Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/710 Esas
KARAR NO : 2023/191
DAVA : Menfi Tespit (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/08/2022
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; … dava dilekçesine özetle ; 18/03/2021 günü saat 09:30 tarihinde müvekkili … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … sevk ve idaresindeki … plakalı sayılı araç İzmir ….. … Sokak mevkinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, kaza sebebiyle taraflar kendi aralarında maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı düzenlediğini, bu kaza sebebiyle sigorta şirketleri arasında görülen mutabakat gereği müvekkili tarafından kullanılan aracın tam kusurlu bulunduğunu, davalı sigorta şirketi müşterisi tarafından yaptırıldığı kasko sebebiyle karşı tarafın aracının onarımına ilişkin ödemeyi müvekkilinin sigortası olmadığı gerekçesiyle müvekkiline rücu etmek istediklerini, İzmir 23. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, bu takibe karşı taraflarınca 27/07/2022 tarihinde süresinde itiraz edilmek suretiyle takibin durdurulduğunu, ancak müvekkilinin aleyhine başlatılan bu takibin iyi niyetli olmaması ve kanıt anlamında haklı bulunacak kadar delile sahip olması sebebiyle hukuki yarar olduğu gerekçesiyle davalı aleyhine borçlu olmadığını kanıtlamak için işbu davanın açılması zarureti doğduğunu, poliçenin teminatı sigorta primin tamamının, primin taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa peşinatın (ilk taksit) poliçe yapılır yapılmaz ve en geç poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerektiğini, aksi kararlaştırılmadıkça, prim veya peşinat ödenmediği taktirde poliçe teslim edilmiş olsa dahi sigortacının sorumluluğu dolayısıyla poliçe teminatı başlamayacağını, müvekkilinin kaza tarih ve saatinden önce primini tam olarak ödemek suretiyle … Sigorta Şirketinden zorunlu mali sorumluluk sigortasını yaptırdığını, bu konudaki sorumluluğunu bilen müvekkilinin sigorta yaptırmadan asla trafiğe çıkmaması gerektiğini bildiğini, bu sebeple kaza günü tam olarak kaza saatinden önce acentası ile iletişime geçmek suretiyle sigorta yaptırdığını, buna göre sonu … ile biten kart ile … Sigorta şirketinden prim ödemesi çekildiğini, bu ödemenin tam saatinin 08:02:33 olduğunu, prim miktarının tek seferde 3.129,01-TL olduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu ödeme tutarı ve anlaşma gereğince poliçe düzenlediğini, yukarıda açıklanılan nedenlerle; davalarının kabulüne karar verilmesini, İzmir 23. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasındaki alacak nedeniyle borçlu olunmadığı, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla davalı aleyhe takip konusu bedelin % 20 ‘sinden az olmayan kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, dava vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; davanın açılmasına hukuki yarar bulunmadığını, davanın reddinin gerektiğini, bu davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemelerinin olduğunu, ticaret mahkemeleri görevli kabul edilse bile dava şartı arabuluculuk başvurusu bulunulmadığından davanın reddine gerektiğini, davacı kendi aracına ait ZMMS Sigortasına karşı dava açabileceğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmadığını, reddeden kendi sigortasının olduğunu, davanın … Sigorta A.Ş. ihbarını talep ettiklerini, trafik kaza tespit tutanağı polis tarafından değil taraflarca hazırlandığını, saat önce 08:30 yazılmış daha sonra 09:30 olarak düzeltildiğini, sigortalı kaza fotoğrafları ile kaza anını ispat etmesi gerektiğini, kötü niyet tazminatını kabul etmediklerini, yukarıda izah edilen sebeplerle; öncelikle hukuki yarar-görev-dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddinin gerektiğini, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın esastan reddi ile % 20 kötü niyet tazminatı yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra dosyası : İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı … Sigorta Anonim Şirketi tarafından, davacı borçlu aleyhine, 17.377,54-TL asıl alacak, 372,78-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.750,32-TL alacak için ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu …’e 25/07/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu …’in 27/07/2022 tarihli dilekçesi ile “ Borca, faize ve her türlü fer’ilerine itirazlarımızın sunulmasından ibarettir.” gerekçesiyle borca itiraz ettiği, itiraz üzerine icra müdürlüğünce alınan 27/07/2022 tarihli kararla takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Trafik Kayıtları :Türkiye Noterler Birliğinin 29/08/2022 tarihli cevabi yazısında kaza tarihinde … plaka sayılı aracın davacı neşe İnsal adına, … plaka sayılı aracın ise dava dışı … Otomotiv Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi adına tescilli olduğu bildirmiştir.
Kaza tespit tutanağı : Trafik kazasına karışan araç sürücüleri tarafından birlikte tanzim ve imza edilmiş 18/03/2021 tarihli “Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağının” incelenmesinde; sürücü … Kazanın oluşumunu “ … plakalı aracımla seyir halinde … Sokaktan aşağı inerken ters yöndeymişim, … Plakalı araca sağ önden çarptım” şeklinde tanımladığı; … plakalı araç sürücüsü …’nın oluşumunu “ … plakalı aracımla ilerlerken … plakalı araç ters yönden gelerek aracıma çarparak karşı tarafa gittim .” şeklinde tanımladığı görülmüştür.
Sigorta Poliçesi : davalı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı … Otomotiv Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi arasında … plaka sayılı araç 03/09/2020-03/09/2021 tarihlerini kapsayan Kasko sigorta poliçesi düzenlenmiştir.
Dava; Sigortacı tarafından kasko sigorta sözleşmesine istinaden sigortalısına yapılan ödemenin kazaya karışan karşı araç sürücüsünden rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibi nedeniyle karşı araç sürücüsü tarafından açılan menfi tespit davasıdır.
Davalı sigorta şirketi, kasko poliçesi ile sigortalanan sigortalısına ait araca, davalı …’in yönetimindeki aracın çarpması nedeniyle sigortalısına ait araçta meydana gelen hasar bedelini sigortalısına ödediğini, sigortalının haklarına halef olduğunu belirterek bu bedelinin zarar sorumlu olan davalıdan rücuen tahsili için başlatmış olduğu icra takibi nedeniyle davacı tarafça takip konusu borçtan sorumlu olmadığından bahisle eldeki menfi tespit davası açılmıştır.
6102 SK.nun 1472.maddesinde Halefiyet “ Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.”şeklinde düzenlenmiştir. Maddede de belirtildiği gibi sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı hangi nedene dayalı olarak hangi dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal edecektir.
HMK.nun 114/c.maddesinde mahkemenin görevi dava şartı olarak sayılmıştır.
Yine HMK.nun 115/1. Maddesi uyarınca “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.”
Bu kapsamda dosya mahkememizin görevli olup olmadığı yönünden incelenmiş aşağıdaki hususlar tespit olunmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK.nun 4. Maddesinde ticari dava “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan davaları ticari dava olarak sayılmıştır.
Somut olayda ihtilaf meydana gelen haksız fiilden ve hasardan davacının sorumlu olup olmadığı hususuna dayanmaktadır.
Yargıtay 17.HD. Başkanlığının 2013/573-2095 esas karar sayılı, Yargıtay 5. HD’nin 2021/14628 esas, 2022/648 karar sayılı 24/01/2022 tarihli kararı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararı gibi emsal kararlar dikkate alındığında davalı sigorta şirketinin, eldeki davaya konu icra takibini sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davacı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gerektiği, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararının gerekçesinde ” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur.” şeklinde bu husus açıkça vurgulanmıştır. Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda davacı ancak sigortalısının sahip olduğu dava hakkına halef olabilecektir. TTK.5 maddesi (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine” bakmakla görevlidir. Hükmüne göre her ticari işle ilgili dava ticari dava olarak kabul edilemeyeceğinden işbu davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması gerekir.
TTK.nun 5/3. Maddesine göre Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Tüm bu yasal düzenlemeler ile somut olay birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, TTK’nun 4/1. Fıkrasında sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, kazaya karışan araçların kullanım şeklinin hususi olduğu, dava dışı sigortalı ve davacı tacir olmadığından gerçekleşen haksız fiilin TTK’nun 4/1. Maddesi uyarıca nispi ticari iş olarak da kabul edilemeyeceği, iş bu davada görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılmakla görev dava şartı olduğundan HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine ve davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafından açılan işbu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- HMK.nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde istemde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3- HMK.nun 331/2. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
İlişkin, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.
16/03/2023
Katip …
e-imza
Hakim…
e-imza