Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2013/370
KARAR NO : 2023/35
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 02/08/2013
KARAR TARİHİ : 17/01/2023
KARARIN YAZILMA
TARİHİ :04/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davalıların sürücüsü, maliki ve ZMMS sigortacısı olan … plaka sayılı aracın 15/02/2011 tarihinde … ili, … ilçesi … Mah… sokaktan … parkı yanı … sokağa dönüş yapmak isterken kontrolsüz dönüş yapması neticesinde sokak köşesinden karşıya geçmeye çalışan müvekkiline çarparak hayati tehlike yaratacak şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiğini, davalı sürücü … hakkında İzmir … Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/1531 E.sayılı dosyasında taksirle yaralama eylemi nedeniyle kamu davası açıldığını yargılama safahatında yapılan incelemede davalı sürücünün tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin kazadan sonra sürekli hastanede tedavi olmak zorunda kaldığını ve çalışamaz duruma geldiğini 1 hafta yoğun bakımda kalıp daha sonra aylarca yatalak kaldığını kaza nedeniyle oluşan beyin travması ve kırıklar nedeniyle sürekli doktor ve hastanelere gitmek zorunda kaldığını, müvekkilinin tedavisi daha uzun süre devam edeceğinden yargılama sırasında toplanacak delillere ve tedavisinin ilerleyen aşamalarına göre belli olacağını, müvekkilinin kazadan sonra çalıştığı gece bekçiliği işine gidemediğini, yaklaşık 2,5 yıldır çalışamadığını, bundan sonra çalışmasının da mümkün olmadığını, müvekkilinin maruz kaldığı haksız fiil nedeniyle ruhi dengesinin bozulduğunu manevi yönden de zarar gördüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL tedavi gideri, 500,00 TL kazanç ve gelir kaybı olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 17.11.2013 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesinde davalı sigorta şirketinin dava tarihinden itibaren poliçe sorumlulukları ile sınırlı olarak dava edildiğini, davalı sigorta şirketinden yasal sorumlu olduğu sınır ve miktar dışında herhangi bir alacak taleplerinin bulunmadığını, bu nedenle manevi tazminat talepleri poliçe kapsamında olup olmadığına göre belirleneceğini, manevi tazminat talepleri poliçe kapsamında olmadığına göre bu talebi davalı sigorta şirketini bağlamayacağı, poliçe kapsamında olmayan maddi tazminat taleplerinin de davalı sigorta şirketini bağlamayacağını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL tedavi gideri, 500,00 TL kazanç ve gelir kaybı olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … yönünden haksız fiil tarihi olan 15.02.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile, davalı sigorta şirketi yönünden bilirkişi incelemesinde tespit edilecek poliçe kapsamında kalan sorumluluk kapsamı ve miktarı ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 03/03/2015 tarihli dilekçesi ile; 30.11.2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda dava dilekçesinde 1.000,00 TL talep ettikleri maddi tazminat alacağını 15.213,52 TL arttırılarak toplam 16.213,52 TL yükselterek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 01/02/2021 tarihli dilekçesi ile, 11/06/2020 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminat istemini 169.466,94 TL’ye yükselterek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Dava devam ederken davacı … ‘in 04/01/2023 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçıları olarak eşi …, çocukları …, … ve … ‘ın kaldığı, davacının tüm mirasçılarının duruşmaya katılarak murisin mirasını reddetmeyeceklerini, mirasçılar olarak davayı takip edeceklerini ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP : Davalı … … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, … plakalı araç 23.07.2010-2011 vadeli … nolu Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS Poliçesi ile müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkilinin poliçe kapsamında sorumlu tutulabilmesi için öncelikle sigortalının kusurunun, maluliyet oranının ve ödenmesi gereken tazminat miktarının tespiti gerektiğini, müvekkili şirketin sigortalının kusuru nispetinde ve sigorta poliçesi limitleri dahilinde sorumlu tutulabileceğini, müvekkili şirkete kazadan önce herhangi bir başvuru yapılmadan dava ikame edildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin temerrüdünün söz konusu olmadığını, yasal mevzuat gereğince dava konusu tedavi / iş görmezlik giderlerinin SGK tarafından karşılanması gerektiğini, davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının ve kusur oranlarına ilişkin olarak Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını talep ettiklerini, kusur oranları ve alınacak maluliyet raporuna göre ödenmesi lazım gelen tazminat miktarının aktüer bilirkişi marifetiyle tespiti ile sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde sorumluluğun sınırlandırılması gerektiğini, poliçe teminatında olmadığından manevi tazminat ve tedavi giderleri talebinin reddi gerektiğini belirterek öncelikle iş bölümü/görev itirazlarının kabulü ile davanın görev nedeni ile reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, poliçe teminatında olmadığından manevi tazminat ve tedavi taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı …’e dava dilekçesi, ekleri ve duruşma günü usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde yasal süresi içerisinde davaya cevap vermediği görülmüştür.
Davalı … 11.03.2014 tarihli beyan dilekçesinde özetle; müvekkilinin Dava konusu kazaya karışan … plakalı aracı oto alım satım devir sözleşmesiyle … ‘a sattığını, ekte oto alım satım sözleşmesini sunduğunu, kazaya karışan sürücü …’ın … ‘in yanında şoför olarak çalışmakta olduğunu, şahsına açılan davayı kabul etmediğini beyan ettiği, ön inceleme duruşmasında ise 11/03/2014 tarihli beyan dilekçesini tekrar etiğini, kazaya karışan … plakalı aracı 19/10/2010 tarihinde …’e sattığını beyan etmiştir.
Davalı …’a dava dilekçesi, ekleri ve duruşma günü usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde yasal süresi içerisinde davaya cevap vermediği görülmüştür.
GÖREVSİZLİK KARARI: Davacı tarafça davanın İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açıldığı, Mahkeme tarafından tensiben 07/08/2013 tarihinde 2013/329 Esas 2013/388 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği, verilen kararın 24/09/2013 tarihinde kesinleştiği ve 01.10.2013 tarihinde Mahkememize tevzi edilerek Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, 15/02/2011 tarihli kaza tespit tutanağı, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü raporu ve hastane kayıtları, aile hekimi rapor ve kayıtları, tedavi ile ilgili her türlü belge ve bilgiler, müvekkilinin işi ve kazanı hakkında bilgiler, … numaralı trafik sigorta poliçesi, İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/1531 Esas 2013/746 Karar sayılı dosyası, ceza dosyasında toplanan deliller, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 15/03/2013 tarihli kusur raporu, taksi ücret fişleri, maddi zarar yönünden bilirkişi incelemesi, tanık beyanları, yemin delillerine dayandığı görülmüştür.
İzmir … Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/1531 Esas 2013/746 Karar sayılı dosyası incelendiğinde; katılanın …, sanığın … olduğu, suç tarihi ve yerinin 15.02.2011- …/Merkez olduğu, suçun taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçu olduğu, yapılan yargılama neticesinde … plakalı araç sürücüsü sanık …’ın asli kusurlu olarak katılanı hayati tehlike geçirecek ve vucudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına neden olduğundan bahisle TCK’nın 89/1,89/2-b-e maddeleri uyarınca neticeten 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, verilen bu kararın itiraz edilmeden 04.09.2013 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları araştırılarak dosya arasına alındığı görülmüştür.
Davacı vekilinin 21.03.2014 tarihli dilekçesi ile davalılara ait … plakalı araç üzerine tedbir konulmasını, araç başka kişiye satış yapılmış ise davalıların menkul ve gayrimenkul malları araştırılarak tedbir konulmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkememizin 25/03/2014 tarihli ara kararı ile davalı … adına kayıtlı olduğu görülen … ve … plakalı araçlarınüçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için trafik kaydı üzerine UYAP üzerinden ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği ve sözkonusu plakalar üzerine ihtiyati tedbir konulduğu görülmüştür.
Mahkememizin 11/09/2014 tarihli celsesinde davacı vekilinin … plaka sayılı araç üzerine tedbir konulması talebinin kabulüne karar verilerek … plaka sayılı aracın davalıya ait ise başkalarına devrinin önlenmesi için trafik kaydına tedbir konulmasına karar verildiği, ancak araç davalıya ait olmadığından tedbirin konulamadığı görülmüştür.
… İl Emniyet Müdürlüğüne … plaka sayılı aracın kaza tarihi 15/02/2011 tarihindeki malikinin kim olduğunun sorulduğu, verilen cevabi yazıda 2008 model Ford Transit marka kamyonetin kaza tarihi olan 15/02/2011 tarihindeki malikinin … olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Davacı tanıkları dinlenilmiştir.
Davacı tanığı … beyanında ; ” Davacı benim komşum olduğu için kendisini tanırım, kazadan sonra sanırım 2 sene önce bir kaza geçirdi, kaza geçirdikten sonra ayağa kalkamıyordu, ihtiyaçlarını kendisi ile birlikte yaşayan eşi ve çocukları karşılıyordu bundan dolayı çok üzüldü, tahminimce 4-6 ay arasında tek başına hareket edemiyordu ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … beyanında; “Davacı benim babam olur kendisi 2011 yılında kaza geçirdi, her iki ayağı birden kırılmıştı, 1,5 – 2 ay hiç ayağa kalkamadı, ihtiyaçlarını ben, annem ve diğer kardeşlerim karşıladı bundan dolayı kendisi de biz de çok üzüldük. Tam iyileşmesi 3- 4 ayı buldu. “şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … beyanında ; “Ben davacıyı komşum olması nedeniyle tanıyorum kaza geçirdiğini de biliyorum kazadan sonra 5 – 6 ay kadar bir süre ayakları alçılı bir vaziyette ticari taksi ile hastaneye gidip geldiğini biliyorum, davacının geçirmiş olduğu kazadan sonra eski hayatına dönmesi ve sağlığına kavuşması 6 – 7 ayı bulmuştur, davacının tedavisinin devam ettiği dönemde kendisi ile eşi ve çocukları ilgilendi,davacı kaza öncesi gece bekçiliği yapıyordu ve asgari ücret düzeyinde geliri vardı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … beyanında ; “Ben davacıyı komşum olması nedeniyle tanıyorum, kaza geçirdiğini de biliyorum, kazadan sonra davacı 6 ay kadar iş göremez bir haldeydi gerek kendisi gerekse ailesi bu duruma çok üzüldü, davacı taraf en zaruri ihtiyaçlarını dahi ailesinin yardımıyla karşılamaya çalıştı, davacı kazadan önce gece bekçiliği işi yapıyordu, asgari ücret düzeyinde geliri vardı, kazadan sonra işinden de oldu, davacı tedavisinin devam ettiği dönemde muayene için hastaneye ticari taksi ile gidip geliyordu” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı …’in davanın dava dışı …’e ihbarını talep etmesi üzerine, davanın …’e ihbarına karar verildiği, …’in cezaevinde hükümlü olması nedeniyle vasisi …’e ihbar dilekçesinin tebliğ edildiği, ihbar olunan tarafından beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Mahkememizin 11.09.2014 tarihli celsesinde davacının tedavi giderleri ve gelir kaybı açısından rapor düzenlenmesi için bilirkişiye tevdine karar verildiği, aktüer bilirkişi … tarafından düzenlenen 30/11/2014 tarihli raporda ; İzmir …Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2022/1531 Esas ve 2013/746 Esas sayılı dosyasındaki kusur raporuna göre davalı …’ın 8/( oranında asli kusurlu olması, 10.10.2011 tarihli … Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen rapordaki %8 oranındaki maluliyet raporuna göre PMF 1931 yaşam süresi %10 arttırım %10 iskonto uygulamak suretiyle yapılan hesaplamaya göre davacının sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağı 13.815,65 TL, geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağı 944,94 TL, tedavi gideri alacağı 479,07 TL, bakım gideri alacağı 796,50 TL, ulaşım gideri alacağı 177,36 TL olmak üzere toplam maddi tazminat alacağının 16.213,52 TL olduğu rapor edilmiştir.
Mahkememizin 17.03.2015 tarihli celsesinde davacının maluliyet raporunun Çalışma Tüzüğüne uygun düzenlenmediği anlaşıldığından tüm tedavi kayıtları de değerlendirilmek suretiyle davacının kaza nedeniyle malul hale gelip gelmediği, gelmiş ise hangi oranda malul olduğunun belirlenmesi için dosya … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na gönderildiği, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından verilen 05/10/2015 tarihli ön raporda; davacının 15/02/2011 tarihli trafik kazası nedeniyle mevcut şikayetleri ve incelenen tıbbi evrakı ile Ruh Sağlığı ve Hastalıkları konsültasyonu göz önüne alındığında şahsın 6 ay süreyle düzenli psikiyatrik tedavisi ile aylık psikiyatri poliklinik kontrollerinin tamamlanmasından sonra müracaat ettirilmesi halinde yeniden yapılacak olan muayenesi ile birlikte Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalından istenecek konsültasyonu sonrasında kesin maluliyet raporu düzenlenebileceğinin bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce davacının ayrıntılı psikiyatrik görüşme ve muayenesinin yapılarak geçirdiği kaza sonrasında olaya bağlı kalıcı bir ruhsal bozukluğunun olup olmadığı, varsa tedavi ile çalışma olanağı verip vermeyeceğini belirtir raporun düzenlenmesinin istenmesi için … Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı’na sevk edildiği, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 11.11.2016 tarihli raporda davacının psikiyatri kliniğinde yatışının yapılması, yatışından sonra kararın verilmesine karar verildiği belirtilmiştir.
… Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına müzekkere yazılarak davacı …’in maluliyet raporu düzenlenmesi bakımından 6 ay süreyle düzenli psikiyatrik tedavisi ile tedavi sonrasında düzenlenecek raporun istenildiği, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’nın 01/02/2017 tarihli maluliyet raporunda ; davacının ortopedik arızaları göz önünde bulundurulduğunda meslekte kazanma gücündeki azalma oranı olay tarihindeki yaşına göre %21 ve rapor tarihindeki yaşına göre %22 olarak bulunmuştur, ortopedik arızasına göre tıbbi iyileşme süresinin 3 ay olarak bulunduğu, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalının raporunda; kişinin ayırıcı tanısının ve ayrıntılı değerlendirilmesinin yapılması açısından bir psikiyatri kliniğinde yatışının yapılması, yatışı sonrasında karar verilmesinin uygun olacağının belirtildiği, davacının bir psikiyatri kliniğinde yatışından sonra düzenlenecek rapor ile birlikte yeniden anabilim dalına gönderilmesi halinde maluliyet oranının ve kalıcı psikiyatrik arızasının yeniden değerlendirileceği belirtilmiştir.
… Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 14.06.2017 tarihli raporda davacıya uyum bozukluğu tanısı konulduğu, trafik kazasına bağlı ruh sağlığının etkilendiği ancak kalıcı bir bozukluk gelişmediği, tedaviyle çalışabileceği kararaına varıldığı belirtilmiştir.
… Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 29/12/2017 tarihli raporunda; davacının psikiyatri raporları arasındaki mevcut tutarsızlıkların giderilmesi amacıyla ve kalıcı bir ruhsal bozukluk varsa ortopedik arızası ile birlikte hesaplama yapılması gerektiği, ancak davacının çağrıldığı halde müracaat etmemesi nedeniyle rapor düzenlenemediği, rapor sürecinin daha fazla sürüncemede kalmaması ve davacının haklarında İzmir CBS’ye raporunun sürüncemede bırakıldığı iddiası nedeniyle şikayette bulunması nedeniyle dosyayı iade ederek raporun … Adli Tıp Kurumundan aldırılmasının daha uygun olacağı belirtilmiştir.
Davacının kaza nedeniyle malul hale gelip gelmediği, gelmiş ise davacıda oluşan daimi iş gücü kayıp oranı ve geçici iş göremezlik süresini gösterir rapor düzenlenmesi hususunda dosya … Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Dairesine gönderilmiş, alınan 02/09/2019 tarihli maluliyet raporunda; davacının 15/02/2011 tarihli trafik kazasına bağlı yaralanmaları nedeniyle “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre maluliyet oranının % 40 olarak bulunduğu, tıbbi iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 ay olduğu belirtilmiştir.
Kazanın oluşumunda tarafların yüzdelik kusur oranları ile, kaza sebebi ile davacının maluliyetinden kaynaklı zarar miktarını gösterir, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli rapor alınması hususunda dosya kusur uzmanı bilirkişi … ve aktüerya bilirkişisi …’e tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından 11/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda;
A- Kusur:
1-) Davalı … Sigorta A.Ş..nezdinde_23.07.2010/2011 tarihleri arasında … sayılı Z.M.S. (Trafik) poliçesiyle davalı … adına sigortalı … plakalı 2008 model Ford transit marka kamyonet sürücüsü davalı …’ın kazanın oluşumunda %100 (yüzdeyüz) nispetinde kusurlu olduğu,
2-) 10.02.1959 doğumlu davacı yaya …’in kazanın oluşumunda kusursuz olduğu,
B-15.02.2011 tarihinde yaralanan …’in geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 5.800,09 TL olduğu.
-Sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağının 161.615,10 TL olduğu,
-SGK sorumluluğunda olmayan bakım giderinden kaynaklı maddi tazminat alacağının 796,50 TL olduğu,
-SGK sorumluluğunda olmayan belgeli tedavi giderinin 85,58 TL olduğu,
-SGK sorumluluğunda olmayan belgesiz tedavi giderinin 175,00 TL olduğu,
-SGK sorumluluğunda olmayan tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım giderinin ise 690,00 TL olabileceği,
-SGK sorumluluğundaki belgeli tedavi giderinin ise 304,67 TL olduğu rapor edilmiştir.
Davalılar … ve … vekillerinin davacının ıslahla arttırılan bölüm bakımından zamanaşımı itirazlarının değerlendirilebilmesi ve davacının yaralanması nedeniyle tedavisinin tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, maluliyeti ile ilgili olarak gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavisinin ne zaman sona erdiği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konularında ayrıntılı ve açık şekilde rapor düzenlenmesi için dosya … Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kuruluna gönderilmiş, alınan 28/02/2022 tarihli raporda ;
1-Kişinin dava konusu 15.02.2011 tarihli kaza nedeniyle görmüş olduğu tedavilerin tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı ve tedavisinin ne zaman sona erdiği hususlarının kişinin tedavi görmüş olduğu birim ve tedavisini düzenleyen hekimlerden sorulmasının gerektiği,
2-İyileşme süresinin travma sonucu kişide meydana gelen lezyonlarda anatomik, fizyolojik ve rehabilitasyon sonucu kişinin durumunda artık bir değişiklik beklenmediği zamana kadar gereken süreyi ifade ettiği, bu sürenin kişinin yaşı, sağlığı, organ ve kemik yapısı, komplikasyonların oluşup oluşmaması ile kişiden kişiye değişebileceği, verilen iyileşme süresinin normal şartlarda bu tür lezyonlardaki ortalama iyileşme süresi olduğu, Adli Tıbbi uygulamalarda kişinin son durum muayenesinin bu süre sonunda yapılarak kişide vücut çalışma gücü kaybı hususunda görüş bildirildiği cihetiyle; bu sürenin kişide dava konusu yaralanmaya bağlı olarak ortalama 9 (dokuz) ay olduğu,
3-Mevcut belgelere ve kişinin 08.12.2021 tarihinde Kurulumuzda yapılan son durum muayenesine göre; …’in 15.02.2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması nedeniyle, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle, % 34,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı rapor edilmiştir.
Davacının yaralanmadan kaynaklanan tedavi süreci ile maluliyetin tespit edilebilir olduğu tarihin, ayrıca tedavi sürecinde yaralanma nedeniyle gelişen durum olup olmadığının da irdelenmesi suretiyle, maluliyetin doğduğu (zamanaşımının işlemeye başlayacağı) tarihinin bilirkişi raporuyla tespit edilmesi gerektiği, … ATK 2. Adli Tıp İhtisas Kuru tarafından düzenlenen 28.02.2022 tarihli raporda bu hususun davacının tedavi gördüğü birim ve tedavisini düzenleyen hekimlerden sorulmasının gerektiği belirtildiğinden; olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne uygun olarak davacının yaralanması nedeniyle tedavisinin tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, maluliyeti ile ilgili olarak gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavisinin ne zaman sona erdiği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konularında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması hususunda dosyanın … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına gönderilmiş, alınan 05/08/2022 tarihli raporda ; davacının mesleği düz işçi (Meslek Grup No:1) olarak kabul edildiğinde; Meslekte Kazanma Gücündeki Azalma Oranı, davacının olay tarihindeki yaşına göre %6 (altı) ve rapor tarihindeki yaşına göre de %6,3 (altı virgül üç) olarak bulunmuştur.
-Davacının mesleğini bekçi olarak beyan etmiş olduğundan tarafınızca davacının mesleği bekçi olarak kabul edildiğinde; Meslekte Kazanma Gücündeki Azalma Oranı, davacının olay tarihindeki yaşına göre %10,3 (on virgül üç) ve rapor tarihindeki yaşına göre de %12 (on iki) olarak bulunmuştur.
-Davacının 15.02.2011 tarihli olaya bağlı meydana gelen yaralanmaları tek tek değerlendirildiğinde; en son olarak ortopedik yaralanmasının (sağ medial malleol kırığı) sekelsiz olarak iyileşmiş olduğu, bu yaralanmanın da davacının Adli Tıp Kurumu’ndaki 05.09.2018 tarihli muayenesi ile tespit edilmiş olduğu anlaşıldığından, vücut çalışma gücü kaybının 05.09.2018 tarihi itibariyle kesin olarak belirlenebilir duruma geldiğinin kabulünün uygun olacağı,
-Mahkeme dosyası içerisinde yer alan tıbbi evrak incelendiğinde; davacının 15.02.2011 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonrasında 2011 yılı içerisinde Ortopedi, Nöroloji ve Psikiyatri başvurularının olduğu, 10.10.2011 tarihli İzmir … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ait Engelli Sağlık Kurulu Raporunun olduğu, bu tarihten itibaren 2015 yılına kadar davacının herhangi bir hastane başvurusunun olmadığı görülmüştür. Dolayısıyla 10.10.2011 tarihi sonrasındaki tüm tıbbi değerlendirmelerin tıbbi tanı ve tedaviden ziyade yargılama süreci sırasında maluliyet oranının hesaplanması ve değerlendirilmesi için istenen muayeneler ve raporlar olduğu, bu nedenle 10.10.2011 tarihi itibariyle şahsın davaya konu kaza nedeniyle meydana gelen yaralanmalara bağlı tedavisinin sona erdiğinin kabulünün uygun olacağı rapor edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 esas, 2020/40 karar 17/07/2020 tarihli iptal kararı nedeniyle zarar hesaplamasının genel şartlara göre yapılamayacağı anlaşılmakla ZMMS genel şartları ve eklerindeki hesaplama yöntemleri dikkate alınmayarak; Türk Borçlar Kanunu hükümleri ve Yargıtay tarafından benimsenmiş tazminat hukuku ilkeleri ile hesaplama yöntemi çerçevesinde, Yargıtay 17. HD’nin 2019/4517 esas, 2021/341Karar sayılı 21/01/2021 tarihli , 2020/2598 esas, 2021/34 karar sayılı 14/01/2021 tarihli emsal kararına göre bakiye ömrün belirlenmesinde “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” esas alınarak, peşin değer hesabı olarak her yıl %10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanarak davacının tedavi gideri, geçici ve sürekli iş göremezlik maddi tazminat isteminin hesaplaması gerektiği anlaşılmakla dosya aktüer bilirkişi …’e tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından 04/12/2022 tarihli ek raporda ;
-Davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde 23.07.2010/2011 tarihleri arasında … sayılı Z.M.S. (Trafik) poliçesiyle davalı … adına sigortalı … plakalı 2008 model Ford transit marka kamyonet sürücüsü davalı …’ın kazanını oluşumunda %100 (yüzdeyüz) nispetinde kusurlu olduğu,
-10.02.1959 doğumlu davacı yaya …’in kazanın oluşumunda kusursuz olduğu,
-15.02.2011 tarihinde yaralanan …’in geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 5.800,09 TL olduğu,
-Sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağının;
a-) 05.08.2019 tarihli rapora göre maluliyet oranının %40 olduğunun kabulü halinde 377.260,32 TL olduğu,
b-) 28.02.2022 tarihli rapora göre maluliyet oranının %34,2 olduğunun kabulü halinde 322.557,58 TL olduğu,
c-) 05.08.2022 tarihli rapora göre maluliyet oranının %12 olduğunun kabulü halinde 113.178,09 TL olduğu,
d-) 05.08.2022 tarihli rapora göre maluliyet oranının %6,3 olduğunun kabulü halinde 59.418,50 TL olduğu,
-SGK sorumluluğunda olmayan bakım giderinden kaynaklı maddi tazminat alacağının 796,50 TL olduğu,
-SGK sorumluluğunda olmayan belgeli tedavi giderinin 85,58 TL olduğu,
-SGK sorumluluğunda olmayan belgesiz tedavi giderinin 175,00 TL olduğu,
-SGK sorumluluğunda olmayan tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım giderinin ise 690,00 TL olabileceği,
-SGK sorumluluğundaki belgeli tedavi giderinin ise 304,67 TL olduğu, manevi tazminatın takdirinin ise Mahkemeye ait olduğu rapor edilmiştir.
Davalı … ‘in HMK 389.maddesine göre, uyuşmazlık konusu olmayan … plakalı aracı üzerine mahkememizin 25/03/2014 tarihli ara kararı ile konulan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiği bu hususta ara karar tanzim edildiği, davacı vekilinin 09/01/2023 tarihli dilekçesi ile ara kararı istinaf ettiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; trafik kazasından kaynaklanan geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik ve tedavi gideri maddi tazminat istemi ile manevi tazminata ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
15.02.2011 günü saat 17:00 sıralarında davalı …’e ait olan, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı … plakalı aracı kullanan davalı sürücü …’ın İzmir ili … ilçesi … Mahallesinde, … sokağı takiben … sokağın kesiştiği dört yönlü kontrolsüz kavşağa geldiğinde sola dönüş manevrasıyla … sokağa girdiği esnada aracının sol yan dış dikiz aynasıyla, sol taraftan kavşak köşe başından yolun karşı tarafına geçmekte olan davacı yaya …’e çarptığı, çarpmanın etkisiyle yere düşen davacı yaya …’in yaralandığı, dosyada mevcut denetime ve hüküm kurmaya elverişli 11.06.2020 tarihli trafik bilirkişi raporuna göre, davalı sürücü …’ın mevcut seyir hızıyla sola kontrolsüz dönüş yaparak, kavşak başından yolun solundan sağ karşı tarafına geçmekte olan davacı yaya …’e geçiş önceliği tanımamak suretiyle dikkatsiz ve özensiz davranış faktörleriyle çarparak 2918 sayılı yasanın sürücü kusurlarından 52/A (sürücüler kavşaklara yaklaşırken hızlarını azaltmak zorundadırlar.), 53/D (sağa ve sola dönüşlerde sürücüler kurallara uygun olarak geçiş yapan yayalara ilk geçiş hakkını vermek zorundadırlar.), Trafik Yönetmeliğinin 102. maddesi 4. bendi (Sürücüler kavşağa geldiğinde, kavşak giriş ve çıkışlarından kurallara uygun olarak karşıdan karşıya geçen yayalara geçiş hakkını vermek zorundadırlar.) ile sürücü asli kusurlarından 84/J (Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama) maddelerini ihlal ettiğinden %100 (yüzdeyüz) nispetinde kusurlu olduğu, davacı yaya …’in ise, kurallara uygun olarak geçmekte iken davalı sürücü idaresindeki aracın çarpmasına maruz kaldığı olayda, alabileceği her hangi bir önlem bulunmadığı gibi kazaya katkı sağlayacak kurallara aykırı davranış faktörü de görülmediğinden kusursuz olduğunun rapor edildiği, davalı … hakkında açılan ceza davasında da aynı kusur oranına göre cezalandırılmasına karar verildiği, böylece meydana gelen kazada davalı sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay 17.HD’nin 01.03.2021 tarih 20/7120 Esas ve 21/2627 Karar sayılı emsal kararına göre kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmeliğin “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” olduğu anlaşıldığından bu yönetmelik kapsamında düzenlenen … Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu’nun 05/08/2019 tarihli maluliyet raporunun hükme esas alındığı, söz konusu rapora göre davacının trafik kazası nedeniyle % 40 oranında maluliyet oluştuğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 ay olduğu anlaşılmıştır.
… plakalı aracın kaza tarihinde davalı … adına kayıtlı olduğu, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortasının ise davalı … Sigorta Şirketi tarafından 23.07.2010-23.07.2011 dönemi için kaza tarihi itibariyle ölüm-sakatlık halleri ve sağlık gideri bakımında şahıs başına 200.000,000 TL’er TL limitle sigortalandığı anlaşılmıştır.
Davacının sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplanırken Türk Borçlar Kanunu hükümleri ve Yargıtay tarafından benimsenmiş tazminat hukuku ilkeleri ile hesaplama yöntemi çerçevesinde, Yargıtay 17. HD’nin 2019/4517 esas, 2021/341Karar sayılı 21/01/2021 tarihli, 2020/2598 esas, 2021/34 karar sayılı 14/01/2021 tarihli emsal kararlarında belirtildiği üzere tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı” yönündeki gerekçesi dikkate alınarak TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” esas alınarak, peşin değer hesabı olarak her yıl %10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanarak hesaplama yapılması gerektiği, bu kapsamda denetime ve hüküm kurmaya elverişli aktüerya bilirkişi … tarafından düzenlenen 04.12.2022 tarihli rapora göre, davacının engellilik oranının %40 ve iyileşme süresinin 9 ay olduğu kabul edilerek yapılan hesaplamalar sonucunda davacının 377.260,32 TL sürekli iş göremezlik zararı, 5.800,09 TL geçici iş göremezlik zararı, SGK sorumluluğunda olmayan bakım gideri 796,50 TL, belgeli tedavi gideri 85,58 TL, belgesiz tedavi gideri 175,00 TL ve ulaşım gideri 690,00 TL olmak üzere toplam 1.747,08 TL hesaplandığı, SGK sorumluluğunda olan belgeli tedavi giderinin ise 304,67 TL olduğu rapor edilmiştir.
İzmir BAM 11.HD’nin 2022/21 Esas ve 2022/1664 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 6100 Sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. madde hükmüne göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava dilekçesinin istem kısmında, davanın açıkça belirsiz davası olarak açıldığının belirtilmemiş olması, açılan davanın kısmi dava olduğunun kabulü için yeterli olmayıp, dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirilerek, davanın niteliği belirlenmelidir.Dava, trafik kazası nedeniyle iş gücü kaybına yönelik maddi tazminat davası olup, dava dilekçesinde davacının kazadan sonra sürekli hastanede tedavi olmak zorunda kaldığı, kaza nedeniyle oluşan beyin travması ve kırıklar nedeniyle sürekli doktor ve hastanelere gitmek zorunda kaldığı ve tedavisinin daha uzun süre devam edeceğinden yargılama sırasında toplanacak delillere ve tedavisinin ilerleyen aşamalarına göre belli olacağının belirtildiği, bu kapsamda davacının tazminat miktarının ancak rapor alındığında belirlenebilecek olması dikkate alındığında davanın belirsiz alacak davası olduğu kanaatine varılmıştır. ( Yargıtay HGK’nun 24.02.2022 tarih ve 2019/11-220 E. – 2022/376 K. Sayılı ilamı da bu doğrultudadır Yine Yargıtay 17 HD 2016/19844 E ve 2019/8286 K sayılı kararında da belirtildiği üzere belirsiz alacak davasında bir kez bedel arttırım dilekçesi bir kez ıslah dilekçesi sunulabilir. Bu kapsamda davacı tarafça Mahkememiz tarafından henüz maluliyet ve kusur raporu alınmadan önce sunulan 03/03/2015 tarihli dilekçenin bedel arttırım dilekçesi olduğu, bu dilekçe ile davacının maddi tazminat istemini 16.213,52 TL yükselttiği, ardından davacı vekilinin 01/02/2021 tarihinde sunduğu ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 169.466,94 TL’ ye yükselttiği anlaşılmıştır.
Davalılar … vekili ve davalı … vekilinin 01/02/2021 tarihinde ıslahla arttırılan miktar yönünden zamanaşımı savunmasında bulundukları, zamanaşımı savunmalarının değerlendirilebilmesi için davacının yaralanması nedeniyle tedavisinin tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, maluliyeti ile ilgili olarak gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavisinin ne zaman sona erdiği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konularında ayrıntılı ve açık şekilde rapor düzenlenmesi için dosyanın … Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kuruluna gönderildiği, alınan 28/02/2022 tarihli raporda davacının kaza nedeniyle görmüş olduğu tedavilerin tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı ve tedavisinin ne zaman sona erdiği hususlarının kişinin tedavi görmüş olduğu birim ve tedavisini düzenleyen hekimlerden sorulmasının gerektiği belirtilmesi üzerine dosyanın davacının tedavi gördüğü … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına gönderildiği, alınan 05/08/2022 tarihli raporda davacının en son olarak ortopedik yaralanmasının (sağ medial malleol kırığı) sekelsiz olarak iyileşmiş olduğu, bu yaralanmanın da davacının Adli Tıp Kurumu’ndaki 05.09.2018 tarihli muayenesi ile tespit edilmiş olduğu anlaşıldığından, vücut çalışma gücü kaybının 05.09.2018 tarihi itibariyle kesin olarak belirlenebilir duruma geldiğinin rapor edildiği görülmüştür.
2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verildiği, davanın aynı zamanda cezayı gerektiren fiilden kaynaklanması nedeniyle 5237 sayılı TCK’da öngörülen 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi süresine tabi olduğu, kaza tarihinin 15.02.2011 olduğu, davanın 02.08.2013 tarihinde açıldığı, ıslahın 01.02.2021 tarihinde yapıldığı, … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 05/08/2022 tarihli rapora göre davacının 05.09.2018 tarihi itibari ile hali hazırda geçirdiği trafik kazası nedeniyle meydana gelen vücut çalışma gücü kaybının kesin olarak belirlenebilir durum geldiğinin belirtildiği, buna göre 2918 sayılı KTK’nın 109/I. Maddesine göre zarar gören davacının zararı tam olarak 05.09.2018 tarihinden itibaren ceza zamanaşımı süresi içinde davasını ıslah ettiğinden ıslahla arttırılan miktar yönünden talebin zamanaşımına uğramadığı anlaşılmıştır.(Yargıtay 4.HD’nin 2021/4765Esas ve 2021/7355 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır).
Her ne kadar … Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu tarafından düzenlen 28/02/2022 tarihli raporda ve … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 05/08/2022 tarihli raporda Mahkememizce istenmediği halde davacının maluliyet oranı hesaplanmış ise de, davacının maluliyet oranının … Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 02/09/2019 tarihli raporda % 40 olduğunun belirtildiği, bu maluliyet oranı yönünden davacı yönünden usulü kazanılmış hak oluştuğundan daha sonra düzenlenen raporlardaki maluliyete ilişkin değerlendirme hükme esas alınmamıştır.
Davalı sürücü …’ın TBK’nın 49.maddesi uyarınca haksız fiil hükümlerine göre, davalı işleten …’in 2918 sayılı yasanın 85. maddesi uyarınca sorumlu oldukları, davalı ZMMS sigortacısının ise KTK.nın 85 ve 91. Maddeleri uyarınca meydana gelen maddi zarardan sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limitiyle sorumlu olduğu anlaşılmıştır.Her ne kadar işleten davalı … … plakalı aracı dava dışı … isimli şahsa sattığını, davalı …’ın da …’ın söförü olduğunu savunmuş ise de, sözkonusu aracın tescil kayıtlarına göre davalı … adına kayıtlı olduğu anlaşıldığından davalı …’in işleten sıfatının devam ettiği anlaşıldığından bu savunmasına itibar edilmemiştir. Davacı vekilinin 01/02/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile, maddi tazminat istemini 169.466,94 TL’ye yükselttiği, davalıların 161.615,10 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 5.800,09TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.747,08TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri olmak üzere toplam 169.162,27TL maddi tazminattan sorumlu oldukları, davalıların SGK’nın sorumluluğunda olan belgeli tedavi gideri olan 304,67 TL’den ise sorumlu olmadıkları, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, davalı sigorta şirketinin 2918 sayılı KTK.nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B 2/2.1. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte kendisine ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde ödeme yükümlülüğü bulunduğu, davacının dava açmadan önce davalı sigortaya başvuru yapmadığından davalı sigorta şirketinin dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, (davanın açıldığı tarih itibariyle henüz dava açmadan önce sigortaya başvuru yapılması gerektiğine dair 14.04.2016 tarih 6704 sayılı yasa değişikliği yürürlükte olmadığı), davalı işleten … ve davalı sürücü …’ın ise ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın kaza tarihi olan 15.02.2011 tarihinden itibaren temerrüde düştüğü anlaşılmıştır.
Dava devam ederken davacı … ‘in 04/01/2023 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçıları olarak eşi …, çocukları …, … ve … ‘ın kaldığı, davacının tüm mirasçılarının duruşmaya katılarak murisin mirasını reddetmeyeceklerini, mirasçılar olarak davayı takip edeceklerini ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerinden davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü 161.615,10 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 5.800,09 TL geçiçi iş göremezlik tazminatı, 1.747,08 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 169.162,27 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden (police limitiyle sınırlı olmak kaydıyla) dava tarihi olan 02.08.2013 tarihinden, davalılar … ve … yönünden ise kaza tarihi olan 15.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacının mirasçılarına miras hisseleri oranında verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
TBK. nun 56/2 maddesindeki “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. ” şeklindeki yasal düzenleme gereğince davacının manevi tazminat talep etme hakkı mevcuttur. Manevi tazminat, 22.06.1966 tarih ve 7/7.sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı’nda da etraflıca açıklandığı üzere, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Zarara uğrayanın manevi ızdırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araçtır.Takdir edilecek manevi tazminet miktarı bir yandan manevi acıları gidermeli, kamuoyu ve sosyal vicdanda kabul görmeli, diğer yandan ise zarar gören açısından zenginleşme aracı olmamalıdır. Kusur oranı, her ne kadar matematiksel anlamda bir indirim yapılmasını gerektirmezse de manevi tazminatın miktarını tayinde önem arz eder.
Davaya konu kaza nedeniyle davacı …’in bedensel bütünlüğünün bozulduğu, %40 oranında maluliyetinin oluştuğu, 9 ay gün iyileşme süreci geçirdiği dikkate alınarak çektiği elem ve ızdırap ile davaya konu trafik kazasında davalı sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olması ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları nazara alınarak davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacının mirasçılarına miras hisseleri oranında verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile,
161.615,10 TL sürekli iş göremezlik tazminatı,
5.800,09 TL geçiçi iş göremezlik tazminatı,
1.747,08 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 169.162,27 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden (police limitiyle sınırlı olmak kaydıyla) dava tarihi olan 02.08.2013 tarihinden, davalılar … ve … yönünden ise kaza tarihi olan 15.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacının mirasçılarına miras hisseleri oranında verilmesine,
2-Davacının davalılar … ve … aleyhine açtığı manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile,
25.000,00TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den kaza tarihi olan 15.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacının mirasçılarına miras hisseleri oranında verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alınması gereken 13.263,22-TL karar ve ilam harcından davacı tarafça yatırılan 2.197,33 TL’nin (174,20 TL peşin harç + 259,81 TL bedel arttırım harcı + 1.763,32 TL ıslah harcı) mahsubu ile bakiye 11.065,89-TL ‘nin (davalı sigorta şirketi 9.640,60 TL ‘sinden sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Dava kısmen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı 3,75 TL vekalet suret harcı, 4.479,00-TL tebligat, posta gideri ve bilirkişi ücreti, 990,00 TL 21.11.2016 tarihli … Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp rapor ücreti, 48,00 TL 14.06.2017 tarihli muayene ücreti, 990,00 TL 17.06.2017 tarihli … Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp rapor ücreti, 125,00 TL 08.12.2021 tarihli bilet ücreti, 580,00 TL 21.07.2022 tarihli … Üniversitesi Adli Tıp rapor ücreti olmak üzere toplam 7.215,75 TL yargılama giderinden davanın kabul oranı nazara alınarak 6.383,76 TL yargılama gideri ile davacı tarafın karşıladığı 24,30 TL başvurma harcı, 174,20 TL peşin harç, bedel arttırım harcı 259,81 TL ve ıslah harcı 1.763,32 TL olmak üzere toplam 8.605,39 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacının mirasçılarına miras hisseleri oranında verilmesine, davacı tarafın fazladan yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasın,
5-Maddi tazminat davası yönünden dava kısmen reddedildiğinden; hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan 304,67-TL vekalet ücretinin davacı mirasçılarından alınarak tüm davalılara verilmesine,
6-Manevi tazminat davası yönünden; dava kısmen reddedildiğinden; hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacı mirasçılarından alınarak davalılar … ve …’e verilmesine,
7-HMK.nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair davacı mirasçıları …, …, …, …, davalı … vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 17/01/2023
Katip …
Hakim …
BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.