Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1324 E. 2022/115 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1324
KARAR NO : 2022/115

DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2013
KARAR TARİHİ : 09/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … Nak AŞ vekili 01.07.2013 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin deniz yoluyla konteyner taşımacılığı yapan …’nin acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, davalı ile yapılan yük taşıma sözleşmesi gereğince donmuş tavuk/gıda niteliğindeki yüklerin Mersin’den Haiphong Vietnam’a … … … sefer sayılı gemiyle 10.04.2012 tarihinde … … nolu konşimento tahtında … nolu konteyner ve 23.03.2012 tarihinde … nolu konşimento ile de … nolu toplam iki adet 40’lık konteyner içerisinde taşındığını, söz konusu konteyner muhteviyatındaki yüklerin … … nolu konşimento tahtında 11.05.2012 tarihinde, … nolu konşimento ile taşınan yüklerin de 19.04.2012 tarihinde tahliye limanında tahliye edildiğini, malın alıcısı gönderilen … Ltd. Şti’nin yükleri teslim almadığını, tahliye acentesinin malların derhal çekilmesi ve de oluşan demuraj, ardiye masrafları ile konteynerin soğuk kalmasını sağlayan elektrik bedellerinin alıcısı tarafından ödenmesini belirten ihtarnameyi malın alıcısına gönderdiğini, 22.05.2012 ve 30.05.2012 tarihli ihtarnamelerin ulaşmasına rağmen; malların gönderilen tarafından teslim alınmadığını, bu inceleme sonucuna göre malların imha edilmesi veya başka bir alıcıya satılabileceğinin söz konusu olabileceği ve oluşan masrafların ödenmesiyle birlikte; alıcının da mal üzerinde yapılacak incelemeye katılabileceğine ilişkin 13.06.2012 tarihinde iki adet yazının gönderildiğini, alıcı tarafından malların teslim alınmayacağının bildirildiğini, taşımaya konu malların bozulma ihtimallerine binaen satılmasında zorunluluk olması nedeniyle 31.10.2012 tarihli yazıyla malın alıcısına bildirildiğini, malların 01.11.2012 tarihinde yeni bir alıcıya 17.250,00 USD bedelle satıldığını, o güne kadar malların limanda beklemesi nedeniyle ardiye ve elektrik bedellerinin bir kısmının satış bedelinden tahsil edilerek tahliye limanına ödendiğini, buna rağmen; müvekkilli şirketin toplam 106.844,00 USD demuraj alacağının bulunduğunu, davalı firmaya bu bedellerin ödenmesi için 16.10.2012 tarihli … nolu 49.814,00 USD bedelli ve 16.10.2012 tarihli … nolu 57.030,00 USD bedelli iki adet faturanın kesilip gönderildiğini, malların konteynerde toplam 338 gün beklediğini ve yeni alıcıya satılarak teslim edildiğini, … … nolu konşimento için DMD (Dermurrage Destination) 40.334,00 USD, RCD (Reefer Conn/Electricity Dest.) 9.480,00 USD olmak üzere toplam 49.814,00 USD, … nolu konşimento için DMD (Dermurrage Destination) 46.230,00 USD, RCD (Reefer Conn/Electricity Dest) 10.800,00 USD olmak üzere toplam 57.030,00 USD bedelli faturaların kesildiğini, davalının ödemekle yükümlü olduğu bedellerin toplam 106.844,00 USD olduğunu, demurajın tarifeye göre belirlendiğini, bu faturanın tahsili amacıyla İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyasıyla davalı şirket aleyhine icra takibine başlandığını, davalı şirketin ödeme emrine karşın yetki ve borca itiraz ettiğini, bu itirazların iptaline ve takibin devamına karar vermek gerektiğini, davalının malların tahliye limanından gönderilen tarafından teslim alınması nedeniyle bu fatura bedellerinden sorumlu olduğu, yTTK m. 1174’e göre surastarya alacak hakkının olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili 23.09.2013 tarihli cevap dilekçesiyle; davacının dilekçesindeki talebinin demuraj ücretinin geminin boşaltılmasının gecikmesinden kaynaklanan demuraj ücreti olmadığını, bu ücretlerin yükler için istendiği, müvekkili şirket ile hiçbir ilişkisi bulunmayan tahliye acentesi 22.05.2012 ve 30.05.2012 tarihlerinde malların limana varmasından itibaren bir aydan fazla süre sonra malların alıcısı gönderilen … Ltd Şti’ne ihtarname göndererek malların teslim alınması veya yeni sevkiyatların belirlenmesi için 29.05.2012 ve 05.06.2012 tarihine kadar süre verildiğini, 13.06.2012 tarihinde malların limana varmasından yaklaşık iki ay sonra tahliye acentesi tarafından malların alıcısı gönderilen kendisine tanınan sürede malları teslim almadığından malların terkedilmiş sayılacağı, malın satılacağının belirtildiği, … Ltd Şti’nin 10.07.2012 tarihinde malları almayacağını beyan ettiğini, tahliye acentesinin bu süreden yaklaşık dört ay sonra 31.10.2012 tarihinde malların alıcısını bildirdiğini ve malların 01.11.2012 tarihinde yeni gönderilene teslim ettiğini, davacının HMK m. 114/h uyarınca hukuki yararının bulunmadığını, müvekkili ile davacı şirket arasında taşıtan-taşıyan ilişkisi değil; yükleten-taşıyan ilişkisinin bulunduğunu, müvekkilinin navlun sözleşmesinin tarafı olmadığını, yine davacı şirketin talep ettiği demuraj ücretinin gemiye uygulanan demuraj ücreti olmadığını, TTK’da konteyner demurajının yer almadığını, bu yüzden 6102 sayılı TTK m. 1174’ün somut olayda uygulanamayacağını, müvekkil şirketin tahliye limanından doğan ücretlerden sorumlu olmadığını, yükün gönderilene teslim edilmesiyle taşıtanın sorumluluğunun sona erdiğini, zira gönderilenin yükü teslim alma iradesini ortaya koymasıyla navlun sözleşmesinin tarafı olduğunu, 6102 sayılı TTK m. 1174’ün taşıyan ve acentesinin sorumluluğunu gerektirdiğini, zira TBK m. 107’ye göre yükün ardiyeye tevdi edilebileceğini ve TBK m. 108 uyarınca satılabileceğini, taşıyanın bu durum gereğince malları satmak ve durumu taşıtana haber vermekle yükümlü olduğunu, buna rağmen; taşıyıcının 19.04.2012 ve 11.05.2012 tarihinde tahliye edilen yükleri 01.11.2012 tarihine kadar satmadığını, tahliye limanından doğan ücretlerin artmasına sebebiyet verdiğini, konteynerden birinin 180, diğerinin 158 gün limanda beklediğini, taşıyan ve tahliye acentesinin kusurundan müvekkilinin sorumlu olamayacağını, ayrıca demuraj tarifelerinin müvekkili hakkında uygulanamayacağını, bu nedenlerle; davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı … A.Ş. vekili 21.10.2013 tarihli replik dilekçesiyle; davacı ile davalı arasında bir navlun sözleşmesinin olduğunu, zira davalının navlun ücretini peşin olarak ödediğini, bunun konşimentonun birinci sayfasında yer alan “freight prepaide” ibaresiyle belirlendiğini, navlun faturalarını da davalının ödediğini, navlun ve teferruatından doğan borçlardan taşıtanın sorumlu olduğunu, ayrıca müvekkilinin hukuki yararının da bulunduğunu, esasa ilişkin olarak yapılan itirazların yerinde olmadığını, konteynerler konusunda demuraj/bekleme ücretini tahsil edebileceğinin Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarında yer aldığını, TTK m. 1174 gereğince malların gönderilen tarafından teslim alınmaması halinde; TTK m. 1027’ye göre taşıtanın navlun sözleşmesi gereğince navlun ve diğer alacakları ödemekle yükümlü olduğunu, yine malların teslim alınmaması halinde TTK m. 1174’e göre teslim alınmayan yüklerin TBK m. 107 ve TBK m. 109’a göre işlem yapılacağının yer aldığını, demuraj alacağının TTK m. 1207’deki hükme girdiğini, davalının kendisine verilen süre içerisinde yapılan ihbarlara rağmen; konteynerleri boşaltmadığını ve bu nedenle; elektrik ve ardiye ücretinden sorumlu olduğunu, müvekkilinin malları bu nedenle sattığını, yükleten/taşıtan davalıya süresi içerisinde ihbarlarda bulunulmasına rağmen gerekli önlemleri almadığını, zararın artmasına müvekkilinin değil davalının sebebiyet verdiğini, süresi içerisinde malların geri getirilmesini/yeni bir alıcıya teslimini ya da imhasını talep etmediğini, konşimentonun ikinci maddesinde yer alan klozların da demuraj tarifesinin yer aldığını belirterek; davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili 19.11.2013 tarihli düplik dilekçesi ile; davacı şirketin aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, müvekkili ile arasında taşıma sözleşmesi kurulmadığını, yükleten olmanın taşıma anlamına gelmeyeceğini, konşimetodaki “freight prepaid” (peşin ödenmiştir) ibaresinin müvekkilini taşıtan yapamayacağını, müvekkilinin taşıtanın temsilcisi olarak ödeme yaptığını, somut olayda … ile … Nak AŞ arasında bir acentelik ilişkisinin olmadığını, … Nak AŞ’nin faturayı kendi adına düzenlediğini, müvekkili şirketin tahliye limanında doğan ücretlerden sorumlu olmadığını, yükler için talep edilecek demuraj ücretinden müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, zira gemiye uygulanan demuraj ücretinin yüke uygulanan demuraj ücretinden farklı olduğunu, yTTK m. 1207 hükmünün taşıtana uygulanabileceğini, müvekkilinin yükleten olduğunu, ayrıca tahliye limanında yüke uygulanan demurajdan taşıtanın değil gönderenin sorumlu olduğunu, taşıtanın gönderilen gibi sorumlu tutulması için eşyanın taşıtan tarafından teslim alınması gerektiğini, TTK m. 1207/2f’de bu hükmün açıklandığını, davacı şirketin zararının artmasında kusurlu olduğunu, zira TTK m. 1174’e göre yeni bir alıcı bulmak görevinin borçlunun görevi olduğunu, borçlunun da tedbir alma yükümlülüğünü üzerinde taşıyan taşıma sözleşmesinin borçlusu olan davacı olduğunu, bu nedenle; müvekkilinin kendi kusurundan kaynaklanan masraflardan sorumlu olamayacağını, malların yeni tarihle gönderilene teslim edildiğini, bu nedenle; müvekkilinden masrafların istenemeyeceğini, konşimentoların müvekkilinin sorumluluğunu gerektirmediğini, bu nedenle davanın reddini ve % 20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 02.01.2014 tarihli beyan dilekçesiyle; somut olayda davalı ile aralarında kırkambar taşıma sözleşmesi yapıldığını, konşimentolar incelendiğinde konşimentoların … Nak AŞ taşıyan …’ye izafeten tanzim edildiğini, buna rağmen davalı ile … Nak AŞ arasında bir charter sözleşmesinin kurulmadığını, … Nak AŞ’nin acente sıfatıyla hareket ettiğini, faturalarda da bu durumun yer aldığını, yine … Nak AŞ’nin internet sitesinde bu durumun yer aldığını, davalının aynı zamanda taşıtan olduğunu, navlun bedelini peşin ödediğini, demuraj ücretinin hem kanundan hem de sözleşmeden doğan surastarya olarak tabir edilen bir alacak olduğunu, konteynerlerin (gemilerin ambarları olması nedeniyle) taşımanın sona ermesinden başka bir taşımaya tahsis edilmesine kadar taşıyıcıya iade edilmesi gerektiğini, aksi halde; konteynerin bağlı kalacağı ve yeni bir yüke tahsis edilemeyeceği, bunun da taşıyıcıya bir zarar doğuracağı, zarar bedellerinin hesaplanmasının sözleşme kapsamında belirlenebileceği, TTK m. 1207/2’nin davalı tarafça yanlış yorumlandığını, davacının zararının büyümesini engelleyici her türlü tedbiri aldığını, yükleten/taşıtan konumunda olan davalının kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, süresi içerisinde malların geri getirilmesini/yeni bir alıcıya teslimini ya da imhasını talep etmediğini, bu nedenle zararın doğduğunu belirmiştir.
Dava; konteyner demurajına bağlı alacak ve bu demuraj nedeni ile Vietnam Haiphong Limanı’nda yapılan masraflar (elektrik bedeli, imha masrafları) tazminine ilişkin yapılan takibe itirazın iptali davasıdır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyası, … …, … numaralı konşimentolar, ihtarnameler, Vietnam Makamlarının düzenlemiş olduğu tutanaklar ve çevirileri, faturalar, bilirkişi raporları incelenmiştir.
İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı …’ye izafeten … Nak. A.Ş. vekilinin takip borçlusu … San İth İhr AŞ aleyhine 27.03.2013 tarihli ilamsız icra takibi ile 57.030,00 USD ve 49.814,00 USD bedelli iki adet faturaya dayalı olarak işlemiş faiz ile birlikte toplam 108.452,51 USD üzerinden 3095 Sayılı Kanun m. 4/a’ya göre işleyecek faizi ile birlikte tahsili yönünde takibe geçtiği, ödeme emrinin borçluya 28.03.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 29.03.2013 tarihinde borca itiraz ettiği, itirazında; ödeme emrinin tümüne, alacağa, ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğu belirlenmiştir.
Davacı ile müvekkili arasında bulunan acentelik sözleşmesini açıklaması ve delillerini ibraz etmesi ve bu ilişkiyi açıklaması için davacı tarafa 16.01.2014 tarihli celsede süre verilmiş, davacı vekili 29.01.2014 tarihli beyanında; müvekkili … Nak AŞ’nin …’ye acente olduğunu, 01.07.2006 tarihinden itibaren acentelik sözleşmesinin yapıldığını belirtmiş ve belgeleri ibraz etmiştir.
Bu sözleşmeye göre davacının taşıyan …’nin Türkiye, Makedoya ve Yunanistan’da acente sıfatını aldığı belirlenmiştir.
Davalının aktif husumet itirazı değerlendirildiğinde; Davacı …’ ye izafeten … Nak. A.Ş’nin davalıya karşı İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyası ile icra takibine konu yapmış olduğu alacağın dayanağı olan 16.10.2012 tarihli … numaralı 49.814,00 USD bedelli ve 16.10.2012 tarihli … nolu 57.030,00 USD bedelli faturaların … Nak AŞ tarafından düzenlendiği, bu faturalarla 6102 sayılı TTK m. 926/eTTK m. 814’e göre komisyoncunun taşıma işini bizzat üstüne aldığı bu hallerde taşıyıcı sayıldığı, 6102 sayılı TTK m. 102/2f (eTTK m. 116/2f)’de yer aldığı üzere; “…akit yapan acenteler hakkında komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm bulunmayan hallerde vekâlet hükümleri tatbik olunur.” hükmü yer aldığı, … Nak AŞ’nin 6102 sayılı TTK m. 917–930 (eTTK m. 808–815) arasında yer alan taşıma işleri komisyoncusu hükümlerine tabii olduğu, dolayısıyla davacı hakkında 6102 sayılı TTK m. 926 (eTTK m. 814)’ya göre taşıma işini bizzat üstüne aldığından dolayı taşıyan sıfatına sahip olması söz konusu olduğu ve yine 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesinde aynen; “…Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır…” hükmü nedeniyle, bu faturayı düzenleyen acente … Nak AŞ’nin taşıma işini bizzat üstüne aldığı tespit edilerek, taşıyan sıfatı bulunduğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Yine davacının 31.12.2013 tarihli dilekçesinde bu faturalarda (… nolu faturada … … ve … nolu faturada … numaralı) konşimentolara atıf yapıldığını ve bu konşimentolarda … Nak AŞ’nin acente sıfatının yer aldığını, müvekkilinin …’ye izafeten hareket ettiğini, ayrıca acentenin internet sitesinde de …’ye link verildiğini, bir alt veya üst charter ilişkisi olmadığını belirtmiş olmasına rağmen; bu faturalar içeriğinde yer alan ibare … Nak AŞ’nin taşıyan sıfatına sahip olması ve fatura düzenlemesi nedeniyle, bu iddiası kabul edilmemiştir.
O halde sonuç olarak; davacı … Nak AŞ’nin doğrudan takip yapıp, dava açması gerektiği halde; … Nak AŞ’nin, …’nin aktif kanuni temsil yetkisine dayanarak acente sıfatıyla takip yapmış ve dava açtığından, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu karar, davacı tarafça müvekkilinin acente sıfatı ile hareket ettiği halde, mahkemenin bunu kabul etmediği, asıl taşıyanın … olduğu, kendisinin acentesi sıfatının bulunduğu, aynı zamanda konşimentoda da bu durumun açık olduğunu belirterek, Mahkememiz kararını temyiz etmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesinin …/… Esas …/… Karar sayılı 09.02.2016 tarihli karar ile Mahkememiz hükmü bozulmuştur. Bozma gerekçesinde “…Dava, demuraj alacağının tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, icra takibine dayanak teşkil eden faturaların davacı tarafından düzenlendiği, bu faturalarla davacının taşıma işini bizzat üstüne aldığı ve taşıyıcı sayılması gerektiği, taşıyıcı sayılan davacının kendi adına icra takibi yapması gerekirken acente sıfatıyla takip başlattığı gerekçesiyle aktif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, icra takibine dayanak faturalarda, açıkça demuraj alacağının doğduğu iddia olunan taşımaya ilişkin bilgiler yer aldığı gibi konşimentolara da atıf yapılmıştır. Söz konusu faturalarda atıf yapılan konşimentolardan, davalı şirketin yükleten, kendisine izafeten dava açılan şirketin ise taşıyıcı olduğu, … Nakliyat A.Ş’nin ise bu konşimentolarda acente sıfatıyla yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, … Nakliyat A.Ş’nin, taşıyıcının acentesi olduğunun ve taşıyıcıya izafeten dava açmasında bir usulsüzlük bulunmadığının kabulü ile işin esasına girilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” yer almıştır.
Mahkememizce 31.01.2018 tarihinde bozma kararına uyulmuştur.
Bozma kapsamında, davacının aktif husumet sıfatının bulunduğu tespit edilerek, davacının talebinde yer alan demuraj ücret alacağının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması gerekmiştir. Bilirkişiler, … ve … seçilmiş ve rapor alınmıştır.
Bilirkişiler … ve …’den alınan 25.09.2018 tarihli raporda; davacının davalı … AŞ nin taşıtan sıfatını ispatlamadığını, … AŞ nin taşıtan olduğuna dair yeterli bir delil bulunmadığını, taşıyan / acentesi tarafından düzenlenmiş faturanın onay yazısının ve konşimentonun yeterli delil olmadığını, konşimentoda yer alan … ibaresinin yükleten olarak yer aldığını, davacının ayrıca konteynır demurajı için serbest sürenin başlangıç anı ve hangi ana kadar demuraj işletildiği konularında ispat faaliyetine girişmediğini belirtmişlerdir.
Bu rapora karşı davacı vekili 10.10.2018 tarihli beyan dilekçesiyle; davalının taşıtan olduğunu, konşimento yükleme notası ve navlun faturası ile ispatlandığını, navlun ödeme şartının peşin olarak yerine getirildiğini, navlun faturasının da davalıya kesildiğini, konteynır içerisindeki yüklerin açık artırma ile satıldığını, konşimentoda taşıma şart ve koşullarına ait atıf bulunduğunu ve bu şartların belirtildiğini, Yargıtay ın da bu şartları kabul ettiğini, demuraj hesabı ve diğer şartların da açıklandığını belirterek yeni bir heyetten rapor alınmasını talep etmiştir.
Bu rapora karşı davalı … AŞ vekili 09.10.2018 tarihli beyan dilekçesiyle; bilirkişi raporunun çok açık ve net olduğunu, belirterek davanın reddi ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dosyanın bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek öncelikle Deniz Ticaret Odasından dava konusu edilen dönemlere ilişkin demuraj ücret tarifesi istenmiş ve 10.04.2018 tarihinde demuraj ücret tarifesi alınarak bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Tarafların bilirkişi raporuna itirazları gözetilerek İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak Bilirkişiler …, Gümrük Uzmanı … Ve SMMM …’den Alınan 14.05.2019 Tarihli raporda; ilk bilirkişi raporu ve tarafların bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilerek konteynır demuraj / gecikme ücretinin incelenmesinde konteynırın gemiden tahliye edildiği gün ile boşaltıldığı ve taşına teslim edildiği tarihe kadar geçen sürede davacının aktif husumetinin bulunduğu, davalının konteynır gecikme ücretinde taşıtan sıfatını aldığı ve eşyanın gönderilen tarafından teslim alınmadığı, konşimentonun … hanesindeki kişinin Deniz Ticaretinde yükleten olduğu, yükletenin aynı zamanda taşıtan olabileceği gibi ayrı bir kişi de olabileceği, örneğin CİF satışta taşıtan ile yükletenin satıcı iken FOB satışta alıcının taşıtan satıcının ise yükleten olduğunu, TTK m. 1138 de bu durumun açıklandığını, söz konusu olayda davalının taşıtan sıfatına haiz olduğunu, demurajın cezai şart niteliği bulunduğunu, konşimentonun arka yüzünde yer alan hükümlere göre tacirin demuraj isteminden sorumlu olacağını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bu konudaki kararlarında konteynırların ne kadar sürede boşaltılabileceği ve geç boşaltılma halinde istenilebilecek rayiç bedelin araştırılıp değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiği, konşimentoda yer alan Carrier’s tariff de yer alan tarife ve rayiç bedele göre konteynırların Haiphong/Vietnam Limanında 19.04.2012 tarihinde tahliye edildiği, varış ihtarının 11.05.2012 tarihinde ve 19.04.2012 tarihinde yapıldığı, buna göre demuraj alacaklarının hesaplanması ile … nolu konteynır için 36.570 USD, …-… Nolu konteynır için ise 42.070 USD olarak belirlendiği, elektrik faturasının da (soğutmalı konteynırlar için) toplam 16.400 USD olduğu ve taşıyan tarifesine göre ve rayiç bedele göre ayrı ayrı hesaplama yapıldığı belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili ve davalı vekili ayrı ayrı beyanda bulunmuşlardır.
Davacı vekili 28.06.2019 tarihli dilekçesi beyan dilekçesiyle; rayiç tarife ve taşıyan tarifesine göre ayrı ayrı hesaplama yapıldığı, ancak rayiç tarifeye göre talep ettiklerinden bu miktarın dikkate alınması gerektiğini, serbest sürenin 14 gün olarak belirlendiğini, oysa kendi tarifelerinde serbest sürenin 5 gün olduğunu belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
Bu rapora karşı davalı vekili 08.07.2019 tarihli beyan dilekçesiyle; eksik ve hatalı inceleme yapıldığını, müvekkili şirketin konteynır gecikme bedelinden sorumlu olmadığını, konşimentoların müvekkil şirkete teslim edilmediğini, taşıtan sıfata haiz olmadığını, konşimentoların ihtirazı kayıt konulmadan mülga edildiğini, gecikme zararının ispat edilemediğini, gecikme bedelinin artmasından bizzat … nin sorumlu olduğunu, söz konusu malların limana vardıktan 6-6.5 ay sonra satışa çıkıp 1 gün sonra satıldığını, taşıyanın bu kadar süre tahliye etmediğini, zararı azaltmaya çalışmadığını, ardiye ve elektrik ücretinin davacı tarafından talep edilemeyeceğini, hesaplamanın rayiç bedellere göre belirlenmesi gerektiğini, alıcı …’a yapılan satış bedelinin mahsup edilmesi gerektiğini, aksi halde sebepsiz zenginleşmenin oluşacağını, yeni alıcının zararı karşıladığını, taleple bağlı kalınması gerektiğini, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Bu itirazlar üzerine mahkememizce 18.09.2019 tarihli celsede tarafların bilirkişi raporuna itirazlar ve davalı tarafın itirazında yer alan malın yeni alıcı … şirketine 17.250 USD’ne satılıp satılmadığı, bu mal bedelinin kime ödendiği, davalının taşıtan olduğunun kabul edilmesi halinde davalının taşıma konusu malın gönderilene teslim edilip edilmediğinin, ihtar edilip edilmediğinin, edilmiş ise bu konuda tasarruf yetkilerinin verilip verilmediği konularında davacı tarafa açıklama yapması için süre verilmiş ve tarafların itirazlarında belirtilen konularda bilirkişilerden ek rapor alınmasına 30.10.2019 tarihli celsede karar verilmiştir.
Bilirkişilerden talimat yoluyla alınan 01.03.2021 tarihli ek raporda; davalının taşıtan sıfatına sahip olup, konteyner gecikme ücreti istenmesine yönelik koşulların gerçekleştiği, konteyner gecikme ücreti ve konteyner elektrik bedeli istemlerine ilişkin bedellerin taşıyan tarifesi ve dosyaya ibraz olunan rayiç bedele göre ayrı ayrı olarak hesaplandığı, bu rapora karşı davacı tarafın taşıyan tarifesine göre hesaplama yapılan kısmı kabul edilmesini talep ettiği, davalı tarafın ise dosyada yer alan cezai koşuluna ilişkin herhangi bir talep bulunmadığı tespit edilmesi üzerine konşimentonun arka yüzü ibraz ettiği ve buna göre bilirkişi heyetinin değerlendirmelerini yaptıklarını, davacının taleplerinin cezai koşulu ilgilendirmediğini, yine yeni alıcı … Ltd adına düzenlenmiş konşimentoları içerdiği, yeni konşimentoları müvekkili şirketi bağlamadığını, davaya konu konşimentoların mülga edildiği, müvekkili şirkete bildirilemeyeceği ve bu nedenle hak iddia edilemeyeceğini beyan ederek itiraz ettiği, kök raporda yer aldığı üzere CIF satışta taşıtan sıfatıyla yükleten sıfatının satış ilişkisinin satıcı tarafında iken FOB satışta alıcı taşıtan satıcı ise yükleten sıfatına sahip olduğu, dolayısıyla salt konşimentodaki … hanesine kayıtlı olan kişinin navlun sözleşmesinin tarafı olan taşıtan sıfatına sahip olduğu sonucuna her zaman varılamayacağını, konşimentoda navlunun peşin ödenmiş kaydının da geçerli olmadığı, TTK m. 1138’e göre taşıyanın navlun karşılığında denizde taşımayı üstlendiği, faturaların davalı adına düzenlendiği, davalının bu faturaları ödediği ve böylece taşıtan sıfatına sahip olduğu, davalının bu ödemeyi taşıtanın temsilcisi olarak yaptığını ileri sürse de buna ilişkin bir delil bulunmadığı, Mersin Gümrük Müdürlüğünde gümrük beyannamelerinde CFR teslim şeklinin yer aldığını, yani mal bedeli navlun ödenmiş teslim yapıldığı, bu teslim şeklinde navlun sözleşmesi kurma yükümlüğünün satıcıya ait olduğunu, bu nedenle davalı taşıtanın aynı zamanda satıcı sıfatıyla navlun bedelinden sorumlu olduğu, free in kaydının incelemesiyle de yükleme giderlerinin ödenmiş teslimat kaydının konşimentolarda yer aldığını, yüklemeye ilişkin ödemeleri yükletenin yaptığını, ancak tahliyeye ilişkin hiçbir sorumluluk üstlenmediği, TTK m. 1143 gereği sözleşmenin yükleme limanı düzenlemeleri ve bunlar yoksa genel teamül ile aksi ön görülmüş olmadıkça eşyanın gemiye kadar taşıma giderleri taşıtana, yükleme gideri ise taşıtana ait olduğu, TTK m. 1167 uyarınca ise aksi ön görülmüş olmadıkça eşyanın gemiden çıkarılma giderlerinin taşıyana, geri kalan taşıtma giderlerinin ise gönderene ait olduğunu düzenlediğini, her iki hükümde de sırasıyla eşyanın gemiye yüklenmesi ve boşaltma limanı boşaltma masraflarının kime ait olduğu belirlenmekle ve bu kişinin taşıyan olduğunun ifade edildiğini, konşimentodaki free in kaydında eşyanın gemiye yükleme masraflarının taşıyanda “taşıtana” aktarıldığını, bu kayıtın boşaltma limanındaki masraflara ilişkin olarak ise hiçbir ifadesinin yer almadığını, bu nedenle boşaltma masraflarının taşıyana ait olduğu, ancak taşıyanın sorumluluğu ve eşyanın nereye teslim edildiği bakımından bazı etkilerinin bulunduğu, buna göre boşaltma limanında oluşan ve eşyanın teslimini talep etmeyen gönderilenin ödemediği giderleri TTK m. 1207’e göre taşıtandan isteyebileceği, taşıtanın gecikme ücretinden sorumlu olduğu, yine konşimentoda yer alan freight prepaid kaydının TTK m. 1200 gereği navluna ilişkin bir kayıt olup, navlunun peşin ödenmiş olduğu anlamına ve navlun borçlusunun taşıtan olduğuna ilişkin olduğunu, ne var ki TTK m. 1203’te taşıtan sıfatına sahip olmayan üçüncü kişi navlunu ödeme yükümlülüğü doğacağı, TTK m. 1240’ta konşimentoda yer alan navluna ilişkin kayıtların ispat kuvvetinin düzenlendiği ve TTK m. 1229/1-L bendine göre navlunun gönderilen tarafından ödeneceğine dair veya yükleme limanında gerçekleşip gönderen tarafından ödenecek suresterya parasına ilişkin bir kaydı içermeyen konşimentonun gönderilenin navlun ve suresterya parasını ödemekle yükümlü olmadığına dair bir kaydın oluştuğunu, bu karinenin aksinin ispatlanamayacağını, freight prepaid ibaresinin navlunun taşıtan tarafından ödeneceği ibaresini doğurduğu ancak bu navlun bedelinin ödenmemiş olması halinde dava dışı gönderilene karşı ileri sürülemeyeceği, konteynerlerin boşaltma limanında gemiden tahliye edildikten sonra oluşabilecek her türlü masrafın alıcıdan alınacağını ifade etmediği, yine TTK m. 1237/3f’nin uyuşmazlık bakımından uygulama alanı bulup bulmadığı değerlendirildiğinde konşimentoda charter sözleşmesine gönderme olması halinde konşimentonun devredilirken charter party’in bu suretinin de yeni hamile verilmesi gerektiğini ileri sürülmekle, uyuşmazlığın kırkambar niteliği ve yolculuk charter sözleşmesi olmaması nedeniyle bu hükmün geçerli olmadığı, tarifenin genel işlem koşulu denetimi bakımından dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edip etmediği değerlendirildiği, konşimentonun davalıya verilip verilmediği incelendiğinde “…” yani yükleten hanesinde davalının ticaret unvanın bulunulduğu, alıcı tarafta ise “to order” yani emre kaydı bulunduğu, her iki konşimentonun emre düzenlendiği, bu “emre” ibaresinin yükletenin emrine olduğu, eşyanın gönderen tarafından çekilip çekilmediği, davalıya e-posta yazışmalarıyla bildirilip bildirilmediği incelendiğinde davacının e-posta kayıtlarına göre malın çekilmediğini bildirdiği, dava dilekçesinde eşyanın bozulma ihtimaline binaen eşyanın 01.11.2012 tarihinde 17.250 USD bedelle satıldığını beyan ettiği, konteynerlerin 02.11.2012 tarihinde limandan dolu olarak çıktığı, alıcı … tarafından gönderilen 10.07.2017 tarihli bildirimde malın yeni bir alıcıya devretmeyi kabul ettiğini, davalının da yeni alıcının … firmasını kabul ettiği, davalının gönderilen tarafından teslim alınmayan eşyalarını imha edilmesi / boşaltılması için talimat vermediği, eşyanın yeniden satışını istediği,… şirketine 17.250 USD satıldığı belirtilen malın dava dosyasında sadece konşimentonun yer aldığı, bu belgelerin dosyada yer almadığı için değerlendirilemediğini, konteyner gecikme ücretinin ise Aliağa Liman tarifesine göre … nolu konteyner için 36.570 USD, davacının talep ettiği fiyata göre ise 39.128 USD olduğu, … nolu konteyner için Aliağa Liman tarifesine göre 42.170 USD olduğu, davacının talep ettiği fiyata göre ise 45.024 USD olduğu, faturalar bakımından yapılan ödemede tahliye limanında ödenen faturaların 400.000 VND ve 375.357,82 VND olduğu, satış parasının demurajdan düşülüp düşülmeyeceği incelendiğinde 17.250 USD bedelle satılan eşyanın bu bedelle satılması halinde konteyner gecikme istemlerinden ve elektrik ücretlerinden davalının sorumlu olduğu, konteynerin gecikme ücretinin son olarak hesaplandığı tarihin 16.10.2012 olup, 17.10.2012 ve 01.11.2012 tarihleri arasında konteyner demuraj tarifesinin yansıtılmadığı, iki konteyner için 8.576 USD’ne karşılık geldiği, 60 USD’den iki konteynerin 1.920 USD elektrik ücreti hesaplandığı, toplam ücretin 10.496 USD olduğu, İzmir Aliağa tarifesine göre yapılacak hesaplamada ise 250 USD üzerinden 16 günlük konteyner gecikme ücreti 8.000 USD ve 50 USD üzerinden elektrik ücreti 1.600 USD toplam 9.600 USD olduğu, satış bedeli olarak gönderilen 17.250 USD’nin bu meblağlardan yüksek olduğu ve davalının sorumluluğu olması halinde bu meblağlardan düşülmesi gerektiği, buna göre davalının taşıtan sıfatına sahip olup, tacir sıfatıyla demuraj ücretinden ve konteyner gecikme ücretinden sorumlu olduğu, e-posta kayıtlarına göre davalının konteynerin çekilmediğinden bilgi sahibi olup, konteynerdeki malı 3. kişiye sattığı, … şirketine 17.250 USD’ne satıldığı, kök rapordaki konteyner gecikme ücreti hesabının doğru olduğu, eşyanın üçüncü kişiye satışından elde edilen paranın konteyner gecikme ücretinden düşülmesi gerektiği, ancak satış tarihine kadar olan konteyner gecikme ve elektrik ücreti masraflarından davalının sorumlu tutulması halinde İzmir Aliağa tarifesine göre 17.10.2012-01.11.2012 tarihleri arasında 16 günlük konteyner gecikme ücretinin 9.600 USD olduğu belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili 18.03.2021 tarihli beyan dilekçesiyle; taşıyan tarifesine göre hesaplama yapılmasını talep etmiştir.
Bu rapora karşı davalı vekili 09.04.2021 tarihli beyan dilekçesiyle; 17.250 USD’ye satıldığı belirtilen malın bedelinin mahsup edilmesi gerektiği, ancak buna ilişkin satış belgelerinin yer almadığı, davacı malları 16.10.2017 tarihinde yeni alıcıya sattığını, taleplerin bu tarih ile sınırlı olduğunu, malların toplam bedelinin 43.400 USD olup, konteyner gecikme ücretinin yansıtılmadığı, 16 günlük sürenin dikkate alınmasının doğru olmadığı, iddianın genişletilmesini kabul etmediklerini, delil niteliğine haiz olmayan belgelerle inceleme yapılamayacağını, arka yüzün davaya konu taşıma ile ilgili olduğunun ispatlanamadığını, müvekkilinin taşıtan sıfatına haiz olmadığını, ek raporda yapılan hesaplamaların hatalı olduğunu belirtmiştir.
Davacı tarafa bilirkişi raporuna karşı beyanlarında yer almayan ve bilirkişi raporunda belirtilen 17.250 USD’lik satış bedeline ilişkin belge sunması ve aynı zamanda konteyner gecikme ücretinin hesaplandığı 17.10.2012 ve 01.11.2012 tarihleri arasındaki 16 günlük konteyner gecikme ücreti, elektrik ücreti ve liman masraflarına ilişkin kayıt ve belgeleri sunması için iki haftalık süre verilmiş, davacı tarafça 04.05.2021 tarihli beyan dilekçesiyle; tahliye limanından çekilmeye yüklerin başka bir alıcıya tahsil edildiğini ve 17.250 USD’lik miktarın dava konusu alacak tutarı dışında olduğunu, demuraj ve elektrik bağlama ücretinin ise dava konusu olduğunu, limana ödenen elektrik tutarına ait dekontları dilekçeye eklediklerini, mübrez elektrik faturasının dikkate alınmaksızın bilirkişi tarafından 10.496 USD olarak hesaplama yapıldığını, oysa 34.894,46 USD ödediklerini, davada talep edilen elektrik bedelinin ödenen elektrik bedelinden düşük olduğunu, satış bedeli olarak belirtilen 17.250 USD’den dava konusu alacağa ilişkin mahsup edilmesi gereken başka bir miktar bulunmadığını belirtmiştir.
Davacı tarafın 01.11.2012 tarihinde satışa konu ettiği tavuk ayaklarının bu tarih itibariyle beyan edilen değerinin doğru olup olmadığı ve davalı tarafından da kabul edilmeyen satış bedelinin de satış tarihi itibariyle ne kadar olduğu konusunda Bilirkişi Dr. …’ndan 12.10.2021 tarihinde rapor alınmıştır. Bu rapora göre; belirtilen miktardaki tavuk ayağının kalış süresi de gözetilerek satış bedelinin yaklaşık 21.537,60 USD olabileceği belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davalı vekilinin 13.10.2021 tarihli beyan dilekçesiyle … numaralı konteynırda taşınan 28.000 kg tavuk ayağının B kalite dondurulmuş kemikli tavuk ayağı olduğu yine … numaralı konteynerda taşınan 28.000 kg ürünün ise dondurulmuş kemikli tavuk ayağı olduğu bu nedenle bilirkişinin bu durumu değerlendirilmesi gerektiğini belirterek ek rapor talebinde bulunmuş mahkememizce de bilirkişiden bu konuda ek rapor alınmıştır.
Bilirkişiden alınan 22.12.2021 tarihli ek raporda 2 adet gümrük beyannamesine göre her 2 konteynerdaki yükün satış değeri hesaplaması yapmış ve 28.000 kg kemikli tavuk ayaklarının dondurulmuş olarak taşınmasıyla 01.11.2012 tarihine kadar -18 derecede depolandığı ve tüketilebilir durumda olduğu, 2021 tarihindeki tavuk ürünlerinin fiyatlarının 2012 tarihindeki fiyatlardan yaklaşık %35 fazla olduğu, buna göre A kalite 1 ton dondurulmuş kemikli tavuk ayağının 2021 yılında 600 USD, B kalite ürünün ise 285,72 USD olduğu, A kalite dondurulmuş kemikli tavuk ayağının 28 ton olması nedeniyle 25.846,16 USD, B kalite dondurulmuş kemikli tavuk ayağı 28 ton olması nedeniyle 12.307,93 USD olduğu toplam ise 25.846,16 + 12.307,93 = 38.154,09 USD olduğu belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili 04.01.2022 tarihli beyan dilekçesinde 2012 yılının emtia fiyatının yanlış hesaplandığını, A kalite 28 ton emtianın 12.444,32 USD, B kalite 28 ton tavuk ayağının 6.518,40 USD olduğunu, toplam 18.962,72 USD satılabilir bir değerinin bulunduğu, böylece elektrik ve ardiye bedeli için 20.280 USD üzerinden karar verilmesini aksi halde limana ödenen 37.232,68 USD den bu miktarın mahsup edilerek 18.269,96 USD nin üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
Bu rapora karşı davalı vekilinin 13.01.2021 tarihli beyan dilekçesiyle davacı ürünlerin ucuza sattığını rayiç bedellerin kesin ve net olarak saptanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı taraf talep dilekçesinde bu rakam üzerinden değil, daha düşük olan 17.250 USD bedelle tavuk ayaklarını sattığını ve bu miktarın alacağından mahsup ettiklerini beyan etmiştir.
Malın satış bedelini davacının iddia ettiği üzere 17.250 USD olmayıp, bilirkişi tarafından belirlenen ve hesaplama kısmı düzeltilen A grubu tavuk ayağı fiyatı olan 444,44 USD x 28 Ton = 12.444,32 USD ve B grubu tavuk ayağını ise 232,80 USD x 28 Ton = 6.518,40 USD olduğu toplam 18.962,72 USD satış bedelinin belirlendiği halinde bu halde 37.232,69 USD’den bu rakamın mahsup edilmesiyle 18.269,96 USD üzerinden davanın kabul edilmesi gerekecektir.
Buna göre; Davacı taraf talep dilekçesinde bu rakam üzerinden değil, daha düşük olan 17.250 USD bedelle tavuk ayaklarını sattığını ve bu miktarın alacağından mahsup ettiklerini beyan etmiştir. Ancak Mahkememizce bilirkişinin belirlemiş olduğu 18.962,72 USD üzerinden satış bedeli olabileceği belirlendiğinden bu miktarın mahsubu gerektiği tespit edilmiştir.
Mahkememizce elektrik faturası ile tavuk ayağının satış bedelinin mahsup edilmesiyle davacının talep edebileceği demuraj ve elektrik bedeline ilişkin uyuşmazlığın açıklığa kavuşturulması için HMK m. 31 gereğince uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kaldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz veya çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil göstermesini isteyebilir hükmüne istinaden elektrik faturası ve destination yani demuraja ve alacağa sebep teşkil eden konteynerlerin limanda kaldıkları süre içerisinde (11.05.2012-01.11.2012) kullandıkları elektrik ve konaklama masrafı / liman masrafına ilişkin dilekçelerini ve buna ilişkin faturaları açıklamaları istenmiş, davacıların ibraz etmiş oldukları kayıtlara göre ve bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere Liman İdaresinin düzenlediği … numaralı 04.12.2012 düzenleme tarihli 34.894,46 USD bedelli elektrik ve konaklama bedeli / liman ardiye faturaya istinaden … LTD’nin 400.000.000 VND ve 375.357.826 VND 08.02.2013 tarihli ödeme dekontları dava dilekçesi ve 04.05.2011, 30.06.2011 ve 06.10.2021 tarihli beyan dilekçeleri ile ibraz ettikleri belirlenmiştir. Ödeme tarihi itibariyle 1 USD’nin 0,0000480200 VND olduğu ve buna göre 400.000.000 VND’nin ödeme tarihi itibariyle 19.208 USD ve 375.357.826 VND’nin 18.024,69 USD olduğu, buna göre toplam ödemenin 37.232,69‬ USD olduğu, ancak davacının davalıdan davacının sattığını iddia ettiği malın satış bedeli olan 18.962,72 USD’yi mahsup ederek 18.269,96 USD alacağına istinaden her iki konteyner için ayrı ayrı düzenlediği 16.10.2012 tarihine kadar işleyen elektrik bedeli ve demuraj bedeline ilişkin 16.10.2012 tarihli … ve … numaralı konteyner konaklama bedeline ilişkin … nolu konteyner için 9.480 USD ve … numaralı konteyner için ise 10.800 USD bedelli toplam 20.280 USD bedelli faturalar düzenlediği belirlenmiştir. Buna göre; davacının satılan tavuk ayağı bedeli düştükten sonra talep edebileceği ardiye/liman elektrik bedelinin 18.269,96 USD olduğu belirlenmiştir.
Toplanan tüm deliller ve yapılan incelemelere göre; dava konusu taşımaya ilişkin olarak gerek 25.09.2018 ve gerekse 14.05.2019 tarihli iki ayrı rapor ve ek rapor ile gıda mühendisinden alınan 12.10.2021 tarihli rapor alınmış olup bu raporlarda taşımanın gerçekleşip gerçekleşmediği, taşıma ilişkisinde taşıtan/yükleten ile gönderilen ve taşıyan kavramlarının incelendiği, alınan ilk raporda davalının taşıtan sıfatına sahip olmadığının tespit edildiği, ancak ikinci rapor ile birlikte davalının TTK m. 1138 kapsamında navlun karşılığında malı taşıtmak istenen taraf olduğu, taşıtanın aynı zamanda yükleten olabileceği gibi (CIF satış gibi), taşıtanın yükletenden ayrı da olabileceği (FOB) satış gibi konşimentodaki … ibaresinin tek başına taşıtan için yeterli olmadığı, dava konusu konteynırlar için 3.950 USD Deniz İhracat Navlunun davalı adına düzenlendiği, bu faturalara itiraz etmediği ve bu nedenle taşıtan sıfatına sahip olduğu belirlenmiştir.
Davacıların bilirkişi raporundan sonra dosyaya ibraz etmiş olduğu Konteynır gecikme ücreti konusunda Yargıtay’ın Yerleşmiş Kararları da gözetilerek demuraj ücretinin rayiç bedellere göre belirlenmesi gerektiğinden, somut olaydaki İzmir Aliağa Liman tarifesine göre yapılan tespitlerde … numaralı konteynır için 36.570 USD, … numaralı konteynır için ise 42.070 USD toplam 78.640 USD gecikme masrafı ve elektrik ve ardiye ücreti 18.269,96 USD toplam 96.909,96 USD alacak kabul edilmiştir. Her ne kadar bilirkişiler 01.03.2021 tarihli ek raporlarında davacının talebi olan 16.10.2012 tarihinden sonraki 17.10.2012 ile eşyanın satış tarihi olan 01.11.2012 tarihleri arasındaki 16 günlük demuraj ve elektrik ücretlerini de hesaplamışlarsa da davacının bu tarihe ilişkin bir talebi bulunmadığından mevcut 16.10.2012 tarihinde düzenlemiş olduğu her iki fatura üzerinden alacağını değerlendirmiştir. Buna göre; bilirkişilerin belirlediği alacak miktarı ve yapılan mahsuplar dikkate alınarak 96.909,96 USD’nin davalıdan tahsiline ve takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı taraf %20 İcra inkar tazminatı talep etmiş ise de elektrik ücretinden mahsup edilecek ürünün satış bedeli konusunda faturasının bulunmadığı ve yargılamayla satış bedelinin tespit edildiği, dikkate alındığında alacağı likit olmadığı belirlendiğinden davacı lehine %20 icra inkar tazminatını hükmedilmemiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … Nakliyat A.Ş.’nin davasının KISMEN KABULÜ ile;
Davacı … Nakliyat A.Ş.’nin, davalı … İth. İhr. Ve Tic. A.Ş. aleyhine İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası ile yaptığı takibe itirazın iptali ile takibin 96.909,96 USD’ye takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca ABD doları cinsi üzerinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanarak fiili ödeme günündeki döviz satış kuru üzerinden -TL karşılığının davalıdan tahsiline ilişkin takibin devamına
Alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı verilmesine yer olmadığına,
Ödemelerin icra müdürlüğünce nazara alınmasına,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 12.755,92 TL harçtan dava açılışında alınan 2.384,60 TL peşin harç ve icra dosyasına yatan 988,30 TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 9.383,02 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yargılama gideri olarak yapılan başvuru harcı 24,30 TL ve peşin harç 2.384,60 TL ile yazışma ve tebligat gideri 356,40 TL, talimat gideri 4.963,60 TL ve bilirkişi ücreti 1.500,00 TL olmak üzere toplam 9.228,90 TL’nin davanın kabul-red oranına göre 8.503,10 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yargılama gideri olarak yapılan yazışma ve tebligat gideri 116,50 TL’nin davanın kabul-red oranına göre 12,30 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan miktarın davalı üzerinde bırakılmasına,
Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 21.521,51 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile vekili yararına davacıya verilmesine,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalıya verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/02/2022

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)