Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/9 E. 2022/245 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/9
KARAR NO : 2022/245

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2015
KARAR TARİHİ : 18/03/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili ile davalının 13/02/2013 tarihli hisse devrine dair taahhütname ve protokol imzaladıklarını, bu sözleşmenin konusunun “Manisa Nesir Vergi Dairesi……. numarada kayıtlı …… ve Tic. Ltd. Şti.’nin paylarının tamamının müvekkili davacıya devri” olduğunu, sözleşmenin 3. maddesinde devir bedelinin 1.000.000 Euro olarak belirlendiğini, 4.1-4.2 maddelerinde “devir bedelinin 250.000 Euro’luk kısmının müvekkili tarafından davalıya ödenmesinin, müteakip şirket paylarının % 25’inin müvekkiline veya göstereceği 3. bir kişiye devrinin” kararlaştırıldığını, sözleşmenin 4.1. maddesi gereğince devir bedelinin 250.000 Euro’luk kısmının peşinat olarak ödeneceğini, sözleşmenin 4.3. maddesi gereğince “kalan 750.000 Euro’luk kısmının ise 2014 yılı Şubat ayına kadar ara ödemeler şeklinde yapılacağını”, sözleşmede her ne kadar kredi yoluyla temin edileceği belirtilmiş ise de müvekkilinin devir bedeline mahsuben 250.000 Euro’yu 13/02/2013 tarihinde davalı hesabına kredi yoluyla değil nakit olarak havale ettiğini, sözleşmede “devrin, şirketin tüm borçları ve tüm sermayesi ödenmiş, SGK, Vergi Dairesi TCMB vs resmi kurumlar ile ilişkide olduğu firmalar nezdinde her türlü cari hesapları dahil her türlü borçlarından arındırılmış olarak gerçekleştirileceğinin” kararlaştırıldığını, müvekkilinin gönderdiği ihtarnameye davalı tarafça cevap verilmediğini, şirkete ait hisselerden sadece % 25’lik kısmının 20/09/2013 tarihinde müvekkili üzerine devrini sağladığını, bu hisselerin dava dışı …..’e ait hisselerin 5.000 paya karşılık gelen hisseler olduğunu, şirketin toplam hisse adedinin 20.000 olduğunu, % 25’lik hisse devrinin ardından 26/09/2013 tarihinde müvekkilinin davalı ile birlikte 1 yıl süre ile şirkete müdür olarak atandığını, müvekkili henüz diğer davalı ile birlikte müdür olarak atanmışken davalının bu kez 25/11/2013 tarihinde müvekkiline “şahsına ait borçlardan dolayı şirkette hisse sahibi olarak görülmesinin tehlikeli olacağını” söyleyerek, söz konusu 5.000 hisseyi dava dışı …….ün üzerine aldığını, böylece müvekkilinin % 25’lik hissesinden de olduğunu, bu sırada imza sirküleri iptal edilerek 25/11/2013 tarihinde yeni imza sirküleri ile müvekkilinin davalı ile birlikte 1 yıllığına şirket müdürü olduğunu, davalının, şirketi borçsuz olarak devir etmek yükümlülüğüne aykırı davrandığını, müvekkilinin hisse devir bedelinin yaklaşık 884.000 Euro’luk kısmını ödediğini, ancak davalının müvekkiline gönderdiği Karşıyaka ……Noterliği’nin 25/11/2014 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “hisse bedellerinin tamamının ödenmesini, hisseleri devralmasını, ödemenin en geç 05/12/2014 tarihine kadar yapılmasını” bildirdiğini, müvekkilinin de İzmir …….Noterliği’nin 16/01/2015 tarihli, …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bu ihtarnameye cevap verdiğini, davalının hisseleri devretmediğini ve sözleşmeyi feshederek 250.000 Euro ile 1.500.000,00 TL’yi gasp ettiğini, ayrıca davalının Manisa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…….Esas ve Manisa 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…… Esas sayılı dosyalarında sorumluluk davası açtığını, dava konusu hisse devir sözleşmesinin noter onaylı olmadığını, hisse devir vaadi sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmenin geçersiz olduğunu belirterek, 250.000 Euro’nun 13/02/2013 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6.6. maddesi gereğince bu sözleşmede kabul edilen devir bedelinin döviz üzerinden kararlaştırıldığını ve fiili ödeme günündeki kurun geçerli olduğunu, 250.000 Euro’nun 13/02/2013 ödeme tarihindeki kur üzerinden değerinin 592.375,00 TL olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin basit bir şirket hisse devir sözleşmesi olmadığını, sözleşmenin düzenlendiği 13/02/2013 tarihinden başlayarak sona ereceği yani şirketin davalıdan davacıya devrinin tamamlanacağı son tarih olan 28/02/2014 tarihine kadar geçecek 1,5 yıllık süre içerisinde şirketin işleyişine, yetki ve sorumluluk devirlerine dair tarafların uyması gereken yükümlülükleri düzenleyen karma nitelikteki sözleşme olduğunu, şirketin % 25’lik kısmının davacıya ve daha sonra 3. kişiye devrini düzenleyen hisse devir sözleşmelerinin resmi şekil şartlarına uygun bir şekilde noterlikçe hazırlandığını ve tarafların imzaları ile noterlikçe tevsik edilerek ticaret siciline kaydedildiğini, aradan geçen 2 yıla aşkın bir sürenin sonunda davacının bu sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürmesinin iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, şirketin Manisa’da faaliyet gösterdiğini, şirket yönetiminin bu sözleşme gereğince davacıya bırakıldığı tarih olan 2013 yılı Şubat ayında şirketin mizan tablosuna göre 291.574,75 TL artı bakiye ile teslim edildiğini, davacının “şirketi borç yükü ile teslim aldığı”na ilişkin iddialarının asılsız olduğunu, davacının şirket gelirlerini kendisinin ve yakınlarının şahsi harcamalarında, ev ve araç kirası, alım satımı gibi işlerde kullandığını, hiçbirinin hesabı yapılmadan çalışan personel sayısını % 250 arttırdığını, muhasebe işlemlerini yürüten büroya ödeme yapmadığını, satın alınan yazılım programının bedelinin ödenmediğini, şirket defterlerinde kayden şirket kasasında varmış gibi gözüken 1.000.000,00 TL paranın gerçekte kasada olmadığının belirlendiğini, sonuç olarak davacının şirketi terk ettiği 2014 yılı Aralık ayı itibariyle şirket borcunun yaklaşık 2.821.802,00 TL olduğunu, müvekkilinin ve şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının şirketi devir alacak hiçbir maddi gücü olmadığından dolayı sözleşmede sözü edilen devir bedelinin ………tarafından karşılanmasının taahhüt edildiğini, devir bedelinin ödenmesi için açılan Ziraat Bankası kredilerinin … güvencesi ve imzasıyla düzenlenmesinin sebebinin de bu olduğunu, …’in sözleşmedeki varlığının davacı tarafça kabul edildiğini, ihtarnamede de davacının devir bedellerinin ……. tarafından karşılanacağının kabul edildiğini, bu nedenle davacının 250.000 Euro devir bedeli ödediği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının bir kuruş dahi para yatırmadığını, aksine hem müvekkilini hem şirketi hem de ……’i borçlandırdığını, müvekkiline ödenen 250.000 Euro’nun geri ödendiğini, Manisa …… Noterliği’nin 25/11/2013 tarihli, … sayılı hisse devir sözleşmesi ile davacıdaki % 25’lik hissenin …’e devredildiğini ve 250.000 Euro devir bedelinin davacıya nakden ve elden iade edildiğini, takas mahsup isteklerinin bulunduğunu, müvekkilinin yargılama sırasında alacaklı olma ihtimalinin bulunması halinde bu alacağının takas mahsup yoluyla sona erdirilmesi gerektiğini belirterek, davanın esastan, aksi bir durumun varlığında takas mahsup nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; hisse devir sözleşmesine dayalı alacak davasıdır.
Yapılan ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “13/02/2013 tarihli sözleşmenin geçerli bir sözleşme olup olmadığı, davacının davalıdan 250.000 Euro alacağının bulunup bulunmadığı, alacak var ise davalı tarafın takas ve mahsup isteğinin dinlenebilir ve yerinde olup olmadığı” konularında olduğu belirlenmiştir.
Davacı, davalı ve ……. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında davamızın dayanağı olan 13/02/2013 tarihli “Hisse Devrine Dair Taahhütname ve Protokol” başlıklı sözleşme imzalanmıştır.
Bu sözleşmenin konusu; “Manisa Ticaret Sicil Memurluğu’nda 12627 sicil numarasında kayıtlı, 15.000 paya karşılık 375.000,00 TL’si …’e; 5.000 paya karşılık 125.000,00 TL’si …’e ait ………. Dağ. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin tamamının …’a veya göstereceği 3.bir kişiye devri” dir.
Sözleşmenin 3.maddesinde; “devir bedelinin şirketin borç ve alacaklarından ari olarak 1.000.000 Euro olduğu” kararlaştırılmıştır. 4.maddesinde; “ödeme şekli ve devir” düzenlenmiş olup, “sözleşmenin imzalanmasını müteakip en geç 13 Şubat 2013’e kadar 250.000 Euro’nun peşinat olarak ve peşinen ödeneceği, ödemenin banka kredisi ile yapılacağı, bankadan kaynaklanabilecek makul gecikmelerin istisna kabul edileceği, bu ödemeyle birlikte şirketin toplam hissesinin % 25’inin …’a veya göstereceği 3. bir kişiye devredileceği, …kalan 750.000 Euro’nun ise en geç 2014 yılı Şubat ayı sonunda olmak üzere nakdi ara ödemeler şeklinde yapılacağı, kalan ödemenin yapılmasıyla birlikte …’e ait hisseler dahil olmak üzere şirket hisselerinin tamamının …’a derhal resmi yollardan devredileceği ve …’ün şirketle hiçbir resmi ve fiili bağının kalmayacağı” karar altına alınmıştır. Ayrıca 5.1.1. maddesinde; “sözleşmenin imzalanmasını takiben 01/03/2013 itibari ile …’ın şirketi ve idaresini fiilen devralacağı” hususu taraflarca kabul edilmiştir.
Davacı, Ziraat Bankası aracılığı ile davalı adına 13/02/2013 tarihinde 250.000 Euro yatırmıştır.
Davacı, davalıya ve şirkete Manisa 1.Noterliği’nden gönderdiği 14/06/2013 tarihli, 15385 yevmiye numaralı ihtarname ile sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürdüğü davalıdan 2 gün içerisinde % 50’den az olmamak üzere ödemelere karşılık gelen oranda şirket hisse devrinin kendisine yapılmasını, sözleşme öncesine ait şirket borçlarının ödenmesini, devir öncesi borçların kendisi tarafından ödenmesi nedeniyle devir bedelinin tenkisini, aksi halde sözleşmenin feshedileceğini bildirmiştir.
Davacı fesihten sonra davalıya bu kez İzmir …….Noterliği’nden gönderdiği 16/01/2015 tarihli, …….yevmiye numaralı ihtarname ile bankadan alınan 1.500.000 TL bedelli kredinin kapatılmasını, … tarafından rehin edilen 1.500.000 TL üzerindeki rehinin kaldırılmasını ve kendisi tarafından ödenen 250.000 Euro’nun ödenmesini istemiştir.
Manisa 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dosyası incelendiğinde; şirket tarafından, …, …….. ve Akbank A.Ş. hakkında 132.547,00 TL’nin tahsili istemiyle açıldığı, …’ın şirket müdürü olarak görev yaptığı işlemler nedeniyle şirketi zarara soktuğu iddialarının da bulunduğu görülmüştür.
Manisa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dosyası incelendiğinde; şirket tarafından … ve … hakkında açılmış alacak davası olduğu, TTK’nın 553.maddesine dayanıldığı, şirketin zarara uğratıldığının ileri sürdüğü, davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün kayıtları incelendiğinde; 25/11/2013 tarihli 4 sayılı ortaklar kurulu kararı ile …’ın sahip olduğu 5.000 paya karşılık 125.000,00 TL sermayesinin tamamını aynı bedel ile şirket ortağı olmayan …….’e devretmesine, ortaklıktan ayrılmasına, pay devrinin pay defterine işlenmesine karar verildiği, bu karara göre şirkette ortaklar olarak 15.000 paya karşılık 375.000,00 TL ile …’ün ve 5.000 paya karşılık 125.000,00 TL ile …’ün kaldıkları görülmüştür.
Davacı vekili; hisse devir bedeli olan 250.000 Euro’yu davalıya ödediğini, bu paraya karşılık % 25 hissenin daha sonra müvekkili tarafından …….’e devredildiğini, yani müvekkilinden alındığını, müvekkilinin şu an hissesinin bulunmadığını, 250.000 Euro’nun kendisine iade edilmediğini belirtmiştir. Davalı vekili ise; davacının 250.000 Euro ödeme yaptığının doğru olduğunu, ancak bu ödemenin davacı tarafından değil … tarafından yapıldığını, davacının bu parayı isteme hakkının bulunmadığını belirtmiştir.
Mahkememizce; “davacı ile davalı arasında imzalanan hisse devir protokolü çerçevesinde davacı tarafından davalıya hisse devir bedelinin peşinatı olarak 250.000 Euro ödemenin banka kanalıyla yapıldığı, davalı tarafça bu miktara karşılık gelen 5.000 hissenin davacıya devrinin sağlandığı, bu aşamadan sonra davacının yaklaşık 1 yıl süre ile davalı ile birlikte dava dışı şirketin idaresinde yer aldığı, nitekim; dava dışı şirketin 25/11/2013 tarihli 4 sayılı ortaklar kurulu kararı ile “davacının sahip olduğu 5.000 paya karşılık 125.000,00 TL sermayesinin tamamının aynı bedel ile şirket ortağı olmayan ……e devredilmesine, davacının ortaklıktan ayrılmasına, pay devrinin pay defterine işlenmesine” karar verildiği, bu karar ile birlikte davacının, dava dışı şirketteki ortaklığının sona erdiği, davalı vekilinin davacıya ödediği hisse devir bedelinin geri iade edildiğini savunurken davacı ile dava dışı …….. arasındaki hisse devir işlemine dayandığı, gerçekten de davacı ile dava dışı … arasındaki devir işleminin noterde resmi olarak yapıldığı ve davamızın da konusu olan hisseye karşılık gelen hisse devir bedelinin ödendiğinin kararlaştırıldığı, resmi nitelikte bu işlemle birlikte artık davacının, davalıdan devraldığı ancak sonradan dava dışı …’e devrettiği hissesinin bedelini aldığının kabul edildiği, resmi senedin aksinin aynı nitelikte bir belge ile ispatlanması gerekli olup, davacı tarafça bu nitelikte bir belge sunulmadığı, davacı vekilinin iddiasına göre davacı ile dava dışı … arasında inanç sözleşmesinin varlığından söz edilebilecek olup, bu çerçevede hisse devir bedelinin geri alınmadığı yönündeki iddianın da dava dışı bu kişi ile davacı arasında tartışılacak bir iddia olduğu” gerekçeleriyle “Davanın REDDİNE” ilişkin 29/12/2017 tarihli, ….. Esas ve…… Karar sayılı karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna gidilmiştir.
Mahkememiz kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 21/12/2021 tarihli, … Esas ve……Karar sayılı kararı ile kaldırılmıştır.
Gerekçesinde ise;
“Dava, limited şirket hisse devrinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, müvekkilinin “Hisse Devrine Dair Taahhütname ve Protokol” başlıklı belgeye istinaden dava dışı şirketin % 25 hissesine karşılık 250.000 Euro hisse devir bedelini nakden ödediğini, müvekkili hissedar haline geldikten sonra davalı hissedar ve şirket yöneticisinin müvekkilini kandırarak müvekkilinin hissesini davalının eşi …’e devrini sağladığını, bu şekilde müvekkilinin şirket hissesini ve hisse devir bedelini kaybettiğini ileri sürerek, hisse devir bedeli olarak ödediği 250.000 Euro’nun davalıdan tahsili isteminde bulunmuştur. Dosyadaki ticaret sicil belgeleri ve noterde düzenlenen sözleşmelere göre dava dışı şirketin toplam 20.000 hissesi bulunduğu, 15.000 hissenin davalıya, 5000 hissenin davalının kızı ……’e ait olduğu, 25.09.2013 tarihinde dava dışı ……’e ait hisselerin davacıya devredildiği, 25.11.2013 tarihinde ise davacıya ait hisselerin davalının eşi …’e devredildiği, davacının dayandığı protokolün davacı, davalı ve dava dışı şirket adına imzalandığı anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere uyuşmazlık, şirket hissedarları arasında hisse devir bedelinin iadesi isteminden kaynaklanmaktadır. HMK’nın 14/2 maddesi gereğince özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. 11/06/2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesindeki ilana göre dava tarihi itibariyle şirket merkezi Yunusemre/Manisa olduğuna göre mahkemece kesin yetki nedeniyle davanın usulden reddi gerekirken davanın esasına girilerek karar verilmesi doğru değildir. (Yargıtay 11. H.D’nin 17.06.2019 tarih 2019/2229 E, 2019/4442 K sayılı kararı).
Bu durumda, davaya bakmakla kesin yetkili olmayan ilk derece mahkemesince davaya bakılmış bulunulduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.” denmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 14/2 maddesinde; “(1) Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. (2) Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; getirtilen ticaret sicil belgeleri ve noterde düzenlenen sözleşmelere göre toplam 20.000 hissesi bulunan dava dışı şirkette 15.000 hissenin davalıya, 5.000 hissenin davalının kızı …’e ait olduğu, 25/09/2013 tarihinde dava dışı …’e ait hisselerin davacıya devredildiği, 25/11/2013 tarihinde ise davacıya ait hisselerin davalının eşi …’e devredildiği; davaya dayanak tutulan protokolün davacı, davalı ve dava dışı şirket adına imzalandığı; uyuşmazlığın, şirket hissedarları arasında hisse devir bedelinin iadesi isteminden kaynaklandığı; 6100 sayılı HMK’nın 14/2 maddesi gereğince özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalarda ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğ, dava tarihi itibariyle şirket merkezinin “Yunusemre/Manisa” olduğu anlaşıldığından, mahkememiz yetkisiz olduğundan, davanın kesin yetki nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-6100 sayılı HMK’nın 14/2 maddesi gereğince Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin kesin yetkili olması nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren yasal 2 haftalık süre içerisinde mahkememize başvurulması durumunda dava dosyasının yetkili Manisa Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
4-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin iki haftalık süre içerisinde gönderme isteğinde bulunmaması durumunda “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilerek, aynı karar ile yargılama giderlerinin 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca karara bağlanmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/03/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza