Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/546 E. 2023/718 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/546
KARAR NO : 2023/718
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/06/2022
KARAR TARİHİ : 26/09/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; 30/09/2021 tarihinde sürücü …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Mithatpaşa Caddesini takiben Urla istikametine seyrederken … numara önüne geldiğinde önünde seyreden … idaresindeki … plakalı araca arkadan çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kazada … plakalı araçta yolcu olan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, müvekkilinin … Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, davanın safahatında rapor alındığında davacı müvekkilinin maluliyet oranının açığa kavuşacağını, kazaya sebebiyet verenin … plakalı araç sürücüsü olup müvekkilinin ise meydana gelen kazada kusursuz olduğunu, söz konusu trafik kazasının soruşturmasının İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütüldüğünü, kazanın meydana geldiği aracı sigortalayan davalının, kaza tarihindeki poliçe üst limiti ile sınırlı olmak kaydı ile ve sigortalısının kusuru oranında müvekkiline tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, … plaka sayılı aracın davalı Sigorta Şirketi nezdinde kaza tarihini kapsar ZMMS poliçesi olduğunu, müvekkilinin belirtilen kazadan kaynaklı geçici ve kalıcı maluliyetinin tespiti ile bu maluliyete tekabül eden maddi zararının davalı sigorta şirketinden tazminini talep ettiklerini, dava şartı arabuluculuğa başvurulduğunu, anlaşma sağlanamadığını, müvekkiline ait tazminat miktarı açıkça belirlenebilir nitelikte olmadığından alacaklarının tespitinin bilirkişi incelemesi gerektirdiğinden uyuşmazlık konusu bütün alacak için zaman aşımını kesmek ve ileride tespit edilecek bütün alacağa temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesini temin etmek amacıyla belirsiz alacak davası niteliğinde iş bu davayı açtıklarını, tüm dava ve tazminat talep hakları saklı kalmak kaydıyla, yasaca yapılacak tüm indirimlerden sonra; arz ve izah edilen nedenler ve Sayın Mahkemece resen nazara alınacak hususlarla: fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili için 100 TL geçici iş göremezlik ve 100 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200 TL tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden sigortalısının kusuru oranında tahsili ile müvekkiline ödenmesine, dava masrafları ve vekalet ücretlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, dava şartı olan arabuluculuk aşamasında davacı müvekkillerini temsil ettiklerinden tarafları lehine arabuluculuk vekalet ücretinin de hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; KTK 97 uyarınca sigorta şirketine kanunda belirtilen evraklar ile müracaat edilmediğini, yani davacının müvekkili şirkete usulüne uygun olarak müracaat etmediğini, başvuranın Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ve ekleri uyarınca hazırlanmış sağlık kurulu raporunu dosyaya sunmadan ödeme yapılmasını talep ettiğini, başvurunun usule uygun olarak yapılmadığını, müvekkili şirketin gerekli araştırmayı yapmasının kasten engellendiğini, HMK 114 vd uyarınca dava şartı noksanlığından huzurdaki davanın usulden reddinin gerektiğini, kabul manasına gelmemek kaydıyla, davacı tarafın Müvekkili şirketten talebini netleştirmiş olmakla, talep edeceği tutarı belirlediğini, ancak davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki bir yararı olmayıp davanın usulden reddinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olacağını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. ve 85. maddelerine göre trafik sigortalarının, işletenlere düşen sorumlulukları karşılamak üzere yapıldığını, Sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa, işletene düşen bir sorumluluğun da olmayacağını, sigortalı araç sürücüsü kusursuz olduğundan müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, maddi tazminat istemine esas alınacak maluliyet raporunun 20.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmeliği’ne uygun alınması gerektiğini, tazminat hesaplamasının aktüer sıfatına sahip bilirkişiler tarafından ZMMS genel şartlarına çerçevesinde yapılması gerektiğini, hesaplamada TRH-2010 mortalite tablosunun esas alınması gerektiğini, tazminat hesaplamalarındaki belirsizlikleri ortadan kaldıran 7327 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiğini, huzurdaki davada uygulanması gerektiğini, ZMMS Genel Şartlarına göre geçici iş göremezlik tazminatının poliçe teminatı kapsamında olmadığının açıkça belirtildiğini, müterafik kusur durumunun göz önünde bulundurulması gerektiğini, hesaplanan tazminattan hatır taşımacılığı indirimi yapılmasını talep ettiklerini, faizin ise hatalı talep edildiğini, müvekkili sigorta şirketinin temerrüde düşmediğini, davacının yargılama giderleri ve vekalet ücreti taleplerinin reddinin gerektiğini, arz ve izah olunan ve yargılama sırasında ortaya çıkacak sair nedenlerle davanın usulden reddine, dava konusu taleplerin belirsiz alacak davası açılamayacağından, sigorta şirketine başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine, sayın mahkeme esastan inceleme yapacak ise, kusur tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine, maluliyet oranı tespiti için davacıların Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümü’ne sevkine, 7327 sayılı kanunun huzurdaki davada uygulanmasına, kabul anlamına gelmemekle birlikte şayet bir tazminat sorumlulukları doğacak ise, hesaplanacak tazminattan en az %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmasına, geçici iş göremezlik tazminatı, teminat dışı olduğundan söz konusu taleplerin reddine, müvekkili şirket temerrüde düşmediğinden haksız faiz talebinin reddine, sayın mahkeme aksi kanaateyse dava tarihinden itibaren taraflar açısından yasal faiz uygulanmasına, aleyhlerine hüküm kurulmaması halinde, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Feragat Dilekçesi : Davacı vekili 25/09/2023 tarihli dilekçesinde özetle; Davalı yalnızca … Sigorta Şirketi ‘ ne karşı açtıkları davadan feragat ettiklerini, davalıdan hiçbir masraf yargılama gideri vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, güncel İstinaf kararları çerçevesinde aleyhlerine arabuluculuk ücretine hükmedilmemesine, feragat üzerine​ dosyanın karara çıkarılmasına feragat dilekçelerinin davalı sigorta şirketine tebliğine, davalı tarafa vekalet ücretine hükmedilmemesine ve feragatin başlı başına kesin hüküm doğurması sebebiyle kararın keşinleşmesi beklenmeksizin dosyada bulunan avansın taraflarına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sy HMK’nun 307. maddesi uyarınca “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.”
309. maddenin 1. ve 2. fıkraları uyarınca “Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.
Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.”
310. maddesi uyarınca “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. “
311. maddesi uyarınca “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.”
Davacı vekili 31/08/2023 havale tarihli dilekçesi ile vekaletnamesindeki feragat özel yetkisine dayanarak açmış olduğu davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde; davacı vekilinin davasından feragat etmesi nedeniyle davanın reddine, davacı vekili tarafından arabuluculuk ücretinden sorumlu tutulamayacaklarını iddia etmiş ise de, davacı vekili feragat dilekçesinde yalnızca davadan feragat ettiğini bildirdiği, davalı taraf ile anlaştıkları, ödeme aldıkları, ibraname imzaladıkları yönünde bir açıklama ve bilgiye yer vermediği gibi bu hususta herhangi bir belge de sunmadığı, davalı tarafça da bu konuda dosyaya bir beyan ve belge gönderilmediği, davasından feragat eden davacının yapılan yargılama giderlerine katlanması gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’nun 22. maddesinde “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır” hükmü yer aldığından ve adı geçen Kanun’ un Yargı Harçları Tarifesi gereğince nispi karar ve ilam harcının miktarı maktu karar ve ilam harcının tutarından az olamayacağından, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 25.01.1984 tarih ve …-… Esas ve … Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi, nispi harca tabi davalarda dahi alınması gereken asgari maktu harcın üçte biri veya üçte ikisi alınması gerektiğinden; feragat ön inceleme duruşmasından sonra vaki olduğundan karar tarihindeki maktu karar ve ilam harcının 2/3’ü oranına isabet eden ve bu orana isabet edip alınması gereken harç 179,90 TL olduğundan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacı taraftan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA.
3-Davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
4-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
5-Dava tamamen reddedildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 200,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine.
6-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine.
ilişkin, taraflar vekilinin yokluğunda , gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/09/2023

Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır