Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/521 E. 2023/530 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/521
KARAR NO : 2023/530
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/06/2022
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
Mahkememizin … Esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verilen İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası tefrik edilerek dosya üzerinden yapılan incelemesi sonucunda
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 23/11/2005 tarihinde “Ortaklık Mukavelesi” düzenlendiğini, ortaklık ile ilgili hesapların üçer aylık dönemlerde görüşüleceğinin ve hesap sonrasında kar çıkmış ise payları oranında derhal ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin ortaklık payının % 15, davalının ortaklık payının ise % 85 olarak belirlendiğini, sözleşme kapsamında müvekkilinin bütün portföyünü davalı şirkete devrettiğini ve defter tutma yükümlülüğünün davalı şirkete yüklendiğini, kar payının ödenmemiş olması nedeniyle İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas sayılı davanın açıldığını, bu mahkemenin defterleri davalıdan istediğini ancak davalının sunmadığını, defterlerin sunulmaması kadar defterlerin tutulmamasının da müvekkilini zarara uğrattığını, yapılan sözleşmeye göre davalının defter tutmayışının müvekkili şirketi zarara uğrattığını belirterek, müvekkili şirketin TBK 631. maddesi kapsamında hakkının güvence altına alınabilmesi için telafisi mümkün olmayacak zararların engellenmesi adına ortaklık defter ve kayıtları hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesine; defterlerin tutulduğunun anlaşıldığı takdirde ortaklığa ait kayıtların mali müşavir veya avukat nezdinde ortaklığın işleyişi hakkında bilgi alma, defter ve kayıtlarını inceleme, bunlardan örnek alma ve mali durumu hakkında özet çıkarma yetkisi verilmesini, bunun mümkün olmaması halinde müvekkili şirket yetkilisine yetki verilmesini; müvekkilinin davalı şirketten alacağının tespitine ve tazminine karar verilmesini; defterlerin mevcut olmaması durumunda ise 2005 yılına ilişkin ortaklık sözleşmesi kapsamında işlerin günümüzde de devam ettiğinin hesaba katılarak müvekkili alacaklarının tespiti ve tazmini için bilirkişi incelemesine başvurulmasına ve sözleşme kapsamında her gecikilen gün için cezai şartın hesaplanmasına; şimdilik 10.000,00 TL ile sınırlı kalmak kaydıyla müvekkilinin zararlarının tazminine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili ayrı ayrı vermiş olduğu cevap dilekçeleriyle; davacı taraflar arasında hiçbir zaman işlememiş, cari hale gelmemiş ve hukuki hayatta var olmayan bir sözleşme ile kötü niyetli olarak haksız isteklerde bulunulduğunu, 17 yıl önce imzalanmış ve senelerdir hiçbir aksiyon alınmamasına ve cari hale gelmemesine rağmen işlediğini iddia ettiği ve gerçekte taraflar arasında hiçbir zaman cari olmayan bir sözleşmenin sunularak müvekkili şirketin gelirlerinden, tanınırlığından faydalanmaya, haksız şekilde gelir elde edilmeye çalışıldığını, davacının sözleşmenin işlediğini ispatlayamadığını, sözleşmenin ekinde yer alan portföyün kendisine ait olduğunu daha önce ispatlayamayan davacının bu davayı açmasının kötü niyetli olduğunu, bu davanın davacının dördüncü davası olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, davacı taleplerinin belirsiz olduğunu, dilekçedeki konu ve istek sonucunun örtüşmediğini, harca esas değer gösterilmediğini, davalı tarafın bu davadaki isteklerini İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı davasında da ileri sürdüğünü, ancak iddialarını ispatlayamaması nedeniyle davanın reddedildiğini, halen davanın istinaf aşamasında olduğunu, arabuluculuk sürecinin usulüne uygun tamamlanmadığını, davanın açılmasında hukuki yararın bulunmadığını, sözleşmenin hiçbir zaman işlemediğini, sözleşmenin bir an için işlediği varsayımında bile kurulan ortaklık süreli olduğundan sürenin bitmesiyle ortaklığın kendiliğinden son bulduğunu, alacakların ve ortaklığa bağlı hakların zaman aşımına uğradığını, davacının herhangi bir hak için 17 yıl beklemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere sözleşmenin süresi dolduğundan sözleşmeye bağlı tüm hak ve alacakların zaman aşımına uğradığını, davacı tarafın kendi defterlerini sunmadığını, sözleşmeye konu portföyün davacıya ait olduğunu davacının ispat edemediğini belirterek davanın usulden ve esastan reddine, davalı ve vekili hakkında HMK’nın 329. Maddesi uyarınca disiplin para cezasına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından; “davacı tarafça davalı ile arasında düzenlediği 23/11/2015 tarihli ortaklık sözleşmesi uyarınca uğradığı zarar nedeniyle tazminat ve cezai şart bedelinin tahsiline yönelik olarak davalılar hakkında dava açıldığı, mahkemelerinin dosyası ile davacı tarafından davalı hakkında tarafların ortak olduğu adi, ortaklığın tasfiyesine yönelik olarak açılmış bulunan şirket hakkında İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası arasında fiili ve hukuki bağlantı olduğu, her iki dosyadaki uyuşmazlığın adi ortaklıktan kaynaklandığı, mahkemelerinin dosyasında istenen tazminat ve cezai şart alacağının adi ortaklığın tasfiyesi kapsamına alınması gerektiği, adi ortaklıktan kaynaklanan hak ve borçların tamamının ve bu kapsamda fesih ve tasfiye davası devam ederken ileri sürülecek alacak iddiasının da İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki tasfiye sürecinde incelenerek tasfiye kapsamına alınması gerektiği, aksi halde tam bir tasfiyeden söz edilemeyeceği” gerekçesiyle 08/06/2023 tarihli … Esas ve … Karar sayılı birleştirme kararı verilmiştir.
Mahkememizce öncelikle her iki dava dosyasının birleştirilmesi gerekip gerekmediği konusu üzerinde durulmuştur. Bu kapsamda da birleştirilen İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyası mahkememizin … Esas sayılı dosyasından tefrik edilerek mahkememizde … Esas sayısını almıştır.
Yapılan değerlendirmeye göre; İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dava dosyasında davacı … Reklam Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davalılar … Reklam Paz. A.Ş., …, … ve … hakkında açılan davada davacı tarafça “taraf şirketler arasında 23/11/2005 tarihinde adi ortaklık sözleşmesi düzenlendiği, defterlerin davalı tarafça tutulması konusunda anlaşmaya varıldığı, davalının defterleri tutmayarak davacıyı zarara uğrattığı, defterleri gereği gibi tutmakla yükümlü olan kişilerin davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri olduğu” hususları ileri sürülerek, defterlerin tutulduğu anlaşıldığı takdirde ortaklığa ait kayıtların mali müşavir veya avukat ortaklığın işleyişi hakkında bilgi alma, defter ve kayıtları inceleme, bunlardan örnek alma ve mali durum hakkında özet çıkarma yetkisinin verilmesine, davacının davalı şirketten alacağını tespitine ve tazminine, defterlerin mevcut olmaması halinde ise 2005 yılına ilişkin ortaklık sözleşmesi kapsamında işlerin günümüzde de devam ettiği hesaba katılarak davacının alacaklarının tespiti ve tazmini için bilirkişiye başvurulmasına ve sözleşme kapsamında her gecikilen gün için cezai şartın hesaplanmasına, şimdilik sadece 10.000,00 TL ile sınırlı kalmak kaydıyla davacının zararlarının tazminine karar verilmesi istenmiştir. Mahkememizdeki davada ise davacı ve davalı şirket arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi istenmiştir. Taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi var ise de; İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davada çekişme konusu bir alacak bulunmaktadır. Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin birçok emsal kararında tasfiyenin tarafların seçecekleri ya da bu mümkün olmazsa mahkemenin görevlendireceği tasfiye memuru/memurları ile yürütüleceği ve mahkemece sonuçlandırılacağı belirtilmiştir. Ortada İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde yargılama konusu edilen çekişmeli bir alacak iddiası var iken ve bu konuda herhangi bir karar verilmemişken mahkememizdeki bu dosyada tasfiye memurunun bu alacağın varlığını olumlu ya da olumsuz olarak değerlendirmesi, buna bağlı olarak da tasfiye kapsamına alıp almayacağını belirlemesi mümkün değildir. Birleştirilen davada davacı tarafın iddia ettiği alacağın olup olmadığının belirlenmesi tasfiye memuruna değil hakime ait bir görevdir. Örnek tüm kararlarda tasfiye memuru/ memurları tarafından üç aşamalı olarak yapılacak değerlendirmenin ikinci aşamasında “ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığının (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmesi gerektiği” belirtilmiştir. Burada kastedilen, çekişmeli (yargılama konusu) bir alacakla ilgili olarak tasfiye memuru tarafından değerlendirme yapılması değildir. Yapılması gereken, yargılama konusu alacağın mahkeme tarafından belirlenmesi, karara bağlanması ve bu alacak netleştikten sonra tasfiyeye dahil edilmesidir. Bu noktada da; mahkememizin yapacağı işlem söz konusu alacak iddiası ile ilgili olarak İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilecek kararı beklemek olacaktır. Kaldı ki; birleştirilen dosyada gerçek kişi davalılar da bulunmakta olup, alacak iddiası dışında defter ve belgelerin incelenmesi gibi dava konusu edilmiş istek de bulunmaktadır. Bu koşullarda dosyanın iadesine ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜ ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Mahkememiz dosyası ile birleştirme kararı verilen İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının (tefrik sonrası … Esas sayılı) HMK’nın 166. maddesi gereğince birleştirilme koşulu bulunmadığından, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının mahkemesine gönderilmesine (iadesine),
2-Davanın esas kaydının bu şekilde kapatılmasına,
Dair; tarafların yokluklarında dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 22/06/2023

Başkan…
¸E-imza
Üye…
¸E-imza
Üye…
¸E-imza
Katip…
¸E-imza