Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/93 E. 2022/576 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/93 Esas
KARAR NO : 2022/576

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/01/2022
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30.10.2020 tarihinde Sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Ankara İlinden Kırıkkale İli istikametine seyir halinde iken aracının ön kısımları ile yine aynı istikamette öndeki trafik yoğunluğu nedeniyle duran sürücü müvekkili … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın arka kısımlarına çarpması neticesinde yolcu konumundaki müvekkil … ağır yaralanmış bunun sonucu olarak maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği, bu kazanın oluşumunda sürücü … tam ve asli kusurlu olduğu, müvekkillerinin hiçbir kusuru bulunmadığı, kaza tarihinde; … plakalı tam ve asli kusurlu aracın genişletilmiş kasko ve ihtiyari mali mesuliyet sigortasını yapan davalı sigorta şirketi müvekkillerinin manevi tazminat ve ihtiyari mali mesuliyet sigortasındaki hakların tamamını ödemekle yükümlü olduğu, … adına taraflarınca temin edilen Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Uygulama Hastanesi’nin 30.06.2021 tarihli adli tıp raporuna göre %33.2 oranında sürekli iş göremez, 180 Gün boyunca geçici iş göremez, 30 Gün boyunca da bakıma muhtaç kaldığı, … adına taraflarınca temin edilen Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Uygulama Hastanesi’nin 30.06.2021 tarihli adli tıp raporuna göre %34.2 oranında sürekli iş göremez, 180 Gün boyunca geçici iş göremez, 30 Gün boyunca da bakıma muhtaç kaldığı, Müvekkilleri … ve …’ın sürekli iş göremezlik tazminatı, geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi giderleri kapsamında bulunan bakıcı gideri tazminatı için Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını yapan … Sigorta A.Ş ‘ye başvuru yapılmış ve sigorta kuruluşu tarafından her iki müvekkilleri adına ön ödeme alınmış olup, kalan bakiye bakiye hakları için yargılama süreci devam ettiği, Müvekkillerinden … geçirmiş olduğu trafik kazası sonrası; çömelme yapamadığı, parmak ucu ve topuk yürüyüşü yapamaz durumda olduğu, sağ ayak parmak uçları tamamen hissiz kaldığı, yürüyüş ve diğer hareketlerinde anormallikler, karın ve bel bölgesinde ağır hasarlı yaralanmalar oluştuğu, … ise; aynı şekilde çömelme yapamadığı, parmak ucu ve topuk yürüyüşü yapamaz durumda olduğu, sağ ayak parmak uçları tamamen hissiz kaldığı, yürüyüş ve diğer hareketlerinde anormallikler, karın ve bel bölgesinde ağır hasarlı yaralanmalar, sağ bacak kısmında kalıcı yara izleri ve ödemler mevcut olup, her iki müvekkilde aylarca yatalak kaldıkları, konu ile alakalı Elmadağ Cumhuriyet Savcılığında … soruşturma dosyası açıldığı İlgili dosyanın Mahkeme aracılığı ile istenmesi talebinde bulunduğu, müvekkillerinin geçirdiği bu kaza sonucunda; maluliyeti gündelik işlerini yapmakta iken bile müvekkillerinin zorlamakta olup bu durumun yaşamı boyunca sürecek olması, yapacağı her işte maluliyetinden dolayı kaybettiği beden gücü oranında fazla güç sarf ederek çalışacak olması yani efor kaybı sebebiyle ağır psikolojik travma geçirdikleri ve manevi tazminat talebinde bulunduğu dava dilekçesini mahkememize sunmuştur.

Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı araç kaza tarihinde ………. numaralı Genişletilmiş Kasko Poliçesi ile teminat altına alınmış olduğu, bu poliçe ile 250.000,00 TL limitle sınırlanmış olmak üzere manevi tazminat dahil İhtiyari Mali Mesuliyet (İMM) teminatı verildiği, dava ile; müvekkilleri şirkette sigorta teminatı altına alınmış aracın karıştığı kaza neticesinde zarar gördüğünü iddia eden davacılar tarafından manevi tazminat talep edildiği, öncelikle açık bir şekilde yasaya aykırı olan müvekkilleri şirket aleyhine ihtiyat-i haciz taleplerinin reddi gerektiği, Davacının ihtiyat-i haciz talebi yasal dayanaktan açıkça yoksun olmakla, haksız ve kötü niyetli olduğu, İhtiyati haciz kararı verilebilmesine ilişkin şartları düzenleyen içeren İİK 257 gereğince : “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” denildiği, Davalı müvekkilleri sigorta şirketi Ticaret Kanunu ve diğer yasal mevzuata uygun şekilde kurulmuş ve faaliyet gösteren bir anonim şirket olduğu, muayyen yerleşim yeri olmadığından bahsetmek abes olacağı, aynı şekilde şirketin sermayesi gözetildiğinde malvarlığının dava konusu talepleri ödemek için yetersiz kalması gibi bir durum söz konusu olmayacağı gibi, müvekkilleri şirketin mal kaçırabileceği/gizleyebileceği yönünde bir çıkarım yapılması hayatın olağan akışına aykırı olduğu, açıklanan sebeplerle davacı tarafın şartları oluşmayan, yasa ve usule aykırı, kötüniyetli ihtiyati haciz taleplerinin reddi gerektiği, poliçe teminatının işlerlik kazanabilmesi için, kazanın oluş şeklinin incelenmesi ve kusurun kime ait olduğunun belirlenmesi gerekmekle, davacıların zararını, sigortalı araç sürücüsünün kusurunu ve kaza ile zarar arasındaki illiyet bağını kanıtlaması gerekmektiği, kabul manasında olmamak üzere manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi gereğince davacıların sigortalı araç işleteni ya da sürücüsünden talepte bulunup bulunmadığı ya da bu hususta davacılara herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı yönünde inceleme yapılması talebimiz bulunduğu, davanın kabulü anlamında olmamakla, kusur oranlarının tespiti bakımından mahkemeden dosyanın adli tıp trafik ihtisas kurumuna sevk edilmesi gerektiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2004/2927 E., 2004/12051 K. 07.12.2004 Tarihli Kararında da; “Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı araçta oluşan hasar bedelinin rücuen tazminini istemiştir. Mahkemece kusur oranının tespiti açısından makine mühendisi Kemal S’den 27.06.2003 tarihli rapor alınmıştır. Raporda, taraflara ait araçların hangisinin kırmızı ışıkta geçtiğinin kanıtlanması durumuna, trafik ışıklarının her iki sürücüye sinyal ikazları yanması veya kaza anında trafik ışıklarının yanmaması haline göre kusur oranları belirtilmiş, mevcut delillere göre olayın meydana geliş şekli ve kusur durumu hakkında net görüş belirtilmemiştir. Araçlardan hangisinin kırmızı ışıkta geçtiğine dair trafik kazası tespit tutanağında da bir açıklama bulunmamaktadır. Bu durumda araçların kaza sonrası mevcut durumları ve dosyadaki tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek, dava konusu olayda tarafların kusur durumunun tespiti açısından Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Kurumu veya İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü’nden rapor alınması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir” denilerek hüküm kurulduğu, Söz konusu Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, kusur tespiti bakımından taraflar arasında mutabakat sağlanamaz ise Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumundan rapor alınması gerekmekte olduğu, zira manevi tazminatın takdirinde kusur tespiti önem arz ettiği, müvekkil şirketin sorumluluğunu hiçbir şekilde kabul manasında olmamak üzere, davacıların maluliyet oranının tespiti bakımından dosyanın adli tıp 3. ihtisas dairesi’ne gönderilmesi gerektiği, Yargıtay kararları ve Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 16/2 maddesi “c” bendi gereğince; Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu “meslekte kazanma gücü kaybı” konusunda bilimsel ve teknik görüşlerini mahkemelere bildirmekle görevli olduğu, Yargıtay 4. ve 17.,21,10. Hukuk Dairesinin istikrar kazanmış içtihatlarında da, bu konuya değinilerek, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu dışında alınan raporlara itibar edilemeyeceğine hükmedilmiştir. İşbu sebeple Yerel Mahkeme tarafından söz konusu çelişkinin giderilmesi bakımından dosyanın Adli Tıp 3. İhtisas Kurumu’na sevk edilmesi gerekmekte olduğu, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2011/5218 E. ve 2012/7375 K. sayılı ilamında; ”…davacının dava konusu yaralanma nedeniyle uğradığı sürekli iş gücü kaybının belirlenmesi amacıyla Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 03/02/2010 günü rapora davalının itiraz ettiği gözetilerek, 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Yasası’nın 16/II-c maddesi gereğince, meslekte kazanma gücü kaybı konusunda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle görevli Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan alınacak raporla davacının iş göremezlik oranı belirlenerek, iş göremezlik zararının buna göre hesaplanması gerekir. Yerel mahkemece açıklanan yön gözetilmeden, eksik incelemeyle karar verilmiş olması doğru olmadığından, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir…”
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2011/10228 E. 2012/9206 K. sayılı ilamında ise;
“ …daimi maluliyete ilişkin olarak alınacak raporun, Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Her ne kadar Adana Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 27.01.2011 tarihli raporunda Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü Hükümlerinin esas alındığı belirtilmiş ise de; tek hekim tarafından hazırlanan bu raporla Osmaniye Devlet Hastanesi raporu arasında açıkça çelişki bulunması karşısında mahkemece yapılacak iş, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas kurulundan, davacının maluliyet durumuna ilişkin tüzüğe uygun yeni bir rapor alınarak, çelişki giderildikten sonra sonuca göre karar verilmesi iken, çelişki giderilmeksizin 27.01.2011 tarihli rapora itibar edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir…”
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2006/16627 E., 2006/15723 K., 19.12.2066
Tarihli İlamında; “Hal böyle olunca SSK. K.Hastanesi’nin 23.10.2000 tarihli raporları ve Yüksek Sağlık Kurulu’nun 15.07.2005 tarihli kararıyla, Adli Tıp kurumu 3.İhtisas dairesinin 13.03.2000 ( tarihli kararı arasında oluşan çelişkinin, maluliyete ilişkin evrakların Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’na gönderilerek buraca yapılacak inceleme ile giderilmesi gerektiği açıktır. Mahkemece sürekli iş göremezlik oranını %79 ve %81 olarak belirleyen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden %79 oranındaki sürekli iş göremezliğin karara esas alınması hatalı olmuştur.” Şeklinde belirtildiği, Yukarıda belirtilen Yargıtay Kararları gereğince, maluliyet oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi gerektiği, kabul manasında olmamak üzere davacının manevi tazminata ilişkin talepleri fahiş olup, kabul anlamına gelmemek üzere manevi tazminatın yerleşik içtihatlar doğrultusunda takdir edilmesi gerekmekte olduğu, tüm açıklanan nedenlerle davanın esastan ve usulden reddini, yargılama giderlerinin ve davacı tarafa yükletilmesi yönünde cevap dilekçesini mahkememize sunmuştur.
Dava; trafik kazası nedeniyle davacıların geçirdiği trafik kazasına bağlı olarak manevi tazminatın ihtiyari mali mesuliyet sigortalısından tahsiline yönelik açılmış manevi tazminat davasıdır.
Dosya içinde davalı … Sigorta A.Ş.’nin … plakalı aracın genişletilmiş kasko ve ihtiyari mali mesuliyet sigortası yapan sigorta şirketinden, genişletilmiş artı kasko sigorta poliçesi getirtilmiş ve 250.000,00 TL limit ile manevi tazminat klozunun bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosya içinde her iki davacının 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinden gelen raporlarında davacı …’ın olay tarihinde 56 yaşında olduğu, %34,2 meslekte kazanma gücünde azalma olduğu, iyileşme sürecinin 30 gün olup bir başkasının bakımına muhtaç olduğu, geçici iş göremezlik süresinin ise 180 gün olduğu, diğer davacı araç sürücüsü …’ın ise 67 yaşında olduğu, olay tarihi olan 2020 yılında 66 yaşında olduğu, meslekte kazanma gücünde azalmasının %33,2 olup iyileşme süresinin, iyileşme süreci de dikkate alındığından 30 gün süreyle bir başkasının bakımına muhtaç olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 180 gün olduğu, Adli Tıp Grup Başkanlığı, Trafik İhtisas Daire Başkanlığı’nın 01/03/2021 tarihli raporlarında Sürücü …, gece vakti, aydınlatmanın olmadığı meskun mahal dışındaki olay mahallinde, sevk ve idaresindeki otomobilinden duman çıkması akabinde, aracını yol kenarında bulunan bankete çekmeye özen göstermeden, trafiğin güvenliği için herhangi bir önlem almadan yol içerisinde durduğu esnada geriden gelen sürücü …’ın kullandığı otomobil tarafından çarpılmasıyla meydana gelen kazada dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle asli kusurlu, Sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobil ile gece vakti, aydınlatmasız yolu takiben seyir halindeyken, hızını far ışığı altındaki görüşüne göre ve ıslak zeminli yol şartlarına göre ayarlamadan yaklaştığı olay mahallinde, yol içerisinde duran …’ın idaresindeki otomobile çarpmasıyla meydana gelen kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketiyle tali kusurludur.
Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda; Sürücü …’ın asli kusurlu olduğuna, Sürücü …’ın tali kusurlu olduğu belirtilmekle davacıların 9 Eylül Üniversitesi’nden kaza nedeniyle alınan raporları, davacı …’ın … plakalı araç sürücüsü olması nedeniyle, 30/10/2020 tarihli kazada Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Trafik İhtisas Daire’si Başkanlığı’nın 1 mart 2021 tarihli tüm dosya içeriğiyle uyumlu kusur raporunda sürücü …’ın asli kusurlu olduğu belirtilmekle bu davacı yönünden kusur raporu da dikkate alınarak manevi tazminatın davacı … yönünden kısmen, diğer davacı … yönünden tamamen kabulüne ve sigorta şirketine 13/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği dikkate alınarak ihbar tarihinden sonraki 45 günden sonra temerrüde düşeceği ve 28/10/2021 tarihinde temerrüdün oluşacağı dikkate alınarak, sigorta poliçe kapsamıyla limitin 250.000,00 TL olduğu da görülmekle, davacıların meydana gelen 30/10/2020 tarihli trafik kazası nedeniyle duymuş oldukları acı ve elemin dindirilmesi (gönül almak) hedeflendiğinden ve amacın cezalandırmak değil zarar gören de manevi huzuru sağlamak, zarara uğrayanın bozulan ruh huzurunu, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ıstırabı kısmen ve imkan nispetinde iade etmek olup ve Yargıtayın manevi tazminata caydırıcılık rolü de dikkate alınarak manevi tazminatın miktarı tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oran da olmalıdır.
Mahkememizce tarafların kusur durumu, 9 Eylül Üniversitesi’nden alınan raporları ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde kusur durumu özel hal ve koşullar içinde takdir edilerek ayrıca tarafların sıfatları, kusur ve rapor durumu dikkate alınarak davacı … yönünden kusuru göz önüne alınarak manevi tazminatın kısmen kabulüne, diğer davacı … yönünden ise tamamen kabulüne, davacıların yani her iki davacının trafik kazasındaki duymuş oldukları elem ve üzüntü nedeniyle davalarını açtıkları, her bir davacı yönünden dava sebebinin farklı olduğu değerlendirilerek ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilerek, mahkememizdeki vicdani kanıyı yansıtan aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davacı … yönünden 18.000,00 TL manevi tazminatın;
Davacı … yönünden 68.000,00 TL manevi tazminatın;
Davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 28/10/2021 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
Davacı … yönünden fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin REDDİNE,
Olay tarihinden itibaren faiz işletilmesi yönündeki talebin şartlar oluşmadığından REDDİNE,
2-Kabul edilen miktar üzerinden, Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.874,66‬ TL harcın peşin olarak alınan 457,68 TL harcın düşülmesi ile kalan 5.416,98‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacının yatırmış olduğu 80,70 TL’si başvurma harcı, 457,68 TL peşin harç 11,50 TL vekalet suret harcı toplamı olan 549,88‬ TL harcın davalıdan alınarak, davacılara verilmesine,
4-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davanın kabul ret oranına göre (%64,18 kabul, %35,82 ret) 847,18 TL sinin davalıdan, geriye kalan 472,82‬‬ TL sinin davacılardan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
5-Davacının yapmış olduğu 83,75 TL’si posta-tebligat giderinin davanın kabul ve red oranına göre (%64,18 kabul, %35,82 ret) takdiren 53,75 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 30,00 TL kısmının davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Dava … Yönünden kabul edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 9.640,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacı …’a verilmesine,
7-Dava … yönünden kısmen kabul edildiğinden, kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine,
8-Dava … yönünden kısmen reddedildiğinden, reddedilen miktar üzerinden hesaplanmış olan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
10-Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 6100 sayılı yasanın 345. Maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süresi içerisinde Bölge İstinaf Mahkemesine başvuru yolunun açık olduğu açıkça okunup usulünce anlatıldı.09/06/2022

Katip ….
¸E-imza

Hakim ……
¸E-imza