Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/488 E. 2023/69 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/488 ESAS
KARAR NO : 2023/69 KARAR

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2022
KARAR TARİHİ : 09/02/2023

Mahkememizde görülen Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, müvekkilinin aleyhinde 2.191,19-TL tutarında mal sattığını ve teslim ettiğini, davalı belirtilen miktarın kendisine ödenmediği gerekçesiyle İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasıyla müvekkili aleyhinde icra takibi başlattığını, müvekkilinin borca karşı itirazda bulunduğunu ve takibin durduğunu, davalının bunun üzerine İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali ve takibin devamına ilişkin dava açtığını, borcun muhatabının müvekkili olmadığı nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, asıl borçlunun isim benzeri olan … İnşaat Mobilya, Dekorasyon San. Ve Tic. Ltd. Şti. Olduğunu, İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile ikinci kez takibe geçtiğini ve yine müvekkilini borçlu olarak gösterdiğini, tekrar itiraz ettiklerini ve müvekkilinin dosyada pasif kayda alınmasına karar verildiğini, müvekkilinin ticari onurunun ve ekonomik saygınlığının zedelendiğini, açıkladığı nedenlerle; Davanın kabulünü, 75.000,00-TL tazminat ödenmesini, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; icra takibinin asıl borçlu şirkete ait olan … vergi numarası ile açıldığını ancak adresin sehven yanlış gösterildiğini, talebin doğru şirket için olduğunu fakat icra memurunun kendi sorumluluğu olan kontrol yükümlülüğünü yerine getirmediğini bu yüzden davacı şirketin adresine hacze gidildiğini, davacının yapılan işlemlerden kaynaklanan ticari kredi puan düşmesi durumu var ise bunun ispat edilmesini, yapılan işlemlerle ilgili bir sorumluluk varsa bu sorumluluğun İcra Müdürlüğü’ne ait olduğunu, icra takibi alacağın 2.100,00-TL olmasına rağmen talep edilen 75.000,00-TL manevi tazminat isteminin yanlış olduğunu, açıkladığı nedenlerle; davanın reddini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra Dosyası : İzmir 21. İcra Dairesi’nin … Takip sayılı dosyası ile davalının davacı aleyhine 2.191,19-TL asıl alacak için icra takibi başlattığı, borçlu vekilinin 12/08/2020 tarihli dilekçesi ile takibe, borca, ödeme emrinde talep edilen asıl alacak ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür.
İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalının davacı aleyhine 2.191,19-TL asıl alacak için icra takibi başlattığı, takibin davacının 13/04/2021 tarihli itiraz dilekçesi ile durduğu anlaşılmaktadır.
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı 20/05/2021 tarihli karar ilamında; davacının … Yapı Sis. San. Tic. A.Ş. Davalının … İnş. San. Tic. Ltd. Şti. Olduğu davanın itirazın iptali davası olduğu, “taraflar arasında bulunan ticari ilişkiye istinaden davacı tarafça fatura alacaklarına dayalı olarak davalı aleyhine İzmir 21.İcra Dairesinin … E.sayılı dosyası ile 2.191,19-TL Asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu vekili tarafından takibe itiraz edildiği, takibin durdurulduğu, davacının mahkememizde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce görevlendirilen taraf defterleri ve davalı tarafın ba formları üzerinde inceleme yapan SMMM bilirkişi …’ in 09/03/2021 havale tarihli raporunun denetime elverişli ve açık olduğundan itibar edilmiş buna göre; incelenen taraf defterlerinin usulüne uygun tutulduğundan sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacı taraf defterlerine göre davalıdan 2.191,19-TL alacaklı bulunduğu tespit edilmiş ise de; davalı defterlerinde taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunduğunun tespit edilmediği, davacı tarafça sunulan takibe konu faturalarda belirtilen Vergi Dairesi ile Vergi numarasının davalı şirkete ait olmadığı, davacı vekilinin duruşmaya katılmaması nedeni ile bu hususa bir açıklık getirilemediği, davacı tarafça bilirkişiye sunulan davalı şirket tarafından kendilerine düzenlendiği belirtilen 16/05/2019 tarihli … nolu 4989,49 TL bedelli faturayı düzenleyenin … İnşaat Mobilya Dekorasyon San. Tic. Ltd. Şti olduğu ve Gaziemir Vergi Dairesinin … vergi numarasına kayıtlı olduğu, bu vergi numarasının dosyaya sunulan faturalarda da davalı şirketin Vergi numarası olarak yazıldığı, dolaysıyla davacının davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu kanıtlayamadığı kanaatine varılmakla davanın reddine, davalı tarafça arabuluculuk görüşmelerine katılım sağlanmadığından yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava; haksız icra takibi ve haksız haciz nedeniyle açılan manevi tazminat davasıdır.
Davacı davalı tarafından daha önce İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı, bu takibe itiraz edildiği, itirazın üzerine İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu davacı tarafından icra takibine konu faturalardaki vergi numarasının davalı şirkete ait olmadığı, faturayı düzenleyeninin … İnş. Mobilya Dekorasyon San. Tic. Ltd. Şti. Olduğu, Gaziemir Vergi Dairesi’ne … V. Numarası ile kayıtlı olduğu, bu vergi numarasının dosyaya sunulan faturalarda da davalı şirketin vergi numarası olarak yazıldığı, dolayısıyla davacının davalıysa arasında ticari ilişki bulunduğunu kanıtlayamadığı gerekçesi ile 27/04/2021 davanın reddine karar verildiği, verilen kararın da kesin olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının daha sonra 07/04/2021 tarihinde yeniden 2.191,19-TL alacak için davalı aleyhine icra takibi başlatmış olduğu, Alternatif Bank, İCBC Turkey Bank A.Ş., Halkbank A.Ş., Odeabank A.Ş., Akbank Tic. A.Ş., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., Citibank A.Ş., FibaBank A.Ş., HSBC Bank A.Ş., Garanti Bankası A.Ş., TEB A.Ş., Anadolubank A.Ş., Şekerbank A.Ş., Türkiye İş Bankası A.Ş., Ziraat Bankası A.Ş., Denizbank A.Ş., İNG Bank A.Ş., Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. Haciz ihbarnamelerinin gönderilmiş olduğu,
08/12/2021 tarihinde fiili haciz yapıldığı, bu tarihli haciz tutanağına göre haciz muhafaza işlemi yapıldığı ve davacı şirket yetkilisinden telefon yoluyla tarih alındığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … Esas … Karar sayılı 22/01/2016 tarihli kararında; “…4721 sayılı Türk Medeni Kanunu kişi olarak gerçek ve tüzel kişileri kabul etmiştir. Kişilere hak sahibi olabilme ve borç altına girebilme ehliyetini tanıyan hukuk düzeni, aynı zamanda onlara kişiliğini koruma fırsatı da sunmuştur. Koruma altına alınan bu değerlerin kapsamına, kişinin bedensel varlığında temellenen kişisel değerleri (hayat, vücut, bedensel ve ruhsal sağlık gibi) ve toplum içindeki yerine ve etkinliğine ilişkin dış değerleri (şeref, haysiyet, saygınlık, ekonomik hareket serbestliği, ad, onur, gizli ve özel hayat alanı gibi), kısaca kişinin kişi olması dolayısıyla ayrılmaz bir biçimde sahip olduğu bütün değerler dâhildir (ÖZSUNAY Ergun, Gerçek Kişilerin Hukuki Durumu, 4. B., İstanbul 1979, s. 97; SEROZAN Rona, “Kişilik Hakkının Korunmasıyla İlgili Bazı Düşünceler”, Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi (Kişilik Hakkının Korunması), Y. 11, S. 14, 1977, s. 93). Bu çerçevede kişilik hakkı, kişi kavramını da içinde barındıran kişinin kişi olmasından ötürü sahip olduğu, hak ve fiil ehliyeti ile hukuk düzeninin korunmaya değer bulduğu maddi ve manevi kişisel değerler üzerindeki mutlak haktır.
Tüzel kişilerde hak ehliyetine ilişkin TMK m. 48 gereğince “Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler”. Görüldüğü üzere, kişinin hak sahibi olabilme ve borç altına girebilme ehliyeti olarak tanımlanabilecek hak ehliyetine, tüzel kişiler de kuruldukları andan itibaren bünyesine uygun düştüğü oranda sahiptir. Bu durum, tüzel kişilerin kendisini kuran ya da kendisinden yararlanan kişilerden bağımsız birer hak süjesi olarak hukuk hayatına katılabilmesinin bir gereğidir. Madde metninden anlaşıldığı üzere, kanun koyucu ana kuralı tüzel kişilerin tam hak ehliyetine sahip olması şeklinde koymuş, ancak bazı haklara fiziki ve sosyal yapısı nedeniyle sahip olamayacağını vurgulamıştır. Dolayısıyla gerçek kişinin ve tüzel kişinin hak ehliyeti arasında bir nitelik değil, içerik farkı olduğunu kabul etmiştir. Buna göre, gerçek kişilere açık olan kamu hukuku ve özel hukuk kaynaklı bütün haklara ve borçlara kural olarak sahip olabilecek durumdaki tüzel kişiler, kişilik hakkına da sahip olabilecek ve bu hakka tanınan korumadan yararlanabilecektir.
Bununla birlikte kişilik hakkının sınırları malvarlığı haklarının aksine belli değildir, somut müdahalelere göre değişir. Bu bakımdan nelerin kişilik hakkından sayılıp sayılmayacağını halin ve zamanın icabına bırakmak gerekir. Bu tespiti ise hakimler somut olayın özelliklerini nazara alarak yapacaklardır (DURAL Mustafa / ÖĞÜZ Tufan, Türk Özel Hukuku, Kişiler Hukuku, İstanbul 2006, s. 95). Bu kapsamda, tüzel kişinin ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık, onun kişisel değerleri içinde yer alır. Ticari şeref ve haysiyetin çiğnenmesi, onun ekonomik yaşam içindeki yerini ve durumunu sarsabilir. Tüzel kişinin kişilik haklarından olan onur ve saygınlığı onun korunan değerlerinin başında gelir. Bu nedenle tüzel kişi onur ve saygınlığından vazgeçemeyeceği gibi, bu değerlerini hukuka ve ahlaka aykırı olarak da sınırlayamaz.
Ekonomik itibar da tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin bir görüntüsüdür. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetleri de toplum tarafından değerlendirilmektedir. Tüzel kişiliğe sahip bir şirketin ödeme gücüne ilişkin değerlendirmeler, o tüzel kişinin toplumsal şeref ve haysiyeti ile yakından ilgilidir. Kredi, toplum tarafından ödeme gücü ile ilgili olarak izafe edilen bir değer olması nedeniyle, bu değeri azaltan veya ortadan kaldıran kişiliği ihlale yönelik açıklamalar şeref ve haysiyete tecavüz niteliği taşır.
Kişilik haklarına saldırı halinde kişilik hakkı ister gerçek kişi isterse tüzel kişi olsun Devlete karşı Anayasa hükümleri ile idareye karşı idare hukuku hükümleri ile suç teşkil eden tecavüzlere karşı ise ceza hukuku hükümleri ile korunmuştur. Kişilik hakkının korunmasına ilişkin Medeni Kanun’daki ana düzenleme TMK m. 23 ve m. 24’te hüküm altına alınmıştır. TMK m. 23 hak sahibi tarafından vazgeçilmesine ya da aşırı sınırlanmasına karşı kişilik hakkını korurken, TMK m. 24 kişilik hakkına yönelebilecek saldırılara karşı koruma sağlar. Konuya ilişkin diğer bir temel düzenleme olan 818 sayılı BK m. 49’da (6098 sayılı TBK m. 58) ise, kişilik hakkı tecavüze uğrayan kişinin manevi tazminat talebi düzenleme altına alınmıştır.
Kişilik haklarının korunması için açılabilecek davalardan manevi tazminat davası genel olarak kabul edilen görüşe göre kişiliğe yönelik saldırı sebebiyle uğranılan manevi zararın, saldırı sebebiyle duyulan acı, elem ve ızdırabın tatmin edilerek giderilmesi amacıyla kişiye tanınan davadır. Manevi tazminat konusu mevzuatımızda, kişilik hakkı ihlallerinde istenebileceğini belirten MK m. 25 ve manevi tazminat davasının koşullarını belirleyen genel hüküm niteliğindeki BK m. 49 (6098 sayılı TBK m. 58) haricinde, bazı özel hükümlerde de geçmektedir.
Tüzel kişilerin manevi tazminat talep edip edemeyeceği tartışmalı olmakla birlikte hukuk düzeninin tüzel kişileri hukuk sujesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğuna göre, kişisel varlıklara yapılan saldırı nedeniyle elem ve ızdırap duymayacaklarından söz edilerek tüzel kişilerin manevî tazminat adı ile bir paranın ödetilmesi davası açamayacaklarını kabul etmek yasa koyucunun amacına aykırı düşecektir. Gerek Medenî Kanun ve gerekse Borçlar Kanunu yalnız gerçek kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerin de kişisel haklarını korumaktadır. Günümüzde doktrin ve Yargıtay tarafından yaygın olarak benimsenen görüş, gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceğini ve bu nedenle manevi tazminat talebinde bulunabileceğini kabul etmektedir (Dural / Öğüz, a.g.e., s. 233; SAYMEN Ferit H., “Kimler Manevi Tazminat Talep Edebilir?”, İÜHFM (Manevi Tazminat), Y. 1940, S. 6, s. 126 – 142; KARAHASAN Mustafa Reşit, Tazminat Hukuku, 1996, s. 967-968; GÜRSOY Kemal Tahir, “Manevi Zarar ve Tazmini”, AÜHFD., C. 30, S. 1- 4, s. 12).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da, 15.12.2004 gün ve 2004/4-709 E.- 2004/720 K.; 31.05.2000 gün ve 2000/4-900 E. – 2000/935 K. sayılı ilamlarında tüzel kişilerin de kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat davası açabileceklerini kabul etmiştir…”
Somut olayda davalının, İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında başlattığı ilk icra takibi sonrası takibe konu borcun borçlusunun İzmir 3. ATM … Esas, … Karar sayılı dosyada gerçek borçlunun … İnş. Mobilya Dekorasyon San. Tic. Ltd. Şti. Olduğu, davacının borçlu olmadığı, davacının ve dava dışı gerçek borçlu ile ticari unvanlarının benzer olduğu, bu benzerlik nedeniyle icra takibi yapıldığı, davacı ile davalı arasında ticari ilişki olmadığının kesinleşmiş mahkeme kararı ile tespit edilmiş olmasına rağmen, davalının davacı adına aynı faturadan kaynaklanan aynı miktardaki alacak için ikinci kez İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyada takip başlattığı, haciz ihbarnameleri gönderdiği ve fiili haciz uyguladığı, davalının bu eylemlerinin haksız olduğu, ayrıca tacir olan davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığı anlaşılmıştır.
Davacının tacir olarak ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık, ekonomik itibar, onun kişisel değerleri, şeref ve haysiyeti sayılacağından davalının davaya konu haksız eylemleri nedeniyle manevi zarara uğradığı, mahkememizce kabul edilmiş ancak manevi tazminatın manevi zarara uğrayan kişi için zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağından davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
2-10.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek hesap faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Peşin alınan 1.280,82-TL harçtan, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken harç tutarı olan 683,10-TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 597,72-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa verilmesine,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davacı yararına takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı yararına takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00-TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre, 208,00-TL’lik kısmının davalıdan, 1.352‬,00-TL’lik kısmının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-Dava kısmen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı 26,75-TL davetiye ve posta giderinden davanın kabul oranı nazara alınarak 3,57-TL yargılama gideri ile davacı tarafın karşıladığı 80,70-TL başvurma harcı, 1.280,82-TL peşin alınan harç olmak üzere toplam 1.365,09-TL’nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, davacı tarafın fazladan yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9- Davacı ve davalı yanca yatırılan delil ve gider avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinden yatıran tarafa iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kabul edilen kısım yönünden miktar yönünden KESİN, reddedilen kısım yönünden gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/02/2023

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim ……
¸e-imzalıdır