Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/260 E. 2023/525 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/260
KARAR NO : 2023/525
DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/02/2023
KARAR TARİHİ : 20/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Davalı takip alacaklısı …, Dikili İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında müvekkili … karşı icra takibi başlattığını, takip konusu ödeme emrinin 26.01.2023 tarihinde müvekkili şirkete tebliğ edildiğini, müvekkili şirkete gönderilen ödeme emirine süresinde itiraz edilemediğinden, takibin kesinleştiğini, takibin dayanağı belgenin Harita Mühendisliği Danışmanlık ve Projelendirme bedeli olarak Brüt 40.625 TL bedelli 17.02.2022 tarihli faturaya dayanıldığının görüldüğünü, bu faturanın ne elektronik posta ile ne de yazılı olarak hiçbir surette müvekkili şirkete bildirilmediğini, müvekkili şirketin muhasebe kayıtları incelendiğinde de davalı alacaklı ile herhangi yazışma, ödeme evrakına rastlanılmadığını, müvekkili şirketin başkanı İbrahim Işık, dava dışı … Koyu Turizm Geliştirme Kooperatifi’nin yöneticileri ve şantiye sahasındaki yetkilileri tarafından davalı alacaklının tanınmadığını, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2020/4396 E., 2021/3198 K. ve 01.04.2021 tarihli kararı gereği menfi tespit davalarının, Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi kapsamında dava şartı olarak arabuluculuğa tabi olmadığı yönündeki içtihadı uyarınca arabulucuya başvurulmadığını, haklı davalarının kabulü ile, öncelikle teminatsız aksi öngörülecekse makul teminat karşılığında müvekkili şirket aleyhinde işlenmiş olan tüm hacizlerin ihtiyati tedbir mahiyetinde kaldırılmasına, Dikili İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında müvekkili şirket hakkında tüm icra işlemlerinin durdurulmasına, dava açıldığının ve davacı şirket hakkındaki tüm icra işlemlerinin durdurulduğunun müzekkere yazılarak icra dosyasına bildirilmesine, davacı müvekkili …’nin takip alacaklısı …’ya borcu olmadığının tespit edilmesine, davalının haksız ve kötüniyetli icra takibi yapmış olması nedeni ile dava değerinin % 20’sinden aşağı olmamak üzere; kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili cevap dilekçesi ile özetle; tarafların arasındaki borçlanma işleminin kökünün müvekkilinin, davacı şirketin tek ortağı olan dava dışı 3. kişi … Koyu Turizm Geliştirme Kooperatifine tatil köyü inşaatında davacı şirket bünyesinde harita mühendislik hizmeti vermesi olduğunu, ancak bu aşamada haksız bir şekilde müvekkilinin yaptığı çalışmaların inkar edildiğini, müvekkilinin davalı şirket adına hareket eden şantiye sorumlusu Mimar … ile anlaşmış olup davalı şirkete ve dava dışı kooperatife hizmet verildiğini, davalı şirketin müvekkilinin çalışmasından haberdar olmamasının tamamen gerçek dışı olup harita mühendisi olan müvekkilinin dilekçeleri ekinde sunulan çalışmalarının şantiye sahasına izinsiz girip günlerce çalışma yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yine durduk yere hiç bir ilişki olmaksızın kimsenin kimseye fatura kesip vergisini ve KDVsini ödemeyeceğini, aynı şekilde davalı tarafın ve dava dışı kooperatifin ödeme yapılacağını şantiye sorumlusu mimar ile bildirdiğini ancak geçen zaman içinde ödeme yapılmadığını ve haklı olarak taraflarınca icra takibi yapıldığını, müvekkili tarafından davalı şirketin çalıştığı dava dışı kooperatife ait şantiye alanında yapılan işlerin, yaklaşık 10 günlük arazi ölçümü/kroki tutma işlemi/arazi tespiti/konumlandırma işlemleri, yaklaşık 20 günlük büro işlemleri, (Proje çizimi, kot yerleştirme, kroki oluşturma, dönüştürme vs.) olduğunu, müvekkilinin bu işlere başlamadan önce yapılacak işler ve fiyat teklifi üzerinden şantiye sorumlusu ile anlaştığını ve çalışmalara başladığını, yine davacı taraf inkar etse de müvekkilinin dava dışı kooperatif yöneticileri … ile sürekli temas halinde olduğunu, Dikili İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının itiraz edilmeyerek kesinleştikten sonra borçlu davacı şirketin üzerinde hiç bir mal varlığı, bankalarda parasının olmadığının tespit edildiğini, sonuç olarak açılan işbu davanın hukuki dayanaktan yoksun olup haksız ve kötü niyetli olduğunu, işbu davanın reddine, işbu davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde tamamen kötüniyetli olan davacının İ.İ.K. md 72/4 uyarınca alacağın %20’ sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra Dosyası : Dikili İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı …’nın , borçlu … ve İnşaat AŞ aleyhine 39.812,50-TL. fatura alacağına istinaden icra takibi başlattığı, ödeme emrinin 26/01/2023 tarihinde borçlu şirkete tebliğ edildiği, dosyada haciz ihbarnamelerinin düzenlendiği görülmüştür.
Dikili …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … K. Sayılı kararının incelenmesinde; ” İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresinin İzmir ili mülki idare çevresi olarak belirlenmesi ile birlikte, İzmir ili mülki idare sınırları içinde bulunan iş bu mahkememiz dava konusu somut uyuşmazlık bakımından görevsiz hale geldiğinden işbu davada İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu sonuç ve kanaatiyle mahkememizin görevsizliğine ” gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği görülmüştür.
Bergama Ticaret Sicil Müdürlüğünün 09/05/2023 havale tarihli cevabi yazısı içeriğinden; müdürlüklerinde davalı …’nın kaydına rastlanmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Bergama Vergi Dairesi Müdürlüğünün 13/04/2023 havale tarihli cevabi yazısında; davalı …’nın mühendislik faaliyeti işi ile iştigal ettiği, serbest meslek kazancı defteri tuttuğu bildirilmiştir.
Dava, harita mühendislik hizmetinden kaynaklanan serbest meslek alacağının tahsili için yapılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti için açılan menfi tespit davasıdır.
HMK.nun 114/c.maddesinde mahkemenin görevi dava şartı olarak sayılmıştır.
Yine HMK.nun 115/1. Maddesi uyarınca “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.”
Bu kapsamda dosya mahkememizin görevli olup olmadığı yönünden incelenmiş aşağıdaki hususlar tespit olunmuştur.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari ava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Açıklanan yasal mevzuat çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, davalı gerçek kişinin harita mühendisi serbest meslek mensubu olarak çalıştığı, dava konusu alacağın da serbest meslek erbabı olan davalının, harita mühendisliği hizmetinden kaynaklanan serbest meslek kazancına ilişkin olduğu, davalının tacir olmadığı, taraflardan birinin tacir sıfatına sahip olmaması sebebiyle davanın nispi ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın TTK’nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Yargıtay 20. HD:’nin 2015/10410 esas, 2015/1025 kara sayılı, 03/11/2015 tarihli, 2015/15241 esas, 2016/788 karar sayılı, 25/01/2016 tarihli yargı yeri belirleme kararlarının, Yargıtay 19. HD’nin 2015/15811 esas, 2016/5002 karar sayılı, 21/03/2016 tarihli kararının da aynı yönde olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine ve davanın usulden reddine, mahkememiz ile Dikili … Asliye Hukuk Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı çıktığından, mahkememizin görevsizlik kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmaması halinde, görevli mahkemenin tayini gerektiğinden HMK’nun 21. ve devamı maddeleri uyarınca yargı yeri belirlenmesi için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Mahkememiz kararının istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde mahkememiz ile Dikili … Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından görevli mahkemenin tayini için HMK’nun 21. ve devamı maddeleri uyarınca yargı yeri belirlenmesi için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331. Maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
ilişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/06/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı