Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/809 E. 2023/237 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/809 ESAS
KARAR NO : 2023/237 KARAR
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2022
KARAR TARİHİ : 30/03/2023

Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili, davalının sahibi olduğu “… Rent a Car” isimli araç kiralama şirketinden 2018 yılında araç kiraladığını, işlem sırasında araç kiralama sözleşmesi ve diğer belgelerle birlikte bazı senetler imzalatıldığını ve araca herhangi bir zarar gelmesi durumuna karşın düzenlendiğini, bunun haricinde kullanılmayacağının söylendiğini, bu senetlerin müvekkile boş bir şekilde imzalatıldığını, düzenlenme tarihi, yeri ve senet bedelinin sonradan davalı tarafından yazıldığını, müvekkilinin davalı ile arasında daha önce başka bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, müvekkilinin kiralamış olduğu aracı teslim etmesiyle teminata konu borç ifa edilmiş ve senet konusu alacağın doğma ihtimalinin kalmadığını, davalının söz konusu teminat senetlerini müvekkilimize iade etmediğini ve aralarındaki inanç anlaşmasından kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmediğini, senedin kötü niyetli olarak takip konusu yapılmış olduğunu, İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasından verilen karar ile takibin iptal edildiğini fakat bunun üzerine de davalı tarafından başka bir senet ile kötü niyetli bir şekilde huzurdaki davaya konu icra takibi başlatılmış olduğunu, müvekkilinin davalıdan yalnızca bir kere araç kiraladığını ve söz konusu araç ile kusurunun bulunmadığı bir kaza gerçekleştiğini, bundan dolayı müvekkilinin tekrar bir araç kiralamasının mümkün olmadığını, senet incelendiğinde senet metnindeki yazıların tamamen farklı olduğu ve müvekkilinin ismi, kimlik numarası ve imzası haricindeki tüm hususların sonradan düzenlenmiş olduğunu, davalının söz konusu senedi müvekkile iade etmesi gerekirken söz konusu senet ile müvekkili aleyhinde haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibi başlattığını, bu nedenler ile birlikte, müvekkil aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası nezdinde başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulmasına, müvekkilimizin davalıya İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası nezdinde başlatılan icra takibinde dayanak gösterilen teminat senedi kapsamında borcunun bulunmadığının tespitine, müvekkil aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası nezdinde başlatılan icra takibinin tedbiren iptaline, kötü niyetli ve haksız yere başlatılan icra takibi sebebiyle davalı taraf aleyhine, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlere ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davanın görev yönünden reddini, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında ticari bir ilişki bulunmadığını, ticari ilişki olduğu kabul edilse dahi davacı taraf davadan önce arabuluculuk yoluna başvurmadığından davanın usul yönünden reddedilmesi gerektiğini, davacının müvekkilinin sahibi olduğu “… Rent a Car” şirketinden 20.03.2018 tarihinde araç kiraladığını, kiralanan aracın davacının kullanımındayken 28.04.2018 tarihinde kaza yaptığını ve aracın perte çıktığını, kaza sonrasında davacının müvekkiline aracın masrafları için bir ödeme yapmadığını, bir senet tanzim ederek müvekkiline verdiğini, davaya konu senede müvekkilinin hiçbir müdahilinin olmadığını, konu edilen senedin davacı tarafından düzenlenerek araçta meydana gelen zararlara karşılık olarak müvekkiline verildiğini, senedin bir teminat senedi olmayıp kambiyo senedi vasfı taşıdığını, açıkladığı nedenlerle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava;İİK 72. Maddesine dayanan menfi tespit davasıdır.
6335 sayılı kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen değerlendirilir.
HMK’nın 4.maddesinde “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
A)Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,
b)Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,
c)Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,
ç)Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görürler.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; Uyuşmazlığa konu asıl ilişkinin; davacı …’ın sahibi olduğu “… Rent A Car” firması ile ile davalı … arasındaki 2018 yılında araç kiralama sözleşmesi olduğu, davaya konu 28.04.2018 tanzim tarihli 27.07.2020 vade tarihli 250.000,00TL bedelli senedin, bu sözleşme gereği kiralanan araçta meydana gelebilecek zarar nedeniyle düzenlenmiş olduğu anlaşıldığından, buna göre görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu, ayrıca davanın TTK’nın 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın Sulh Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine ve davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK’nun 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20. maddesi uyarınca kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içinde kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde gönderilme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/03/2023

Katip…
e-imzalı

Hakim…
e-imzalı