Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/393 E. 2023/103 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/457
KARAR NO : 2023/187

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı )
DAVA TARİHİ : 20/05/2022
KARAR TARİHİ : 14/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; Müvekkiline ait … plakalı … İ20 Try 1.4 CVVT 100 PS marka 2011 model aracın 01/10/2021 tarihinde davalı … poliçeli aracı kullanan dava dışı sürücünün idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile karıştığı kazada hasarlandığını, kazada ZMMS sigortalı karşı taraf sigortalı aracın %100 kusurlu olduğunu, kusur itilafı bulunduğunu, müvekkilinin kazada kusursuz olduğunu, oluşan değer kaybı için davalı … şirketine başvurulduğunu ödeme yapılmadığını, değer kaybı tespitinin zaruriyeti doğduğunu, değer kaybının Yargıtay içtihatlarına göre belirlenmesini, genel şartların iptal edildiğini, piyasa koşullarında gerçek değer kaybının hesaplanması gerektiğini, konu olan taleplerin sağlanması için eksper raporu alındığını, bu bedelin yargılama gideri sayılması gerektiğini belirterek, açıklanan gerekçelerle ve HMK. 107 uyarınca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50 TL değer kaybı bedelinin davalı … şirketinden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, 269,87-TL ekspertiz ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline, 1.350,00-TL arabuluculuk taraf vekalet ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücret-i vekâletin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Belirsiz alacak davası açılamayacağını, davanın reddinin gerektiğini, kusur oranlarının tespitinin gerektiğini, gerçek zararın tespitinin gerektiğini, sorumluluklarının kusur oranı ve 43.000 TL poliçe limiti dahilinde olduğunu, kusuru kabul etmediklerini, zararın hesaplanmasının genel şartlara göre yapılması gerektiğini, aracın daha önceden kazaya karışıp karışmadığının tespitinin gerektiğini, aracın 165.000 km üzerinde olması nedeniyle değer kaybı oluşmayacağını, aracın önceki kazalarında aynı yerden hasarları varsa değer kaybı oluşmayacağını,
ekspertiz ücretinin poliçe kapsamında olmadığını, sunulan tek taraflı tespit raporunu kabul etmediklerini,
müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve bakiye poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı yanın avans faiz talebine de itiraz ettiklerini, mağdur aracın müvekkili şirket ile arasındaki ilişkinin ticari bir nitelik arz etmediğini ve tazminat talebinin de haksız fiilden kaynaklandığını, bu nedenle, avans faiz talebinin reddini talep ettiklerini, arz ve izah edilen ve re’sen takdir edilecek nedenlerle; zamanaşımına uğramış davanın reddine, zarar meblağının belirlendiği iddia edilmesine rağmen belirsiz alacak davası açıldığı müşahede edildiğinden davanın usulden reddine, kazanın meydana gelmesinde sigortalının kusuru bulunmaması nedeniyle talebin reddine, aksi halde dosyanın kusur bilirkişisine tevdi edilmesine, ret taleplerinin kabul edilmemesi halinde; kabul anlamına gelmemek kaydı ile, değer kaybı talebi yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına ve tarafların kusur durumu ile bakiye teminat limiti gözetilerek hüküm kurulmasına, arabuluculuk sürecindeki temsile ilişkin vekalet ücretinin reddine, makul gider kapsamında olmayan ekspertiz ücreti talebinin reddine, talebin kabulü halinde, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Trafik Kazası tespit tutanağı : İzmir Trafik Denetim Şube Müdürlüğü’nde çalışan trafik polisi memurları tarafından düzenlenen 01/10/2021 tarihli trafik kazası tespit tutanağında; “Beyana göre Serbest Bölge içi Baş sokak sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca sürücüsü tespit edilemeyen … plaka sayılı aracın sağ yandan çarpması ve son olarak aynı aracın … plaka sayılı araca orta kısımlarına çarpması neticesi yaralamalı, kaza yeri terk trafik kazası meydana geldiği, bu kazanın oluşumunda araç sürücülerinin kaza yerini terk ettiğinden kusur dağılımı yapılamadığı ” tespit edilmiştir.
Hasar Dosyası : Davacı vekilinin dava tarihinden önce davalı sigortaya 06/04/2022 tarihinde değer kaybı başvurusu talebinde bulunduğu, davalı … şirketince herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Poliçe : Davalı … ile dava dışı sigortalı … arasında … plaka sayılı araca ilişkin olarak 06/02/2021-06/02/2022 tarihlerini kapsar ZMMS poliçesi bulunmaktadır. Poliçe limiti maddi araç başına 43.000,00-TL. ‘dir.
Trafik Tescil : Türkiye Noterler Birliği Sicil ve Tescil Hizmetleri Müdürlüğünün 04/06/2022 tarihli cevabi yazısında; kaza tarihinde … plakalı aracın davacı … adına, … plakalı aracın ise kaza tarihinde dava dışı … adına tescilli olduğu bildirilmiştir.
Tramer : Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinin 08/06/2022 havale tarihli cevabi yazısından; … plaka sayılı aracın kaza tarihi olan 01/10/2021 tarihinden önce açılmış hasar dosyasının bulunmadığı görülmüştür.
Bilirkişi raporu : Makine Mühendisi Bilirkişi ……. ile Trafik Uzmanı bilirkişi …………’den alınan 30/11/2022 tarihli raporda ; kazanın oluşumu ile ilgili olarak; davalı … poliçeli … plakalı aracı kullanan dava dışı sürücünün raporun kanaat bölümünde açıklanan teknik değerlendirmeler doğrultusunda, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışından dolayı 57/b-7 maddesinde belirtilen (Bir iz veya mülkten çıkan sürücüler, karayolundan gelen araçlara, geçiş hakkını vermek zorundadırlar.) hükmünü ihlal etmekle kazanın oluşumunda etken olduğunu, davacının maliki olduğu … plakalı aracı kullanan dava dışı sürücü …’in raporda kanaat bölümünde açıklanan teknik değerlendirmeler doğrultusunda, 2918 Sayılı KTK ile ilgili mevzuatı ihlal eden zararlı sonuç üzerinde kazanın oluşumunda etken olmadığını, park halinde bulunan dava dışı minibüs (…) ile üçüncü kişi, kurum ve kuruluşlar ile dış faktörlerin olay esnasında kazanın oluşumu üzerinde etken olabilecek bir davranış şekli görülmediğinden kazanın oluşumunda etken olmadığını, değer kaybı ile ilgili olarak; aracın onarımı yapıldıktan sonraki rayiç değeri araştırması neticesinde, onarım sonrası rayicinin 116.000 TL ile 119.000 TL olduğunu, ortalama değerinin 117.500 TL olduğunu, Yargıtay 17 HD. nin Gerçek zarar ile ilgili “gerçek zarar ve değer kaybının, aracın kaza öncesi rayici ile (130.000 TL) onarım sonrası rayici (117.500 TL) arasındaki farktır” kararları göz önüne alındığında ve değerlendirildiğinde aracın piyasa koşullarında değer kaybının 12.500,00 TL olduğunu, değer kaybı ekspertiz ücreti bakımından; fatura karşılığı KDV dahil 269,87 TL değer kaybı ekspertiz raporu ücretinin 2021 tarifesine göre makul olduğunu, yargılama gideri sayılıp sayılmayacağı veya gerçek zarar olup olmadığı hususlarının hukuki bir konu olması nedeniyle, değerlendirmesinin ve taktirinin Mahkemeye bırakıldığı mütalaa edilmiştir.
Bedel arttırım dilekçesi : Davacı vekili 14/12/2022 tarihli bedel arttırım dilekçesinde özetle; 50,00-TL olarak talep edilen değer kaybı bedelini; bilirkişi raporunda belirtilen 12.500,00-TL olacak şekilde arttırdıklarını, arttırılan bedel için de temerrüt tarihi olan 14/04/2022 tarihinden itibaren avans faiz tahakkuk edilmesini talep ettiklerini, dava değeri arttırım ile taleplerini arttırdıkları kısım ile dava dilekçesinde talep ettikleri miktarların birleştirilmesi sonucu; 12.500,00-TL değer kaybı tazminatı bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 269,87-TL ekspertiz ücretinin yargılama gideri olarak kabulü ile, 1.350,00-TL arabuluculuk taraf ve vekalet ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline tüm arabuluculuk gider ve masraflarından davalının sorumlu olduğunun kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş, tamamlama harcını aynı tarihte yatırmıştır.
Dava; davacı aracında meydana gelen değer kaybı bedelinin karşı araç ZMMS sigortacısından tahsili davasıdır.
Davalı … vekili davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını savunarak davanın usulden reddini talep etmiştir. Belirsiz alacak davasını düzenleyen 6100 Sayılı HMK 107. maddesinde; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Davacı tarafça dava açılmadan önce ekspertiz raporu alınarak değer kaybı bu rapor ile tespit edilmiş ise ise de, davacıya ait araçta trafik kazası sonucu meydana gelen gerçek zarar miktarı taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belirli olmayıp, dava tarihi itibariyle zararın miktar ve değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği anlaşılmakla HMK’nın 107. maddesine uygun olarak, belirsiz alacak davası açılması mümkündür. (Yargıtay HGK 17.11.2020 tarih 2017/17-1102 E. 2020/905 K. sayılı ilamı)
Davalı vekili zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 15. Maddesinde “Arabuluculuk Bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur…”hükmüne yer verilmiştir. Tüm bu düzenlemeler dikkate alındığında, kazanın 01.10.2021 tarihinde gerçekleştiği, kaza tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin 01.10.2023 tarihinde dolacağı, davanın 20.05.2022 tarihinde zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, dava konusu tazminat alacağının tümü yönünden dava açılması ile zamanaşımı kesildiğinden ve dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından bedel artırım dilekçesine karşı yapılan zamanaşımı savunmasının yerinde olmadığı anlaşılmakla davalının zamanaşımı savunması reddedilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1.maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1.maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiş, 04.12.2021 tarihinde RG’de yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişik Yapılmasına Dair Genel Şartlar uyarınca daha önceki Genel Şartların, 1., 2. 3., 4.,5., 6.,7.,8., 9., 10., 11, 12., 13., 14. ,15., 16., maddelerinde değişiklik yapılmış olup, 17. Maddesi ile de Genel Şartlara Ek-7 eklenerek, Ek-7’ de, değer kaybı, sakatlık, destekten yoksun kalma tazminatlarının nasıl hesaplanacağının düzenlenmiştir. Bu değişikliğin 18. Maddesi ile “Bu genel şartların yayımı tarihinde yürürlüğe girer.” Düzenlemesine, 13. Maddesi ile Genel Şartalırn C.11. Maddesine yapılan ek maddede “Bu genel şartların yürürlük tarihinden sonra yapılan değişiklikler, söz konusu değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra akdedilen sözleşmelere uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan, 19.06.2021 tarihinde RG’de yayınlanan 7327 sy İcra ve İflas Kanunun ile Bazı Kanunlarda Değişik Yapılmasına Dair Kanunun 18. Maddesi ile değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 90 ıncı maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak,…hesaplanır.”düzenlemesi ile maddenin 2. Fıkrasındaki “Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir.” şeklindeki düzenleme, 14 Şubat 2023 tarihli 32104 sayılı RG’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 2021/82 esas, 2022/167 karar, 29/12/2022 tarihli kararı ile Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir. T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnalarının bulunduğu, yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması, benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi hallerinde, usulü kazanılmış hakka göre değil, İBK’na veya geçmişe etkili yeni kanuna ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebileceği (HGK’nın 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 19 K.; 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K), dolayısıyla bilirkişi raporları alındıktan ve bu raporlar nedeniyle taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış hakka göre değil sonra Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilmesi gerektiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/824 esas, 2020/1025 karar sayılı, 2019/3373 esas, 2020/1022 karar sayılı emsal kararlarında da belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararı sonrasında oluşan yeni duruma göre 04.12.2021 tarihinde RG’de yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında Değişik Yapılmasına Dair Genel Şartlar hükmlerinin ve Ek-7 deki değer kaybı hesaplama formülasyonunun somut olaya uygulanmasına olanak bulunmadığı, KTK’nun 90. Maddesi hükmü dikkate alındığında, zarar gören hak sahiplerinin zarar veren 3.kişilerden ve sigorta şirketinden talep edebilecekleri tazminatın kapsamının belirlenmesinde kullanılacak yöntem ve ölçütler konusunda kısıtlama bulunmadığından, üçüncü kişi olan davacının uğradığı değer kaybı zararının 6098 sy Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak yerel piyasa koşulları, ülkenin şartları, aracın özellikleri, kilometresi, piyasanın algısı, aracın piyasadaki tercih edilebilirliği, markası, ikinci el piyasası, yedek parça ve servis maliyetleri, kazalı parça ve yeri, onarım özellikleri, aracın geçmiş hasar kayıtları gibi pek çok etkenin dikkate alınması gerektiği, dolayısıyla değer kaybının doğru ve hakkaniyetli şekilde belirlenebilmesi için uzun yıllardır Yargıtay içtihatları ile benimsenen, aracın kaza öncesi hasarsız rayiç değeri ile onarımdan sonraki rayiç değerinin göz önünde bulundurularak, aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu yasal düzenlemeler ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde; Davalı … tarafından trafik poliçesi ile sigortalanan, dava dışı sürücü sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile Hugoboss iş yeri olan mülkten gelip, Nizamiye tarafından çıkış yaptığı esnada aracının ön kısımlarıyla seyir yönüne göre solundan Boss sokak üzeri gelen ve yoluna düz devam eden davacının maliki olduğu, dava dışı sürücü …’ in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin sağ yan arka kısmına çarptığı, çarpmanın etkisiyle davacı aracının ileri sağa doğru savrulup ön kısmıyla yolun kenarında park halinde bulunan dava dışı … plakalı minibüse arkadan çarprak durabildiği yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, bilirkişi heyet raporunda açıklanan gerekçelerle davalı sigortalısına ait aracı kullanan ve olay yerini terk etmesi nedeniyle kimliği tespit edilemeyen sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu, değer kaybının, aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç bedeli arasındaki fark olduğu, davacıya ait aracın alınan bilirkişi raporu uyarınca kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değerinin 130.000,00 TL, kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç bedelinin 117.500,00 TL olduğu, buna göre dava konusu araçta (130.000,00 TL -117.500,00 TL) = 12.500,00 TL lik değer kaybı meydana geldiği, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, değer kaybı zararının police limiti dahilinde kaldığı, davalı … şirketinin değer kaybından trafik poliçesi kapsamında sorumlu olduğu, davalı … şirketinin 2918 sayılı KTK.nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B 2/2.1. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte kendisine ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde ödeme yükümlülüğü bulunduğu, davalı … şirketinin başvurunun kendisine ulaştığı 06.04.2022 tarihinden itibaren 8 iş günü sonra 19.04.2022 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, 12.500,00 TL değer kaybının belirlenen temerrüt tarihinden itibaren zarar veren araç ticari nitelikte olmayıp haksız eylemin de TTK.’nun 4. maddesi uyarınca ticari iş niteliği taşımamasına göre yasal faizi ile birlikte tahsiline, ekspertiz ücretinin yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ ile 12.500,00 TL değer kaybının 19.04.2022 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-269,87 TL ekspertiz ücretinin yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesine,
3-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 853,87 TL nispi harca, peşin alınan ve bedel artırımı ile tamamlanan 293,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 560,56 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
4-Dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 11,50 TL vekalet suret harcı, 80,70 TL başvuru harcı, 293,31 TL peşin alınan ve bedel artırımı ile tamamlanan harç, 105,00 TL davetiye ve posta gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 269,87 TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 1.960,38 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
5-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
7-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının gerekçeli karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra varsa kalan ve sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine.
ilişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim…
¸e-imzalıdır