Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/79 E. 2023/115 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/109 Esas
KARAR NO : 2022/1124

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 28/01/2022
KARAR TARİHİ : 29/12/2022

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı karşı tarafın, davacı şirkete ekteki 4 fatura dan dolayı ödemeler düştükten sonra bakiye 52.999,00 TL ve bu tarihten itibaren ticari faiz borcu olduğunu, davacı tarafça anılan faturalardan doğan alacağın tahsili amacıyla, İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün ……Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı vekili aracılığıyla itiraz ederek takibi durdurduğunu, kanun gereği il hakem heyetine başvuru yapıldığını, davacı tarafça kanun gereği İZMİR İL HAL HAKEM HEYETİ BAŞKANLIĞINA 22/09/2021 tarihinde başvurduklarını, alacaklarının tespiti ve ödenmesi amaçlı talep yazılarına, başkanlık tarafından 23/11/2021 tarih ve ………….sayılı cevap yazısı ile mevcut olan alacağın tespit edildiğini, her ne kadar il hal hakem heyeti alacağı olduğunu, hal yasası gereği borçlu olmadığının ispat yükü borçluda olduğunu kabul ederek ve hallerden gelen yazılarla alacağı tespit etselerde, olayın hukuka geçtiğinden mahkemeler yerine geçerek karar veremeyeceğini, beyan etmesi üzerine işbu dava açılmak zorunda kaldıklarını belirterek bu sebeplerle, hiçbir dayanağı bulunmayan haksız ve yersiz yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, haksız yere itiraz eden borçlu olan davalının %20 den az olmayacak şekilde icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR: İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyası UYAP’tan celp edilmiştir.
Kütahya Esnaf ve Ticaret Sanatkarlar Sicil Müdürlüğü’nden davalı tarafın esnaf ve sanatkar olup olmadığına dair bilgiler celp edilmiştir.
Kütahya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden davalı tarafın tacir olup olmadığı hususunda bilgiler celp edilmiştir.
İzmir Şirinyer Vergi Dairesi’nden davalı tarafın BA ve BS formları celp edilmiştir.
İzmir İl Hal Hakem Heyetinden……sayılı dosyası celp edilmiştir.
Kütahya Defterdarlığı 30 Ağustos Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden BA ve BS formları celp edilmiştir.
Bilirkişi ……’dan 10/06/2022 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Kütahya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak bilirkişi …….’den 01/10/2022 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
GEREKÇE :
Dava; Alım satım ilişkisi kapsamında ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Öncelikle taraflar arasında hukuki ilişki olup olmadığı, varsa hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeble de davacı ve davalının ileri sürmüş olduğu iddialar, vakıalar ve bunları ispat edip etmedikleri ve ispat yükünün kimde olduğu hususuna değinmekte yarar vardır.
HMK. 190. maddesi “”İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” hükmü mevcuttur.
İleri sürülen bir önermenin doğruluğu hususunda kanaat oluşturmak için bir nedenselliğin ortaya konulması olarak tanımlanabilen ispat, yargılama hukuku açısından dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir.
İspatın konusu olan vakıalar, hukuk açısından doğrudan önem taşıyan veya dolaylı olarak önem taşıyan vakıalar olarak ayrılabilir. Hukuk açısından doğrudan önem taşıyan olaylar; hukuken hakların ve hukuksal ilişkilerin doğumu, değişmesi, işlemez duruma gelmesi, doğumunun engellenmesi veya doğduktan sonra düşmesine yol açan olaylardır. Hukuk açısından dolayısıyla önem taşıyan ve “emareler (belirtiler) ” olarak da tanımlanan olaylar ise; hak ve hukuksal ilişkilerde yukarıda belirtilen durumların meydana gelmiş olduğu, kendilerinden olağan yaşam deneyimleri kuralları uyarınca anlaşılabilen, bir başka deyişle bir eylemsel karine bağının kurulmasına olanak veren olaylardır. Emareler, ancak hâkimin delilleri serbestçe değerlendirme (takdir) serbestisinin bulunduğu (HMK. madde 198), bu serbestinin özel kurallar ile sınırlanmamış olduğu (HMK. madde 200 ve 201 gibi) durumlarda ispat konusu olabilir. (Bilge Umar; (1980), İspat Yükü, (2. Baskı), Büyükçekmece, Kazancı Matbaacılık Sanayi. sf. 19.)
İspatın, doğrudan delil göstererek ispat ve dolaylı ispat olarak ayrıma tabi tutulup, dolaylı ispatın emareler ile ispat olarak değerlendirildiği, bu kapsamda emareyi bir delil vasıtası olarak değil, ispata yardımcı, kanuni maddi unsura uymayan yabancı vakıalar olarak nitelendirildiği de görülmektedir. (M. Kamil Yıldırım; (1990), Medeni Usul Hukukunda Delillerin Değerlendirilmesi, İstanbul, Kazancı Kitap Ticaret. sf. 120, 121.)
İspat yükü belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinin anlaşılamaması, yani olayın ispatsız kalması yüzünden hâkimin aleyhte bir kararıyla karşılaşma tehlikesidir. Bu tanımda asıl davayı kaybetmek tehlikesinden değil, hâkimin aleyhte bir kararı ile karşılaşma tehlikesinden bahsedilmesi dikkate değerdir. Zira yalnızca davanın asıl konusu bakımından değil, aynı zamanda bir ön sorun veya bir ara sorun hakkında da iki tarafın birbirine zıt olarak ileri sürdükleri olayların hiçbirinin ispat edilememesi olasılığı vardır. Bu durunda hâkimin yapacağı iş söz konusu sorun bakımından ispat yükünü taşıyan tarafın, o sorunda ileri sürdüğü istemi reddetmek olacaktır.(Umar; İspat Yükü, sf. 3)
İspat yükü taraflar için bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Bilâkis kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; meselâ, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir.(Kuru; Arslan; Yılmaz; sf. 370.)
Davacı dava dilekçesinde, davalı karşı tarafın, davacı şirkete ekteki 4 fatura dan dolayı ödemeler düştükten sonra bakiye 52.999,00 TL ve bu tarihten itibaren ticari faiz borcu olduğunu, davacı tarafça anılan faturalardan doğan alacağın tahsili amacıyla, İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı vekili aracılığıyla itiraz ederek takibi durdurduğunu, kanun gereği il hakem heyetine başvuru yapıldığını, davacı tarafça kanun gereği İzmir İl Hal Hakem Heyeti Başkanlığına 22/09/2021 tarihinde başvurduklarını, alacaklarının tespiti ve ödenmesi amaçlı talep yazılarına, başkanlık tarafından 23/11/2021 tarih ve …… sayılı cevap yazısı ile mevcut olan alacağın tespit edildiğini, davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış olup, İcra dosyasına sundukları itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz ettiklerini ayrıca İzmir İcra Dairelerinin yetkisiz olduğunu, yetkili icra Dairesinin Kütahya İcra Daireleri olduğu beyan ederek taraflar arasında ticari ilişkinin varlığını inkar etmiştir. Davacı taraf ticari ilişkiyi ispat yükü altında olup davalı davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
Davalının İcra dairesinin yetkisine itiraz etmesi nedeniyle öncelikle Mahkememizin yetkisine yönelik inceleme yapılmıştır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ifa yeri başlıklı 89. Maddesinde Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır; Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir. Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir.
” hükmüne amirdir.
Dava konusu borcun faturadan kaynaklanan para borcu olması, para borçlarının ödeme yerinin alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinin yetkili olması nedeniyle davalının yetkiye yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafın ticari defterlerini dosyaya sunmaması nedeniyle ticari defterler üzerinde inceleme yapılamamış olup davacı tarafın usulüne uygun tutulmuş defter ve belgelerine göre karar verileceğinin HMK. 220/3 uyarınca ihtarına yönelik tebligatın davalıya tebliğ edildiği, bilirkişi raporunda davalının Kütahya Ticaret Sicil kaydının bulunduğu belirtilmiştir.
Dosyaya sunulan 14/07/2022 ek bilirkişi raporunda ” Davacının davalıya 2020 yılında 60.499,00 TL tutarında 4 adet fatura düzenlediği,
davalının davacıya banka aracılığı ile 7.500,00 TL ödemede bulunduğu, bu ödemeden
sonra davacının davalıdan 52.999,00 TL tutarında alacağının kaldığı ve bu alacağın 2021
yılına devrettiği, 2021 yılında davalı tarafından yapılan bir ödemenin bulunmadığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 52.999,00 TL alacaklı olduğu, takibin asıl
alacağının da bu tutar üzerinden başlatıldığı”nın tespit edildiği anlaşılmakla, davacının dava dilekçesinde talep ettiği miktarın davacı ticari defterlerinde de yer alması ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının iddiasını ispatlamış olması nedeniyle itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK.’nın 67/2. Fıkrasına göre ;bir davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
Kanuni düzenlemeye göre davalı borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilebilmesi için takip tarihi itibari ile itirazında haksız bulunması yeterlidir. Diğer bir anlatımla kötüniyetli olması alacaklı bakımından getirilmiş bir koşuldur. Ancak itirazın haksızlığı tek başına icra inkar tazminatına hükmedilmesine elverişli değildir. Yani bu tazminata hükmedilmesi için takip konusu alacağın belirli, sabit olması, borçlu tarafından bilinmesi veya tayin ve tahkik edilmesinin mümkün nitelikte bulunması, hakimin takdirine bağlı olmaması gerekir. (Yargıtay HGK 13/12/1967 Tarih, 9/1344- 615) Diğer bir anlatımla alacağın likit ve belli olması gerekir.
Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasında davalının; 52.999,00 TL alacaktan oluşan borca ilişkin İTİRAZIN İPTALİ ile TAKİBİN DEVAMINA,
2-Alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.620,36 TL nispi harçtan, peşin alınan 590,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.030,20 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına.
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 590,16 TL peşin harç olmak üzere 670,86 TL’sinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 358,208 TL tebligat ve posta gideri ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.858,20 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
6-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
8-Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.
20/02/2023

Katip …
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza