Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/605 E. 2022/1068 K. 16.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/605
KARAR NO : 2022/1068

ASIL DAVADA;
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 14/11/2018

BİRLEŞEN İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
… ESAS SAYILI DAVASINDA;
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 29/04/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/01/2023
Mahkememizde görülen davanın ve birleşen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili asıl davada dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin dava dışı … Paz. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin % 25 pay ile ortağı olduğunu, şirketin diğer ortağının % 75 pay ile … olduğunu, müvekkili tarafından 23/07/2015 tarihinde şirketin feshi için dava açıldığını ve diğer ortağın fesih isteğini kabul etmesi üzerine İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından “şirketin fesih ve tasfiyesine” ilişkin 10/12/2015 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararın verildiğini, daha sonrasında şirket yöneticisi … hakkında İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … Esas sayılı dosyada sorumluluk davasının açıldığını, bu dava sırasında şirketin, Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından resen terkin edildiğini, bu nedenle de davayı Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açtıklarını, ortada gerçek anlamda bir tasfiyenin bulunmadığını, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtıkları davada hükmolunacak tazminat TTK’nın 555. maddesi gereğince şirkete verileceğinden ve sorumluluk davasında şirketin temsili gerekeceğinden, şirketin ihyası için bu davanın açıldığını belirterek, öncelikle ve tedbiren İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı derdest davasında şirketin temsil edilebilmesi için tasfiye memuru atanmasına, bu konuda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, şirketin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası ile sınırlı olmak üzere ek tasfiyesi için yeniden tesciline, şirketin davada temsili için ve şirketin ek tasfiye işlemlerinin yapılması için şirkete tasfiye memuru atanmasına, önceki tasfiye memuru … ile müvekkili arasında husumet bulunduğundan ve bu kişi hakkında hukuki ve cezai yollara başvurulacağından bu kişinin tasfiye memuru olarak seçilmemesine, tasfiye memurunun ücretinin şirketteki payları oranında şirket ortaklarına yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili birleşen davada dava dilekçesinde de aynı beyanlarını yinelemiştir.
CEVAP ;
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın herhangi bir sebep belirtilmeden açıldığını, TTK’nın 547. maddesine göre bu davanın açılabilmesi bir zorunluluk hali olmakla birlikte bunun sınırının bulunduğunu, hukuki yararın bulunup bulunmadığının belirtilmediğini, tasfiye işlemlerinden tasfiye kurulunun sorumlu olduğunu, bu tür davalarda Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün sadece yasal hasım konumunda olduğunu ve davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle müvekkili yararına harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi durumunda da sadece ilgili şirketin ihyasına karar verilebileceğini, idari işlem niteliğindeki yeniden sicile yazı yazılmasına karar verilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davalı tasfiye memuru … vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2015 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile tasfiye kararı verilen … Pazarlama ve Dış Ticaret Limited Şirketi’ne tasfiye memuru olarak görevlendirildiğini, dosyanın kendisine verildiğini ve tasfiye işlemlerini başlatmak üzere şirketin mali müşaviri ile bağlantıya geçtiğini ancak şirket bilançosunu incelediğinde kasa hesabında bir bakiyenin olduğunu belirlediğini, şirket mali müşaviri ile görüştüğünü ancak mali müşavirin işi sürüncemede bıraktığını, müvekkilinin kendisini görevlendiren mahkemeye başvurarak durumu açıkladığını ancak mahkemece isteğinin karşılanmadığını, şirket mali müşavirinin bu aşamada gereken işlemleri ve teslimleri tamamladığını, müvekkilinin de tasfiye işlemlerini sürdürebildiğini, davacı ile şirket mali müşavirinin birlikte hareket içinde olduklarını, hatta avukatlarının da aynı olduğunu, müvekkilinin şirket mali müşavirine ve ortaklarına gereken bilgilendirmeyi yaptığını, tasfiyeyi yasa ve mevzuata uygun olarak yürüttüğünü ve sonuçlandırdığını, ortada ihya sebebinin bulunmadığını, davada hukuki yararın olmadığını, davanın TTK’nın 560. maddesine göre zaman aşımına uğradığını, müvekkilinin pasif dava ehliyetinin bulunmadığını, ek tasfiye gerektiren bir durum bulunmadığını, ihya kararı verilmesinde de bir aciliyetin olmadığını, sorumluluk davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, usul ekonomisinin bunu gerektirdiğini, şayet ihya kararı verilir ve sorumluluk davası reddedilirse mahkemenin boşuna ihya kararı vermiş olacağını, bu nedenle sorumluluk davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek, müvekkili hakkındaki davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava ve birleşen dava; sicildeki kaydı tasfiye nedeniyle silinen dava dışı şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Asıl davada ve birleşen davada taraflar arasındaki uyuşmazlık; “İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdindeki kaydı tasfiye nedeniyle silinen dava dışı … Pazarlama ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin yeniden ihyası koşullarının bulunup bulunmadığı, birleşen davada davalı …’in tasfiye işlemini usul ve yasaya uygun olarak tamamladığından söz edilip edilemeyeceği” konularındadır.
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı kararı incelendiğinde; davacı … tarafından, davalı … Pazarlama ve Dış Ticaret Limited Şirketi hakkında “şirketin fesih ve tasfiyesi” istemiyle 23/07/2015 tarihinde açılmış dava olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucunda “davalı şirketin diğer ortağı ve aynı zamanda şirketin yetkili temsilcisi olan …’in vekilinin şirket adına verdiği cevap dilekçesinde şirket ortağı …’in de şirketin devamını istemediğini ve şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini istediğini bildirdiği, bu durumda davalı şirketin her iki ortağının da fesih ve tasfiye konusunda fikir ve irade birliğine vardıkları” gerekçesiyle “davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak …’in seçilmesine” ilişkin 10/12/2015 tarihli kararın verildiği, bu kararın 21/01/2016 tarihinde kesinleştiği, tasfiye memuru …’in 07/12/2016 havale tarihli dilekçesindeki isteği üzerine aynı mahkeme tarafından aynı dosya üzerinden “TTK’nın 543/2 maddesi gereğince hal ve duruma göre alacaklılar için bir tehlikenin mevcut olmadığı, 1 yıllık süre beklenmeksizin tasfiye halindeki şirketin kalan varlığının dağıtılmasına izin verilmesine” ilişkin 09/12/2016 tarihli kararın verildiği görülmüştür.
… Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 31/12/2018 tarihli yazısında; davalı şirketin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/12/2016 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile tasfiyesinin sonlanıp terkin edildiği bildirilmiştir.
Asıl davada ve birleşen davada davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; olayda gerçek anlamda bir tasfiyeden söz edilemeyeceğini, şirketin aktif ve pasiflerinin tamamının hukuka uygun bir şekilde tasfiye edilmeden sicilden terkin kararı verilemeyeceğini, sicilden terkin tarihinden önceki olaylara dayalı olarak şirket yöneticileri hakkında açılmış sorumluluk davası nedeniyle sorunlu bir şekilde tasfiye yapıldığını ve bu hususun şirketin ihyasını istemek bakımından haklı sebep oluşturduğunu belirtmiştir.
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde; … tarafından … hakkında şirket zararının tahsili istemiyle açılmış sorumluluk davası olduğu, dava tarihinin 07/06/2017 olduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, derdest olduğu görülmüştür.
Mahkememizce; “HMK’nın 114/1-h maddesi gereğince hukuki yararın dava şartı olduğu; hukuki yararın, taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerektiği ancak bu hukuki yararın dava açıldığı sırada doğmuş ve güncel olması gerektiği; somut olayda; asıl davada ve birleşen davada davacı vekilinin, dava dışı şirketin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilmesini ve bunun şirketin davada temsili için gerekli olduğunu ileri sürdüğü, TTK’nın 555/1. maddesi gereğince şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilecek olup, pay sahiplerinin de tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilecekleri, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında görülen davanın, ihyası istenen şirketin % 25 pay sahibi olan davacı … tarafından şirkete zarar verdiği ileri sürülen yönetici … hakkında açılmış bir sorumluluk davası olduğu, şirketin bu davada taraf olmadığı, dolayısıyla söz konusu davada tamsil sorununun bulunmadığı, TTK’nın 555. maddesi kapsamında zararın varlığı ya da yokluğunun ise söz konusu davanın esaslı tartışma konusu oldupu, nitekim; şirket zararının varlığı ya da yokluğunun yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu belirlenecek ve mahkeme kararı ile ortaya konulabilece olduğu, bu noktada ise; henüz, eldeki davanın ve birleşen davanın açıldığı tarihte doğmuş ve belirlenmiş bir zarar bulunmayıp, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı davasının kabul edilmesi durumunda zararın varlığının netlik kazanacağı ve şirkete ödenmesinin söz konusu olabileceği, bu aşamada korunmaya değer bir hukuki yararın bulunmadığı” gerekçesiyle “Davanın ve birleşen davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” ilişkin 27/12/2019 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 21/09/2020 tarihli … Esas ve … Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı temyiz yoluna gidilmiştir.
Mahkememiz kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22/03/2022 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile bozulmuştur. Bozma gerekçesinde; “1-Dava, 6102 sayılı TTK 547 maddesinde düzenlenen ek tasfiye istemine ilişkindir. Davacının, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında açtığı dava sonucunda, mahkemenin … sayı ve 11/12/2015 tarihli kesinleşmiş kararı ile şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak da davalı …’in atanmasına karar verilmiş olup, tasfiye işlemleri de adı geçen davalı tarafından tamamlanarak şirket sicilden terkin edilmiştir. Bu kez davacı, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında, şirket yöneticisi olan diğer ortak aleyhine TTK 555. maddesine istinaden sorumluluk davası açmış olup, pay sahiplerine şirketin organlarına karşı sorumluluk davası açılmış olması TTK 547 maddesinde düzenlenen ek tasfiye
nedenlerindendir. Bu halde, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince davanın reddedilmesi ve davacının istinaf kanun yolu başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. 2-) Davacının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.” denmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/1. maddesinde; “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler” düzenlemesine; 547/2. maddesinde de; “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Tüzel kişiliğin sona ermesi için tüm alacakların tahsil edilmiş, borçların da ödenmiş olması, bu şekilde tüzel kişiliğin tüm hak ve yükümlülüklerinin tasfiye edilmiş olması gerekir. Şirket tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinme ( terkin ) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için de, tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekir. Şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, şirket tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır.
Tüm deliller ve uyulan bozma kararı çerçevesinde yapılan değerlendirmeye göre; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin10/12/2015 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile “… Pazarlama ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak …’in seçilmesine” karar verildiği, bu kararın 21/01/2016 tarihinde kesinleştiği, tasfiye memuru …’in 07/12/2016 havale tarihli dilekçesi üzerine mahkemece aynı dosya üzerinden “TTK’nın 543/2 maddesi gereğince hal ve duruma göre alacaklılar için bir tehlikenin mevcut olmadığı, 1 yıllık süre beklenmeksizin tasfiye halindeki şirketin kalan varlığının dağıtılmasına izin verilmesine” ilişkin 09/12/2016 tarihli kararın verildiği, bu karar gereğince de şirketin sicildeki kaydının silindiği; davacı tarafından 03/06/2017 tarihinde İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında, şirket yöneticisi olan diğer ortak aleyhine TTK’nın 555. maddesine dayalı sorumluluk davası açtığı, pay sahipleri tarafından şirketin organlarına karşı sorumluluk davası açılmış olmasının TTK’nın 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye nedenlerinden olduğu, bu durumda da davacının eldeki bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığından, koşulları bulunan ve haklı görülen davanın ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın niteliği gereği davalı … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün “yasal hasım” konumunda olması nedeniyle İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilmemiştir. Diğer yandan şirketin sicildeki kaydının silinme tarihinin 09/12/2016 olması, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdindeki sorumluluk davasının açılma tarihinin ise 03/06/2017 olması karşısında tasfiye işlemleri sırasında açılmış bir sorumluluk davasının bulunmaması ve tasfiye memurundan ileride böyle bir davanın açılmasını öngörmesi ve beklemesi beklenemeyeceğinden, terkin işleminde kusurunun bulunmadığı kanaatine ulaşılmış ve davalı tasfiye memuru aleyhine de vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilmemiştir.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Asıl davanın ve birleşen davanın KABULÜ ile;
Sicilden kaydı silinen dava dışı … Pazarlama ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin “İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası ile ve sonrasında ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olmak üzere” İHYASINA,
2-Ek tasfiye işlemlerini yapması için şirkete tasfiye memuru olarak davalı …’in atanmasına,
3-Tasfiye memuru için ücret takdirine yer olmadığına,
4-Şirketin ihya edildiği ve tasfiye memuru atandığı hususunun Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Asıl davada Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭44,8‬0 harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Birleşen davada Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın düşülmesi ile kalan 36,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; asıl davada ve birleşen davada davacı vekili ile birleşen davada davalı vekilinin yüzlerine karşı, asıl davada davalı … Ticaret Sicil Müdürlüğünün yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2022

Başkan
¸E-imza
Üye
¸E-imza
Üye
¸E-imza
Katip
¸E-imza