Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/575 E. 2022/663 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/575
KARAR NO : 2022/663

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

İzmir 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/02/2022 tarih …… E. ……. K. sayılı görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiş olup, yukarıda belirtilen esasa kaydı yapıldı. Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Sigortasız araç maliki, işleteni ve sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile, sürücünün araç hakimiyetini kaybetmesi neticesinde 03.12.2011 tarihinde tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde sürücü işleten …’nın vefat ettiğini, müteveffa sürücü destek ve kaza, Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu mali mesuliyet sigortası dışında kalan hususları düzenleyen 92. maddesinde 6704 sayılı Kanun ile 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu araç malikinin kendi kusuru ile meydana gelen kaza neticesi ölümü halinde mirasçıları tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talep edilemeyeceği hükmünden önce meydana geldiğinden destekten yoksun kalan mirasçılar ………. üçüncü şahıs kabul edilerek İzmir 2. Asliye Ticaret Mah. 29.11.2018 tarih ve ……E. – ……. K. sayılı ilamı ile müvekkili kurum aleyhine destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiğini, ilamın karşı tarafça Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün ………E. sayılı dosyasından takibe konulduğunu, bu sebeple haciz tehdidi altında 277.139,94-TL tazminatın 21.12.2018 tarihinde müvekkili Güvence Hesabı tarafından Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün ………. E. sayılı dosyasına ödendiğini, ödenen sigorta tazminatının rücuen tahsili için borçlular aleyhine İzmir 21. İcra Müdürlüğü ……E. sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını ancak borçlularca takibe itiraz edildiğini ve icra müdürlüğünce itiraz sebebiyle icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, arabulucuya başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, müvekkili kuruma; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu 14. maddesi gereği zorunlu sigortası bulunmayan araçların işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya sakat kalmasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı meydana gelen bedeni zararları, sigorta mevzuatı çerçevesinde araç sürücüsünün kusuru nispetinde ve kaza anında geçerli limitler dahilinde karşılamakla sorumlu olduğunu, sonrasında ise zarara neden olan ve zorunlu sigortası yapılmamış aracın işletenine, sürücüsüne ve bunların mirasçıları dahil diğer sorumlulara Güvence Hesabı Yönetmeliği ile mevzuat gereği rücu etme hakkı tanındığını, haksız fiil sorumluluğunda zarar veren, zarar tarihi itibariyle mütemerrit olduğundan ayrıca ihtara gerek olmaksızın alacak muaccel olup; takip talebi ile ise 21.12.2018 tazmin tarihi itibari ile faiz talep edildiğini, İzmir 21. İcra Müdürlüğü ……….E. sayılı dosyasına vaki davalı borçlu itirazlarının iptaline, icra takibinin (takip talebinde belirtilen işlemiş faiz ve faiz oranı üzerinden) devamına, davalılar aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılara dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılar duruşmalara katılmadığı gibi herhangi bir cevap da vermediğinden HMK.nın 128. maddesi uyarınca davayı inkar ettikleri kabul edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Görevsizlik Kararı: İzmir 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/02/2022 tarih…….. E. ……K. sayılı görevsizlik kararı istinaf edilmeksizin 04.05.2022 tarihinde kesinleşmiş, kesinleşme üzerine dosya mahkememizin yukarıdaki esas numarasına tevzi edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
DAVA: Güvence hesabı tarafından yapılan ödemenin kazaya karışan araç sürücüsü ve malikinden rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Somut olayda, davacı Güvence Hesabı, Yönetmeliğin 16. Maddesi uyarınca ödediği tazminatı sorumlu davalılara rücu etmektedir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır.
6102 SK.nun 1472.maddesinde Halefiyet “ Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.”şeklinde düzenlenmiştir. Maddede de belirtildiği gibi sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı hangi nedene dayalı olarak hangi dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal edecektir.
HMK.nun 114/c.maddesinde mahkemenin görevi dava şartı olarak sayılmıştır.
Yine HMK.nun 115/1. Maddesi uyarınca “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.”
Bu kapsamda dosya mahkememizin görevli olup olmadığı yönünden incelenmiş aşağıdaki hususlar tespit olunmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK.nun 4. Maddesinde ticari dava “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan davaları ticari dava olarak sayılmıştır.
Somut olayda ihtilaf meydana gelen haksız fiilden ve hasardan davalıların sorumlu olup olmadığı hususuna dayanmaktadır.
Yargıtay 17.HD’nin 2016/14308 esas, 2019/5701 karar sayılı, 08/05/2019 tarihli, 2016/12586 esas, 2019/5371 karar sayılı, 30.04.2019 tarihli, 2016/6366 esas, 2019/1514 karar, 14/02/2019 tarihli, 2016/6366 esas, 2019/1514 karar sayılı 14.02.2019 tarihli emsal kararları ile Yargıtay 5. HD’nin 2021/14628 esas, 2022/648 karar sayılı 24/01/2022 tarihli emsal kararı, ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararı gibi emsal kararlar dikkate alındığında davacı Güvence Hesabının, eldeki davayı zarara uğrayan kişinin halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde zarara uğrayan kişi ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gerektiği, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararının gerekçesinde ” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur.” şeklinde bu husus açıkça vurgulanmıştır.
Ayrıca Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/17896 esas, 2021/4942 karar sayılı Konya Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemine ilişkin 16.09.2021 tarihli kararında “Uyuşmazlığın giderilmesine konu somut olaylarda, davacı Güvence Hesabı zorunlu trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu trafik kazalarında zarar gören üçüncü kişilere ödediği tazminatı Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde zarardan sorumlu olan gerçek kişi sürücü ya da işleten davalıya rücu etmektedir. TTK nun 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava söz konusu değildir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır.Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. (Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 21.12.2020 tarih, 2020/466-2020/8778 sayılı kararı ile 16.10.2019 tarih, 2017/1132-2019/9502 sayılı kararları da aynı yöndedir.) Dolayısıyla Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın bu çerçevede giderilmesi gerekmiştir.” Gerekçesiyle rücu davasına bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu kabul edilmiştir.
TTK.5 maddesi (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine” bakmakla görevlidir. TTK.nun 5/3. Maddesine göre Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Tüm bu yasal düzenlemeler ile somut olay birlikte değerlendirildiğinde, davacı Güvence Hesabının zorunlu trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu trafik kazalarında zarar gören üçüncü kişilere ödediği tazminatı Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde zarardan sorumlu olan gerçek kişi sürücü ya da işleten davalıya rücu ettiği, rücu davasının TTK’nun 4/1. Fıkrasında sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, TTK nun 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari davanın söz konusu olmadığı, davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmakla görev dava şartı olduğundan HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine ve davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafından açılan işbu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Mahkememiz kararının istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde mahkememiz ile İzmir 13. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından görevli mahkemenin tayini için HMK’nun 21. ve devamı maddeleri uyarınca yargı yeri belirlenmesi için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
3- HMK.nun 331/2. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
ilişkin, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.30/06/2022

Katip …
e-imza

Hakim…
e-imza