Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/389 E. 2023/725 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/389 Esas
KARAR NO : 2023/725
DAVA : Maddi Tazminat (Halefiyete Dayalı)
DAVA TARİHİ : 09/05/2023
KARAR TARİHİ : 28/09/2023
Mahkememizde görülmekte olan Maddi Tazminat (Halefiyete Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili … AŞ ile dava dışı… Hizmetleri A.Ş. arasında, … Buca adresinde yer alan ticari faaliyet adresinde … nolu, 31.12.2021-2022 vadeli … Poliçesi düzenlendiğini, dahili su hasarları da söz konusu poliçe kapsamına alındığını, 24.07.2022 tarihinde, sigortalının faaliyet gösterdiği adreste Depark yönetimine ait klimadan su akması sonucu Samsung … seri numaralı monitörde hasar meydana geldiğini, söz konusu klimanın altında bulunan masa ve halının tamamen ıslandığının tespit edildiğini, hemen … yönetimine haber verildiğini, hasar dosyası kapsamında yer alan eksper raporunda, 23 -24.07.2022 tarihlerinde binada bulunan tavan tipi klima sistemi yoğuşma tesisatından sızan su sonucu masa üstünde duran monitör ve duvardan duvara zemin kaplamasının ıslanması sonucu hasar meydana geldiğini, halının yıkama sureti ile temizlendiğini, monitörde yedek parça değişikliği ile hasarı giderilemeyeceğinden yeni mönitör tedarik edilmesi gerektiğini, hasarın dahili su hasarı kapsamında yönetim sorumluluğunda olduğunun belirtildiğini, bir mal sigortası türü olan yangın sigortası ile özü itibariyle sigortalıya ait taşınır ya da taşınmaz mallar ile bunların içinde bulunan eşyada meydana gelen hasarlar teminat altına alındığını, hasar dosyası kapsamında yapılan inceleme ve eksper raporu ile tespit edileceği üzere dava dışı sigortalıya poliçe kapsamında, müvekkili şirket tarafından, sigorta poliçesindeki sorumluluk oranı çerçevesinde ödeme yapıldığını, bu husus hasar dosyası kapsamındaki fatura ve ödeme belgelerinin bulunduğunu, müvekkili şirketin bu nedenle, İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile talep edilen toplam 9.285,32TL alacak ile ilgili davalı aleyhine ilamsız icra takibine başlatıldığını, takibe itiraz edilmiş olduğundan işbu davanın açıldığını, arabuluculukta taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne, borçlu davalının TTK 1472 uyarınca talep edilen 8.887,98TL asıl alacak ve 397,34TL ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere, İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, %20’den az olmamak üzere tazminat ödetilmesinine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; iş bu davada Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığını, müvekkili ile dava dışı sigortalı arasında kira sözleşemesi olduğunu, uyuşmazlığa bakma görevinin sulh Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğunu, davacının sigortalıya ödediği sigorta bedelini müvekkilinden isteme hak ve yetkisinin olmadığını, müvekkili … Geliştirme A.Ş. (… A.Ş.) …’ın yönetici şirket olduğunu, 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında Teknoloji Geliştirme Bölgesi (TGB)’nin yönetim ve işleyişinden sorumlu olduğunu, bu görevi kapsamında TGB alanlarını kiraya verilmesi işlemleri de … A.Ş. tarafından yapıldığını, müvekkilinin yönetici şirket olması nedeniyle dava dışı … Hizmetleri A.Ş.’nin talepleri üzerine Dokuz Eylül Üniversitesi Tınaztepe Yerleşkesi … Tınaztepe … Buca İzmir adresindeki ofis, 10/11/2015 tarihinde ilk kira sözleşmesi imzalandığını, ilgi şirket kiracı olarak kabul edildiğini, yine Bimar’ın talebi ile olayın gerçekleştiği ofis olan Dokuz Eylül Üniversitesi Tınaztepe Yerleşkesi … Tınaztepe … Buca İzmir adresindeki teras katın bir bölümü de; tadilat, tamirat, bütün onarım ve düzenleme işleri … ait olmak üzere ilgi şirkete tahsis edildiğini, tadilat bittiğinde 01/10/2021 tarihli kira sözleşmesinin düzenlendiğini, kira sözleşmesinin her yıl yenilendiğini, olay tarihinde dava dışı şirket ile imzalanmış ve yürürlükte olan 01/10/2021 tarihli kira sözleşmesi 3. maddesine göre kiralanan alan tam ve eksiksiz; alanda bulunan araç gereç de sağlam olarak kiracıya teslim edildiğini, … kiraladığı beşinci kat ofisi ile ilgili yaklaşık 8 ay süren bir tadilat yaptırdığını, terası kapattırdığını, döşeme yaptırdığını, kendisine teslim edilen 4 klimaya ek olarak yeni 2 adet yeni klima taktırdığını, bu klimaların işleyişini sağlamak için düzenlemeler vb yaptırdığını, bu tadilat işlemlerinde müvekkilinin hiçbir surette müdahalesi ve sorumluluğunun olmadığını, dava dışı kiracıya müvekkili tarafından 4 adet klima kira sözleşmesi ile sağlam ve çalışır halde teslim edildiğini, 2 adet de Bimar’ın kendisinin aldığını, tümünün kurulumunun Bimar tarafından yaptırıldığını, klimalarda meydana gelen arızanın tamamen dava dışı şirketin sorumlu olduğunu, olay tarihine kadar klimaların periyodik bakımları müvekkili … A.Ş. tarafından yaptırıldığını, bina genelinde kullanılan klimalarda dışardan müdahale edilen Bimar’ın kullandığı klimalar dışında herhangi bir sıkıntı da yaşanmadığını, müvekkilinin kullanım veya yanlış montajdan kaynaklanan zararlardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, kiracı bimar kiraladığı alanın büyük olması nedeni ile toplam 6 adet klima kullandığını, … beta binasında sorunsuz çalışan klimaların sadece … bulunduğu alanda su akıtmasının tesadüf olmadığını, dava dışı şirketin yeni klimalarını taktırması sırasında mevcut klima giderlerine zarar verdiğini, müvekkili ile dava dışı şirket arasında imzalanan kira sözleşmesinin 8. Madde F fıkrası 2. Bendinde “Firmalar ofisleri teslim aldıktan sonra ofis içerisinde kiracı tarafından yaşanacak arızalardan bizzat kendilerini sorumlu olduklarını kabul ve taahhüt ederler.” denildiğini, bu madde kapsamında da ofis içerisinde oluşacak zarara Bimar’ın ve/veya sigortacı şirketin katlanması gerektiğini, yine oluşan zararın müvekkiline yüklenmemesi gerektiğini, açıklanan sebeplerle davanın görev nedeniyle usulden reddi gerektiğini, müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının esastan reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra Dosyası: İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı … Sigorta A.Ş tarafından, davalı borçlu … Anonim Şirketi aleyhine, dayanılarak, 8.887,98 TL asıl alacak, 397,34 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.285,32 TL alacak için, ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu … Anonim Şirketi’ne 22/02/2023 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu … Anonim Şirketi’nın bila tarihli dilekçesi ile “takibe ve borca itiraz” gerekçesiyle borca itiraz ettiği, itiraz üzerine icra müdürlüğünce alınan tarihli kararla takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Sözleşme: Davalı şirketi ile dava dışı sigortalı … Hizmetleri A.Ş arasında “… Geliştirme Bölgesi Ar-Ge Alanı Kira Sözleşmesi” imzalandığı görülmüştür.
DAVA: davacı sigorta şirketi tarafından “İşyeri Kobi Poliçesi” kapsamında sigortalısına yapılan ödemenin zarar sorumlusu olan davalıdan halefiyet yoluyla tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Somut olayda, davacı sigorta şirketi dava dışı sigortalı … Hizmetleri A.Ş.’nin, faaliyet adresinde klimadan sızan suya maruz kalan bilgisayar monitörü, halı ve masanın zarar görmesi nedeniyle sigortalısına yapmış olduğu ödemeyi, klimanın davalıya ait olması nedeniyle davalıdan halefiyet yoluyla tahisil için başllattığı icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiş, davalı şirket ise dava dışı… Hizmetleri A.Ş. ile davalı arasında, sigorta poliçesindeki riziko adresinin kiralanmasına ilişkin kira sözleşmesi olduğunu, kiralananı 4 adet klima ile birlikte dava dışı sigortalı kiracıya teslim ettiğini, sorumluluğunun kira sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiğini iddia ederek görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini savunmuştur.
6102 SK.nun 1472.maddesinde Halefiyet “ Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.”şeklinde düzenlenmiştir. Maddede de belirtildiği gibi sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı hangi nedene dayalı olarak hangi dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal edecektir.
HMK.nun 114/c.maddesinde mahkemenin görevi dava şartı olarak sayılmıştır.
Yine HMK.nun 115/1. Maddesi uyarınca “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.”
Bu kapsamda dosya mahkememizin görevli olup olmadığı yönünden incelenmiş aşağıdaki hususlar tespit olunmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK.nun 4. Maddesinde ticari dava “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan davaları ticari dava olarak sayılmıştır.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re’sen gözetilmesi gerekir.
TTK.nun 5/3. Maddesine göre Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Yargıtay …HD’nin … esas, … karar sayılı, 08/05/2019 tarihli, … esas, … karar sayılı, 30.04.2019 tarihli, … esas, …karar, 14/02/2019 tarihli, … esas, … karar sayılı 14.02.2019 tarihli emsal kararları ile Yargıtay … HD’nin … esas, … karar sayılı 24/01/2022 tarihli emsal kararı, ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 Tarih E. …, K. …, RG. 3.7.1944 sayılı kararı gibi emsal kararlar dikkate alındığında davacı Güvence Hesabının, eldeki davayı zarara uğrayan kişinin halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde zarara uğrayan kişi ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gerektiği, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 Tarih E. …, K. …, RG. 3.7.1944 sayılı kararının gerekçesinde ” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur.” şeklinde bu husus açıkça vurgulanmıştır.
Ayrıca Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … esas, … karar sayılı Konya Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun, Konya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemine ilişkin 16.09.2021 tarihli kararında “Uyuşmazlığın giderilmesine konu somut olaylarda, davacı Güvence Hesabı zorunlu trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu trafik kazalarında zarar gören üçüncü kişilere ödediği tazminatı Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde zarardan sorumlu olan gerçek kişi sürücü ya da işleten davalıya rücu etmektedir. TTK nun 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava söz konusu değildir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır.Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. (Yargıtay (Kapatılan) … Hukuk Dairesi’nin 21.12.2020 tarih, …-… sayılı kararı ile 16.10.2019 tarih, …-… sayılı kararları da aynı yöndedir.) Dolayısıyla Konya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın bu çerçevede giderilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle halefiyet davasına bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu kabul edilmiştir.
Tüm bu yasal düzenlemeler ile somut olay birlikte değerlendirildiğinde, davacı sigorta şirketi tarafından “İşyeri Kobi Poliçesi” kapsamında sigortalısına yapılan ödemenin zarar sorumlusu olan davalıdan halefiyet yoluyla tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini talep ettiği, dava dışı … Hizmetleri A.Ş. ile davalı arasında, sigorta poliçesindeki riziko adresinin kiralanmasına ilişkin kira sözleşmesi olduğu, kiralanan adreste dava dışı sigortalının uğradığı maddi zarar bakımından davalı kiralayanın sorumluluğunun bulunup bulunmadığının taraflar arasındaki kira sözleşmesi hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, tararfların sıfatlarına bakılmaksızın kira sözleşmesinden kaynaklanan davalara bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmakla görev dava şartı olduğundan HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine ve davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafından açılan işbu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Sulh Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- HMK.nun 331/2. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.
28/09/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır