Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/446 Esas
KARAR NO : 2023/733
DAVA : Menfi Tespit (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/06/2014
KARAR TARİHİ : 28/09/2023
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın, davacı aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, takibin kesinleşmesinden sonra davalı tarafça haciz işlemi yapıldığını, bunun üzerine davacının banka hesaplarından, davalı tarafa 29/09/2010 tarihinde 15.000,00 TL, 07/10/2010 tarihinde 140.000,00 TL’nin gönderildiğini, davalı tarafın kötüniyetli davranarak, davacı taraftan haricen tahsil ettiği bu paraları icra dosyasına bildirmediğini, icra dosyasının açık bırakıldığını, bu suretle davacı taraftan haksız para tahsiline çalışıldığını, banka hesabındaki haczin de kaldırılmayıp, davacı tarafın banka nezdinde borçluymuş gibi muamele görmesine neden olduğunu, takip tarihinin 2009 olmasına rağmen, dosyanın 2010 yılında işlem görmediği için düşürülüp, 2013 yılında yenilendiğini, takibe dayanak kambiyo senedinin (bononun) zamanaşımı süresinin de dolduğunu, bu nedenlerle, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden yapılan haciz işleminin ve takibe dayanak bono zamanaşımına uğradığından icra takibinin iptaline, borcun takip sonrasında ödenmiş olmasına rağmen haksız ve kötüniyetli olarak takibin yenilenerek devam ettirilmesi nedeni ile haciz miktarının %40’ından aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle kesinleşmiş takip sonrasında ödeme yapılmış ve süresi içerisinde bir menfi tespit davası açılmamış olması nedeniyle davanın esasa girilmeden reddine karar verilmesi gerektiğini, diğer yandan, davacı tarafın yapmış olduğu ödemelerin takibe konu bono nedeniyle yapılmayıp, davalı tarafın temsilciliğini yaptığı … Ltd. Şti. ile davacı taraf ile arasında akdedilen villa karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan hukuki ilişki için ödenmiş bedeller olduğunu, ödeme tarihleri dikkate alındığında ödemelerin bono ile ilgili olmadığının fark edilebileceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, davacı taraftan %40 oranından aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR: Davalı tarafça başvurma harcı, peşin harç ve gider avansını yatırması için davalı tarafa ihtaratlı tebligat çıkartılmıştır.
GEREKÇE
Dava; 6100 sayılı HMK.’nın 374 ve devamı maddeleri gereğince yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK.’nın 375. Maddesinde ”
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi” yargılamanın iadesi sebepleri başlıklar halinde ve sınırlı olarak sayılmıştır.
Bunlardan davacıların da dayandığı 375/1-c bendinde “ Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.” hali iade sebepleri arasında sayılmıştır.
Aynı kanunun 374. maddesinde; “yargılamanın iadesinin, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebileceği” düzenlenmiştir. 377. maddesinde de; “süre” düzenlenmiştir. Bu maddenin “b” bendi gereğince; “375 inci maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörülen hâllerde, kararın davalıya veya gerçek vekil veya temsilciye tebliğ edildiği; alacaklı veya davalı yerine geçenlerin karardan usulen haberdar olduğu tarihten itibaren 3 ay ve her halde iade isteğine konu hükmün kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içerisinde” yargılamanın iadesi istenebilecektir.
6100 sayılı HMK’nın 379. maddesinde; “(1) Yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme, tarafları davet edip dinledikten sonra; a) Talebin kanuni süre içinde yapılmış olup olmadığını, b) Yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını, c) İleri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını, kendiliğinden inceler. (2) Bu koşullardan biri eksik ise hâkim davayı esasa girmeden reddeder.” düzenlemesine yer verilmiş olduğundan, mahkememizce öncelikle bu konularda değerlendirme yapılmıştır.
Yapılan değerlendirme sonucunda; olayda yargılamanın iadesine konu kararın kesinleşmiş olma koşulunun bulunduğu, talebin kanuni süre içinde yapıldığı, davacının bildirdiği ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunun 375/1-c bendinde yazılı sebeplerden olduğu ancak davalının bildirdiği ” gerekçeli kararın dosyada azilnamesi bulunan vekile tebliğ edildiğine “yönelik yargılamanın yenilenmesi sebebinin kanunda sınırlı halde sayılan sebepler arasında sayılmadığı belirlenmiştir.
Davacı vekili tarafından her ne kadar ” Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.” sebebine dayalı yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmuş ise de davanın ve yargılamanın vekaletnamesini sunan vekil huzurunda yapıldığı, gerekçeli kararın da Uyap sisteminde kayıtlı bulunan vekile tebliğ edilerek kesinleştirme işleminin yapıldığı, Uyap kaydında ve dosyanın fiziki incelemesinde talepte bulunanın iddia ettiği azilnamenin dosya içerisinde bulunmaması nedeniyle Uyap kaydının silinmediği ve gerekçeli kararın da Uyap’ta kayıtlı bulunan vekile tebliğ edildiği anlaşılmakla talepte bulunan yargılamanın yenilenmesine yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
Yargılamanın iadesi istemi bir dava niteliğinde bulunduğundan asıl davada olduğu gibi davanın konusuna göre nisbi ya da maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bu davanın da asıl dava konusuna göre nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi gereken davalardan olması nedeniyle davacı lehine nisbi vekalet ücreti takdir edilmiştir. (YARGITAY … HD. 17/02/1986-…, … HD. 10/04/1972 …)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin … Esas … Karar sayılı dosyasına ilişkin olarak yargılamanın iadesini talep eden davalının yargılamanın iadesi talebinin; ileri sürülen yargılamanın iadesi sebeplerinin kanunda yazılı sebeplerden olmaması nedeni ile HMK.’nın 379/2. Fıkrası uyarınca REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu ret harcından davalı tarafından peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT. hükümlerine göre 19.000,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
İlişkin, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflar vekillerine tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/10/2023
Katip …
¸E-imza
Hakim …
¸E-imza