Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/478 E. 2023/508 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/478
KARAR NO : 2023/508
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 09/06/2023
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirketin, davalı bankaların kurumsal müşterisi olduğunu, 14/01/2022 günü mesai bitiminde o dönemki çalışanlardan …’nın davalı bankaların 1 yılı aşkın zamana yayılan ihmaller zincirinden faydalanarak müvekkili şirketin hesaplarında yetkisizce işlemler gerçekleştirdiğini, müvekkilinin banka hesaplarından şahsi banka hesabına ve kredi kartlarına yüksek tutarlı para transferleri yapıldığının fark edildiğini, aynı gün kolluk güçlerine ve devamında Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunulduğunu, soruşturma başlatıldığını, davalı bankaların, yetkili olmayan çalışan …’nın ilettiği usulsüz talimatları ve bu talimatlardaki imzaların gerçekliğini denetlemediklerini, ilgili talimatların asıl nüshalarının alınmadığını, üst üste ve yüksek tutarlı para tranferleri şüphe uyandırmasına rağmen bankalarca sessiz kalındığını ve talimatların herhangi bir yetkili onayı alınmadan yerine getirildiğini, imza yetkisi olmayan bu çalışanın isteği üzerine müvekkilinin banka hesaplarında internet bankacılığı ve mobil bankacılık işlemleri yapmak üzere yetki verildiğini, bu yetkiyi vermek için bu çalışanın isteğinin yeterli görüldüğünü, yetki verilirken de müvekkili şirketin imza yetkililerinden hiçbir teyidin alınmadığını, belge asılları alınmadan işlem gerçekleştirildiğini ve yetki verildikten sonra müvekkili şirketin imza yetkililerinin bilgilendirilmediğini, böylelikle bu çalışanın şahsi banka hesaplarına ve kredi kartlarına yüksek tutarda para transferleri ve ödemeler yaparak yüksek tutarda parayı uhdesine geçirmesine zemin hazırlandığını, davalı bankaların bir güven kurumundan ve basiretli tacirden beklenen özeni göstermediklerini, müvekkili şirket ile bankalar arasında düzenlenen sözleşmelerden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, kanundan kaynaklanan objektif özen yükümlülüğünün ihlal edildiğini, müvekkilince bankalara yapılan başvurulara kayıtsız kalındığını, …’nın müvekkili şirket nezdinde 17/06/2019 tarihinden iş sözleşmesinin feshedildiği 14/01/2022 tarihine kadar muhasebe sorumlusu olarak çalıştığını, …’nın görev tanımının “müvekkili şirket bünyesindeki satış faturalarının gönderiminin takibi, dönem sonlarında müşteri mutabakatlarının yapılması, ödemeler için müşterilerle iletişime geçilmesi, ay sonu kapanışlarına destek olunması, kredi limitlerinin izlenmesi” gibi olağan ve rutin muhasebe işlemlerinin gerçekleştirilmesi olduğunu, kendisinin yönetici unvanına haiz olmayan, imza yetkisi olmayan, muhasebe ekibinde günlük işleri yapmakta görevli olan bir personel olduğunu, söz konusu dönemdeki imza yetkililerinin çift imza ile işlem yapmak üzere …, … ve … isimli kişiler olduğunu, …’nın imza veya temsil yetkisinin bulunmadığını, bu hususun davalı bankalar nezdinde bulunan imza sirkülerinden ve ticaret sicil gazetesi ilanlarından sabit olduğunu, bu kişiye herhangi bir vekaletname de verilmediğini, …’nın 01/01/2021 ile 14/01/2022 tarihleri arasında müvekkilinin … üzerindeki hesabından … ve … Bankası üzerindeki hesaplarına yaklaşık 70 adet para transferini gerçekleştirdiğini, bu transferlerin toplam tutarının 55.566.470,00 TL olduğunu, …’nın ilk aşamada müvekkili şirketin imza yetkililerinin imzalarını bilgisayar üzerinden kopyalayarak para transferlerine ilişkin talimatlar hazırladığını ve bunları … yetkililerine faks yoluyla gönderdiğini, …’in bu işlemden şüphelenmediğini ve talimatların ıslak imzalı suretlerinin müvekkilinden istenmediğini, …’nın 30/11/2021 tarihinde … yetkililerine müvekkili şirketin hiçbir yetkilisini yazışmaya dahil etmeden bir e-posta gönderdiğini ve …’nin kendisini elektronik bankacılık işlemleri için yetkilendirilmesini istediğini, bu yetki formu ile …’ya şirket hesapları üzerinde sınırsız bir yetkinin tanındığını, … yetkililerinin imza veya temsil yetkisinin olup olmadığını veya bankacılık işlemleri için vekaletnamesinin olup olmadığını kontrol etmediğini ve bu yetkinin sorgulanmadığını, elektronik bankacılık hızlı tanım formunu huzurda imzalanmaksızın işleme soktuğunu, …’nin bu süreçte yüz yüze veya uzaktan kimlik doğrulama prosedürlerinden herhangi birini de gerçekleştirmediğini, ıslak imzalı formun suretini hiçbir zaman müvekkili şirketten istemediğini, yine …’nın 30/11/2021 tarihinden 14/01/2023 tarihine kadar …’den aldığı yetkiyle ilk aşamada … nezdindeki hesaplardan … nezdindeki hesaplara aktardığı 21.500.000,00 TL’nin banka ücret ve komisyonları dahil olmak üzere 19.449.237,00 TL’sini kendi adına kayıtlı banka hesaplarına ve kredi kartlarına aktardığını, bu transferleri günlük 2.000.000,00- 4.500.000,00 TL tutarına ulaştığını, tek sefere 4.500.000,00 TL’lik para transferi de yaptığını, bu işlemlerin … bankası nezdinde 2020 ve 2021 yılı boyunca yapılan işlem hacimlerinin neredeyse 300 katı olduğunu, bankaların ihmalleri ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları sebebiyle haksız para transferi zinciri olduğunu, 14/01/2022 tarihinde …. yetkilisinin müvekkili şirket genel müdürünü arayarak “…’nın, şahsi hesabına para transferi yapılması yönünde talimat verdiğini” bildirdiğini, müvekkili şirket yetkililerinin aynı gün Gaziemir İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne başvurduğunu, … hakkında yakalama kararı çıkarıldığını, haksızca uhdesine geçirdiği tutarlardan bir kısmını müvekkili şirket temsilcisine polis nezaretinde iade ettiğini, şikayet üzerine İzmir … Asliye Ceza Mhakemesi’nde … Esas numarası ile ceza davası açıldığını, halen derdest olduğunu, …’in ve ….’nin ihmalleri ve yasal yükümlülüklerini ihlal etmesi nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı zararın …’nın iade ettiği bir miktar para da göz önünde bulundurulduğunda 8.613.077,00 TL tutarında olduğunu, davalı bankalara ihtarnameler gönderilerek zararların tazmin edilmesinin istendiğini, bankaların sebep oldukları zararı gidermek için hiçbir çaba sarf etmediğini, arabulculuk sürecinde de anlaşmaya varılamadığını, Türk Borçlar Kanunu yönünden davalı bankaların kendilerine tevdi edilen mevduata ilişkin hasardan dolayı sorumlu olduklarını, davalı bankaların sözleşmesel yükümlülüklerini ve tedbir alma yükümlülüklerini ihlal ettiklerini belirterek, maddi ve manevi tazminat isteme hakkı saklı kalmak kaydıyla davalıların hukuka aykırı ve özen yükümlülüğünü ihlal eden eylemleri sonucunda müvekkili şirketin uğradığı 8.613.077,00 TL zararın 23/12/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; bankacılık işleminden kaynaklanan tazminat davasıdır.
6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde dava şartları sayılmıştır. Maddenin “c” bendine göre “mahkemenin görevi” de dava şartlarındandır.
Aynı kanunun 115/1. maddesinde; “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Öncelikli olarak uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin görevli olup olmadığı hususu incelenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1-f maddesinde; “Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.” denmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinde; “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. (2) Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 25/11/2021 tarihli 1232 karar sayılı kararı ile; “…Asliye ticaret mahkemelerine gelen işlerin vasıf ve mahiyeti itibarıyla çeşitli olması, bu çerçevede finans davalarının yoğunluğu ve niteliklerinin farklı olması göz önünde bulundurularak, gerek uygulama birliğinin sağlanması, gerekse etkinlik ve verimliliğin artırılması ile ihtisaslaşmanın önemi nazara alınarak, finans davalarında iş dağılımı bakımından iki veya daha fazla dairesi bulunan mahallerde ihtisaslaşmaya gidilmesinde fayda olacağı değerlendirilmiştir. Kanuni düzenlemelerden ya da Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun kararlarından kaynaklı olarak, asliye ticaret mahkemesinin hangi dairelerinin iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları gibi davalar dolayısıyla gelecek işlere ilişkin ihtisas mahkemesi sıfatıyla bakacağı gözetilerek, aynı dairelerde iş yoğunluğu oluşmaması bakımından finans davalarına olabildiğince farklı dairelerde bakılmak üzere ihtisas mahkemeleri belirlenmiştir.
Bu itibarla; 1) 13/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden, 2) 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinden, 3) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142. maddesinde düzenlenenler hariç), 4) 23/02/2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ndan, 5) 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’ndan, 6) 06/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan, 7) 20/06/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’dan Kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere; İzmir’de yedi asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin bakmasına, bu kapsamda görülmekte olan dava ve işlerin iş bölümüne dayanılarak mezkûr mahkemelere gönderilmemesine, 15/12/2021 tarihinden itibaren gelecek yeni dava ve işlerin ise anılan ihtisas mahkemelerine tevzi edilmesine ve dosya sayısına göre genel tevziden de iş verilmeye devam edilmesine” karar verilmiştir.
Somut olayda; davacı şirketin davalı bankalar nezdinde bulunan hesaplarındaki paranın dolandırıcılık yolu ile başka hesaplara aktarıldığı ve bankaların zarardan sorumluluğunun bulunduğu ileri sürülmüştür. Eldeki davada Bankacılık Kanunu çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiğinden ve bu nedenle de taraflar arasındaki uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 4/1-f maddesinden kaynaklandığından, 6100 sayılı TTK’nın 5/2 maddesi gereğince Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 25/11/2021 tarihli 1232 karar sayılı kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan kaynaklanan ticari davalarda 6 numaralı Asliye Ticaret Mahkemesinin münhasıran görevlendirilmesi nedeniyle davaya İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılması gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine, dava dosyasının İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM;
Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacı tarafça açılan bu davaya bakmakla görevli mahkemenin İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi (Finans Mahkemesi sıfatıyla) olması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının …liğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme isteğinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne (Finans Mahkemesi sıfatıyla) GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Karar örneğinin taraflara tebliğine,
Dair; tarafların yokluklarında, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/06/2023

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza