Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/954 E. 2022/184 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/954
KARAR NO : 2022/184

DAVA : Alacak( Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/08/2017
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; müvekkili banka ile …….A.Ş arasında 2.250.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, kredi sözleşmesine ……., … Hediyelik Tic. A, Ş., …….’nun müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imza attıklarını, kredi borcunu ödemede temerrüde düşen borçluları kredi borç ve faizlerinin ödenmesi için Kemalpaşa 3. Noterliği’nden ihtarname çekildiğini, buna rağmen borçlarını ödemediklerini, bunun üzerine İzmir ….icra Müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, takibin kesinleştiğini fakat borca yeter haczi kabil mal bulunamadığını, ….A.Ş ile diğer davalılar arasında fiili ve organik bağ bulunduğunu, borçlunun diğer davalı firma üzerinden faaliyetlerine devam ettiğini, iki davalı şirketin ortaklarının aynı olduğunu, ….A.Ş’nin asıl faaliyetlerini ….A.Ş üzerinden yürüttüğünü, şirket temsilcisinin diğer firmada genel müdür olarak görev yaptığını, ….A.Ş’ye ait taşınmazları icra satışında …. A.Ş’nin devraldığını, tüm bunların şirketler arasındaki organik bağı kanıtladığını, … ve Mücevherat San. Ve Tic. A. Ş. Firmasına ait malvarlığının devredilerek firmalar arası menkul ve gayrimenkullerin çalışanlar marifetiyle alacaklıdan kaçırılmaya çalışıldığı, yine borçlu firmanın hak ve alacaklarının haczi tehdidi olmaksızın diğer davalı … Ve Hediyelik Eşya Tic. A.Ş. firması üzerinden aynı konuda faaliyet göstermeye devam ettiğinin yapılan incelemede görüleğini, davalı … Ve Hediyelik Eşya Tic. A.Ş. ‘nin İzmir’deki tek kuyumculuk firması … Ve Mücevherat San. Ve Tic. A. Ş.’ymiş gibi bu davalının taşınmazlarının takyidatlarını temizlemek istercesine icra satışlarından devraldığını, açıklanan nedenlerle öncelikle Davalı … Ve Hediyelik Eşya Tic. A. Ş. firmasının “…” adresinde kain menkulleri üzerine ihtiyati haciz konulmasına, davalılar hakkında tazmin kararı da verilebileceğinden bu davalılar adına kayıtlı gayrimenkuller ile menkul ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesine, Davalı … Ve Hediyelik Eşya Tic. A. Ş. firmasının yukarıda kısmen sayılan ve tüm malvarlığı üzerine ve şirketin tüm hisseleri ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine dava dilekçesi ekinde sunulu haklılığını gösterir belgeler ve namı müstear /muvazaa davalarına aykırı düşmeyen tasarrufun iptaline ilişkin hükümlerinde uygulandığı hususu dikkate alınarak teminat alınmaksızın ihtiyati haciz konulmasına, davalı … Ve Hediyelik Eşya Tic. A. Ş. Firmasının “……” adresinde kain menkulleri üzerinde Borçlar Kanumu ve İİK’nun ilgili maddeleri gereğince müvekkili banka yönünden cebri icra yapabilme yetkisinin verilmesine, fazlaya ilişkin tüm alacak ve faiz haklarımız saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile Kredi borçlularının bankamıza olan borçlarından şimdilik 100.000,00 TL’nin (Fazlaya ilişkin talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.

CEVAP : Davalılar …, …, … ve Hediyelik Eşya Tic.AŞ vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davacı, dava konusunu, “namı müstear”, “muvazaa”, “kanuna karşı hile” olarak belirtildiğini, bahse konu üç hukuki müessesenin farklı düzenlemelere sahip olduğu, bu sekilde belirsiz nitelikte açılmasının usule aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, her birinin hukuktaki tanımının ve incelemesinin farklı olduğunu, ancak, hepsinin iki ortak noktası olduğunu, birincisinin yazılı delil şartı , ikincisinin ise bir işlem olması ve bu işlemle oluşturulan zarar ve ortadan kaldırılması gereken bir durum bulunması gerektiği, bu davanın hiçbirisine sahip olmadığını , davacının hangi hukuki durumu dayanak yaptığını, iddiasını neye dayandırdığını belirtmesi gerektiğini, davacı, iddiasının gerekçesini ve hukuki dayanağını belirtmediğini, davacının, müvekkilleri ve ortak oldukları firmayı davada taraf gösterdiğini, bunu yaparken de, müvekkili şirketin dört ortağından ikisini davalı olarak belirlediğini, davacının diğer iki ortağı davada taraf göstermeme nedenini anlamanın mümkün olmadığını, Davacının, tüm iddia ve istemlerini kabul anlamına gelmemek üzere, davacı, hangi hukuki müesseseye dayanarak davayı açmış olursa olsun, böyle bir davanın tarafı şirket ortakları olmadığını, bu nedenle de davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davacının davasının tespit niteliğinde olmadığı gibi, belirsiz bir alacağın belirlenmesine yönelik işlem de içermediğini, davacının, davasına gerekçe olarak, alacaklı olduğu … ve Mücevharat San. Ve Tic. A.Ş., …, …. ve Ahmet YUNCU ile ortak hareket edildiğini, organik bağ olduğunu iddia etmekte, bunun gerekçesi olarak da firmanın faaliyet adresinin geçmişte bu kişilerce kullanıldığını belirttiğini, tüm iddiaları gibi bu yaklaşım ve iddianın da gerçekle bağlantısı olmadığı gibi, hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, müvekkili firmanın faaliyet adresindeki taşınmazı müvekkillerden …, İzmir…. İera Müdürlüğü’nün….. E. Sayılı dosyasındaki açık arttırmadan, 09.01.2015 tarihinde 2.165.000,00 TL.”ye muhammen bedelinin üstünde bir rakama satın alındığını, söz konusu adreste yürütülen faaliyetin ve müvekkili fırmanın çalışmasının davacının alacaklı olduğu firma/kişilerle bağlantısı vardır, ne de onların yaptığı ticari faaliyetin devamı olduğunu, müvekkili …’ın kendi adına, kendisi için yatırım ve kullanım amacıyla bu taşınmazı satın aldığını, müvekkili …’ın , 1984 yılından beri 33 yıldır bir fiil yürüttüğü, “…… Ltd.Şti.’nin sahibi olduğunu, söz konusu taşınmazı mücevharat işi ile uğraşmak istediğinden aldığını, bu işle ilgi mücevharat sektöründe firması olan kardeşi …, Kardeşinin ortağı … ve tanıdıkları olan .’ın kızı … ile Su Mücevharat ve Hediyelik Eşya Tic. A.Ş.’yi kurduğunu, söz konusu yeni aldığı taşınmazda çalışmaya başladıklarını, firma kuruluşuyla birlikte tüm malzeme ihtiyacını, ortaklar … ve .’ın sahibi olduğu ….Toptan Per. İth. İhr. Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti.’den satın aldıklarını, müvekkili, … ve dava dışı diğer ortak .ın sahip oldukları …..Toptan Per. İth. İhr. Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti. 04.02.2005 yılında kurulmuş olan, toptan ve perakende kuyumculukta, 12 yıldır İzmir’de faaliyet gösteren, önemli bir firma olduğunu, İzmir ve Türkiye’deki birçok firmaya toptan mal sattığı gibi, perakende sektöründe de önemli bir yere sahip olduğunu, davacının iddiasının aksine ne alacaklı olduğu kişilerle, ne de firma ile bir bağlantıları olduğunu, … A.Ş. ile ne müvekkillerin ne de sahibi oldukları Sidra Ltd. Şti.’nin hiçbir zaman ticari ilişkisi olmadığını, bu dava, müvekkillerin piyasada ki itibarlarına, isimlerine zarar verici nitelikte olup, her türlü tazminat haklarını saklı tuttuklarını, müvekkili Su Mücevharat A.Ş., müvekkil …’a ait olan taşınmazın zemin katını kiraladığını, taşınmazın ikinci katı … ve Kıymetli Maden Ticaret A.Ş.’ye kiralandığını, taşınmazı kiralayan firmanın, davacının alacaklı olduğu firma ile de ilgisi olmayıp, iki firma ayrı firma olduklarını, ayrı veya aynı firma olmaları müvekkilleri de ilgilendirmediğini, Müvekkil …, taşınmazın üst katını kiraya verdiğini, davacının davasına gerekçe olarak tabeladan bahsettiğini, müvekkilin kiracısı … A.Ş.’nin kiraladığı taşınmazda tabelasının olmasından doğal bir şey olmadığını, tabelada … A.Ş. ile ilgili bir ibare olmadığı gibi; dükkanın alt katında da müvekkili firmanın kendi tabelası olduğunu, davacının iddia ettiği gibi bir amaç ve durum olsa idi, taşınmazın üst katının bu firmaya kiralanmaması veya hiçbir şekilde yer almaması gerektiğini, ….. Döviz A.Ş.’nin de … ile kiracı, kiralayan ilişkisi dışında da bir bağlantısı olmadığını, davacının, müvekkil firmanın genel müdürü … ve kızının ortak olmasını borçlu firmayla ilişkilendirme gerekçesi yapmaya çalıştığını, bunun kötü niyetli olup gerçekle de bağdaşmadığını, davacının, dilekçesinde alacaklı olduğunu belirttiği kişiler arasında … ismi bulunmadığını, …, İzmir piyasasında sektöründe tanınan ve iyi bir yeri olan kişi olduğunu, davacının iddiasının aksine, …, kiracı Karat Dövizin çalışanı olduğunu, bu iki firmanın ayrı firmalar olduğunu, …, davacının alacaklı olduğu … ve sahiplerinden kaynaklı zarar gördüğünü, maddi zorluğa düştüğünü, bu durumda çalışması, hayatını idame ettirmesi gerektiğinden, müvekkiller tecrübesine güvenerek firmada birlikte çalışmaya başladıklarını, … ve davacının alacaklı olduğu … ve Mücevherat San. Ve Tic. A.Ş., …, ….. arasında karşılıklı davalar ve husumet olduğunu, müvekkilinin Yenikent Mahallesi H…. Berk Sitesi No:14 Urla adresindeki taşınmazı aldığını, taşınmazın satın aldığındaki sahibinin … olmadığını, ne müvekkilin ne de yapılan işlemin davacının iddia ettiği durumla bir ilgisi bulunmadığını, davacının iddiasının hiçbir somut dayanağı olmadığını, bankanın, kendi kusurlarını ve yanlışlarını müvekkillerden çıkarmaya çalıştığını, çeşitli kişilere kredi kullandırarak bu kredileri geri alamayınca, yasaları kötüye kullanarak ilgisiz kişi/kişilerden bunu tazmin etmeye çalıştığını, açıklanan nedenlerle davacının tüm iddia ve talepleriyle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … ve Mücevherat San ve Tic A.Ş. Vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; Davacı davalı müvekkili şirket “Karat” ile davalı “Su” şirketi arasında organik bağ bulunduğundan bahisle diğer davalılar ile birlikte bu şirket aleyhine de cebri icra yapabilmek yetkisini almak amacı ile bir dava açtığını, davacı şirketin alacağı davalı müvekkil şirket Karat’ın tarafı olduğu 7.2.2013 tarihli kredi sözleşmesi olduğunu, dava dilekçesinin, Karat ile Su şirketlerinin birlikte hareket ettikleri peşin kabulü üzerine inşa edildiğini, ancak davalı Su şirketi ve yetkilileri, hukuka aykırı eylemleri ile davalı müvekkili şirkete de zarar verdiklerini, adı geçenler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına yapılmış şikayet bulunduğunu, davalı müvekkili Karat’ın sahibi olduğu dükkan cebri icra ile satılmış ve … tarafından alındığını, … yönetim kurulu ve imza yetkileri ile …’nın imza yetkilileri …….., … ve .. olduğunu, …’nın kasasında eksik olduğu tespit edilen altınlar için tutulan tutanaklarda bu kişilerin imzaları bulunduğunu, bu hususun bir şikayete konu edildiğini, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …… numaralı dosyası ile soruşturulduğunu, söz konusu tutanakların İzmir 33.Asliye Ceza Mahkemesinin …..Esas sayılı dosyasında mevcut olduğunu, davalı Su Kuyumculuk, “……..” adresinde faaliyet gösterdiğini, Ticaret Sicili kayıtlarında görüleceği üzere … 936.Sokak No:15 adresinde faaliyet gösterdiğini oysa böyle bir adres olmadığını, ………. paralel bir sokak olduğunu ve 388 nolu dükkanın arka duvarı yıkılmak suretiyle kaçak şekilde kapı açıldığını, bu şekilde kullanıldığını, Su Kuyumculuk’un ortak ve genel müdürü … olduğunu, …….’nun aynı dükkanda her iki şirketin yetkilisi olduğunu, …, kayıp altınlar için tutulan tutanaklarda ….. ile birlikte imzası olan kişi olduğunu, …, ……’nun davalı müvekkili şirket yetkilisi … hakkında yaptığı şikayet nedeniyle … aleyhine şahitlik yaptığını, ……..nun … aleyhine yaptığı suçlamanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, altınların akıbetinin belli olmadığını, …’ya ilk haciz 28 Mayıs 2014 tarihinde yapıldığını, bu tarihten çok kısa bir süre sonra …….. Noter kanalı ile istifasını ihtar ettiğini, …… bu şirketin kurucu ortağı ve yönetim kurulu başkanvekili olmasına rağmen hacizlerle birlikte istifa ederek savcılığa da bir şikayet dilekçesi verdiğini, Ziraat Bankasının açtığı bu dava ile yapılan tespitlerin adı geçenlerin … aleyhine gösterdikleri hukuka aykırı eylemlerin boyutlarını göz önüne serdiğini, yaklaşık otuz metrekarelik bir dükkanda, üstelik ortaklarının … borçlarına şahsi kefaletleri de bulunduğu halde bunu kamufle ederek, yasal olmayan bir hayali kapı ve adres yaratarak fütursuzca altın ticareti yaptıklarını, davacı şirket işbu dava ile ortaya konan faailiyetlerin ortağı değil mağduru olduğunu, açıklanan nedenlerle açılan davanın müvekkili şirket yönünden reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; 07/02/2013 tarihli Genel Ticari Kredi Sözleşmesi, Kemalpaşa……Noterliğinin 03/06/2014 tarihli ……. yevmiye nolu hesap kat ihtarnamesi, İzmir……İcra Müdürlüğünün ……Esas sayılı ilamsız icra takip dosyası, … firmasının SGK bildiriminin celbi, … ve Hediyelik Eşya Tic.AŞ firmasının SGK bildiriminin celbi, … ve……. ‘in nüfus kayıt örneği, müvekkili banka kayıtları, davalılar arasında hukuki ve organik ilişkiyi gösterir nüfus kayıt örneği, ticaret sicil kayıt ve belgeleri, ticaret sicil gazeteleri, bilirkişi incelemesi, keşif, vs her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
Davalılar …, …, … ve Hediyelik Eşya Tic.AŞ vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; tapu kaydı, İhale Belgeleri, ………A.Ş. kuruluş belgesi, vergi levhası, ……. Vergi levhası, fatura fotokopileri, Sidra Ltd. Şti. kuruluş belgesi, ……… Şti. vergi levhası, Su Mücevharat A.Ş. kira kontratı, … A.Ş. kira kontratı, … Ticaret sicil Gazetesi, müvekkili Şirket detter ve kayıtları, keşif, bilirkişi incelemesi, tanık beyanları, Yargıtay kararları, vesair her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
Davalı … ve Mücevherat San ve Tic A.Ş. Vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …….. numaralı dosyası, İzmir 33.Asliye Ceza Mahkemesinin …….Esas sayılı dosyası, Ticaret Sicil kayıtları, vergi kayıtları, ticaret defterleri ve kayıtları, …’nın kasasında eksik olduğu tespit edilen altınlar için tutulan tutanak, tanık, keşif, bilirkişi incelemesi ve sair her türlü delile dayandığı görülmüştür.
Davalılar …. A.Ş, … ve …’in davanın dava dışı … ve …’na ihbar edilmesini talep etmesi üzerine adı geçenlere dava ihbar olunmuştur.
Davacı vekili dava dilekçesi ile ihtiyati haciz talebinde bulunduğu, Mahkememizin 25/08/2017 tarihli ara kararı ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği, ihtiyati haciz kararının davacı vekili tarafından istinaf edildiği, İzmir Bölge İstinaf Mahkemesinin 11. Hukuk Dairesinin 11/12/2017 tarih …E………K sayılı ihtiyati haciz hakkındaki karar gerekçesi ile dosyanın incelenmesinde ; ihtiyati haciz kararının gerekçesiz olduğunun belirtildiği anlaşılmakla, Mahkememizin 19/12/2017 tarihli ara kararı ile ; davacı vekilinin müvekkili bankanın … ve Mücevherat San ve Tic A.Ş ile genel kredi sözleşmesi yaptığı ve kredi kullandırdığını asıl borçlu şirketin mal varlığının kanuna karşı hile, muvazaalı işlemler, yolsuz tescille namı müstearı davalı … ve Hediyelik Eşya Tic A.Ş firmasına intikal ettirildiğini ve hileli yollarla kişilik ayrımı kötüye kullanılarak perde altına gizlenmek suretiyle alacaklılardan mal varlığının kaçırıldığını, diğer davalılar … ve Cemal Gürçetin, … ve Hediyelik Eşya Tic A.Ş’nin ortakları olduğunu, asıl borçlu … ve Mücevherat San ve Tic A.Ş’ne kullandırılan kredi borcundan davalıların sorumlu olduğundan bahisle dava sebebiyle davalıların mal varlığına ihtiyati haciz konulmasını talep etmiş olduğu, davacı vekilinin bu iddiasının dosya kapsamına göre araştırılması gerektiği, davalıların savunmasını dosyaya sunmaları, delillerini dosyaya sunmaları, banka alacağının gerçekte var olup olmadığının araştırılması ve davacının iddia ettiği şekilde asıl kredi borçlusu A.Ş’nin mal varlığını hileli ve muvazaalı ve namı müstear şekilde alacaklılardan mal kaçırdığı hususunu her iki şirket defter ve kayıtlarının ehil bilirkişi marifeti ile araştırılarak belirlenmesi gerektiğinden ticaret sicil kayıtlarının ve tanıkların dinlenilmesinin gerektiği ve İİK 257 maddesine göre davalılar yönünden davacının gerçekleşmiş muaccel alacağı henüz söz konusu olmadığından İİK 257. maddede açıkça alacaklı karşısında borçlu olan kişi yönünden ihtiyati haciz talebinin öngörüldüğü davacı iddiasına göre davalıların açıkça davacı bankaya borçlu olup olmadığının tespiti de bu aşamada mümkün görülmediğinden ihtiyati haciz şartları bulunmadığından ve yukarıda açıklandığı şekilde iddia yargılamayı gerektirdiğinden, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği, bu kararın istinaf edilmesi üzerine İzmir BAM 11. HD’nin 16.02.2018 tarih ….. Esas ve . Karar sayılı kararı ile davalılar …, …, … ve Hediyelik Eşya Tic. A.Ş hakkındaki istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, davalı … ve Mücevherat San. Tic. A.Ş yönünden ihtiyati haciz isteminin teminatsız olarak kabulüne ve 100.000,00 TL alacağı karşılayacak miktarda karşı taraf borçlunun hazciz caiz taşınır ve taşınmaz malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin 26/04/2019 tarihli dilekçesi ile aralarında organik bağ olduğu ve muvazaalı işlemler ile bankayı zarara uğratan diğer davalılar yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiği, Mahkememizce 30.04.2019 tarihinde verilen karar karar ile, İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz talep edilebilmesinin koşulları sayıldığı, İİK’nın 257. maddesine göre, ihtiyati haciz istenebilmesi için alacağın vadesinin gelmesi ve rehinle temin edilmemiş olması yeterli olup, Yargıtay yerleşik içtihatlarında da, ihtiyati hacze konu alacağın kesin olarak ispatının gerekmediği, yaklaşık ispatın yeterli olduğunun kabul edildiği, yaklaşık ispat kuralına göre, ….A.Ş haricindeki aleyhlerine ihtiyati haciz istenen davalılar yönünden ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmakla talebin reddine karar verildiği, verilen bu kararın istinaf edilmesi üzerine İzmir BAM 11.HD’nin …….. Esas ve 2019/1763 Karar sayılı kararı ile istinaf isteminin reddine karar verildiği görülmüştür.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/9750 Soruşturma Nolu dosyası incelendiğinde müştekisinin … olduğu, şüphelilerin ….. olduğu, suçun hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu olduğu,suç tarihinin 2015 yılı olduğu görülmüştür.
İzmir 33.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/98 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; müştekinin ………..olduğu, sanıkların … ve …….olduğu, suçun hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu olduğu, suç tarihinin 2014 yılı olduğu görülmüştür.
İzmir 28 İcra Müdürlüğünün 2014/7501 esas sayılı dosyası incelendiğinde;Davacı banka tarafından borçlular … ve Müc. San Tic. A.Ş, …, ……… aleyhine 07.02.2013 tarihli kredi sözleşmesi, Kemalpaşa 3. Noterliği’nin 03.06.2014 tarih 3574 yevmiye nolu ihtarnamesine dayalı olarak 12.06.2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinde; 1.017.539.11-TL Asıl alacak, 9.949.27-TL İşlemiş faiz, 497.46-TL BSMV, 964.00-TL Masraf, 300.00-TL İhtiyati haciz vek. üc. Olmak üzere toplam 1.029.249.84-TL alacağın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık % 32 oranında, temerrüt faizi, faizin % 5 gider vergisi icra giderleri, avukatlık ücretinin BK. 100. maddesine göre tahsili talep edildiği, borçluların takibe itiraz etmemeleri üzerine takibin kesinleştiği,04.12.2020 tarihinde icra müdürlüğü tarafından verilen cevapta dosya borcunun ödenmediği belirtilmiştir.
Tarafların dosyaya celbini talep ettiği belge ve kayıtların dosyaya teminine müteakiben tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, gerektiğinde banka kayıtları ve tarafların bildirdiği adreslerde ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılarak, davacı banka ile davalılardan … ve Mücevherat San. Ve Tic. A.Ş. Arasında yapılan kredi sözleşmeleri kapsamında, davacı bankanın davalı …. A.Ş.’ye kredi verilmesi işlemine müteakiben davalı asıl kredi borçlusunun şirket mal varlığını alacaklılardan mal kaçırmak kastı ile davalı … .. A.Ş.’ye muvazalı işlemlerde bulunmak suretiyle devir edip etmediği, devir etmiş ise davalıların işbu devir nedeniyle davalı asıl borçlu şirketin davacı bankadan kullandığı ve ödenmeyen kredi borcundan dolayı müteselsilen ve müştereken sorumlu olup olmadıkları, sorumlu iseler dava tarihi itibariyle davalıların davacı tarafa ödemesi gereken borç olup olmadığı, var ise borç miktarının tespiti için dava dosyası kapsamına uygun ve denetime elverişli rapor alınması hususunda dosyanın konusunda uzman SMMM bilirkişisi …, bankacılık konusunda uzman bilirkişi …… ile teknik bilirkişi ……..den oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından 26/05/2020 tarihli düzenlenen raporda; davacı bankanın davalı …. A.Ş.’ye kredi verilmesi işlemine müteakiben davalı asıl kredi borçlusunun şirket mal varlığını alacaklılardan mal kaçırmak kastı ile davalı … .. A.Ş.’ye muvazalı işlemlerde bulunmak suretiyle devir ettiğine ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığı; davalı … ile Davalı … arasında fiili organik bir bağ ve ticari bir ilişkinin varlığı tespit edilemediği; heyetimiz teknik ve mali incelemeleri taraflar arasında herhangi bir mal devri yapılmadığını ortaya koyduğu; davalı … ile Davalı … müştereken ve müteselsilen sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir teknik tespit yapılmadığı; banka alacağından davalı … ve Müc. San ve Tic. A.Ş’nin asıl borçlu sıfatıyla ve …, …. ve …….kefil sıfatıyla sorumlu olduğu, genel kredi sözleşmesi sebebiyle Davacı bankanın 24.08.2017 dava tarihinden itibaren 1.017.539.11-TL asıl alacağa sözleşme hükümleri gereği yıllık % 32 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisini uygulama ve talep yetkisinin bulunduğu rapor edilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesindeki hususlar yönünden değerlendirme yapılarak rapor düzenlenmesi için dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 06/10/2021 tarihli ek raporda; kök raporda yapılan tespit ve değerlendirmelerde değişikliği gerektirecek bir husus bulunmadığı rapor edilmiştir.
Feri Müdahillik talebinde bulunan … ve Kıymetli Maden Tic AŞ vekilinin talebinin kabulüne, davalı … ve Mücevherat San Tic AŞ yanında davaya feri müdahil olarak katılmasına karar verildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
Dava; namı müstear, muvazaa ve kanuna karşı hile iddialarıyla bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı bankanın Kemalpaşa Ticari Bankacılık Şubesi ile davalı … ve Müc. San ve Tic. A.Ş arasında 07.02.2013 düzenleme tarihli 2.250.000-TL limitli Genel Ticari Kredi Sözleşmesi yapıldığı, sözleşmeyi dava dışı …, ………….’nun 2.650.000-TL Kefalet limitli olarak müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları, sözleşmeye istinaden davacı banka tarafından davalı şirkete döviz kredileri kullandırıldığı, kredi ödemelerindeki aksamalar üzerine davacı bankanın kredi hesabının ödenmeyen 479.774.30-USD borç bakiyesini 03.06.2014 tarihinde kat ederek borçlulara Kemalpaşa Noterliğinin 03.06.2014 tarih ve 3574 yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide ettiği, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine İzmir 28.İcra Müdürlüğü’nün 2014/7501 esas sayılı dosyasında davacı banka tarafından borçlular … ve Müc. San Tic. A.Ş, …,……. aleyhine 07.02.2013 tarihli kredi sözleşmesi ve Kemalpaşa 3. Noterliği’nin 03.06.2014 tarih …….. yevmiye nolu ihtarnamesine dayalı olarak 12.06.2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçluların takibe itiraz etmemeleri üzerine takibin kesinleştiği, davacı tarafça namı müstear, muvazaa ve kanuna karşı hile iddialarıyla iş bu alacak davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı banka ile davalılardan … ve Mücevherat San. Ve Tic. A.Ş. arasında yapılan genel ticari kredi sözleşmeleri kapsamında, davacı bankanın davalı …. A.Ş.’ye kredi verilmesi işlemine müteakiben davalı asıl kredi borçlusunun şirket mal varlığını alacaklılardan mal kaçırmak kastı ile davalı … .. A.Ş.’ye muvazalı işlemlerde bulunmak suretiyle devredip devretmediği, devretmiş ise davalıların işbu devir nedeniyle davalı asıl borçlu şirketin davacı bankadan kullandığı ve ödenmeyen kredi borcundan dolayı müteselsilen ve müştereken sorumlu olup olmadıkları, sorumlu iseler dava tarihi itibariyle davalıların davacı tarafa ödemesi gereken borç olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(22)9-3109 Esas ve 2021/1075 Karar sayılı kararına göre,
Tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi ancak istisnai ve sınırlı durumlarda titizlikle uygulanması gereken bir teoridir. Bu teoriye ihtiyatlı bir biçimde yaklaşılmalı; istisnai bir teori olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. Zira tüzel kişilik perdesinin aralanması, tüzel kişilerin borçlarından dolayı başkalarının sorumlu tutulamayacağı ilkesinin, özellikle şirketlerin sadece sermayeleri ile sorumlu olacakları ve tüzel kişilerin borçlarından dolayı ortakların sorumlu tutulamayacağı kuralının önemli bir istisnasını teşkil etmektedir (Çamoğlu, E.: Ticaret Ortaklıkları Bağlamında Perdenin Kaldırılması Kuramı ve Yargıtay Uygulaması, BATİDER, C. 32, S. 2, 2016, s. 12.).
Görüldüğü üzere tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi her somut olayın özelliği gözetilerek değerlendirilmeli ve Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılma yasağı gözetilerek tüzel kişiliğin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kullanılıp kullanılmadığı, tüzel kişiliği düzenleyen normların dışına çıkılıp çıkılmadığı incelenmelidir.
Borçlu şirketin yanında aynı ana şirkete bağlı bir kardeş şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle mümkün olabilmektedir. Bu durum sadece ana ve kardeş şirket için değil, aynı zamanda grup veya holding sistemi içinde yer alan kardeş şirketler arasında da söz konusu olabilmektedir.
Tüzel kişilik perdesinin aralanması genellikle kardeş şirketler arasında söz konusu olduğundan, ana şirket ile kardeş şirket ve ortaklar arasındaki karmaşık ilişkiler zinciri net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Bu noktada bu şirketlerin ekonomik anlamda bağımsız şirket vasfında olup olmadığının araştırılması büyük önem taşımaktadır. Çünkü kardeş şirketler arasında perdenin aralanması teorisine başvurabilmek için tek bir iktisadi işletmenin yürütüldüğü farklı faaliyetler için birbirinden bağımsız tüzel kişiliklerin kurulmuş olması gerekmektedir. Hukuken iki farklı tüzel kişilik gibi görünen bu şirketler aslında özdeştir, alacaklılardan mal kaçırmak ya da sorumluluktan kurtulmak amacıyla kötü niyetli olarak iki farklı tüzel kişilik gibi kurulmuştur. Ayrıca bunların üretim, pazarlama ve ihracat faaliyetleri birbirini tamamlayıcı nitelikte olup, şirketler aslında tek ve aynı iktisadi işletmeye vücut vermektedir (Öztek, S./Memiş, T.: Şirketler Hukuku ve İcra İflas Hukuku İlkeleri Karşısında Borçlu Şirketin Alacaklılarının Hakim Ortağa Karşı Korunması, ….), I. Uluslararası Ticaret Hukuku Sempozyumu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İstanbul, 2008, s. 209).
Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır (Öztek/Memiş, s. 210). Ancak organik bağ kavramı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlama sahip olsa da organik bağın varlığı, tek başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir. Şirketler arasında ortakların akraba olması tek başına organik bağ veya tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir veya şirketlerin aynı faaliyeti yürütüyor olması organik bağ için yeterli değildir (Baycık, G.: İşverenin Tespitinde Birlikte İstihdam ve Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Kurumları, İş Uyuşmazlıklarında Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri Kararları Değerlendirme Toplantısı (Seminer Bolu/Abant – 06 Nisan 2019), Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası, Ankara 2019, s. 20). Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır. Ayrıca üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, ticaret yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp iş alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı … ve Mücevherat San. Tic. A.Ş’nin ortaklarının …, ……… ve … olduğu, davalı … A.Ş ’nin ortaklarının davalı …, davalı …, …..ve ….. olduğu; davalı … ve Mücevherat San. Tic. A.Ş ile davalı … A.Ş ’ne ait ticari defter ve kayıtlarının bilirkişiler tarafından incelendiği, hükme esas alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporuna raporuna göre, davalı şirketlerin usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde davalı … ve Mücevherat San.Tic.A.Ş. Ve davalı … ve Hed.Eşya Tic.A.Ş. arasında bina, makine, tesis, cihaz, araç, demirbaş ve emtia satışını gösterir herhangi bir muhasebe kaydına rastlanmadığının belirtildiği, SGK kayıtlarına göre 07.08.2015-30.11.2016 tarihleri arasında davalı … ve Hed.Eşya Tic.A.Ş.’nin bünyesinde sigortalı olarak çalışan … TC Kimlik numaralı ….’nun 2013/Ocak-Haziran ayları dönem bordrolarına göre davalı … ve Mücevherat San.Tic.A.Ş. bünyesinde de 2013 yılından önce sigortalı olarak göründüğü ve davalı … San.Tic.A.Ş.’nin ortağı olan …’nun davalı … .. A.Ş.’ye genel müdür olarak atandığının belirtildiği, davalı asıl kredi borçlusunun şirket mal varlığını alacaklılardan mal kaçırmak kastı ile davalı … .. A.Ş.’ye muvazalı işlemlerde bulunmak suretiyle devrettiğine ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığı, davalı … ile Davalı … arasında fiili organik bir bağ ve ticari bir ilişkinin varlığı tespit edilemediğinin belirtildiği görülmüştür.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; istihdam edilen işçi Barış Avcıoğlu’nun ve ortak …’nun davalı şirketlerde çalışmasının, davalı şirketlerin aynı telefon numarasını (0.232.4848119) kullanmasının ve feri müdahil … ve Kıymetli Maden Tic. A.Ş’nin davalı … A.Ş ile aynı adreste faaliyet göstermesinin organik bağ ilişkisini açıkça ortaya koyduğunun kabul edilemeyeceği, zira bu tespitlerin şirketler arasında sıkı ticari ilişki olduğunu, şirketlerin arasında mal ve para transferi ve karşılıklı para ve borç transferinin olduğunu göstermediği, davalı … ve Mücevherat San.Tic.A.Ş ile davalı … .. A.Ş.’nin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda büyük ve derin bir kesişme olduğuna, üretim, pazarlama v.s faaliyetlerinin birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğuna, şirketlerin aslında tek ve aynı iktisadi işletmeye vücut verdiklerine dair tespit yapılamadığı, aynı zamanda davalıların sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanamadığı, sonuç itibariyle davalı şirketlerin farklı tüzel kişilikleri bulunduğundan ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;

1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 1.707,75-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.627,05‬-TL ‘nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Dava reddolduğundan; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2 maddesine göre hesap edilen 13.450,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Taraflarca peşin yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,

Dair davacı vekili, davalılar …-… ve … vekili ile Davalı … Mücevherat vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 22/02/2022
Katip …
e-imza

Hakim…
e-imza