Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1 E. 2021/602 K. 24.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR

ESAS NO : 2018/1
KARAR NO : 2021/602

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 18/12/2017
KARAR TARİHİ : 08/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekilinin 18.12.2017 harç tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili …’ın davalı … ile diğer davalı … Ltd. Şti.’ne 03.06.2017 tarihinde %50 ortak olduklarını, bu şirketin hastane, klinik, poliklinik, laboratuar ve doktor muayenehanelerinin ve sağlık kuruluşlarının tıbbi araç gereç vs.. malzemelerini alıp satan şirket olduğunu, davalı …’nün eşi …’nün ise … isimli bir firmasını çalıştırdığını, müvekkilinin İzmir’de bulunmadığını, Ankara’da yaşadığını, şirket işlerinin İzmir’den idare edildiğini, bu arada davalı …’nün eşinin şirketin muhasebe işlerine de baktığını ve … Ltd. Şti.’nin taşeron işlerinin tümünün … firmasına verildiğini, …’nün … Ltd. Şti.’ni tasfiye etmek istediğini belirtmesiyle müvekkilinin bunu kabul ederek bir protokol imzalamak istediğini, davalı …’nün ise protokolden çekildiğini, şirket muhasebecisi olduğunu iddia eden …’ün müvekkilinin telefonlarına çıkmadığını ve talimatlarını yerine getirmediğini, müvekkilinin satım için göndermiş olduğu malların şirkete girmeyip doğrudan … firmasına ait depoya konulduğunu, bu malların … tarafından … firmasına fatura edilip satıldığını, şirketin güven ilişkisinin sona erdiğini, şirketin feshi için haklı sebebin oluştuğunu, TTK m. 636/3 fıkrası gereğince şirketin feshi ile birlikte hakimin takdir hakkını kullanarak başka bir çözüm yolu da bulabileceğini, kolektif şirketlere ait TTK m. 245 ve devamındaki maddelerde haklı sebebin yer aldığını, ortaklar arasındaki güvensizliği had safhaya vardığından şirketin devam edemeyeceğini belirterek şirketin feshini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 07.02.2018 tarihli cevap dilekçesinde; davacı …’ın … Ltd. Şti. isimli bir şirkete ortak olduğu ve ayrıca kendisine ait …- … isimli bir şahıs şirketinin olduğunu, … Ltd. Şti. kurulmadan önce de Çin ve Hindistan’dan ithal ettiği ürünlerin distribütörü olarak satış yaptığını, dava dilekçesinde gerekçe olarak gösterilen … – … firmasının da … Ltd. Şti. kurulmadan önce var olduğunu ve davacıya ait şirketlerden ürün aldığını, … Ltd. Şti.’nin …’ın ithalat yaptığı malları Türkiye’ye getirmekte ekonomik olarak zorlanması nedeniyle birlikte kurulan bir şirket olduğunu, bu şirketin yurt dışından ithal sağlık ürünleri getirmek için kurulduğunu ve getirdiği ürünleri iç piyasaya satışını gerçekleştirdiğini, bu şirketin yeni kurulmuş bir şirket olması nedeniyle özel hastaneler ve devlet hastanelerinin ihalelerine giremediğini, şirket merkezinin İzmir olarak seçildiğini ve müşterek imza ile şirketin yönetiminin ve temsilinin kararlaştırıldığını, davacının şirkete sermaye koymaktan çekindiğini, … Ltd. Şti.’nin ithal ettiği malzemeleri yetkili distribütörü davacının ortağı olduğu … Ltd. Şti. olduğunu, … – …’nün de devlet ihalelerine … Ltd. Şti. tarafından verilen yetkili satıcılık belgesine istinaden verildiğini, … Firmasının ihalelerde aldığı işleri ifa etmek için …’ın talebi üzerine … Ltd. Şti. üzerinden malların ithalatının yapıldığını, müvekkilinin şirkete 468.000,00 TL sermaye koyduğunu, davacının ise 56.738,75 TL ödediğini, … Ltd. Şti.’nin ithal ettiği malların gerek … ve gerekse … – …şirketlerine aynı kar marjı ile sattığını, … Ltd. Şti.’nin …a toplam 776.594,06 TL’lik mal sattığını, … – …ŞTİ’ne ise 398.506,16 TL’lik mal sattığını, … – …’nün … Ltd. Şti.’ne herhangi bir borcunun olmadığını, oysa …’ın şirketinin ise 141.162,54 TL borcunun olduğunu, … Ltd. Şti.’nin düzenleyeceği faturalarda imzasının bulunması gerekli olan davacının faturaları imzalamadığını, şirket adına Ankara Gümrüğü’ne gönderilen malların davacı tarafından çekildiğini, ancak İzmir’de bulunan şirket merkezine gönderilmediğini, davacının … – … firmasının ihalelerdeki yetkisini kaldırmak için uğraştığını, ihale yasaklısı konumuna sokmaya çalıştığını, TTK m. 245’de yer alan haklı sebebin müvekkili açısından gerçekleştiğini, zira şirketi zarara uğratan, borçlarını yerine getirmeyen, sermayesini ödemeyen tarafın davacı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca davacının ortaklıktan çıkarılmasını da istediklerini belirtmiştir.
Davacı vekilinin 06.03.2018 tarihli beyan dilekçesinde; davalının cevaplarını kabul etmediklerini, müvekkili …’ın Hindistan’da bulunan üroloji alanında tek kullanımlık malzemeleri üreten … isimli firmanın Türkiye’deki tek distribütörü olduğunu, bu firmaların bayilerine ürünlerini satmak üzere kurulduğunu, … – …’nün de bu ürünleri müvekkilinden satın aldığını, tarafların müşterek temsil yetkisi ile %50 ortak oldukları … Ltd. Şti.’nin davalı tarafın teklifi ile kurulduğunu, davalının mali müşaviri …’un müvekkiline bilgi vermediğini, müvekkilinin İzmir’de bulunmadığından şirkete müdahale edemediğini, ihalelere … üzerinden girildiğini, müvekkilinin distribütörlük hakkının suistimal edildiğini, şirket sermayesinin 100.000,00 TL olup, her iki hissedarın 50.000,00 ‘şer TL koymayı taahhüt ettiğini, şirketin hissesinin 1/4’ünün ödendiğini, farklı bankalardan … – …’ne kredi çekildiğini, bu kredilerin mal bedeli olan … Ltd. Şti.’ne aktarılmak yerine … Firmasının ticari hesabından …’nün şahsi hesaplarına aktarıldığını, … Ltd. Şti.’ne borç para verilmiş gibi kayıt oluşturulduğunu, … Ltd. Şti.’nin karsız satışlar yaptığını, 478.000,00 TL bedelin davalının yürüttüğü ticari işlerden kaynaklanarak şirkete aktarılan paralar olduğunu, yine … firmasına yapılan 776.594,06 TL’lik satışın gerçeği yansıtmadığını, zira faturaların çift imzalı olarak düzenlenmesi gerektiğini, müvekkilinin imzalarını içermeyen faturaların geçersiz olduğunu, müvekkiline imzalanmak için fatura gönderilmediğini, usulüne uygun olmayan işlemlerin müvekkili tarafından onaylanmadığı, ortaklığın sürdürülmesine olanak kalmadığını belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
Dava; Şirketin haklı sebeple feshi talebine ilişkindir.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Şirkete ait sicil kayıtları, … – …’ne ait şirket kayıtları, şirketin defter ve kayıtları incelenmiş ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde; bilirkişi …’ın 22.10.2018 tarihli raporunda; dava konusu şirketin defter ve kayıtları ana sözleşmesi ve diğer kayıtları incelendiğinde, 2016 yılı boyunca 331 ortaklara borçlar hesap hareketleri olduğu ve yıl sonu itibariyle …’nün şirketten 467.350,00 TL alacaklı durumda olduğu, …ın ise 52.000,00 TL alacaklı olduğu, … şahıs şirketinin ise … Ltd. Şti. ne 203.056,06 TL borçlu olduğu, 2017 yılında …nün şirketten 101.607,06 TL alacaklı, …ın 56.738,75 TL alacaklı olduğu, … adlı şirketin de … Ltd. Şti. ne 141.162,54 TL borçlu olduğu, 2016 ve 2017 yıllarında satışların tamamının … şahıs şirketine ve …ne yapıldığı, dava konusu şirketin 2016 – 2017 defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, şirket adına …’nün farklı bankalardan aldığı kredileri şahsi hesaplarına ve … Ltd. Şti. ye aktarıp aktarmadığı incelendiğinde … Ltd. şirketinin hiç banka kredi kullanmadığı, davalının davacının şirket fatura ve kayıtlarını imzalamadığı ve şirketi zora soktuğu iddialarının incelenmesiyle tarafların şirket yetkisinin müştereken temsil ve nizama yetkili kılındıkları, fakat faturalar üstüne yetkili imzası şartı bulunmadığından her ikisinin de imzasının yer almadığını, TTK m. 636 da yer alan şirketin fesih sebeplerinin bulunup bulunmadığı incelendiğinde, tarafların birbirine olan güven ve itimatlarının sarsıldığı, ortaklık ilişkisinin devamına imkan kalmadığı, davacı ve davalı ortağın davalı şirket dışındaki kendi iştiraklerine ihalelere girmek suretiyle ticari faaliyetlerini sürdürdükleri, her iki ortağın da davalı … Ltd. Şti. üzerinden piyasaya ürün satmadıkları ve ticari faaliyetlerde bulunmadıkları şirket amacının gerçekleşmesinin imkansız hale geldiğini, şirketin fesih konusunda haklı sebep teşkil edebilecek nitelikte olduğu, 2017 yılı sonu itibariyle şirket sermayesinin 100.000,00 TL olup her iki ortağın şirkete 37.500,00 TL sermaye koyma borcu altında bulunduğu, davalı … tarafından düşük karlar ile dava dışı … firmasına satış yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı, her iki tarafın ortaklık ilişkisini sonlandırmayı düşündüğü ancak davalı …’nün eşine ait olan dava dışı … firmasının ihaleler neticesinde üstlendiği taahhütleri tamamlaması için … Ltd. Şti. nin faaliyetlerine belli bir süre devam etmesini istediği, TTK da ki yer alan hükümlerde şirketin devamının sağlanmasının esas olduğu, davalı … Ltd. Şti. nin başlangıçtan beri kar elde ettiği, 2 ortaklı şirketin ortakları arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunduğu, TTK m. 636 / 3 fıkrasının uygulanması halinde davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesi ile ortaklıktan çıkarılabileceği, bu nedenle davacının çıkma tarihine en yakın gerçek payının hesaplanması halinde her iki ortağın %50 pay sahibi olduğundan şirket öz varlık toplamı olan 212.550,19 TL nin yarısı 106.275,10 TL olduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporuna karşı tarafların itiraz etmesi üzerine bilirkişine heyetine … eklenerek bilirkişi heyetinden 27.05.2020 tarihli ek rapor alınmıştır. Bu raporda; davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilmiş, davacı … Ltd. Şti. nin ticari defterleri ve dava dışı …nün sahibi olduğu … defterlerinin incelendiği, buna göre …’ın 2017 sonunda bu şirketten 56.738,75 TL alacaklı olduğu, örtülü kazanç aktarımı iddiasının incelenmesiyle de …a ait … …davalı … Ltd. Şti. ne 141.162,54 TL borçlu olduğu, …’nün ise bu şirketten 101.607,06 TL alacaklı olduğu, şirket sermayesinin 100.000,00 TL olduğu, her iki ortağın 37.500,00 TL sermaye koyma borcu altına girdiği, sonuç olarak …ın yapmış olduğu satışlarla kar elde ettiği, 22.10.2019 tarihi itibariyle davacının payının gerçek değerinin hesaplanmasıyla 106.275,10 TL olduğu belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekilinin 25.06.2020 tarihli beyan dilekçesinde; gerekli belgelerin incelenmediği, çıkma payının yanlış yazıldığını beyan etmiştir.
Davacı tarafın bilirkişi raporuna karşı itirazı gözetilerek bilirkişi heyetine YMM … eklenerek ve … çıkarılarak ek rapor alınmasına karar verilmiş ve 05.07.2021 tarihli ek rapor alınmıştır. Bu raporda; yapılan inceleme ile ilk iki rapor da değerlendirilmiş, davalı … Ltd. Şti. 2016 2017 ticari defterlerinin incelendiği ve bu defterlere göre davalı … Ltd. Şti. nin ortakların diğer iştiraklerine satmak dışında ticari faaliyetinin olmadığı davalı şirketin ticari defterlerinde açıkça görüldüğü üzere davacı ve davalı ortağın … Ltd. Şti. ithalat işlemleri için kullandığı davalı … Ltd. Şti. den … Ve … a yapılan satışların davacı ve davalı ortakların davalı şirket dışındaki kendi iştirakleri aracılığı ile ihalelere girilmek suretiyle ticari faaliyetlerini sürdürdükleri her iki ortağında davayı … Ltd. Şti. üzerinden piyasaya ürün satmak veya … Ltd. Şti. ile ihalelere girmek gibi ticari faaliyette bulunmadıkları 2017 yıl sonu itibari ile davacı … a ait şahıs şirketi … Tıbbi Ürünlerinin davalı … Ltd. Şti. nin 140.162,54 TL borçlu olduğu davalı …’nün ise davalı … Ltd. Şti. den 101.607,06 TL alacaklı olduğu davacı ve davalı ortağın şirkete 37.500,00 TL sermaye koyma borcu altında olduğu … Ltd. Şti. nin … ve … dışında sadece iki satış yaptığı ve yapılan satışlar neticesinde davalı şirketin 2016 yılında 80.000,00 TL 2017 yılında 120.000,00 TL kar elde ettiği …’ın payının gerçek değerinin 2019 tarihi itibari ile ortaklar cari hesabından kaynaklanan 106.264,71 TL borcunun olduğu davalı şirketin en son 2019 yılı kurumlar vergisi beyannamesindeki kaydi bilançosuna göre 207.645,00 TL öz varlığının bulunduğu …’ın bu paydan hissesine 103.822,89 TL düştüğü … Ltd. Şti. nin … dan 34.897,83 TL alacaklı olması nedeni ile bu borcun mahsubu ile kalan çıkma payının 68.925,06 TL olarak hesaplandığı davalı şirketin başlangıçtan beri kar elde ettiği davacının ileri sürdüğü senetlerin şirketin yaşamasına engel olmadığı, yeterli ve haklı bir sebep bulunmadığı ancak ortakların şirketi birlikte yürütme iradesinin de kalmadığı belirtilerek TTK m.636/3 fıkranın uygulanabileceği belirtilmiştir.
Yapılan tüm incelemeler ve toplanan delillere göre; davacı …’ın 2018 tarihli dava dilekçesi ile … Ltd. Şti. nin ortağı olduğu, diğer davalı … ile birlikte %50 şer pay sahibi olduklarını, bu firmanın ithal ürün satın almak için kurulduğunu ancak davalı …’nün ortaklığa aykırı davrandığını ve … firmasının muhasebesini …’nün tutması nedeni ile şirketle ilgilenmediği, şirketin birlikte idame ettirilemediğini ileri sürdüğü ve haklı sebep teşkil ettiğini belirtmiş davalı taraf ise davacı ile olan ticari ilişkisine göre davacının davalı şirkete 141.162,54 TL borçlu olduğu ve haklı sebebin bulunmadığını belirtmiş, yapılan yargılamada da alınan asıl 22.10.2018 tarihli ve ek 27.05.2020 tarihli raporda bile yine ikinci bir heyetten alınan 05.07.2021 tarihli rapora göre davacının iddialarının ispatlanamadığı davalı şirketin yurt dışından ithalat amacı ile kurulmuş bir şirket olduğu her iki tarafın … ve … firmaları ile davalı şirketten yapılan satışlarla ticari iş yaptıkları ve davalı şirketin ihalelere girmediği her ne kadar bilirkişi raporlarında TTK m 636/3 fıkrasına göre başka bir çözüm tarzına hakimin karar verilebileceğini belirtmişler ise de bu hükmün uygulanabilmesi için öncelikle yeterli ve haklı bir sebebin bulunması gerektiği, davacı tarafın ise bu haklı sebebi ispat edemediği ancak taraflar arasında ciddi uyuşmazlıklar bulunduğu belirtilmiş ise de TTK m. 636’nın uygulanabilmesi için öncelikle davacının haklı sebebe dayanarak dava açtığını ispatlaması gerekli olduğu gibi davalının da bu yöndeki haklı sebebi kabul edecek veya uygulanabilecek başka bir sebebi ileri sürmesi gerektiği mevcut durumda haklı sebep bulunmadığından davacının şirketin feshi talebinin de değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarda Açıklanan Sebeplerle;
1-)Davacının davalı … Ltd. Şti. aleyhine açtığı davanın davacının haklı sebeple şirketin feshini talep etmiş olup, haklı sebebin varlığı ispatlanamadığı ve bu nedenle TTK m. 636/3. fıkranın uygulanma şartlarının gerçekleşmediği tespit edildiğinden bu davalı yönünden davanın REDDİNE,
2-)Davacının davalı … hakkında aleyhine açmış olduğu davanın bu davalıların şirket ortağı olup; husumetin yöneltilmesinde taraf sıfatı bulunmadığından; bu davalı hakkında açılan davanın REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan dava açılışında alınan 31,40 TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 27,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı … tarafından yargılama gideri olarak yapılan yazışma – tebligat – posta gideri 100,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddelerine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalı … verilmesine,
Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 7/1. ve 13/1. maddelerine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalı … verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/09/2021

Başkan …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Katip …
E-İmzalıdır