Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/426 E. 2021/934 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/426 Esas
KARAR NO : 2021/934

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/11/2013
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; müvekkili şirketin geçmişte Türkiye’de irtibat ofisi vasıtasıyla faaliyet gösterdiğini, akabinde 2012 yılında bu irtibat ofisini kapattığını, takibe konu borcun Avusturya ‘daki yerleşik şirkette kesilip kesinleşen faturaların tahsiline ilişkin olduğu, müvekkili şirketin … Müdürlüğünün 05/10/2012 tarihli geçici izni uyarınca fatura/takip/tahsil/yazışmasını Türkiye’deki irtibat bürosu vasıtasıyla yürüttüğünü, irtibat bürosunun izninin 05/10/2012 tarihinde sona erdiğinde irtibat ofisinin kapatıldığını, irtibat ofisi adresini … Mahallesi … Caddesi … sokak No:… … İstanbul olduğunu, tescil süresinin 05/10/2012 tarihinde sona erdiğini, bu sürenin uzatılmadığını ve müvekkilinin bu tarihten sonra tebligat kanunu anlamında tebligata yarar adresinin kalmadığını, irtibat bürosu eski çalışanı davalı …’in davacı tarafından kesilen faturaların Türkiye’deki borçlular nezdinde takibi ve borçlulardan fatura karşılığı alınan çeklerin bankaya (… Bankası hesabına) ulaştırılması ile görevli çalışan olduğunu, ticari bir yetkisi ve görevinin olmadığını, davalı …’in irtibat ofisi yetkilerini aşıp ticari mümessil /şirket ortağı gibi davacı adına ticari muamele yaptığı, sahte belgeler ürettiğinin tespit edildiğini, davalı ….Ltd Şti. davacıdan yakıt ikmali yaptığı ve toplam 6.418,86 Euro borç bakiyesinin oluştuğu, faturaların ibraz edildiği ve itiraz edilmediğinden fatura borcunun kesinleştiği, borcun ödenmediği, daha önce yapılan takiplerde borca itiraz sebebi olarak ödemelerin eski davacı çalışanı …’e nakden ödeme yapılmasının gösterildiğini, bahse konu ödeme işleminin usulüne uygun olmaması sebebiyle belli miktarın üzerindeki borçların nakit ödeme ile yapılmasının yasal düzenlemelere aykırı olduğunu, banka aracılığıyla yapılması zorunlu işlemler kapsamında ilgili ödemelerin nakit olarak ödenemeyeceğini, gelir kaybına sebep olması sebebiyle davayı eski çalışanları …’e yönlendirdiklerini, davalı … ‘in irtibat bürosu mali evraklarını teslim etmeden ayrıldığını ve şirketin mali ilişkilerine yönelik evrakın kaybolduğunu, davacı nezdinde oluşan zararlardan … ‘in de mameleki ile sorumlu olduğunu, tevsik zorunluluğu şartını yerine getirmeyen davalının iddiasının dinlenemeyeceğini, her iki tarafın da suç işleme gayreti içinde olduklarını, … ‘in kendisine tevdi edilen ödemeyi uhdesinde tutması veya davacı faaliyet sahası ile bağdaşmayan bir şekilde tasarrufta bulunmasına olanak verecek hiçbir yetki belgesinin bulunmadığını, öyle bir ödeme yapılmış olsa bile sadece davalıları bağlayacağı, bu borcun tekrar davacıya ödenmesi gerektiği, davalı ….Ltd Şti.’nin takibe itirazında kötü niyetli olduğunu, zira eski çalışan … ‘in mevcut fatura borcunu nakden tahsil etme , ibraname verme veya borcu sona erdirecek hiçbir yetkisinin olmadığını, dava konusu olan hukuki ilişki birden fazla kişi arasında ortak olduğu, bu hukuki ilişki hakkında mahkemece bütün ilgililer için aynı şekilde ve tek bir karar verilmesi gereken hallerde dava arkadaşlığının maddi bakımdan zorunlu olduğu, davada dava arkadaşları arasındaki hukuki ilişkinin son derece sıkı olduğunu ve mahkemenin mecburi dava arkadaşlarının hepsi hakkında aynı ve tek bir karar vermesinin usul gereği olduğundan iş bu davanın açılması zaruretinin hasıl olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere 6.418,86 Euro alacağı ve ferilerinin TC Devlet Bankalarının uyguladıkları en yüksek banka faizi uygulanmak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile vekalet ücreti ve dava masraflarının davalıya tahmiline, davalılardan her birine karşı mal varlığında eksilmeye gitme ihtimaline karşı ihtiyati haciz yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
CEVAP : Davalı … Ltd Şti vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle ; davacı tarafın her ne kadar müvekkili davalı aleyhine dava açmış ise de, davacı şirketin Alman şirketi olduğu, Alman ticaret sicil kayıtlarında iflas etmiş olarak göründüğü, iflas etmiş ve iflas masasınca idaresinin devam ettiğini, bu kapsamda yasal mevzuat gereği davacı vekilinin müflis şirket adına vekalet veya yetki belgesi sunması gerektiği, davacı tarafından müvekkili şirket hakkında bir çok takip ve dava açıldığını, bu takip ve davaların tümünün taraflar arasındaki cari ilişkiye dayandığını, müvekkili davalı şirket hakkında İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, bu takip hakkında taraflarınca İzmir … ATM ‘nin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, icra dosyasındaki alacak taleplerinin de yine cari hesap ilişkisine dayandığını, ayrıca davacının diğer müvekkili ihbar olunan …. AŞ. Şirketinden alacaklı olduğundan bahisle İzmir … icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile cari hesaba dayalı olarak takip başlatıldığı, itiraz üzerine İzmir … ATM ‘nin … esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, davacının vekilinin yetkisi olmaksızın davacı şirketin çalışmakta olduğu tüm şirketlerin eski hesaplarına dayalı olarak dava açıldığını, davacının davasının derdest olduğunu, davacı şirketin kaşe ve imzasını içerir ibraname ile müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcu kalmadığını ve ibra edildiğini ikrar ettiğini, davacı tarafın müvekkili şirketten faturaları dayanak göstererek alacaklı olduğunu belirttiğini, ancak müvekkilinin her türlü ödemesini yaptığını, hatta kendi alacaklarını alamadığı için alacaklı duruma düştüğünü, müvekkili şirket ile davacı arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu bu ilişki nedeniyle cari hesabın tutulduğunu, cari hesap özetine göre müvekkil şirketin tüm borçlarını ödediğini ve bu ödemeler yapıldığından müvekkili şirketin 30/09/2012 tarihli ibraname ile ibra edildiğini, 30/09/2012 tarihinde müvekkilinin borçlu olmadığı konusunda müvekkile ibraname verildiğini, ibraname ile “… şirketi olarak başlangıç tarihinden bugüne kadar her türlü hak ve alacaklarının tamamını tahsil etmiş olup, en geniş anlamda ibra etmiştir. Bu sulh ve ibra ile …. AŞ ‘den hiçbir hak ve alacağı kalmadığının olduğunu en geniş anlamda gayrikabili rücu umumi surette ibra ettiklerini kabul beyan ve ikrar edilmiştir ” böylece davacının müvekkili olan davalıyı ibra ettiği ve hiçbir alacağı kalmadığını kabul ettiğini, bu tarihten sonra müvekkili davalı hakkında takip ve dava açılmasının kötü niyetle ve tacir olmanın basiretlerine aykırı davranarak haksız tahsilat yapma çabasından ibaret olduğunu davalı … ‘in imzaladığı ibranamenin geçersiz olduğunu beyan eden davacının bu hususta hiçbir gerekçe göstermediğini, davalı müvekkiline ibraname veren … ‘in yetkili olduğuna dair belge ile müvekkilinin davacıya borçlu olmadığının ortaya konulduğunu, davanın ihbar edildiği …. A.Ş ‘yi dava ihbar edilmek istenilmiş ise de, ihbar olunan şirket hakkında müteselsil sorumlu olduğu ve takibe konu borçtan sorumlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddini , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … cevap dilekçesinde ve vekili aracılığıyla duruşmalarda özetle; davacı yanın hiçbir gerçeklik payı bulunmayan, “… Türkçe bilmediğini ve noter huzurunda imzalanan ve kendisini ibra eden belgenin … tarafından sahte olarak düzenlendiği iddiasının hiçbir gerçeklik payı bulunmadığını ve bu iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, şahsını ibra eden ibranamenin noter huzurunda verildiği tarih olan 13/09/2012 tarihinde İzmir … Noterliğinin … yevmiye nolu vekaletnamesi ile Av….’e … tarafından genel vekaletname verildiğini, vekaletnamede tercümanın beyanı bölümünde Almanca dilini kullanan … ‘in isteklerinin notere aktarıldığını, noterin hazırladığı metnin ilgiliye tercüme edildiğini, ilgili gerçek kişinin de isteklerinin aynen yazılmış olduğu gibi olduğunu söylediği, kendisinin de ilgilinin metni kabul ederek yanında imzaladığını beyan ettiğini söylediğini, davacı şirket vekilinin iddialarının gerek noter huzurunda düzenlenen vekaletnamenin gerekse noter huzurunda verilen ve … ‘i ibra eden ibranamenin içeriği … tarafından anlaşıldığını, İzmir … Noterliği huzurunda verilen 13/09/2012 tarihli ibranamenin yevmiye numarasının … iken aynı noter huzurunda 13/09/2012 tarihinde Av … ‘e verilen vekaletnamenin yevmiye numarasının ise … olduğunu, noter huzurunda gerçekleştirilen her iki işlemin de sırayla gerçekleştiğini, tarafını ibra eden ibranamenin ve genel vekaletnamenin düzenlenmesi için … ‘in 12/09/2012 tarihinde İzmir’e geldiğini ve İzmir … ‘de konakladığını, ertesi gün Almanya ‘ya geri döndüğünü, yine … ‘in anılan tarihte genel vekaletname verdiği Av…. ile avukatlık ücret sözleşmesi imzaladığını, davacı şirketin kendisinin ibra edildiği ibranamenin sahte olduğuna ilişkin beyanlarının gerçeklikten uzak olduğunu, davacı şirketin şahsı hakkında İstanbul Anadolu CBS ‘nın … Sor.Nolu dosyası ile hizmet nedeniyle emniyeti suistimal, özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğunu, ancak İstanbul Anadolu CBS tarafından … Karar sayılı karar ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, görüldüğü üzere davacının şahsı hakkında ibranamenin sahteliğine ilişkin haksız iddialarının hiçbir somut delile dayanmadığını ve İstanbul Anadolu CBS tarafından verilen KYOK kararı ile bunun ispatlandığını, davacı şirketin kendisinin borçlu olduğuna dair beyanlarının gerçeklik payının bulunmadığını, Mahkeme tarafından yapılacak inceleme ve tahkikat sonucunda da davacının haksızlığının ortaya çıkacağını, davacı yanın diğer davalı ile hukuka aykırı işbirliği yapıldığı iddiasını kabul etmediğini, açıklanan nedenlerle haksız açılan davanın reddi ile şahsı aleyhinde icra takibi başlatan davacı şirketin %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; dekont, faturalar, ödeme makbuzları (bankalardan celp edilecek), elektronik posta yazışmaları, ödeme ihtarnamesi, şahit beyanlarına dayandığı görülmüştür.
Davalı … Ltd Şti savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; 30/09/2012 tarihli karşılıklı ibranameler, defter ve ticari kayıtlar, muavin defter fotokopisi, İzmir … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, İzmir … ATM ‘nin … esas sayılı dosyası, … ‘in yetkili olduğuna dair belge, İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, İzmir … ATM ‘nin … Esas sayılı dosyası , banka kayıtları, davacı şirketin TEB /YKB ‘deki hesap dökümleri, çekler, Alman Ticaret sicil kayıtları, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi incelemesi, tanık deliline dayandığı görülmüştür.
Davalı … savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; Av…. vekaleti, İzmir Konak otel konaklama faturası, … kredi kartı ödeme faturasına dayandığı görülmüştür.
İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası incelendiğinde; davacının … olduğu, davalıların … AŞ ile … olduğu, davanın itirazın iptali davası olduğu, dava tarihinin 15/09/2014 tarihi olduğu, dava ihbar olunanın … Ltd Şti olduğu, mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davalı … AŞ’nin davacıdan yakıt aldığı, karşılığında davalı defterinde tespit edilen kayıtlara göre 4.501,64 Euro borçlandığı, davalı yanın 4.320,58 Euro ödemeyi … ‘e yaptığı, tediye makbuzunun bulunduğu ancak bu şahsın davacının SGK ‘ya tabi çalışanı olup ödemeleri kabul etme yetkisi bulunmadığından davacının akaryakıt alımından dolayı talebi ile bağlı kalınarak 3.996,56 Euro alacağı bulunduğu, davacının temerrüde düşüldüğü ispatlanamadığından faize yönelik istemin yerinde olmadığı, izmir … icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki davalının itirazının kısmen iptaline 16/06/2016 tarihinde karar verildiği, verilen bu kararın Yargıtay … HD ‘nin 29/03/2021 tarihli kararı ile onandığı görülmüştür.
İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … Karar sayılı dosyası incelendiğinde; davacının … Ltd Şti. , davalının … olduğu, davanın menfi tespit davası olduğu, dava tarihinin 27/11/2013 tarihi olduğu, mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davacı tarafça davalı tarafından İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yapılan takip sebebiyle davalı tarafa borçlu olunmamasına rağmen icra baskısı ile ödenen 21.000,00 TL ‘nin istirdadına karar verilmesine yönelik olarak davalı hakkında dava açıldığını, davacı … davalı arasında 2010 yılından gelen ve 2012 yılında sona eren ticari ilişkinin mevcut olduğu, ticari ilişki dolayısıyla davacının takip tarihi itibariyle davalıya borçlu olduğu, ancak İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibin toplam bedeli 5.911,39 Euro olan 3 adet faturaya dayalı olarak başlatıldığı, her üç faturanın da dava dışı … adına tanzim edildiği, söz konusu faturalar dolayısıyla davacı tarafın davalı tarafa borcu bulunmadığı, davacı şirket ile …’nin farklı tüzel kişiliklere sahip şirketler oldukları, davacı tarafça icra takibi dolayısıyla davalıya borçlu olunmamasına rağmen haciz esnasında takip konusu borç olan 21.000,00 TL ‘nin ödendiği, yapılan ödemenin davalıdan istirdadının gerektiği, davanın niteliği göz önüne alındığında kötü niyet tazminatı talep edilemeyeceğinden davanın kısmen kabulü ile 21.000,00 TL ‘nin istirdaten davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine yasal koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine 22/03/2016 tarihli karar ile karar verildiği, verilen bu kararın temyiz edilmemesi üzerine 20/04/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
İstanbul Anadolu … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası incelendiğinde ; müdahilin … olduğu, sanığın … , suçun nitelikli dolandırıcılık- resmi belgede sahtecilik olduğu, suç tarihinin 01/01/1999-01/10/2012 tarihleri arası olduğu, mahkemece yapılan yargılama neticesinde; sanık … ‘in müdahil şirkette 3 yıl kadar genel müdür olarak çalıştığı ve müdahil şirket ile arasında sorun yaşandığından söz konusu şikayetler ve davaların açıldığı, Beyoğlu … Noterliğince düzenlenen 30/10/2009 tarih ve … yevmiye nolu vekaletnamede sanığın İstanbul ‘da kurulacak şubenin yöneticisi olduğu, şirket adına temsil yetkisinin bulunduğuna ilişkin vekaletnamenin geçerli olduğunun Bakırköy … ATM ‘nin … Esas … Karar sayılı kararında da kabul edilmiş olması ve yine sanığın dosyada mevcut ve sahte olarak düzenlendiği sabit olmayan müdahil şirket yetkililerinin imzaladığı belge ile ibraz edilmiş olması karşısında sanığın atılı suçlardan beraatine, atılı suçlardan mahkumiyetine yeterli her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığından ayrı ayrı beraatine karar verildiği, verilen beraat kararlarının istinaf kararı ile 05/06/2020 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
İstanbul Anadolu … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası incelendiğinde ; müştekinin … , sanığın … olduğu, suçun tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı, kamu kurum ve kuruluşları vb. tüzel kişilerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu olduğu, suç tarihinin 2017 olduğu, mahkeme tarafından atılı suçlardan açılan davanın daha önce İstanbul Anadolu … Ağır Ceza Mahkemesine hitaben düzenlenen iddianamede belirtildiği ve ilgili mahkeme tarafından iddianamenin iade edildiği, aynı mahkemeye hitaben açılması gerektiğinden mahkemenin görevsizliğine 14/06/2018 tarihinde karar verildiği görülmüştür.
İzmir … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı kararı incelendiğinde ; katılanın … olduğu, sanıkların … ve … olduğu, suçun resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık olduğu, suç tarihinin 13/09/2012 olduğu, mahkemece yapılan yargılama neticesinde ; iddianamede sanıkların 200.000,00 Euronun ödendiğine ilişkin sahte makbuz ve tahsilat makbuzu düzenledikleri , ayrıca sahte ibraname düzenledikleri belirtilmiş ise de, 13/09/2012 tarihli makbuz ve tahsilat makbuzunda … ve … ‘e ait olan imzaların sahte olmadığı, bu evrakların sahte niteliğinde olmadığı, içeriklerinin doğru olup olmadığının hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu, … tarafından imzalandığı belirtilen ibranamenin aslındaki imzanın … ‘e ait olduğu, … ‘in aynı gün notere gidip … ‘e vekalet verdiği, bu ibranamenin sahte olduğunun sabit olmadığı, bu hali ile sanıkların müsnet sahtecilik suçunu işlediklerine ilişkin şüpheden öte mahkumiyete yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı, sanıkların müsnet sahtecilik suçunu işlediklerinin sabit olmadığı dikkate alınarak CMK 223/2 -e maddesi gereğince sanıkların müsnet sahtecilik suçundan beraatlerine karar verildiği yine iddianamede sanıkların sahte belgelerle müşteki şirketi dolandırıp haksız menfaat ettikleri bu şekilde dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia edilmiş ise de söz konusu belgelerin sahte nitelikte olmadığı, içeriklerinin hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu, sanıkların müsnet dolandırıcılık suçunu işlediklerine ilişkin şüpheden öte mahkumiyetlerine yeter delil bulunmadığından dolandırıcılık suçunu işledikleri sabit olmadığından CMK 223/2-e maddesi gereğince dolandırıcılık suçundan beraatine karar verildiği bu kararın istinaf kararı ile 27/02/2020 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
İstanbul Anadolu … İş Mahkemesinin … esas … Karar sayılı kararı incelendiğinde; davacının … davalının … olduğu, davanın işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan itirazın iptali davası olduğu, mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği, verilen bu kararın İstanbul BAM … HD’nin … Esas … Karar sayılı karar ile istinaf sebepleri ve gerekçesi gösterilmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 11/10/2021 tarihinde kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
Tarafların dosyaya celbini talep ettiği belge ve kayıtların dosyaya teminine müteakiben tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, davalı … Ltd Şti defter ve kayıtları üzerinde iddia ve savunmaları da dikkate alınarak dosyada mevcut bilgi ve belgeler değerlendirilerek, taraflar arasında ticari ilişkinin ne zaman başlayıp ne zaman bittiği, dava konusu faturanın davalı defter ve kayıtlarında yer alıp almadığı, ödemelerin olup olmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devamında ödemelerin nasıl yapıldığı, davalı kayıtlarında dayanaklarının olup olmadığı, diğer davalının davacı adına tahsilatlar yapıp yapmadığı, bu yönde bir uygulama olup olmadığı, davalı …’in vermiş olduğu ibranamenin niteliği, davacıyı bağlayıp bağlayamayacağı yönlerinde dosyanın konusunda uzman SMMM … ile Hukukçu …’dan oluşan bilirkişi heyetine tevdii edildiği, bilirkişi heyeti tarafından 13.03.2018 tarihli raporda ; Davalının Davacı adına 31.12.2013 tarihinde düzenlediği … numaralı 6.505,52 Euro bedelli Yurt Dışı KDV İadesi açıklamalı faturanın Davalı defterlerinde 19.103,46 TL bedelle kayıtlı olduğu; davalının kayıtlarında yapılan incelemede, davalının davacıya muhtelif tarihlerde çek ve havale şeklinde ödemeler yaptığı, banka aracılığı ile yapılan ödemelerin banka ekstreleri ile karşılaştırılmasında uyumlu olduğunun anlaşıldığı; davalı defterlerinde bankadan yapılan ödemeler dışında 13.09.2012 tarihinde makbuz karşılığında 7.656,69 TL (3.316,74 Euro karşılığı) nakit ödeme kaydı bulunduğu, ancak bu ödemenin dayanağı olarak herhangi bir belge ibraz edilmediğinden sadece davalının ticari defter kayıtları ile söz konusu ödemenin ispat edilmiş sayılamayacağı; davacı tarafından itiraz edilerek iade edilen 31.12.2013 tarihli … numaralı 6.505,52 Euro bedelli Yurt Dışı KDV İadesi açıklamalı Davalı faturasının ve Davalı tarafından tevsik edici belge ile ispatlanmayan 13.09.2012 tarihli 7.656,69 ‘FL (3.316,74 Euro karşılığı) nakit ödemenin Davalı bakiyesinden tenzil edilmesi durumunda Davalının Davacıdan 238,49 Euro alacaklı kaldığı sonuçlarına varıldığı görülmektedir. Bu şartlar altında, ticari defter incelemelerine göre, davalının davacı adına düzenlediği 31.12.2013 tarihli … numaralı 6.505,52 Euro bedelli YurtDışı KDV İadesi açıklamalı fatura ile davalı tarafından tevsik edici belge ile ispatlanmayan 13.09.2012 tarihli 7.656,69 TL (3.316,74 Euro karşılığı) nakit ödemenin dayanakları belli olmadığından, söz konusu fatura bedeli ile ödeme kaydının dayanakları davalı tarafından dosyaya ibraz edilmediği sürece, bahsi geçen bedellerin davalı lehine dikkate alınması ve davacıya olan bakiye borçtan düşülmesinin söz konusu olamayacağı ve bu durumda yukarıda belirtildiği üzere, davalının Davacı adına 31.12.2013 tarihinde düzenlediği … numaralı 6.505,52 Euro bedelli Yurt Dışı KDV İadesi açıklamalı faturanın Davalı defterlerinde 19.103,46 TL bedelle kayıtlı olduğu görülmekle, davacının taleple sınırlı olarak davalıdan 6.418,86 Euro alacaklı olduğu sonucuna ulaşmak gerekecek olup, konuyla ilgili nihai takdir Sayın Mahkemeye Aittir. Diğer taraftan, davalı şirketin Türkiye İrtibat Bürosu temsilcisi olarak görev yapan diğer davalı … tarafından düzenlenen 30.09.2012 tarihli “İbraname” başlıklı belge ile, “… şirketi olarak başlangıç tarihinden bu güne kadar her türlü hak ve alacaklarının tamamını tahsil etmiş olup en geniş anlamda ibra etmiştir. Bu sulh ve ibra ile … AŞ’dan hiçbir hak ve alacağının kalmamış olduğunu en geniş anlamda gayrikabili rucu, umumi surette ibra ettiklerini kabul, beyan ve ikrar etmiştir.” ifadeleri ile davalı şirketin ibra edilmiş olduğu ve 30.09.2012 tarihli söz konusu belgenin altında … Türkiye İrtibat Bürosu kaşesi üzerinde diğer davalı …’in imzasının yer aldığı, öte yandan, yukarıda belirtildiği gibi, dosya kapsamındaki belgelerde diğer davalı …’in ibraname tarihi olan 30.09.2012 tarihinden önce 13.09.2012 tarihinde … şirketindeki görevinin bittiği ve davalı …’in … adına yaptığı iş ve işlemlerdeki yetkisi açısından uyuşmazlık olduğu görülmekle birlikte, davalı …’in Türkiye irtibat bürosu temsilciliğinin sona erdirildiği hususunu ibranamenin verildiği 30.09.2012 tarihi itibariyle davalı şirketin bilip bilmediği anlaşılamadığı gibi, davalı …’ın bu tarih itibariyle halen şirketin kaşesini kullanmaya devam ettiği ve yukarıda yer alan tablolara göre, davacının davalıdan olan alacağının dayanağını teşkil eden faturaların (30.10.2012 tarihli olan bir fatura hariç) 30.09.2012 tarihinden önceki tarihli olduğu ve bu haliyle, nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, söz konusu ibranamenin bağlayıcı olduğu Sayın Mahkeme tarafından kabul edildiği takdirde davacının talep ettiği alacak bakımından da davalının ibra edilmiş sayılmasının gerekeceği sonuçlarına varılmış olup, konuyla ilgili nihai takdir Sayın Mahkemeye aittir.” şeklinde rapor edildiği görülmüştür.
Tarafların itirazları dikkate alınarak, ayrıca dosyaya sonradan temin edilen İzmir …ATM ve ….ATM’ deki talep ve raporlarda dikkate alınarak, iş bu dosyalardaki talep edilen miktarlar ile, mahkememiz dosyasında talep edilen miktarların aynı olup olmadığına dair, tarafların itirazlarını karşılar mahiyette bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmasına karar verildiği, dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edildiği, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 20/05/2021 tarihli ek raporda ; Davalı kayıtlarında görülen işlemlerde davacının Alacak konusu yaptığı faturaların Davalı defterlerinde kayıtlı olduğu; Davalının Davacı adına 31.12.2013 tarihinde düzenlediği … numaralı 6.505,52 Euro bedelli Yurt Dışı KDV İadesi açıklamalı faturanın Davalı defterlerinde 19.103,46 TL bedelle kayıtlı olduğu; Davalının davacı adına düzenlediği ve davalının defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilen 31.12.2013 tarihli … numaralı 6.505,52 Euro bedelli Yurt Dışı, KDV İadesi açıklamalı faturaya davacının 04.02.2014 tarihinde “31.01.2014 tarihinde Avusturya’da tebliğ edildiği, … ile … arasında faturada belirtilen ilişki ve borç miktarını oluşturacak akit bulunmadığı, faturaya ve hukuki ilişkiye itiraz edildiği” açıklaması ile itiraz ettiği ve söz konusu faturanın İhtarname ekinde gönderildiği; Davalının kayıtlarında yapılan incelemede, davalının Davacıya muhtelif tarihlerde çek ve havale şeklinde ödemeler yaptığı, banka aracılığı ile yapılan ödemelerin banka ekstreleri ile karşılaştırılmasında uyumlu olduğunun anlaşıldığı; * Davalı defterlerinde bankadan yapılan ödemeler dışında 13.09.2012 tarihinde makbuz karşılığında 7.656,69 TL (3.316,74 Buro karşılığı) nakit ödeme kaydı bulunduğu, ancak bu ödemenin dayanağı olarak herhangi bir belge ibraz edilmediğinden sadece davalının ticari defter kayıtları ile söz konusu ödemenin ispat edilmiş sayılamayacağı; Davacı tarafından itiraz edilerek iade edilen 31.12.2013 tarihli … numaralı 6.505,52 Euro bedelli Yurt Dışı KDV İadesi açıklamalı Davalı faturasının ve Davalı tarafından tevsik edici belge ile ispatlanmayan 13.09.2012 tarihli 7.656,69 TL (3.316,74 Buro karşılığı) makit ödemenin Davalı bakiyesinden tenzil edilmesi durumunda Davalının Davacıdan 238,49 Euro alacaklı kaldığı, sonuçlarına varıldığı görülmektedir. Bu şartlar altında, ticari defter incelemelerine göre, davalının davacı adına düzenlediği ve davalının defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilen 31.12.2013 tarihli … numaralı 6.505,52 Euro bedelli Yurt Dışı KDV İadesi açıklamalı faturaya davacının 04.02.2014 tarihinde “31.01.2014 tarihinde Avusturya’da tebliğ edildiği, … ile … arasında faturada belirtilen ilişki ve borç miktarını oluşturacak akit bulunmadığı, faturaya ve hukuki ilişkiye itiraz edildiği”açıklaması ile itiraz ettiği ve SÖZ konusu faturanın İhtarname ekinde gönderildiği görülmekle, bu şartlar altında, söz konusu faturanın davacı şirket açısından bağlayıcı olmadığı ve dolayısıyla davalının borç — bakiyesinden düşülemeveceği; diğer taraftan, davalı tarafından tevsik edici belge ile ispatlanmayan 13.09.2012 tarihli 7.656,69 TL (3.316,74 Euro karşılığı) nakit ödemenin dayanakları belli olmadığından, söz konusu fatura bedeli ile ödeme kaydının dayanakları davalı tarafından dosyaya ibraz edilmediği sürece, bahsi geçen bedellerin davalı lehine dikkate alınması ve davacıya olan bakiye borçtan düşülmesinin söz konusu olamayacağı ve bu durumda yukarıda belirtildiği üzere, davalının davacı adına 31.12.2013 tarihinde düzenlediği … numaralı 6.505,52 Euro bedelli Yurt Dışı KDV İadesi açıklamalı faturanın Davalı defterlerinde 19.103,46 TL bedelle kayıtlı olduğu ve bu faturanın davacı açısından bağlayıcı olmadığı için bakiye borçtan düşülemeyeceği tespitine göre, davacının taleple sınırlı olarak davalıdan 6.418,86 Euro alacaklı olduğu sonucuna ulaşmak gerekecek olup, konuyla ilgili nihai takdir Sayın Mahkemeye aittir. Diğer taraftan, davalı şirketin Türkiye İrtibat Bürosu temsilcisi olarak görev yapan diğer davalı … tarafından düzenlenen 30.09.2012 tarihli “İbraname” başlıklı belge ile, “… şirketi olarak başlangıç tarihinden bu güne kadar her türlü hak ve alacaklarının tamamını tahsil etmiş olup en geniş anlamda ibra etmiştir. Bu sulh ve ibra ile … AŞ’dan hiçbir hak ve alacağının kalmamış olduğunu en geniş anlamda gayrikabili rucu, umumi surette ibra ettiklerini kabul, beyan ve ikrar etmiştir.” ifadeleri ile davalı şirketin ibra edilmiş olduğu ve 30.09.2012 tarihli söz konusu belgenin altında … Türkiye İrtibat Bürosu kaşesiüzerinde diğer davalı …’in imzasının yer aldığı, öte yandan, yukarıda belirtildiği gibi, dosya kapsamındaki belgelerde diğer davalı …’in ibraname tarihi olan 30.09.2012 tarihinden önce 13.09.2012 tarihinde … şirketindeki görevinin bittiği ve davalı …’in … adına yaptığı iş ve işlemlerdeki yetkisi açısından uyuşmazlık olduğu görülmekle birlikte, davalı …’in Türkiye irtibat bürosu temsilciliğinin sona erdirildiği hususunu ibranamenin verildiği 30.09.2012 tarihi itibariyle davalı şirketin bilip bilmediği anlaşılamadığı gibi, davalı …’ın bu tarih itibariyle halen şirketin kaşesini kullanmaya devam ettiği ve yukarıda yer alan tablolara göre, davacının davalıdan olan alacağının dayanağımı teşkil eden faturaların (30.10.2012 tarihli olan bir fatura hariç) 30.09.2012 tarihinden önceki tarihli olduğu, öte yandan, davacı şirket tarafından ihbar olunan … A.Ş.’ye açılan diğer bir itirazın iptali davasında, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilmiş olan davanın kısmen kabulüne dair … E. — … K. sayılı ve 16.06.2016 tarihli kararda, …’in davacı şirketin SGK’ya tabi çalışanı olduğu ve ödemeleri kabul yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle, bu şahsa yapılan ödemelerin davacı şirkete yapılmış olarak kabul edilmediği hususu da Sayın Mahkemece takdir edilmek, merkezi Avusturya’da olan davacı şirketin, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu — Uygulama Yönetmeliği’nin 6.maddesi uyarınca, Türkiye’de ticari faaliyette bulunması mümkün olmayan ve tüzel kişiliği bulunmayan irtibat bürosunun çalışanı olan …’in davacı şirket tüzel kişiliğini adına ibraname düzenleme yetkisini haiz olup olmadığı ve buna göre, söz konusu ibranamenin davacı şirket açısından bağlayıcı olup olmadığı ve davacının talep ettiği alacak bakımından da davalının ibra edilmiş sayılıp sayılamayacağı konusundaki nihai takdir Sayın Mahkemeye aittir” şeklinde rapor edildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; akaryakıt satım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
Davacı şirketin Avusturya merkezli olduğu ve Hukuk Usulüne Dair Lahey sözleşmesine taraf olduğundan ve bu nedenle teminattan muaf olduğundan Mahkememizce davacıdan teminat alınmasına karar verilmemiştir.
Davacı şirketin Avusturya merkezli olduğu, iflasın sonuçları ve iflas idare memurunun yetkileri konusunda kendi içi hukuk kurallarına tabi olduğu, davacı vekili tarafından sunulan vekaletnamenin Mahkemenin atadığı iflas yöneticisinden aldığı anlaşıldığından davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı … Ltd Şirketi tarafından derdestlik itirazında bulunulmuş ise de, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasında davacının … olduğu, davalıların Mahkememiz iş bu dosyasındaki ihbar olunan … A.Ş ve davalı … olduğu, davanın İzmir … icra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davacı tarafça 7 adet faturadan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için … A.Ş aleyhine başlatılan 3.996,56 Euro asıl alacağın ve 220,08 Euro işlemiş faizin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu anlaşılmış, yine İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas … Karar sayılı dosyası incelendiğinde ise, davacının … Ltd Şirketi olduğu, davalının … olduğu, davanın davacı … Ltd Şirketi tarafından İzmir … icra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip alacaklısı davacı …’nin takibe dayanak yaptığı 3 adet faturadan dolayı menfi tespit ve ödenen bedelin istiradı istemine ilişkin olduğu, Mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde takibe dayanak 3 faturanın dava dışı … adına tanzim edildiğinden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmış, dolayısıyla derdestlik itirazına konu her iki dava dosyasının Mahkememizin iş bu dava dosyasındaki dava konularının farklı olduğu anlaşıldığından derdestlik itirazı yerinde görülmemiştir.
Avusturya merkezli olan davacı şirket Türkiye’de irtibat ofisi vasıtasıyla faaliyet gösterdiğini, davalı …’in davacı şirketin eski çalışanı olduğunu, diğer davalı … Ltd Şti’nin davacı şirketten yakıt aldığını ve ödeme yapmadığından davalı ….Ltd Şti’nin davacıya toplam 6.418,86 Euro borçlu olduğunu, davacının çalışanı olan davalı …’in de gelir kaybına sebep olması sebebiyle davacı nezdinde oluşan zararlardan mameleki ile sorumlu olduğunu belirterek eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Davalı ….Ltd Şti ise, davacıya cari hesap özetine göre tüm borçlarını ödediğini ve bu ödemeler yapıldığında davalı şirketin 30/09/2012 tarihli ibraname ile ibra edildiğini, davalı … ‘in imzaladığı ibranamenin geçersiz olduğunu beyan eden davacının bu hususta hiçbir gerekçe göstermediğini, ibraname veren davalı … ‘in yetkili olduğuna dair belge ile davalının davacıya borçlu olmadığının ortaya konulduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … ise, kendisinin davacının Türkiye İstanbul irtibat bürosu olarak faaliyet gösterdiğini, davacının 13/09/2012 tarihinde İzmir … Noterliğinin … yevmiye nolu ibranamesi ile kendisini ibra ettiğini, diğer davalı ile hukuka aykırı işbirliği yapıldığı iddiasını kabul etmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce ….Ltd Şti’nin ticari defter ve kayıtları üzerinde tarafların iddia ve savunmaları dikkate alınarak dosyada mevcut bilgi ve belgeler değerlendirilerek, taraflar arasında ticari ilişkinin ne zaman başlayıp ne zaman bittiği, dava konusu faturanın davalı defter ve kayıtlarında yer alıp almadığı, ödemelerin olup olmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devamında ödemelerin nasıl yapıldığı, davalı kayıtlarında dayanaklarının olup olmadığı, diğer davalının davacı adına tahsilatlar yapıp yapmadığı, bu yönde bir uygulama olup olmadığı hususlarında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi kök ve ek raporunda, davacı şirketle davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin 2010 yılında başladığı, incelenen davalı şirketin ticari defterlerinde davacının alacak konusu yaptığı faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının davacı adına 31.12.2013 tarihinde düzenlediği … numaralı 6.505,52 Euro bedelli yurt dışı KDV iadesi açıklamalı faturanın 19.103,46 TL bedelle kayıtlı olduğu, sözkonusu faturaya 04.02.2014 tarihinde davacı tarafça faturada belirtilen ilişki ve borç miktarını oluşturacak akit bulunmadığı belirtilerek faturaya ve hukuki ilişkiye itiraz edilerek faturanın ihtarname ekinde davalı şirkete gönderildiği, taraflar arasında iş bu fatura nedeniyle bakiye fark oluştuğu, davalı tarafça hangi işlemler için KDV iade faturası düzenlendiğine dair bilgi verilmediği, sözkonusu iade faturasının 30.09.2012 tarihli ibranameden sonra düzenlendiği, ibranamenin davacı adına davalı … tarafından imzalandığı, davalı …’in ise 13.09.2012 tarihinde davacı şirketteki görevinin bittiği, davalının davacıya muhtelif tarihlerde çek ve havale şeklinde ödemeler yaptığı, banka aracılığı ile yapılan ödemelerin banka ekstreleri ile karşılaştırılmasında uyumlu olduğu, davalı defterlerinde bankadan yapılan ödemeler dışında 13.09.2012 tarihinde makbuz karşılığında 7.656,69 TL (3.316,74 Euro karşılığı) nakit ödeme kaydı bulunduğu, ancak bu ödemenin dayanağı olarak herhangi bir belge ibraz edilmediğinden sadece davalının ticari defter kayıtları ile söz konusu ödemenin ispat edilmiş sayılamayacağı, bu durumda davacının taleple sınırlı olarak davalıdan 6.418,86 Euro alacaklı olduğu rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı … Ltd Şti. Arasında akaryakıt satım sözleşmesinden kaynaklanan ticari ilişki kapsamında, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda davalının kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davacıya 6.505,52 Euro borçlu olduğunun tespit edildiği, davalı … Ltd Şti tarafından davacıya ödeme yapıldığı ve davacının davalı şirketi 30.09.2012 tarihinde ibra ettiği savunulmuş ise de, dosyaya sunulan ibranamede imzası bulunan davalı …’in ibraname tarihinden önce 13.09.2012 tarihinde davacı şirketteki görevinin sona erdiği, davalı …’in ticari mümessil ya da vekil sıfatıyla hareket ettiğine dair özel yetki içeren bir belge sunulmadığı gibi ibranamenin borç alacak ilişkisini gösteren rakamsal olarak hesap özetini içermediği ve dayanaklarının belirtilmediği anlaşılmakla iş ibranameye itibar edilmemiş, yine davalı şirketin defterlerinde bankadan yapılan ödemeler dışında 13.09.2012 tarihinde makbuz karşılığında 7.656,69 TL (3.316,74 Euro karşılığı) nakit ödeme kaydı olduğu belirtilmiş ise de, bu ödemenin dayanağı olarak herhangi bir belge ibraz edilmediğinden sadece davalının ticari defter kayıtları ile söz konusu ödemenin ispat edilmiş sayılamayacağı, davalı şirketin cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmadığından davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmamış, böylece davalının ödeme iddiası ispatlanamadığından bu durumda taleple bağlı kalınarak davacının davalıdan 6.418,86 Euro alacaklı olduğu anlaşıldığından davacının davalı … Ticaret Limited Şirketi aleyhine açtığı davasının kabulü ile, 6.418,86 Euro alacağın dava tarihi olan 10.12.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre Devlet bankalarınca Euro üzerinden açılmış bir yıllık vadeli mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası satış kuru üzerinden TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı şirket tarafından, davacı çalışanı olan davalı …’in de gelir kaybına sebep olması sebebiyle davacı nezdinde oluşan zararlardan mameleki ile sorumlu olduğunu belirterek davalı … aleyhine dava açılmış ise de, davalı …’in davacı ile davalı şirket arasındaki sözleşmenin tarafı olmadığı, davalı … hakkında davacı tarafın müdahil olduğu ceza dosyalarında davacı şirkete yönelik atılı suçlardan mahkumiyetini gerektirir eylemlerinin tespit edilemediği, davacının davalı …’in “gelir kaybına sebep olması sebebiyle davacı nezdinde oluşan zararlardan mameleki ile sorumlu olduğu ” iddiasını tüm dosya kapsamından ispatlayamadığı anlaşılmakla davacının davalı … aleyhine açtığı davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davacının davalı … Ticaret Limited Şirketi aleyhine açtığı davasının KABULÜ ile,
6.418,86 Euro alacağın dava tarihi olan 10.12.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre Devlet bankalarınca Euro üzerinden açılmış bir yıllık vadeli mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası satış kuru üzerinden TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Davacının davalı … aleyhine açtığı davasının REDDİNE,
3-Alınması gereken 1.183,87-TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 296,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 887,87-TL ‘nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 24,30 TL başvuru harcı,296,00-TL peşin harç, 3,75 TL vekalet harcı, 395,65-TL tebligat, posta gideri ile 1.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.119,70 TL’nin davalı … Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 5.100,00 -TL vekalet ücretinin davalı … Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 5.100,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
7- HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflarca peşin yatırılan delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.14/12/2021

Katip …

Hakim …