Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1098 E. 2021/455 K. 04.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1098 Esas
KARAR NO : 2021/455

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 13/07/2017
KARAR TARİHİ : 04/07/2021

Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize verilen 07/07/2017 tarihli dava dilekçesi ile, davacı …’ün uzun yıllardan beri …’in … beldesinde zeytinyağı imalatı ve ticareti ile uğaştığını, bu amaçla Aydın ili, … ilçesi, … beldesinde kain … ada, … parselde kain zeytinyağı fabrikası ile gene aynı yerde kain kat mülkiyeti ile yükümlü … ada, … parselde üzerinde 40/80 arsa paylı zemin kat 1 nolu bağımsız bölüm, aynı parsel üzerinde 20/80 arsa paylı mesken nitelikli 3 nolu bağımsız bölümlerin maliki olarak bulunduğunu, davacı ve ailesi … ada ve … parsel üzerindeki 20/80 arsa paylı ve mesken nitelikli 3 nolu bağımsız bölümü mesken olarak kullandığını, bu parsel üzerindeki diğer bağımsız bölümlerin ise … ada … parsel ile birlikte zeytinyağı fabrikası ve müştemilatı olarak kullanıldığını, söz konusu taşınmazların tapu kayıtları da bu kullanım şekline uygun olarak tesis edildiğini, davacı …’ün zaman içinde işleri nedeniyle kredi kullanma ihtiyacının olduğunu, bu nedenle de … Bankası A.Ş … şubesine müracaat ettiğini, banka talebinin … Şubesine müracaat ettiğini, bankanın talebini uygun bulduğunu, yukarıda belirttilen taşınmazlara karşılık gösterilmek üzere 21/11/2008 tarih, … yevmiye numaralı resmi senet ile fekki Bankaca bildirilinceye kadar %26 akdi, %72 temerrüt faizli 2.000.000,00 YTL karşılığı, sonra da ayrıca düzenlenen 08/12/2009 tarih, … yevmiye numaralı resmi senetle aynı şartlarla %20 akdi, %72 temerrüt faizli 800.000,00 TL karşılığı ipotek tesis edildiğini, tesis edilen bu ipotekler üst sınır ipoteği olup asla gerçek borcu göstermediğini, bir süre kredi işlemleri sağlıklı yürümüşse de zaman içinde davacının işlerinin bozulduğunu, kredi borçlarını kısmen ödeyememiş ve başka haciz takipleri olabileceğini düzünerek sahibi olduğu taşınmazları yakın arkadaşı bulunan … isimli şahsa düzenlenen resmi senet ile bütün ipotek ve hukuki vecibeleriyle devir ve teslim ettiğini, davacının gayrimenkullerini …’a satmakla, ipotekle temin edilen borçlarından kurtulamadığını ve alacaklı bankanın yeni malik hakkında “rehnin paraya çevrilmesi”yoluna veya bankaca herhangi bir icrai takibe tevessül etmediğini, açık vadeli kredi hesapları ile ilgili herhangi bir ihtar yapılmadan bir başka deyimle temerrüde düşürülmeden davacının borçlarına temerrüt faizi uygulayarak borçlarının sürekli artmasına neden olduğunu, davalı bankanın söz konusu taşınmazların kendisine satılmasını talep ettiğini davacının da çaresiz kalarak taşınmazların tamamını … adına vekaleten 1.000.000,00 TL bedelle bütün hukuki vecibeleri ile birlikte 18.01.2010 tarih ve … yevmiye numaralı işlem ile … Bankası A.Ş ye devir ve temlik ettiğini, söz konusu gayrimekullerin … Bankası A.Ş adına tapuda tescilli bulunduğunu, bankanın satın aldığı bu gayrimenkuller için gerek davacıya gerekse …’a satış bedeli olarak herhangi bir ödeme yapmadığını, satıştan 27 gün sonra davacının önüne protokol adını verdiği bir belge koyarak imzalamasını istediğini, 14/02/2010 tarihinde davalı banka ile davacı arasında akdedilen protokol gereğince, davacının protokol tarihi itibariyle 1.501.724,00 TL olan borcunun taşınmaların davalı bankaya toplam 1.000.000,00 TL bedelle devrinden sonra kalan 501.724,00 TL borcuna 02/12/2011 tarihine kadar davalı banka tarafından belirlenen faiz oranı üzerinden 321.008,17 TL faiz hesaplanmış ve 02/12/2011 tarihli ihtarname ile davacıdan talep edildiğini, mahkeme tarafından belirlenecek bilirkişi heyeti tarafından yapılacak inceleme sonucu davacı ile davalı bankaya borçlu olmadığının, hatta banka tarafından belirlenen yüksek faiz oranları nedeniyle davacının alacaklı olduğunun tespitini, usul ve yasaya aykırı bir şekilde düzenlenen 14/02/2010 tarihli davacı ile davalı banka arasında akdedilen protokolün iptalini, Aydın ile, … mıntıkası, … köyü, … ada … parselde kain zeytinyağı fabrikası ile müştemilatı ile Aydın ile, … Mahallesi … Köyü, … ada, … parsel üzerinde tesis bulunan kat mülkiyetine konu 1, 2 ve 3 nolu bağımsız bölüm numaralı mesken nitelikli taşınmalar üzerinde 21/11/2008 tarih, … yevmiye numaralı resmi senet ile fekki bankaca bildirilinceye kadar %26 akdi, %72 temerrüt faizli 2.000.000,00 YTL bedel karşılığında ve 08/12/2009 tarih, … yevmiye numaralı resmi senetle aynı şartlarla %20 akdi, %72 temerrüt faizli 800.000,00 TL bedel ile tesis edilen ÜST SINIR İPOTEKLERİN TERKİNİNE, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı bankaya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalı bankaya tebliğ edilmiş, davalı banka vekili tarafından verilen 10/01/2018 tarihli cevap dilekçesi ile, 6098 Sayılı TBK ve 6102 sayılı TTK 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girdiğini, borçlunun imzaladığı kredi sözleşmelerinin tarihlerinin 2002, 2008 ve 2010 olduğunu, ipotek tarihlerinin de 2008 ve 2009 tarihleri olduğunu, 2012 yeni tarihli yasanın eski tarihli kredi sözleşmelerine uygulanması yasal olarak mümkün olmadığından işbu mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının aynı taleplerini içeren İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açtığı dava işbu davanın birleştirilmesini talep ettiklerini, davacı-borçlunun yasaya aykırı gerçek dışı mesnetsiz tüm iddialarının aksine; davalı bankaya olan kredi borçlarını hala ödemediğini, borçlarını ödemeyen davacı borçlunun kredi hesaplarının kat edildiğini borçluya davalı bankaya olan borçlarını ödemesi için ihtarname tebliğ edildiğini, borçlunun hiçbir itirazının olmadığını ve alacağın kesinleştiğini, borçlunun tüm iddialarının hukuki dayanaktan yoksun, mesnetsiz ve maddi gerçeklere de aykırı olduğundan davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın yasal süresinde açılmadığını yasal süresinde içinde açılmayan davanın hak düşümü süresinde açılmadığından esasa girmeden davanın usulden reddinin gerektiğini, borçlunun ileri sürmüş olduğu gerçek dışı iddialarının hiçbirisinin yasal dayanağı bulunmadığından ve yasada öngörülen yasal sürede açılmadığından haksız ve yersiz olması nedeniyle iş bu davanın öncelikle süre yönünden usulden ve esastan reddini, taşınmazların ipotek terkini talebini içeren davada, davacı tarafın dava değerini düşü göstermiş ve nisbi dava harcını yatırmadığından mesnetsiz davanın harçlar yasasının amir hükmü gereğince reddininin gerektiğini, ipotek değeri üzerinden peşin harç noksanlığının harçlar kanunu 30-32 maddeleri gereğince tamamlattırılması, harcın tamamlanması halinde işin esasının incelenmesi gerektiğini, davayı kabul etmediklerini esasa girmeden reddinin gerektiğini, ipotek terkini istenen taşınmazların ipotek bedelleri olan 2.800.000,00 TL bedel üzerinden dava harcının tamamlattırılması gerektiğini, davacı aile konutu olduğu ileri sürülen taşınmazın tapu kaydı üzerinde davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılmasını talep ettiğini, bu isteğinin nispi haca tabi olduğunu, ipotek değeri üzerinden peşin harç noksanlığının Harçlar Kanunu 30-32 maddeleri gereğince, tamamlatırılmasını, harcın tamamlanması halinde işin esasının incelenmesi gerektiğini, davacının bizzat muvazaa işlemi yaptığını ikrar ederek beyan ettiği, muvazaayı yapan yaptığı muvazaa işlemine dayanarak dava açması yasa hükümleri karşısında mümkün olmadığını, borçlar yasası hükümlerine açıkça aykırı olan usul, yasa ve içtihatlara aykırı olan davanın esastan reddine karar verilmesini, davacının bizzat muvazaa işlemi yaptığını sayın mahkemenize ikrar ederek beyan ettiğini, muvazaayı yapan yaptığı muvazaa işlemine dayanarak dava açması yasa hükümleri karşısında mümkün olmadığını, borçlar yasası hükümlerinin açıkça aykırı olan usul, yasa ve içtihatlara aykırı olan davanın esastan reddine karar verilmesini, kamu bankası olan davalı alacaklı banka’nın …/İzmir şubesi ile tacir olan kredi borçlusu … arasında akdedilen ticari, Rotatif yatırım, işletme kredi sözleşmeleri gereğince, tacir borçluya krediler tahsis edildiğini, davacının krediyi kullanan kredi borçlusu olması nedeniyle tüm borçtan faiz ve tüm ferilerinden sorumlu olduğunu, borçlu tacirin faize ilişkin yasaya aykırı iddialarının aksine doktrin ve Yargıtay Kararlarına göre tacirlerin ticari işlerinde faiz oranlarını MK 2. Md gereğince, diledikleri gibi kararlaştırabilecekleri yasanın amir hükmünde olduğunu, davacı borçlunun aksi yöndeki iddiaların hiçbir dayanığının olmadığını, borçlu davacının faize ilişkin iddialarının yasal hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığından reddinin gerektiğini, taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinin “taraflar, kredi limiti, faiz, komisyon, masraf ve mali yükümlülükler”başlıklı 2. Maddesinde; krediye uygulanacak akdi faiz oranının %23 ve temerrüt faiz oranı %72 olarak belirlendiğini, ipotek resmi senetlerinde de uygulanacak faiz oranlarının %20 ve %26 olarak belirlendiğini ve borçlunun bizzat imzasıyla tevşik edildiğini, aksi yöndeki mesnetsiz iddiaların reddinin gerektiğini, her şeyden önce TBK’nın genel bir kanun olduğunu, TTK ise özel bir kanun olduğunu, bu durumda ticari işlerde özel bir kanun olan TTK hükümlerinin uygulanacağının açık olduğunu, davalı banka ile davacı arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmelerinin 53. Maddesi hükümlerine göre icra takibinde talep edilen temerrüt faizi oranlarının uygulanmasının kabul edildiğini ve 56. Maddesi hükümünde ise müşteri ile banka arasında çıkacak her türlü anlaşmazlıklarda banka defter ve belgelerindeki kayıtların delil olacağını, bunlara itiraz etmeyeceklerini davalı borçluların kabul ve taahhüt ettiklerini, borçlunun imzasıyla tevşik ettiği kredi sözleşmelerinin açık hükümleri karşısında davacının faize ve diğer tüm hususlara ilişkin tüm itirazlarının da haksız ve sözleşmeye aykırı olduğunu, davacı tarafın tacir olduğunu, tacir olan davacının kamu bankası olan davalı bankanın faiz aranlarına itirazının da sırf davalı bankanın alacağının tahsilini engelemeye matuf olduğunu, davacı borçlunun yasaya aykırı gerçek dışı mesnetsiz tüm iddialarının aksine borçlunun davalı bankaya olan kredi borçlarını ödemediğini, borçlarını ödemeyen borçlunun kredi hesaplarının kat edildiğini borçluya davalı bankaya olan borçlarını ödemesi için ihtarname tebliğ edildiğini, davalı banka hakkında 4054 sayılı rekabetin korunması hakkında kanun uyarınca işlem yapılabilmesi, bu kanuna dayalı olarak banka aleyhine dava açılabilmesinin mümkün olmadığını, 6098 sayılı TBK ve 6102 sayılı TTK 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olduğu nazara alındığında, borçlunun imzaladığı kredi sözleşmelerinin tarihinin ise 2002, 2008 ve 2010 tarihleri olduğundan 2012 tarihli yasanın eski tarihli kredi sözleşmelerine uygulanması yasal olarak mümkün olmadığından mesnetsiz davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Cevap dilekçesi davacı vekiline tebliğ edilmiş davacı vekilin tarafından mahkememize verilen 29/01/2018 tarihli cevaba cevap dilekçesi ile, davalı tarafça talep edilen İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının aynı talepleri içermediğinden reddine karar verilmesini, davalı tarafn sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile hak düşümü ve zamanaşımı itirazlarının reddini, davanın belirsiz alacak davası olduğundan davanın esasına girilmeden reddine karar verilmesi yönündeki talebinin kötüniyetli ve usul ve yasaya aykırı olduğunu, protokolde yer alan ödemeye ilişkin tüm hükümlerin de geçersiz olduğunu, ödeme planına uygun olarak davalı bankaya olan tüm borçlarını ödediklerini, davacının yüksek oranlı faizler ödediğinden anaparanın azalmamasına ve borcunun sürekli artmasına neden olduğunu, Genel kredi sözleşmelerinin 56. Maddesinin “anayasamız ile Güvence Altına Alınan Hak Arama Özgürlüğü ve Adil Yargılanma Hakkının hiçe sayılması anlamı taşıdığını, zira usulüne ve yasalara uygun şekilde tutulup tutulmadığının davacının bilinmesi dahi mümkün olmayan davalı Banka defter ve kayıtlarının delil olacağının ve davacı tarafından bunlara itiraz edilmeyeceğinin peşinen kabul edilmiş olmasının mümkün olamayacağını, davacı tarafından muvazaalı hiçbir işlemin yapılmadığını, davalı tarafın cevap dilekçesinde yer verdiği, davacının ticari kredi müşteri olması nedeniyle rekabet Kurulu kararına dayanarak zarara uğradığını iddia edebilmesinin mümkün olmadığı yönündeki iddialarının dayanağının bulunmadığını, davacının davada maddi tazminat talebinin olmadığını, davacının borcu olan tutarın fazlasını ödemek zorunda kalarak zarara uğratıldığını, davalı bankanın kusuru ile davacının uğradığı zarar arasında illiyet bağının bulunduğunun açıkça ortada olduğunu, davacının uğradığı zararlar ve davalı bankaya fazladan ödemiş olduğu tutarların davalı iddialarının aksine belirlenebilir nitelikte olduğunu, davalı tarafça sunulan cevap dilekçesini kabul edilmeyerek reddini, davanın kabulünü, mahkeme tarafından belirlenecek yeminli mali müşavir ile bankacı iştirakiyle bankaya borçlu olmadığının, hatta banka tarafından belirlenen yüksek faiz oranları nedeniyle davacının alacaklı olduğunun tespitini, usul ve yasaya aykırı bir şekilde düzenlenen 14/02/2010 tarihli davacı ile davalı banka arasında akdedilen protokolün iptalini, Aydı İli, … mıntıkası, … köyü, … ada, … parsede kain zeytinyağı fabrikası ve müştemilatı ile Aydın İli … Mah. … Köyü … ada … parsel üzerinde tesis bulunan kat mülkiyetine konu 1, 2 ve 3 nolu bağımsız bölüm numaralı mesken nitelikli taşınmazlar üzerinde 21/11/2008 tarih, … yevmiye numaralı resmi senet ile fekki bankaca bildirilinceye kadar %26 akdi, %72 temrrüt faizli 2.000.000,00 YTL bedel karşılığında ve 08/12/2009 tarih, … yevmiye numaralı resmi senetle aynı şartlarla %20 akdi, %72 temerrüt faizli 800.000,00 TL bedel ile tesis edilen Üst Sınır İpoteklerin Terkinini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı bankaya yükletilmesine karar verilmesinin talep ettikleri görülmüştür.
Cevaba cevap dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiş davalı vekili tarafından verilen 20/02/2018 tarihli ikinci cevap dilekçesi ile, 6098 Sayılı TBK ve 6102 Sayılı TTK 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olduğu nazara alındığında, borçlunun imzaladığı kredi sözleşmelerinin tarihinin ise 2002, 2008 ve 2010 tarihleri olduğundan 2012 tarihli yasanın eski tarihli kredi sözleşmelerine uygulanmasının yasal olarak mümkün olmadığından mesnetsiz davanın esastan reddini, yasaya aykırı davanın borçlu tarafın aynı talepleri içerir aynı nitelikli açmış olduğu İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, borçlunun ileri sürmüş olduğu gerçek dışı iddialarının hiçbirisinin yasal dayanığının bulunmadığından ve yasada öngörülen yasal sürede açılmadığından haksız, yasal dayanaktan yoksun ve yersiz olması nedeniyle davanın öncelikle süre yönünden usulden ve esastan reddini, davaya konu taşınmazların tapudaki ipotek bedelleri olan 2.800,00,00 TL üzerinden hesaplanacak nisbi harcın davacı borçluya tamamlattırılmasını, harcın tamamlanmaması halinde davanın esastan reddini, borçlar yasasının amir hükümleri gereğince yasal süre içerisinde açılmayan haksız ve mesnetsiz davanın hak düşürücü süre açısınadn usulden reddini, haksız, yasal dayanaktan yoksun ve medeni yasanın 2. Maddesine açıkça aykırı olan davanın esas yönünden reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Davacı vekiline istem sonucuna ilişkin olarak beyanda bulunulması konusunda süre verilmiş Mahkememize verilen 02/01/2018 tarihli dilekçe ile şimdilik 5.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin istendiği, aksine davacının alacaklı olduğunun tespiti ile her bir taşınmaz için ayrı ayrı gösterilecek ipotek bedelleri üzerinden harçların tamamlanmasını sağlayamayacakları için sadece ipotek bedelleri ile ilgili kısmın HMK mad. 150 hükmü uyarınca takipsiz bırakılmasına karar verilmesinin istendiği anlaşılmıştır.
Dava devam ederken davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 26/07/2018 tarihli dilekçe ile HMK mad. 180 uyarınca davayı tamamen ıslah beyanında bulunulmuş, davanın HMK mad. 107 uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde menfi tespit davası olarak görülmesine, 08/09/2018 tanzim tarihli 1.300.000,00 YTL bedelli tanzim tarihsiz 50.000,00 YTL bedelli, tanzim tarihsiz 400.000,00 YTL bedelli kredi sözleşmelerinden dolayı ileride taleplerini arttırmak kaydı ile davacının davalı bankaya şimdilik 5.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi isteminde bulunulduğu, ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafça süresinde yapılmayan ıslah beyanının kabul edilmemesi gerektiği ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği beyanında bulunulduğu görülmüştür.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı … Esas sayılı dava dosyaları Uyap üzerinden celp edilerek dosyamız içine alınmıştır. Ayrıca davalı tarafça İzmir … ATM nezdinde … Esas sayılı dosyasında da aynı mahiyette yargılama yapıldığı beyan edilmekle ilgili dosya celp edilerek dosyamız içine alınmış, yapılan incelemesinde davalı banka aleyhine açılan davada kredi faiz oranının yüksek olduğu iddiası ile davacının zarar gördüğü gerekçesi ile tazminat isteminde bulunulduğu, dava dosyamızda dava konusu edilen husus ile doğrudan bağlantı olmadığı anlaşılmış, birleştirme istemi yönünden işlem yapılmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından 09/04/2018 tarihli duruşmada 14/02/2010 tarihli protokolün iptali isteminde bulunduklarını, ipoteklerin terkinine ilişkin isteklerini atiğe bıraktıklarını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça davalı banka ile aralarında imzalanan kredi sözleşmelerinden kaynaklı olarak yapılan işlemler silsilesi ve iddia edilen şekilde yapılan ödemeler, ödemeye mahsuben yapılan işlemler incelenmek sureti ile davacının davalı bankaya borcunun mevcut olup olmadığının tespiti ve hesaplanması için rapor düzenlenmek üzere dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği bilirkişiler tarafından düzenlenen 17/02/2020 tarihli raporun dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır. Raporun yapılan incelemesinde; Davalı bankanın … şubesi ile davacı arasında bila tarih 400.000,00 YTL, bila tarih 40.000,00 YTL ve 08/09/2008 tarihli 1.3000.000,00 YTL limitli Genel Kredi Sözleşmelerinin akdedildiği, sözleşmelere istinaden davacıya kredilerin kullandırıldığı, kredilerin ödenmemesi üzerine düzenlenen protokol çerçevesinde kredilerin yeniden yapılandırılarak ödeme planına bağlandığı, davacının maliki bulunduğu taşınmazları banka lehine ipotek ettiği, ipotek edilen taşınmazın 1.000.000,00 TL bedelle vefa hakkı davacıya bırakılmak ve ayda 1.000,00 TL ecri misil ödemesi kaydı ile bankanın mülkiyetine geçtiğini ve kredilere mahsup edildiğini, davacının protokol ile yapılandırılan 1.000.000,00 TL ipotek bedeli üzerindeki tutarları ödediği ancak, 1.0000.000,00 TL bedel ile bankaya devredilen taşınmaz ile ilgili olarak taraflar arasında akdedilen protokol kapsamında düzenlenen ödeme planına göre herhangi bir ödemeyi yapmaması nedeni ile davacının taşınmazla ilgili olarak kendisine tanınan vefa hakkının sona erdiği, protokolün fesih dildiğinin davacıya ihtar ile bildirildiği ve 02/08/2012 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihe kadar 29.000,00 TL ecri misil tutarının bulunduğu, bu bedelin davacı tarafından ödenmediği, davalı banka tarafından düzenlenen borç tespit ekstresinde 13/07/2017 dava tarihi itibari ile davalı bankanın 51.030,00 TL ana para 4.100,96 TL faiz 205,04 TL faizin %5 Gider Vergisi olmak üzere toplam 55.336,00 TL alacağının bulunduğu kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Davacı tarafıça rapora itiraz edildiği ve uyuşmazlık konusuna ilişkin belirtilen hususların kabul edilmediği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça dava konusu edilen husus davalı bankaya 5.000,00 TL borçlu olunmadığı yönünde tespit istemine ilişkindir. Davacı tarafça bilhassa bu husus belirtilmek sureti ile dava dosyasında ıslah beyanında bulunulmuş ve harç bu bedel üzerinden yatırılmıştır.
Mahkememizce bilirkişiler tarafından düzenlenen rapor ve dosya kapsamı birlikte incelenmiş ve sonuç itibari ile davacı tarafın talebi ile bağlı kalınmak sureti ile davacının davalı bankaya borçlu olup olmadığı hususu değerlendirilmiştir. Zira davacı taraf ile davalı banka arasında uzun yıllara dayalı ve birden fazla kullandırılan kredilerden kaynaklı alacak borç ilişkisi olup bu konuda taraflar arasında düzenlenen protokol uyarınca tapu kayıtlarında işlemler yapıldığı, devirlerin yapıldığı tespit edilmiştir. Söz konusu işlemler yapıldıktan sonra davacı tarafça protokolün iptali iradesinin ortaya konması halinde yapılan tüm tescil ve banka işlemlerinin geriye dönük değiştirilmesi sonucu ortaya çıkacaktır.
Yapılan işlemlerin içeriği ve protokol hükümleri dikkate alındığında davacı tarafça kendi rızası ile kabul edilen borçlara karşılık kendisine vefa hakkı tanınması sureti ile adına kayıtlı taşınmazın davalı banka adına tescilinin kabul edildiği ve bu işlemin yapıldığı, davacıya ait borçların bu şekilde banka nezdinde sona erdirildiği, ecri misil bedeli olarak davalı bankaya ödeme tahhüdünde bulunulduğu ancak bu kez ecri misil bedelinin ödenmemesi nedeni ile borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmıştır. Davacı ile davalı banka arasında … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde görülmekte olan davada taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tescil edilmesi talep edilmekle birlikte bu hususun Mahkememiz yönünden belirleyici sonuç doğurur bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Zira davacı ile davalı banka arasında mevcut ilişkilerin tamamının Mahkememiz nezdinde değerlendirilmesi ve başka Mahkemede görülmekte olan yargılamanın sonucuna etkili bir hüküm kurulması bu hali ile söz konusu olmayacaktır.
Mahkememizce taleple bağlı kalınmış olup, mevcut banka kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre davacının davalı bankaya dava tarihi itibari ile toplam 55.336,00 TL borçlu olduğu, bu hali ile davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmış davanın reddine karar verilmesi gerektiği görülmüş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
Davanın REDDİNE,
Peşin alınan harcın red harcına mahsubu ile 26,09 TL harcın davacıya iadesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, kesin yasa yolu kapalı olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/06/2021

Yazman …
e-imza

Yargıç …
e-imza