Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/692 E. 2023/185 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/692
KARAR NO : 2023/185

DAVA : İtirazın İptali (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2022
KARAR TARİHİ : 14/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Davalı/borçlu hakkında İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde ödeme emrinin 05.04.2021 tarihinde borçluya tebliğ edildiğini ve borçlunun yasal süresi içerisinde yer alan 01.04.2021 tarihinde İcra takibine yetkili İcra Müdürlüğünün Samsun İcra Müdürlüğü olduğunu belirterek yetkiye; alacaklı şirkete borçları olmadığını belirterek tüm borca, faize itiraz ettiğini, vaki itiraz üzerine de icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, borçlunun takibe itirazının haksız ve yersiz olduğunu, müvekkili şirket ile davalı/borçlu arasında 2 yıl süreli 15.01.2020 tarihli Araç Takip ve Filo Yönetim Sistemi Taksitli Satın Alma Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ve müşteri bilgi formu gereğince 12 Araç için aylık beher cihaz için KDV dahil 43,00 TL. den olmak üzere aylık 516,00 TL. 24 ay ödemeli Takip Araç Takip ve Yönetim Sistemi taksitli satışı yapıldığını ve montajının yapıldığını, 15.01.2020 tarihli Araç Takip ve Filo Yönetim Sistemi Taksitli Satın Alma Sözleşmesinin 12. Maddesinde ihtilaf halinde İzmir Mahkeme ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunun taraflarca kabul edildiğini, gerek sözleşme hükmü gerek ise HMK 10., TBK 89 ve İİK 50. Madde gereğince yetki itirazının haksız olup, İzmir Mahkeme ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, Bu nedenle yetki itirazının reddini talep ettiklerini, dava şartı Arabuluculuk müracaatında bulunulduğunu, anlaşma sağlanamadığını, davalının İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına ilişkin yetki itirazının reddi ile borca ve faize ilişkin itirazının iptaline, takibin devamına, takipteki toplam alacağın asgari %20’si oranında inkâr tazminatının ve alacağın tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalının Mernis adresine TK ‘nun 21/2. maddesine göre dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı duruşmalara katılmadığı gibi herhangi bir cevap da vermediğinden HMK.nın 128.Maddesi uyarınca davayı inkar ettiği kabul edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra Dosyası : İzmir 15. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının davalı borçlu aleyhine Fatura ve Araç Takip ve Filo Yönetim Takip Sistemi Taksitli Satın Alma Sözleşmelerine ve cezai şarta ilişkin olarak 10.320,00-TL. Toplam alacak için ilamsız icra takibi başlattığı, borçlu vekilinin 01/04/2021 tarihinde borcun tamamına, faize ve diğer tüm ferilerine itiraz ettiği, takibin 02/04/2021 tarihinde durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Esnaf – Tacir araştırması :
Gaziler Vergi Dairesi Müdürlüğünün 10/01/2023 tarihli cevabi yazısı içeriğinden; …… vergi kimlik numaralı mükellef …’ın 17/07/2019 – 30/11/2020 tarihleri arasında Daireleri mükellefi olduğu ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun tutulacak defterlerle ilgili hükümleri çerçevesinde işletme hesabı esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Samsun Esnaf ve Sanatkar Sicil Müdürlüğünün 15/12/2022 tarihli cevabi yazısı içeriğinden; …’ın mesleğinin oto galericilik, oto kiralama işi olduğu, ancak 30/11/2020 tarihinden itibaren pasif olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Samsun Ticaret Sicil Müdürlüğünün 15/12/2022 tarihli cevabi yazısı içeriğinde; …’ın gerçek kişi tacir kaydı olmadığı, Samsun Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı … Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti.’nde ortaklığının bulunduğunun bildirilmiştir.
Dava, araç takip ve filo yönetimi takip sistemi taksitli satın alma sözleşmesi kapsamında bakiye satış bedeli için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari ava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Dosya kapsamından, gerçek kişi olan davalının basit usulde vergi mükellefi olduğu, en son vergi beyannamesindeki gayrisafi hasıla miktarını 0,00 TL, vergiye tabi geliri 35.645,76 TL olarak bildirdiği dikkate alındığında bilanço esasına göre defter tutma hadlerinin altında kaldığı, işletme defteri tuttuğu, taraflar arasındaki ilişkinin araç takip ve filo yönetimi takip sistemi taksitli satın alma sözleşmesinden kaynaklandığı, dolayısıyla davalının tacir sıfatını haiz olmayıp, esnaf olduğu, davalının tacir sıfatına sahip olmaması sebebiyle davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Yargıtay 20. HD:’nin 2015/10410 esas, 2015/1025 kara sayılı, 03/11/2015 tarihli, 2015/15241 esas, 2016/788 karar sayılı, 25/01/2016 tarihli yargı yeri belirleme kararlarının, Yargıtay 19. HD’nin 2015/15811 esas, 2016/5002 karar sayılı, 21/03/2016 tarihli kararının da aynı yönde olduğu anlaşılmakla görev dava şartı olduğundan HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine ve davanın usulden reddine, HMK’nın 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk Mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331. Maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
ilişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır