Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/347 E. 2023/347 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/347 Esas
KARAR NO : 2023/347
DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2023
KARAR TARİHİ : 03/05/2023
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı borçlu arasındaki borç ilişkisi keşidecisinin …, lehtarının … olduğu 20/02/2014 tanzim, 20/09/2014 vade tarihli, 2.700,00 USD miktarlı, arkasında … ciro imzası, … ve … ciro imzaları bulunan bonoya dayanmakta olduğunu, davalı borçlu tarafça borç ödenmediğini ve bu bedelin tahsil edilemediğini, davacı tarafça toplam 3.500,54 USD’nin tahsili istemiyle İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 23/11/2022 günlü icra takibi başlatıldığını, 07/12/2022 günü borçlu vekilince borca ve ferilerine itiraz edildiğini ve bunun üzerine takibin durdurulduğunu, İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında taraflarınca davalı/borçlu aleyhine 13/02/2023 tarihinde itirazın kaldırılması ve takibin devamı istemli dava açılmış olduğunu, mahkemenin 30/03/2023 tarihli gerekçeli kararında “Dosya kapsamından takip konusu bonoda davacı/alacaklı son ciranta hamil olup, keşideciye karşı talep hakkı süresinde çekilen protesto tarihinden itibaren bir yıl geçmekle zamanaşımına uğradığını, bu nitelikteki bir belge yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğundan yapılan takibe itirazın kaldırılması değil ancak yerel mahkemede açılacak itirazın iptali davası ile ileri sürülebileceği nedeniyle…” gerekçesiyle davanın ret edildiğini, davalı vekili tarafından “Alacaklı görünen tarafa borcumuz yoktur. Takip dayanaklarına borca, ödeme emrine, faiz oranına ve işlemiş faize ve borcun tüm fer’ilerine açıkça itiraz ediyoruz.” beyanıyla borca itiraz edildiğini, davalı taraf gerek icra dosyasına gerek icra hukuk mahkemesindeki beyanlarında borca itiraz edildiğini, davalı tarafın gerek icra dosyasına gerek icra hukuk mahkemesindeki beyanlarında borcun ödendiğinden bahsetmiş olduğunu ve ödemenin yapıldığını iddia etiğini, ancak ne icra dosyasına ne de icra mahkemesine ödemeye dair bir belge sunmadığını, davalı ile yapılan ara buluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını, senetteki imza davalı/borçlu kendisine ait olduğunu ve ödemeye dair bir belgenin de sunulmamış olması nedeni ile haksız, hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptaline ve takibin devamını talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE :
Dava; kambiyo senetlerinden dolayı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar vardır. Bonoya ilişkin zamanaşımı süresinin geçmesi ile birlikte bonoya dayalı talep hakkı kendiliğinden sona ermemektedir (Öztan, Fırat: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara, 1997, s. 879; Kendigelen, Abuzer/Kırca, İsmail: Kıymetli Evrak Hukuku Genel Esaslar Kambiyo Senetleri, İstanbul 2019, s. 264). Bu itibarla hamil, bonoya ilişkin zamanaşımı süresinin geçmesi hâlinde dahi bonoya dayanarak borçluya karşı takip yapabilir veya genel mahkemelerde alacak davası açabilir. Ancak borçlunun zamanaşımı def’înde bulunması hâlinde, alacaklı kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını yitirecektir. Bu durum, bonoya ilişkin zamanaşımı süresinin geçmesi ile değil, borçlunun zamanaşımı def’înde bulunması ile ortaya çıkmaktadır. Borçlu süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunmazsa söz konusu bono, hamile zamanaşımına uğramamış bir bononun sağladığı tüm imkânları sağlayacaktır.
Zamanaşımına uğrayan bir bono kambiyo senedi vasfını kaybettiği için kambiyo hukukunun tanıdığı özel imkânlardan yararlanamayacak ve hatta adi senede dahi dönüşemeyecektir. Zira zamanaşımına uğrayan bono fiziki olarak ortada olsa bile maddi hukuk anlamında artık hiçbir şey ifade etmemekte sadece ispat hukuku alanında delil başlangıcı olarak kabul edilmektedir (Öztan, s. 878; Kendigelen/Kırca, s. 264). Bu itibarla zamanaşımına  uğrayan bono  adi senede dönüşmeyeceği için, alacağın ispatı açısından tek başına yeterli olmayacak, bununla birlikte sadece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 202. maddesi kapsamında bir (yazılı) delil başlangıcı olarak kullanılabilecektir. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 25.03.2021 tarihli ve … E., … K. sayılı kararında da değinilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 202/2. maddesine göre, iddia konusu hukukî işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukukî işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge, delil başlangıcı sayılır. Zamanaşımına uğrayan bono, delil başlangıcında bulunması gereken tüm unsurları taşımaktadır. Bu nedenle zamanaşımı nedeniyle kambiyo vasfını kaybeden  bonoya dayanma imkânı olmayan hamil, temel ilişkiye dayanarak açılan davalarda,  zamanaşımına  uğrayan  bonodan  delil başlangıcı olarak yararlanabilir ve senetle ispatı gereken bir hukukî işlem hakkında iddiasını tanık dinleterek veya başka delillerle ispat etme imkânına sahip olur (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun, 25.12.2019 tarihli ve 2019/1 E., 2019/8 K. sayılı kararı).
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 20/01/2015 Tarih …. Esas; … Karar sayılı ilamında “Türk Ticaret Kanunu’nun 661. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulunun 4.4.2007 gün ve … E., …. sayılı kararında da benimsendiği gibi “Zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.” Buna göre zamanaşımına uğramış bir bono, kambiyo senedi vasfını yitireceğinden, eldeki uyuşmazlığın da kambiyo senedinden kaynaklandığı kabul edilemeyecektir. Bu durumda uyuşmazlık temeldeki borç ilişkisine dayalı itirazın iptali istemine ilşkin olup, tarafların tacir olmamasına ve davanın da mutlak ticari nitelikte bulunmamasına göre uyuşmazlığın, genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” belirtilmiştir.
Somut olayda; Zamanaşımına uğrayan bono nedeniyle takip başlatıldığı, dava konusu bononun zamanaşımına uğradığının İzmir … İcra Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı kararı ile tespit edildiği, tarafların tacir olmamasına ve davanın da mutlak ticari nitelikte bulunmamasına göre uyuşmazlığın, genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın mahkememizin GÖREVSİZ olması nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20. maddesi gereğince karar verildiği anda kesinse bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi gereğince davaya gönderme kararından sonra görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerini görevli mahkeme tarafından hükmedilmesine, davaya görevli mahkeme tarafından devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememiz tarafından yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. maddesi uyarınca 2 haftalık süresi içinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/06/2023

Katip…
e-imzalı

Hakim…
e-imzalı