Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1322 E. 2021/311 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/95
KARAR NO : 2021/367

DAVA : İtirazın İptali (Sigorta Sözleşmesine Dayalı)
DAVA TARİHİ : 04/04/2018
KARAR TARİHİ : 28/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan davada yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı …. vekili İstanbul … ATM’nin … Esas sayılı dosyası ile açtığı 04.04.2018 harç tarihli davada dava dilekçesiyle; Müvekkili şirket tarafından … numaralı Denizyolu Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile sigortalanan …’ne ait “…” emtialarının “…” gemisi ile ABD’den Belçika’ya nakliyesi işleminin davalı …. tarafından yapıldığını, davalı ….’ne navlun faturasını düzenleyen taşıyan-Forwarder olarak diğer davalı ….’ye ise konşimento belgelerini düzenleyen taşıyan sıfatıyla dava açtıklarını, emtiaların ABD’den Belçika’ya nakliyesi sonrası konteynerlerin … limanına tahliyesi sırasında hasara uğradığının tespit edildiğini ve “Damaged Found on Yard” belgesinin düzenlendiğini, davalıların basiretli bir taşıyan olarak gerekli dikkat ve özeni göstermemiş olmaları neticesinde hasarın meydana geldiğini, fatura ve yapılan tespitler gereğince 196.023,60 USD sigortalı zararının müvekkili şirket tarafından tanzim edildiğini, davalılara rücu hakkının doğduğunu, davalılara müracaatta bulunulduğunu ancak sonuç alınamadığını, buna ilişkin 28.03.2017 tarihinde icra takibinin başlatıldığını, davalıların itiraz ettiğini belirterek icra takibine yapılan itirazın iptali ile ticari faizi ile birlikte tahsiline, %20’den az olmayan oranda icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. vekili 26.04.2018 ve 11.06.2018 tarihli cevap dilekçeleriyle; Müvekkilinin freight forwarder sıfatıyla …, …, … numaralı 2 adet 20’lik ve 1 adet 40’lık konteyner muhteviyatı yükün ABD ‘nin … Limanından Belçika’nın … Limanına taşınması organizasyonunu gerçekleştirdiğini ve … numaraları 11.11.2016 tarihli navlun faturasını kesmekle taşıyan sıfatını haiz olduğunu, davacı navlun borçlusu olduğundan TTK m. 1200 hükmü uyarınca taşıtan sıfatına haiz olduğunu, konşimento tahtında yapılan taşımalardan kaynaklanan tüm uyuşmazlıklarda hangi hukukun uygulanacağı ile hangi mahkemenin yetkili olacağı (yetki anlaşması) konşimento şartlarında belirtildiğini, TTK m. 1237/2 gereğince taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkilerin navlun sözleşmesi hükümlerine bağlı kalacağını, …’nin konşimentoya taraf olmadığını, taşımanın … firmasının 08.11.2016 tarihli … numaralı konşimentoyla taşımayı yaptığını, bu konşimentonun hükümlerinin tarafları bağladığını, Hamburg Mahkemelerinin yetkili olduğunu, Konşimentonun m. 24’de Alman Hukukunun uygulanacağının ve Hamburg Mahkemelerinin yetkili olacağının belirtildiğini, yükün elleçleme işleminin … firması tarafından üstlenildiğini, davanın yetki yönünden reddinin gerektiğini, yerel yetki yönünden İzmir İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, uygulanacak hukukunda MÖHÜK m. 29 gereğince boşaltmanın Belçika’nın … Limanında yapılması ve zararın bu limanda meydana gelmesi nedeniyle Belçika Hukukunun uygulanması gerektiğini, ödemenin ex gratia (hatır ödemesi) olduğunu, davanın ….’ne ihbar edilmesi gerektiğini, ….’nin dava konusu yükleri 11.11.2016 tarihli 13.275 USD bedelli navlun faturası kestiğini, hasarın meydana geldiği yer ve zaman itibariyle müvekkili şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını, konşimentoda free out klozunun bulunduğunu, böylece yükün boşaltma limanında boşaltılması ve elleçleme işlemlerinin müvekkili tarafından yapılmadığını, …, … VE … numaralı üç adet konteynerden … nolu konteynerin hasara uğramasına ilişki talepte bulunulduğunu, yabancı taşıyan … tarafından boşaltma limanı ve elleçleme masraflarına ilişkin fatura kesildiğini, böylece elleçlemeden …’un sorumlu olduğunu, müvekkilinin böyle bir fatura kesmediğini, …’un taşımadan bağımsız olarak boşaltmayı üstlendiğini, TTK m. 1186/1 gereğince sorumluluğunun sınırlandırıldığını, bu hükümlerin uygulanması gerektiğini, davacının faiz taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, yine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek davanın yetki ve aktif husumet yokluğu, olmadığı takdirde esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili 26.04.2018 ve 30.05.2018 tarihli cevap dilekçeleriyle; müvekkilinin İzmir’de mukim bir şirket olduğunu, mahkemenin yetkili olmadığını, her iki davalının İzmir’de faaliyet gösterdiğini, HMK m. 6 gereğince genel yetkili mahkemenin İzmir olduğunu, taşıma konusu emtianın ABD ABD … Limanından Belçika …’e yapıldığını ve Türkiye ile bağının bulunmadığını, dosyanın yetkili ve görevli İzmir ATM’ne gönderilmesini istediklerini, davacı tarafın aktif husumet ehliyetine sahip olmadığını, davacı ve sigortalısı ….’nin konşimentoda yer almadığını, yükün taşıtanın Hollanda’da mukim … olup, yükün gönderilenin ise Belçika’da mukim … olduğunu, davacının yükün taşıtanı olmadığını, …’ın deniz yoluyla taşıma senedi olup, ciro edilemez niteliği bulunduğunu, yükü talep etme hakkının … olması nedeniyle senedin devredilemeyeceğini, taşıyana talep yöneltme yetkisi elinde bulunduran tarafın davacılar olamayacağını, bu nedenle aktif taraf sıfatına haiz olmadıklarını, davacının sigortalısına yapmış olduğu ödemenin ex gratia ödeme olduğunu, teminat dışı hatır ödemesi olduğunu, bu nedenle halefiyet sıfatını kazanamadığını, müvekkilinin … belgesinde … adına ABD acentesi tarafından imzalandığını, belgenin başlığında taşıyan kısmında … yer aldığını, davacının davasını doğrudan ….’ne karşı açtığını, …’un taşımanın tarafı olmadığını, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, yeni bir tarafın davaya eklenemeyeceğini, yük taşıyanın zilyetliğinde olmadığı zaman hasarın meydana geldiğini, gemiden hasarsız tahliye edildiğini, yükün vinç operatörünün hatasıyla düşme veya başka bir nedenle hasarlandığının belirlendiğini, elleçleme işleminde hasarın meydana gelmiş olabileceğini, yükün müvekkilinin hiçbir müdahale imkânı olmadığı sırada hasarlandığını, müvekkilinin sorumluluğu bulunmadan meydana gelen hasar nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, yükün hatalı istiflemesinden de yine FCL / FCL ve Slac Shippers Load Stow Weight And Count yani yükleyici yükledi, istifledi, yükledi, saydı ve mühürledi klozunun yer aldığını, bu kayıt nedeniyle taşıyanın istiflemeden sorumlu olmadığını, yine emtianın tam ziyaya uğradığını gösterir delilin dosyaya ibraz edilmediğini, müvekkilinin sorumluluğunun TTK m. 1186 gereğince sınırlı olduğunu, 39.118 SDR ile sınırlı sorumluluğunun yer aldığını, yine sovtaj bedelinin yükün hurda bedelinden düşülmesi gerektiğini belirterek davanın yetki, aktif sıfat, pasif sıfat ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin davalı ….’ne karşı verdiği 12.06.2018 tarihli replik dilekçesiyle; davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, konşimentoda yetki şartının bulunmadığını, HMK hükümleri gereğince yetkili mahkeme birden fazla davalı olması durumunda davalılardan birinin yerleşim yeri olduğundan davalı …’ın İstanbul adreslinin yerleşim yerinin yetki kapsamında değerlendirilmesinin gerektiğini (Yargıtay 11 HD’nin 1999/9238 E – 2000/29 K sayılı 17.01.2000 tarihli kararı), davalının pasif husumet ehliyetine ilişkin itirazının kabulünün mümkün olmadığını, davalının acente sıfatına haiz olması halinde asaleten davalı sıfatıyla husumet yöneltilen acenteye, asıl davalıya izafeten acente aleyhine açıldığı kabul edilmek suretiyle davaya devam edebileceğini ve Yargıtay içtihatlarına göre yabancı tacirler adına acentelik yapanların aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerden doğan davaların acentelere karşı açılmasının mümkün olduğunu (Yargıtay 11 HD’nin 2013/17336 E – 2014/6591 K sayılı 03.04.2014 tarihli kararı, TBK m. 119 ve Yargıtay 11 HD’nin 2016/5717 E – 2017/3854 K sayılı 19.06.2017 tarihli kararı), ayrıca müvekkilinin aktif husumet ehliyetinin bulunduğunu, davalının poliçeye ilişkin itirazlarının yerinde olmadığını, blok abonman poliçesinin düzenlendiğini, poliçenin sigortalının bildireceği ve sigorta dönemi içinde gerçekleştirdiği poliçeye konu nakliye işlemlerinin tamamı için düzenlendiğini, sigortacı ile sigortalının önceden anlaştığı teminat limiti, şart ve süre çerçevesindeki tüm sevkiyatlarının herhangi bir ihbar ve bildirim yükümlülüğü olmaksızın, tarafların iradesi ve hasarın teminat altında olduğunu (Yargıtay 11 HD’nin 2015/3572 E – 2015/10316 K sayılı 12.10.2015 tarihli kararı), sigortalının temlik beyanını içeren kaşeli ve imzalı ibraname başlıklı belgede poliçenin geçerli olmadığı ve dosya konusu hasarı teminat altına almadığı yönündeki itirazları kabul etmediklerini, aksi kanaatte ise müvekkilinin TBK m. 183 ve devamında yer alan alacağın devri hükümleri gereğince davada aktif husumet ehliyete sahip olduğunu (Yargıtay HGK’nın 2012/11-1602 E – 2013/712 K sayılı 15.05.2013 tarihli kararı ile Yargıtay 11 HD’nin 2015/15447 E – 2016/4944 K sayılı 02.05.2016 tarihli, 2015/14359 E – 2016/393 K sayılı 18.01.2016 tarihli, 2014/1024 E – 2014/8041 K sayılı 29.04.2014 tarihli kararları), müvekkili sigortalısının alıcı sıfatına ve bu taşıma işleminde taraf olduğunu, navlun sözleşmesinde sigortalı unvanının yer aldığını, ekspertiz raporunda da sigortalının alıcı firma olarak belirtildiğini, davalı …’ın düzenlenen navlun faturası gereğince taşıma sürecinin tamamını organize eden sıfatıyla deniz ve devamı taşıma sırasında meydana gelen her türlü hasardan sorumlu olduğunu, davalı …’ın deniz taşıma işini davalı …’a teslim etmesi taşıma işleri organizatörü olarak davalı …’ın sorumluluğunu kaldırmadığını, TTK’da taşıma işleri komisyoncusunun taşıyan sayıldığı hallerin aynen forwarder için de geçerli olup, alıcı olarak belirtilen firmanın ise teslim almaya yetkili acente sıfatıyla belirtildiği sektör uygulamalarından anlaşıldığını, TTK ilgili hükümleri ve m. 926 gereğince davalıların müştereken sorumlu olduğunu, ekspertiz raporunda taşıma şeklinin EXW olduğunu, yani fabrika teslim şartının belirtildiğini, diğer davalının sorumluluğunun taşıma bakımından liman işlemleri sürecinde de devam ettiğini fiili taşıyıcı davalı …’un taşıma işlemini tamamlama süreci olan liman işlemlerinde basiretli bir taşıyıcıdan beklenen dikkat ve özeni göstermesinin beklendiğini, davalı …’ın asli sorumlu olmakla birlikte davalıların birlikte sorumlu olmaları hususunun tartışmalı olduğunu (TTK m. 1141), davalının deniz taşımasını gerçekleştirmesinin ardından (ifanın müteakip devrelerinde) emtianın emniyeti ve selameti için gerekli önlemleri alması gerektiğini, emtianın ambalajlarının davalı … ve terminal yetkilileri huzurunda çıkarıldığını, tarafların müşterek katılımıyla yapılan inceleme esnasında çelik levhalardaki bükülme ve eğilmeler tespit edildiğini, yapılan gözlemler sonucu hasarın, yükleme-boşaltma faaliyetleri sırasında düşürülmüş olduğunun anlaşıldığını, taşıyıcının sorumluluğu, ispat külfeti ters çevrilmiş bir kusur sorumluluğu bulunduğunu (Yargıtay 11 HD’nin 2014/8720 E – 2014/17039 K sayılı 06.11.2014 tarihli karar), hasarın davalıların sorumluluğunda meydana geldiğini, aksi ispat yükünün davalılara ait olduğunu belirterek dosyanın mevcut delillerle taşıma ve sigorta uzmanı bilirkişilere tevdiine, aksi kanaat halinde davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin davalı ….’ne karşı verdiği 06.07.2018 tarihli replik dilekçesiyle; konşimentodaki yetki şartının 1 nolu davalı bakımından geçerli olmadığını, …’un İstanbul adresinin bulunduğunu, forwarder şirket olması nedeniyle meydana gelecek hasar ve zarardan sorumluluğunun bulunduğunu, davalının pasif sıfatının bulunduğunu, navlun faturası düzenlediğini, konşimentoda yer alan yetki şartlarının genel işlem şartı niteliğinde olup kabul edilemeyeceğine ilişkin İzmir … ATM’nin kararlarının bulunduğunu, müvekkilinin aktif sıfat ehliyetinin de yer aldığını, blok abonman sigorta poliçesinde poliçeye konu nakliye işlemlerinin tamamın yer aldığını ve böylece tüm taşımaların teminat altına alındığını, müvekkilinin sigortalısının alıcı sıfatına haiz olması nedeniyle sigortalı unvanının bulunduğunu belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı …. vekilinin 17.08.2018 tarihli düplik dilekçesiyle; müvekkilinin sözleşmeden doğan davanın görülmesi açısından HMK m. 10’a göre şube olması nedeniyle yetkili olduğu ileri sürülmüş ise de, akdi yapan şubenin müvekkilinin olmadığını, sözleşmenin kurulduğu yerin ABD’de Kennesaw olduğunu, Türkiye’de sözleşmenin yapılmadığını, …’a İzafeten bu şirketin ABD acentesi … tarafından yapıldığını, müvekkilinin İstanbul şubesi olarak akde taraf olmadığını, yeni HMK m. 10’da sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemelerinde açılabileceği belirtilmiş, ancak sözleşmenin kurulduğu yerlere ilişkin özel yetki kuralı madde metninden çıkarıldığını, ilgili kararın yeni HMK’ya tabi olan davalarda uygulama alanı bulamayacağını, … belgesinde taşıma sözleşmesinin Kennesaw, Georgia’da (ABD’de) yapıldığı, … tanzimi ABD’de gerçekleştiği, bu işlemi …, … şirketine izafeten bu şirketin ABD acentesi … tarafından yapıldığı, taşıma sözleşmesinin müvekkilinin İstanbul şubesinin bir işlemi olmadığını, Hamburg Mahkemeleri lehine yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, ….’nin …’in tarafı olmadığını … ve …’nın taraf olduğunu, davacı tarafça bir belgeye dayanılması mümkün olmadığından söz konusu belgede yer alan şartların genel işlem şartı niteliğinde olup olmadığının davacı tarafından tartışılmasının gereksiz olduğunu, genel işlem şartına dayanan savunmanın kabul edilemez nitelikte olması nedeniyle … uyarınca uygulanacak hukukun Alman hukuku, yetki şartının geçerlilik denetiminin ise Alman hukukuna göre yapılması gerektiğini, davacının sigortalısı ilgili belgenin tarafıymış gibi değerlendirme yapılmasının Türk Hukukunun taklit edilmesi ihtimaline binaen İzmir …ATM’nce verilen karar gereğince genel işlem şartının tacirler arasında geçerli olmadığını, davacının aktif husumet itirazına karşı ileri sürdüğü cevaplarında kabul edilemeyeceğini, zira …’de taşıyanın … olduğunu, alıcı şirketin Belçika’da mukim … olup, … ile … arasında taşıma sözleşmenin kurulduğunu, müvekkilinin davacının sigortalısıyla hiçbir sözleşme yapmadığını, davacının sigortalısına navlun faturası kesen şirketin diğer davalı …. olduğunu, … ile kurulan sözleşmenin tarafının müvekkili değil … olduğunu, müvekkillerine sadece … tarafından husumet yöneltilebileceğini, sigorta poliçesine yönelik olarak yapılan itirazlarına karşı da davacının kendisini sigortalının halefi olarak kabul ettiklerini, ancak teminat dışı rizikoya ödeme yapıldığını, ödemenin lütuf ödemesi olduğunu, poliçede gemi adının yazılmamış olmasının teminat kapsamıyla ilgisinin olmadığını, sigorta poliçesinin de kalkış yerinin Çin, varış yerinin Türkiye olarak yer aldığını, bunun geçerli olmadığını, …’un davacı sigortacı …’ı ibra ettiğini, ancak alacaklarını bu şekilde devretmediğini, ibranamenin alacağın temlik sözleşmesi olarak değerlendirilmesinin bu durumda mümkün olmadığını, TTK m. 1472’de yer alan halefiyet kurallarına dayandığını, ancak sigorta poliçesi kapsamında yapılan ödemenin rucüen sorumlulardan tahsil edilebileceğinin kabulü gerektiğini, davacının aynı zamanda …’in yetkili hamili olmadığını, müvekkiline ve …’ya talep yöneltemeyeceğini, müvekkilinin taşıma işleri komisyoncusu olduğundan bahisle talepte bulunulduğunu, davacının sigortalısı, …’nın taraf olduğu …’in yetkili hamili olmadığından davacının doğrudan müvekkiline ve …’ya izafeten müvekkiline talep yöneltme noktasında aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, müvekkilinin taşıma işleri organizatörü (forwarder) olduğu, asaleten veya izafeten taşıyan sıfatıyla dava yöneltilemeyeceğini, …’da … taşıma işleri komisyoncusu olmadığını, aksine …’nı akdi taşıyan olduğunu, müvekkili açısından davanın tefrik edilerek aktif sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, müvekkilinin ve davacının sigortalısının taraf olduğu bir taşıma sözleşmenin bulunmadığını, davanın doğrudan müvekkiline husumet yöneltilerek açıldığını, HMK m. 124’e göre taraf değişikliğinin mümkün olmadığını, davacının dilekçesinde dahi tarafı doğru olarak belirlediği halde husumeti doğru yöneltmediğini, buna rağmen taraf düzeltilmesini kabul etmediklerini, maddi hataya düşmediğini, zira dava dilekçesinde davalı acentenin sıfatının doğru tespit edildiğini ve acenteye talebin bilerek yöneltildiğini, davanın bu nedenle de reddinin gerektiğini, esas yönünden de … m. 5’de taşıyanın liman çalışanlarının kusurlu hareketlerinden sorumlu olmadığının yer aldığını, dava konusu yükün tam ziyaya uğradığını gösterir yeterli delilin dosyaya sunulamadığını, taşımanın ex work satış şekline istinaden bu şartları taşıdığı sayılarak yapıldığını belirterek öncelikle ulusal yetkisizlik kararı verilerek dosyanın İzmir Nöbetçi ATM’ne aksi halde Hamburg Mahkemeleri lehine yetkisizlik kararı verilerek davanın Hamburg Mahkemesine gönderilmesine, davanın aktif ve pasif sıfat yokluğu, yetki ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili 31.08.2018 tarihli düplik dilekçesiyle; müvekkili şirketin yerleşim yerinin İzmir olup, İstanbul’da şubesinin veya yerleşim yerinin bulunmadığını, diğer davalının da merkezinin İzmir’de olduğunu, davaya konu taşıma senedinin … firması tarafından düzenlendiğini, davada şubenin yetkisini düzenleyen HMK m. 14’ün dava konusu uyuşmazlıkta uygulama alanı bulmasının mümkün olmadığını, milletlerarası yetki itirazı saklı kalmak üzere davada genel yetki kurallarının uygulanması gerekeceğini, davanın Türk Mahkemelerinde görülmesine karar verilmesi halinde İzmir icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili şirketin konşimentoya taraf olmadığını, uyuşmazlığa konu edilen taşımanın … firmasının 08.11.2016 tarihli … numaralı konşimento tahtında gerçekleştiğini, davacı sigortalı … firmasının davaya konu edilen konşimentonun tarafı olmadığını, tacirler arasındaki ilişkilerde konşimentodaki yetki şartına genel işlem şartı denetimi yapılamayacağını (Yargıtay 11 HD’’in 23.01.2014 tarihli 2013/11349 E – 2014/1461 K, TTK m. 18/2), taşıma senedinde uyuşmazlık ve yargılamada Hamburg Mahkemeleri yetkili kılındığını ve Alman Yasalarının uygulanacağının belirtildiğini, müvekkili şirket ile davacı yanın sigortalısı arasında yapılan mail yazışmalarının navlun sözleşmesi niteliğinde olduğunu, e-mail yazışmalarında taşımanın boşaltma limanı olan … Limanına free out şartlarıyla taşınmasının kararlaştırıldığını, hasarın yükün gemiden tahliye esnasında veya liman sahası içerisinde yapılan elleçlemelerde gerçekleştiğinin iddia edildiğini, hasarın meydana geldiği yer ve zaman itibariyle müvekkili şirketin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, dava konusu emtianın varış yerinin müvekkili şirketle bir ilgisinin bulunmadığını, davaya konu emtianın ABD’nin … Limanından Belçika’nın … Limanına taşınması işi için anlaşıldığını ve bu anlaşmanın ifası neticesinde davacı yanın sigortalısı adına … numaralı faturanın kesildiğini, bu aşamadan sonra yükün nerede ne amaçla kullanılacağının müvekkili firmayı ilgilendirmediğini, abonman poliçesinde Çin’den Türkiye’ye yapılacak olan taşımaları Türk bayraklı gemilerle taşıması şartıyla teminat altına alındığını, ancak dava konusu taşımanın yükleme limanı / kalkış ülkesinin ABD, boşaltma limanı / varış ülkesinin Belçika olup, taşıma yapılan gemisinin ise Hong Kong menşeli olduğunu, sigortalının davacı taraftan talep ettiği hasarın davaya konu poliçeyle teminat altına alınmış bir riziko olmadığı, hasarın teminat dışı olduğu, davacı yanın sigortalısına yapmış olduğu ödemenin haklı, zorunlu, yasal ve halefiyet doğrucu nitelikte bir ödeme değil keyfi bir ödeme yapıldığını, davacının sigortalısına yapmış olduğu ex gratia ödemenin müvekkili şirketten rücu edilebilmesinin hukuken mümkün olmayıp bu vesileyle hali hazırda davacı yanın davada halef sıfatını kazandığını, davacı tarafça sunulan ibranameni alacağın temliki ve/veya devri amacına hizmet etmediğini, müvekkili şirketin davacı yanın sigortalısı ile yaptığı navlun sözleşmesi uyarınca emtiayı free out şartıyla ABD’nin … Limanından Belçika’nın … Limanına taşıma işini üstelendiğini, yükün boşaltma limanına varmasıyla müvekkili şirketin taşıyan sıfatının sona erdiğini, yabancı taşıyan … firmasının varma limanına ilişkin fatura kestiğini, fatura masraf dökümünde varma limanı terminal elleçleme faaliyetinin faturaya konu edildiğini, yabancı taşıyan … firmasının boşaltma limanındaki elleçleme faaliyetini müvekkili şirketin organizasyonunu gerçekleştirdiği … numaralı konşimento tahtında yapılan taşımadan bağımsız olarak üstlenildiğini, bu vesileyle anılan faaliyet neticesinde oluştuğu tespit olunan hasar ve ziyadan doğrudan doğruya ve tek başına sorumlu hale geldiğini, EXW (fabrika teslim) taşıma şekli gereğince tüm masraf ve risklerin ithalatçıya / satıcıya ait olmak üzere eşyanın ihracatçının/alıcının depo ya da fabrikası gibi belirlenen yerde teslim edileceğini, incoterm şartının alıcı ile dava dışı satıcı arasındaki alım satım sözleşmesine ilişkin bir şart olduğunu, taşıma şeklinin EXW olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, Exwork’un bir taşıma şartı ve türü olmadığı gibi taraflar arasında böyle bir anlaşmanın da bulunmadığını, 6102 sayılı TTK m. 1185 gereğince hasarın ve ziyanın teslim anından itibaren aralıksız 3 gün içinde taşıyana bildirilmesi gerektiğini, böyle bir tespit yapılmadığını, TTK m. 1185/4 uyarınca yüklerin konşimentoda nasıl yazılmış ise o şekilde alıcısına teslim edildiğinin, eğer yükte bir hasar varsa dahi bu hasarın taşıyanın mesul olmadığı bir sebepten iler geldiğinin kabulünün gerektiğini belirterek davanın milletlerarası yetki yönünden reddine kabul edilmemesi halinde İzmir mahkemelerinin yetkili olması nedeniyle reddine, aktif davada ehliyet yokluğundan ve esastan reddini talep etmiştir.
Davanın görüldüğü İstanbul … ATM… E – … K sayılı kararla davaya konu taşımanın konşimentoda Hamburg Mahkemelerini yetkili kılmış olmasına rağmen davalı şirketlerin Türkiye’de kurulan, Türkiye’de faaliyetler gösteren şirketler olmasına rağmen HMK m. 2 gereğince iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayan yetki itirazı gözetilerek HMK m. 6’ya istinaden şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağı kabul edilerek ….’nin ticaret sicilde kayıtlı adresinin İzmir’de bulunması nedeniyle İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle 17.10.2018 tarihinde yetkisizlik kararı verilmiş, mahkemece verilen bu kararın davalı …. ve gerekse davacı …. tarafından istinaf edilmesiyle İstanbul BAM … HD’nin … E – … K sayılı 27.11.2020 tarihli kararıyla davalı ….’nin istinaf talebi değerlendirilerek (istinaf talebi vekâlet ücretine ilişkin olması nedeniyle bu kısımdan inceleme yapılması ile) yetkili mahkemenin İzmir 5 ATM olduğu, deniz ticaret davalarına bakmakla görevli mahkemelerin HSK tarafından bu mahkeme olarak görevlendirildiği, bu nedenle kararın kaldırılması talebinin yerinde olmadığını belirterek istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verildiği, dosyanın bunun üzerine davacı tarafın 11.01.2021 tarihli tahrik dilekçesiyle İzmir … ATM’ne gönderildiği, İzmir … ATM’nin … E – … K sayılı 29.01.2021 tarihli kararla İzmir 5 ATM’nin deniz ihtisas mahkemesi olduğundan bahisle 29.01.2021 tarihinde gönderme kararı verilmiş ve dosya mahkememizin 2021/95 Esasına kayıtlanmıştır.
Dava; sigorta sözleşmesine dayalı taşıma şirketine karşı sigorta konusu malın hasara uğramasına istinaden akdi ve fiili taşıyandan rucüen tahsiline ilişkin açılan itirazın iptali davasıdır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası, … nolu denizyolu nakliyat emtia sigorta poliçesi, banka kayıtları, ibraname ve temlikname, ekspertiz raporu, hasar fotoğrafları, davalı …. navlun faturası, davalı …. konşimento, crawford ekspertiz raporu, satıcı firma teknik ekibi ekpertiz raporu, ihtarname, Türkçe tercüme kayıtları, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı … takip borçluları …. ve …. aleyhine 27.03.2017 tarihinde 195.798,30 USD asıl alacak ve 225,30 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 196.023,60 USD asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren ilamsız icra takibine geçtiği, ödeme emrinin borçlu ….’ne 01.04.2017 ve borçlu ….’ne 30.03.2017 tarihlerinde tebliğ edildiği, ödeme emrine borçlu ….’nin 04.04.2017 tarihinde yetkiye, takibe, borca, ödeme emrine, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz ederek takibi durdurduğu ve borçlu ….’nin ise 05.04.2017 tarihinde yetkiye, husumete, takibe, borca, ödeme emrine, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz ederek takibi durdurduğu belirlenmiştir.
Davalı tarafın yargı yetkisi, yetki ilk itirazı ve aktif ve pasif husumet itirazı değerlendirilmiştir. Yetki ilk itirazı mahkememizce red edilmiştir.
Davalının yargı yetkisi itirazı incelendiğinde; taraflar arasında düzenlenen … numaralı sea waybill (deniz yük senedinde) shipper yükletenin …, gönderilenin … ve ihbar adresinin de aynı şirket olduğu, yüklemenin ABD’nin … Limanından Belçika’nın boşaltma limanı … Limanı olduğu ve yükleme acentesinin … olarak belirtildiği, ….’nin taşımada navlun bedeli tahsil ederek akdi taşıyan sıfatına sahip olduğu, taşımayı fiili taşıyan … vasıtasıyla yerine getirdiği, ancak taşıma konusu emtianın Türkiye ile bağlantısının bulunmadığını, yükün ABD’den yüklenerek Belçika’ya taşındığı, ifa yerinin Türkiye olmadığı belirlenmiştir. Buna göre, MÖHUK m. 40 gereğince Türk Mahkemelerinin Milletlerarası yetkisinin iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarına göre, belirleneceğinden her ne kadar davacı taraf Türkiye de dava açmış ise de taşıma ilişkisinde Türk Yetki Kurallarının uygulanmasını gerektirecek herhangi bir bağ olmadığı, bağlama kuralları gereğince gönderen / yükleten, gönderilen / alıcı, yükletenin acentesi ile alıcının acentesinin Türkiye de bulunmadığı, yükün Türkiye ye gönderilmediği, sözleşmenin Türkiye de yapılmadığı, belirlenmiştir.
Her ne kadar İstanbul BAM … HD’nin … E – … K sayılı kararla İstanbul … ATM’nin … E – … K sayılı kararını kaldırmamış ve yetki yönünden verilen kararı uygulanması yönünde karar vermiş ise de, dosyanın istinaf talebinde bulunan Davalı ….’nin sadece vekâlet ücreti talebine ilişkin olarak istinaf talebinde bulunduğu, diğer yönlerden herhangi bir talebinin olmadığı, böylece İstanbul BAM … HD’nin dava şartlarından olan Türk Mahkemelerin yargı hakkına ilişkin HMK m. 114/1-a’ya göre değerlendirme yapmadığı tespit edildiğinden mahkememizce davalıların mahkememizin Milletlerarası yetki yönünden yargı hakkının bulunup bulunmadığı itirazı değerlendirilmiştir.
Yine davalılar Hamburg Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuştur.
Bu halde, yetkili mahkeme 6100 s. HMK m. 5-19’a göre tayin edilecektir. Kendisine karşı dava açılan kişinin Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması (HMK m. 6), talep edenin Türkiye’de mutat meskeninin bulunması (HMK m. 9/c. 1), alacağın doğumuna sebep olduğu iddia edilen sözleşmenin Türkiye’de akdedilmemesi (HMK m. 10) ve bu sözleşmenin Türkiye’de ifa edilmemesi sebebiyle Türk Mahkemeleri’nin söz konusu yetki kuralları uyarınca somut olayda milletlerarası yetkisi bulunmamaktadır.
Bu sebeple somut olayda, esasında Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi bulunmamaktadır.
Bu nedenle davacının itirazın iptali talebinin değerlendirilmesinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe itirazın iptalinin şartlarının gerçekleşmediği ne takip hukuku açısından ne de mahkememizin yetkisi açısından yetkili olmadığı, Türk Mahkemelerinin yetkili olmadığı bu davada itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalının diğer itirazların (aktif ve pasif husumet) ve iç yetki ilk itirazlarının incelenmesine gerek olmadığından incelenmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
1-Davacının davasının Mahkememizin (Türk Mahkemelerinin Yargı Hakkının Bulunmaması) milletlerarası yetkisine girmediğinden HMK m. 114/1-a bendi gereğince dava şartı yokluğundan İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasındaki takipte mahkemenin ve icra dairesinin yargı ve cebri icra hakkı bulunmadığından itirazın iptali talebinin reddine,
2-Davalının %20 kötü niyet tazminat talebinin ise şartları gerçekleşmediğinden reddine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan dava açılışında alınan 8.595,12 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 8.535,82 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı …. tarafından yargılama gideri olarak yapılan yazışma ve tebligat gideri 150,00 TL’nin davacıdan alınarak davalı ….’ne verilmesine,
Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 7/2. maddesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalılara verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/04/2021

Başkan …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Katip …
E-İmzalıdır