Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1175 E. 2022/133 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1175
KARAR NO : 2022/133

DAVA : Alacak ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 30/10/2014
KARAR TARİHİ : 10/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA : Davacı vekili, Antalya 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açtığı davanın dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 12.06.2008’de faaliyet konusu “Turizm Tesislerini İşletmek ve Yönetmek” olmak üzere kurulduğunu, şirketin kurulduğundan itibaren yalnız davalıya ait … Hotel isimli tesisi yönetim ve işletme sözleşmesine dayalı olarak yönetici işletmeci olarak yönettiğini, davacı şirketin kurulma sebebinin davalının tesisini yönetici işletmeci olarak yönetmek ve işletmek olduğunu, davalı şirketin İzmir Menderes ilçesi Özdere Beldesinde bulunan … Hotel isimli tesisin sahibi olduğunu, davacı şirket yöneticileri ile davalı şirketin kurucu ortak ve yöneticilerinin davaya konu tesisin projelendirme aşamasında bir araya gelerek tesisin yönetim ve işletmesini üstlenecek bir şirket oluşturması konusunda 2007 yılında anlaştıklarını, varılan mutakabat sonucunda 2008 yılında davalı şirket ortaklarının da bir kısmının da ortak olduğu … Turz. İşl. ve Tic. A.Ş.’nin kurulduğunu, taraflar arasında 12.06.2008 tarihinde 31.12.2014 yılına kadar 2016 yılı sonuna kadar uzama opsiyonlu, geçerli olmak üzere yönetim ve işletme sözleşmesinin imzalandığını, davacının derhal inşa halindeki tesisin pazarlanması çalışmalarına başlayıp 2009 yılı için çeşitli tur operatörleri ile tahsis sözleşmeleri imzaladığını, hotelin sözleşmede belirtilen tarihte açılmayıp, 2009 yılının haziran ayında faaliyete geçtiğini ve 2010 yılının nisan ayına kadar davacı şirket tarafından yönetilip işletildiğini, 2010 yılının mart ayından itibaren davacı şirket görevlilerinin davalı tarafça tesise sokulmadığını, davacı şirket tarafından 10.05.2010 tarihinde Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacı şirketin tesisi yönetme ve işletmeye yetkili olduklarının yazılı olarak üçüncü kişi ve seyahat acentelerine bildirdiklerini, davalı şirketin 20.05.2010 tarihinde taraflar arasında herhangi bir hizmet arzı ve alımı bulunmadığından şirketten bir alacağın bulunmadığı şeklinde cevap verildiğini, bunun üzerine davacı tarafından 17.06.2010 tarihinde davalının sözleşmenin uygulanmasını önleme iradesi nedeniyle sözleşmeyi haklı sebeple feshettiğini, davanın dayanağı sözleşmenin feshi nedeniyle sözleşmeye göre tesisin 2009 yılındaki işletme karının % 20 sini sözleşme süresi sonuna kadar gerçekleşecek en az 5 yıllık karın % 25 ini, davalı adına yaptığı masrafları ve sözleşme gereği cezai şartı talep hakkı olduğunu ileri sürerek 6.500.000 Avro alacağın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000 Avroluk kısmının ihtarnamenin tebliğ edildiği 22.06.2010 dan itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte tahsiline, ayrıca davacı şirketin yalnız davaya konu tesisi yönetmek üzere kurulduğunu ancak faaliyetinin davalı tarafından engellenmesi nedeniyle davacı şirketin isminin, ticari itibarının gördüğü zararın karşılığı 10.000,00.-TL manevi tazminata karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Antalya 2. ATM’nin müvekkili şirket açısından yetkisiz mahkeme olduğunu, müvekkili şirketin faaliyet merkezi ve işletmesi olan otelin Menderes-İzmir adresinde bulunması nedeniyle yetkili mahkemenin İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, çünkü gerek keşide ettiği ihtarnamelerde, gerekse de işbu dava dilekçesinde sürekli sözleşmelerden, faturalardan ve diğer bir çok evraktan bahsettiğini, ancak varlığını iddia ettiği söz konusu belge ve kayıtları ibraz etmediğini, davacının bu şekilde davranmasının savunma hakkının engellenmesine yönelik hukuka aykırı bir davranış olduğunu, davacı şirketin kurulduğu tarih olan 12/06/2008 tarihinde, müvekkili şirketin henüz inşaat halinde olduğunu, bu nedenle de iddia olunduğu şekilde bir çalışma içine girilmesinin ticari teamüllere uygun olmadığını, taraflar arasında 12/06/2018 tarihinde 31/12/2014 tarihine kadar geçerli olmak üzere bir Yönetim ve İşletme Sözleşmesi imzalandığı iddiasının da kabulünün mümkün olmadığını, davacı yanın müvekkili şirkete iddia edildiği gibi hizmet veya mal arzı bulunmadığını, 2009 yılı için tur operatörleri ile tahsis sözleşmesi imzalayarak pazarladığı, müvekkili şirkete ait otelin planlanan zamanda açılmadığı, bu sebeple de doğan sorunların büyük uğraşlarlar kendileri tarafından çözüldüğü, 2009 yılı Haziran ayından 2010 yılının Nisan ayına kadar davacı şirket tarafından yönetilip işletildiği, hatta 2011 ve 2012 yılları için bile otelin pazarlandığı, tahsis sözleşmeleri yapıldığının ve bu amaçla faturalara gidildiği, 2010 yılı Mart ayından itibaren davacı şirket görevlilerinin tesise sokulmadığı, müvekkili şirkete ihtarname gönderildiği, yönetim ve işletme sözleşmesinin feshedildiği iddialarının hukuka aykırı olduğu ve müvekkili şirket tarafından kabulünün mümkün olmadığının, davacının iddiasının aksine müvekkili şirketin sahibi bulunduğu otelin doğrudan ve tek başına müvekkili şirket tarafından yönetildiğini, işletildiğini, pazarlandığını ve tahsis sözleşmelerinin imzalandığını, müvekkili şirketin ve işletmesinin faaliyete başladığı tarihten beri davacının hiç bir şekilde bu faaliyete dahil olmadığını, davacı tarafın iddia ve taleplerini kabul manasına gelmemek kaydıyla, davacı tarafın belirttiği ve uğradığını iddia ettiği 5.800.000,00 Avro zararını yazılı belge ile ispatlaması gerektiğini, davacı olarak şirket isminin gördüğü zararın karşılığının manevi tazminat olduğu, bu sebeple de davacı tarafın 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinin de reddine karar verilmesi gerektiğinin belirtilerek, öncelikle yetkisiz yerde açılan davanın yetkisizlik nedeniyle reddine, yetkili olan İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; sözleşme, tarafların ticari defter ve kayıtları, tarafların ticaret sicil kayıtları, tur operatörü sözleşmeleri, tanık, bilirkişi ve yasal delillere dayandığı görülmüştür.
Davalı vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; müvekkili şirketin ticaret sicil kayıtları, ihtarnameler, ticari defter ve kayıtlar, müvekkili şirket ile çalışanları arasında yapılan iş akidleri, SGK kayıtları, vergi dairesi kayıtları, bilirkişi, keşif, tanık, yemin ve her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
Davacı vekili tarafından 14/12/2010 tarihli dilekçe ile taraflar arasında imzalanan 12/06/2008 tarihli Yönetim ve İşletme Sözleşmesinin dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından 13/01/2011 tarihli dilekçe ile davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen sözleşmeye beyanda bulunulduğu, davalı vekilinin sözleşmede bulunan … imzasının müvekkili şirketi temsil ve ilzam için atılmış bir imza olmadığını, evrakın imza edildiği iddia edilen tarih ile davacı şirketin kuruluşunun tescilinin aynı gün olduğunun, bu durumda da böyle bir evrakın hazırlanmasının olağan hayatın akışına ters düştüğünü, evrakın altında imzası bulunan … ve yine davacı şirketin pay sahiplerinden …’in müvekkili şirketin SGK’lı çalışanları olup, söz konusu kişilerle bu tür bir evrakın hazırlanmasının da ticari teamüllere aykırı olduğu, dolayısıyla müvekkili şirketi bağlayıcılığı bulunmayan evrakın kabul edilebilirliğinin mümkün olmadığını beyan ettiği görülmüştür.
Antalya 2.Asliye Ticaret Mahkemesine açılan bu davada Mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde 28.04.2011 tarih …/… Esas ve …/… Karar sayılı karar ile taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığından yetki konusunda HUMK’un genel hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davalı şirketin İzmir Ticaret sicilinde kayıtlı olup, faaliyet konusu işletmenin Menderes ilçesinde bulunduğunundan HUMK’nın 9 ve 17. Maddeleri uyarınca davanın Menderes Asliye (Ticaret) Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden bahisle davalının yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verildiği, verilen bu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. HD’nin 07/01/2013 tarihli, …/… Esas, …/… Karar sayılı kararı ile, yerel mahkeme kararının onanmasına kararı verildiği, davacılar vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Yargıtay 11. HD’nin …/… Esas, …/… Karar ve 07/05/2013 Esas sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Yetkisizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği Menderes 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, …/… Esas, …/… Karar ve 17/09/2013 tarihli ilamı ile “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 24/03/2005 tarih 188 nolu kararı gereğince Büyükşehir Belediye sınırları içerisinde kalan ticari uyuşmazlıklara merkez ilçe Asliye Ticaret Mahkemeleri bakmakla görevli olduğundan ve Menderes İlçesi İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde bulunduğundan, bu davalara bakmak görevi İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğundan mahkememizin görevsizliğine” gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın Mahkememize gönderilerek yukarıdaki esasa kaydının yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 07/05/2015 tarihli celsesinde, davada davacı aynı zamanda davalı tarafa hizmet verdiğini de ileri sürdüğünden davalı defter ve kayıtları üzerinde, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli rapor alınması için dosya hukukçu … ve SMMM bilirkişisi …’dan oluşacak bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme neticesinde dosyaya sunulan 13/01/2016 tarihli raporda; davacı taraf, davalı şirket ile aralarında, davalının turizm tesisini işletmek konusunda sözleşme bulunduğunu, sözlemenin 5.5 maddesine göre hesaplanacak işletme karının yıllık ortalama asgari 4.000.000 Euro olduğunu, buna göre sözleşme gereği elde edecekleri kar payının birinci yıl 800.000 Euro, diğer yıllar 1.000.000 Euro olacağını, bu sebeple 5.800.000 Euro zararları olduğunu, yine 500.000 Euro cezai şart talep haklarının doğduğunu, yine davalı adına yapılan masraflar dolayısıyla 200.000 TL’den fazla alacaklarının olduğunu, bu sebeple şimdilik 50.000 Euro maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talep ettikleri belirtilmiş olup, yukarıda detayları sunulu olduğu üzere dosyaya sunulu sözleşmenin geçersiz gözüküp, tarafları bağlayıcı gözükmediğinin mahkeme takdirinde bulunduğu, ancak yine taktiri mahkemeye ait olmakla, davalı tarafça sunulan ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş olmakla, davalı tarafça incelemeye 2010 yılı yevmiye defteri ile 2009 ve 2010 yılları bilançoları sunulmuştur. Davalı şirket 2010 yevmiye defterine göre, davacı ile arasında herhangi bir cari hesap alacak kaydının gözükmediği, davalı şirketin incelenen 2009 ve 2010 yıllarında zarar etmiş olması sebebiyle sözleşmenin 5. Maddesine göre davacının kar payı alacağının ve 9. Maddesine göre bu yıllara dair ceza i şart ve kar kaybı alacağının da doğmamakta olduğu, davacının iddia ettiği davalı nam ve hesabına yapılan giderlerin ise davacı taraf ticari defter ve dayanak belgeleri ortaya konabileceği görülmektedir şeklinde rapor edildiği görülmüştür.
Davacı şirkete ait defterlerin bulunduğu Muhasebeci …’ün adresinde defter ve kayıtlar üzerinde SMMM bilirkişi ile konunun uzmanı hukukçu bilirkişi tarafından inceleme yapılarak tarafların iddia ve savunmaları da dikkate alınarak dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli rapor alınması için Ankara ATM’ye talimat yazılmış, Ankara 4. ATM’nin …/… Talimat sayılı dosyası rapor tanzimi için SMMM Bilirkişi … ile Hukukçu Bilirkişi …’ya tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme neticesinde dosyaya sunulan 07/07/2017 tarihli raporda; 09/10/2015 tarihli ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin … Sayfasından anlaşıldığı üzere, Antalya Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne kavıtlı davacı … Turizm İşletmecilik ve Ticaret A.Ş.’nin 30/09/2015 tarihi itibariyle ticaret sicilinden resen terk edildiği, dolayısıyla 30/09/2015 tarihi itibariyle davacı … Turizm İşletmecilik ve Ticaret A.Ş.’nin tüzel kişiliği sona erdiğinden huzurdaki davada HMK m. 114-115 gereği DAVA ŞARTI NOKSANLIĞI bulunduğu, davacı münfesih … Turz… A.Ş.’ne ait ticari defter ve belgelerle dosya kapsamında yer alan diğer belgeler üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda; davacı münfesih … … A.Ş.’nin, 2008, 2009 ve 2010 yılı Yevmiye ve Envanter defterlerinin eTTK m. 69 gereğince yaptırılması gereken açılış tasdiklerinin yaptırıldığı, ancak TTK m. 70/V ve 72/V gereğince yevmiye ve envanter defterleri için ertesi yılın Ocak ayında yapılması gereken kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığı, ayrıca mezkur yıllara ait Defter-i Kebirlerin ise eTTK m. 69 gereğince yaptırılması gereken açılış tasdiklerinin ise yaptırılmadığı, dolayısıyla eTTK m. 85 gereği, davacı münfesih … … A.Ş.’nin 2008, 2009 ve 2010 yılı defterlerinin lehine delil olarak kullanılabilme ihtimali bulunmadığını, fakat aleyhine delil olabileceği, davacı şirketin 2008, 2009 ve 2010 Yılı Yevmiye, Envanter Defterleri üzerinden yapmış olduğumuz incelemede, mezkür yıllarda Yurtiçi ve Yurtdışı satışlarına ilişkin bir tutar ile işletmenin hizmet faaliyetine ilişkin gerçekleşen bir tutarın defter kayıtlarında mevcut olmadığı, yukarıdaki tablolarda yer alan giderlerin Genel Yönetim Giderlerine ilişkin olduğu ve Hizmet Üretim maliyetine ilişkin gerçekleşen bir giderin defter kayıtlarında mevcut olmadığı, diğer yandan davacı şirketin 2008 ve 2009 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesi ekinde yer alan Bilanço ve Gelir Tabloları üzerinden vyapmış olduğumuz incelemede, 2008 ve 2009 yıllarında elde edilen herhangi bir gelirin Gelir Tablosunda yer almadığı, Bilanço ve Gelir Tablolarından davacı Şirket’in 2008 yılında 3.705,50.-TL, 2009 yılında ise 2.434,52-TL tutarında Net Dönem Zararının gerçekleşmiş olduğu, 2010 yılı Kurumlar Vergisi beyannamesinin ise ibraz edilemediği, bu nedenle de herhangi bir tespit yapılamadığı, diğer yandan davacı Şirket’in mükellefiyetinin bulunduğu Antalya Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından 31/03/2010 tarihinde resen terk işleminin yapıldığı tutanak ekinde ver alan Vergi Dairesi ait belgelerden tespit edildiği, heyetimize tevdi edilen dosya kapsamında taraflar arasında akdedilen Sözleşme’nin bir ücreti yer almadığından bu konuda herhangi bir tespit yapılamadığı şeklinde rapor edildiği görülmüştür.
Mahkememizin 24/10/2017 tarihli celsesinde; davacı vekiline sicilden resen terkin edilen müvekkili şirketin ihyası ve tasfiye memuru ataması hususunda yetkili ticaret mahkemesinde dava açması ve dava açtığına dair mahkememize bilgi vermesi hususunda iki haftalık kesin süre verildiği, verilen kesin süre içerisinde dava açılıp mahkememize bilgi verilmediği taktirde davanın taraf ehliyeti yokluğundan başkaca bir incelemeye gidilmeden reddedileceğinin ihtar edildiği, davacı vekili tarafından 25/04/2018 tarihli beyan dilekçesi ile müvekkili … Turz. İşletmecilik ve tic. A.Ş.’nin ihyası amacıyla şirket ortağı … tarafından Antalya 3. ATM’nin …/… Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, Antalya 2. ATM’nin …/… Esas, …/… Karar sayılı dosyasında, müvekkili şirketin ticaret sicilinden silinmekle tüzel kişiliğini kaybettiği ve dava açma ehliyetinin bulunmadığından bahisle dava şartı yokluğu belirtilerek davanın reddine dair verilen ilamın tehiri icra talepli olarak, müvekkili şirketin taraf sıfatının bulunduğu gerekçesiyle istinaf edildiğini, açılan davaya ve istinafa ilişkin belge ve kayıtların Mahkememiz dosyasına sunulduğu görülmüştür.
Antalya 3. ATM’nin …/… Esas, …/… Karar sayılı ilamın 16/04/2019 tarihinde kesinleştiği ve sözkonusu karar gereği davacı şirketin ihyasına karar verildiği ve davacı şirketin ticaret siciline yeniden kaydedildiği görülmüştür.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itiraz etmeleri üzerine Ankara 4.Asliye Ticaret Makemesi’ne yeniden talimat yazılarak ek rapor alınmasının talep edildiği, ancak davacı şirketin ticari defter ve kayıtları sunulmadığından ek rapor düzenlenemediği görülmüştür.
Davacı tarafça muhasebecileri olan … hakkında 30.07.2010-12.11.2012 tarihlerinde yapılan ihtarlara rağmen ticari defterleri ibraz etmediğinden bahisle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen …/… Soruşturma sayılı soruşturma kapsamında 26.05.2021 tarihinde …/… Karar nolu karar ile …’ün belgeleri saklama yükümlülüğünün kanunen dolduğu, defter ve belgeleri saklama yükümlülüğüne tabi olmayan şüphelinin sözkonusu belgeleri ibraz etmemesinin sorumluluk doğurmayacağından şüphelinin üzerine atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce Antalya 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasından temin edilen davacı defterlerine ilişkin kayıtlar ve ve tüm dosya yeniden daha önce rapor düzenleyen …’a gönderilerek 13.11.2016 tarihli raporlarında belirtikleri davacının iddia ettiği davalı nam ve hesabına yapılan gider olup olmadığı hususunda ek rapor düzenlemesinin istenildiği, bilirkişi tarafından düzenlenen 26.05.2021 tarihli ek raporda,” Kök raporda “Ancak yine taktiri Yüce Mahkemeye ait olmakla, davalı tarafça sunulan ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş olmakla, davalı tarafça incelemeye 2010 yılı yevmiye defteri ile 2009 ve 2010 yılları bilançoları sunulmuştur. Davalı şirket 2010 yevmiye defterine göre, davacı ile arasında herhangi bir cari hesap alacak kaydının gözükmediği, davalı şirketin incelenen 2009 ve 2010 yıllarında zarar etmiş olması sebebiyle sözleşmenin 5 maddesine göre davacının kar payı alacağının ve 9. maddesine göre bu yıllara dair cezai şart ve kar kaybı alacağının da doğmamakta olduğu, davacının iddia ettiği davalı nam ve hesabına yapılan giderlerin ise davacı taraf ticari defter ve dayanak belgeleri ile ortaya konabileceği görülmektedir.” tespiti yapılmıştır. Dosya içeriğine ve sunulan defter suret sayfalarına göre davacı şirketin 2008, 2009 ve 2010 yılı ticari defterlerinin lehe delil niteliğinin olmadığı anlaşılmaktadır. Sunulan defter suretlerinde davalı şirket ile ilgili kayıtlar yukarıda sunulmuş olup, kayıtlar arasında davalı Begonvil nam ve hesabına gider kaydının ve yıl sonrasında gider alacağı bakiye kaydının gözükmediği, lehe delil niteliği de gözükmeyen, davalı şirket ile ilgili kayıtların ise eksik ve hatalı olması sebebiyle dayanak belgeleri olmadan yapılabilecek değerlendirmelerin hatalı olabileceği görülmektedir.” şeklinde belirleme yapıldığı görülmüştür.
Davacının yemin deliline dayandığından davalıya yemin teklif etme hakkı bulunduğunun hatırlatıldığı, ancak davacı tarafça davalıya yemin teklifinde bulunulmamıştır.
DEĞERLENDİRME :Dava; taraflar arasında yapıldığı ileri sürülen “Yönetim ve İşletme Sözleşmesi”nin ihlalinden kaynaklanan işletme kârı, davalı adına yapılan masraflar ve cezai şart alacağı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı vekili, davacının davalıya ait İzmir Menderes ilçesi Özdere Beldesinde bulunan … Hotel isimli tesisi 12.06.2008 tarihli Yönetim ve İşletme Sözleşmesi’ne dayalı olarak yönetici işletmeci olarak yönettiğini, ancak 2010 yılının mart ayından itibaren davacı şirket görevlilerinin davalı tarafça tesise sokulmadığını, davalıya gönderilen ihtarnameye verilen cevapta taraflar arasında herhangi bir hizmet arzı ve alımı bulunmadığından alacağın bulunmadığının bildirilmesi üzerine, davacının 17.06.2010 tarihinde sözleşmeyi haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek, sözleşmeye göre talep edebileceği 2009 yılındaki işletme karının % 20’sini, sözleşme süresi sonuna kadar gerçekleşecek en az 5 yıllık karın % 25′ ini, davalı adına yaptığı masrafları ve sözleşme gereği cezai şartı talep hakkı olduğunu ileri sürerek davacının 6.500.000 Avro alacağını fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000 Avroluk kısmının ihtarnamenin tebliğ edildiği 22.06.2010 dan itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte tahsiline, ayrıca davacı şirketin yalnız davaya konu tesisi yönetmek üzere kurulduğunu ancak faaliyetinin davalı tarafından engellenmesi nedeniyle davacı şirketin isminin, ticari itibarının gördüğünden bahisle 10.000,00.-TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmeyi ve sözleşmeye dayanan iddiaları kabul etmediklerini, davacının tesisi yönetme işletme, tanıtma ve pazarlama gibi hizmetinin hiçbir zaman olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Taraflar arasında yapıldığı ileri sürülen “Yönetim ve İşletme Sözleşmesi” incelendiğinde, sözleşmenin 12.06.2008 tarihinde düzenlediği, sözleşmenin düzenlendiği tarihte davacı şirketin Yönetim Kurulu Başkanı … ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı …’ın şirket kaşesi veya unvanı altında atacakları müşterek imzaları ile temsil ve ilzama yetkili kılındıkları, davalı şirketin ise Yönetim Kurulu Başkanı … ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı …’nun şirket kaşesi veya unvanı altında atacakları münferit imzaları ile temsil ve ilzama yetkili oldukları, ancak sözleşmede yalnız … ve …’nın imzaları bulunduğu, …’ın hem davacı hem de davalı anonim şirketi temsile yetkili olması ve sözleşmede imzanın hangi şirketi temsilen atıldığı konusunda bir açıklamanın yer almaması nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafça sunulan ticari defterler üzerinde yapılan inceleme neticesinde bilirkişi SMMM … ve hukukçu bilirkişi … tarafından düzenlenen denetime ve hüküm kurmaya elverişli 13.11.2016 tarihli kök raporda davalı şirketin 2010 yevmiye defterine göre, davacı ile arasında herhangi bir cari hesap alacak kaydının gözükmediği, davalı şirketin incelenen 2009 ve 2010 yıllarında zarar ettiğinden davacının kar payı alacağının ve 9. maddesine göre bu yıllara dair cezai şart ve kar kaybı alacağının da doğmadığı, davacının iddia ettiği davalı nam ve hesabına yapılan giderlerin ise davacı taraf ticari defter ve dayanak belgeleri ile ortaya konabileceğinin belirtildiği, davacı tarafa ait ticari defterler üzerinde yapılan inceleme neticesinde bilirkişi SMMM … ve hukukçu bilirkişi … tarafından düzenlenen denetime ve hüküm kurmaya elverişli 07.07.2017 tarihli raporda, davacının 2008,2009 ve 2010 yılı defterlerinin açılış tasdiklerinin yapıldığı ancak kapanış tasdiklerinin yapılmadığından sözkonusu defterlerin davacı lehine delil olarak değerlendirilemeyeceği, sözkonusu defterlerde yurt içi ve yurt dışı satışlarına ilişkin bir tutar ile işletmenin hizmet faaliyetine ilişkin gerçekleşen bir tutarın defter kayıtlarında mevcut olmadığı, davacı şirketin 2008 ve 2009 yıllarında elde ettiği herhangi bir geliri bulunmadığı, 2008 yılında 3.705,50 TL ve 2009 yılında ise 2.434,52 TL tutarında net dönem zararının gerçekleştiğinin belirtildiği, Mahkememizce davacının iddia ettiği davalı nam ve hesabına yapılan gider olup olmadığı hususunda davacı defterleri üzerinde inceleme yaparak ek rapor düzenlenmesi için dosyanın bilirkişi …’a tevdi edildiği, bilirkişi tarafından düzenlenen 26.05.2021 tarihli ek raporda davacı şirketin 2008, 2009 ve 2010 yılı ticari defterlerinin lehe delil niteliğinin olmadığı, davalı nam ve hesabına gider kaydının ve yıl sonrasında gider alacağı bakiye kaydının görünmediğinin belirtildiği görülmüştür.
Bu kapsamda tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; davacının geçersiz olan 12.06.2008 tarihli Yönetim ve İşletme Sözleşmesine dayalı olarak davalıdan 2009 yılındaki işletme karının % 20′ si, sözleşme süresi sonuna kadar gerçekleşecek en az 5 yıllık karın % 25’i ve cezai şart talep edemeyeceği, davacının davalı adına yaptığı masraflar yönünden de talepte bulunmuş ise de, gerek davalı defterleri üzerinde gerek davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporlarında bu hususta tespit yapılamadığı, davanın 09.08.2010 tarihinde 6100 sayılı HMK.’nın yürürlük tarihinden önce açıldığı, davacının dava dilekçesinde her türlü yasal delillere dayandığını belirttiğinden davacının yemin deliline de dayandığının anlaşıldığı ve Mahkememizce davacıya davalıya yemin teklif etme hakkı bulunduğunun hatırlatıldığı, ancak davacının davalıya yemin teklif etmediğinden yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, toplanan tüm delilere göre davacının işletme sözleşmesinin ihlalinden kaynaklanan işletme karı, davalı adına yaptığı masraflar ve cezai şart alacağını ispat edemediğinden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; yine davacının davacı şirketin yalnız davaya konu tesisi yönetmek üzere kurulduğunu ancak faaliyetinin davalı tarafından engellenmesi nedeniyle davacı şirketin isminin, ticari itibarının zarar gördüğünden bahisle 10.000,00.-TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş ise geçersiz sözleşmeye nedeniyle davacı şirketin isminin ve ticari itibarının zarar görmesinin sözkonusu olamayacağından davacının manevi tazminat davasının reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.-TL harcın davacı tarafça yatırılan 1.616,90 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.536,20.-TL harcın hükmün kesinleşmesinden sonra ve istek halinde davacıya İADESİNE,
3-Davalının yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacının alacak davası reddedildiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan 13.343,60 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
5-Davacının manevi tazminat davası reddedildiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6- HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.10/02/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.