Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/2 E. 2023/114 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/2
KARAR NO : 2023/114
DAVA : Tanıma ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 09/09/2016
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/02/2023
Mahkememizde görülen davanın yapılan dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; … Asliye Mahkemesi tarafından verilen … ve … tarihli ve … dosya numaralı kararların … tarihinde müvekkili lehine kesinleştiğini belirterek bu yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ve tenfizine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacıdan … ve … tarihlerinde sipariş isteklerinin geldiğini, bu isteklerde belirtilen makine parçalarının tamamının süresi içinde ve sipariş formlarında belirtilen isteklere uygun olarak davalıya teslim edildiğini, davacının makine parçalarının tamamını teslim aldıktan sonra ödeme için anlaşmaya varılan … tarihinde ödemesi gereken 94.288,63 Euroyu ödemediğini, müvekkilini sürekli oyaladığını, daha sonrasında Almanya’da başlatılan icra takibi üzerine davacı tarafça toplam 94.288,63 Euro ödeme yapıldığını, ancak davacı tarafça yapılan bu ödemelerin açılan dava ile geri istendiğini, eldeki davanın konusu olan mahkeme kararının Dr. … tarafından mal varlığının aciz idarecisi sıfatı ile açılmış olan dava sonucunda verildiğini ancak mahkemedeki bu davanın … tarafından açıldığını, davaya konu mahkeme konu kararındaki davacı ile eldeki bu davanın davacısının aynı olmadığını, davanın bu nedenle husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, yabancı mahkeme kararının tenfizi için gerekli koşulların bulunmadığını, MÖHUK’un 50. maddesine aykırı olarak iflasa yönelik bir işlemin tenfizinin istendiğini, kanunun amacının özel hukuktan kaynaklanan uyuşmazlıkları karara bağlayan yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizini sağlamak olduğunu, ancak tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının alacak borç ilişkisinden kaynaklanan bir karar olmayıp birebir iflas işlemlerine dair verilen bir karar olduğunu ve tenfizi istenemeyecek kararlar arasında yer aldığını, 5718 sayılı MÖHUK’un 5. maddesine göre Türk kamu düzenine açıkça aykırılık bulunması halinde yabancı hükmün uygulanamayacağını ve Türk hukukunun uygulanacağını, iflas kararının İİK’nın 165 ve 184. maddeleri gereğince hükümle açılacağını ve bu hükümde açılma anının duruşma tutanağına saati ve dakikası ile yazılması gerektiğini, iflas kararının verildiği zaman müflisin haczi kabil bütün mallarının bir masa oluşturduğunu ve masada müflisin bütün taşınır taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki alacakları ve borçlarının yani aktif ve pasifinin kül halinde masaya dahil olacağını, Alman Aciz Kanununun 131. maddesi ile İİK’nın 184. maddesinin çeliştiğini, bu durumda MÖHUK’un 5. maddesi gereğince kamu düzenine aykırılığın bulunduğunu, aciz başvurusunun … tarihinde yapıldığını, kabul anlamına gelmemek üzere Alman yasasının uygulanacağı kabul edilse dahi bu başvurudan bir ay öncesi ile başvuru tarihinden bir ay sonrası istenebileceğini, yani … ile … tarihleri arasında yapılan ödemelerin istirdadının istenebileceğini, bu kadar açık bir hükme rağmen davacı aciz idarecisi tarafından hukuka aykırı ve kötü niyetli bir şekilde davacı tarafından … tarihinden sonra müvekkiline ödenen toplam 25.494,87 Euro’nun haksız ve hukuka aykırı bir şekilde istendiğini, davacının teminat yatırmasının zorunlu olduğunu, davacı tarafça … tarihinden itibaren % 5 taban faiz oranı üzerinden faiz ödenmesi yönündeki isteğinin de Yargıtay kararlarına ve Türk hukukuna aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; kesinleşen yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi istemine ilişindir.
Tanıma ve tenfiz isteğine konu karar incelendiğinde; … ve … tarihli, … dosya numaralı olduğu, söz konusu davada davacı olarak “…’nin mal varlığının iflas idarecisi olarak …” yazılı olduğu, karşı taraf olarak ise davalı şirketin gösterildiği, kararda “davalı tarafından davacıya 5.293,47 TL’nin ödeneceğinin ve … tarihinden itibaren …’nin 247 düzenlemesinde gösterilen taban faiz oranı üzerinden % 5 oranındaki faizi ile birlikte ödeyeceği, buna ödenmiş olan mahkeme masrafları toplamda 3.642,77 Euro’nun dahil olduğu” hususunun belirtildiği görülmüştür. Bu karar davalı tarafça üst mahkemeye ya da temyize gidilmeksizin … tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkememizce; “MÖHUK’un 60. maddesinde, 1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında Newyork Sözleşmesi’nin 5. maddesinde sayılan red sebeplerinin varlığına rastlanmadığı, kararda kamu düzenine aykırılık halinin gerçekleşmediği, zira; İİK’nın 154. maddesindeki kuralın merkezi Türkiye’de olan için uygulanabileceği, verilen kararın iflasın uzantısı niteliğinde bir karar olduğu, iflasın evrenselliğinin söz konusu olduğu, kararın usulüne uygun olarak verilmiş bir karar olduğu, taraflar yönünden bağlayıcı ve kesin nitelikte bulunduğu, mahkememizce de tanıma ve tenfizinin yapılmasında yasal bir engelin bulunmadığı” gerekçesiyle “1-Davanın KABULÜ ile; … Asliye Mahkemesi’ne ait … ve … tarihli, … dosya numaralı gıyapta verilen karar ile “masrafların tayinine ilişkin karar” başlıklı kararın TENFİZİNE” ilişkin … tarihli, …Esas ve … Karar sayılı karar verilmiştir.
Verilen bu karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı da Yargıtay nezdinde temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA” karar verilmiştir.
Kararın gerekçesinde;
“1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, yabancı mahkeme kararlarının tenfizi istemine ilişkindir. Dairemizce tenfiz davaları nitelikleri itibariyle eda davası değil, tespit davası mahiyetinde kabul edilmesi nedeniyle maktu harca ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi harca ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.” denmiştir.
Davacı vekili … havale tarihli dilekçesiyle; davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili … tarihli dilekçesiyle; davacı tarafın davadan feragat ettiğini, feragat sebebiyle herhangi bir yargılama gideri isteklerinin bulunmadığını belirtmiştir.
Davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde; davadan feragat konusunda yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 307. maddesinde; “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.”; 309. maddesinde; “(1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.”; 310. maddesinde; “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. “; 311. maddesinde; “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 309. ve devamı maddeleri gereğince feragat, davayı sonlandıran işlemlerden olup, hüküm kesinleşene kadar her zaman yapılabileceğinden ve feragat beyanı verildiği anda kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağından ve etkisini de onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğuracağından, dava dosyası duruşma günü beklenmeksizin ele alınmış ve davacı tarafın davadan feragati nedeniyle aşağıda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Harçlar Kanunu’nun 22. maddesine göre davadan feragat ön inceleme duruşmasından sonra gerçekleştiğinden, karar tarihindeki maktu ve karar ilam harcının 2/3’ü oranına isabet eden ve bu orana isabet edip alınması gereken harç 119,93 TL olduğundan, peşin alınan 4.977,57 TL harçtan alınması gereken harcın düşülerek fazladan alınan 4.857,64 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça ayrı ayrı yatırılan 29,20 TL peşin harcın ve 674,97 TL peşin harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
5-Mahkememizce Bölge Adliye Mahkemesi’nin kaldırma kararından önce yazılmış bulunan 27/10/2020 tarihli 2020/450 Harç numaralı ve 17.045,26 TL tutarındaki harç tahsil yazısı hakkında, davadan feragat edildiğinden davalı tarafça istekte bulunulması halinde iptali için ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yazı yazılmasına,
6-Davalı tarafın yargılama gideri isteğinde bulunmamış olması nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; tarafların yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/02/2023

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza