Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/16 E. 2023/351 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/16 Esas
KARAR NO : 2023/351
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2023
KARAR TARİHİ : 04/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Davalı ile müvekkili … Vakfı İktisadi İşletmeleri Arasında 29/06/2022 tarihinde, … Vakfı Koleji …. Okulları Okul Öncesi Oyun Odası Yenileme – Değiştirme Projesi sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafa bu iş ihale ile verilmiş olup sözleşmenin 6.maddesi uyarınca 50.000-TL+ KDV bedel üzerinden tarafların anlaştıklarını, sözleşme gereği 29/06/2022 tarihinde 25.000-TL avans bedelinin davalıya … Bankası aracığıyla gönderildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 10. maddesine göre 07/08/2022 tarihinde anahtar teslim olmak üzere okul öncesi oyun odasının yenilenmesi tamamlanarak teslim edileceğini, yenilemenin ne şekilde yapılacağını, teknik şartnamede ayrıntılı biçimde açıklandığını, davalı tarafından sözleşme hükümlerine göre sözleşme konusu okul öncesi oyun odası yenileme işlerini tamamlamadığını, bunun üzerine davalı birçok kez aranarak işin tamamlanması hususunda ikaz edildiğini, ancak netice alınamadığını, bu nedenle davalıya İzmir … Noterliği aracılığıyla 31/10/2022 tarih ve … yev nolu ihtarnamenin gönderildiğini, davalının 22/09/2022 tarihinde verdiği işi 05/10/2022 tarihinde teslim edeceğine dair yazılı taahhüde rağmen işi halen teslim etmediği ihtar edilerek 29/06/2022 tarihli sözleşmenin feshi ve ödenen avansın iadesinin talep edildiğini, davalıya ihtarnamenin 01/11/2022 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı tarafından sözleşme konusunu ifa edilmediği gibi müvekkilinden alınan avansın da iade edilmediğini, davalı taraf aleyhine İzmir …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile 14/11/2022 tarihinde icra takibi başlatıldığını, borçlu vekili tarafından 07/12/2022 tarihinde borca ve ferilerine itiraz edildiğini, arabuluculuk kurumuna başvurulduğunu, anlaşma sağlanamadığını, TBK 125.maddesi uyarınca; davalı tarafından sözleşmenin zamanında ifa edilmemesi sebebiyle sözleşmenin feshi ile davalıya avans olarak ödenen 25.000-TL’nin 01/11/2022 ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep ettiklerini, yukarıda arz ve izah olunan sebeplerle 29/06/2022 tarihli sözleşmenin feshi ile davalıya ödenen 25.000-TL avans ödemesinin, 01/11/2022 ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi birlikte, müvekkiline ödenmesini talep ettiklerini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; davanın mahiyeti ve gerekse tarafların sıfatları birlikte değerlendirildiğinde ticaret mahkemesinin bu davaya bakma konusunda görevli olmadığını, davacı kurum ünvanından da anlaşılacağı üzere … Bakanlığı’na bağlı bir iktisadi vakıf işletmesi olduğunu, müvekkilinin ise esnaf olarak faaliyet gösterdiğini, işin mahiyeti de ticari bir iş olmayıp, dava dilekçesinde de belirtildiği gibi bir okul tadilatı olduğunu, bu bağlamda davanın asliye hukuk mahkemesinde açılması gerekirken ticaret mahkemesinde açılmasının doğru olmadığını, davaya bakma görevi İzmir Asliye Hukuk Mahkemesinin olduğunu, bu nedenle öncelikle görev itirazında bulunduklarını, bu davanın öncesinde İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla müvekkiline karşı icra takibi başlatıldığını, müvekkiline gönderilen ödeme emrine karşı taraflarınca itiraz edildiğini, takibin durdurulduğunu, davacı taraf takibe devam edebilmek adına “İtirazın İptali” davası açması gerekirken bu yola başvurmadığını, icra kanalıyla talep etmiş olduğu alacağını, bir kez de sayın mahkemenizde açtığı iş bu “istirdat” konulu davasıyla talep ettiğini, davacının bu tutumunun aynı alacağın iki ayrı yoldan tahsili yönünde bir girişim olmakla aynı alacağın iki ayrı kanaldan tahsili cihetine gidildiğinin anlaşıldığını, dolayısıyla davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, olması gereken takibin devamı yönünde itirazın iptali davası açılması gerektiğini, öncelikle hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin dava dilekçesinde bahsi geçen … Vakfı Koleji … Okulları Okul öncesi oyun odası Yenileme – Değiştirme Projesi kapsamında davacı kurumla yapmış olduğu anlaşma uyarınca, üzerine düşen edimini yerine getirdiğini, sözleşmede kararlaştırılan işi yaptığını, belirtmek isteriz ki dava dilekçesinde talep edilen avans faizinin yasal gerekçesi bulunmadığını, davacının yasal faizin üzerinde bir faiz talep etme hakkı bulunmadığını, bu nedenle faize yönelik talebi de kabul etmediklerini, yukarıdaki nedenlerle, davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesine bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra dosyası : İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Davacı alacaklı … Vakıf İktisadi İşletmesi tarafından, davalı borçlu aleyhine, 25.000,00-TL asıl alacak,129,45-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.129,45-TL alacak için, ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu 30/11/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu …’nın 07/12/2022 tarihli dilekçesi ile “ Borca, faize ve her türlü ferilerine itirazlarımızın sunulmasından ibarettir.” gerekçesiyle borca itiraz ettiği, itiraz üzerine icra müdürlüğünce alınan 07/12/2022 tarihli kararla takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür
Sözleşme: Taraflar arasında 24/06/2022 tarihli … Vakfı Koleji … Okulları Okul öncesi oyun odası Yenileme- Değiştirme Projesi işi için sözleşme imzalandığı görülmüştür.
Esnaf/Tacir Araştırması: Davalı tarafın gerçek kişi olması nedeniyle esnaf/tair olup olmadığının tespiti için yazılan yazılara verilen cevaplardan; İzmir ticaret siciline kayıtlı olmadığını, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar kaydının bulunmadığını, 20/08/2019 tarihinden itibaren faaliyet gösterdiğini, gerçek usulde vergi mükellefi olduğunu, 2021 döneminde işletme hesabı esasına göre defter tutuğu tespit edilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinin haklı nedenle feshi ile avans olarak ödenen eser bedelinin iadesine ilişkin alacak davasıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari ava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Dosya kapsamından, davalının işinde gerçek vergi mükellefi olduğu, işletme esasına göre defter tuttuğu, en son vergi beyannamesindeki gayrisafi hasıla miktarı dikkate alındığında bilanço esasına göre defter tutma hadlerinin altında kaldığı, dolayısıyla davalının tacir sıfatını haiz olmayıp, esnaf olduğu, davacının tacir sıfatına sahip olmaması sebebiyle davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca eser sözleşmesi TBK’nunda düzenlenmiş olup, davanın TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Yargıtay 20. HD:’nin 2015/10410 esas, 2015/1025 kara sayılı, 03/11/2015 tarihli, 2015/15241 esas, 2016/788 karar sayılı, 25/01/2016 tarihli yargı yeri belirleme kararlarının, Yargıtay 19. HD’nin 2015/15811 esas, 2016/5002 karar sayılı, 21/03/2016 tarihli kararının da aynı yönde olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.nun 331/2.maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.04/05/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı