Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/859 E. 2022/850 K. 21.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/859
KARAR NO : 2022/850

DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 24/07/2017
KARAR TARİHİ : 21/10/2022

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda dava dosyası ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 24.07.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, davalı … İnş. Tur. Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nden İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün …/… ve …/… Esas sayılı dosyalarında büyük miktarlarda alacaklı olduğu, dosyalar haricinde davalı-borçlu şirket hakkında açılmış çok fazla icra takibi mevcut olup, borçlu şirketin borca batık durumda olduğu, bunun UYAP kayıtları ile sabit olduğu, (Delil-2) İşbu …/… Esas sayılı dosyada borçlu şirketin araçlarının satıldığı, ancak araçlardan … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından alacağa mahsuben 21.800-TL bedel ile ihaleden satın alınması suretiyle dosya alacağına oranla cüz’i bir tahsilat yapıldığı, bunun haricinde diğer araçların satışından dosyaya pay düşmediği gibi, dosyalar alacaklarına ilişkin başka bir tahsilat yapılamadığı, ancak taraflarınca haricen borçlu şirketin davalı … San. Tic. Ltd. Şti.’ne karşı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas-…/… Karar (Eski Esas …/… Esas ) dosyasında ikame etmiş olduğu davaya (Delil-3, Ek-2- Mahkeme ilamı) konu alacağımı diğer davalı …’e devretmiş olduğu ve İşbu davada tesis edilmiş kabul kararının Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas dosyasından devralan … tarafından alacaklı olarak icra takibine konulmuş olduğu öğrenildiği, işbu alacağın devrine ilişkin tasarruf alacaklılarını zarar uğratma kastı ile, müvekkilinin alacağının tahsilini engellemeye yönelik kötü niyetli olarak yapıldığı, şöyle ki; Adi yazılı ve 19.01.2015 tarihli “Alacağın Devri Sözleşmesi” başlıklı belge devratan …’in devreden … Şirketi’nin Halk Bankası … Şubesi’ndeki … nolu hesabına 16.09.2013 tarihinde 250.000-TL yatırması sebebiyle, bu miktarda devralana borçlu, devredenin İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas-…/… Karar (Eski Esas …/… Esas ) dosyasına konu olan ve davalı … San. Tiç. Ltd. Şti’den olan alacağının (244.671,11.-TL asıl alacak ve tüm fer’ ilerini) devrettiği, bankaya para yatırılması ve temlik tarihlerinin de icra takiplerinden sonra olduğu, 4. …’in, … şirketinin çalışanı ve aynı zamanda şirketin resmi ve özel kurumlar nezdinde tüm işlerini takip eden ve hak edişlerini tahsil eden vekili olduğu, Yukarıda yazılı İzmir 2. İcra Müdürlüğündeki icra takip dosyalarının takip dayanağı çeklerdeki imzaların , deliller arasında 4. mübrez ve Ek-3’te yer alan Alacağın Devir Sözleşmesindeki … imzası ile birebir örtüştüğü ilk bakışta dahi açıkça görüldüğü, Ayrıca İzmir 2. İcra Müdürlüğü …/… Esas dosyası talimatına istinaden Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğü …/… Talimat dosyasında borçlu şirketin İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdindeki adresi (Deli!-10-Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları,Ek-5) olan … Sokak No:… … Apt. Kat:.. … İzmir adresinde tatbik edilen fiili menkul haczi işleminde (Delil 11-, Ek-6); Vergi levhasının …-… Yapı adına olduğu, daire girişinde ve daire kapısında ayrı ayrı … İnşaat Ltd. Şti. yazdığı, apartman girişindeki posta kutusunda … arıtma tesisi … Sokak … Apt. No:… D:… adresine gelmiş 16/06/2017 son ödeme tarihli Axess kredi kartı hesap özeti zarfı olduğu görülerek tespit edildiği Takdir edileceği üzere, …, takip dayanağı çekleri diğer davalı … şirketi adına imzaladığı, hacizden tespit edildiği üzere, şirketin adresinde ticari faaliyet gösterdiği, Bir çalışanın 250.000-TL gibi büyük bir miktardaki parayı borç olarak, işvereninin banka hesabına yatırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, temlik alan …’in, görevi itibariyle şirketin tüm işleri ve dolayısıyla borçları hakkında bilgi sahibi olup, davalı … şirketinin alacaklısından mal kaçırma kastını da bildiği, İşbu banka hesabına yatırıldığı iddia edilen 250.000-TL’nin …’ a ait olmayıp, borç olarak da yatırılmadığı, alacaklıları zarara uğratma amacı ile muvazaalı yapılan temlik tasarrufunun kılıfı olarak göstermelik bir banka işlemi olduğu, borçlu şirket ile temlik alan arasındaki yakınlık ve iş ilişkisi bulunmakta olduğundan, gerçekte mevcut olmayan bir borç için yapılan temlik ile davalı-borçlu … şirketinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davasındaki devre konu alacağına gerçek alacaklıları tarafından haciz konulmasının önlenmesi amaçlandığı, Ayrıca paranın banka hesabına yatırıldığı tarih 16.09.2013 olup, dava tarihi 28.11.2013 iken, devir sözleşmesinin aradan 1 seneden fazla bir zaman geçtikten sonra akdedildiği, İİK. 278 ve İ.İ.K. 280 maddelerindeki kanuni karinelerin oluşması davalıların kötü niyete ispat ettiği, tüm doktrin ve Yargıtay kararlarında belirtildiği gibi kötü niyete ve alacaklıları zarar uğratma kastına ilişkin kesin deliller arandığı,6. İşbu nedenlerle İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… DP. İş sayılı dosyasından Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası alacağına ihtiyati haciz konulması talep edildiği, işbu talebin kabul edildiği, ihtiyati haciz kararının İzmir 2. İcra Müdürlüğü …/… sayılı dosyasından tatbik edildiği, Belirtilmiş, sonuç olarak; Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas dosyasından takibe konu alacağın 3. kişilere devredilmesinin önlenmesi için Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasına HMK’na göre ihtiyati tedbir konulmasına, Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas dosyası üzerinden takibe konulmuş olan İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E-…/… Karar (Eski Esas …/… Esas) dosyasına konu alacağın, 19.01.2015 tarihli Alacağın Devri Sözleşmesi ile … İnş. Tur. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından …’e devrine dair tasarruf işleminin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekilinin 29.08.2017 tarihli davaya cevap dilekçeşinde özetle; Davacı yan 24.07.2017 tarihli dava dilekçesi ile davalı müvekkilden İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. ve …/… sayılı dosyalar ile alacaklı olduğunu şirket aleyhine birçok icra takibi olduğu ve şirketin borca batık olduğu; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E. sayılı dosyasına konu alacağını 19.01.2015 tarihli temlik sözleşmesi ile diğer davalı …’e devrettiği, …’in de bu alacağı kendi adına Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyası ile takibe koyduğu, taraflar arasında alacağın devrine yönelik yapılan işlemin alacaklıları zarara uğratma kastıyla yapıldığını iddia ederek 19.01.2015 tarihli devir sözleşmesi ile davalı … İnşaattan diğer davalı … adına yapılan tasarnıfun iptalini talep ve dava ettiği, yasal dayanağı bulunmayan davanın reddini tatep etmekle davaya cevaplarını sundukları; Müvekkil şirketin inşaat imalatı işi yaptığını, davacı … .. Ltd Şti.’nin ise beton temin etmesi nedeniyle aralarındaki ticari ilişkinin 2008 yılında başladığı, müvekkilinin davacıdan beton temin ettiği ve ticari ilişkilerinin boyutunun 4.000,000.-TL mertebelerine ulaştığı, temin ettiği tüm beton sevk irsaliyelerinden anlaşılacağı üzere belediyenin bağlı bulunduğu … Genel müdürlüğü vb kurumların nezdinde yapılan ihaleler neticesinde alınan inşaat işlerinde kullanıldığı, davacı tüm şantiyeleri ve yapılan işleri sevk irsaliyeleri kayıtları ile bilecek durumda olduğu, şirketin genel yapısı kamu ihalelerine katılan müteaahhit statüsünde olduğu, özellikle de alt yapı ve arıtma tesisi işi yapıldığı, şirketin gelmiş geçmiş tüm kayıtlarının incelenmesi halinde başkaca bir geliri olmadığı ve başka bir iş yapmadığının görüleceği, SGK genel müdürlüğüne gönderilecek bir müzekkere ile son 10 yılda iş yaptığı tüm şantiyelerin ve sözleşmelerinin kayıtlarının getirtilmesinin de mümkün olup bu bilginin zaten davacıda da yıllardır mal alındığı için malımu olduğu, Davacının … dışında bir yerden bir gelir elde edip bu geliri şirkete aktardığı gibi iddia bu davanın temelini oluşturmakta ise de … genel müdürlüğüne yazılacak müzekkere ile tüm sözleşmeden doğan haklarına icra kanalıyla haciz müzekkereleri gönderildiği, ileride açıklandığı Üzere müvekkilinin de borcunu ödeme iradesi ve niyetiyle temlik işlemleri yaptığı görüleceği, davacının iş bu davayı açmakta kötü niyetli olduğu, şirketin içinde bulunduğu dar boğazdan geçerken iyi niyetli olarak yardımcı olan kefilleri, dostları zor duruma düşürmek ve Türk insanının temeli olan vefa duygusunu kötü niyet olarak sergilemeye çalıştıkları, müvekkil tarafından davacıya olan borçların *090’ından fazlası ödenmiş olduğu, kalan kısım için ödemeler yapılmaya devam edilirken 2012 yılında davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine icra takibine geçildiği, icra takibinden öncesinde de müvekkil şirket iyi niyetli olarak davacı şirkete olan borçlarının ödenmesi için ekte örnekleri sunulduğu üzere, … genel müdürlüğünden olan alacakların davacı şirkete temlik etmeye çalışıldığı ve yine şirketin araçlarının davacı şirkete rehin olarak verildiği, bu belgelerden de anlaşılacağı üzere, bu borcun ödenmesi için de müvekkil şirketin yoğun çaba harcadığı, Davacının ise, rehin sözleşmelerinde bahsi geçen araçların kaydına rehin şerhi işletmediği ve usul ve yasaya aykırı şekilde rehinleri paraya çevirmeden çekler yönünden icra takibine başladığı, araçlardan bir kısmının halen rehinli olarak mevcut olup bu araçlar üzerinden icra dosya borçlarının tahsil edilmesi imkanının da mevcut olduğu, bu araçlarını rehinli olması nedeniyle müvekkilleri tarafından satışı yapılamadığı, vergileri ödenmeye devam edildiği, icra dosya borcunun tahsilinin mümkün olduğu Davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine açılan İzmir 2 İcra Müdürlüğü’nün …/… ve …/… esas sayılı icra dosyalarından müvekkilinin … Genel Müdürlüğü’nden olan alacakları üzerine haciz yazıldığı ve haciz sıralamasında icra dosyaları sıraya alındığı, icra dosyasının bu yolla da tahsilinin mümkün olacağı, Yukarıda izah edildiği üzere, müvekkil şirketin çalıştığı tek kurum … olup davacı tarafından …”dan olan alacaklarına haciz konulduğu, şirketin araçlarının da davacıya rehin verildiği, müvekkilin davacıdan herhangi bir şekilde mal kaçırması söz konusu olmadığı, 2012 yılında davacı tarafından icra takibine geçildiği tarihte rehinli olan araçların hiçbirisinin henüz satılmadığı, davacının tüm alacağını rehinler üzerinden tahsil edilmesi imkanı da mevcut iken davacı tarafından bu tahsilatların yapılmadığı rehinli alacaklar mevcutken çeklerin icraya konulmuş olmasının da haksız ve yersiz olduğu, yapılan takiplerde “tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla” ibareleri eklenmemiş olup takipler usulsüz olduğu, Bunun yanında, icra takibinden sonra müvekkil şirket tarafından dosya borçlarının kapatılması yönünde girişimlere devam edildiği ve ödeme protokolü hazırlanarak 15.07.2012 tarihinde şirket ortağının eşine ait olan taşınmazın davacıya verilmesi suretiyle borcun kapatılması hususu görüşülmüş ise de davacının ekli faks yolu ile gelen hesap özetinde görüleceği üzere yüksek faiz talebinde bulunması nedeniyle bu protokol yapılamadığı, Tüm bunlardan müvekkilinin iyi niyetle hareket ettiği, borcunu ödemeye çalıştığı açık ve net bir şekilde anlaşılmadığı, müvekkilinin tek gelir kaynağının …’dan vb kurumlardan aldığı ihaleler olup bu alacaklarına davacı yanca haciz konulduğu gibi yine müvekkili tarafından borcunu ödemek üzere araçları üzerinden verdiği rehinler yönünden dahi davacı tahsile geçmediği, haksız ve usulsüz şekilde yapılan takipten sonra müvekkil tarafından ödeme niyetiyle yapılmak istenen protokolde de. davacının yüksek faiz talep etmesi suretiyle yine borç kapatılamadığı, müvekkilinin aşağıda nedenleri ayrıntılı şekilde izah edildiği üzere bankaya olan borçlarım kapatmak üzere …’ten aldığı borcu ödemek niyetiyle temlik sözleşmesi yapıldığı ve ortada bir mal kaçırma durumu söz konusu olmayıp gerçek bir borç ödemesi yapıldığı, Müvekkil şirketin paraya ihtiyacı olması, bankalar tarafından taşınmaz satışlarına başlanması sebebiyle geçerli bir borç ilişkisi içinde, satışları durdurmak için diğer davalı …’ten borç aldığı, bu borcu da alacağını temlik ederek ödediğini, Kaldı ki temlik tarihinde …’in de şirket çalışanı olmadığı, İptali talep edilen 19.01.2015 tarihli alacağın temliki sözleşmesinin akdedilmesinde alacaklılardan mal kaçırma kastı bulunmadığı, aksine …’e olan borcu ödeme saiki bulunduğu, davacının da aksine bir delil ibraz edemediği, davanın reddi gerektiği, Davalı …’in … tarihinden … tarihine kadar müvekkil şirkette çalıştığı, (işten çıkış bildirgesi ekte sunulu olduğu) bu dönemde şirketin bilyük meblağlı işlerinde mühendis olarak çalıştığı, Kamu İhale Kanunu gereği şirketin akdettiği sözleşmelerde zorunlu anahtar teknik personeli olarak proje müdürlüğü yaptığı, davalı …” in uzun yıllar şirket bünyesinde çalışması ve başarılı işlere imza atması sebebiyle müvekkil şirket ile dostane ilişkiler kurulduğu, …’in şirkete verdiği borç tamamen gerçek bir nedene dayandığı gibi bu borcun karşılığında şirket tarafından dava konusu temlik suretiyle yapılan ödeme de tamamen gerçek bir ödeme olduğu, Alınan borcun nedenini kısaca izah etmek gerekirse; Müvekkil şirketin mali yönden sıkıntıya düşmesi üzerine bankalar tarafından hakkında icra takipleri ve yasal takip başlatıldığı, Bank Asya … şubesi tarafından müvekkil şirket ve kefili … aleyhine İZMİR 22. İcra Müdürlüğü’nün …/… E sayılı dosyası üzerinden 903,000-TL tutarında icra takip başlatıldığı, (ödeme emri ekte sunulu olduğu) kefillerden Gayrimenkul ipoteği bulunan … ‘in maliki olduğu İzmir İli … İlçesi … Köyü … Mevki … parselde kayıtlı bağ vasıflı taşınmazı … İcra Dairesi …/… Talimat sayılı dosyası ile 10/09/2013 gün saat: 10:00-10:10 arası 909,631.35-TL * KDV bedelle satışa çıkardığı, (açık arttırma ilanı ekte sunulu olduğu) bunun üzerine şirketin kefillerinden … Döviz sahiplerinden …’ın girişimi ile söz konusu gayrimenku! icra satışından bir gün önce 09.09.2013 tarihinde … adlı kişiye 800.000-TL’ye aynı gün Bankasya ile yapılan anlaşma gereği 358.000-TL yatırılması şartı ile satılarak icra satışının durdurulduğu, …’ın, Gayrimenkul üzerindeki icra ve ipoteğin kaldırılması için 09.09.2013 tarihinde 358.000-TL’yi … şubesi kanalı ile Bankasya … şubesine havale ettiği (dekont örneği ve icra dosyasının kapandığına dair banka avukatının verdiği belge ve haciz kaldırma yazısı ekte sunulu olduğu) Aynı dönemde Halk Bankası … Şubesi tarafından Karşıyaka … Noterliğinin 12.06.2013 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkil şirketin ve kefillerinin hakkında yasal takibe girişildiği bildirildiği (ihtar örneği ekte sunulu olduğu) kefillerden …’a ait Urla …’nda bulunan yazlığının da Halk Bankası’na ipotek verilmiş olup bu taşınmazın satışına geçilmeden kurtarılabilmesi için ipoteğin fekkine karşılık … ‘ten borç istendiği ve …’in 16.09.2013 tarihinde 2S0,000-TL ‘yi bankaya yatırdığı (dekont örneği ekte sunulu olduğu,) Şirketin borç aldığı tarihte mali sıkıntı içinde olduğu ve bu meblağı 3. Kişiden temin etmek zorunda olduğu defter ve kayıtların incelenmesi ile de ortaya çıkacağı, müvekkil şirketin, açtığı davalarda alacak olduğu meblağları iş bu aldığı borçları ödemek üzere temlik ettiği, Bank Asya … Şubesi’ne yatırılan 358.000-TL karşılığı müvekkil şirketin farklı bir dava konusu olan şirket alacağı (İzmir I Asliye Ticaret mahkemesi …/… E) 16.01.2015 tarihinde …’e temlik edildiği (temlik sözleşmesinin ekte sunulu olduğu) ve … tarafından Halk Bankası … Şubesi’ne …’in Urladaki yazlığı üzerindeki fekkin kaldırılabilmesi için yatırılan 250,000.-TL karşılığında da iş bu dava konusu olan 19.01.2015 tarihli temlik sözleşmesinin yapıldığı, Yine iş bu davayla ilgisiz olmakla birlikte müvekkil şirket aleyhine icra takibine geçmemesi için alacaklı olan …’a da İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E. sayılı dosyasından olan alacaklarından 150.000-TL si temlik edildiği (temlik sözleşmesi ekte sunulu olduğu) Görüleceği üzere, müvekkil şirket borçlarını alacaklı olduğu davalardaki meblağları temlik ederek ödemek durumunda kaldığı, bu temliklerin mal kaçırmak amacıyla değil bizzat borçların ödenmesi kastıyla yapıldığının görüldüğü, müvekkil şirketin aldığı borçlar neticesinde peş peşe yatırılan bu yüklü meblağlar sonucu Bankasya ve Halk Bankasına olan şirketin riskinin düştüğü, icra takiplerinin önlendiği, kefillerin başkaca gayrimenkullerinin satışının önüne geçildiği ve müvekkil şirketin ticari hayatının devamının sağlandığı Dava konusu edilen, …’le yapılan temlik’te şirketin bankaya olan borcunun ödenmesi karşılığında yapıldığı, ortada gerçek bir borç ödemesinin bulunduğu, Davacı tarafın 19.01.2015 tarihli temlik sözleşmesinin alacaklıları zarara uğratma kastıyla kötü niyetli olarak yapıldığını iddia etse de bu iddianın kendileri tarafından kabulünün mümkün olmadığı, yukarıda izah edildiği gibi müvekkil şirketin bankaya olan borcunun ödenmesi hususunda …’ten borç aldığı ve bunun karşılığında da borcunu ödemek için temlik sözleşmesi akdedildiği, İş bu davada aciz vesikası alınması dava şartı olup, davacı şirketin bu şartı da yerine getirmediği, Kaldı ki davacının müvekkili aleyhine başlattığı icra takiplerinin mevcut olup bu takiplerden tahsilatlar yapıldığı, hala da yapılmaya devam ettiği, Kaldı ki, müvekkilin halen … kurumu ile davaları devam ettiği, … dan alacaklarının mevcut olduğu, … dan olan alacaklara konuları haciz nedeniyle de alacaklar ayrıca tahsil edilecek olup davacı icra dosyaları kapsamında bir aciz vesikası da almış olmadığı, tasarrufun iptali davasının şartları sübut bulmadığı, T.C, Yargıtay15. Hukuk Dairesi E. 2004/7075K. 2005/2686T. 2.5.2005 Tasarrufun iptali davası (alacaklının elinde kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gereği ) Aciz belgesi (davanın açılmasından önce alınmasının zorunlu olmayıp davanın açılmasından sonra da alınabileceği/temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra bile alınıp ibraz edilmesinin yeterli olduğu – tasarrufun iptali davası ) Maktu vekalet ücreti (davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmiş olması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği – tasarrufun iptali davası ) Haciz zaptı ( aciz vesikası niteliğinde olduğu – tasarrufun iptali davası ) Dava şartı yokluğu ( davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmiş olması halinde de maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği – tasarrufun iptali davası ) Müvekkil şirketin eski çalışanı olması, tarafların birbirlerine vefa borcu ve müvekkil şirketin zor durumda bulunmasından dolayı müvekkile yardımda bulunduğu: Davalı … uzun yıllar davacı şirkete hizmet ettiği, hem şirketin hem de şahsının başarılı işlere imza atmasına öncülük ettiği, Müvekkil şirket, faaliyet alanı gereği devlet kurumları ile de ilişkiler kurmuş olup bunların birçoğunda davalı … önemli pozisyonlarda yer aldığı, davacı yanca bir işçinin 250,000.-TL gibi yüksek miktarda bir parayı işveren hesabına yatırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddia edilmişse de söz konusu işlemin gerçekleştiği dönemde davalı … müvekkil şirketin çalışanı olmadığı, ülkemiz şartlarında ise uzun yıllar bir yerde çalışan kişiler ile işverenleri arasında bir vefa ilişkisi meydana geldiği, Müvekkilinin de diğer davalı ile arasındaki bu vefa ilişkine karşılık ondan borç aldığı, borcunu da ödediği, davacı yanca keskin bir biçimde borç verilemeyeceği ve davalıların mal kaçırma kastında oldukları iddiası gerçeği yansıtmadığı, davacının iddiasını yalnızca tarafların geçmişteki iş ilişkisine dayandırması ve başkaca ispat faaliyetinde bulunmamış olması usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilmiş, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı …’in 28.08.2017 tarihli davaya cevap dilekçesinde; Davalı müvekkil aleyhine açılan işbu davanın haksız ve mesnetsiz bir dava olup reddi gerektiği, işbu davanın açılabilmesi için dava ön şartı olarak geçici veya kati aciz vesikasının alınmış olması gerektiği, dava dilekçesi ekinde sunulmuş böyle bir belgenin olmadığının anlaşıldığı, bu itibarla öncelikle davanın ön şart yokluğundan reddi gerektiği, Dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların asılsız olduğu, Davacı taraf, dava dilekçesi ile davalı … İnş. Tur. ve Dış Tic. Ltd. Şti. den İzmir 2. icra Müdürlüğü’nün …/… E. ve …/… sayılı dosyalar ile alacaklı olduğunu işbu dosyalardan cüzi tahsilatlar yapılsa da davalı şirket aleyhine birçok icra takibi olduğunu ve şirketin borca batık olduğunu; buna rağmen İzmir | , Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E. sayılı dosyasına konu alacağını 19.01.2015 tarihli temlik sözleşmesi ile diğer davalı …’e devrettiğini, …’in de bu alacağı kendi adına Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğünün …/… E. sayılı dosyası ile takibe koyduğunu taraflar arasında alacağın devrine yönelik yapıları işlemin alacaklıları zarara uğratma kastıyla yapıldığını iddia ederek 19.01.2015 tarihli devir sözleşmesi ile davalı … İnşaattan diğer davalı … adına yapılanı tasarrufun iptalini talep ve dava ettiği, 16.09.2013 tarihli Halk bankası Ödeme Dekontu ile müvekkile …’in … İnş. Tur. ve Dış Tic. Ltd. Şti. lehine 250,000.-TL’yi borç olarak yatırdığının çekişmesiz olduğu, temlik işleminin temelinin bu dekont olduğu, davacının, işbu yatırılan 250,000.-TL na karşılık yapılan temliğin, alacaklıyı zarara uğratma kastıyla yapıldığını iddia etmekte işe de bu husustaki ispat yükünün de davacı tarafta olduğu, bilindiği üzere, yazılı olan temlik işleminin geçersizliği yine aynı kuvvette ve değerde yazılı delillerle ispatedilmesi gerektiği, oysa davacı tarafın böyle bir yazıl delil ibraz edemediği görüldüğünden davanın reddedilmesi gerektiği, diğer taraftan, davaya konu edilen temlik işleminin dayanağı olan 250,000.-TL miktarlı borç, diğer davatı … İnş. Tur. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne verildiği tarihte müvekkile bu şirketteki işinden ayrıldığı; başka bir şirkette çalıştığı, yani bu şirketin çalışanı olmadığı, bu durumun SGK kayıtlarının celbi halinde anlaşılacağı, bu itibarla, işbu borç verdiği parayı geri istemesinden daha doğal ve normal bir durumun da olmadığı, kaldı ki, işbu para verildiğinde, henüz İzmir | . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E sayılı davasınına çılmadığı; müvekkile verdiği para geri ödenemeyince, takriben bir buçuk yıl sonra, kendisine işbu davaya konu alacağın temliğinin yapıldığı, Müvekkili gibi bir kişinin bu kadar parayı bulamayacağı iddiasına gelince; Müvekkilinin, … Yılında … Üniversitesi … Fakültesinden mezun bir … Mühendisi olduğu, mezuniyetinden 1 ay sonra … tarihinde özel bir şirkette İnşaat Mühendisi olarak çalışmaya başladığı, 2004 yılına kadar yaklaşık 10 yıl boyunca şirketin resmi ve özel işlere ait şantiyelerinde şantiye şefliği görevlerinde bulunduğu, Diğer davalı … İnş. Tur. ve Dış Tic. Ltd. Şti. “nde … yılında çalışmaya başladığı, bu şirketin genellikle resmi işler yapan bir şirket olduğu, alınan bu resmi işlere ait sözleşmeterde; işin başından sonuna kadar işin denetimi ve koordinasyonu için İnşaat Mühendisi (Proje Müdürü ve Şantiye Şefi ) çalıştırılması zorunluluk arz ettiği, müvekkilinin de deneyimli ve birikimli olması sebebiyle bu şirketin tüm işlerinde Proje Müdürlüğü yaptığı, tüm işlerde işe başlamadan önce sözleşme gereği noterden işin başından sonuna kadar İnşaat Mühendisi olarak çalışmayı beyan ve taahhüt etmesi gerektiği, şirkette Proje Müdürü olarak ve bu işlerde ayrıca Şantiye Şefi olarak taahhütname verip çalışması nedeniyle bu işler için de ayrıca ücret aldığı, … İnşaat şirketinde çalıştığı süre içerisinde şirketin başka büyük çaplı ortaklılarında da Proje Müdürlüğü görevinde bulunduğu Diğer davalı … İnş. Tur. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin işlerinin bozulması nedeni ile 8 yıllık çalışmasının sonucunda 30.11.2012 tarihinde işten ayrıldığı, 01.12.2012 tarihinde başka bir İnşaat şirketinde Proje Müdürü olarak çalışmaya başladığı,Müvekkilinin, … İnşaat şirketinde 8 yılı aşkın bir sürenin sonunda işten ayrıldığı, ancak bir süre sonra şirket yetkilisi ve ortakları şirketin Halkbank’a olan borcu sebebiyle, üçüncü kişi olan …’a ait taşınmazın tapu kaydında bulunan ipoteğin fek edilemediği ve bu sebeple 250,000.-TL’nın acilen bulunması gerektiğini belirterek, kısa sürede geri ödenmek koşuluyla; müvekkilinden şirket adına 250,000.-TL borç istedikleri, müvekkilinin de, geçmiş dönemin hatırına, ricalarını kırmadığı ve o tarihlerde 18 yıllık çalışmasının sonucunda biriktirmiş olduğu parasını (250,000.-TL), yardımcı olmak maksadıyla 16.09.2013 tarihinde Halk bankası hesabına 250,000.-TL para yatırmak suretiyle borç verdiği, işbu paranı, şirketin talebi Üzerine şirketin borcuna karşılık olarak … adlı kişinin taşınmazı üzerine konulan ipoteğin fekkine karşılık otarak yatırıldığı, İşbu paranın, (yani Halk Bankası’na yatırılmak suretiyle … İnş. Tur. ve Dış Tic. Ltd, Şti.’ne borç olarak verilen para) müvekkiline ait olduğu, davalı borçlu … İnş. Tur. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin mali durumu incelendiğinde, şirketin o tarihlerde böyle bu miktarda bir parasının olmadığı ya da olamayacağı açık ve net olduğu, yani şirketin bu miktarda bir parası olmadığına göre, olmayan bir şeyi kaçırmasından da doğal olarak söz edilemeyeceğine göre, borçluları zarara uğratmak maksadıyla para kaçırıldığı iddiasının dayanaksız olduğu, Bu itibarla, kısa bir dönem için alınan para müvekkile ödenemeyince, bir buçuk yıl sonra, davaya konu temlik yapıldığı, temlik konusu alacakla ilgili davanın, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E. (şimdiki numarası …/… E.) sayılı dosyasıyla halen devam etmekte olup dosya Yargıtay aşamasında olduğu, belirtilmiş, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davacı vekilinin 27.09.2017 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; … İnş. Tur, Ve Diş Tic. Ltd. Şti.’nin cevaplarına cevapları davalı müvekkilin kötü niyetli olduğunu iddia etmekte ise de, asıl kötü niyetli olanın borcunu ödemeyen ve üstelik ödememek ve alacaklısını zarara uğratma kastı ile temlik tasarrufunda bulunan borçlu davalı şirket olduğu, rehinli araçlardan dosyalarına pay düşmediği, dava dilekçesinde belirtildiği gibi, anılan icra dosyalarında müvekkil alacaklının davalıdan büyük miktarlı alacağı bulunmadığı, davalı borçlu şirket hakkında açılmış çok fazla icra takibi mevcut olup, borçlu şirket borca batık durumda olduğu, İzmir 2. İcra Müdürlüğü …/… Esas dosyada borçlu şirketin müvekkil şirket lehine üzerinde rehin tesis etmiş olduğu araçlardan …, …, … plakalı araçların haczedilip muhafaza altına alınarak satıldığı, ancak araçlardan … plakalı aracın müvekkil şirket tarafından alacağa mahsuben 21,800.-TL bedel ile ihaleden satın alımması suretiyle dosya alacağına oranla cüz’i bir tahsilat yapıldığı, bunun haricinde diğer araçların satışından dosyaya pay düşmediği gibi, dosyalar alacaklarına ilişkin başka bir tahsilat yapılamadığı, Zaten rehinli araç bedellerinin borcu karşılamaktarı çok uzak olduğu izahtan vareste olduğu, İş makinelerinin de alacaklıyı zarara uğratma kastı ile devrolduğu, Borçlu tarafındatı borcu teminen müvekkil şirket lehine; İzmir … Noterliği’nin 16.02.2012 tarih,… nolu rehin sözleşmesi ile …-…-… tescil plakalı … marka … iş makinesi,b. İzmir …Noterliği’nin 16.02.2012 tarih,… nolu rehin sözleşmesi ile …-…-…. tescil plakalı … marka … iş makinesi, üzerinde rehin tesis edilmiş ise de, iyi niyetli olduğunu ileri süren davalı borçlu şirket tarafından rehnin noterlik tebliğine rağmen Ticaret Odasınca sicil kaydına işlenmemiş olması fırsat bilinerek, İş Makineleri Satış Sözleşmeleri ile (Ek-2) rehin bedellerinin çok altında bedel ite 3. kişilere devredildiği ve Ticaret Odası’nda devir tescil edildiği, Satış Sözleşmelerinde özellikle …-…-… plakalı aracın borçlu şirket tarafından önce …’e, … tarafından da kısa süre sonra diğer davalı …’e devredilmesinin dikkati çektiği, İş makinasının önce 3. Kişiye, bilahare 3. kişiden şirketin çalışanı pozisyonundaki diğer davalı … üzerine devredildiği, borçlu şirketin çalışanı pozisyonundaki …’in işverenine ait iş makinasını, üstelik rehin bedeline nazaran çok düşük bedel ile devralması, dava konusu temlik tasarrufunun bu iki kişi arasında alacaklılardan mal kaçırma kastı ile yapılmış ilk tasarruf olmadığı aşikar olduğu, … nezdindeki hacizden dosyalarına pay düşmediği, davalı borçlunun …’dan olan hak edişlerini müvekkile temlik etmeye çalıştığını ileri sürmekte ise de, alacaklar üzerinde çok fazla sayıda haciz bulunması sebebiyle yapılan sıra cetvelinde kendi dosyalarına pay düşmediği, esasen iyi niyetin aranacağı an dava konusu temlik tasarrufunun yapıldığı an olduğundan, borçlunun evvelki tarihlerde iyi niyet girişimlerinde bulunduğuna dair iddiaları ehemmiyetsiz olduğu, Müvekkili şirket tarafından rehin takibine geçilmeden çeklere dayalı olarak takibe geçilmesinin kanuna uygun bir işlem olduğu, Zira Lİ.K. 167. Maddesi; Alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senede müstenit olan alacaklı, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile, bu bölümdeki hususi usullere göre haciz yolu ile veya borçlu iflasa tabi şahıslardan ise iflas yolu ile takipte bulunabileceği, Davalı tarafın müvekkil alacaklıya olan borçların ödenmesi konusunda ibraz etmiş olduğu imzasız ve müvekkili bağlamayan protokol taslağına bakıldığında; ta 25.05.2016 tarihine kadar borç ödemesi sürecek ipotekli bir taşınmazın devredileceği ve güya bu tarihe kadar ipotek borcunun davalı şirket tarafından ödeneceği yazılı olduğu görüldüğü, takdir edileceği üzere, protokolde var olan borcun kapatılmasını sağlayacak taşınmazın dahi büyük borca havi ipotek ile yükümlü olduğu ve bu borcun zaten borçlu olan davalı şirket tarafından ödenmesi şartına bağlı olduğu görülmektedir ki, kabul edilmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalının güya …’ten alınmış borcun sebebi adı altında ileri sürdüğü hususlardan, Borç olarak alındığı iddia olunan 250.000-1!’sı esasen … tarafından yatırılmadığı, Bank Asya tarafından açılan İzmir 22. İcra Müdürlüğü …/… Esas dosyası ve buna ilişkin 358.000-TL ödenmesi, bu dosyanın kapatılması ve bu dosyayı kapatan … değil iken başka bir dava konusu olan şirket alacağının (İzmir 1.Asliye Ticaret Malik. …/… E) …’e devrinin davayla hiç ilgisi bulunmadığı, Halk Bankası tarafından Karşıyaka … Noterliği’nden çekilen ihtar tarihi 12.06.2013 olup, ihtarda talep edilen borç 481.066,89-TL olup, ödeme mühletinin | gün öngörüldüğü, oysa …’in yatıranı gösterildiği 250,000.-TL 3 ay gibi uzun süre geçtikten sonra 16.09.2013 tarihinde yatırıldığı, … tarafından 250.000-TL yatırılması tarihi 16.09.2013 iken, dava konusu temlik tasarrufuna konu İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi …/… Esas-…/… Karar sayılı davasının açılma tarihinin ise, sadece 2,5 ay gibi kısa bir süre sonra … tarihi olduğu, İşbu banka hesabına yatırıldığı iddia edilen 250,000.-TL …’e ait olmayıp, borç olarak da yatırılmadığı, sebebi-perekçesi çok daha önce oluştuğu ve taraflarca bilinen davadaki devre konu alacağa gerçek alacaklıları tarafıdan haciz konulmasının önlenmesi amacı ile sanki parayı temin eden …’miş gibi, banka işleminde yatıran olarak … gösterildiği, banka işlemi, dava konusu alacağın alacaklı hacizlerinden korunmasının kılıfı yapıldığı, nitekim kararın hüküm sonucunda hükmedilen 244,671.11-TL tutar bankaya yatırılan 250.000,00-TL ile örtüştüğü ve ayrıca temerrüt faizi 22.05.2012’den işletildiği, hatta İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas (önceki esas no …/…) ilk olarak reddedildiği, temyiz üzerine Yargıtay’ın 24.11.2014 tarihli ilamı ile ret kararında isabet olmadığından bozulduğu, işte davalı … tarafından temlik, böylece davanın kazanılması yoluna girildiğinin belli olmasından kısa süre sonra 19.01.2015 tarihinde yapıldığı, davalının temlikleri borçlarını ödemek amacı ile yaptığını iddia etmekte ise de, İ.İ.K. Madde 279 maddesi gereği, para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemelerin, borcunu ödemeyen bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebi ile acizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde yapılmışsa batıl olduğu, dava şartı olan aciz belgesi mevcut ve mübrez olduğu, İzmir 2. İcra Müdürlüğü …/… Esas dosyası talimatına istinaden Karşıyaka 1, İcra Müdürlüğü’nün …/… Talimat dosyasında borçlu şirketin İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdindeki adresi olan … Sokak No:… … Apt. Kat:… D:… … İzmir adresinde tatbik edilen filli menkul haczinde (Delil 11-, Ek-6); açıkça haczi kabil mal olmadığı tespit edildiği, İİK Madde 105- Haczi kabil mal bulunmazsa haciz tutanağı 143 üncü maddedeki aciz vesikası hükmünde olduğu, İİK Madde 143/2 – Bu vesika ile 105 inci maddedeki vesika borcun ikrarını mutazammın senet mahiyetinde olup alacaklıya 277 nci maddede yazılı hakları verdiği,Nitekim İİK 277. Madde – Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı tasarrufun iptali davasını açabileceği, İşbu tutanağın, malum olunduğu ve açık kanun hükmü ile ve davalının kendisinin sunduğu Yargıtay içtihadında belirtildiği üzere tasarrufun iptali davasının ön şartı olan geçici aciz vesikası olduğu,
…’in cevaplarına karşı davacı vekilinin cevapları özetle; Senede karşı senetle ispat zorunluluğunun yalnız senedin tarafları için olduğu, Bu nedenle 3.kişilerin senede karşı iddiaların senetle ispat etmek zorunda olmadığı, çünkü 3.kişiler senette taraf olmadıklarından senede karşı olan bir iddia (def’i) için senedin taraflarından senet almak imkanından yoksun oldukları, bu nedenle 3.kişiler taraf olmadıkları bir senede karşı olan iddialarını senetten başka deliller ile dahi ispat edebilecekleri, Davalıların halen birlikte olduğu, geçici aciz belgesi vasfındaki haciz tutanağı ile sabit olduğu üzere, bırakın temlik tasarrufunun yapıldığı tarihi, hali hazırda dahi davalılar birlikte çalıştıkları, borçlu şirketin İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdindeki adresinde 14.06.2017’de tatbik edilen fiili menkul haczi işleminde (Delil 11-, Ek-6); vergi levhasının …-… Yapı adına olduğu, daire girişinde ve daire kapısında ayrı ayrı … İnşaat Ltd. Şti. Yazdığı, apartman girişindeki posta kutusunda … Arıtma Tesisi … Sokak … Apt. No:… D:… adresine gelmiş 16/06/2017 son ödeme tarihli … kredi kartı hesap özeti zarfı olduğu görülerek tespit edildiği, … tarafından 250,000.-TL yatırılması tarihi 16.09.2013 iken; dava konusu temlik tasarrufuna konu İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi …/… Esas-…/… Karar sayılı davasının açılma tarihinin ise sadece 2,5 ay gibi kısa bir süre sonra 28.11.2013 olduğu, İşbu banka hesabına yatırıldığı iddia edilen 250,000.-TL …’e ait olmayıp, borç olarak da yatırılmadığı, Sebebi-gerekçesi çok daha önce oluştuğu ve taraflarca bilinen davadaki devre konu alacağa gerçek alacaklıları tarafından haciz konulmasının önlenmesi amacı ile sanki parayı temin eder …’miş gibi, banka işleminde yatıran olarak … gösterildiği, banka işlemi, dava konusu alacağın alacaklı hacizlerinden korunmasının kılıfının yapıldığı, İzmir 1,Asliye Ticaret Mahkemesi …/… Esas(önceki esas no …/…) ilk olarak reddedildiği, temyiz üzerine Yargıtay’ın 24.11.2014 tarihli ilamı ile ret kararında isabet olmadığından bozulduğu, işte davalı … tarafından temtik, böylece davanın kazanılması yoluna girildiğinin belli olmasından kısa süre sonra 19.01.2015 tarihinde yapıldığı, çalışanın büyük bir meblağı temin etmesi, etse bile borca batık işverene borç olarak vermesi fiili hayat tecrübelerine aykırı olduğu, bir çalışanın, 250,000.-TL gibi büyük bir miktardaki parayı (-iddiaya göre 18 yıllık bütün tedarik edip, hatıra binaen , rica minnet üzerine borç olarak, borca batık durumdaki işvereninin banka hesabına yatırması çok büyük risk olduğu, çalışan tarafından bu paranın bulunması, bulunsa bite riskin alınması hayatın olağan akışına aykırı olduğu, haciz tutanağı ile tespit edildiği üzere, işten ayrıldığı iddia ediler …’in halen borçlu … şirketi ile birlikte çalıştığı, …, görevi itibariyle şirketin tüm işleri ve dolayısıyla borçları hakkında bilgi sahibi olup, davalı … şirketinin alacaklısından mal kaçırma kastını da bildiği, … şirketinin parası olmadığı, olmayan şeyin kaçırılamayacağı beyan edilse de, kaçırılan şey olmadığı ileri sürülen, fakat temin edilerek yatıranı … Kelekmiş gibi gösterilen para olmadığı, bu göstermelik işlem ile alacaklıların haczinden korunmaya çalışan ve temlik konusu tutar ile neredeyse birebir örtüşen İzmir 1.Aslive Ticaret Mahkemesi …/… Esas – …/… Karar sayılı davası konusu alacak olduğu belirtilmiştir.
GEREKÇE:Dava; Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğünün …/… Esas dosyası üzerinden takibe konulmuş olan İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas – …/… Karar (Eski Esas …/… Esas) dosyasına konu alacağın 19/01/2015 tarihli alacağın devri sözleşmesi ile … İNŞAAT TURİZM VE DIŞ TİCARET LTD. ŞTİ. Tarafından …’e devrine dair tasarruf işlemine dair açılmış davadır.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 05/10/2022 tarihli …/… Esas – …/… Karar sayılı ilamıyla mahkememizin …/… Esas – …/… Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 05/10/2022 tarihli …/… Esas – …/… Karar sayılı ilamında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nun 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunu’nun 2. maddesi ile değişik, 6102 Sayılı TTK’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemeleri’nce görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri’yle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nunda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunu’nun 2. maddesi ile değişik, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde, Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Tasarrufun iptali davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan asliye hukuk mahkemelerinin görevine girmektedir. Öte yandan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği, 01/07/2012 tarihinden itibaren açılan davalarda artık Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki işbölümü değil görev ilişkisidir. Somut olayda da, dava bu tarihten sonra 07/02/2017 tarihinde, İİK’nun 277. ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış olduğundan görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir (HGK’nun 2014/17-2389 Esas, 2016/129 Karar; Yargıtay Kapatılan 17. H.D’nin 2015/16518 Esas, 2018/4875 Karar).
6100 sayılı HMK’nun 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan, HMK’nun 1/(1) maddesindeki düzenleme uyarınca, göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup taraflarca görev hususu ileri sürülmese dahi mahkemece re’sen görev hususunun gözetilip davanın, “Asliye Hukuk Mahkemesi” tarafından bakılarak sonuçlandırılması için, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken “Asliye Ticaret Mahkemesi” sıfatıyla görülüp sonuçlandırılmıştır.
Kabule göre de;
-Dava dilekçesinde İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün …/… ve …/… esas sayılı dosyalarında yer alan alacak ve ferileri bakımından tasarrufun iptali talep edildiğine göre, dava şartlarının her iki icra dosyası bakımından ayrı ayrı değerlendirilmeden, davanın esası incelenerek karar verilmesi hatalıdır.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin, görevsiz mahkemece davanın görülerek sonuçlandırılmış olması nedeniyle, HMK’nun 355/1 ve 353/1-a-3. maddeleri doğrultusunda kabulü ile kararın, HMK’nun 353/1-a-3. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir” şeklinde hüküm kurmuştur.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 05/10/2022 tarihli …/… Esas – …/… Karar sayılı ilamı doğrultusunda davada mahkememizin görevli olmadığı, asliye hukuk mahkemesinin görevli bulunduğu sonucuna varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20. maddesi uyarınca kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içinde kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde gönderilme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, tensiben gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.21/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır