Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/98 E. 2023/501 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/98
KARAR NO : 2023/501
DAVA : Elatmanın Önlenmesi (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2023
KARAR TARİHİ : 13/06/2023
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … adına tescilli … ünvanı ile seyahat acentesi faaliyetlerini yürüttüğünü, davalı … Tasarım ve Yazılım Ltd. Şti. İle aralarında markanın sosyal medya yönetimi, dijital pazarlama, tasarım ve yazılım hizmeti adı altında hizmet almak için anlaşıldığını, sözleşme kapsamında alınan bu hizmet karşılığında, hizmet, veri, site ve programların karşılığı olan tüm bedellerin davacı tarafından banka kanalı ile eksiksiz bir şekilde ödendiğini, davacının davalı şirketten yazılım ve dijital pazarlama hizmeti almaya devam ettiği sırada müvekkile ait reklam hesaplarının davalı şirketin bilgi ve tecrübe yetersizliğinden, yürürlükteki yönetmelik ve mevzuatına vakıf olmayışlarından dolayı kısıtlandığını, bu süreçte davacının da şirket yetkilileri tarafından gerçeğe aykırı şekilde bilgilendirildiğini ve marka adına girilen reklamları yanlış görsel ve metin ile birden fazla kere paylaşmış olması sebebiyle hesap block kotasını doldurduğunu, beş defa yanlış reklam girilmesi sebebiyle hesabın kilitlendiğini ve bu durumu davacı şirkete haber vermeyerek halen hizmet bedelini tahsil etmeye devam ettiklerini, bahsi geçen reklam sitesinin kapatılması sebebi ile davacının reklam hizmetlerinden aylarca faydalanamaması sebebiyle davalıların bu kusurlu davranışlarından dolayı zarara uğraması hasabiyle hizmet sözleşmesini haklı sebeplerle feshettiğini karşılığında davalının bunu husumet haline getirdiğini ve hesaplara el koyduklarını belirterek davacıya ait bu hesapların geri verilmesi ve zararların tazmininin istenmesi sebebiyle davalılara İzmir …. Noterliğinin … no’lu ve 24/11/2022 tarihli ihtarnamesinin gönderildiğini fakat şüphelilerinin adresten taşınması sebebiyle ihtarnamenin geri döndüğünü, yine aynı noterlikçe bu kez Ticaret Sicilde bulunan adreslerine … No’lu 02/12/2022 tarihli ihtarname gönderildiğini bununda geri iade edildiğini belirtmiştir. Yine davalı şirket sözleşmeye aykırı davranarak davacıyı zarara uğrattığı ve bu sebeple sözleşmeyi haklı nedenle feshetmesine rağmen şirketin para talep etmeye devam ettiğini ve icra takibi başlattığını, karşılığında arabuluculuğa başvurularak burada da anlaşılamadığını ve işbu sebeplerle açılan davada davacıya ait mail adresleri, sosyal medya hesapları, crm sistemi, web sitesi, reklam hesaplarının ve arşivlerinin davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile yapılan anlaşmaya istinaden davalı şirketin hizmetlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, davacı yanın diğer tüm iddialarının yanı sıra özellikle mail adresleri, sosyal medya hesapları, crm sistemi, web sitesi, reklam hesapları ve alan isimlerine hukuka aykırı bir şekilde el koydukları iddialarının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacı yanın gerçekleri saptırmaya yönelik olarak beş defa yanlış reklam girilmesi ile hesabın kısıtlanması sonucunun doğduğunu, bahsi geçen reklam sitelerinin kapatılması sebebi ile reklam hizmetlerinden aylarca faydalanamadığını ve büyük bir zarara uğradığını iddia etmesinin dava ile ilgisinin olmadığını, ilgili reklam hesabının ilk olarak 18 Haziran 2022 tarihinde davacı tarafın İzmir … Hastanesi ile bir çözüm ortaklığının olmamasına rağmen web sitesi ve sosyal medya paylaşımlarında İzmir … Hastanesinin logosunu ekletmesi sonrası İzmir … Hastanesinin … ve … platformlarından haklı olarak yaptığı şikayetler üzerine askıya alındığını, davacı yanın ödemesi gereken 10.620 TL faturayı ödememesi üzerine davalı tarafından icrai takip başlatıldığını ve ödemelerin icra işlemi ile alındığını, özetle davalı şirketin davacı taraf ile olan anlaşmaları gereği tüm edimlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini ve herhangi bir zarara sebebiyet vermediğinden mahkemenin görevsizliği ile dosyanın Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, davanın eda davası olarak açılmasından dolayı davanın tespit davası olması gerektiğinden usulden reddini, davacının icra edilebilirken uzak somut gerçeklerle uyuşmayan davalı şirket bünyesinde bulunmayan taleplerine yönelik davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR: – Davalı hakkında İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya cevap verilmiştir.
GEREKÇE : Dava, elatmanın önlenmesi ve iade davasıdır.
HMK.nun 114/c.maddesinde mahkemenin görevi dava şartı olarak sayılmıştır.
Yine HMK.nun 115/1. Maddesi uyarınca “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.”
Bu kapsamda dosya mahkememizin görevli olup olmadığı yönünden incelenmiş aşağıdaki hususlar tespit olunmuştur.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun Kapsam başlıklı 1/A maddesinde ” (Ek: 21/2/2001 – 4630/2 md.) Bu Kanun, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo ve televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını, bu haklara ilişkin tasarruf esas ve usullerini, yargı yollarını ve yaptırımları ile Kültür Bakanlığının görev, yetki ve sorumluluğunu kapsamaktadır. ” ,Tanımlar başlıklı 1/B maddesinde Bu Kanunda geçen tanımlardan; a) Eser: Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini…”, Fikir ve sanat eserlerinin çeşitleri: İlim ve edebiyat eserleri başlıklı 2. Maddesinde “1. (Değişik: 7/6/1995 – 4110/1 md.) Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımlar”… Tecavüzün ref’i davası başlıklı 66. Maddesinde ” Manevi ve mali hakları tecavüze uğrıyan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini dava edebilir. Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir. Tecavüz edenin veya ikinci fıkrada yazılı kimselerin kusuru şart değildir. Mahkeme, eser sahibinin manevi ve mali haklarını, tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını ve tecavüzün ref’i halinde tecavüz edenin düçar olması muhtemel zararları takdir ederek halin icabına göre tecavüzün ref’i için lüzumlu göreceği tedbirlerin tatbikına karar verir. Eser sahibi, ikamet ettiği yerde de tecavüzün ref’i ve men davası açabilir.” Tecavüzün men’i davası başlıklı 69. Maddesinde “Mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir. Vakı olan tecavüzün devam veya tekrarı muhtemel görülen hallerde de aynı hüküm caridir. Görev ve ispat başlıklı 76. Maddesinde ” Bu Kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan dava ve işler ile bu Kanundan kaynaklanan ceza davalarında görevli mahkeme, Sınai Mülkiyet Kanununun 156 ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen mahkemelerdir.” hükmüne 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanunun Görevli ve yetkili mahkeme başlıklı 156. Maddesinde “Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. “hükümleri bulunmaktadır.
Somut olaya gelince; davacı şirketin davalı şirket tarafından hukuka aykırı bir şekilde el konulan; davacının şahsına ve markasına ait,davacının adına alınan ve yaklaşık iki senedir kullanılan mail adresleri, sosyal medya hesapları, crm sistemi, web sitesi, reklam hesaplarının ve arşivlerinin davacıya verilmesini talep ettiği, davacıya ait olduğu iddia edilen programların her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları olması nedeniyle 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca eser niteliğinde olması ve aynı Kanunun 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanununa yapmış olduğu atıf nedeniyle görevli Mahkemelerin Fikrî Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın mahkememizin GÖREVSİZ olması nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20. maddesi gereğince karar verildiği anda kesinse bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili İZMİR FİKRÎ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi gereğince davaya gönderme kararından sonra görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerini görevli mahkeme tarafından hükmedilmesine, davaya görevli mahkeme tarafından devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememiz tarafından yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. maddesi uyarınca 2 haftalık süresi içinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu şeklinde karar verildi. 13/06/2023

Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı