Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/375 E. 2022/766 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/375
KARAR NO : 2022/766

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2022
KARAR TARİHİ : 15/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle;Davalı-borçlu ……. Seramik A.Ş. ile müvekkili şirketin, davalıya ait fabrikada Brülör Temini ve Mekanik Montajı işinin 14.000.-Euro(+) %18 KDV=16.520.-Euro bedelle yapılması noktasında 29.09.2021 tarihinde anlaşma sağladıklarını, anlaşma mailinde, belirtilen 14.000.-Euro bedele %18 oranında KDV ekleneceği, faturanın TL. cinsinden kesileceği, fatura tarihinden itibaren 15 gün içerisinde fatura tutarının ödeneceğinin taraflarca kararlaştırılmış ve kabul edilmiş olduğunu, davalı tarafça, sözleşmenin imza tarihinde müvekkiline 30.12.2021 vadeli 50.000.-TL. tutarlı çek avans olarak tevdi edilmiş olduğunu, sözleşmenin imzalanmasından sonra müvekkilinin kararlaştırılan işi yaptığını ve 22.12.2021 tarihinde teslim ettiğini, müvekkilinin işi tamamlayıp teslim etmesinden sonra, 23.12.2021 tarihindeki TCMB tarafından ilan edilen Euro efektif satış kuru üzerinden 232.495,88.-TL. üzerinden e-fatura tanzim edilerek davalıya gönderildiğini, davalının kötüniyetli olarak iade faturası keserek, müvekkiline faturayı iade ettiğini, bundan sonra müvekkili davalı şirket yetkililerine ulaşmaya, faturanın iade edilme sebebini öğrenmeye çalışmışsa da; davalı tarafından müvekkilinin oyalanmaya başladığını, bunun üzerine müvekkilinin 16.520 Euro alacak için TCMB Euro efektif satış kuru üzerinden tanzim edilen; İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyasına konu, 25.01.2022 tarih, 97 nolu ve 250.738,92.-TL. tutarlı e-faturayı sistem üzerinden davalıya gönderdiğini, davalı şirket yetkililerine ulaşılamaması ve faturaya itiraz süresinin geçmesinden sonra taraflarınca İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün……. E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalıya işbu faturanın ve ödeme emrinin tebliği üzerine, davalının yine kötüniyetli olarak 19.02.2022 tarih, …….. nolu ve 250.738,92.-TL. tutarlı iade faturasını müvekkiline tebliğ ettiğini ve aynı zamanda 23.02.2022 tarihli dilekçesi ile takibe itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, müvekkili tarafından söz konusu iade faturasının kabul edilmediğini, itiraz edildiğini ve alacağının ödenmesi ihtarını havi Karşıyaka 5. Noterliği’nin 22.02.2022 tarih ve ……nolu ihtarnamesinin davalıya 25.02.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün ….. E. sayılı dosyasına vaki yetkiye ve borca itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, her ne kadar takip fatura bedeli üzerinden başlatılmışsa da, takip açıldıktan sonra müvekkili ile yapılan görüşmelerde davalının avans niteliğinde müvekkiline tevdi ettiği 30.12.2021 tarihli ve 50.000.-TL. tutarlı çekin tahsil edildiği bilgisi alındığından ve takip tarihinden önce alacağa yönelik 50.000.-TL.lik tahsilat sağlandığından; 25.03.2022 tarihli talepleri ile takibin 50.000.-TL. lik asıl alacak kısmından feragat edildiğini, bu nedenle her ne kadar takip çıkışı miktar 252.037,27.-TL. olsa da, davanın 201.778,36.-TL. üzerinden açıldığını, ayrıca, söz konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak 6102 Sayılı TTK’nın 5/A maddesi gereği, dava öncesi arabulucuya başvurulduğunu anlaşma sağlanmasının mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerle; davanın kabulü ile davalının İzmir 26. İcra Müdürlüğünün ……. Esas sayılı icra dosyasına vaki itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf vekili duruşmada tekrar ettiği cevap dilekçesi ile özetle; Mahkemenin yetkisine ilişkin ilk itirazlarını sunduklarını , öncelikle borcu ve davayı kabul etmemek kaydı ile davacı tarafından müvekkili hakkında yürütülen icra takibinin yetkisiz yer icra dairesinde açıldığını, davacı iddialarının soyut ve gerçeğe aykırı olup, davacının yalnızca haksız kazanç elde etme amacı ile kötü niyetli olarak söz konusu davayı müvekkiline karşı yönelttiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında 29.09.2021 tarihli fabrika adresine Brülor temini ve mekanik montajı yapılması konusunda anlaşmaya varıldığını, yine iş bu anlaşma gereği tarafların sözleşmenin fiyatı konusunda 14.000 Euro+KDV olarak ve kuru sabitleyerek anlaşmaya vardıklarını, iş bu sözleşme ile müvekkili tarafından davacıya …’a ait Akbank Türkmenbaşı Subesine ait…….seri numaralı 50.000,00 TL müşteri çeki vasıtası ile peşinat ödemesi yapıldığını, tarafların davacının beyanlarının aksine sözleşme bedeli olan 14.000 Euro +KDV tutarını da fatura tarihindeki kur üzerinden değil peşinatın ödeme tarihi olan 22.10.2021 tarihindeki kur olan 10.83,03 TL üzerinden sabitleyerek ödeme konusunda anlaşmaya vardıklarını, müvekkili firmanın eksiksiz ve kusursuz olarak davacıya edimlerini yerine getirdiğini, bu durumun her iki tarafın ticari defter ve belgeleri ile resmi kayıtlarında çok açık bir şekilde görüldüğünü, davacı yanın belirtilen sözleşme gereği kur (10.83,03 TL) taraflarca sabitlenmiş olmasına rağmen ve iş kendi kusurları sebebi ile gecikmiş olmasına rağmen kendi kafalarına ve sözleşmeye aykırı olarak icra takibine konu ettikleri faturayı düzenleyerek müvekkili şirkete gönderdiklerini; müvekkili şirketin de hukuka ve sözleşmeye aykırı iş bu faturayı 19.02.2022 tarih ve …… numaralı 250.738,92 TL tutarlı fatura ile davacıya iade ettiğini, davacı yanın dilekçesinin aksine müvekkili şirket tarafından mevcut faturanın sabitlenen kur üzerinden kesilmesi gerektiğini defalarca bildirmesine rağmen bu sefer kötü niyetli olarak haksız kazanç elde etme çabası ile İzmir 26.İcra Müdürlüğü’nün ……….Esas sayılı dosyası ile müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, davacı yanın iş bu icra takibinde müvekkili tarafından gönderilen 50.000,00 TL peşinatı dahi düşmeden takip başlattığını, tamamen haksız ve kötüniyetini ortaya koyduğunu, dava dilekçesinde belirtilen işin zamanında yerine getirildiği ve bedelinin müvekkili tarafından ödenmediği iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, açıklanan tüm bu sebeplerden dolayı; ilk olarak yetki konusunda karar verilmesini ve yine hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine ve tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan eser bedeli alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Davalı vekili icra takibine yapmış olduğu itirazında, müvekkillerinin adreslerinin Torbalı’da olduğunu, yetkili icra müdürlüğünün Torbalı icra müdürlüğü olduğunu bildirerek takibin yapıldığı İzmir 26. İcra Müdürlüğünün yetkisine itiraz etmiş, cevap dilekçesinde de mahkememizin yetkisine itiraz etmiştir.
İ.İ.K.’nın 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasının, ilamsız icra takibine borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılması gerekir. Buradan da anlaşılacağı üzere, itirazın iptali davasının koşulları, yetkili icra dairesinde girişilmiş geçerli bir ilamsız icra takibi, bu takip sebebiyle çıkarılmış ödeme emrine 7 günlük yasal süre içinde yapılmış itiraz, itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde genel mahkemede dava açılmış olması şeklindedir.
İtirazın iptali davalarında, hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın HMK’nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmesi gerekir. İcra Müdürlüğünün bu konuda re’sen inceleme yetkisi bulunmamaktadır.
İİK’nun 50/1 maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
HMK’nin 6. maddesi hükmü uyarınca kural olarak yasada aksine hüküm bulunmadıkça davanın açıldığı tarihte davalının ikametgahı sayılan yer mahkemesi ve icra dairesi yetkilidir. HMK’nun 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de yetkilidir.
Taraflar arasındaki ihtilâf, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, bu türden uyuşmazlıklardan kaynaklanan takiplerin kural olarak İİK’nın 50. maddesi uyarınca HMK hükümleri kıyas yoluyla uygulanacağından davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yer icra dairelerinden birinde açılması gerekir. Bu türden sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili icra dairesini alacaklının yerleşim yeri icra dairesi olarak belirleyen ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinin uygulama imkânı yoktur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda yetkili mahkemenin ve icra dairesinin bu maddeye göre tayini gerekeceğinden, para borçlarıyla ilgili tüm ihtilâfların davacının yerleşim yerinde takip ve davaya konu olması sonucunu doğurur ki bu da; Hukuk Muhakemesi Kanunu’nda yer alan yetkiyle ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur. Oysa, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin ve icra dairesinin tayininde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. (Yargıtay 15. HD’nin …….. esas, 2018/4621 karar sayılı, 2019/2763 Esas, 2019/3958 karar sayılı 16/10/2019 tarihli kararı, 2019/2884 esas, 2020/2740 karar sayılı 08.10.2020 tarihli kararı)
Taraflar arasında ilişkinin eser sözleşmesinden kaynaklandığından, genel yetkili icra dairesi davalının ikametgahı icra dairesi olduğu gibi (HMK madde 6), sözleşmeden doğan takiplerde sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesinde de takip yapılabileceği HMK’nın 10. maddesinde bulunan düzenleme gereğidir. Davalıların yerleşim yeri torbalı olduğu gibi sözleşmenin ifa edildiği yer de Torbalı’dır. Dolayısıyla icra takibinin İzmir icra dairesinde başlatılması yukarıda açıklanan yetki kurallarına aykırı olup, yetkili icra dairesinde yapılan geçerli bir takip bulunmadığından itirazın iptali davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının itirazın iptali davasının, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip bulunmadığından, dava şartı yokluğu nedeni ile HMK nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-Peşin alınan 2.185,68 TL harçtan maktu red harç tutarı olan 80,70 TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 2.104,98 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde DAVACI TARAFA İADESİNE.
3-Davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre takdir ve tayin olunan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
ilişkin, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.
15/09/2022

Katip…
e-imza

Hakim…
e-imza