinin her ne kadar müteveffanın alkollü olmadığını iddia etse de, otopsi muayenesinin yaralı üzerinde değil müteveffa üzerinde yapıldığını, kazadan 9 gün sonra vefat eden kişinin kanında alkolün zaten bulunmayacağını, alkolün vücuttan tamamen atılmasının 8 – 9 saati bulduğunu, müteveffanın kazaya kendisinin sebep olduğunu, zira müvekkiline ait araçta her koltukta emniyet kemeri bulunduğunu, müteveffa tarafından emniyet kemerinin takılmadığını, ayrıca kaza sonrası alınan doktor raporunda müteveffanın alkollü olduğunun kayıtlarla sabit olduğunu, davacılar murisinin kaza anında alkollü olduğunun bizzat kendi mirasçılarının ve tanıklarının beyanları ile de sabit olduğunu, Yasa koyucu tarafından, trafik kazası nedeniyle sağlık hizmetleri sunucularına verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının SGK tarafından karşılanması gerektiğini, bu nedenle müvekkilinin söz konusu zararları karşılama gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını, ayrıca davacı yanın uğramış oldukları bu maddi zararların da açık bir şekilde listelenmediği ve bu zararlarıh tespit edilmediğini, açıklanan nedenlerle İzmir 13.Asliye Ceza Mahkemesindeki …/… E. sayılı ceza dosyasının eldeki davaya bekletici mesele yapılmasına, davacının maddi-manevi tazminat taleplerinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı …’e dava dilekçesi, ekleri ve duruşma günü usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde yasal süresi içerisinde davaya cevap vermediği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; 13. Asliye Ceza Mahkemesinin …/… E. Sayılı dosyası, …’ın 18.11.2017 tarihli ifade tutanağı, İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığının 13/02/2018 tarihli otopsi raporu, Işıkkent Polis Merkezi Amirliği tarafından düzenlenen tahkikat evrağı, kazaya karışan … plakalı dolmuşa ait ruhsat fotokopisi, … Sigorta A.Ş.’ye 28.02.2019 tarihinde yapılan başvuru dilekçesi, bilirkişi incelemesi, keşif, tanıklar, yemin, isticvap, …/… Büro, …/… Arabuluculuk Numaralı Arabuluculuk son tutanağı ve sair her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
Davalı … AŞ vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; vekaletname, kasko poliçesine dayandığı görülmüştür.
Davalı … vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde;İzmir 13.Asliye Ceza Mahkemesi …/… E. Sayılı dosyası, Adli Tıp kayıtları, hastane kayıtları, tanıklar vesair her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
İzmir 13.Asliye Ceza Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası incelendiğinde; katılanların … ve …, sanığın … olduğu, taksirle ölüme neden olma suçundan yapılan yargılama neticesinde, sanık …’ün kullandığı minübüse yolcu olarak binen …’ın alkollü olduğu, sanığın yolcu almak için fren yaptığında …’ın oturmuş olduğu arka koltuktan yüz üstü aracın koridoruna düştüğü, …’ın ölümü ile meydana gelen kaza arasında illiyet bağı bulunduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlendiği, sanığın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin raporuna göre tali kusurlu, ölenin ise asli kusurlu olduğu, böylece sanığın taksirle ölüme neden olma suçunu işlediği sabit olduğundan TCK’nın 85/1 maddesi gereğince 30.01.2020 tarihinde cezalandırılmasına karar verildiği, verilen kararın henüz istinaf incelemesinde olduğundan kesinleşmediği görülmüştür.
Mahkememizce İzmir Büyükşehir Belediyesi Cenaze ve Defin İşleri Müdürlüğüne müzekkere yazılarak müteveffa …’ın vefat ettiği 2017 yılı için belirlenen olası cenaze defin giderlerinin ne kadar olduğunun sorulduğu, gelen müzekkere cevabında 2017 yılına ait ücret tarife bilgilerinin gönderildiği görülmüştür.
Dosyanın kusur bilirkişisi … ile aktüerya hesap bilirkişisi …’e tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 12/07/2021 tarihli raporda ;18.11.2017 tarihinde meydana gelen olay sonucunda hayatını kaybeden …’ın cenaze ve defin giderlerinden kaynaklı masrafının esasen 390,00 TL olduğu, ancak ölüm dolayısıyla yapılan masraflar için alınabilecek belgelerin yok gibi olduğu, ödemelerin büyük kısmının kayıt dışı olup belgelendirilemediği, bu kapsamda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu gereğince memurlara yapılan cenaze yardımı bedeli kıyasen uygulandığında olay tarihi itibariyle 531,00 TL olduğu, yukarıda izah edilen cenaze giderleri yönünden de 1.600,00 TL talep edilebileceği, müteveffanın 18.11.2017 — 27.11.2017 tarihleri arasındaki tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu isteğe bağlı sigortalılık kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumuna faturalandırıldığı, dolayısıyla davacı tarafın bu hususta tedavi gideri yönünden tazminat alacağının bulunmadığı, meydana gelen kazada yolcu …’ın dikkatsiz ve özensiz davranarak trafik güvenliğini tehlikeye soktuğu, … plakalı minibüs sürücüsü …’ün dikkatsiz ve özensiz davranarak kazadan aktif kaçınmadığından kusurlu olduğu rapor edilmiştir.
Tarafların kusur bilirkişisi raporuna itiraz etmeleri üzerine tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda kazanın oluşumunda tarafların yüzdelik kusur oranın tespiti için dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 22/10/2021 tarihli raporda; sürücü …’ün % 25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu, müteveffa yolcu …’ın %75 (yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
DEĞERLENDİRME :Dava; trafik kazasından kaynaklanan cenaze gideri ve tedavi gideri maddi tazminat istemi ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
18.11.2017 günü saat 17:45 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı minibüs ile … mahallesi …

sokağı takiben seyir halindeyken yolcu almak için fren yaptığı esnada, minibüsün arka koltuğunda oturduğu yerden kalkmak üzere olan müteveffa yolcu …’ın araç içerisinde yere düşmesi neticesinde dava konusu trafik kazasının meydana geldiği, müteveffa yolcu …’ın kaza sonrasında 27.11.2017 tarihinde hayatını kaybettiği, İzmir 13.Asliye Ceza Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında müteveffa …’ın ölümü ile meydana gelen kaza arasında illiyet bağı bulunduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlendiği, müteveffanın çocukları olan davacılar tarafından davalı sürücü …, … plakalı minibüsün işleteni davalı … ve sözkonusu aracın kasko sigortacısı olan davalı sigorta şirketine yönelik iş bu cenaze gideri ve tedavi gideri maddi tazminat ile manevi tazminat davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Denetime ve hüküm kurmaya elverişli İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 22/10/2021 tarihli rapora göre, sürücü …’ün sevk ve idaresindeki minibüs ile yerleşim yeri içi mahaldeki sokakta seyir halindeyken olay mahalline geldiğinde, aracına binmiş olan müteveffa yolcunun hareketlerini ve durumunu da dikkate alıp müteyakkız seyretmesi ve kontrollü şekilde yavaşlaması gerekirken bu hususlara riayet etmediği, tedbirsizce fren yaptığı sırada müteveffa yolcunun araç içerisinde yere düşmesi ile neticelenen kazada sürücü …’ün % 25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu; müteveffa yolcu …’ın ise yolcu olarak bulunduğu minibüste oturduğu koltuktan ayağa kalktığı sırada aracın hareket halinde olduğunu dikkate alıp kendi can güvenliği açısından yeterli tutunma tedbirine başvurması gerekirken bu hususlara riayet etmediği, hareket halindeki minibüsün yolcu almak üzere fren yaptığı esnada önlemsizce bulunması neticesinde araç içerisinde yere düşmesi ile meydana gelen olayda %75 (yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, davalı sigorta şirketinin … plakalı minübüsü 12.12.2016-12.12.2017 tarihleri arasında kasko- genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortaladığı, poliçedeki ferdi kaza klozuna göre sigorta teminatı sigortalı aracın gerek hareket halinde gerek park halinde iken, aracın bakımı yapılırken veya araca inip binilirken vuku bulacak kaza neticesinde araçta bulunan sürücü ve yolcuların ölüm, daimi sakatlık ve tedavi masraflarını iş bu poliçede yazılı teminat limitlerine kadar temin edeceğinin düzenlendiği, yine poliçedeki ihtiyari mali sorumluluk klozuna göre manevi tazminat taleplerinin aynı sigortanın maddi ve bedeni ayrımı yapmaksızın verilen limit ile sınırlı olmak üzere teminat kapsamı içine alındığı, poliçenin teminat kapsamı dahilinde ödeyeceği manevi tazminatlar maddi ve bedeni zararlar toplamı poliçede belirtilen maddi ve bedeni ayrımsız limitinden fazla olamayacağının düzenlendiği, poliçedeki ihtiyari mali mesuliyet maddi bedeni ayrımsız zararlar için kişi başına 100.000,00 TL olduğu, somut olayda denetime ve hüküm kurmaya elverişli aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre cenaze ve defin giderlerinden kaynaklı masrafının 1.600,00 TL olduğu, davalı sürücü …’ün %25 oranında kusurlu olması nedeniyle tüm davalıların bu kusur oranına isabet eden 400,00 TL’den sorumlu oldukları,müteveffanın tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılandığından davacı tarafın tedavi gideri yönünden tazminat talepleri reddedilmiş, haksız eylem failinin, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayıldığı, dolayısıyla zarar görenin, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahip olduğu, davalı işleten (Karayolları Trafik kanunun 85. maddesi uyarınca) ile davalı sürücü yönünden maddi tazminatın faiz başlangıcının kaza tarihi olarak kabulünün gerektiği, ancak davacı tarafça müteveffanın ölüm tarihi olan 27.11.2017 tarihinden itibaren yasal faiz talep edildiğinden taleple bağlı kalınmış, davalı sigorta şirketinin ise dava tarihinde temerrüde düştüğü anlaşıldığından dava tarihi olan 17.05.2019 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiştir.
TBK. nun 56/2 maddesindeki “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. ” şeklindeki yasal düzenleme gereğince davacıların manevi tazminat talep etme hakkı mevcuttur. Manevi tazminat, 22.06.1966 tarih ve 7/7.sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı’nda da etraflıca açıklandığı üzere, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Zarara uğrayanın manevi ızdırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araçtır.Takdir edilecek manevi tazminet miktarı bir yandan manevi acıları gidermeli, kamuoyu ve sosyal vicdanda kabul görmeli, diğer yandan ise zarar gören açısından zenginleşme aracı olmamalıdır. Kusur oranı, her ne kadar matematiksel anlamda bir indirim yapılmasını gerektirmezse de manevi tazminatın miktarını tayinde önem arz eder. Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, müteveffa …’ın ölümüyle sonuçlanan kazanın meydana geliş şekli, zarar görenlerin konumları, davaya konu trafik kazasında davalı sürücü

…’ün ve destek … …’ın kusur oranları, davalıların sorumluluğunun niteliği, olay tarihindeki paranın alım gücü, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacıların babaları olan … …’ı kaybetmeleri nedeniyle çektikleri elem ve ızdırap nazara alınarak, davacıların manevi tazminat taleblerinin kısmen kabulü 7.500,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … ‘dan kaza tarihi olan 18/11/2017 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden ise dava tarihi olan 17/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davacıların maddi tazminat isteminin KISMEN KABULÜ ile;
400,00-TL cenaze gideri maddi tazminatın davalılar … ve …’dan talep ile bağlı kalınarak 27/11/2017 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden ise dava tarihi olan 17/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacıların manevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜ ile,
7.500,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … ‘dan kaza tarihi olan 18/11/2017 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden ise dava tarihi olan 17/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … ‘a verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
7.500,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … ‘dan kaza tarihi olan 18/11/2017 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden ise dava tarihi olan 17/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alınması gereken 1.051,97 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 140,04 TL’nin mahsubu ile bakiye 911,93TL ‘nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı sigorta şirketi yönünden arabuluculuğa başvurunun dava şartı olduğundan 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin arabuluculuk ücretinin davalı sigorta şirketinden alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
5-Dava kısmen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı 6,40 TL vekalet suret harcı, 1.391,05-TL tebligat, posta gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.397,45 TL yargılama giderinden davanın kabul oranı nazara alınarak 524,88 TL yargılama gideri ile davacı tarafın karşıladığı 44,40 TL başvurma harcı, 140,04 TL peşin harç olmak üzere toplam 709,32 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı taraflara verilmesine, davacı tarafın fazladan yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına.
6-Dava kısmen reddedildiğinden davalı …’ın yaptığı 30,00 TL davetiye ve posta giderinden oluşan yargılama giderinden davanın red oranı nazara alınarak 18,73 TL yargılama giderinin davacı taraflardan alınarak davalı …’a verilmesine, fazladan yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacıların maddi tazminat davaları kısmen kabul edildiğinden, kabul edilen miktarı üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan 400,00TL vekalet ücretinin davalı taraflardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
8-)Davacıların maddi tazminat davaları kısmen reddediğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2 maddesine göre hesap edilen 400,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara eşit olarak verilmesine,
9-Davacı …’ın manevi tazminat davası kısmen kabul edildiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/1. ve 4. fıkralarındaki “Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi uyarınca, kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
10- Davacı …’ın manevi tazminat davası kısmen reddedildiğinden, Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’a alınarak davalılara eşit olarak verilmesine,
11-Davacı …’ın manevi tazminat davası kısmen kabul edildiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/1. ve 4. fıkralarındaki “Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi uyarınca, kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
12- Davacı …’ın manevi tazminat davası kısmen reddedildiğinden, Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılara eşit olarak verilmesine,
13-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacılar vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 22/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 Sayılı Yasanın 5.ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.