Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/830 E. 2022/915 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/830
KARAR NO : 2022/915

DAVA : Tasarrufun İptali (6183 sayılı kanun 24 ve devamı)
DAVA TARİHİ : 15/04/2021
KARAR TARİHİ : 08/11/2022

Mahkememize tevzi edilen davanın dosya üzerinden yapılan incelemesi sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Şirinyer Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … vergi numaralı mükellefi davalı … Eğlence Merkez Med. Hay. Tur. Inş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin yasal temsilcisi …’nın vergi borçlarını ödemekten kaçınmak amacıyla arasında organik bağ bulunduğu diğer davalı … İzmir Organizasyon Gıda Eğlence Merkezi Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden vergi borçlarının tahsil edilmesi gereğinin doğduğunu, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin tebliğ edilmesine rağmen tahsil edilmemesi üzerine malvarlığı araştırmaları sonucunda “iki adet aracının olduğunun, başka bir mal varlığının olmadığının” belirlendiğini, söz konusu araçlar üzerinde müvekkili tarafından araç haciz takyidatının yapıldığını; ancak takyidat sırasının çok arka sıralarda olması nedeniyle borç tutarını karşılamasının mümkün olmadığını, şirketin yasal temsilcisi ve ortakları adına ödeme emirlerinin düzenlenerek tebliğ edildiğini, şirketin faaliyet gösterdiği işyerinde 20/09/2019-07/12/2019 tarihleri arasında hasılat tespitlerinin yapılarak 29.816,50 TL tutarında yapılan hasılatın vergi borçlarına tahsil edildiğini, işyerinde yapılan hasılat tespitleri esnasında davalı … İzmir Organizasyon Gıda Eğlence Merkezi Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı olan POS cihazların bağlı olduğu Ziraat Bankası A.Ş. ve Akbank AŞ. ile yapılan yazışmalar sonucunda şirketin vergi borçları için haciz ve tahsilat yapılmadığını, 7256 sayılı yasa kapsamında borçların yapılandırıldığını ancak müvekkili Vergi Dairesi Müdürlüğünün yazı yazdığı tarih itibariyle herhangi bir tahsilat yapılmadığını, davalı … Eğlence Merkez Med. Hay. Tur.İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı … İzmir Organizasyon Gıda Eğlence Merkezi Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin aynı şirket olduklarını, kamu alacağının tahsilinden birlikte sorumlu olduklarını, …, … ve davalı … İzmir Organizasyon Gıda Eğlence Merkezi Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi işletmelerinin aslında …’nın himayesinde olduğunu, anılan mükellefiyetlerin …’nın % 99 hissesine sahip olduğu davalı … Eğlence Merkez Med. Hay. Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. işletmesine ait vergi borçlarını ödemekten kaçınmak amaçlı kurulduğunu, mükellefler arasındaki bağın muvazaalı olduğunu belirterek, davalı şirketler arasındaki organik bağın kabulü ile, öncelikle, kamu alacağının tahsilinin imkansız hale gelmemesi ve müvekkili idare aleyhine hak kaybına mahal verilmemesi için davalı … İzmir Organizasyon Gıda Eğlence Merkezi Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin tüm malvarlığı, hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davalı şirketlerin aslında aynı şirketler olduklarının tespiti ile davalı … Eğlence Merkez Med. Hay. Tur. Inş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin vergi borçlarından ötürü şu anda anılan adreste faaliyette bulunan davalı … İzmir Organizasyon Gıda Eğlence Merkezi Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin de sorumlu tutulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı … İzmir Organizasyon Gıda Eğlence Merkezi San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacının tüm iddia ve isteklerinin gerek usul gerekse esas yönünden hukuka aykırı olduğunu, davacı yanın ileri sürdüğü ve bu tespit davasının nedeni ve temeli olarak gösterdiği “vergi borçlarını ödemekten kaçınma” amacının somut maddi gerçekler ile uyumlu olmadığını, davacının dava dilekçesinde birtakım akrabalık ilişkilerini ileri sürerek gerçek kişiler ile tüzel kişileri birbirine karıştırdığını, ülkemizin ticari yaşamında çok sık rastlanan akrabalık ilişkileri içinde olan gerçek kişilerin (özellikle kardeşler ya da ebeveyn-evlat veya ayrılan eşler gibi) aynı faaliyet alanlarında birbirlerine rakip olacak şekilde tüzel kişi şirketler ya da şahıs firmaları oluşturduğunun görmezden gelindiğini, yine davacı tarafın akrabalık ilişkisi bulunan vergi mükelleflerinin yıllık KDV matrahlarının tablo olarak verilmesinin dava konusu organik bağ ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, muvazaa iddiasında bulunulabilmesi için bir devir olması gerektiğini, böyle bir devir işleminin de olmadığını, bu nedenle davacı yanın muvazaa iddiasının, maddi olgu ve gerçekliğe dayanmadığını, davacının davasını ispat için ileri sürdüğü argümanların tamamının haklılığa ve davayı ispata yönelik değil, hiçbir maddi gerçekliği olmayan, hayali varsayımlar olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesi diğer davalı … Eğlence Merkezi Medikal Hayvancılık Turizm İnşaat San. Tic. Ltd. Şti’ye usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, bu davalı tarafından yasal süre içerisinde davaya cevap verilmemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; 6183 sayılı AATUHK’nun 24 ve devam maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Dava dosyası İzmir 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin “dava konusunun davalılar arasındaki bağın muvazaalı olduğuna ilişkin tespit davası olması karşısında davanın ticari dava sayılması gerektiği ve uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girdiği” gerekçesine dayalı 09/06/2022 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı görevsizlik kararı ile birlikte mahkememize gönderilmiştir. Bu karara karşı taraflar istinaf yoluna gitmemiş ve karar 20/09/2022 tarihinde kesinleşmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Uuslü Hakkında Kanun’un 24. maddesinde; “Amme borçlusunun bu kanunun 27, 28, 29 ve 30 uncu maddelerinde yazılı tasarruf ve muamelelerinin iptali için umumi mahkemelerde dava açılır ve bu davalara diğer işlere takdimen umumi hükümlere göre bakılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı kanunun “İvazsız tasarrufların hükümsüzlüğü” başlıklı 27. maddesinde; “Amme alacağını ödememiş borçlulardan, müddetinde veya hapsen tazyikına rağmen mal beyanında bulunmayanlarla, malı bulunmadığını bildiren veyahut beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar hükümsüzdür.” düzenlemesine; “Bağışlama sayılan tasarruflar” başlıklı 28. maddesinde; “Yirmi yedinci maddenin tatbikı bakımından aşağıdaki tasarruflar bağışlama hükmündedir: 1. Üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan hısımlariyle, eşler ve ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sıhri hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarruflar, 2. Kendi verdiği malın, aktin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler, 3. Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler.” düzenlemesine; “Hükümsüz sayılan diğer tasarruflar” başlıklı 29. maddesinde; “Amme alacağını ödemiyen borçlulardan müddetinde veya hapsen tazyikına rağmen mal beyanında bulunmıyanlarla, malı bulunmadığını bildiren veyahut beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları tasarruflardan aşağıda belirtilenler hükümsüzdür: 1. Borçlunun teminat göstermeyi evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler, 2. Borca karşılık para veya mütat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler, 3. Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler.” düzenlemesine; “Amme alacağının tahsiline imkan bırakmamak maksadiyle yapılan tasarruflar” başlıklı 30. maddesinde; “Borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadiyle borçlu tarafından yapılan bir taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muameleler tarihleri ne olursa olsun hükümsüzdür.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6183 sayılı kanunun 24. maddesi ile paralel olan İİK’nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Muvazaa davası ise borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespitine ilişkindir. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler.
Görevsizlik kararı veren İzmir 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19/04/2021 tarihli, …/… Esas sayılı kararı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 12/11/2021 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararının gerekçesinde; “……Dava dilekçesi ilk bakışta tespit davası gibi görülse de, talep bölümünde davacı kurum yaptığı açıklamada, davalı şirketlerin aslında aynı şirketler olduğu tespit ile … Eğlence Merkezi Medikal Hayvancılık Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarından ötürü şu an anılan adreste faaliyette bulunan … İzmir Organizasyon Gıda Eğlence Merkezi Sanayi ve Ticaret Limited Şirketininde sorumlu tutulması talep edildiğinden bu dava dava dilekçesinin içeriğinden 6183 sayılı kanuna dayalı bir tasarrufun iptali davasıdır. Sadece tespit davası olarak göremeyiz. Şayet vergi borçlarından sorumlu tutulması talep edilmemiş olsa idi, o takdirde eda davası niteliğinde olan tasarrufun iptali davası açılmadan tespit davası açmanın hukuki yararı olamayacağından ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu ihtiyati tedbir kararı dava tespit davası olarak nitelendirilmesi ve buna göre ihtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesince red edilmesi doğru olacaktı. Ancak burada dava dilekçesinin talep bölümünde açıkca Tasarrufun İptali demese de “her iki şirketin borçlu olan şirketin borçlarından sorumlu olması” talebi davanın 6183 sayılı kanuna dayalı Tasarrufun İptali davası olduğunu göstermektedir….. 6183 sayılı AATUHK’nun 24 ve devam maddeleri uyarınca iptali talebine ilişkin olup, tasarrufun iptal şartlarının oluşup oluşmadığı yargılama ile belli olacaktır.” dendiği görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Aynı kanunun 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira; Türk Ticaret Kanunu ile kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde ticari davalar, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlenmiştir.
Somut olayda; dava dosyası mahkememize “davalılar arasındaki bağın muvazaalı olduğu ve ticari dava olduğu” gerekçesiyle görevsizlik kararı ile gönderilmiştir. Eldeki bu davada davacı vekili “her iki davalı şirket arasında organik bağın bulunduğunu, kamu alacağının tahsilinden birlikte sorumlu olduklarını” ileri sürmüştür. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 12/11/2021 tarihli, …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararının gerekçesinde de belirtildiği ve tespit edildiği şekilde eldeki bu davanın dayanağı 6183 sayılı AATUHK’nun 24 ve devam eden maddeleridir. 24. maddeye göre 27, 28, 29 ve 30. maddelerinde yazılı tasarruf ve işlemlerin iptali için genel mahkemelerde dava açılacaktır. 30. maddeye göre de; borçlunun malının bulunmaması veya borca yetmemesi durumunda kamu alacağının kısmen veya tamamen tahsilini engellemek amacıyla borçlu tarafından tek taraflı yapılan işlemler ve borçlunun amacını bilen veya bilmesi gereken kimselerle yapılan bütün işlemler hükümsüz olacaktır. Bu yasal düzenlemelerden hareket edildiğinde; uyuşmazlığın çözümünde 6183 sayılı kanunun 24 ve 30. maddeleri gereğince değerlendirme yapılması ve 30. maddedeki koşulların varlığının tartışılması gerekecektir. Davacı tacir değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık her iki tarafın ticari işletmesinden de kaynaklanmadığından, dava ticari dava olarak kabul edilemez. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınacağından, uyuşmazlığın çözümünde 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Mahkememizin görevsiz olması, uyuşmazlığın çözümünde İzmir 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememiz ile İzmir 16. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından, mahkememizin kararının istinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi durumunda görevli mahkemenin (yargı yerinin) belirlenmesi için HMK’nın 21. ve devamı maddeleri uyarınca dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesi uyarınca görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/11/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza