Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/656 E. 2022/1013 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/656 Esas
KARAR NO : 2022/1013

DAVA : Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/07/2022
KARAR TARİHİ : 01/12/2022
G. KARAR YAZIM TARİHİ :23/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; müvekkili …’nin, tıbbi cihaz satışı yaptığını, aynı zamanda özel ve kamu hastanelerine röntgen cihazları kurduğunu, davalılar ve davalıların dava dışı şirketleri ile yapmış olduğu işler sonrasında, müvekkilinin mali olarak zor durumda kaldığını, müvekkilinin, davalı … ve …’in hissedarı olduğu dava dışı … Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti’nin pek çok çekini ödediğini, ayrıca yine pek çok senet de tüm davalıların ortak oldukları dava dışı … Dış Ticaret Ltd Şti isimli şirketin borçlarını ödediğini, bu senetleri ve çekleri müvekkilinin ödemesine rağmen, ne şirketlerden ne de şahıslardan herhangi bir ödeme alınamadığını, bunun yanında dava dışı … Ltd Şti’nin kamu kurumlarından olan alacaklarının müvekkiline, davalıların borçlarına karşılık temlik edilmiş olduğunu, ancak buna rağmen davalıların ve davalıların hissedar olduğu şirketlerin vergi ve kamu borçları nedeniyle tahsil edilemediğini, davalıların borçlarının, müvekkili tarafından şahsi olarak ödenmesi sonrasında, dava dışı ve davalıların müşterek imza yetkilisi olduğu, hissedar oldukları dava dışı … Dış Ticaret Ltd Şti isimli şirket adına 3 adet sıralı senet verildiğini, bu sıralı senetler ile sıralı senet sözleşmelerinin 1.11.2015 tarihinde düzenlendiğini, bu senetler 14.12.2015; 4.1.2016; 1.2.2016 tarihli olduğunu, ancak iş bu sıralı senetlerin de ödenmediğini, müvekkilinin maddi zorluklar nedeniyle iş bu senetleri dahi icraya koyamadığını, dava dışı … Dış Ticaret Ltd Şti isimli şirket senetlerinin ve müvekkilinin diğer borçların ödenmemesi üzerine tüm tarafların 10.2.2016 tarihinde bir araya geldiğini, davalılar …, … ve Efe’nin kendilerinin borçlarını ikrar ettikleri ve dava dışı ortak oldukları … Dış Ticaret Ltd Şti’nin müvekkiline ödenmeyen borçları nedeniyle şahsi olarak borçlandıklarını, iş bu davanın konusunun da davalıların şahsi olarak borçlandıkları borçlarını ödememeleri nedeniyle müvekkilinin maruz kaldığı zararların tahsili amacını taşıdığını, tarafların 10.2.2016 tarihinde düzenledikleri bu belge uyarınca her bir davalı ve birlikte ortak oldukları … Dış Ticaret Ltd Şti adına her birinin ayrı ayrı müvekkiline borçlanmış olduklarını, yine davalıların olası “beyaza imza” “sahte imza” veya “borçlu olmadıkları” yönündeki iddialarına karşıda şimdiden belirtmek isteriz ki, adli tıp ve grafoloji uzmanı bilirkişi delili ile tüm imzalar ile davalıların benzer dönemde attıkları imzaların karşılaştırılmasını talep edildiğini, ayrıca senet bedellerinin aksi yazılı delille ispat edilmesi gerekli olduğunu, müvekkilinin davalılar ile ortak olmadığını, davalıların şirketlerinin ödemediği borçlarının, davalıların şahsi olarak üstlenmesi ve ikrar etmesine dayanan bir alacak davası olduğunu, zamanaşımı bakımından taraflar arasında ortaklık alacağı vs olmadığı için genel zamanaşımı hükümlerinin geçerli olacağını, açıklanan nedenlerle davalıların müteselsil olarak sorumlu oldukları 10.2.2016 tarihli evraklara dayanarak ödenmeyen borçların davalılardan müteselsilen tahsil edilmesine; 10.2.2016 tarihinden geçerli akdi faiz uygulanmasına; bu nedenlerle şimdilik 1000-TL alacağın kabulü ile dava masrafları, faiz ile vekalet ücretlerinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … taraf vekili … duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesinde özetle; davaya dayanak tüm belgelerin sonradan doldurulmak sureti ile elde edildiğini, müvekkilinin davalı … ile diğer davalı …’in … Sağlık Gereçleri Ltd.Şti ‘nin bir dönem ortak olduğunu, aynı zaman da da … Dış Ticaret Ltd Şti’nde de … ile davalıların ortak olduklarını, öncelikle davaya dayanak sözleşme altındaki imzaların müvekkil davalıya ait olmama ihtimali de olduğunu, bu yüzden öncelikle sözleşme altındaki imzaları kabul etmediklerini, sözleşme asıllarının dosyaya ibrazını talep ettiklerini, davaya dayanak belgelerin elde edilmesi ve boş olan kağıtların sonradan iş bu davada kullanılmak üzere doldurulduğunu, müvekkili davalı ve diğer davalıların şirketlerin işleri için yurtdışına dönem dönem gittiğini, ayrıca yurt içinde de kongre ve seminerlere gittiklerini, bu dönemlerde şirketle ilgili işlerin özellikle banka ve kamu kurumlarında yürütülmesi gayesi ile antetli boş kağıt imzalayarak İzmir de kalan ortağın kullanması için şirkete bıraktıklarını, davalarına konu sözleşme başlıklı 10/02/2016 tarihli belgelerin bu antetli boş kağıtların ele geçirilerek davalı … tarafından davacıya verildiğinin düşünüldüğünü, mahkemenizce yapılacak olan bilirkişi incelmesi neticesinde mürekkep yaşından ne zaman bu sözleşme başlıklı belgenin üretildiği ve kağıtların aslının incelenmesinden antetlerin nasıl yok edildiğinin ortaya çıkacağından, dosyaya sunulan 3 adet belgenin davada kullanılmak üzere geçmiş tarihli olarak davadan hemen önce diğer davalı … tarafından doldurularak davacıya verildiğini, bu belgeler üzerinde yapılacak adli tıp incelemesi ile de belgelerin 2015 tarihinde değil çok sonra düzenlendiğinin mürekep yaşından anlaşılacağını, davalı … ile davacının danışıklı bir şekilde hareket ettiklerini, davalı …’nın geçmişte imza yetkilisi olduğunu, bu senetleri geçmiş tarihli olarak düzenleyip davada kulanılmak üzere davacıya verdiğini, davacı ve davalı … hakkında tarafımızca açığa atılan imzanın kötüye kullanılması ,sahtecilik ve dolandırıcılık suçlaması ile suç duyurusunda bulunulacağını, davacının iddia ettiği şekilde bir alacağının olmasının mümkün olmadığını, izah edilen nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili … duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, müvekkilinin …’nın davacı …’ye hiç bir borcunun bulunmadığını, davacının dava dilekçesinin ekinde belge asıllarını sunmadığı çeşitli belgelere dayandığını, bunların icra takibine konu edilmediğini, 3 senet, 1 sıralı senet sözleşmesi ve 3 ayrı sözleşme olduğunu, müvekkili …’nın 10.02.2016 tarihli “sözleşme” başlıklı belgeyi imzaladığını, dava dışı … Dış Tic. Ltd. Şti’nin ödenmeyen borcunu şahsen üstlendiğini iddia ettiğini, müvekkilinin bu belgeyi imzalamadığını, müvekkilinin sözleşmeyi inkar ettiğini, davacı, dava dışı …’nın çeklerini ve …’nın borçlarını ödediğini iddia ettiğini, müvekkili …’nın … şirketi ile bir bağı bulunmadığını, … şirketinin ise eski ortağı olduğunu, 4 mart 2016 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği üzere müvekkilinin tüm hisselerini diğer davalı …’e devrettiğini, bu tarih itibariyle de …’nın tek yetkilisi müdür olarak atanan … olduğunu, imza aidiyetinin bir belgenin imza sahibi tarafından doldurulduğu anlamına gelmediğini, davacının, dava dışı … ve …’nın 2 milyon TL tutarında borcunu ödediğine dair bir belge bulunmadığını, borçların ödenmemesi üzerine … adına, davalı …’nn 3 senet düzenlediği iddia edildiğini, bu senetlerin her nedense icra takibine konu edilmediğini, daha sonra, müvekkilinin kendisi ile ilgili olmayan …’nın borçları için …’nın … adına düzenlediği senetleri de görüp 2 milyon TL tutarında borcu şahsen üstlendiğini, aynı gün her bir davalıdan ayrı ayrı evraklar alındığının iddia edildiğini, hayatı mahvolan davacının dava ve suça konu bu belgeleri elde edene kadar 7 sene boyunca hareketsiz kaldığını, davacı hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını, diğer davalı …’nın bu suça iştirak ettiğini, davacının dava dışı şirketlerle olan ilişkisi, müvekkilinin gerçekte var olmayan bir belge oluşturulmak suretiyle borçlu konumunda gösterildiğini, imza incelemesi dışında belgenin imza üzerine oluşturulup oluşturulmadığını da aydınlatılacak şekilde inceleme yaptırılması gerektiğini, ancak o zaman, gerçeğin ortaya çıkacağını, davacının 10.02.2016 tarihinden itibaren faizin başlatılmasına ilişkin talebi de yersiz olduğunu, temerrüt olmadığından, ancak dava tarihinden itibaren faiz istenebileceği, izah edilen nedenlerle, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı … duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; davalılardan … tarafından belirtilen, tehdit altında, davacıya imzalı boş evrak vererek iş bu davanın açılmasına sebebiyet verilmesinde tarafının dahlinin olmadığını, herhangi bir şekilde davacı ile görüşerek imzalı boş evrak vermediğini, davacının şirketi …Ltd Şti ile davalıların ile ortak olduğu … Sağlık Gereçleri Ltd Şti ve davalı …’nin hissedarı olduğu … dış Ticaret Ltd Şti arasında ticari ilişkiler mevcut olduğunu, … sağlık gereçleri Ltd.Şti. isimli şirketin özellikle davacının hissedarı olduğu …Ltd Şti’nin ticari ilişkileri nedeniyle davacının ekonomik olarak darboğaza girdiği doğru olduğunu, davacının, özellikle … Sağlık Gereçleri Ltd Şti’nin borçlarını bizzat ödeğini, bu nedenle de taraflarınca davacıya hem … Sağlık Gereçleri Ltd Şti’ye ait pek çok kamu alacağının temlik edildiğini, hem de şahsi olarak borçlanma yoluna gidildiğini, davacının, … Sağlık Gereçleri Ltd Şti’nin borçlarını ödemesi nedeniyle şahsi olarak diğer davalılar ile birlikte ödeme yapılmak amacıyla sözleşme ve evrak düzenlendiğinin doğru olduğunu, şirket ortakları zaman içinde yurt dışına çıkarken imzalı evrak bırakdığını, evraklar banka veya müşterilere gönderilmek üzere üstü doldurularak gönderildiğini, ancak bu evrakların onlardan olmadığını, zira bu evraklar tüm ortakların bir araya gelerek şirket borçlarına karşılık davacıya karşı ödemesi yapılmayan borçlara karşılık verildiğini, tarafınca herhangi bir suç işlenmediğini, kimseye boş belge vermediğini, evrak üstündeki metni hukuka aykırı olarak veya tarafların iradelerine aykırı şekilde tarafınca bir düzenleme olmadığını, senetlerdeki ve sözleşmelerdeki imzalar ve metinlerin anlatıldığı üzere şirket ortaklarınca verilmediğini, hal böyle olunca şirket ortakları tarafından verilen bu belgelerin, taraflarınca da imzalandığını, bizzat müşterek şekilde davacıya verildiğini, talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Esnaf Tacir Araştırmaları:
Menderes Vergi Dairesi Müdürlüğünün 12/08/2022 tarihli cevabi yazısından; … vergi, … T.C. kimlik numarasında kayıtlı … hakkında yapılan EVDB kayıtları tetkikinde; ticari mükellefiyet kaydı bilgisine rastlanılmadığı anlaşılmıştır.
Gaziemir Vergi Dairesi Müdürlüğünün 15/08/2022 tarihli cevabi yazısında; … T.C. kimlik numaralı … hakkında yapılan EVDB kayıtları tetkiki sonucunda; adı geçen mükellefin Kemeraltı Vergi Dairesi Müdürlüğüne bağlı olarak gelir getirici kazanç olmaksızın bazı iş ve işlemlerde kullanılan potansiyel vergi kimlik numarasına hâiz olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğünün 15/08/2022 havale tarihli cevabi yazısında; … (T.C NO : …) adlı şahsın tacir olarak kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir.
İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğünün 15/08/2022 havale tarihli cevabi yazısında; … (T.C. NO: … ) adına rastlanılan ticari işletme kaydının sunulduğu, faaliyet durumunun Terk ( 31/07/2023 ) olduğu bildirilmiştir.
İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğünün 15/08/2022 havale tarihli cevabi yazısında; … (T.C. NO: …) adına ticari işletme kaydına rastlanılmadığı bildirilmiştir.
Çiğli Vergi Dairesi Müdürlüğünün 16/08/2022 tarihli cevabi yazısı içeriğinden; …’nın 05/03/2013 tarihinde işe başlamış olup, 30/06/2013 tarihinde işi terk ettiği, VUK’nun 177. maddesi uyarınca 2. sınıf tüccar olup, İşletme Hesabı Esasına göre defter ve belgelerini tuttuğu anlaşılmıştır.
Gaziemir Vergi Dairesi Müdürlüğünün 17/08/2022 tarihli cevabi yazısında; … T.C. kimlik numaralı …’ın Kemeraltı Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı potansiyel mükellefi (gelir getirici kazanç olmaksızın bazı iş ve işlemlerde kullanılan potansiyel vergi kimlik numarasına haiz mükellef) olduğu, adı geçenin ayrıca … Sağlık Gereçleri Ticaret Limited Şirketinde, Tasfiye Halinde … Tıbbi Malzeme İthalat İhracat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketinde, … Dış Ticaret Limited Şirketinde ortaklık/yöneticiliklerinin bulunduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinin 12/08/2022 tarihli cevabi yazısında; … T.C. Kimlik No’lu …’ın Sicil Müdürlüklerinde kaydının olmadığı bildirilmiştir.
Dava, para ödüncüne ilişkin sözleşmeden kaynaklanan alacak davasıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari ava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Somut olayda davacı, davalıların ortağı oldukları dava dışı … Ltd. Şti ve … Dış Ticaret Ltd.Şti’nin borçlarını kendisinin ödediğini, ödediği bu borçlara karşılık olarak dava dışı … Dış Ticaret Ltd.Şti’nden sıralı senetler aldığını, bu senetlerin de ödenmediğini, senetleri takibe koyamadığını, davalı şirket ortaklarının adi yazılı sözleşmeler ile dava dışı şirket tarafından ödenmeyen davacı alacağını şahsen ödemeyi üstlendiklerini iddia ederek, adi yazılı sözleşmelere dayanarak alacak isteğinde bulunduğu, davacının ticari vergi mükellefiyeti kaydının bulunmadığı, ticaret sicilinde tacir kaydının olmadığı, dolayısıyla davacının tacir sıfatına sahip olmaması sebebiyle davanın nispi ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın adi yazılı borç ikrarını içeren sözleşmelere dayanması ve sözleşmede bahsi geçen senetlerde davalıların isim ve imzalarının bulunmaması, alacağın kambiyo senedinden kaynaklanmaması nedeniyle TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Yargıtay 20. HD:’nin 2015/10410 esas, 2015/1025 kara sayılı, 03/11/2015 tarihli, 2015/15241 esas, 2016/788 karar sayılı, 25/01/2016 tarihli yargı yeri belirleme kararlarının, Yargıtay 19. HD’nin 2015/15811 esas, 2016/5002 karar sayılı, 21/03/2016 tarihli kararının da aynı yönde olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331. Maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/12/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır