Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1112 E. 2021/354 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1112
KARAR NO : 2021/354

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 27/09/2018
KARAR TARİHİ : 21/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekilinin 27.09.2018 harç tarihli dava dilekçesiyle; Davalı … Kimya San. Ve Tic. AŞ.’nin 30.06.2018 tarihli genel kurulu toplantısında alınan 7.Maddenin, Yönetim kurlunun ibrasına ilişkin olduğunu, bu karardan TTK m.436/2. fıkradaki oydan yoksunluk kuralının uygulanmadığını, yönetim kurulu üyesi olan pay sahiplerinin sadece kendi ibralarında değil aynı zamanda diğer üyelerin ibralarında da oy kullanmaması gerektiğini, ancak genel kurulda bu kurala aykırı işlem yapıldığını, genel kurul toplantı tutanağının 14.m belirtilen TTK m.395-396 da sayılan işlemler için yapılan oylamanın geçersiz olduğunu, yönetim kurulu üyelerine bu yetkinin verilmesine ilişkin kararda ortak ile şirket arasında şahsi bir işe ilişkin olduğundan TTK m. 436 da ki oydan yoksunluk kuralının uygulanması gerektiğini, oysa bu kurala aykırı davranıldığını, 07.06.2018 tarihinde istifa edip bağımsız üye … yerine getirilen …’nın atamasında 30.06.2018 tarihli olağan genel kurulu toplantısında görüşülüp karara bağlandığını, ancak kendisinin …’ya yaptığı 09.07.2018 tarih ve … kayıt numaralı şikâyet dilekçesiyle genel kurul toplantı tutanağının 8.m belirtilen …’nın bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak 2019 yılı olağan genel kuruluna kadar görev yapmak üzere 2 yıl süreyle atanması işleminin geçersiz olduğunu, SMMM ve YMMM lerin Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelikte “Ticari Faaliyette Bulunmama” başlıklı 43.m aykırı davrandığını, …’nın SMMM olduğu, 25.07.2018 tarihinde …’nın …’a yapmış olduğu bildirimle …’nın yönetim kurulu üyesi olamayacağını bildirmesi ile yerine …’nın atandığını 30.06.2018 tarihinde yapılan genel kurulunun geçersiz olduğunu, zira 07.06.2018 tarihinde istifa eden …’un yerine yönetim kurulu tarafından 25.07.2018 tarihinde …’nın getirilmiş olduğunu, böylece 30.06.2018 tarihinde geçerli bir seçim yapılmamış olacağını, belirterek 30.06.2018 tarihli genel kurulu kararının iptalini talep etmiştir.
Davalı … Kimya San. ve Tic. A.Ş. vekilinin 07.11.2018 tarihli cevap dilekçesiyle; Davacının 30.06.2018 tarihli genel kurul toplantısına asaleten katıldığını, ancak herhangi bir muhalefet oyu kullanmadığını, bu nedenle iptal davasını açma hakkına sahip olmadığını, TTK m.446/1 gereğince Toplantıda hazır bulunup da olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten paydaşların iptal davasını açabileceğini belirtildiğini, oysa davacının hem muhalefet de bulunmadığını hem de muhalefetini tutanağa geçirmediğini, davacının muhalefet şerhi bulunmadığından, gündemin 8.m ile ilgili alınan karara yönelik iptal davasını açma hakkının bulunmadığını, bu hususun dava şartı olduğunu, müvekkilinin halka açık bir şirket olup zarara uğrama riski bulunduğundan, davacının … kapsamında … AŞ.’de işlem gören şirketler yönünden TTK m.448’e göre teminat yatırması gerektiğini, ayrıca genel kurulu toplantısında alınan kararda kanuna, sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık bulunmadığını, genel kurulu toplantısının 7 ve 14 m. ile seçime ilişkin 8.m deki kararın geçersiz olduğu iddiasının da yerinde olmadığı, genel kurulu toplantısının 7 m. de yönetim kurulu üyelerinin bazılarının olumsuz oyuna karşılık olumlu oylarla ibra kararı verildiğini, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanmadıklarını, davacının iddiasının doğru olmadığını, TTK 395 ve 396 uyarınca alınan kararlarda yönetim kurulu üyelerinin oy kullandığı iddiasıyla doğru olmadığını, genel kurulu toplantısının 14.m de TTK m.395 ve 396’ya göre izin verilmesi hususunun oylandığını, davacının bu oylamada da muhalefet şerhini tutanağa geçirmediğini, bağımsız üyenin atanması işleminin geçersiz olduğu, genel kurul toplantısından sonra yerine atanan bağımsız üyenin seçilemeyeceği iddiasının da yerinde olmadığını, toplantı tutanağının 8.m de TTK m.363’e göre üyeliği boşalan yönetim kurulu üyesi yerine …’nın 2019 yılı genel kurul toplantısına kadar oy çoğunluğu ile yönetim kurulu üyesi seçildiğini, …’nın kurumsal yönetim ilkeler 4.3 nolu Yönetim Kurulunun Yapısı maddesinde düzenlenen bağımsız yönetim kurulu üyeliğinde “Son 10 Yıl İçerisinde 6 yıldan fazla yönetim kurulu üyeliği yapmamış olmak.” kriterinin karşılanmamış olması ve 6 yıllık sürenin 2018 yılında dolacak olması nedeniyle 07.06.2018 tarihinde istifa ettiğini, bu tarihte istifa eden üye yerine 30.06.2018 tarihinde yapılan 2017 yılı genel kurul toplantısında …’nın seçildiğini, eski üyenin yerine seçilen üyenin eski üyenin görev süresini tamamlayacağını, …’nın mensubu olduğu meslek kurallarına aykırı olarak seçilmiş olması nedeniyle 24.07.2018 tarihinde istifa ettiğini, yerine …’nın seçildiğini ve usulüne uygun bir seçim yapıldığını, bu tarihe kadar herhangi bir toplantıya katılmadığını ve imza atmadığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının bu beyana karşı 19.12.2018 tarihli beyan dilekçesiyle; davalı tarafın beyanını kabul etmediklerini, TTK m.395-396 göre genel kurulda oydan yoksun olanların oy kullanması ile ibra kararı alınması halinde TTK m.445 e göre iptal davası açılabileceğini, TTK m.436/2 fıkraya göre oydan yoksun olanların oy kullanması halinde muhalefet şerhinin tutanağa geçilmesine gerek olmadığını, kullanılan oyun kararın oluşumuna etki etmemişse sorun olmadığını, ancak aksi durumda kararın iptal edilmesi gerektiğini, genel kurulda 4 kişinin asaleten 3 kişinin de vekâleten olmak üzere toplam 7 kişinin oy kullandığını, kendisinin asaleten 100.000 oy vekâleten de 495.008 oy kullanıldığını, tutanağın m.11’de bu durumun yazıldığını, pay sahibinin olumsuz oy verdiğinin toplantı tutanağında anlaşılması halinde muhalefetin toplantı tutanağına geçirilmesine gerek olmadığını, genel kurulda …’un seçilmesi nedeniyle kanuna aykırı seçim yapılmasına istinaden istifa ettiğini, yerine …’nın seçildiğini ve 25.07.2018 tarihinde …’nın da istifa ederek …’nın seçildiğini belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekilinin 08.01.2019 tarihli beyan dilekçesiyle; Davacının iptal davası açabilmesi için olumsuz oy vermiş olması ve muhalefeti tutanağa geçirilmesi gerektiğini, aksi halde iptal davası açılamayacağını, TTK m.446/1. fırkanın bunu açıkça yazdığını, müvekkili şirketin …’ya kayıtlı bir şirket olduğunu bu nedenle TTK m.448 gereğince dava için teminat yatırması gerektiğini, genel kurul toplantısının 7. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanmadıklarını, yönetim kurulu üyelerinin, diğer yönetim kurulu üyelerine ibrasında oy kullanmasına engel bir hal bulunmadığını, genel kurulu toplantısının 14.maddesinde olumsuz oy kullanmakla birlikte tutanağa muhalefet şerhini geçirmediğini, bu nedenle maddenin iptalini isteyemeyeceğini, TTK m.395-396 göre yönetim kurulu üyelerine izin verilmiş olmasına rağmen bu güne kadar herhangi bir işlem yapmadıklarını, …’nın yerine …’nın seçilmesine hukuka aykırı bir yön bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava; Davalı şirketin 30.06.2018 tarihli genel kurulda alınan 7.madde, 14.madde ve istifa eden üye yerine …’nın seçilmesine ilişkin kararının iptaline karar verilmesine ilişkindir.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Ana sözleşme, 30.06.2018 tarihli genel kurul toplantı tutanakları, değerlendirilmiştir.
Davacı tarafın dilekçesinde yer alan 30.06.2018 tarihli genel kurul toplantısında genel kurul toplantı tutanağı 7. maddesinde alınan ibra kararının TTK m. 436/2 gereğince şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine ilişkin kararlarda “kendilerine ait paylardan doğan oy hakkını kullanamazlar” hükmünün ihlal edildiğini, bu madde gereğince sadece kendileri için değil diğer üyelerin ibralarında da oy hakkını kullanmamaları gerektiğini belirtmiştir. Davalı taraf sadece kendilerine ait olan hususlarda yöneticilerin toplantıya katılamayacağı bunun dışında diğer üyelere ilişkin oylamada oylamaya katılabileceği bu talebin yersiz olduğu ile davacının muhalefet şerhinin toplantı tutanağına yazdırmadığını belirtmiştir.
Davacının genel kurul toplantı tutanağının 14. maddesinde belirtilen yönetim kurulu üyelerinin şirketin faaliyet konusuna giren veya girmeyen işleri yapan şirketlere ortak olmaları hakkını sağlayan kararında alınmasında TTK m. 436/1 deki oydan yoksunluk ilkesine tabii olduğunu ve bu kurala uyulmadığını belirtmiştir. Davalı taraf ise bu husus da davacının yine muhalefet şerhini toplantı tutanağına yazdırmadığını TTK m. 395 ve 396 kapsamında verilen izinlerin yönetim kurulu üyelerinin şahsi işleri anlamına gelmediğini belirtmiştir.
Ayrıca davacı taraf 30.06.2018 tarihli genel kurul toplantısında seçilen … istifasıyla yerine 25.07.2018 tarihinde seçilen …’nın seçimine kadar yönetim kurulunun organsız kaldığını belirterek genel kurulunun bu maddesinin de iptalinin gerektiğini belirtmiştir. Davalı taraf ise … mevzuatı ve esas sözleşmenin 8. m. göre seçilen üyenin istifası ile yerine atanan …’nın seçimine kadar ilk seçilen …nın bu tarihe kadar görev yaptığı ayrıca bu kişinin herhangi bir toplantıya katılıp imza atmadığını belirtmiştir.
Tüm bu iddiaların değerlendirilmesi için Mahkememizce talimat yoluyla seçilen Bilirkişiler … ve …’den alınan 11.11.2020 tarihli raporda; incelemede 30.06.2018 tarihi itibariyle şirket genel kurulunda gündemin 7. maddesi ile alınan ibra kararıyla 14. maddesindeki TTK m. 395 ve 396’ya göre izin ve …’nın yerine …’nın atanmasına ilişkin kararlarda inceleme yapılarak
a- Davacının toplantıya katılıp katılmadığı,
b- Muhalefet oyu kullanıp kullanmadığı,
c- Muhalefet oyu kullanmasına gerek olup olmadığı ve usule uygun oy kullanıp kullanmadığı,
d- Toplantıda alınan TTK m. 395 ve 396 ya göre izin kararının da usule uygun olarak alınıp alınmadığı muhalefet oyunun gerekip gerekmediği, ve
e- … yerine atanan …’nın seçiminin usulüne uygun olup olmadığı ve … toplantıya katılıp oy kullanıp kullanmadığı konularında yapılması istenmiştir. Bilirkişilerin raporlarında yapılan incelemeye göre; davacı …’ın Beyoğlu’nda 100.000 TL değere sahip hissesine istinaden 30.06.2018 tarihli genel kurul toplantısına katıldığı, aynı zamanda 495.008 vekâleten oy kullandığı, davacı yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 7. maddesinin geçersiz olduğunu TTK m. 436’a aykırılık bulunduğundan bahisle yönetim kurulu üyelerinin oydan yoksun olmalarına rağmen ibra işleminde oy kullanmaları nedeniyle geçerli olmadığını ileri sürdüğü, TTK m. 436’a göre genel kurul toplantılarında alınacak kararlar bakımından oydan yoksunluk hallerinde ikinci fıkrada yönetim kurulu üyelerinin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda oy kullanamayacakları açıkça düzenlendiğini, yönetim kurulu üyelerinin oylama ayrı ayrı yapılsa dahi diğer yönetim kurulu üyeleri ibralarda oy kullanamayacakları, yönetim kurulu üyeleri arasındaki müteselsil sorumluluğun bu yöntemle yapılan oylamalarda da oylamaya oy kullanmayla engel olduğunu, bu oylamadaki usule uyulmaması halinde geçersizlik yaptırımına tabi olacağı, yine TTK m. 446/1-a gereğince iptal davası açılabilmesi için toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy vermek ve bu muhalefeti tutanağa geçirmek gerektiği, ancak çağırının usule uygun olarak yapılmadığı, gündemin ilan edilmediği, genel kurula katılma yetkisi bulunmayanların genel kurula katıldığı ya da oy kullanması gerekenlere izin verilmediği hallerde pay sahiplerinin muhalefet şerhlerinin tutanağa geçirmeksizin dahi iptal davası açabileceklerini, ayrıca TTK m. 436 gereğince oydan yoksun olan yönetim kurulu üyelerinin oylamaya katıldığı kararların geçersizliğinin söz konusu olması halinde bu yönetim kurulu üyelerinin oylarının ibra kararına etki yapması gerektiği, aksi halde mevcut oy dağılımında yasaklı oy kullanılmış olmasının ibra kararını ortadan kaldırmayacağı, bu halde sadece oy hakkından yoksun payların hesaba katılmaması yeterli olduğu, eğer bu paylar olmaksızın nisap oluşmuyorsa alınan kararın geçersizliğinin söz konusu olacağını, Yargıtay kararlarında da bu yönde hükümler bulunduğunu, somut olayda genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetveli incelendiğinde davaya konu genel kurul toplantısında davalı şirketin toplam payının 7.777.729 olup, 1.344.280 asaleten, …’in vekâleten olmak üzere … payın toplantıda temsil edildiği, bu paylardan … adedinin … …’e … adedinin … …’e, … adedinin … …’e ait olup, bu 3 kişinin 2017 yılı faaliyet dönemi yönetim kurulu üyeleri olduğunu, 30.06.2018 tarihli genel kurul toplantının 7. Maddesinde ibra edildiği, buna göre;
-… …’in … adet payın olumsuz oyuna karşılık …adet pay %71 olumlu oyuyla
-… … … adet payın olumsuz oyuna karşılık … adet payın %74 olumlu oyuyla,
-… …’in … adet palın olumsuz oyuna karşılık … adet payın %65 olumlu oyuyla
-…’un … adet payın olumsuz oyuna karşılık …. adet payın %77 olumlu oyuyla ibra edildiğini,
Davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadığını belirttiği, ancak açıklamalardan da anlaşılacağı üzere yönetim kurulu üyelerinin diğer üyelerinin ibrasında da oy kullanmasının mümkün olmadığını, ibra kararlarının oy oranlarına bakıldığında yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıkları, ancak diğer üyelere ilişkin oylamalara katıldıkları, yönetim kurulu üyelerinin oyları hesaba katılmadığında;
– … …’in ibrasında… adet olumsuz oya karşılık … adet olumlu oy,
-… …’in ibrasında … adet olumsuz oya karşılık … adet olumlu oy,
-… …’in ibrasında … adet olumsuz oya karşılık … adet olumlu oy,
-…’un ibrasında 595008 adet olumsuz oya karşılık … adet olumlu oy kullanıldığı,
Dolayısıyla her bir üye için dikkate alınacak oy toplamının … adet olduğu, TTK m. 418 gereğince toplantı yeter sayısının ise … bu nedenle davaya konu genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerinin ibralarına ilişkin 7. Maddenin geçersiz olduğu,
Yine genel kurul toplantısında 07.06.2018 tarihinde istifa eden … yerine …’nın atandığı, bu kişinin SMMM olarak faaliyet göstermesi nedeniyle SMMM ve YMM Çalışma Usul Ve Esasları Hakkındaki Yönetmelik m. 43gereğinc Limited Ve Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeliği yapamayacağından …’nın 24.08.2018 tarihinde istifa ettiği, … yerine ilk genel kurul toplantısında onaya sunulmak üzere …’nın seçildiği, davacı şirket yönetim kurulu üyelerinin genel kurul tarafından seçilmesi gerekirken 30.06.2018 tarihli genel kurulda herhangi bir seçim olmadığını belirterek bu kararın iptalini talep ettiği, TTK m. 343 gereğince yönetim kurulu üyelerinden birisinin boşalması halinde kanuni şartlara haiz birinin geçici olarak yönetim kurulu tarafından yönetim kurulu üyeliğine seçileceği ve bunun ilk genel kurul toplantısında onaya sunulacağı hükmünün yer aldığı, bu suretle seçilen üyelerinin selefinin görev sürecini tamamlayacağı, somut uyuşmazlıkta da 30.06.2018 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyesi seçilen …’nın yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmesiyle yerine yeni bir üye atandığı, 18.06.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısının 8. maddesiyle yeni atanan üye …’nın atama işleminin tamamlandığı, bu nedenle geçersiz ve iptale tabi bir işlemin bulunmadığı,
TTK m. 395 ve 396’a aykırı olarak gündemin 14. maddesinde yapılan oylamanın geçersiz olduğu, ortak ve şirket arasında şahsi bir ilişki bulunduğundan oydan yoksunluk halinin iddiasının ileri sürüldüğü, yönetim kurulu üyelerinin TTK m. 395 ve 396’a göre şirket ve işlem yasağı, şirkete borçlanma ve rekabet yasağına ilişkin genel kuruldan izin almasına ilişkin bir düzenleme yer aldığı, aynı zamanda şirkette pay sahibi olan yönetim kurulu üyesi bakımından bu izin kararında oydan yoksunluk halinin bulunduğu, Yargıtay 11 HD’nin kararlarında yöneticilerin kendileriyle ilgili alınan kararlarda oy kullanamayacaklarının belirtildiği, yönetim kurulu üyelerinin TTK 395 ve 396 kapsamında diğer üyelere yönelik genel kurul tarafından verilecek izin kararlarında oy kullanmasının mümkün olduğu, zira başka bir üyeyle şirketin işlem yapma, borçlanma ve rekabet etme yönünden izin verilmesinin diğer üyeler yönünden şirket arasındaki şahsi nitelikte bir iş veya işlemden sayılmadığı, izne dair verilecek olan genel kurul kararında yalnızca bu iznin verileceği üyeler yönünden şahsi nitelikte sayılması gerektiği, Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarında da bu durumun belirtildiği, davaya konu somut olaydaki genel kurul toplantısının 14. gündem maddesinde yönetim kurulu üyelerine toplu olarak TTK m. 395 ve 396 gereğince izin verildiği, … adet payın olumsuz oyuna karşılık … adet oyla bunun kabul edildiği, toplam oyun … adet olduğu, dolayısıyla hazır bulunanlar listesinde bulunan her bir pay bakımından söz konusu gündem maddesinde oy kullanıldığı, yönetim kurulu üyeleri … …, … … ve … … paylarının da bu oylamaya dâhil edildiği, oysaki her bir üye bakımından oydan yoksun olan paylar hesaplamada dikkate alınmaksızın toplantı ve/veya karar hesaplarının sağlanıp sağlanmadığının belirlenmesi gerektiği, yönetim kurulu üyeleri bakımından kanunda ön görülen hesapların yerine getirilmediği belirlendiği takdirde davacının muhalif oy kullanıp bu muhalefeti tutanağa geçirmesinin önem arz etmeyeceği, TTK m. 395 ve 396 gereğince yönetim kuruluna verilen izin kararının geçersiz olduğu sonucunun ortaya çıkacağını, her bir yönetim kurulu üyesi bakımından kendilerine ait oydan yoksun paylar hesaplamaya dâhil edilmediğinde oy oranları;
-… yönünden … olumsuz oya karşılık … adet olumlu oy kullanıldığı, …’un şirkette pay sahibi olmadığı, bu nedenle oydan yoksun payının bulunmadığı, oy toplamının … adet olduğu,
-… … yönünden … olumsuz oya karşılık … adet olumlu oy kullanıldığı, … …’in … adet payı için oyu için oy kullanılmış olup, bu oyların hesaplamada dikkate alınmadığı, bunun da toplantı nisabında hesaba katılacak oy toplamının …. adet olduğu, … …’in aynı zamanda … …’i temsilen de oy kullandığı, … …’e ait paylarında hesaplanmaması halinde … adet olumsuz oyla karşılık … adet olumlu oy kullanıldığı, toplantı nisabında hesabına katılacak oy toplamının … adet olacağı,
-… …’in … olumsuz oya karşılık … adet olumlu oy kullanıldığı, … …’in … adet payı için oy kullandığı, bu oylar hesaplamada dikkate alınmadığından toplantı nisabında hesaba katılacak oy toplamının … adet olacağı,
-… …’in … olumsuz oya karşılık … adet olumlu oy kullanıldığı, … …’in … adet payı için oy kullanıldığı, bu oylar hesaplamada dikkate alınmadığı toplantı nisabında hesaba katılacak oyun … adet olacağı,
TTK m. 418 gereğince davalı şirket açısından toplantı yeter sayısının ise … adet oyun ¼’ü olan … adet olduğu, karar yeter sayısının ise kullanılan oyların çoğunluğuyla belirlenebileceği, bu durumda … ve … … bakımından toplantı ve karar nisabının sağlandığı, TTK m. 395 ve 396 kapsamında verilen iznin geçerli olduğu, … … açısından dikkate alınacak oy toplamının … adet olup, toplantı yeter sayısının altında kaldığı, oydan yoksunluk nedeniyle bu üye bakımından toplantı yeter sayısının sağlanamadığı, bu üye açısından izin kararının geçersiz olduğu, son olarak mahkemece … …’in … …’i temsilen kullandığı oyların geçersiz olarak kabul edilmesi halinde bu üye bakımından da toplantı yeter sayısının sağlanamadığı ve izin kararının geçersiz olduğunun kabul edilebileceği belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili 11.12.2020 tarihli beyan dilekçesiyle; bilirkişi raporunun 9. ve 10. sayfasında yer alan …’nın seçilmesine ilişkin görüşün hukuki olmadığını, …’nın seçilmesinin kanuni ve hukuki olmadığını, genel kurul kararının şikâyeti üzerine uygulanmaması ve …’nın istifa etmesiyle yerine …’nın seçilmesinin davanın konusunu teşkil etmediğini, bu kişinin söz konusu kanuna aykırı olarak … hükümlerine aykırı bir şekilde seçildiğini, yine TTK m. 395 ve 396’da yapılan değerlendirmelere itiraz ettiklerini, oylamanın tek tek yapılmayıp, tek bir oylama yapıldığını, … … için geçersiz olan oylama nedeniyle genel kurul toplantısı 14. maddesinin iptalinin gerektiğini, … …’in, … … ve … …’in babası olması nedeniyle hesaplamalarda TTK m. 374’de yer alan alt ve üstsoyun dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir.
Bu rapora karşı davalı vekili 07.12.2020 tarihli beyan dilekçesinde; yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 7. maddenin geçersiz olduğuna ilişkin tespite katılmadıklarını, yönetim kurulu üyelerinin ibraları kararları bakımından oyların karara etki yapması gerektiğinin yer aldığı, 7. maddede yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında kendilerine ait paylardan doğan oy hakkını kullanmadıklarını, diğer üyelerin ibrasında oy kullanmasına yasal engel bulunmadığını, bu nedenle bilirkişilerin bu görüşüne katılmadıklarını, yine TTK m. 446’ya yapılan atıfla muhalefetin tutanağa geçirilmesine gerek olmadığı şeklindeki tespite katılmadıklarını, zira genel kurul toplantısına katılan pay sahibinin bu karara karşı iptal davası açabilmesi için sadece olumsuz oy yeterli olmayıp, muhalefetin tutanağa geçirilmesinin gerekli olduğunu, bu durumun bir dava şartı olduğunu, toplantının 7. maddesi gereğince hatalı değerlendirme yapıldığını, yine TTK m. 395 ve 396 gereğince alınan kararlarda yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmasına ilişkin tespite katılmadıklarını, … … ve … … yönünden yapılan tespiti kabul etmediklerini, kullanılan oy oranları hesaplandığında her iki şahıs açısından toplantı ve karar nisaplarının sağlandığı, …’nın … yerine atanmasının ardından istifa ettiğini, yerine …’nın atandığı, bu tespite katıldıklarını beyan etmiştir.
Toplanan tüm deliller ve yapılan incelemelere göre;
TTK m. 446/1-a gereğince iptal davası açılabilmesi için toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy vermek ve bu muhalefetin tutanağa geçirilmesi gerektiği, ancak çağırının usule uygun olarak yapılmadığı, gündemin ilan edilmediği, genel kurula katılma yetkisi bulunmayanların genel kurula katıldığı ya da oy kullanması gerekenlere izin verilmediği hallerde ise pay sahiplerinin muhalefet şerhlerinin tutanağa geçirmeksizin dahi iptal davası açabilecektir. Ayrıca TTK m. 436 gereğince oydan yoksun olan yönetim kurulu üyelerinin oylamaya katıldığı kararların geçersizliğinin söz konusu olması halinde bu yönetim kurulu üyelerinin oylarının ibra kararına etki yapması gerektiğinden bu durumun yerleşmiş Yargıtay kararları gereğince tespiti gerektiği, aksi halde mevcut oy dağılımında yasaklı oy kullanılmış olmasının ibra kararını ortadan kaldırmayacağı, bu halde sadece oy hakkından yoksun payların hesaba katılmaması yeterli olduğu, eğer bu paylar olmaksızın nisap oluşmuyorsa alınan kararın geçersizliğinin söz konusu olacaktır. Somut olayda da genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetveli incelendiğinde davaya konu genel kurul toplantısında davalı şirketin toplam payının 7.777.729 olup, 1.344.280 asaleten, …’in vekâleten olmak üzere … payın toplantıda temsil edildiği, bu paylardan … adedin … …’e … adedinin … …’e, … adedinin … …’e ait olup, bu 3 kişinin 2017 yılı faaliyet dönemi yönetim kurulu üyeleri olarak 30.06.2018 tarihli genel kurul toplantının 7. maddesinde ibra edildikleri, buna göre;
-… …’in … adet payın olumsuz oyuna karşılık … adet pay %71 olumlu oyuyla
-… … … adet payın olumsuz oyuna karşılık … adet payın %74 olumlu oyuyla,
-…’in … adet palın olumsuz oyuna karşılık … adet payın %65 olumlu oyuyla
-…’un … adet payın olumsuz oyuna karşılık … adet payın %77 olumlu oyuyla ibra edildiği belirlenmiştir.
Olağan koşullarda toplantıya katılan muhalefet oyunu kullanan ortağın aynı zamanda muhalefetini tutanağa geçirmesi gereklidir. Muhalefet oyunun kullanan ortağın muhalif olduğunu belirtmiş olması yeterli olup gerekçesini açıklamasına gerek yoktur. Ancak muhalif olduğunu toplantı tutanağına yazdırması gereklidir. Aksi halde muhalif olduğunu zapta geçirmeyen taraf genel kurul kararını iptali davasını açamayacağı TTK m. 446/1. bende göre ise çağrının usulüne uygun olmadığı, gündemin gereği gibi ilan edilmediği genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin katıldığı veya toplantıya katılan üyeye muhalefetini yazdırmasına izin verilmediği hallerde ortağın doğrudan toplantıya katılsın katılmasın olumlu/olumsuz oy kullansın/kullanmasın iptal davası açma hakkı tanımaktadır. Buradaki gerekçe yoklukla malul olan kararın ileri sürülmesidir. Somut olayda da davacının muhalif olduğunu belirtmeksizin ve zapta geçirmeksizin dava açtığı sabit olup ibra kararının verilmesinde bu kararın oydan yoksun olan kişilerin ibra oylamasına katılması halinde verilen kararın sonucunu değiştirip değiştirmediğine göre değerlendirilecektir. Yani muhalefet olduğu belirtilen kişinin kullandığı oy dışında kalan oylamaya katılan üyelerin ne kadarının oy kullandığı ve bu oyun ne kadarının geçerli olduğu değerlendirilecektir. Eğer kullanılan oy kararın alınmasında etkili olmamışsa herhangi bir sonuç doğmayacaktır. Aksi halde ise alınan karar yeterli yüzde ile alınmadığından muhalefet şerhi aranmaksızın dahi iptali gerekecektir. O halde davacının iddiasının değerlendirilebilmesi için alınan kararın ibraya katılmaması gerekenlerin oyları çıkarıldıktan sonra kalan oylar ve muhalefet oyları değerlendirilerek alınabilecek bir karar olup olmadığı yani yüzdeyi tutturup tutturmadığı ve gerçekleşiyorsa kararın geçerli olması aksi haldeyse böyle bir kararın yok kabul edilmesi söz konusu olacağından muhalefet oyu aranmayacaktır. Aksi halde yani muhalefet oyu aranacak olursa bu ortağın dava açma hakkı sınırlanacaktır. Şöyle ki; toplantıda alınan kararların toplantıya katılması mümkün olmayan kişiler tarafından (ibra kararında olduğu üzere tüm yönetim kurulu üyelerinin oy kullanması halinde) alınan karar yetersiz oyla alınmış yoklukla malul bir karar olduğu halde bu ileri sürülemeyecektir. Bu nedenle ortağın oy kullanmaksızın dahi bu iddiayı ileri sürmesi mümkündür.
Yine yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmaması gerektiği gibi yönetim kurulunun diğer üyelerinin ibrasında da oy kullanmasının mümkün değildir. İbra kararlarının oy oranlarına bakıldığında yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıkları, ancak diğer üyelere ilişkin oylamalara katıldıklarından somut olayda bu oy oranlarının mahsup edilmesiyle yönetim kurulu üyelerinin oyları hesaba katılmadığında;
-… …’in ibrasında … adet olumsuz oya karşılık … adet olumlu oy,
-… …’in ibrasında … adet olumsuz oya karşılık … adet olumlu oy,
-…’in ibrasında … adet olumsuz oya karşılık … adet olumlu oy,
-…’un ibrasında … adet olumsuz oya karşılık … adet olumlu oy kullanıldığı,
Dolayısıyla her bir üye için dikkate alınacak oy toplamının … adet olduğu, TTK m. 418 gereğince toplantı yeter sayısının ise … adet toplam payın ¼’üne karşılık gelen … adet pay olduğu, ibra oylamalarında olumsuz oyların olumlu oylardan fazla olduğu, bu nedenle davaya konu genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerinin ibralarına ilişkin 7. Maddenin geçersiz olduğu belirlenmiştir.
Yine dava konusu olan TTK m. 395 ve 396 da ki izin konusu değerlendirildiğinde oydan yoksunluk kuralının uygulanıp uygulanmayacağı hususu da değerlendirilmiştir.
Gündemin 14. maddesinde yapılan oylamanın geçersiz olduğu, ortak ve şirket arasında şahsi bir ilişki bulunduğundan bahisle oydan yoksunluk halinin iddiasının ileri sürüldüğü, yönetim kurulu üyelerinin TTK m. 395 ve 396’a göre şirket ve işlem yasağı, şirkete borçlanma ve rekabet yasağına ilişkin genel kuruldan izin almasına ilişkin bir düzenleme yer aldığı, aynı zamanda şirkette pay sahibi olan yönetim kurulu üyesi bakımından bu izin kararında oydan yoksunluk halinin bulunduğu belirlenmiştir. Yargıtay … HD’nin kararlarında yöneticilerin kendileriyle ilgili alınan kararlarda oy kullanamayacakları da yer almaktadır.
Yönetim kurulu üyelerinin TTK 395 ve 396 kapsamında diğer üyelere yönelik genel kurul tarafından verilecek izin kararlarında oy kullanmasının mümkün olduğu, zira başka bir üyeyle şirketin işlem yapma, borçlanma ve rekabet etme yönünden izin verilmesinin diğer üyeler yönünden şirket arasındaki şahsi nitelikte bir iş veya işlemden sayılmadığı, izne dair verilecek olan genel kurul kararında yalnızca bu iznin verileceği üyeler yönünden şahsi nitelikte sayılması gerekmektedir. Davaya konu somut olaydaki genel kurul toplantısının 14. gündem maddesinde yönetim kurulu üyelerine toplu olarak TTK m. 395 ve 396 gereğince izin verildiği, … adet payın olumsuz oyuna karşılık 1984380 adet oyla bunun kabul edildiği, toplam oyun … adet olduğu, dolayısıyla hazır bulunanlar listesinde bulunan her bir pay bakımından ayrı ayrı söz konusu gündem maddesinde oy kullanılmadığı tespit edilmektedir. Buna göre yönetim kurulu üyeleri … …, … … ve … paylarının da bu oylamaya dâhil edildiği anlaşılmaktadır. Oysaki her bir üye bakımından oydan yoksun olan paylar hesaplamada dikkate alınmaksızın toplantı ve/veya karar hesaplarının sağlanıp sağlanmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Zira 14. madde de yapılan oylamada … adet olumsuz oya karşılık … adet pay mevcudunun olumlu oyuyla izin verilmesine karar verildiği belirtilmekle birlikte bilirkişi raporunda da yer aldığı üzere bu oran sadece … ve vekâleten lehine oy kullanılan (… …’in … … adına vekâleten kullandığı oylar dikkate alınarak) … … yönünden geçerli olduğu belirtilmiştir. Ancak diğer yönetim kurulu üyeleri yönünden lehe kullanılan oyların toplamının … adet olmayıp, daha düşük miktarda olduğu belirtilmiştir. Aynı zamanda her bir yönetici için TTK m. 395 ve 396’ya göre ayrı ayrı izin verilmesi gerekilirken böyle bir ayrım yapılmaksızın usulü yanlışlarla oylama yapıldığı ve tüm yönetim kurulu üyeleri hakkında karar alındığı görülmektedir. Maddenin bu haliyle uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle yöneticilerden hangilerine izin verileceği hangilerine verilmeyeceği hangilerinin bu konuda talepleri olduğunun açıklanarak oylama yapılması ve her birine karşı da diğer ortakların ayrı ayrı muhalefet edilmesi halinde (ortağın muhalefetinde bazı üyeler için izni kabul etmesi, bazı üyeler içinse izin verilmesi kararına muhalefetini tutanağa geçirmesi imkânı tanınmadan oylama yapılması nedeniyle) tutanağa geçirilmesi gerekmektedir. Oysaki bu tip bir oylamada bu sonuca ulaşmak mümkün değildir. Bu nedenle alınan kararın usule aykırı olması ve yönetim kurulunun ibrasında olduğu gibi tüm yönetim kurulunun değil, her bir üye için bu iznin verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği halde bu üyeler için ayrı ayrı oylama yapılmadığından alınan kararın iptali gerektiği belirlenmiştir.
Yönetim kurulu üyelerinin oylamasında usule aykırılık bulunması nedeniyle davacının muhalefetini tutanağa geçirmesinin önem taşımadığı, kanundaki nisapların sağlanmaması nedeniyle bu davayı açabileceği de belirlenmiştir.
Yine davacının, şirket yönetim kurulu üyelerinin genel kurul tarafından seçilmesi gerekirken 30.06.2018 tarihli genel kurulda …’nın seçilmesinin herhangi bir seçim olmadığını belirterek bu kararın iptalini talep ettiği, bu konuda yapılan bilirkişi incelemesinde genel kurul toplantısında 07.06.2018 tarihinde istifa eden yönetim kurulu üyesi … yerine …’nın atandığı, bu kişinin SMMM olarak faaliyet göstermesi nedeniyle SMMM ve YMM Çalışma Usul Ve Esasları Hakkındaki Yönetmelik m. 43 gereğince Limited Ve Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeliği yapamayacağından …’nın 24.08.2018 tarihinde istifa etmesiyle … yerine ilk genel kurul toplantısında onaya sunulmak üzere …’nın seçildiği, TTK m. 343 gereğince yönetim kurulu üyelerinden birisinin boşalması halinde kanuni şartlara haiz birinin geçici olarak yönetim kurulu tarafından yönetim kurulu üyeliğine seçilebileceği ve bunun ilk genel kurul toplantısında onaya sunulacağı hükmünün yer aldığı, bu suretle seçilen üyelerinin selefinin görev sürecini tamamlayacağı belirlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta da 30.06.2018 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyesi seçilen …’nın yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmesiyle yerine yeni bir üye atandığı, 18.06.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısının 8. maddesiyle yeni atanan üye …’nın atama işleminin tamamlandığı, bu nedenle geçersiz ve iptale tabi bir işlemin bulunmadığı tespit edilmektedir. Ayrıca davacının son olarak bildirdiği …’nın seçimine kadar 30.06.2018 tarihli genel kuruldan 25.07.2018 tarihine kadar … seçiminin usule uygun olup olmadığı meslek engelinin yönetim kurulu görevi yapmasına engel olup olmadığı ve bu tarihe kadar herhangi bir toplantı yapılıp karar alınmadığı belirlenmiştir. Kaldı ki meslek engeli (SMMM ve YMM Çalışma Usulleri Hakkında Yönetmelik m. 43) kapsamında engeli bulunan yönetim kurulu üyelerinin yapmış olduğu ticari faaliyetlerden dolayı şirket/yönetim/genel kurul/temsil işlemlerinde şirket açısından sonuç doğurmayıp bilakis, meslek engeli bulunan yönetici açısından şahsi sorumluluğunu doğuracak olup bu nedenle meslek odası tarafından mesleki cezası bulunması/verilmesi hallerinde şirketin yapmış olduğu işlemlerden dolayı herhangi bir sonuç doğurmayacağı halde buna dayanarak … SMMM olduğundan bahisle yönetim kurulu üyeliğinden çekilmiş olup, yerine … atanmış olduğundan bu tarihe kadar yapılan toplantılarda bulunma imkânı ve oy kullanma imkânı olduğu halde bu toplantıya kadar herhangi bir toplantıya da katılmadığından bu talebin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
1-)Davaya konu davalı … Kimya San. Ve Tic. A.Ş.’nin yaptığı 30.06.2018 tarihli genel kurul toplantısının 7. maddesinin usulüne uygun olmadığından iptaline,
2-)Yine …’nın seçimine ilişkin genel kurulda alınan 8. numaralı maddenin iptali şartları bulunmadığından bu talebin reddine,
3-)Davalı şirketin genel kurulda aldığı 14. madde de ise yine her bir yönetim kurulu üyesi için ayrı ayrı oylama yapılarak usulüne uygun her üye için TTK m. 395 ve 396’da yer alan izin kararı verilmeyip her bir üyenin ne miktarda oyla izni aldığı tespit edilemediğinden yasaya aykırı oylama ve izin kararı verilmesinin iptali gerektiği tespit edilmekle bu kararın iptaline,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan dava açılışında alınan 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 23,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yargılama gideri olarak yapılan başvuru harcı 35,90 TL ve peşin harç 35,90 TL ile yazışma ve tebligat gideri 255,70 TL, talimat gideri 1.500,00 TL ve bilirkişi ücreti 600,00 TL olmak üzere toplam 2.355,70 TL’nin davanın kabul-red oranına göre 1.177,85 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yargılama gideri olarak yapılan yazışma ve tebligat gideri 33,50 TL’nin davanın kabul-red oranına göre 16,75 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan miktarın davalı üzerinde bırakılmasına,
Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekili yararına davacıya verilmesine,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalıya verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/04/2021

Başkan …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Katip …
E-İmzalıdır